Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Türk Öğer Koç


Spy_MasteR
06-24-2007, 02:20 PM
*Ecevit*

koparamadılar dalından yapraklarını
beslensin diye gün ışığında
kuytulara gömmedik filizlerini

halkının göz yaşlarıyla sunduk toprağa

gürbüz bir çınar gibi
Anadolu’nun ruhu olarak
salacaksın köklerini derinlere

dolaşacaksın damarlarımızda

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:21 PM
.Aşk

ölü olmak gülüm
dökülürken göz yaşlarının
omzuma değmediği gündür

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:21 PM
--------------------------------------------------------------------------------

Çelik

işlerken demiri
vida yapmak
geçerdi içinden
ama hep
bir kişi emrederdi
binlerden biri idi o
sonuçta
başka şekiller
çıkardı ortaya
trikotajda belkide
çalışmak isterdi
ilikler açmak
yada bir yan sanayide
cant kapakları yapmak
kurulamadığı koltuklarına
yanından geçerken
bakmak doyasıya
emeğinin ürününe
ama uyuyamıyordu
ürününü görmekten
korkuyordu
bilmediği yerlerde
bilmediği insanların
çocukları yetim kalırken
alın terini akıtıyordu
demire
şekil veriyordu

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:21 PM
El

el yabancı değil
bir kol boyu kadar
yakın omza

bir bilek
mesafesi kadar
uzak

nasıl bakmak istersen
düşüncelerinin ivmesini
o yöne çevirirsin

kökenine inersen
her şey kardeştir
her kes gibi
kardeşçe yaşamalı
öğrenmeye zaman kalmasa da
direnmeli kardeşçe yaşamaya
taş ve toprak gibi
su ve ağaç gibi
Ceyda ile Hüseyin gibi
yaşamalı
yabancı olmadan

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:21 PM
Erdem

ne ilaveten
bir söz söylemektir
erdem
ne de Nergisten doğma
Adem kuludur

suskunluğun günahını
yummaktır
cennet umudundan
insan ömrünün
son çeyreğinde
uzak kalarak

göze ala bilmektir
sevilme arzusunu
mezara
kendinden önceye alarak
takasa girmeden
uzatabilmektir elini
ne densiz
ve takısız
duygularda

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:21 PM
Garip

garip işte
yüzme bilmiyorum
bir sahil kentindeyim
sözüm ona şiir yazıyorum
doldurarak kelimelerin içini
aslına bakarsanız
gaza gelmiş cengaverler gibi
yel değirmeni arıyorum
adım çıkmış bir kere
sancağım delinse de
dikilmiş burçlara
istemediğimdendir
yüzmeyi bilmemem
sevmediğimden değil
nede laf olsun diye yazılmış
ne kadar çok şey
eksik kalıyor
doldurmak istedin mi zamanı
minyon tipli bir adam gibi
geçip gidiyor
bilmeden taşıdığını
hasbi halden uzak
garip sözlükte
bir çok anlamı taşıyor
takip ettin mi izini
karşına bildiğin şeyler çıkıyor
bursada olup
uludağa çıkmamak
denizlide görmemek pamuk kaleyi
sanki zaruri bir gereksinim gibi
hissetmek her şeyi
farkına vardığını sanmak
eksikliklerin
derecesini değiştirmek önemlerin
bir şiir akımı olmayan
çağrıştırıyor garip olmayı
gel sende gel
garip olalım biraz
masanın üzerinde duran
rakıya dokunmadan
tokuşturalım
şen kahkahalarımızı
neresi garip olurdu
atmanın kahkahayı
ajanslarda bahsedilmeseydi
kap kaçlar, özelleştirmeler
trafik kazaları ırak iran
küreselleşme filan
masanın üzerine
onun için konmasaydı kadehler
kadehlerin yanına konan
bir avuç leblebi
yansıtmasaydı
ülkenin ekonomisini
neresi garip olurdu
atmanın kahkahayı
kadehlere dokunmadan
garip
bir sahil kentinde yaşayıp
yüzmeyi bilmemek
köleliğin farkına varmadan
yaşayıp sessizce gitmek

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:21 PM
Kolay Değil

söylemek aklıma geleni
katkı sağlamıyor
bir adım daha ileri gitmeye
hava puslu değil kirlenmiş
düşünce artıkları ile

gül güzeldir
ve büyük bir çoğunluk ile
mutabakata varsak ta
saçılınca yaprakları
bir oryantalin ayakları altına
yaratsa da kişide şah saha
çatlar mutabakatın halkası
ve gecenin sonunda
toplarken garsonlar ortalığı
ayaklar altındaki ezilen
gül yaprakları
güzellikte yaratmaz
aynı mutabakatı
kirlenmiştir düşünce
ki daha doğrusu kirletilmiştir

oysa ne kadar çok
kendinden emindir sevgili
dalından kopardığı gülün
kopardığı yapraklarının
bir yüreği alabileceğinden

bir gariplik var bu işte
kopukluğundan olsa gerek
hani karnınız ne kadar aç
olursa olsun koparılırken ekmeğin
yere dökülen kırıntılarının
akla gelse bile toplanıp
yenemeyeceği gibi
düşünce kırıntılarının da
saçılırken çevreye
onlardan da beslenecek
yaşam çeşitliliğinin
bazen sağlasa da yararı
bazen de karşında bir duvar olacağını
bilmeden akıntıya bırakmış
somut gerçeklerden uzak
sözlerle beslenmek
bir gariplik var
biliyorum büyük bir çoğunluk ile
hem fikir gibi görünsem de
detaylara girdiğimizde
ayrı ayrı düşündüğümüzü

işte bu konu garip değil
soyuta soyut bakmak
yada somutu görmek
tüm söylevlerin dumanında
işe bu garip değil
kolayda

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:22 PM
--------------------------------------------------------------------------------

“Basından-Bilirkişi Raporu”

sessiz
sevdalara gömüldü gözyaşları
başında mezar taşı bulunmayan

soluğu kesilecek gibi
kavalı üfleyen çobanın

bir sevdadır
serçenin yavrusuna öğrettiği
özgürlüğe kanat çırpıntısının

“Basından-Bilirkişi Raporu”
“çocuğunuz öldü, ilerde yapılacak masraftan kurtuldunuz”

merhaba demek için Dünyaya
tüm tohumlar yırtıyorlar zarlarını
kolay değil kabuğunu delmek
bakmak ala bildiğine çevreye
yaşaya bilmek onurunla

utanıyorum
filizler boy verirken
sevdalar serpilirken
ezilmelerine

birazda kabahat bende diyorum
sessizliğime gömülmüş
onurdan bahsediyorum

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:22 PM
10 Kasım

mavi idi bakışları duru gökyüzünü andıran
içine bakıldığında sonsuz huzur bulunan
dalıyordu karanlığın içerisine mızrak gibi
her bir kıvılcımı yeni ateşler yakarak
direniyordu ölüme
bıraktığı emanet için

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:22 PM
29 Ekim

1-)
Çocuktum, okulun dışında yaşadığım anlarda, öylesine benzemezdi bu günlere, küçücük ellerim vardı bir silahın kabzasını kavrayamayacak…iplerini tutardım uçurtmamın…

annem
kuzinemizin
küllüğünde
köze yatırırdı
patatesleri

pek fazla
şeyimiz yoktu
yapacak

beklerdik

2-)
Bir kıpırtı başlardı ağabeylerimizin ablalarımızın yüreğinde, en güzel okul elbiseleri ile çıkarlardı o gün okul yoluna…


dışarıda
gün doğardı
sessizliğe

3-)
Büyüdük hep öyle kalmadık, kıpırtılar sardı bizleri de, açtık her şeye, kolay değildi öğrenmek, kolay değildi o günlerde… dışarıda güneş batmak üzere…

iki gün
sonra gelen
gazetelerden
okurduk tefrikaları
iki gün geç
başlardık her şeye

