Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : hekimoglu


DHeMLy-CHaY
01-07-2007, 04:39 PM
fatsa mın halk kahramı olan hekimoglu nun hayatını size gonderiyorum.hekimoglu turkusu kurtlar vadisinde calınmıstı hatırlatma olsun
alıntıdır...

Orta Karadeniz'de Bir Halk Kahramanı Hekimoğlu
Orta Karadeniz Bölgesi’nde adına türkü yakılan kahramanlardan birisidir Hekimoğlu. Asıl adı Hekimoğlu İbrahim’dir. Ordu/Fatsa’nın Yassıtaş köyündendir.1

Yassıtaş köyü, yerli halkın yaşadığı bir Türk köyü idi. Bu ünlü eşkıya hakkında bir kitap yazmış olan Başbakanlık Arşivleri eski Genel Müdürü rahmetli Murat Sertoğlu’nun halk ağzından derlediği ve doğruluğu genel kabul gören bilgilerine göre Hekimoğlu İbrahim, Fatsa’da 1900’lü yıllarda 1293 (1876) harbi muhacirlerinden Gürcü Sefer Ağa’nın değirmeninde çalışmaktadır.

Sefer Ağa’nın Fadime adında güzel ve narin bir kızı vardır. Bir gün Hekimoğlu ile Fadime konuşurken Fadime’nin nişanlısı olarak bilinen Gürcü beyi Seyyid Ağa’nın yeğeni Yusuf onları görür ve bu konuşmaya başka bir mana vererek Hekimoğlu’nu Seyyid Ağa’ya ihbar eder.

Bu konuyu görüşmek için Seyyid Ağa’nın evine çağrılan Hekimoğlu, burada kendisini vurmak için silahına davranan Yusuf’u daha atik davranarak öldürür.

Yeğeni öldürülen Seyyid Ağa’nın ve muhacirlerin kendisinden intikam alacağını bilen Hekimoğlu soluğu dağda alır. Dağa çıktıktan sonra kendisine yeğenleri Büyük ve Küçük Mehmet ile çocukluk arkadaşı Gedik Halil katılır. 2

Bir süre sonra Gürcü Seyyid Ağa ile Hekimoğlu’nun kan davası etnik bir kavgaya dönüşmüştür. Ünye ahalisinden müderris Yusuf ve on beş imzalı 2 Kanûn-ı evvel 1324 (15 Aralık 1908) tarihli, Dahiliye Nezâreti’ne (İçişleri Bakanlığı) çekilen telgrafnamede Hekimoğlu’nun şekaveti yüzünden Gürcüler’le Türkler arasında meydana gelebilecek bir kanlı çarpışma tehlikesinden bahsedilmekteydi. 3 Böylece Hekimoğlu, Gürcü muhacirlerin hasmı durumuna geldi, Gürcüler’e karşı Türkler’i kollayan ve koruyan bir kişi olarak tanındı. 4

Hekimoğlu, kendisini ele geçirmeye çalışan muhacirlerden Tahmasoğlu Hulûsi Ağa’yı da bir çatışma sırasında adeta kendisiyle bütünleşen “aynalı martiniyle” tek kurşunla vurarak öldürünce daha da ünlendi.

Seyyid Ağa’nın yeğenini öldüren Hekimoğlu’nun muhacirlerin baskısıyla jandarma ve gönüllüler tarafından takibine çıkıldı ve tenkiline çalışıldı. Ancak, Hekimoğlu kendisini ele geçirmeye çalışan kuvvetleri epeyce meşgul ederek kendisini yakalatmamayı uzun süre başardı. Yine genel kabul gören görüşlere göre bunun da sebebi Hekimoğlu’nun ırza, namusa çok düşkün, ahlaklı bir kimse olması, bir de kendisine yardım eden ve barınma imkanı veren Türk köylerinin bulunmasıydı.

Devlet’ten afv talebinde bulunan Hekimoğlu’na “mezkûr kanûnun oraca tatbîkini icâb edecek ihtiyâc-ı hakîkî mevcûd olmadığı” gerekçesiyle afv talebi kabul görmedi. 5

Hekimoğlu İbrahim’in af talebinin Sivas Vilayeti idarecilerinin gündeminden hiç düşmediği anlaşılmaktadır. Bu husustaki yazışmalar neticesinde nihayet, Hekimoğlu’nun affıyla ilgili olarak beklenen Şûrâ-yi Devlet kararı “sû’-i sirâyeti mûceb” gerekçesiyle ikinci kere de kabul edilmemişti.6

İlk kez Ayhan YÜKSEL’in yayınladığı belgeye göre; Canik mutasarrıfı Necmî Bey imzasıyla Dâhiliye Nezâreti’ne çekilen 14 Nisan 1329 (27Nisan 1913) tarihli telgrafa göre, Hekimoğlu 13 Nisan 1329 (26 Nisan 1913) gecesi sekiz saat süren bir çarpışma sonunda kendi köyü olan Yassıtaş’ta vurularak öldürülmüştür.

Üç ayı aşkın bir zamandan beri müfrezeye kılavuzluk ederek Hekimoğlu’nun ele geçirilmesinde hizmetleri görülenler ise Fatsa’nın Sâca7 köyünden Keşişoğulları’ndan Todor ve Yorika isimli iki şahıstır. Canik mutasarrıflığı, Fatsa kaymakamlığının teklifi üzerine Hekimoğlu’nu ölü ele geçiren Şâkir Onbaşı ve dokuz nefer ile kılavuzluk yapan Todor ve Yorika’nın münasip bir miktar para ile taltifini Dâhiliye Nezâreti’nden talep etmiştir.8

Uzun yıllar Fatsa, ordu, Tokat, Niksar, Samsun dağlarında hüküm süren, halk arasında mertliği, yiğitliği ve yardımseverliğiyle şöhret yapan, yöre halkı “ahâlî-yi kadîme” tarafından sevilen Hekimoğlu’nun vurularak öldürülmesi üzerine bir türkü yakılmış ve yakılan türkü dilden dile söylenerek bugüne kadar gelmiş ve radyo repertuarına da girmiştir 9

Hekimoğlu Türküsünden

Hekimoğlu dediğin bir küçük uşak

Bir o yandan bir bu yana sırmalı fişek



Hekimoğlu dediğin bir cahil uşak

Elinde martini belinde fişek



Hekimoğlu’nun anası okarlı karı

Eridi kalmadı dağların karı



Hekimoğlu derler benim aslıma

Aynalı martin yaptırdım kendi nefsime



Bohçaarmut dibinde kaymak yedin mi

Hulûsi’yi vuran Hekimoğlu odur dedin mi



Bohçaarmut dağını duman bürüdü

Hulûsi Ağa’nın kanları çayıra yürüdü



Fatsa’nrın yoluna ordu da kuruldu

Hekimoğlu İbrahim o da vuruldu



Gelme Hulûsi gelme vururum seni

Al kanlar içinde koyarım seni



Hekimoğlu İbrahim taştan bakıyor

Elindeki martini canlar yakıyor



Evlerinin önü arpa sergisi

Hekimoğlu İbrahim ayva sarısı



Konaklar yaptırdım mermer direkli

Hekimoğlu İbrahim aslan yürekli



Aynalı martinimiz Gürcü seçmesin

Muhacir milleti burdan geçmesin



Alçaktan götürün benim isalımı

Görmeyenler görsün de benim halımı



Aman da Hekimoğlu alınan oldu

Hekimoğlu’nu vuranlar da Allah’tan buldu

alıntı