Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Hayvanlarla ilgili kısa bilgiler ve resimler(ALFABETİK)


OrDeRPrOs
06-24-2007, 12:59 AM
AĞUSTOS BÖCEĞİ

Ağustos böceklerinin yakınına minik mikrofonlar yerleştirilerek 158 desibellik bir ses çıkardıkları tespit edilmiştir. Bu, bir el bombasının patlamasıyla aynı değerdedir. Eğer böceğin işitme organı karnının uzağında bir kapsülün içinde korunmuş konumda olmasaydı, böcek bu yüksek sesten dolayı sağır olurdu.

Science et Vie, n.976, s.33 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/020_agustos_bocegi.jpg

AĞUSTOS BÖCEKLERİNİN SESİ

Bir ağustos böceği (Cicadella viridis), türdeşleri gibi çok gürültücü bir böcektir. Gövdesinin arka kısmında hava kesecikleri üzerine yerleşmiş sağlı sollu iki plak vardır. Ağustos böceği, taş kadar sertleşmiş bu plakları çalarak o çok iyi bilinen sesini çıkarır. Plak, bağlı olduğu kas tarafından çekilip bırakılınca, boş bir teneke kutunun çıkardığı sese benzer bir ses oluşur. Böceğin yaptığı bu çekme-bırakma işlemi saniyede 500 kez tekrarlanır. Göğüs kalkanının karın tarafında bulunan uzantının açılıp kapanmasıyla ses yükselir veya alçalır. İnsan kulağı, saniyenin onda birinden daha kısa süreli açılıp kapanmaları, yani ses kesiklerini fark edemediği için ağustos böceğinin cızırtısı bize sürekli devam ediyormuş gibi gelir.

Bilim ve Teknik Dergisi, Ocak 1986, s.10

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/094.jpg


AĞUSTOS BÖCEĞİ

Esnek kanatları sayesinde Ağustos böcekleri çok yönlü uçuşlar yapabilirler. Ön kanat aşağı doğru iniş esnasında düzdür; kanat damarlarında baştan sona doğru bir hat geçer. Bu, tek yönlü bir menteşe gibi kanadın dış yarısının, yukarı çıkış esnasında aşağı doğru bükülmesini sağlayarak daha geniş bir hız kazanmasını sağlar.

International Wild Life, March-April, 1999

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/134_agusbocegi.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 12:59 AM
Deniz altında Binbir Surat Bir Ahtapot

Deniz altı canlılarının tümü birbirinden ilginç özelliklere sahiptir. Örneğin bilim adamları tarafından yakın zamanlarda keşfedilmiş olan fakat hala ismi olmayan bir ahtapot türü, mükemmel bir gizlenme örneği sergilemektedir. Bu ahtapot türü denizin kumlu diplerinde yaşamakta ve birbirinden çok farklı hayvanların şekillerini rahatlıkla taklit etmektedir. Bu canlı, resimlerde gösterilenlere ek olarak aynı zamanda bir Hermit yengecini, bir Nudiranch'ı, bir denizatını ve Mantis karidesini de aynı şekilde taklit etmektedir. Öyle ki bu canlı taklit ettiği canlıların bütün hareketlerini de aynen kopya etmektedir. Taklit yeteneği, gözlem, teşhis ve sonuç çıkarma gibi akıl gerektiren özellikler sonucunda ortaya çıkan bir yetenektir. Bu durumda akla ahtapotun taklit yeteneğinin nasıl ortaya çıktığı sorusu gelecektir. Taklitçi ahtapotun çevresindeki canlıları gözlemleyerek, teşhisler yaptığını, taklit ettiği türdeki canlılara ait davranış şekillerini aklında tutarak tıpatıp aynısını yaptığını iddia etmek akılcılıktan son derece uzak bir davranış olacaktır. Allah bu canlılara yapmaları gerekenleri öğretendir. Allah'ın ilhamıyla hareket eden bu canlılar da yeryüzündeki diğer canlılar gibi Allah'a boyun eğmişlerdir.

İşte ahtapotun kendisini benzettiği canlılar...
1-Ahtapotun kendisi,
2- Aslan balığı gibi,
3- Dikenli uyuşturangillerden bir balık gibi,
4-Yılan balığı gibi,
5-Kum Anemonu gibi,
6- Dil balığı gibi,
7- Çene balığı gibi,
8- Yavru mürekkep balığı gibi,
9- Tanınmadık bir canlı gibi,
10-Denizanası gibi,
11-Deniz yılanı gibi,
12- Brittle Star gibi,
13- Tüylü yıldız gibi http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/taklitciahtapotcoral_h2.jpg

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/taklitciahtapotcoral_k2.jpg http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/aht2.jpg

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/aht3.jpg

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/aht4.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 12:59 AM
AKREP

Akrep yavruları, anne akreplerin vücutlarının içinde gelişirler ve ince bir keseye dolanmış olarak doğarlar. Anneleri bu doğum kesesini, kuyruğunun ucundaki iğnesiyle yırtarak açar. Yavru akrepler serbest kalır kalmaz diğer pekçok canlıda da olduğu gibi annelerinin sırtına tırmanırlar. İlk başta zayıftırlar ve sık sık yere düşerler. Ayaklarının altındaki özel tabanları, onların tekrar tırmanmalarına yardımcı olur. Yavrularına karşı aşırı derecede koruyucu olan anne akrep, gece avlanmaya giderken de yavrularını beraberinde götürür.

Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.41

OrDeRPrOs
06-24-2007, 12:59 AM
AMFİBİYENLER

Amfibiyenlerin derileri, suda çözünmüş halde bulunan oksijenin, vücudun içine girebilmesini sağlayacak türdedir. Deride bulunan bezler gizli mukus salgılayarak derinin sürekli nemli kalmasını sağlar. Böylece havadaki oksijen de kolaylıkla hayvanın vücuduna girer.

The Guinnes Encylopedia of the Living World, s.130 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/010-amfibiyen-semender.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:00 AM
BOĞA ANTİLOBU

Boğa antilopları son derece hızlı hareket edebilen canlılardır. Öyle ki hareketsiz bulundukları durumdan ani olarak harekete geçtikten sonraki iki saniye içinde 62 km./saat hıza erişebilirler, Bilim ve Teknik, Sayı:221, Nisan 1986, s.12 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/107_antilop.jpg
İmpala

Ceylan benzeri bir hayvan olan İmpala'lar koşarken birtakım sıçramalar yaparlar. Bu da, kendilerine saldıranın bir tek hayvan üzerinde dikkatini yoğunlaştırmasını önleyerek onları şaşırtır.

David Attenborough, Life on Earth, s.181 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/151_impala.jpg

Öküz Başlı Antilopların Hızları

Öküz başlı Güney Afrika antilopları görünüş olarak bufalolara benzer. Sürüler halinde yaşayan bu antilop türünün bazen 100, hatta daha fazla üyesi birarada bulunur. Son derece hızlı hareket edebilen bu antilop türü, düşmanları tarafından takip edildiğinde yarış atlarından daha hızlı koşabilir. Güney Afrika antiloplarının buzağıları da son derece hızlıdır. Öyle ki, sadece iki günlükken bile büyüklerinden geride kalmayacak şekilde hızlı koşabilirler. Zorlu koşullarda yaşayan bu canlılar Allah'ın onlara verdiği bu özellikler sayesinde yaşamlarını rahat bir şekilde sürdürebilir.

Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 177

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/antilpAmaz.jpg


GEVİŞ GETİRENLER : Antilop, Geyik, Manda, Koyun, İnek

Bitkileri sindirmenin en karmaşık yollarından biri de antilop, geyik, manda, koyun ve inek gibi hayvanlar tarafından uygulanır. Geviş getiren bu canlılar, otlakta otu ön dişleriyle kesip ağızlarına alırlar ve çiğnemeden hızla yutarlar. Dört bölümden oluşan midelerindeki besinler midenin bir bölümü olan ve içinde bakteriler bulunan işkembeye gider. Orada birkaç saat kalıp çalkalanarak lapa şekline getirilir. Sonunda hayvan lapayı tekrar ağzına getirir ve arka dişleriyle iyice ezerek çiğner. Geviş getirme denilen bu olay, hayvan otlaktan ayrılıp güvenli bir yerde dinlenirken de olabilir. Böylece lapa ikinci kez çiğnenip midenin diğer bölümüne gider.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.172

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/058-gevisgetiren-3.jpg

ANTİLOP

Bazı hayvanlar keskin bir homurtu ile tehlike sinyali verirler. Bazıları ise, örneğin Afrika antilopları sessiz bir sinyale sahiptirler. Bu hayvanlar otlarlarken sürekli hırıltı çıkarırlar. Yırtıcı bir hayvan yaklaştığında antiloplar hırıldanmayı keserler. Ani sessizlik, sürüyü herhangi bir hırıltı kadar etkili bir şekilde uyarır, özellikle de gecenin sessizliğinde.

Russel Freedman, How Animals Defend Their Young? s.29

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/034_antilop.jpg

BOYNUZ : Kuzey Amerika Geyiği, Antilobu, Bufalo, Misk Sığırı, Dağ Keçisi, Öküz Başlı Antilop, Gergedan

Kuzey Amerika geyiği ve antilobu genellikle ürkek ve heyecanlı canlılardır. Fakat yavrularını tehdit eden tilki ve kurtlara karşı sivri, kesici toynaklarını kullanmakta hiç tereddüt etmezler. Bufalo ve misk sığırı gibi hayvanların da eğri ama son derece sağlam boynuzları vardır. Sürüleri kurt saldırısına uğradığında, hemen buzağılarının etrafını sararlar, başlarını eğerler ve boynuzlarıyla düşmana darbe indirirler. Dağ keçileri ise uzun, ince boynuzlarını hançer olarak kullanırlar. Yavrusu düşman tarafından tehdit edilen bir anne geyik de düşmana karşı cesurca savaşır. Örneğin bir ayıyı, boynuzlarını saplayarak öldürebilir. Afrika'da bir öküz başlı dişi antilopsa buzağısını kovalayan sırtlanları, çakalları veya vahşi köpekleri boynuzuyla yaralar. Bir gergedanın burnundaki sivri boynuzu, yavrusunu tehdit eden herhangi bir yırtıcı hayvana karşı kullanılacak kadar büyük ve tehlikelidir.

Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.57

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/070_gergedan.jpg


Saigalar'ın Özel Burun Yapıları

Saiga, Rus steplerinde sürüler halinde yaşayan bir antilop türüdür. Bu canlılar yaşadıkları zorlu iklimde sıkıntı çekmemelerini sağlayacak tasarımlara sahip sistemlerle birlikte Allah tarafından yaratılmışdır. Steplerdeki en rahatsız edici faktörlerden biri hiç kuşkusuz ki tozdur. Saigalar'ın burunlarının içinde ise tüylerle ve mukus bezleriyle kaplı sayısız boşluk vardır. Bu boşluklarda mukuslu zarla kaplı bir de kese bulunur. Saigalar kuru Rus steplerinde büyük sürüler halinde dolaşırken, burunlarında Allah tarafından yaratılmış olan bu yapı sayesinde tozun zararlı etkilerinden korunmuş olur. Sonbahar geldiğinde ise büyük Saiga sürüleri Rus kışının karlı havası bastırmadan güneye doğru, yani sıcak iklimlere göç eder.

Guinness Books, Remarkable Animals, A Unique Encyc. of Wildlife Wonders, s.69

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:00 AM
BAL ARISI

Bir kıtlık döneminden sonra sabah erkenden uçmaya başlamış olan bir arı, bir besin kaynağı bulursa hemen kovana döner ve uyumakta olan işçi arıları birer birer uyandırır. Haberci arı, vücudunu 1-2 saniyede 16 hertz frekansla titreterek arkadaşlarını uyandırır, tüm arılar yaklaşık otuz dakika sonra besin kaynağına doğru uçuşa hazırdırlar.

ARILARIN KOVANLARINI HAVALANDIRMASI

New York State Üniversitesi biyologları, arılar üzerinde çeşitli incelemeler yapmışlardır. Arıları İnceleme Grubu'ndan Edward Southwick ve Robin Moritz, arıların kovan içinde solunumu nasıl gerçekleştirdiklerini araştırdılar. Yapılan incelemeler sonucunda, arı kovanında sadece bir delik bulunmasına rağmen, arıların içerideki sıcaklık ve nemi kanatlarıyla kontrol ettikleri bulunmuştur. Ancak araştırmacıları asıl olarak düşündüren şey, arıların içerideki kirli havayı dışarıdaki temiz hava ile nasıl değiştirdikleriydi. Bu sorunun cevabını bulmak için araştırmacılar bir arı kovanında sadece tek bir delik kalması için kovanı tamamen sıvadılar. Kovandaki hava dolaşımını sağlamak için yüzlerce arının kovanın içinde, diğer arıların da kovan girişinin iç ve dış kısımlarında durarak hava dolaşımını sağladıklarını, kanatlarını çırpınca kirli havanın dışarıya çıktığını, kanat çırpmayı bırakınca da temiz havanın içeri girdiğini gözlediler. İnsanların ancak gözlemler sonucunda kovanın içinde ne gibi işlemler yaptıkları hakkında bilgi elde edebildikleri arılar, bu işleri milyonlarca yıldır büyük bir başarıyla yaparlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:259, s.37




Arı

İşçi arıların bütün hayatları boyunca yaptığı işlerin konusu, vücutlarındaki bazı temel değişikliklerle belirlenmektedir. Örneğin, işçi arıların ilk üç günleri kovan temizleyicisi olarak geçer. 3. günden sonraki bir hafta boyunca kafalarında bir çift "dadı" bezi gelişir. İşçiler genç larvalar için gerekli olan bir besin salgılamaya başlarlar ve aniden larvaların bakımı işine yönelirler. 10. günden itibaren ise işçilerin karın bölgelerindeki mum üreten bezler gelişir. Bununla birlikte işçi arılar beslenme görevlerini bırakırlar ve petek yapımı ve onarımına başlarlar. Arılar artık birer "inşaat işçisi"dirler. Doğumlarının 20. günündeyse işçi arılar yine görev değiştirirler. Mum bezleri fonksiyonlarını yitirir ve iğne bezleri gelişir, zehir üretmeye başlarlar. İşçi arıların yeni görevleri kovan girişinde "gardiyanlık" yapmaktır. Arılar yaşamlarının son dönemindeyse "çiçek özü toplayıcısı" olurlar.

Nat. Geo. Soc., The Marvels of Animal Behavior, s.49-64 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/140_isci_ari.jpg

BAL ARISI

Bir kıtlık döneminden sonra sabah erkenden uçmaya başlamış olan bir arı, bir besin kaynağı bulursa hemen kovana döner ve uyumakta olan işçi arıları birer birer uyandırır. Haberci arı, vücudunu 1-2 saniyede 16 hertz frekansla titreterek arkadaşlarını uyandırır, tüm arılar yaklaşık otuz dakika sonra besin kaynağına doğru uçuşa hazırdırlar.


BALARISI

Bir arı kovanını korumak, kovanın bekçileri için intihar anlamına gelebilir. Bal arılarının iğnelerinde bir kirpinin dikeni gibi küçük oklar vardır. Düşmanı sokan arı uçmaya çalışırken iğne orada takılı kalır ve arının karnının arka tarafı yırtılır. Karnının yırtılmış kısmında, zehir salgısı ve onu kontrol eden sinirler vardır. Arı bu yaralanmadan dolayı ölürken, kovanın geri kalanı bu sayede korunmuş olur.

Russel Freedman, How Animals Defend Their Young? s.63

BALARISI

İşçi arıların hareketleri son derece tutarlıdır ve amaçsız bir şekilde hareket etmezler. Kovandaki bir arı yeni yumurtalar için hücreler hazırlarken, diğeri kraliçeye hizmet etmek için petekler arasında dolaşır, bir üçüncüsüyse bal toplar. Her işçi kesin olarak ne ve nasıl yapacağını bilir, kusursuz bir disiplinle hareket eder.