4-)
Büyüdük, büyüdük sürekli, anlamasak ta bir şeyleri, içimizden akan çağlayanların yürüdük gözüne doğru, korkularımızla tanışarak, sarılacak bir şeyler arayarak…

huzur bulurduk
koruyacaktı bizi
uzun şapkalı
şapkasında yıldızlar kaplı
şeytan suratlı ak sakalı
sam amca
tüm korkaklığımıza karşı

fırtınalara
karışırdı söylentiler
tereyağları kavurmaları
ne varsa
savaş artıklarından kalma
bastırırdı korkularımızı
ak sakallı uzun şapkalı

kursaklarımızda
bir düğüm misali
basılırdı çocuk düşlerimize

5-)
Kimse sormazdı bizlere, sever misiniz kavurmayı, tozdan sütü, midelerimizin isyanına karışırdı bir şeyler, sormamışlardı… bizde sormamıştık miadını kursağımıza tıktıklarının…

hiç kavurma sevmedim
süt sevmezdi bizim kuşak

anaforlarda kaybettik
masum çocukluklarımızı
ellerimiz büyüdü
ellerimiz büyüdü

6-)
Verdiler hep istemeden, verdiler durmadan, dilenmeler alışkanlıklara dönüşene kadar, çocuk olamadık isyanlarımızda, kuru bir ekmeği kemiremedik doyasıya…onurumuzla yaşayamadık…

bir kızın saçına dokunmadan
çektiyse tetiği parmaklarımız
bilir misiniz kaç hüzün
koynuna almıştır bizi

kaç tefrikada
eritmişizdir coşkularımızı
kaç sevdayı bitirmişizdir
acılarla dağlanarak

7-)
Onun içindir ki unuttuk zamanın yaşını, yaşayamadan yaşlarımızı büyüdük, yürüdük hedeflere…ellerimiz büyüdü, ellerimiz,ellerimiz…

yapacak
pek fazla şeyimiz yoktu
düşünmekten başka

çocuktuk
masumduk
kurtlar sofrasında
kuzu yaptılar bizi
koyun olup
sürüye
saydırmadık kendimizi

8-)
Düşünemedik bir çok şeyi, tadamadık bir çok yaşı, ne uzun uzadıya birdir birle oynayabildik, ne çelik çomağı tutabildik elimizde…erken tanıştık çelikle, erken tanıştık soğuk duvarla, kör kapı ile…

aya
bakarken
düşünmezdik
ay yüzlü sevgilileri

ay yarılacaktı
aya ayak basılırken
bize öyle söylenmişti

çocuktu yüreklerimiz
hiç yalan söyler miydi
bilgelerimiz
çok masallara
meze ettik
masum *******imizi

9-)
Öğrendik her yaşın altında ezdirerek kendimizi, her nakaratı attık içimize şiar gibi, namluya sürülen şavkı gibi vurmak için karanlıkları…

doğruyduk
çalışkandık
on yılda çelik ağlarla
kuşatmışlardı memleketi

10-)
Bir şeyler oluyordu hissediyorduk, Bilmesek de bir şeyleri, bir şeylerle gizleseler de bir şeyleri, Cumhuriyetin çocuklarıydık, açtık bilgiye…

yorulmuşlardı
belkide

belkide
unutmuşlardı
bizleri

anaforlara
kapıldı düşlerimiz
büyüdük
büyüdü ellerimiz
dolduracak kadar kelepçeleri

11-)

Pek fazla bir şeyimiz yoktu yapacak o yıllar büyüdük, ellerimiz soğuk demirleri kavradı, Demirler yürekleri yaktı…

kuzinenin külleri
arasından çıkarırdı
annem
patatesleri

iki gün
sonra gelirdi
haberler
iki gün sonra
başlardık her şeye

közlenmiş
düşüncelere
yatırdım
düşlerimi

yirmi dokuz ekimi
bir bayram bilirdim
öyle öğretmişlerdi
dedelerimiz

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:22 PM
AB+D Sessiz Kalınmıyor

AB+D
RH negatif
yada pozitif
acil yada değil
kan aranmıyor

uyuşmazlık var

daha henüz unutulmamış
taptaze anılar var

masal dünyasında olur
gelecek gösteren Küreler
birde Şeytanlar

mezat salonlarında
anıları alanlar
suskun bulutlarda
kan satacaklar

kanın kaç para
Özgürlüğün kaç para

ne fark eder
mezat salonu bu

kaç köle sunuldu
kaç asırlık ömür sürdü

satıyorum satıyorum
sat sat satım çığlıkları

kaç hayal sürecek
gömülürken istikballer

elbet bir gün
mezat salonlarının
başına da
mezar taşı dikilecek

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:22 PM
AB+D Sessiz kalınmıyor 01

Hava Yolları
Telekom
Seydişehir
Karabük
İskenderun
Sümerbank
Etibank
Ziraat
……

.
satıldı
satılıyor
satılacak

adına ne diyorlardı
kılıfına korken bunları

hüzünden olsa gerek
unutkanlık

biten
mirasıydı çocuklarımın

n güzel şeydi şu yaşlılık
unut’ u veriyordum her şeyi
ne gam ne tasa
elimde kumanda

ahh Ebru ahh…….
Brüksel Zirvesi Sonuç bildirgesi

bir rüya gördüm
yaşlılıktan olsa gerek

uyanık mıydım,
uykudamı
hatırlayamıyorum

satılık beyanıdır diye yazıyordu
müzayedenin önünde

özelleştirmeden kalma
kelepir olmuş mallar

“İki beden ufaltılmış, Az kullanılmış, biri yamalı, iki adet satışa sunulmuş don var, Yatırımcının hassına, özellikle yabancıya, Saros amcanın kuzucuklarına, Önem ve Hassasiyetle duyurulur”

birde not düşmüşlerdi
Not; Stoklarda şimdilik çuval kalmadı, sürekli müşterilere özel İndirimle.

bir cimdik atar mısınız

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:23 PM
Abdallaştım

hiç bir sözümü
boşluğa asmadım

düşünüyorum
hangi masada
kaldırmak için şerefe
kadehlere inançlarımı
doldurduğumu

ya abtallaştım
yada acemi imgeler
sardı ortalığı

aldırmazdım belki
sunan
sıradan olsaydı

hiçbir sözümü
boşluğa asmadım

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:23 PM
Acemiydik

acemisiydik her seyin
yasam toy bakiyordu
her yeni adimda bizlere

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:23 PM
Acı

on dördün de
silgiyi bıraktım

dostların yaşarken
yaşadıklarını
anı defterime yazdırdım

sayfalar dolusu
içinde dünyam

öğrendim ki
küçüktü yaşım

öylesine uzatmadım
sayıya sayfa katmak için

on beşinde kilit taktım

Bir şeyler oluyordu küçücük dünyalarımızda, ezberletiyorlardı her şeyi, kerrat cetvellerini, formülleri, tarihleri, şiirleri o kadar yer vardı ki belleklerimizde doldurmaya güçleri yetmedi, yaşam öğrenilmiyordu başkalarının yaşadıklarından, çekilmiyordu fotokopisi…
Büyüklerin her söylediğini doğru biliyorduk, şanla taşıdıkları unvanlarını meydanlarda aldıklarını, küçüktük açtık bilgiye…Savunmasızdık büyüklerimizin yalanlarına…

bir kumrunun
düştüğünü gördüm telden

serseri bir kurşun
gelip çarpar gibi döşüme

kovanın uğultusu
doldu düşüncelerime

on beşinde çok şeyler gördüm
canım acırdı bilmediğim yerlerde

On beşinde acımaya başladı canım, ilk felsefe kitaplarını okumaya o çağların eşiğinde başladım, düşünmek neyse de, düşündüğünü algılamak ne zor şeymiş, tartmak şöyle enini boyunu, arşınını tonunu, ne zor şeymiş, şartlanmalardan uzak…
On beşinde çok şey gördüm, çok şeylere gebe…

sonsuzluğa
kanat çırpar gibi
zaman dururdu belleğimde
kanat sesleri
vururdu sessizliğe

gömülürdüm yalnızlığıma
kırılmasa da kolum
çekilmese de dişim
kesilmese de etim

ey bitmeyi bilmeyen acı
seni derinlerde hissederdim

sayfalar ağırlığını
süslediğinde dip notlarla

Ağırdı sevmek küçüktü yaşlarımız, tam olsa da kaldırmaya inancımız, bir filin ayakları altın da, başak sapları gibi kırıldı omurgalarımız, tohumları gömerken toprağa, umut eker gibi bağırtılarımız karıştı bulutlara, rüzgarlar çetin esti…

sen
sen ki olmasaydın eğer
nasıl bilebilirdim
emeğimin varlığını
donarken iliklerim
nasıl bilebilirdim
ezberlerden uzak
öğrenmenin zevkini

