Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Süper diologlar ve fıkralar


DAREDEVİL
04-05-2007, 07:55 PM
***"Bilirsiniz, bi ara genclerde cuzdana zincir takip sarkitma modasi vardi.
Istiklal'de yururken, yanimdan bu model bi tip geciyodu ki,
adamin teki Bombayi patlatti:
"Ne o lan? Kopegin giccina mi kacti?"dedi Ya olmaz boyle bir zeka....


***Istiklal'in oralarda, 9-10 yaslarinda, buyuk olasilikla
tinerci,iki cocukla konusuyor polis.
Birisine sordu, "Nerede oturuyorsun sen, evin nerede senin?".
Cocuk: "Evim filan yok, orada burada uyuyorum".
Polis oburune dondu:
"Peki sen?".Ikinci cocuk:........... "Komsuyuz!"


***is icabi Isparta'da bir musterimizi aradim.
Telefonu acan kibar bayana ilgili kisinin mail adresini sordum.
Hanimefendi gayet kibarca "Bizim burada internet cekmiyor" dedi.


Cuma aksami gecenin bir yarisi Arnavutkoy'de taksi ariyordum.
Fakat etrafta bir tane bile yoktu.
Arabasini park etmis yemek yiyen bir taksi soforu gordum.
Adama yaklasip, "Abi musait misin?"dedim. O da, "Ehliyetin var mi?" diye sordu.
Taksim'e kadar taksiyi ben kullandim,o pasa pasa yemegini yedi.


***Bir arkadas anlatti.Gecenlerde Taksim'de yururken SIKISINCA McDonalds'in tuvaletine girmis.
Tuvaletten sonra elini kolunu sallaya sallaya restorandan cikarken elemanlardan biri
arkasyıdan seslenmis:
"Bir gun yemege de bekleriz..."


***Izmirliler bilir, toplu tasimada Kentkart uygulamasi Vardir.
Karta para yuklersiniz, otobuslerde manyetik okuyucuya tutarsiniz ve
okuyucu okuduguna dair sinyal sesi verir. Kentkart uygulamasinin ilk yili idi.
Yasli ama cok tonton bir teyze elinde Kentkartla otobuse bindi.
Nedense karti soforun suratina dogru Tuttu (Herhalde paso gibi gosterilecek zannetti).
Sofor iki-uc saniyelik saskinlik periyodunu atlattiktan sonra, "Biiiiip!" dedi.
Teyze bi sey olmamis gibi gecip soforun arkasina oturdu.
Otobusteki herkes kahkahalarla gulerken bense soforun zekasina hayran olmustum.

Bir Çinli bir bara girer ve orada Steven Spielberg'i gorur
Onun bir hayrani
oldugu icin yanina kosar ve imzali bir fotograf ister Spielberg
beklenmedik
bir sekilde Çinli'yi tokatlar Şaşkin Çinli sorar:
"Neden boyle yaptiniz?"
Spielberg cevaplar "Siz II. Dunya Savasinda bizim Pearl
Harbour limanini
bombaladiniz"
Cinli daha da saskin: "Ama onlar Japonlardi, ben ise
Çinliyim.!.."
Spielberg: "Çinli, Japon, Koreli, Vietnamli, hepsi ayni
bok"
Bunun uzerine Cinli de Spielberg'e bir tokat atar Bu defa
saskin Spielberg sorar: "Peki sen beni niye tokatladin?"
Cinli: "Siz de Titanic'i batirdiniz, Titanik'deki yolcular
arasinda benim atalarim vardi"
Spielberg: "Manyak misin, Titanik'i batiran bir
'Aysberg'di"
Cinli: "Aysberg, Spielberg, Carlsberg, hepsi ayni bok"


Gecen hafta bir aksam arkadaslarla yemege gittik.
Lokantada siparisimizi alan garsonun, gomlek cebinde bir kasik
tasidigini farkettim. Once biraz garip geldi, ama fazla dikkat etmedim.
Daha sonra, masaya su ve catal kasik getiren kominin de cebinde
bir kasik tasidigini gordum. Salona baktigimda tum garsonlarin cebinde
birer
kasik tasidigini anladim. Siparislerimizi kontrol etmeye gelen garsona:

"Neden kasik?" diye sordum.

"Soyle anlatayim," diyerek soze basladi, "lokantanin sahipleri
Ernst @Young Danismanlik'tan, yaptigimiz islerle ilgili danismanlik
aldilar. Aylar suren istatistiksel analizlerden sonra musterilerin
kasiklarini, catal bicaklara oranla %74 daha sik dusurdugune
karar verildi. Bu durumda, masa basina saatte dusen kasik adedinin uc
oldugunu gorduler. Garsonlarimizin bu duruma karsi hazirlikli olmalariyla,
mutfaga gidip gelmelerden yapacagimiz tasarruf, vardiya basina saatte bir
bucuk adam ediyor."

Konusmamiz bittiginde arka masadan metalik bir ses duydum. O anda
garson, yere dusen kasik yerine cebindekini koyarken "bir dahaki mutfaga
gidisimde yeni bir kasik alacagim, boylece fazladan mutfaga gidip
gelmeme gerek kalmiyor," dedi.

Etkilenmistim. Garson masadaki diger siparislerle ilgilenirken
ben de cevremi incelemeye koyuldum. Bu sefer dikkatimi baska bir sey cekti.
Garsonlarin tulumunun fermuarlarindan disari incecik ipler sarkiyordu.
Merakima yenik dusup garson uzaklasmadan sordum:

"Ozur dilerim, suradan sallanan ip ne isinize yariyor, soyler misiniz?"