Nat. Geo. Soc., The Marvels of Animal Behaviour, s.49-64 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/010_arilar.jpg

BALARISI

Çekirgelerin ağızlarında öğütücü özelliğe sahip güçlü çeneler vardır. Bu ağız yapısı hayvanın bitkisel dokuları kolay öğütmesini sağlar. Arıların alt dudak ve alt çeneleri çiçektozu toplayabilmek için dil şeklindeki alt dudağın çevresinde yer alır. Küçük yassı bir küreğe benzeyen çeneleri ise çiçektozu toplamada kullanılmaz. Lahana kelebekleri ise çiçeklerin balözünü emmek için, kaynaşmış art çenelerden oluşan ve çiçeğin içine erişebilen uzun hortumlarını kullanırlar.

Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.163

Balarısı

Balarıları dışarının ısısı ne olursa olsun kovanın ısısını sabit tutarlar, özellikle kuluçka odalarının sıcaklığına çok dikkat ederler. Sabah vakitlerinde, hava soğuk olduğunda, işçiler petek çevresinde kümelenirler ve vücut sıcaklıkları ile yumurtaları ısıtırlar. Gün ilerledikçe ve hava ısınmaya başladıkça arılar tarafından sıkıca örülen küme yavaş yavaş dağılır. Eğer sıcaklık daha fazla artmaya devam ederse işçilerin bir bölümü kanatlarını yelpaze gibi sallamaya başlarlar. Bu havalandırma işlemini kovanın girişine doğru ve peteklerin üzerine doğru yönlendirerek kovan ısısını düşürmeye çalışırlar. Çok sıcak bir günde arılar daha şiddetli bir soğutma yöntemi kullanmak zorundadırlar. Sulandırılmış bal damlalarını boş hücrelerin ağızlarına yerleştirirler. Kanatları ile oluşturdukları hava akımı bu damlaların içerisindeki suyu buharlaştırır. Bu soğutma sistemiyle kovanın ısısı kısa sürede eski haline döner.

Nat. Geo. Soc., The Marvels of Animal Behavior, s.49-64

Arı

İşçi arıların bütün hayatları boyunca yaptığı işlerin konusu, vücutlarındaki bazı temel değişikliklerle belirlenmektedir. Örneğin, işçi arıların ilk üç günleri kovan temizleyicisi olarak geçer. 3. günden sonraki bir hafta boyunca kafalarında bir çift "dadı" bezi gelişir. İşçiler genç larvalar için gerekli olan bir besin salgılamaya başlarlar ve aniden larvaların bakımı işine yönelirler. 10. günden itibaren ise işçilerin karın bölgelerindeki mum üreten bezler gelişir. Bununla birlikte işçi arılar beslenme görevlerini bırakırlar ve petek yapımı ve onarımına başlarlar. Arılar artık birer "inşaat işçisi"dirler. Doğumlarının 20. günündeyse işçi arılar yine görev değiştirirler. Mum bezleri fonksiyonlarını yitirir ve iğne bezleri gelişir, zehir üretmeye başlarlar. İşçi arıların yeni görevleri kovan girişinde "gardiyanlık" yapmaktır. Arılar yaşamlarının son dönemindeyse "çiçek özü toplayıcısı" olurlar.

Nat. Geo. Soc., The Marvels of Animal Behavior, s.49-64 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/140_isci_ari.jpg


Bombus Arıları

Bombus, renkli tüyleri olan, türdeşlerine göre oldukça iri yapılı ve genelde toprak altında yaşayan bir yaban arısı türüdür. Bombuslar'ın uzun dilli türleri, çiçek borusu uzun olan çiçeklerden de çiçek tozu ve bal özü alabilir. Bu, diğer arılar için oldukça zor hatta imkansız bir işlemdir. Hatta bazı türler, bal özüne ulaşabilmek için önce çiçeğin dış kısmını ısırır ve açtıkları delikten dillerini içeri sokarak kolayca beslenir. Bombuslar'ın göğüs bölgesinde tutunma ve yürümeyi sağlayan üç çift bacakları vardır. Bu bacaklardan birinci çift, antenlere bulaşan çiçek tozlarını ve diğer tozları temizlemek için özel temizlik gereçleri ile donatılmıştır. Bu sayede koku alma organı olan antenler sürekli temiz tutulur. Bombuslar'ın diğer bacaklarında çiçek tozu taşımak için sepetçikler ve çiçek tozlarını doldurmaya, gerektiğinde sıkıştırmaya yarayan fırçalar bulunur. Bombuslar vücut ağırlıklarının yarısı kadar yükü rahatlıkla taşır. Bu arılar zar şeklindeki iki çift kanatları sayesinde uçar. Birinci çift kanadın arka kenarında, ikinci çift kanadın ise ön kenarında bir seri kanca bulunur. Bunlar uçuş sırasında birbirine kenetlenir, böylece ön ve arka kanatlar birlikte ve daha güçlü hareket edebilir. Bunun dışında uçuş için ısı üretimi de zorunludur. Aktif olarak uçan bir Bombus'ta gövde bölgesinin sıcaklığı 35-40oC olur. Bunun için Bombuslar uçuşa geçmeden önce belli bir süre ısınır.

Resimdeki bombus arısı ve deve dikeni çiçeği karşılıklı olarak birbirlerine fayda sağlayan bir ortaklık içindedirler. Deve dikeni, bir yaban arısı olan Bombus'a polen ve nektar sağlar; yaban arısı da aynı türe ait çiçekler arasında, bir çiçekten diğerine hareket ederek topladığı polenleri taşır ve deve dikeni çiçeğini döller

Aslan M. B. "Doğu Akdeniz Bölgesinde Bombus Arı Türleri Üzerine Faunistik ve Taksonomik Çalışmalar", Ç. Ü. Fen Bil. Ens. Bitki Koruma Ana Bilim Dalı Yük. Lisans Tezi, Adana, 1997 RESİMALTI .

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/yab.ars_deve.jpg


ÇÖMLEKÇİ ARI

Duvarcı ve çömlekçi eşek arılarının yaptıkları, küçük şişelere benzer yuvalar, duvarlara ya da bitkilere tutturulmuştur. Yuvalarını kil ve kum taneciklerini ağız salgılarıyla birbirine yapıştırarak yaparlar. Dişi eşek arısı yuvayı tırtıllarla doldurur. Tırtılı iğnesiyle sokarak felç edecek şekilde yuvanın tavanına asar. Böylece gelişen eşekarısı larvasının beslenmesi mümkün olur.

Görsel Bilim ve Teknik Ans., Cilt 3, s.957 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/057_comlekci_ari.jpg

DUVARCI EŞEK ARISI

Duvarcı eşek arıları yuvalarını kilden yaparlar. Çalışma biçimleri kağıttan yuvalar yapan eşek arılarına çok benzer. Yalnız yaşayan duvarcı eşek arısı, kilden minik çömlekler yaparak bunları dallara yapıştırır. Daha sonra minik kil kürelerini üstüste yapıştırarak, şişeyi andıran dar boyunlu içi boş bir çömlek yapar. Bu çömleğin içine de besin depoladıktan sonra yumurtlar. Gerektiğinde midesinde depo ettiği suyu kil üzerine püskürterek yuvasını nemlendirir. Yumurtalar eşek arılarının yumurtlarken salgıladıkları bir iplikle birbirine bağlıdırlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Temmuz 1998, Sayı:260, s.59 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/60duvarci_yabanarisi_2.3.jpg

KAĞIT ARISI

Tropik ve ılık iklimlerde yaşayan kağıt arıları yuva yaparken ilginç bir yöntem kullanırlar. Kraliçe arı baharda uykudan kalkarak yuva yapmak için uygun bir yer arar. Yuvası açık olacağı için bunun şiddetli rüzgar alan ve güneşi fazla
gören bir yerde yapılmaması gereklidir. Bu yüzden kağıt arısı yuvasını daha çok evlerin saçaklarına, çatılarına ya da ağaçların dallarına yapar. Kraliçe yuvayı bir tür kağıttan yapar. Çenesiyle bir ağacı kazıyarak odun çıkarır. Bunu çiğneyerek salyasıyla karıştırır ve böylece kendi kağıdını oluşturur. Önce bir damın ya da dalın altına yassı bir temel yapar. Bundan çıkan kısa bir sopa yuvanın ana bölümleri yani küre biçimi kovanı oluşturan üreme hücrelerine takılır.