Ekmek için tohumu, önce bir çukur kazarsın, yumuşatarak toprağı, bir tohum atarsın çukura, kapatırsın okşayarak toprağı, hissedersin sevgilinin saçlarında dolaşır gibi elini, benim o yaşlarda hiç sevgilim olmadı …Yinede bilirdim, ne derin olmalıdır çukur boğacak kadar tohumu ne de kurda kuşa yem yapacak kadar sığ, hava, su, emek biraz zamanla beklemek, birleştikçe doğar, büyür bir şeyler, olgunlaşır…
Doğar, doğar sürekli, bir şeyler doğar ölümlerde bile, emek verdikçe…
Seni hep satır aralarında gördüm…

sen ki
her gelişinde
yeni başlangıçlara
götürdün beni
sevmek istemesem de seni
sen emeğimin mahsulüsün

On dördünde bıraktım silgiyi, on beşinde sevdim her şeyi, silmeden hiçbir şeyi, dalarak satırların arasına esinti oldum zamana karışarak, öylesine dalmadım nostaljilere, her yeni günü daha bilgili yaşayarak baktım gelecek günlere…
Bilgi acıdır, bilgi öğrenmektir eksik bilgileri, bırakmaktır bir bir, o güzelim zaafları, Bazen itmektir sarılacağın şeyleri…

ey acı
bilirim seni
sen akıttığım alın teri
sen kurduğum dostluk seli
sen babamın sesi
sen çocukluğumun özlemi
mutluluğun öteki yüzüsün
silemem seni
dip notlar düşsem de
anı defterlerine
bıraktım
on dördünde
silgimi

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:23 PM
Acı Bal Keser mi

ben seni görsem
sen beni görsen

baksam sana
baksan bana

biz bize baksak

görmelerden öte
dinleyebilsek
gözlerimizi

anlayabilsek
söylediklerimizi

acı
bal keser mi

sırat
açılır mı

tomurcuk
açmadan
koparılır mı

biter mi
arkalara
baka baka
gitmelerim

söyleyebilir miyim
sözlüklerden seçmeden
kelimelerimle yargılanmadan
akabilir miyim
çağlayan olup
girebilir miyim
namahrem
köşelerine
apak
düşüncelerimle

kurabilir misin
ön yargılardan uzak
sohbet sofranı

açabilir misin
dağarcığını
imgelerden
uzak
yüreğini
kurtlar
sofrasına koyarak

haykırabilmek
kelepçe vurmadan
duygulara

rahatsız etmeden
karanlığı

ışık yakabilir miyim
zorlamadan
sözleri

kırmadan
kalemşorları

bir şeyler var
eteğimde
dökmek
istediğim

eteğim delik

su olup
akıp gitmiş

dökülesi
isteklerim

çürüğe
ayıramadan
sepettekileri

çalabilir miyim

eteğim
delik

ödünç ver bana
mangalını
ürkek yüreğim

ya da sorma

korkularım var
cesur olmadan yana

bir demet
süslü imge ver

ağzım bozuk
bu aralar

başımda
şair dumanı var

isyankar

çalabilir miyim
düşüncelerinin
zenginliğini

başım
omzuma
yanaşmış

viran kalmış
duygularım

yağmalanmamış
diye sevinebilir miyim

sevinebilir miyim
şair gibi duramadım diye

küsüp korkaklığıma

sen ki
sen

yüreği zengin
şair

haine hain de
puşta puşt
yiğidin hakkını
yeme

bakma bana
yüreğimdeki
korku belası

adını koymuşum
bir kere
sözüm ona
ar davası

kırabilir miyim
dalını filizimin

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:23 PM
Acı ezgi

kaç otobüs yolculuğu
kaçırdı senden beni de
kaç aralığa sığdırdık
tanışıp acı ezgiyi

hani küçük masallar da
az gidilip uz gidilen
dere tepe düz gidilen
içinde yürek direnen
bir hikaye yaşar gibi
yaşardık en acı dizgiyi

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:24 PM
Acılara Dayanıksızım

bildim bileli bildiklerimi
elim kalem tutmuştur

gözlerim okumuştur
yazılanı ille de yazılmayanı

duymasa da kulaklarım
sağır olmamıştır yüreğim
sokaklardaki çığlıklara

onun içindir ki
acılara dayanıksızım

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:24 PM
Aç Bilinçler

Daha çocukken başlar
her kıpırtıya aç bilinçler
büyümek ne fayda
çocuk kaldıkça yürekler
sevgi dolu, afacanlık dolu
bilgiye aç bakan gözler
eskitmesin zaman seni güzelim
yüreğindeki ışıltılar
zaman, zaman yaksa da beni

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:24 PM
Açı

açısını
buldun mu
bakışın

değişir çok şey

ayağının
altında mı dünya
üstünde mi

kim kimi taşır
kime yüktür yaşam

oyna
kelimelerle
iste alabildiğine
dünya dönüyor
içindekilerle
dönme dolabı
fırıldağı
insanı

açısını
buldun mu
bakışın

değişir çok şey

güzel
şiir yaparsın
isyanı

yaşam unutulur
anlam kaybolur

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:24 PM
Açmak Vardı Kilidi

şu zavallı dağarcığımı benim
tıka basa doldurmuşum
açmaya korkuyorum kapısını
duvarlar öreceğim ilave odalar
tuğlalarının bedelini kim bilir kime
neler vererek ödeyeceğim

oysa açmakta vardı kilidini
sardırmak ortalığı zehir zembereğe
ödemek kadar bedelini ödetmek
kovalamakta vardı pembe düşleri

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:24 PM
Adam Olmak

ne zaman adam gibi bir şeyler
yaptığımı düşünsem
mazlum rolünü yakıştırırlar hemen
çamura batmış beyazlığı toprak ile
su karışımı melez bir renk almış
bir kediyi okşamaya kalksam
açlığımın tüm azemetini dindirmeye
çalışırken mağrur bir nefer gibi
elimdeki yarım parça simidi ona sunsam
adam olamadın hala sefillik sana yakışıyor derler
derler demesine bırakırsan eğer bir rol uğruna
kelimelerin içindeki sırları çözmeden
büyüsüne kapılarak bir balon misali
yükselirken koparırsan köklerini topraktan
küser bu topraklar sana küser de haberin olmazsa eğer
adam sende dersin kendi söylediklerine bile
ne zaman adam gibi bir şeyler yapsan
rolümü çalarsın buda beni üzer
o nedenledir ki hep bazen anlaşılmamam
bazen de hiç anlaşılmam
ortak paydayı yada ana fikri
merak eden olursa anlaşılmamak gibi
görünse de her ne kadar açlık derim
yoksunluk yoksulluk
nelerden nelere diye sormasın kimse
çok şeyler söylenir dinleyeni bulunmayan
mesela dinleyenden yoksunluk
mesela meselalar girdimi sonu gelmeyen
uzayıp giden yolculuk
hangi örnek hangi örneğe benzer
parmak dedim mesela yı koy başına
benzeyecek mi bir birine
kaç kez yıkana bilirsin ki aynı su ile
bir kez bile yıkanamadıktan sonra
gel boş verme bunları boş geçsen de bu ara
bir gün dönersin yeniden biraz zayiat
biraz gecikme istemesem de
çaredir bazen adam olmak için

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:25 PM
Adana nın Kozan İlçesi

Adananın
Kozan ilçesi
İki tepesi
Birinde biz
Ötekinde Kalesi

Hiç gittiniz mi
Dedim yanımdakilere
Fırsat olmadı Şefim dediler

Fırsat olmaz mı dedim,
………………kendi, kendime
Bakıp ta o muhteşem görüntüye…

Kalenin burçları
Sanki kartal yuvası,
Uçsuz bucaksız bir ova
İki tane tepesi

Unutmadığım
İki şey daha
Birincisi Barajı
Birde ocak başı sı
Eskiden kalma bir siyasi
Usta Aşçı başı sı

