bluekeys™
12-04-2006, 02:50 PM
Rumları tanımazsanız Avrupa’yı unutun diyorlar..
Şöyle diyebilir miyiz? Avrupa ile ilişkiler koptu.. Tren devrildi..
Bu, çok karamsar bir değerlendirme olur.. Ama gerçek şu ki, haziran ayından beri buzdolabına konan ilişkiler derin dondurucuya atıldı..
Kaç yıl sonra..
Kim, nasıl çıkarır bilinmez..
Yani.. Şimdilik bu iş bitti..
‘35 fasıldan sadece 8’i askıya alındı, diğerlerinde ilerleme sürer, Türkiye çok bir şey kaybetmez’ şeklindeki iyimser yaklaşımlar beni tatmin etmiyor..
İlerleme sürmez..
Herkes durur, bekler..
Ne Ankara adım atar ne de Brüksel..
Yıllarca oturur bekleriz..
AB Komisyonu’nun ilerlemeden sorumlu üyesi Rehn’in sözleri açık ve net..
Ne diyor?
‘Ek protokol müzakerelere başlamanın ön şartıydı. Yerine getirilmedi.’
Ne demek bu?
Limanların Rumlara açılması temel koşulumuzdu..
Hatırlayın.. 2004’te müzakere tarihi aldık ya.. Hani Hükümet büyük başarı diye gerile gerile anlatmıştı.. Düğün bayram edilmişti.. AKP iktidarının büyük başarısı denilmişti..
İşte o günlerde AB’ye şu söz verildi: Limanları Rumlara açacağız..
Niye?
Onlar da AB üyesi de ondan..
Bu konuda ek protokol yapıldı.. Sonra uygulanmadı.. Süre 2006 yılının sonuna kadardı.. Süre doldu, müzakereler de kısmen askıya alındı..
Olay bu..
Şaşırılacak bir şey yok..
Aslında AKP iktidarı 2004’te ‘tamam’ demeseydi, ‘Rumları tanımayız’ deseydi, müzakereler hiç başlamayacaktı..
Bu şart kamuoyundan gizlendi..
Görmezden gelindi..
İşte bu yüzden müzakereler artık devam etmez diyorum.. Kıbrıs sorunu çözülene kadar beklenir..
Aslında satır aralarına sıkışan daha da önemli bir gelişme var.. Almanya Başbakanı Merkel 18 aydan söz etti.. 18 aylık bekleme süresinden.. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac da destekledi..
Bunun anlamı şu: Diyorlar ki, Türkiye’yi 18 ay bekleriz.. Hâlâ limanlarını Rumlara açmamışsa fiil veya örtülü veya diplomatik askı dönemi resmiyete döner..
Keser atarız..
Almanya ve Fransa’nın bu yaklaşımı diğer ülkeler tarafından da kabul görürse durum çok ciddi demektir..
Siz bakmayın Avrupa’dan gelen göz okşayıcı, gönül alıcı, havayı yumuşatmaya çalışan yaklaşımlara..
Gerçek bu..
Adamlar ön koşul Kıbrıs diyor.. Yanlış anlaşılmasın.. AB üyeliğinin değil, müzakerelere başlamanın ön koşulu diyor..
Biz müzakerelerin bir maddesi olarak görüyoruz.. Önemsemiyoruz..
Fark burada..
Peki Kıbrıs bahane mi?
Evet, ilk günden masaya koydukları, arkasına sığındıkları, çıkış yolu olarak gördükleri bahane..
Peki ne olur?
2008 yılında.. 2009 yılında nasıl bir iktidarla yönetileceğimizi kestiremiyoruz.. Avrupa’nın nereden nereye gideceğini de bilmiyoruz..
Bu yüzden şimdiden bir şey söylemek zor..
Ama şunu söyleyebilirz..Avrupa’yı 3 yıl, 5 yıl unutun..
Şöyle diyebilir miyiz? Avrupa ile ilişkiler koptu.. Tren devrildi..
Bu, çok karamsar bir değerlendirme olur.. Ama gerçek şu ki, haziran ayından beri buzdolabına konan ilişkiler derin dondurucuya atıldı..
Kaç yıl sonra..
Kim, nasıl çıkarır bilinmez..
Yani.. Şimdilik bu iş bitti..
‘35 fasıldan sadece 8’i askıya alındı, diğerlerinde ilerleme sürer, Türkiye çok bir şey kaybetmez’ şeklindeki iyimser yaklaşımlar beni tatmin etmiyor..
İlerleme sürmez..
Herkes durur, bekler..
Ne Ankara adım atar ne de Brüksel..
Yıllarca oturur bekleriz..
AB Komisyonu’nun ilerlemeden sorumlu üyesi Rehn’in sözleri açık ve net..
Ne diyor?
‘Ek protokol müzakerelere başlamanın ön şartıydı. Yerine getirilmedi.’
Ne demek bu?
Limanların Rumlara açılması temel koşulumuzdu..
Hatırlayın.. 2004’te müzakere tarihi aldık ya.. Hani Hükümet büyük başarı diye gerile gerile anlatmıştı.. Düğün bayram edilmişti.. AKP iktidarının büyük başarısı denilmişti..
İşte o günlerde AB’ye şu söz verildi: Limanları Rumlara açacağız..
Niye?
Onlar da AB üyesi de ondan..
Bu konuda ek protokol yapıldı.. Sonra uygulanmadı.. Süre 2006 yılının sonuna kadardı.. Süre doldu, müzakereler de kısmen askıya alındı..
Olay bu..
Şaşırılacak bir şey yok..
Aslında AKP iktidarı 2004’te ‘tamam’ demeseydi, ‘Rumları tanımayız’ deseydi, müzakereler hiç başlamayacaktı..
Bu şart kamuoyundan gizlendi..
Görmezden gelindi..
İşte bu yüzden müzakereler artık devam etmez diyorum.. Kıbrıs sorunu çözülene kadar beklenir..
Aslında satır aralarına sıkışan daha da önemli bir gelişme var.. Almanya Başbakanı Merkel 18 aydan söz etti.. 18 aylık bekleme süresinden.. Fransa Cumhurbaşkanı Chirac da destekledi..
Bunun anlamı şu: Diyorlar ki, Türkiye’yi 18 ay bekleriz.. Hâlâ limanlarını Rumlara açmamışsa fiil veya örtülü veya diplomatik askı dönemi resmiyete döner..
Keser atarız..
Almanya ve Fransa’nın bu yaklaşımı diğer ülkeler tarafından da kabul görürse durum çok ciddi demektir..
Siz bakmayın Avrupa’dan gelen göz okşayıcı, gönül alıcı, havayı yumuşatmaya çalışan yaklaşımlara..
Gerçek bu..
Adamlar ön koşul Kıbrıs diyor.. Yanlış anlaşılmasın.. AB üyeliğinin değil, müzakerelere başlamanın ön koşulu diyor..
Biz müzakerelerin bir maddesi olarak görüyoruz.. Önemsemiyoruz..
Fark burada..
Peki Kıbrıs bahane mi?
Evet, ilk günden masaya koydukları, arkasına sığındıkları, çıkış yolu olarak gördükleri bahane..
Peki ne olur?
2008 yılında.. 2009 yılında nasıl bir iktidarla yönetileceğimizi kestiremiyoruz.. Avrupa’nın nereden nereye gideceğini de bilmiyoruz..
Bu yüzden şimdiden bir şey söylemek zor..
Ama şunu söyleyebilirz..Avrupa’yı 3 yıl, 5 yıl unutun..