Hayvanlar Ans., C.B.P.C Publishing, Böcekler, s.144

KUM YABAN ARISI

Dişi kum yabanarısı, yuvasını yaparken alet olarak çakıltaşlarını kullanır. Yerde küçük bir delik kazdıktan sonra, buraya yumurtasını yumurtlar. Yumurtanın güvenliğini sağlamak için deliğin ağzını gevşek bir şekilde kumlarla ve çakıl taşı yığınlarıyla kapatır. Kumu aşağıya doğru sıkıştırmak için de, çenesiyle bir çakıl taşını alarak bunu çekiç gibi kullanır ve çakılları ufalayarak toprağı düzleştirir. Son olarak dikenli bacaklarıyla toprağı tırmıklar; girişin görüntüsü tamamen gizlenene kadar burayı itinayla süpürür.

Russel Freedman, How Animals Defend Their Young, s.43-45

KUM KAZICI YABAN ARISI

Kum kazıcı yaban arılarının bir türü olan A.hungarica arıları, yuva yapımında oldukça özenlidirler. Öncelikle çeneleri arasına aldıkları taşları yuvaya taşırlar. Getirilen taşlar, yaban arısının yuvasını oluşturacak galerilerin açılmasında kullanılır. Galeri açma işleminin 1-2 dakikada tamamlanmasına karşılık, galerilerin taşlarla düzeltilmesi ve parlatılması yarım saat ila 1 saat arasında vakit alabilir. Toprağın kazılması sırasında yabanarısı 7 taş değiştirir. Ayrıca yaban arıları yuva yapımında kullanılacak olan harcın hammaddesi olan kuru toprağı nemli hale getirmek için de çiçek nektarından faydalanırlar.

Bilim ve Teknik, Sayı 342, s.100

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:00 AM
ARMADİLLO

Güney Amerika'da yaşayan bir tür böcek yiyen olan Armadillolar bir tür zırhla korunurlar. Genellikle yiyeceklerini toprağı kazarak ararlar. Çok iyi bir koku alma duyusuna sahiptirler. Yiyeceği şeyin kokusunu alan Armadillo son derece büyük bir hızla toprağı kazar. Burnunu toprağa gömerek, adeta kokuyu yitirmekten korkuyormuş gibi telaşla toprağı kazar. Armadillolar'ı bu durumda görenler, hayvanın bu durumda nasıl soluk aldığına şaşabilirler. Oysa Armadillolar bu durumda soluk almazlar. Toprağı kazdıkları sırada, altı dakikaya kadar soluklarını tutabilme yeteneğine sahiptirler.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.162

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/127_armadillo.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:01 AM
Aslanların Gözleri

Mükemmel bir gece görüşüne sahip olan aslanlar bu sayede *******i rahatlıkla avlanabilir. Karanlıkta dolaşan aslanların ışığı mümkün olduğu kadar fazla toplayabilmeleri için gözlerinde özel bir tasarım vardır. Diğer canlılara göre daha büyük olan gözbebekleri ve lensleri aslanları iyi birer avcı yapan en önemli özelliklerdendir. Allah bu canlıları içinde yaşadıkları ortama en uygun özelliklerle birlikte yaratmıştır.

Chistopher Mc Gowan, The Raptor and The Lamb, s.11 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/KaplanWild.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:01 AM
Böceklerin Işıkla Anlaşmaları

Böceklerin kullandıkları anlaşma yollarından bir tanesi de ışıktır. Allah tarafından kendilerine verilmiş olan ışık üretme yeteneği sayesinde pek çok böcek türü ışık saçarak birbirlerine mesaj gönderir. Örneğin güneş battığında ortaya çıkan yetişkin iki erkek ateş böceği eş bulabilmek için etrafa birlikte işaretler gönderir. Bundan başka kandil böcekleri de düşmanlarını uyarmak için sürekli olarak parıldayan kuyruklarını kullanır. Mangrov ağaçlarında bulunan Pteropteryx malaccae böceklerinin erkekleri ise, bir saniyenin her dörtte üçü kadar zamanda bir kere ışık saçarlar.

Borneo, The World's Wild Places, Time Life Books, S. 46 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/glow_wormTrials-of--Life.jpg


Ateş Böcekleri

Ateş böcekleri vücutlarının içinde gerçekleşen kimyasal reaksiyonlar sonucu ürettikleri yeşil-sarı ışıklarla tanınan böceklerdir. Haberleşmek ve çiftleşme mesajı verebilmek için bu ışıkları kullanan ateş böceklerinde türe göre ışıldama uzunluğu değişir. Ayrıca bazı türlerde, dişiyi cezbetmek için önce erkek ışıldarken, bir diğerinde çağrıyı dişiler yapabilir. Bazı türler ise ışıklarını kendilerini savunmak için kullanır. Saçtıkları ışık aynı zamanda tadlarının kötü olduğu mesajını da iletir. Bundan başka ateş böceklerinin sadece erkeklerinin kanatları vardır. Erkekler çiftleşebilmek için uçarak dişi ateş böceklerini ararlar. Çiftleşme gerçekleştikten sonra dişi, yumurtalarını bir kayanın ya da bitki örtüsünün altına bırakır. Beş hafta sonra, yumurtalar kırılır ve larvalar çıkar. Ateş böceklerinin başka bir özelliği de hayatlarının her safhasında gelişme halinde olmalarıdır.

Üzeri ateş böcekleri ile kaplanmış bir ağaç karanlıkta çok sayıda lamba ile aydınlatılıyormuş gibi görünür.

Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 10-11

ATEŞ BÖCEĞİ

Ateş böceklerinin yaydıkları ışığın en önemli özelliği, ateşle ve sıcaklıkla ilgisinin olmamasıdır; buna "soğuk ışık" denilir. Bu, günümüzdeki aydınlatma teknolojisinin ulaşmaya çalıştığı bir hedeftir. Normal bir ampul, elektrik enerjisinin ancak %3-4'ünü ışığa dönüştürüp, kalan kısmını ısıya dönüştürür. Ateş böcekleri ise %100 bir verimle ışık üretirler.

Bilim ve Teknik, Sayı 239, s.10 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/002_ates_bocegi.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:02 AM
KUTUP AYISI

Kutup ayılarının derilerinin altındaki 10 cm'lik yağ tabakası ısı yalıtımı sağlar. Böylece buzlu sularda saatte 10-11 km. hızla, 2000 km. uzağa kadar yüzerek gidebilirler. Bununla birlikte beyaz kutup ayılarının koku alma duyuları öylesine keskindir ki 1.5 m. kalınlığındaki kar tabakasının altında saklanan bir fok balığının kokusunu bile rahatça algılıyabilirler.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:211, Haziran 1985, s.25 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/051_kutup-ayisi.jpg
KUTUP AYISI

Kutup ayıları çetin koşullarda rahatlıkla yaşabilmelerini sağlayan pek çok özelliğe sahiptirler. Kutup ayılarının sarıya çalan beyaz renkli kürkleri tıpkı ördeklerde olduğu gibi, suyu üzerinden kaydıracak bir yapıya sahiptir. Ayrıca tırnaklarının arası yarı uzunluğuna kadar yüzme zarı ile kaplıdır.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:211, Haziran 1985, s.26

Kutup Ayısı

Kutup ayısı geniş, düz ve tüylü pençeleri ve kaygan olmayan ayak tabanları ile buz üzerinde çok süratli koşabilir. Kutbun zorlu ikliminde kalın ve yağlı bir kürke sahip olan kutup ayılarının çok önemli bir koruyucuları vardır. Gözlerinde zarımsı gözkapağı filtresi ile doğuştan bir nevi "güneş gözlüğü"ne sahiptirler ve gözlerindeki bu yapı onları kar körlüğüne karşı korurlar.

Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.4

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/149_kutup_ayisi.jpg

SİBİRYA AYISI

Sibirya boz ayısı sonbaharda şişmanlayıp yağ bağladıktan sonra, inine çekilir ve aylarca (4 ila 7 ay) süren bir uyuşukluk dönemine girer. Ayının 37 derece olan vücut ısısı, kış uykusu sırasında 5 ila 6 derece azalır. Buna rağmen, kalp atışı ve nefes alma ritimleri daha yavaşlar. Bu nedenle genel metabolizmada yüzde 50 ila yüzde 60'a varan düşüşler gözlenir. Ayı, bu devre boyunca yemek içmek dahil hiçbir hayati fonksiyonunu yerine getirmez. Bununla birlikte üreme ve su kaybı belirtileri de göstermez. Çünkü uyuşukluk esnasında kendi yağını (lipitlerini) başlıca enerji ve su kaynağı olarak kullanır.

Thema Larousse, Tematik Ansiklopedi, 4. Cilt, s.145

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/119sibirya_boz_ayisi.jpg


Ayı Balığı (Wedel)

Antartika bölgesinde yaşayan Wedel türü ayı balığı, hava sıcaklığının -560C, su sıcaklığınınsa -260C'ye kadar düştüğü sert kış koşullarına bile dayanabilir. Ayı balıkları, çok derinlere daldıklarında yoğun basınç ve ani basınç değişimi yüzünden oluşan vurgundan etkilenmezler. Çünkü uzun süreli dalışlarında su altına girmeden önce birkaç küçük dalış yaparlar. Kaburga kemiklerini ve diyaframlarını açıp kapayarak ciğerlerindeki havayı dışarı atarlar ve ciğerlerini de kapatırlar. Bir süre sonra ciğerlerinde hiç hava kalmadığı için azot eriyerek kana karışmaz ve yaşamsal sorunlar da böylece önlenmiş olur. Ayı balıklarının solunum borusu çoğu memelininkinin tersine yuvarlak değil, düz-oval biçimlidir ve yüksek basınç altında hemen kapanabilmektedir. Aynı şekilde kulaklardaki hava boşlukları da dış basınç belli bir noktaya eriştiğinde şişip burayı tıkayan kan damarlarıyla örülmüştür.

Görsel Bilim ve Teknik Ans., Cilt 8, s.2660

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/160_ayi_baligi_2.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:03 AM
DİŞİ ACI BALIKLAR

Dişi acı balıkta (Rhodeus) üreme mevsiminde uzun bir yumurtlama borusu oluşur. Daha sonra bu boruyu kullanarak yumurtalarını tatlı su midyelerinin içine bırakır. Dişinin yumurtaları midyeye yerleştirmesinden sonra gelen erkek balık da spermlerini akıtır. Midyede güvenlik içinde döllenen yumurtalardan çıkan yavru balıklar büyüdükten sonra midyenin içinden çıkarlar. Bu arada midyenin larvaları da yavru Rhodeus'ların derilerine tutunarak başka bir yere taşınırlar. Allah'ın özel olarak yarattığı bu birliktelik sayesinde her iki canlı da ihtiyaçlarını karşılamış olurlar.

Dr. Maurice Burton, Balıklar, s.29

Akciğerli Balıklar

Akciğerli balık diğer balıkların aksine hava soluyan bir balıktır. Bu yüzden her 20 dakikada bir yüzeye çıkıp soluk alması gereklidir. Aksi takdirde sudaki oksijeni kullanamadığı için boğulacaktır. Kurak mevsimde Afrika'nın gölcükleri kuruduğunda akciğerli balık diğer canlılardan çok farklı bir yöntem kullanarak kurak mevsimi geçirir. Balık çamurda üzerini örter ve bu şekilde yağmurların yağmasını bekler. Bu bekleyiş bazen yıllarca sürer ve tekrar yağmur mevsimi geldiğinde akciğerli balık sudaki yaşantısına kaldığı yerden geri döner. Diğer balıklardan farklı özelliklere sahip olan akciğerli balık Allah'ın çeşitli yaratmasının örneklerinden yalnızca bir tanesidir.

Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 13-15 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/akciklererlibalkecology50.jpg
ANABANTİD

Balıklardan Anabantid familyasının ilgi çekici bir özelliği, üreme zamanlarında erkeğin su üzerinde köpükten bir yuva kurmasıdır. Su yüzeyinde tükürüğe benzer bir salgı ile kurduğu bu köpük yuvanın yapımı tamamlandığında, erkek balık kendine özgü çeşitli aşk oyunlarıyla dişi balığı bu yuvanın altına çeker. Köpük yuvanın altına yumurtlamak için gelen dişiye, erkek balık kur yapmaya devam eder ve dişi balığın yumurta dolu karın kısmını başı ve kuyruğu arasında sıkıştırarak yumurtlamasını sağlar. Bu yumurtlama esnasında kendi salgısıyla yumurtaları döller. Daha sonra döllenen yumurtaları tek tek ağzı ile toplayarak büyük bir özenle köpükler içerisine yerleştirir. 4-8 saat boyunca tekrarlanarak süren bu yumurtlama işleminden sonra erkek, dişi balığı yuvadan uzaklaştırır.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:222, Mayıs 1986, s.28

Anemon Bitkileri ve Balıkları

Anemon bitkileri duyargalarının üzerinde bulunan çok sayıdaki yakıcı kapsül, kendilerine herhangi bir şey dokunduğu veya sürtündüğü anda hemen açılır ve etkisi çok güçlü olan bir zehir salgılar. Bu, çoğu zaman zehiri alan canlının felç olarak ölmesine sebebiyet verecek kadar güçlü bir sıvıdır. Anemon bitkilerinin etki etmediği canlılar da vardır. Örneğin Anemon balıkları, Anemon bitkilerinin yakıcı kapsüllerinin arasında yaşayabilen nadir canlılardandır. Anemon balıklarının üzerinde bulunan "saydam madde" bitkideki bu yakıcı kapsülleri durdurabilecek niteliktedir. Bitkiye yaklaşan balık, gövdesini yavaş yavaş Anemonlar'a değdirmeye başlar. Üzerindeki saydam madde sayesinde zehirden çok fazla etkilenmeyen anemon balığının amacı yakıcı kapsüllerin üzerinde patlamasını sağlamaktır. Anemon balığı birkaç denemenin sonunda zehire bağışıklık kazanır ve bitkinin dokunaçlarının arasına yerleşir. Yeni doğan ve Anemon bitkilerine karşı hiçbir bağışıklığı bulunmayan balıklar da, diğerlerinin geçtiği aşamalardan tek tek geçer. Anemon balıkları bu denemeleri tesadüfen yapmaya karar vermiş olsalayı neler olurdu? İlk seferde ya da daha sonraki denemelerinde balık patlatacağı kapsül sayısını tutturamayacağı için fazla zehir alıp ölürdü. Oysa böyle olmamıştır. İlk ortaya çıktıklarından beri Anemon bitkileri ve balıkları birlikte kusursuz bir uyum içinde yaşamaktadır. Çünkü Allah yarattıklarını en iyi bilendir, koruyandır.