Anılar da
Kalmaya değer
Bir şeyler olmalı

Şantiyelerde
Sadece keser sesi değil
Bazen de yurdumun
Ezgiler dinlenmeli

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:25 PM
Adını Koyamadım

adını
koyamadım
kıldan ince
daha ince
duyguların

sırtımı
sıvazlama
ucu
batıyor
hançerinin

gümüş renkli
gümüş olmayan
bir iletkenin
sevinci var
içimde

tüylerimde
elektriklenme

kapı çalıyor
çalsın bakalım

küçük
bir mum
yaktım

ışığı büyük

satır
okudum

şiir
olamadım

her dem
dem alınmıyor

iskambil oyununda
yedi papazda
oluyor

saraylara
sığdıramazsınız beni

beyazın altında
kara saraylar oluyor

kıldan ince
daha ince
duygular
kopuyor

küçük bir
mum
yaktım

ışığını
kattım
yufkanın arasına
ne aç kaldım
ne de tok

ışığa aşıktım

adını
koyamadım
aşklarımın

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:25 PM
Adini Tekrarlarim Icimden

adini tekrarlarim icimden
susku edinir duygularim
korelir cevremde zaman
bulamaz kulagim sesleri
adin silinir canim derim
canim derim icimden
biraz daha biraz daha
sure isterim

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:25 PM
Agusu Ilac Our

her gun
gunden agir
geliyorsa eger
yillarin islenmisligini
tasiyordur insan

agusu ilac olur
sarar kendi kendini
zibinin ozlemi
dolar icine
atar ilk gunku gibi
cigligini

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:25 PM
Ağır Ağır Çıkarken

ağır, ağır çıkarken
kırk merdivenlerden

ağır, ağır iniyordu
kırk merdivenden

yanı başında merdivenin
yükseliyordu kalenin surları

sarışındı, renkliydi gözleri
yabancıydı belli ki

göz göze geldik
gülümsedi

basamağın
yirmi altıncısıydı

aşağıdan saydın mı

utandım

usulca
gözlerimi
kaçırdım

kayboldum
silikleşerek

biliyorum
o on dokuzuncu
basamakta
gülümsemesine
devam edecekti

ben zamanın içerisinde
birkaç şey daha
yazacaktım
dağarcığıma

kayboluşum
bir anlık…
bir anlıktı

yabancısıydık
o memleketin
ben duyguların

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:25 PM
Ağıtları Bol Memleketimin

aç bakalım avuçlarını
bir tutam hayal vereyim
uzun ömürler seç kendine
sen dinle ben söyleyeyim
vakitlerden vakit seç
off gençliğim aman

çekelim tetikleri zamana
bilinç bağlamış nasırın
çekelim tetikleri zamana
yürek bağlamış nasırını

bir saz uzat bana
tellerine vurayım
ağıtları bol memleketimin

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:26 PM
Ağla Umutlarım

artı değer bulaşmış özüne
silmesen bir türlü silsen gitmiyor
dokunduğu yerlere lekesini bırakıyor
bi çare insanlığın emekleri yetmiyor
ağla umutlarım ağlama desem de
göz yaşları emeğinin ürünüdür
unutamadığın değerlerini hatırlatır bana
direniş türkülerim o damlalarınadır…

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:27 PM
Ağustosun Sonuydu

1-)
Zamanın içerisine daldı düşüncelerim, bir ürperti sardı bedenimi, tepemde güneş, tenimde ter, akıp gidiyor dereler gibi kavuşmak için bir yerlere…

Ağustos
sonuydu

yüklenişi
en güzel
duyguların

korkuların
coşkuya dönerek
bir sazın mızrabına

yüklenip rüzgarlara
salınarak

ak güvercinler gibi
gökyüzünden

salınıp İzmir’e doğru
süzülüşü


2-)
Damlalar damlalarla birleşiyor, ten emiyor bir kısmını, düşünmek kolay değil öylesine, yaşanılan kitaplar dışı bir destanı gösteriyorsa eğer…

göz yaşları
Anadolu’nun

yağmurunu sundu
Ağustos’a

kan düştü
toprağın üstüne

vatan fışkırdı
tomurcuklar gibi

her düşen bedende
köklerini saldı derinlere

3-)
Dedeler, neneler, bebeler anlatıldı bu destanda, doğuşu vardı bir ulusun, kolay olmadı hiçbir şey, yaşanılan her şey bin destana değer…

yaşmağı düşmüş
ak saçlı
ağrılı hatçe nene
yapışmıştı kağnının
ağır ağır iz bırakan
aksak tekerine

yaşmağı
bir Meme din
bir yerlerinde
sargı olmuş

tablonun
bilincim
içine dolmuş

4-)
Damlaların akışı, kavuşması derelere, yataklarını bulması, yayılması ovalarda, düşmesi tepelerden çağıldayarak su gibi özgür ve mutlu, duyabilmek suyun en umulmadık anda bile haykırışını…


siz hiç
bir süngünün ucunu
bir namlunun
karanlıktan kızıla
çalan
karartısında
dinlediniz mi

dinlediniz mi
yüreğinizi

düşerken
birer birer toprağa

seslerini dinlerken
ölümün

titrediniz mi
uykularınızda

5-)
Her nehir Denize ulaşır, birleştirebilmek damlaları, dereler oluşturmak ve akmak, ulaşabilmek denize, aktığı yerleri sulayarak, deltalar oluşturmak kavuştuğunda denize, duyumsaya bilmek özgürlüğü…

hasat kokusu
karıştı
barut kokusuna

bir baştan
bir başa sulanarak
geçildi ovalar

dağlar dağladı

kağnılar sanki
duracaktı

dört nala giden
atlılara
yetiştirmek için
rüzgarı

Veli dede
çolak Amet emmi
topal Hüsnü

dayandı omuz ile

dayandı yürek ile

dağlardı en zoru

yıkılmış köprüler di

yanmış köyler

kağnılar ilerledi

kağnılar ilerledi

boylar verdi
yiğitler

ölümün yalnızlığı
yüreklerinde

Anadolu’nun
kulaklarında
Kemalimin sözleri

hasat koktu memleketim
hasat koktu…
agustosun sonu
bitmez yüreğimde

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:27 PM
Ahh Bir Akşam Olsa

mayın tarlasına
dönmüş yollar
hayra alamet
değil

patlamaya hazır
bomba gibi geziyorlar

ahh
bir akşam olsa

iki kelam sohbet
kin den uzak kalsa

geçilse
aynanın karşısına
serpilse su yüze
ayılsa düşünceler
görüntüye gülümsenebilse

mor bahçede
beyaz güller açsa
gülistan olsa bahçe

ne güzel olurdu
düşlemesi gibi
birde sevmesi

mayın tarlasına
dönmüş yollar
kaldırımlarda öfke
korkuyor insan
sıcak bir selam vermeye

ahh
bir akşam olsa

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:27 PM
Ahh Bir Çocuk Olsam

AH BİR ÇOCUK OLSAM

1-)
Ne zaman sıkışsam dalarım düşlere, alır başımı giderim, akranı olurum dertlerimin…

ahh bir çocuk olsam
doya doya
kaçabilsem
bir yerlere

kar yesem
karnım ağrısa

annem
okşasa başımı

ne güzel olurdu
ne güzel olurdu

2-)
Çocukluğumda kurtarmaz beni, dönerim devran gibi gerçeklerin içinde…

bisikletim
hiç olmadı

hiç olmadı
öyle uzun uzun
voltalara zamanım

bir başından
bir başına kentin
yılan gibi
kıvrılmalara
bağdaş kurup
ara sokaklarda
zar atmalara

3-)
Yaralıdır hep hayallerim, yaşarken hep böyle öğrendim, derlerdi ki hep uyuz (yavuz) itin yarası çok olur, yaralı (yavuz) uyuz it hiç görmedim….

misketlerimi kırdım
okşanmalara inat

şımartılmalardan uzak

yaralar açtım
çıplak baldırlarımda
çalılara dolanarak

4-)
Kucağına almadı kimse beni, bildim bileli kendimi, daha da geriye kaçamadım hiç, adım şimdi kucak delisi….