"Tabii ki!" diye yanitladi, sesini alcaltarak.
"Herkes sizin gibi iyi bir gozlemci degil. Bu bahsettigim danismanlik
firmasi tuvaletlerde de zaman kazanabilecegimizi kesfetti."

"Nasil yani?"

"Bakin," diye devam etti, "ipin ucunu ...seyimize... bagladigimiz
zaman pisuar onunde elimizi degdirmeden disari cekebiliyoruz,
boylece elimizi yikamaya gerek kalmadigi icin tuvallette harcadigimiz
sureyi %76 oraninda azaltmis oluyoruz."

"Tamam, mantikli... ama bu ip disari cikmasina yardimci oluyor da,
geriye nasil sokuyorsunuz?"

"Sey," diye fisildadi, sesini iyice alcaltarak,
"Baskalarini bilmiyorum Ama ben kasigi kullaniyorum."


>Boşanma davasında kadın, hakime talebini gerekçesi ile açıklamış: -
>"Sayın hakim, çocuğun bende kalmasını istiyorum. Onu dokuz ay karnımda
>taşıdım." Hakim kocaya sormuş: - "Karınızı duydunuz. Bir diyeceğiniz var
>mı?" Adam "Var tabii" demiş ve anlatmış: - "Sayın hakim. Farzedelim ki
>canınız bir kutu soğuk kola istedi. Makineye parayı attınız ve kola geldi.
>Şimdi bu kola makinenin midir, yoksa parayı deliğe atanın mı?" Hakim
>sekreterine dönmüş: - "Yaz kızım. Çocuk babada kalacaktır..."
>
10 kişiyi öldürmekten ömür boyu hapis mahkumu olan adam hapisten kaçar.
>Kaçarken önüne çıkan bir eve girer ve yataklarında uyumakta olan bir çifti
>esir alır. Adamı bir sandalyeye, kadını da yatağa bağlar. Bir an etrafına
>bakınıp kadının üstüne atlar ve boynunu öpmeye başlar. Aradan bir dakika
>bile geçmez, mahkum yeniden ayağa fırlar ve odayı terkeder. Bunun üzerine
>adam karısıyla konuşmaya başlar: - "Sevgilim, bu adam yıllardır kadın
>görmemiş. Boynunu nasıl öptüğünü gördüm. Sanırım geri gelince seninle
>birlikte olmak isteyecektir. Aman ne derse yap, onu sinirlendirme, sadece
>memnun olmasını sağla ki burdan sağ çıkabilelim. Unutma ki hayatımız buna
>bağlı. Dayanıklı ol ve unutma, seni seviyorum!" Kadın bu sözler üzerine
>gülümser ve sakince konuşur: - "Haklısın sevgilim bu adam yıllardır kadın
>görmemiş ama o sırada benim boynumu öpmüyor, kulağıma senin çok yakışıklı
>olduğunu, seni çok beğendiğini söylüyordu. Hemen ardından da bana vazelinin
>banyoda olup olmadığını sordu. Dayanıklı ol ve unutma, ben de seni
>seviyorum!"

Adam evlenir 10 sene gecer cocugu olmaz. Yurt disina goreve gider.
Hanimdan gelen mektupta hamile oldugu yazilidir. Yurda dondugunde
hanimi dogurmustur ama cocuk zencidir.
Hanima sorar:
-"Hanim ne sizin sulalede ne bizim sulalede hic zenci yok, esmer bile
yok, bu is nasil oldu?"
Hanim:
-"Cocugu dogurduktan sonra sutum gelmedi, mecburen bir sutannesi
tuttuk, onun sutunu emdi. Sutanne zenciydi heralde bu yuzden boyle
oldu. "
Adam ikna olmusa benzer ama icinde yine de ufak bir kusku vardir.
ve "bunu bilse bilse annem bilir" dusuncesiyle annesine sorar.
Anne:
-"Olmaz olurmu oglum tabii ki olur. Seni dogurdugumda benim de
sutum gelmemisti ve seni inek sutuyle beslemistim. Bak boynuzlarin
cikmaya baslamis bile!"

Genç adam; İstanbul'dan Ankara'ya otobüs ile
giderken, Bolu dağında verilen molada hemen
tuvalete koşturdu. Korkunç sıkışmıştı.
Şansına boş kabin bulup kendini oraya attı..
Tam oturmuştuki yan kabinden bir ses
Merhaba" dedi.Adam şaşkın şaşkın
Merhaba" diye cevap verdi..
Ses devam etti "Nasılsın...? "
İlk defa başına böyle birşey geliyordu...
Yine şaşkın şaşkın cevap verdi
"Sağol iyiyim...... Sen nasılsın....?"
Ses sordu "Ne yapıyorsun...? "
Bir an tereddüt geçirdi. Adam onun tuvalette
olduğunu bildiği için mutlaka ne yaptığını da
biliyordu.
Başka birşey anlatmak istedi ve
"Ben" dedi "İstanbul'dan gelip, Ankara'ya
gidiyorum. Sen nereye gidiyorsun...?"
Adamın sonraki cümlesi bu muhabbeti sona
erdirdi."Hayatım, telefonu kapatıyorum.
Yandaki tuvalette bir gerizekalı var.
Sana sorduğum sorulara cevap verip duruyor.
Ben seni daha sonra ararım."