Tek bir Anemon bitkisi tüm hayatı boyunca Anemon balıklarını tehlikelerden korumak için yeterli olmaktadır. Bu ortaklık balığa peşindeki avcılardan korunma imkanı sağlar. Buna karşılık olarak da Anemon bitkisi, balığın ardında bıraktığı yiyecek parçalarından faydalanır. Bu canlıları birbirine uyumlu yaratan Allah'tır

International Wildlife, March/April 1997

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/ANEMONAMAZ.jpg

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/anemonInt.jpg


Aslan Balıklarının Dikenleri

Zehirli olan pek çok canlı aynı zamanda son derece çekici renklere sahiptir. Bu renkler çevreye tehlike mesajı vermek için kullanılmaktadır. Örneğin resimde de görüldüğü gibi çok güzel bir görüntüye sahip olan aslan balığı aynı zamanda öldürücüdür de. Aslan balığının bir insanı öldürebilecek güçte zehirli dikenleri vardır .

Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 143 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/aslanbalklerAmaz.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:04 AM
Mercan Resiflerindeki Yaşam : Melek balığı, Horozbina, Papağan Balığı

Mercan resiflerinde pek çok balık birarada yaşar. Her türün kendine özgü özellikleri vardır. Melek balığı ve Horozbina balığı gibi gündüz avlanan balıklar güneş batmaya başladığında mercan resiflerindeki kuytu yerlere ve yarıkların içerisine girer. Cerrah balığı, papağan balığı, keçi balığı ve Lapina gibi gündüz avlanan balıklar ise çiftleşmek için alaca karanlık vakitlerini kullanırlar. 2000'den fazla cerrah balığı çiftleşmek için biraraya toplanabilir ve bu balıklar yumurtlamak için genellikle resiflerin kenarlarını kullanır. Mercanlarda yaşayan balıkların genel davranışları da çeşitlilik gösterir. Örneğin mercanlarda yaşayan papağan balığı gibi bazı balıklar derin bir uykuya dalar. Pufferfish gibi bazı balıklar ise yarı uyanık bir şekilde dinlenmeye geçer. Keçi balığı ve diğer bazı balıklar gündüz kullandıkları parlak renklerinin daha soluk olanlarını adeta farklı bir deri gibi gece kullanır. Süngerler, mercanlar ve yumurtlayan bazı balıklar da mercan resiflerinde yaşayan canlılardır. Bundan başka küçük yengeçler ve karidesler de resiflerdeki mikroskobik bitki ve hayvanlar ile beslenmek için mercan kayalarına doğru çıkarlar. Yine mercan resiflerinde yaşayan köpek balıkları ve müren gibi balıklarsa karanlıkta besin bulabilmek için çok güçlü olan koku duyularını kullanır. Allah deniz altında yarattığı bu renkli dünya ile bize örneksiz sanatını ve sınırsız ilmini tanıtır.

Dolphin Log, May 1994 s. 4- 5

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/mercanresif-1Trials-of--Lif.jpg

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/mercanresifTrials-of--Life.jpg



Çamuratlar Balıklarının İlginç Yaşamları

Mangrov bataklıklarındaki kalın çamur tabakasının üzerinde Çamuratlar balıkları yaşar. Bu balıkların çamurun üstünde yalnızca başları ve periskop gibi hareket eden gözleri görülür. Diğer birçok balıktan farklı olarak Çamuratlar balıkları uzaktaki nesneleri, örneğin uzaktaki bir böceği bile farkedebilir. Balık, avını gözetlerken sık sık su yüzüne çıkar ve kıyıya kadar onu izler. Diğer balıkların aksine Çamuratlar balıkları geniş solungaç odacıklarında hava ve suyun bir karışımını taşıdıkları için çamurun içinde yaşayabilir. Bir dalgıcın oksijen tüpüne eşdeğer olan solunum sistemleri sayesinde karada kullanmak için gerekli olan oksijeni süzer. Sert çamurun üzerinde hareket etmek için kısa ve kalın göğüs yüzgeçlerini kullanır. Islak çamurun üzerinde sıçrar, kuyruklarını büker, daha sonra güçlü bir refleksle düzeltirler. Allah'ın sıfatlarından biri de Bedi, yani örneksiz yaratandır. Çamuratlar balıkları da diğer balıklardan tamamen farklı özellikleri ile Allah'ın Bedi sıfatının bir tecellisidir.

Borneo, The World's Wild Places, Time Life Books, s. 132

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/camuratartiger.jpg


ÇÖPÇÜ BALIĞI

Pullarının arasında bulunan parazitler balıkları çok rahatsız eder. Çöpçü balığı denen küçük balıklar da, dişleriyle balıkların üzerindeki parazitleri toplayarak beslenirler. Parlak siyah-mavi çizgili vücutları ve özel zigzag dansları çöpçü balıklarını tanıtan özellikleridir. Çöpçü balıkları büyük balıkların ağzının içine girerek dişlerini de temizlerler. Kılıç-dişli balık da çöpçü balığını taklit eder. O da siyah-mavi çizgilidir. Çöpçü balığı gibi büyük balığın önüne gelerek zigzag dansı yapar. Amacı çok farklıdır, büyük balık temizlenmek için ona doğru geldiğinde ileri fırlar ve balıktan büyük bir parça et kopararak uzaklaşır.

Jill Bailey, Mimicry and Camouflage, s.32

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/083_balik-temizlik%E7i.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:04 AM
DİKENLİ BALIK

Kuzey Amerika ve Avrupa boyunca gölcük ve nehirlerde bulunan erkek dikenli balıklar özenle hazırlanmış yuvalar kurarlar. Üç dikene sahip bir dikenli balık, yuva yapmak için su bitkilerinin parçalarını toplar. Böbreklerinden salgılanan yapışkan bir sıvıyı onlara fışkırtır ve bitki parçalarını birbirlerine yapıştırır. Yuvaya uzun düzgün bir yığın biçimi verirken, etrafında sürtünerek yüzer. Sonra ön ve arka girişi olan ve arasından suyun aktığı bir tünel oluşturarak, yolu yığının ortasından geçirir. Bir dişi yuva alanına girdiğinde, Dikenli balık zikzaklar çizerek bir kur dansı yapar. Dişiyi tünel şeklindeki yuvasına götürür ve burnuyla yuvanın girişini işaret eder. Yumurtalarını bırakmak için tünelin içine girer. Sonra erkek yumurtaları döllemek için önden girerken, dişiyi arka çıkıştan dışarı iter. Yuva birkaç dişi tarafından yumurtayla doldurulduğunda erkek nöbet tutar ve tünel içine taze su yelpazeler. Ayrıca yuvanın kırılıp giden bölümlerini onarır. Yumurtalar çatladıktan sonra, birkaç gün daha nöbet tutmaya devam eder.

Gardner Soul, Strange Things Animals Do, s.17

Deniz Yılanı

Deniz yılanları, denizde yaşayan ama hava soluyan omurgalılardır. Microcephalophis gracilis türünde olduğu gibi, diğer birçok türde de gövde, baş ve boyundan daha kalındır. Gövde, bu özelliği sayesinde, başın ava iyice yaklaşmasını sağlamak için uzayan boynu rahatlıkla taşıyabilmektedir. Baş ve boynun, gövde ve kuyruğun dörtte biri ağırlığında olması da yılanın avını daha dengeli bir biçimde yakalamasını sağlar. Deniz yılanlarının burunlarının tepesinde bulunan burun deliklerinde, yüzeye çıktıkları anda açılarak hayvanın solumasını mümkün kılan kapaklar vardır.

Görsel Bilim ve Teknik Ans., Cilt 4, s.1197

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/124_deniz_yilani.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:05 AM
Elektrik Üreten Balıklar

Elektrik üreten balıklardan torpil balığı 1000 voltluk elektrik üretebilir. Bu, inanılması güç bir özelliktir, çünkü bu güçte bir elektrik bütün bir evi aydınlatabilmek için yeterlidir.