ahh bir çocuk olsam
bir ateş alsa beni

gül yüzlü anam
sarsa beni kollarına
göğsü süt kokusu
yüreği sevda

bir sınıfa girsem
kalem tutsam
kırılmasa parmaklarım
bir şiire mısra yazsam
biri okusa beni
biri okumasa
sınıfta saysalar beni

bir olsam
birlik olsam
karaya çalar mıydı
sevdiklerim

5-)
Ahhhh bir çocuk olmasam diyeceğim anlarım çoğalsa, kaçmasam bir yerlerden, kaçmasam sevdiklerimden, yok yok bir çocuk olabilsem…

ahh bir çocuk olsam
bir ağaca çıksam
dal kırılmasa
ben düşsem

annem üzülmese
canım yanmasa
ben avutulmasam

avutmalardan
uzak kalsam

ninnileri unutsam

ahhh bir insan olsam

ellerim ağlamasa
ağlamasa güllerim
yağmurlar yağsa
güneş doğsa
doğsa dünyama

tütün sarar gibi
ustaca
şiirlerden öte
yaşar olsam

otursam
düşünsem doya doya

tutsam elini
sevdiklerimin

kırsam umutsuzluklarımı
yarınların

unutsam
yalnız düşlerimi

çıkarsam
siyah beyaz
düşlerden herkesi
toy bir alay kursam

doysam düşlerime

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:27 PM
Ahh..Benim Güzel Dünyam

sessiz kal
duymasınlar seni

özgürlük
öylesine güzel ki
alı verirler elinden

ne yapacaksın
o zaman

tutabilecek misin
sevgilinin elini
yaşaya bilecek misin
iki kişilik aşklarını

almasınlar elinden
sarılmaların sıcaklığını

sus, sessiz kal
sesin boğdurur seni

diyorlar ki savaş kötü
mücadele acı

acı sancı getirir
sancısız olsun doğumlar

doğduğunda
bebek ağlamasın

analar uykusuz kalmasın

Vatan ne ki, savunulmasın

Ilımlı olalım, sevgi dolalım

Oysa ben, pek aldırmam söylediklerime, bir onur belasına kaptırmışım kendimi…
Ovalarına, dağlarına, yaylalarına, kentlerine, sürüsüne çobanına, bu ülkenin insanına,
taşına vurdurmuşum kendimi,Ağıt duymuş ağlamışım, Şarkı duymuş coşmuşum,Türkülerde
halaya durmuşum, Ağlayanla hep beraber ağlamış, hep beraber gülmüşüm, Açmışım yüreğimi, dağıtmışım, zulalarımı, kendim olmuşum…Onun içindir ki, susmalardan uzağım…bilirim her doğum sancı ile başlar…


böyle sevgilerde
kaybettiklerimle
ağlarım

sevgisiz
barışsız
yaşarım

susmalar uzak bana
kaderim bu topraklarda

bu topraklar kurak
rüzgara direnen bulutlar
savrulup gitseniz de siz
yağmurlara kavuşamadan
bu ovalar, bu yaylalar
yüreğimle ve damarımla
bu topraklar
daha çok
sulanacaklar

susmayı
unuttum *******de

onuru koydum
ılık düşlere
iki kişilik aşklar
çok geliyor

sessizlik boğuyor
karanlığın içinde

özgürlük acıdır
acı sancı

sancısız
doğmuyor umutlar
biz o sancıları sevdik

nasılda
güzel olacak
Yaşam doğumlarda

o zaman
bölünmeyen uykular
kucaklayacak sizi

düşlerinize
nasılda sevgi bulaşacak
saatlik aşklardan uzak

daha ne masallar yazılacak

Ahh benim
güzel dünyam
ne kadar çok gürültülü

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:28 PM
Ak'a Saymayın

katar katar olmuş
geçiyor bulutlar
ak vurmuş tenlerine

imgelere bürünmüş
bulutların ardında güneş
rüzgarlara kapılmış türkü gibi
bir duyulup bir duyulmaz olmuş

ak tende gerdan olmuşum
hayallerimi ipe koymuşum
ipi keskin hayali keskin
bir türkünün mısraları olmuşum
rüzgarlarda savrulup duran
imgelere tutulmuşum

güneş olmuşum
ışık saçmışım
bulutların ardından
kıramamışım ayazı tende
sıcak bir merhabamı istersin
beyaz bulutlar var önümde
ak’a saymayın siz onu

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:30 PM
Akma Gönül

akma gönül akma
sokaklar başka bugün

üzerime eylülün
hüznü çökmüş
dokunma teline ozanım
yüreğim başka bağlanmış
kar olmuşum doruklarda
tipi olmuş rüzgarların
kırağı düşürmüş sokaklara

kelepçe vurulmuş dillerinde
damga vurulmuş sicilimde
kan damlayan yüreğimde
hüzün bulutu olmuş
çökmüş sokaklar üstüne

akma gönül akma
sokaklar başka bugün

coşkular karaya bürünmüş
haraca bağlanmış sevgiler
eylülün gölgesi düşmüş
kara yazgılı sokaklara

kız alıp kız vermişiz
kin alıp kin vermek niye
sokaklar tere hasret bugün

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:30 PM
Akmaya Görsün

bir kez akmaya görsün
duygular parmakların üstüne

bir perde kıpırdar dalarsın
denizin üstünde oynaşır gibi
cam kırıkları dolarsın
şavkı demişler yada yakamoz
aldırmasın kelimelerin anlamına
bir nakarat tutturursun
zayıfsa ezberlerin

ahh dersin birde midye tava
kalemin dir oynaşan
ap ak düşüncelerin üstünde

ne kadar az türkü biliyormuşum
ne kadar az yaşam dolmuş heybeme
oysa bin ömür yaşlandım kavgalar ile

ne el açtım ne duaya çıktım
yağmur olsun diye umutlar
vurdum nasırı içlerine gözlerimin

yorgun bedenim
oysa hala gencecik bilincim

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:30 PM
Akşam almış Başını Gidiyor

akşam almış başını gidiyor
kendi başına gitse neyse de
içimden of off larımı da alıp gidiyor

kır şu şişeyi eline hiç değmemiş
has bel kader düşüncelerini
okşayıp ta geçmiş
bu sarhoşluk değil be adamım
olsa olsa hayal kurmak

yine bir taraflara
kırıntılar serpiliyor
koku bildiğiniz gibi değil
ne lal olsun dilim
ne kör olsun kalemim

kaç yol vardır bilmem
ama beklemesini de sevmem
karanlığı ağartmasını

yunarım elim eskiyene kadar
biraz medeniyet fukarasıyım
akı aktır düşüncelerimin
karasını ağartana kadar

oflarımı bana bırak akşam
bileylenecek daha
çok sözüm var

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:31 PM
Akşamları Bir Başka Yaşarım

her sabah
gün ışığı
dokunan
saçlarına
değdiririm
dudaklarımı

çekerim nefesimi
sen olursun içimde

gözlerin
gözlerime
dalar
bir ürperti
olursun

terkedilmişliğinde
düşlerin
ilk busen
dokunur
yanaklarıma
sessizce
açılır kapı

kapıdan dışarı
alarak kalbime
fırtınaları

savururum kendimi
kentin sokaklarına

sokaklar sen lenir
gün sen lenir
günü sen de
yaşarım

öfkesi alınmış
külhan varidir
yürüyüşüm

yere değmez
adımlarım

çok uzakta
kalır
akşam zamanı

güneşe laf atarım
lafım erişmez
zaman kendi keyfinde

nefesim yetmez
uzun soluklu yollara

tene dokunmak ister
özleme başlamış ellerim

çocuk olur
kaprislerle dolar içim

gelmeyen
akşamlara küserim
güneşe küserim

bilmezler küskünlüğümü

bir otomobil geçer
korna çalarak önümden

akrep gibi sokar
saatin kadranları

ne tik tak
sesini duyarım
bu zamanlar

ne de şehrin
sesini
sessizleşir her şey

duyarsam ben
yüreğimle duyarım

akşamları ben
bir başka yaşarım

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:31 PM
Al Senin Olsun

al
senin olsun
neyi istersen

köyleri al
özlemlerin durulsun

şehirleri al
şenlensin gönlün

denizi al
dalgalarla boğuş

bir rüzgar essin
salınsın
başak taneleri
bir dalga
geçsin üzerimden
gizlesin
ıslaklığını gözlerimin

