DHeMLy-CHaY
01-08-2007, 01:39 PM
Sultan II. Bayezid ve Denizkızı
"Fatih Sultan Mehmet'in oğlu II. Bayezid'e sofuluğundan ötürü "Bayezid-i Veli" yani Ermiş Bayezid denirmiş. Halk inancı onu keramet sahibi bir ermiş olarak gösterir...
Sultan II. Bayezid, bir gün Boğaziçi'nde saltanat kadırgası ile dolaşırken denize ağ atan balıkçılara rastlar.
"Balık çok çıkar mı?" diye sorar.
"Baht işidir padişahım" derler.
"Benim bahtıma da bir ağ atın!" der.
Balıkçılar padişahın bahtına ağ atar, bir şey çıkmaz. Tekrar atarlar, yine boş. Nihayet üçüncü seferde ağın içinden bir denizkızı çıkar. Sultan Bayezid:
"Bahtım olan bu kızı İstanbul'da gezdirin, nerede ne söylerse gelin bana haber verin!" der.
Denizkızını İstanbul'da gezdirirler. Bir meydanda gaipten haber veren ve "Ben define bulucusuyum" diyen bir falcıyı görür, güler. Padişaha haber verirler. Sultan Bayezid:
"Orada niçin güldün, ey güzel bahtım?" diye sorar. Denizkızı:
"Ona güldüm ki padişahım." der, "Bir adam define bulucusuyum diye çıkmış, oysa altında hazine vardır, haberi yok."
Kızın göstediği yeri kazarlar, bir koca mermer havuz dolusu altın bulunur. Her sikkenin üzerinde padişahın tuğrası vardır. Sultan Bayezid, Beyazıt Camii'ni ve hayratını bu para ile yaptırır. İçinde altın sikkelerin olduğu havuzun üstü hep açık durur, başına bekçi koymazmış. İnşaatta çalışan ustalara, kalfalara:
"Gündelik hakkınızı akşama gidin, oradan kendi elinizle alın" der.
Hakkından fazla alanın avucunda fazla aldığı altın, taş olur, havuza atınca yine altın olurmuş. Bu çalınamaz altınlar için "Bayezid-i Veli kerameti" denirmiş....
qarizmakral is offline qarizmakral isimli üyenin yazdığı bu mesajı değerlendirin. Kötü Mesajı Moderatöre bildir Alıntı ile Cevapla
"Fatih Sultan Mehmet'in oğlu II. Bayezid'e sofuluğundan ötürü "Bayezid-i Veli" yani Ermiş Bayezid denirmiş. Halk inancı onu keramet sahibi bir ermiş olarak gösterir...
Sultan II. Bayezid, bir gün Boğaziçi'nde saltanat kadırgası ile dolaşırken denize ağ atan balıkçılara rastlar.
"Balık çok çıkar mı?" diye sorar.
"Baht işidir padişahım" derler.
"Benim bahtıma da bir ağ atın!" der.
Balıkçılar padişahın bahtına ağ atar, bir şey çıkmaz. Tekrar atarlar, yine boş. Nihayet üçüncü seferde ağın içinden bir denizkızı çıkar. Sultan Bayezid:
"Bahtım olan bu kızı İstanbul'da gezdirin, nerede ne söylerse gelin bana haber verin!" der.
Denizkızını İstanbul'da gezdirirler. Bir meydanda gaipten haber veren ve "Ben define bulucusuyum" diyen bir falcıyı görür, güler. Padişaha haber verirler. Sultan Bayezid:
"Orada niçin güldün, ey güzel bahtım?" diye sorar. Denizkızı:
"Ona güldüm ki padişahım." der, "Bir adam define bulucusuyum diye çıkmış, oysa altında hazine vardır, haberi yok."
Kızın göstediği yeri kazarlar, bir koca mermer havuz dolusu altın bulunur. Her sikkenin üzerinde padişahın tuğrası vardır. Sultan Bayezid, Beyazıt Camii'ni ve hayratını bu para ile yaptırır. İçinde altın sikkelerin olduğu havuzun üstü hep açık durur, başına bekçi koymazmış. İnşaatta çalışan ustalara, kalfalara:
"Gündelik hakkınızı akşama gidin, oradan kendi elinizle alın" der.
Hakkından fazla alanın avucunda fazla aldığı altın, taş olur, havuza atınca yine altın olurmuş. Bu çalınamaz altınlar için "Bayezid-i Veli kerameti" denirmiş....
qarizmakral is offline qarizmakral isimli üyenin yazdığı bu mesajı değerlendirin. Kötü Mesajı Moderatöre bildir Alıntı ile Cevapla