FENER BALIĞİ

Fenerbalığının erkeği dişisinden 10-15 kat daha küçüktür. Denizin derinliklerinde yaşayan erkek fenerbalığı, daha yavru iken dişlerini kaybeder ve açlıktan ölme tehlikesiyle karşılaşır. Bu yüzden en kısa zamanda bir dişi bulmak zorundadır. Erkek, kafatasının dörtte birini kaplayan çok iri burun delikleri sayesinde dişilerin salgıladığı "feromenleri" (bir tür salgı) algılar. Bu şekilde dişi balığı bulur ve kıskaçları ile ona tutunur. Bundan sonra inanılmaz bir olay gerçekleşir; erkek ve dişinin deri ve damar sistemleri birbirleriyle kaynaşır ve erkek besini dişiden almaya (daha doğrusu çalmaya) başlar. Bir dişi balık 3-4 tane cüce erkeği sırtında taşır. Dişi yumurtalarını suya bırakır bırakmaz erkek de spermini salar. Yumurtalar döllendikten sonra erkeğin görevi sona ermiştir, erkek yavaş yavaş eriyerek yok olur.

S. Deligeorges, Recherche, Kasım 1995

Bakterileri Kullanarak Işık Üreten Balıklar

Bazı balıklar ihtiyaçları olan ışığı bakterilerle sürdürdükleri ortak yaşam sayesinde üretirler. Örneğin adını vücudunu kaplayan zırha benzeyen pullardan alan çam kozalağı balığı, çenesinin altındaki iki ışık organında yaşayan milyonlarca bakterinin yardımı ile ışık üretir. Bundan başka Midilli balığının da boğazının arka kısmında, bakteri dolu iki ışık bezi bulunmaktadır. Balık bu sayede ara sıra yanıp sönerek veya sürekli biçimde ışık gönderebilir.

Anita Ganeri, Creatures That Glow in The Dark, s. 12-13


http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/Hayale-balkCoralS98.jpg


Yavrularını Ağızlarında Taşıyan Balıklar

Banggai Kardinal balığı hem yumurtalarını, hem de zamanı geldiğinde yumurtadan çıkan yavrularını ağzında taşımaktadır. Yumurtalar ve yavrular ağzından çıkana kadar bekleyen Banggai balığı önemli bir fedakarlık gösterisinde bulunmaktadır. Büyüyen yavrular birkaç hafta içinde bu korunaklı yuvayı bırakarak terk eder. Yavruların bundan sonraki sürekli barınma yerleri deniz kestanelerinin bulunduğu yerler olacaktır.

Roger Steene, Coral Seas, s.23

Yumurtalarını ağzında muhafaza eden balıklardan bir tanesi de Jawfish'dir. Bu balık da diğerleri gibi sabırla yumurtaların büyümesini bekler.

Roger Steene, Coral Seas, sCoral Seas, s.58

Sihlid balıklarının yavruları için en korunaklı yer annelerinin ağzıdır. Herhangi bir tehlike anında hemen bu korunaklı yuvaya geri dönerler.


http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/son.jpg



YÜZME KESESİ OLMAYAN BALIKLAR

Balıkların suda rahat hareket etmelerini sağlayan pek çok sistemleri vardır. Balıklar suda batmadan durmak istediklerinde yüzme keselerini şişirirler. Cankurtaran yeleğine benzetilebilecek olan bu yapı bütün balıklarda bulunmaz. Örneğin derin deniz balıkları ve orkinos gibi iri balıklardaki yağlı et, onları batmaktan korur. Bu yüzden yağ kesesine ihtiyaçları yoktur. Köpek balıklarınınsa oldukça yağlı bir karaciğerleri vardır. Bu da suda sabit durmak istediklerinde köpek balıkları için yeterli bir donanımdır. Bunlardan başka pisi balığı gibi deniz dibinde yaşayan balıklar suda durmaya gerek duymazlar. Bu yüzden pisi balıklarında da yüzme kesesi yoktur. Bu örneklerde de görüldüğü gibi Allah bütün canlıları en uygun sistemlerle yaratmıştır.

Dr. Maurice Burton, Balıklar, s.22

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/043.jpg


,
BALIKLAR

Kutuplardaki buzlu sularda yaşayan balıkların neden donmadığını hiç merak ettiniz mi? Bu balıklar, derilerindeki buz kristallerinin sıcaklığını -20C'ye düşüren bir proteini üreten gene sahiptirler. Bu protein buz kristallerindeki oksijen moleküllerine bağlanarak genleşmelerini engeller. Yani canlının donmasını önler.

Bilim ve Teknik, Mart 1993, s.235


BALIKLAR

Tüm balıklar insanların sahip olmadığı bir duyuya sahiptirler. Bedenlerinin yanı boyunca, diğer yerlerinden farklı bir yapıya sahip ince bir çizgi uzanır. Bu çizgi pek çok sayıda delik ya da gözenekten oluşmuştur. Balık bunlarla suda meydana gelen basınç değişmelerini saptar. Yüzerken önünde ilerleyen bir basınç dalgası oluşturur. Bu dalga, bir cisme çarparsa, balık basınçtaki değişmeyi hemen algılar. Bu duyu yeteneği özellikle sürüler halinde yüzen balıklar için çok önemli bir güvenlik unsurudur.

David Attenborough, Yaşadığımız Dünya, s.85

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/061-balik.jpg


BALIK YUMURTALARI : Vatoz, Siyam Balığı

Bazı balıkların son derece ilginç yumurtaları ve bazılarının da yumurtalarını son derece ilginç koruma şekilleri vardır. Örneğin vatoz balıklarının yumurtalarının her biri keratin bir kapsül içindedir. Bu kapsüllerin rengi siyahtır ve her köşesinde boynuz biçimli birer çıkıntı vardır. Siyam balıkları ise çıkardıkları yapışkan sümüksü maddenin içine hava üfleyerek, su yüzeyinde kabarcıklardan oluşan sallar yaparlar. Dişinin yumurtladığı yumurtayı erkek yakalar, ağzındaki sümüksü maddeyle kaplar ve suyun üstüne doğru yüzerek yumurtayı salın altına yerleştirir.

Dr. Maurice Burton, Balıklar, s.28 resim

Okyanustaki Antifrizli Balıklar

Soğuk denizlerde yaşayan balıkların derileri ya da solungaçları buzla temas ederse vücut sıvıları hemen donmaya başlar ve sonunda balıklar ölürler. Bunun nedeni vücut sıvılarında oluşan buz kristallerinin süratle artmasıdır. Bütün olumsuz koşullarına rağmen soğuk bölgelerde yaşayan pek çok balık türü vardır. Bu bölgelerdeki bazı türler deniz suyu sıcaklığının -1.80C olduğu derin sulara çekilerek donmaktan kurtulurlar. Ancak Antartika'da bu sıcaklık derecesinin çok altında sıcaklıklarda bile yaşayabilen balıklar da bulunmaktadır. Bunu Allah'ın kendileri için yaratmış olduğu özel vücut sistemleri sayesinde başarmaktadırlar. Bu balıkların kanlarının içinde bir araba radyatöründeki antifriz (donmayı engelleyen) maddesi gibi işleyen kimyasal maddeler vardır. Bu kimyasallar Antartika Okyanusu'nun en düşük sıcaklıklarında bile balıkların vücutlarını donmaktan kurtarmaktadır.

Michael Scott, The Young Oxford Book of Ecology, s. 47

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/Difriz-balklerEcolg.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:05 AM
GOLYAN BALIĞI

Golyan balığı, kışın ırmaklara karışan sıcak su kaynaklarının oluşturduğu çöl adacıklarında yaşar. Ayrıca bu balık farklı tuzluluk oranlarına ve su sıcaklıklarına da dayanıklıdır. Golyan balığı dayanma sınırını çevre koşullarına göre değiştirebildiği için, hem sıcak hem de soğuk suda yaşayabilmektedir. Ancak 420C ve yukarısı onun için öldürücüdür. Su sıcaklığındaki en ufak bir artışı bile algılayabildiği için tehlikeli bölgeleri terkedip, daha serin sulara kaçar. Vücudundaki "sodyum iyonu konsantrasyonunu" ayarlayabilen Golyan balıkları için, ister tatlı ister tuzlu olsun her türlü su mekan olabilmektedir.