al
senin olsun
neyi istersen

dağları al
ormanları doruklara kadar

ırmakları al
denizlere kadar uzansın

rüzgarları al
efkarlarını dağıtsın
bir kadeh içerisine
sığdırma beni

*******imi alma
hüzünlere boğmasın seni
yalnızlıklarımı alma
dayanması zordur güzelim
sevdalarımı alma
boynu bükük kalmasın kalemim
beni bana bırak
bende kalsın
diline dolanır türküler
yutmasın seni

birde beni alma
aşk ateşim yakar seni

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:31 PM
Aldatmasın Sizi Vitrinler

ooo
sayın bay x
ya da w
farkında mısınız
alfabemize henüz
alınmadı bu harfler
bir ışığın gölgesi gibi
karanlık düşüyorsunuz
her ne kadar
aydın
olsa da adınız
karanlık akıyor
bakışlarınız

siz
biliyorum
aydınsınız
siyasete bulaşmazsınız
paksınız
siyasete bulaşmazsınız
kirlidir siyaset
bir partide neferlik
yakışmaz size
siz ki
ordular yönetmeye hazır
kulak kültürünün
yayılmacılığında
hükümranlığın temsilcilerisiniz
diliniz avam takılmaz
masanız salaş olmalıdır
entelliğinizin sembolü
çatalınız gümüş
atlastan örtmeliler örtünüzü
dünya masa paylaşımlarına açık
gölgeler gibi
düşmelisiniz
her bir parçaya

dokundurmalısınız asanızı
ülkeler kurtulmalı
düşlerinizdeki lordlar gibi
el pençe durulmalı
önünde sözlerinizin
bulaşmadan siyasete
kurmalısınız düzeninizi
dar olmalı ağaçlar
dar ağacı gibi
dar düşüncelerinizde
avam takılmamalı düşünceler

ama işte
sayın bayım x
ya da w
daha alfabemize
girmedi bu harfler
aldatmasın sizi vitrinler

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:31 PM
Aldık

aldık
ne çok şey aldık
söylevlerdeki
süslü kelimelerden
hiç durmadan
istifleyerek
büyütemediğimiz
bilgece köşelerimize

dalından
koparılan çiçeğe
su verir gibi
bekledik
yeni filizleri

açmadı
tomurcuklar
kırık dal parçasında
diyemeden
kim kırdı dalını
çiçeğin
kim kıydı
bu cana diye
süsledik
karanlık köşeleri
gönülleri yaralı
köşelerden uzak

aldık
satır aralarından uzak
bakmadan doyasıya
anlık yaşantılar hızında
coşkulara kapılarak
en süslü
kelimeleri seçerek
silikon tadında
şehvetlere bürünerek
etli butlu
kelimelerden dinledik
hormonlaşmış bilinçlerde

aldık hep
vermedik aktardık

verecek
pek fazla
şeyimizde olmadı ya
yoksulluk işte
dedik

kader bağı
bağlayacakken bizleri
rüzgar olmak
istedim fırtına
uzaklaştırmak için
ülkemden
köksüz şeyleri
süsleyemedim kelimeleri
mat
bir yıldız misali
yalnız karanlıklar içinde

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:31 PM
Aldırma Bana Sen

Aldırma bana sen,
Ben öylesine geçiyordum buradan
Kırık dökük isyanlarım omzumda
Bir mabet gibi duran,
Kadıköy ün o eski yapıları arasında
Ne eski bir Aşıktı aradığım
Ne de yeni aşklardı

Aldırma bana sen
Ben bir garip sevdalıyım
Emek kokan, Anadolu ararım

Bakışlarım ısıttıysa içini
Ben buraların insanıyım
Utangaç bir eda gelir yüzüme
Yere döşenmiş,
Arnavut taşlarına bakarım
Gözlerim kısılır yavaşça
Bir kuşun kanatlarında
Uçar giderim…

Aldırma bana sen
Toprağın toprak olduğu
Yıllardan kalma
Sürgünleri yeşil
Gövdesi kuru
Bir çınarım…

Sevdalarla dolu
Şu kısa ömrüm

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:31 PM
Alev Alırdı Dilim

ne gariptir ki
onca ezgiye
hasretken yüreğim
tek bir tele değmedim

sesimin fakirliği
vurdurdu satırlara beni

oysa nasılda
yanık çıkardı kelimeler

alev alırdı dilim
yanardı *******

dalardım bozkırlara
meydan ateşi misali

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:31 PM
Alıp götüreyim seni

Alıp götüreyim seni
Buralar sana göre değil

Özlemin olmadığı yerlere
Gecenin derinliklerine doğru

Işık ol gözlerime dol
Ses ol kulaklarıma dol
İstersen sevgi olma
Yüreğim dolu,dolu

Söyleme sende, biliyorum be canım
Bu sözleri senden de, yüreğimle dinliyorum

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:32 PM
Alışamadım Kozmopolit sohbetlere

alışamadım bir türlü
şu kozmopolit sohbetlere

gitar eşliğinde
horonlara
saz eşliğinde
çaçalara
alışamadım bir türlü

ya siz desem
ya siz
dalar mısınız
sonu gelmez sohbetlere

yüreğiniz sözleriniz gibi
kıvrak raks eder mi

çökmez mi üzerinize töhmet
biraz mola verelim isterseniz
bir sigara tellendirecek kadar

alışamadım bir türlü
boşalırken şişeler

havaya sıkılmış
mermi boşluğunda
maganda kelimelere

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:32 PM
Alışmışız Bir Kere

Alışmışız bir kere
O fotörlü amcadan tutunda
O sıvası dökük evin bahçesinde
Duvarının dibine çömelmiş
Kara bulut gibi, sarmasından
Nefesini çekene kadar
Alışmışız bir kere
Birbirimizi anlamamaya
Anlamış görünüp te
Öpüp başımıza koymuşuz elleri
Düşüncelerimizi katıp koynumuza

Dindirmişiz fırtınaları
Küçük dünyalarımızda
Gizlice, yaşamımızdan kopan
Uzak kalmışız hayli
Dostlar sofrasından
Mutlu olmuşuz,
Kendimizle beraber
Bir kişi daha
Kandırabilmişsek, meğer

Esintinin olmadığı havalarda
Yelkenlilere binmişiz
Okyanuslar aşmışız
Alışmışız bir kere
Görmeyen gözlerle
Yaşama bakmaya
Pembe düşlere yatıp
Gündüzleri yaşamaya
El öpmelerde bıraktırarak onuru
Efendilere alıştırmışız
Çocuk duygularımızı

Yargıcı olmaya
Çalışmışız neferlere
Ahhh…
Parça, parça
Olmuş yüreğim
Alışmışız bir kere
Acılar çekmeye

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:32 PM
Altı Mayıs

Yaşam…
Yeni uykudan uyanmış
………bir insanın belleği gibi
Biraz gerçek, biraz düş
………ve ben diyorum ki
Tüm çıplaklığın ile Seni Seviyorum
Bazen anıların içerisinde
Ve bazen, birazda düşlerim ile
……………………Süsler iken seni
Demir parmakların arkasında
Filiz veren umutların, birer, birer sönüşlerinde de
Bunu diye biliyorsam eğer
Öylesine kolay değil
………………Satırları Okur gibi
Yada;
…….Müsamereye hazırlanan
…………………………ezberler gibi
İliklerimde hissederek
………….betonun soğuğunu
………………….Öperken suratım dışkımı
ve almaya çalışırlar iken;
…bedeninin elinden özgürlüğünü
…Yatağıma uzanmış
…Kendi iç çelişkilerin ile hesaplaşır iken
…Kimseye fısıldayamadan
…Belleğine kızarcasına
…Her altı mayıs sabahı
…Diyebilmek
…İşte bu
Seni Seviyorum Özgür yaşam
Bana geleceğin bir emanetisin sen

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:32 PM
Anadolu

açık tut
koynunu
elbet geleceğim
sana senin ruhunu
mutlak getireceğim

dağların da
çiçekler açacak
kentlerin de
umutlar doğacak
seni sen saracak
güzel yurdum

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:32 PM
Anı

o ker*** sekinin dibi
dibiydi en son hatırladığım
bir şeyler değişse de
anılar kalıyor değişmeden
aramadığın sürece

bulmak için onu
koştuğunda peşinden
birde bakıyorsun ki
yenileri örtmüş onu

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:33 PM
Anılar 01

İnce Mehmet tefrikasının
Yayınlandığı dönemlerdi
İlk gazete yolunu
Gözlediğim günler
Cumhuriyet ilk Öğretim Okulu
Dördüncü sınıf, Siirt
Öyle kolay olmazdı beklemek
Bazen bir gün sonra, bazen iki
Gelmezdi de bazen
Yıl bin dokuz yüz altmış sekiz
İnce Mehmet İki Tefrikasını
Böyle bitirdim, gizli, gizli
Kemalettin Tuğcu, Nihal Atsız
Aziz Nesin, Nazım hikmet
Elma şekerlerimi, Pamuk Helvalarımı
Çaldılar benden, Çocukluğumla beraber
Yetmezdi haçlıklarım
Ben açlığa böyle alıştım
İkinci kez okuyuşumda Çalıkuşunu
Tutamamıştım göz yaşlarımı
Saklanmıştım köşe bucak
Saklanmaya böyle başlamıştım
Hiç kaybolmadan

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:33 PM
Anılar Çekiyor

Yaşlanıyorum
Anılar çekiyor
Çok, çok eskilere

Henüz daha
İlk öğretim öğrencisi
Yaş yedi buçuk
Yıl hesaplama gerektirir
Bölünmesin duygularım
O dönemlerde
Buçuk çok önemli

Yer Şırnak
Bir tepe üstünden
Yayılır düze doğru
Bir yerinde hayal, meyal
Tahta bir köprü
Altında kuru dere
Dedik ya
Hayal meyal
Kar boy boyu
Boyum yaşıma uygun
Bir çocuk boyu

Babamı düşünüyorum
Köyden köye dolaşıyor
At sırtında kalpaklı
Sürgün yıllar o yıllar
Sürgünler,
Yaşlanan bedenlerden fırlar

Okula gidişim gelir
Gözlerimin önüne
Boy boyu karda yürümek zor
Ayaklara bağlanmazsa eğer
Tahta kasa kapaklarından
Yapılan paletler
Kar soğuk mu
Yürek üşümekten
Uzak o yıllar

Baharı
Çitlenbik
Ağaçlarından
Hatırlarım
Alabildiğine dolu
Salkımlarını koparırdım
Yeşile boyanırdım
Adı bile değişikti oralarda
Menengiç derlerdi, dilim dönmezdi
Ben onları sevmiştim, onlarda beni
Yani Farklı bir şeyler Yoktu Çocuk Dünyalarımızda

Bir dostum derdi ki, şiiri kıvamında bırakacaksın,
Yoksa daha çok şeyler vardı…

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:33 PM
Anka Kuşu Balık Ve Deniz

Ne deve
Nede kuşu ol

Nakaratlara takılmasın yaşantın umutların kırlara dönüşsün

Getirmemek için
Cümlelerin gevişini

Doğa kuşları kadar yaban ve özgür doğa kadar verici düşün

Kuşu
Koyma kafese

Denizler kadar zengin ol girsin nehirler karışsın zenginliklerine

Koyma
Balığı akvaryuma

Yüreğim seninle
Seninle güzel olacak

Anka kuşunun üzerinden
Bakarken Denizlere
Ahlar et...
me

Balıklar oynaşırken
Sen değilsin
Sadece,
Özgürlük
Mutluluk
İsteyen

Anka kuşu
Balık
Ve deniz

Emrinizde
Olmasın
Masallarda bile

Ne deve
Nede kuşu
Ol
ma sın
umudunuz…

Yaşam
Tek kişilik
Hayallerle
Dolmayacak
Kadar büyük
Ve
Yaşanacak kadar güzel

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:34 PM
Anla Güzelim

kargacık
burgacıktı
çizdiğimiz yollar

acemiydi
korkaktı adımlarımız
güneş batımından sonraki
bizimkisi abur açlıktı acılara

direnmekten yana
hiç endişemiz olmadı
yürek delen gözlerle
göz göze gelmekten
dağlamadan yana yaraları
bir nebze duraklamadan uzak
daldık daldık bilmediğimiz denizlere

gözlerimiz kor
kalplerimizde alev

otuzunda düşmüşse
korku bilincimize
lal etmişse dillerimizi

anla güzelim
bizimkisi böyle bir sevgi

nice sevdalarda pişmiş
duru duygulardan geçmiş

anla işte
anla güzelim
seni böyle sevdim

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:34 PM
Anladığımda Seni

anladığımda seni
kanat
takacak mısın
duygularına
erdemlere bürünüp
yakınlaşacak mısın
güneşe

fırça darbelerin
vuracak mı tik tak tuvale
kara tuval üzerini
örtecek mi pembe

anlamam seni
bilmem arzularını
dolduracak mı
boşluklarını


anlıyorum
anlıyorum seni
istemesem de

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:34 PM
Anladım

tebessümün geldi aklıma
olmadık bir yerde değil
gülümsedim kendi kendime

kumsaldan bir taş aldım
alabildiğine savurdum denize
taş denize düştü gülümsedim

olmadık bir yer değildi
güneş ne doğuyordu
güneş ne batıyordu
ne kıştı ne yazdı

gülümsedim
bir taş daha aldım
tebessümüm geldi aklıma
ellerimi sallayarak
ıslık çalarak
başladım yürümeye

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:34 PM
Anlarim Ben

dali agacin
tomurcuk patlatir
tomurcuklar acar
bir guzel bir guzel
dilim donmez anlatmaya
kesilesice dilim
kesilesice
anlar meramimi
meram hali iyice
vur fetvaya muhurunu
dilim donmez
halimi sence anlatmaya
garipce bir kusum
ne bulbule benzer sesim
ne sahine benzer pencem
yolum surdadir desem
yol bilmeyen
ne anlar halimden
sayar ki vurguna
cikmis bir harami
garip bir insan desem
icime bakip kendime
bilmemki normali nicedir
donup baksam cevreme
perdeleri cekilmis gun gibidir
dilin dondukce sen soyle
emegim cok verendir
anlarim senide
koku agacin
kil salar topraga
gormez kendi gunu
gosterir yapraga
sen anlat
yapraginla dalinla
anlat kokunle ruzgarinla
anlarim ben
soyarim tum giysilerini
anlarim ozun ile

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:34 PM
Anlatıyordu

ağzından
bal akacaktı
anlatırken
eğer arıları
üretebilseydi balı
balı bal olacaktı

anlatıyordu
iyi insandı iyi
incitmezdi karıncayı
takarken boyna ilmeği

düşündü biraz
bir nefes çekti sigarasından
daldı gözleri uzaklara
hiç gitmezdi akşamları
boş ellerle evine
yanık sesi vardı
küllerini dökerken
önündeki tablasına

hiç incitmezdi kurbanı
çekti mi sandalyesini
çıt diye duyardınız sesini
kırılırdı boyun ani olurdu ölüm

işinde adam gibi adamdı
masada adam gibi adamdı
birde masadan kalkışı olmasa
büyük adamdı büyük
büyük laflar eden
dostlarının yalancısıyım
dermiş ki büyük ülkem olacak
büyük hayallerim var

duydum ki tek kusuru
alerjisi varmış bağımsızlığa

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:35 PM
Anne

senin
yüreğinde ben
benim
yüreğimde memleketim

zaman ayarlı
bomba gibi
yelkovanı saatin
atar dururdu zamanı
tik tak ları bırakarak
boşluğa


sen
beyaz gelinlikli
birini
hayal ederdin

bense
baharını
memleketimin

nasılda yeşerecekti ovalar
nasılda açacaktı çiçekler
kuşları karıncaları sevecektim

ellerimi sevecektim
özgür bileklerimi

su katılmamış
sütler içecekti bebekler
soğuğa yenik düşmeyecektiler

sonra
bir gelin
olacaktı elbet
kara yağız yiğit

başları
öne eğik olmayan
torunların olacaktı

belki
anlayacaktın beni
belki
o zaman bende seni

sevgi
her şeyi
anlamak değilmiş
anne

sevgi
her şeyi yaşamak
değilmiş

yarım
yamalak ta olsa
korkuyu taşımakmış
acıyı özlemi

benim
zamanım
hiç olmamıştı
düşünmelere
anne

şimdi
her şeyin var
yiğit bir gelinin
başları dik
torunların

bahara özlem dolu
oğlun var anne

bahar
nasıl bir şey
bilir misin
anne

koyun kırkarken
ıtır kokularını
burna çekmek
değil

yada dalından
koparılmış
elmayı dişlemek

taze yapılmış
bir şarabın ılıklığı

korkmamak anne
yarınlardan
korkmamak insanlardan
bir gece yarısı
kapının çalınmaması
yatağından sıçramamak
vatanını severken
anne