Görsel Bilim ve Teknik Ans., Cilt 8, s.2612

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:05 AM
Hamletler'in Görüş Yetenekleri

Mavi Hamlet, mercanlarda yaşayan parlak renkli bir balıktır. Başının iki yanında yer alan ve bedenine göre oldukça büyük olan gözleri vardır. Gece avlanan mavi hamlet balığı bu sayede avını hiç zorlanmadan bulabilir. Gündüz vakitlerinde ise mercan resiflerinin kuytu köşelerinde düşmanlarından saklanır.

Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 145 http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/MaviHamletAMAZ_ORD.jpg



Mercan Resiflerindeki Yaşam : Melek balığı, Horozbina, Papağan Balığı

Mercan resiflerinde pek çok balık birarada yaşar. Her türün kendine özgü özellikleri vardır. Melek balığı ve Horozbina balığı gibi gündüz avlanan balıklar güneş batmaya başladığında mercan resiflerindeki kuytu yerlere ve yarıkların içerisine girer. Cerrah balığı, papağan balığı, keçi balığı ve Lapina gibi gündüz avlanan balıklar ise çiftleşmek için alaca karanlık vakitlerini kullanırlar. 2000'den fazla cerrah balığı çiftleşmek için biraraya toplanabilir ve bu balıklar yumurtlamak için genellikle resiflerin kenarlarını kullanır. Mercanlarda yaşayan balıkların genel davranışları da çeşitlilik gösterir. Örneğin mercanlarda yaşayan papağan balığı gibi bazı balıklar derin bir uykuya dalar. Pufferfish gibi bazı balıklar ise yarı uyanık bir şekilde dinlenmeye geçer. Keçi balığı ve diğer bazı balıklar gündüz kullandıkları parlak renklerinin daha soluk olanlarını adeta farklı bir deri gibi gece kullanır. Süngerler, mercanlar ve yumurtlayan bazı balıklar da mercan resiflerinde yaşayan canlılardır. Bundan başka küçük yengeçler ve karidesler de resiflerdeki mikroskobik bitki ve hayvanlar ile beslenmek için mercan kayalarına doğru çıkarlar. Yine mercan resiflerinde yaşayan köpek balıkları ve müren gibi balıklarsa karanlıkta besin bulabilmek için çok güçlü olan koku duyularını kullanır. Allah deniz altında yarattığı bu renkli dünya ile bize örneksiz sanatını ve sınırsız ilmini tanıtır.

Dolphin Log, May 1994 s. 4- 5

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/mercanresif-1Trials-of--Lif.jpg

http://www.hayvanlaralemi.addr.com/guzellikler/image_kisa/mercanresifTrials-of--Life.jpg

OrDeRPrOs
06-24-2007, 01:06 AM
Kaya Balıkları

Bazı balıklar bulundukları ortamda görünmez olabilirler. Resimdeki kaya balığı düşmanlarından mükemmel bir şekilde korunmaktadır. Tam anlamıyla bir kaya gibi görünmünde olduğu için düşmanları ilk bakışta onu farkedememektedir. Ancak kaya balığının tek savunma yöntemi kamuflaj yeteneği değildir. Bundan başka dikenleri de çok güçlü bir zehir taşımaktadır. Bazı kaya balıklarının dikenleri sırtlarındaki düz bir hat üzerinde yer alır ve ustura gibi keskindir.

Our Amazing World Of Nature, Its Marvels & Mysteries Reader's Digest, s. 140


KEMİK DİLLİ BALIK

Kemik dilli balık (Scleropages Leich Hardtii), Yeni Gine'de yaşar. Erkek balık, yumurtaları ağzında taşır. Bu durumda olması beklenen balığın sindirim salgılarının harekete geçmesi ve yumurtaların balık tarafından yenerek sindirilmesidir. Oysa böyle olmaz. Erkek balığın ağzında gelişimlerini tamamlayan yavrular yumurtadan çıktıkça suya atlar ve yeni hayatlarına başlarlar. Bu durum milyonlarca yıldan bu yana devam etmektedir. İştahı kesen, sindirimi temin eden ve salgıları durduran böyle bir düzenin nasıl çalıştığı henüz bilinmemektedir.

Bilim ve Teknik, Sayı 307, s.461





Kirpi Balığının Güneş Gözlüğü

Sıcak sularda yaşayan kirpi balığı (Sphoeroides maculatus) güneş ışınları fazlalaştığında gözlerindeki kimyasal maddeleri değiştirme özelliğine sahiptir. Balık bu değişiklik ile birlikte kendisine bir nevi güneş gözlüğü oluşturur. Bu sayede güneş ışınlarından etkilenmemiş olur.

Bilim ve Teknik Dergisi, Şubat 1985, s. 33

Kirpi Balıklarının Caydırıcı Yöntemleri

Kirpi balıkları, yuvarlak görünümlü ve çok yavaş hareket eden balıklardır. Kirpi balıklarının derileri genellikle dikenlerle kaplıdır. Son derece ilginç bir savunma yöntemleri olan kirpi balıkları düşmanlarından kolaylıkla kurtulur. Bir düşmanla karşılaştıklarında karınlarını çok hızlı bir şekilde suyla doldurur ve bu sayede balon gibi şişerler. Kirpi balıkları bu şekilde normal büyüklüklerinin iki katına ulaşır. Bu da düşmanlarının onları yutmasını engeller. Bazı kirpi balığı türleri ise son derece zehirlidir. Bu zehir "tetrodoksin" olarak adlandırılır ve kirpi balığının bağırsaklarında yaşayan bakteriler tarafından üretilir. Bu toksik madde balığın bütün vücuduna yayılmıştır ama yoğun olarak karaciğer gibi iç organlarında ve bağırsaklarında bulunur. Zehirin bir kısmı kasların içerisine bile girerek burada birikir. Bu da kirpi balığı ve larvalarını yemenin diğer canlılar açısından son derece tehlikeli olması demektir.

Bir düşmanla karşılaşan kirpi balığı çok kısa bir sürede şişerek yandakine benzer bir görünüm alır. Bununla birlikte kirpi balıklarının keskin dikenleri de ürkütücü bir şekilde ortaya çıkar. Bu iki özelliği, düşmanlarını caydırmak için yeterlidir.

Dolphin Log, September 1996, s.12-13





KÖPEKBALIĞI

Köpekbalıkları kendi çevrelerindeki 30 metrelik bir alanın dışında göremezler ve koku alamazlar. Ama su içinde ses dalgalarını yayan en zayıf çırpıntıları dahi hemen algılayabilirler. Köpekbalıklarının vücutlarının iç kısımlarında uzanan mukozada, çok duyarlı olan sinir uçları bulunur. Bu sinir uçları algıladıkları dalgaları beyne iletir ve böylece balık ses kaynağına doğru yönelir. Köpekbalıklarının yüzme kesesinde ve solungaçlarında suyu dalgalandırarak oksijen taşınmasını sağlayan kapak da bulunmaz. Bu nedenle köpekbalıkları yaşamlarını sürdürebilmek için sürekli hareket etmek zorundadırlar.

Bilim ve Teknik Dergisi, Sayı:209, Nisan 1985, s.10





KÖPEK BALIĞI

İri köpekbalıkları da denizlerdeki pekçok canlı gibi planktonlarla beslenirler. Köpek balıkları, yüzgeçlerini bir filtre gibi kullanırlar ve deniz suyunu buradan geçirerek planktonları toplarlar. Kuzey Denizi'nde her Kasım ayında plankton yoğunluğu azaldığı için köpekbalıkları besin ararken her zaman harcadıklarından çok daha fazla enerji harcamak zorunda kalırlar. Bu nedenle bir süre sonra güçsüz kaldıkları için yemek aramayı bırakıp, dibe çökerler ve kış uykusuna yatarlar. Okyanusun derinliklerinde aylarca hareket etmeden ve hiç beslenmeden yaşayabilirler. Bu sırada kalpleri sanki çalışmıyormuş gibi çok yavaş atar.

The Ocean World of J. Cousteau, Quest for Food, s.16

***murat***
06-25-2007, 11:35 AM
eline sağlık...