şimdi
her şeyin var anne
korkularımız büyüse de

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:35 PM
Antalya 2. Şairler Buluşması

dokuz eylül
Cumhuriyet meydanı
duygular karışacak
gökyüzü deniz ve dağlar
bakacak
maviye yeşile
kırmızıya çalarak
kıpırdanacak
çok şeyler
biraz daha
hızlı atacak yürekler
bilinen isimler
bilinmeyen yüzler
gelecek aynı dilde

eylülün başında
karlar yağdırılacak
tipi olacak
gök gürleyecek
fısıltılar gibi
renklenecek sesler
özlem diyecek biri
diğeri sevda
ayrılık olacak
beklide
bir başkasının
dediği

akşamları
denizin sofrasında
yıldızlara
bakılarak
şiirler okunacak
bir kenara çekilmiş
beklide bir şair
aya yeni
duygular saçacak
kim bilir
neler neler olacak
zamanı
hep birlikte
kucaklar gibi

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:35 PM
Arap Kızı

bir parça kumaş
bir avuç kuş tüyü

bilir misiniz ne eder
koskocaman yürek

gecenin karası açılır
laci laci bürünür
bir çocuk
bin çocuğa
dönüşür

çığlıklar
yırtar
gecenin
sessizliğini

bir kayanın
tepesinde
deniz dibinde
tuz bulaşır ayaklarıma
sızlar usulca
yüreğim
daha önce
neredeydin

yüreğime
doldurmuş yıllarını
bir küçük arap kızı
başımın yanına kor
başını
bir yastıkta
verir yıllarını

arap kızı
arap kızı

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:35 PM
Ardımda

binerken otobüse
ne kadar çok şeyler
bırakıyorum ardımda
benim olmayan

koskoca binalar
yollar kaldırımlar
bir cümle ile
sırtına vurmuş
umut dolu heybelerini
koşuşturan insanlar

yanaklarımdaki
sıcaklığı alıp
oturuyorum koltuğa
el sallamaya hazır

ne kadar çok şey
bırakmışım ardımda
yanağım yanıyor

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:36 PM
Aşk

korkulara yenik düşmek
koymadı bu sefer
bir ürperti gibi çöktü
sadece üzerime

sevdalarla büyüdüm

bizim zamanımızda
aşk uykudaydı
pamuk ellerden uzak
metalin soğukluğunu
avuçlardı ellerimiz

severdik pir severdik
ser koyup meydana
ser verirdik sevdalarımıza
korkulardan uzak

sessizliğe
büründüğünde
kötürümleştiğinde yaşam
bir gün sen çıktın karşıma

gözlerinde gök gürlemesi
saçların bozkırlarda
dolu dizgin giden
bir tay yelesi

ve yüreğimde
korkunun
düşen ilk tanesi

korkmak
ölümden değil
dokunamamaktan korkmak
konuşamamaktan korkmak
sesini duyamamaktan
gül yanağa bir buse
konduramamaktan korkmak
korkuyu tanımaktır
bence aşk

yirmi bir yıl sonra
korkulara alışamamak
yanında yatanın
yüzüne sevgiyle
baka bilmektir aşk…
kısacası aşık olup
aşık kalmaktır aşk

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:36 PM
Aşk Dediğin

aşk dediğin
nedir ki güzelim
düpedüz mahpusluğu
değilmi ki gönüllerin

desene be daha ne diyeyim

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:36 PM
Aşkmı

bir şeyler bırakmak geride
anımsanmak duyumsanmak
ne güzel bir şeydir bilirmisin

yıllar sonra döndüğünde
yıllar önce yaşadığın yerlere
kendini kucaklatabiliyorsan herkese
ne güzel şeydir bilirmisin
birde yanında sevdiğin var ise

aşk bizim ülkemizde pusuya yatar
haince vurur beklemediğin anda
ölürsün diğer tüm yaşamında
o nedenledirki aşıksan
ölüsündür başka aşklara

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:36 PM
Ateşin

ateşin
yakarken beni
kül olmakla
bitirmiyorki
savruluyorum
düştüğünde
toprağa
yangınlara
dönüyorum

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:37 PM
Attığın Adım

attığın
adım değildir
hayallerini gerçek yapan
devamlılığıdır adımlarının
durma yürü
yürü menzile doğru
unutmadan yaşamı

eğer
eğer düşünmüyorsan
bastığın yeri
kapılmışsan
büyüsüne hayallerinin
fark edemiyorsan
kıvrımını yolun
büyümese de gözlerinde
engellerin
ıraklaşır menzilin

bir mayın patlar
tetikler bir diğerini
yara alır yürek
adımlar yavaşlar
sis gibi iner
korku
ıraklaşır hayaller

onun içindir ki
unutma
kurduğun hayalleri
gerçeğe dönüştürecek
içinde olmaktır yaşamın
basmaktır toprağa
almaktır nefesi
direnmektir
ve
devamlılığıdır
attığın adımların

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:37 PM
Ay Aya Bakar

yüreğin de
altın beşik

sallayıp
duruyorsun

uslanmaz
sevda delisiyim

bekleyip
duruyorsun

ay
aya
bakar

akşamları
ay sigara
yakar

hüzün aya
akar

sevda
beşikte
durmaz

uyku gözlerini
kapamaz

yarana
merhem olurum
uyutma beni

sokağın
lambasını
kırmışlar

sokaklar
karanlık,

karanlığa
ışık olmak

ışık olmak
ister gönlüm,

uyutma beni...
uyutma beni...

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:38 PM
Ay Vuruyor Gozlerimin Icine

isirir sessizligimi
kopek havlamalari
gecenin derinliklerine
dagilir uykunun
bolunmus parcalari
kimin umrunda
teslim etmisse kendini
derin uykularin kollarina
kollari zaman
kollari yaman
ay vuruyor
gozlerimin icine

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:38 PM
Ayaklar

dolmuş bekliyordu
yorgun ayakları

ayaklar
ne çok şey
taşıyorlar onca yıl

siz deyin bedeni
ben deyeyim onca yıl
onca şey gören gözleri

siz deyin elleri
çekiç tutan, yazı yazan
yukarı açılıp medet uman

ben diyeyim düşünceleri

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:38 PM
Ayaklarım Üşüyor

güneş tutuldu
deprem oldu
yağmur yağdı
çamurlar oldu

ayağım çamura battı

çamur banyolarında
şifa aramadım hiç
ayakkabım çamurda kaldı
parmaklarım üşüyor
ayak parmaklarım

baştan mı
kokuyor balık
ayaklarım üşüyor
bir şeyler mi
ters

tam burada
duruyorum
paketten bir sigara
çıkarıp yakıyorum
efkarımdan mı

anlamak

sadece
yaşamak değil
birlikte

kırılgan
gönül köprüleri
deltalarda sazlıklar
sazlıklarda
pusu atmış avcılar

bir derin
nefes
neyse ki
sigaramda
ağızlık var

parmaklarımın
isyanı ayaklarıma
ellerim susmuyor
ellerim düşünemez ki
neler oluyor…

ne güzeldi
çocuk olmak
çocuksu düşlere dalmak
büyüdükçe yük mü artıyor
çocuksu düşlerime kıyamam ki

balık baştan mı kokar
ayaklarım üşüyor…

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:38 PM
Ayaz Düşünceler

Ayaz düşüncelerde
yoğruldu çocukluğum
kara çığlar düşerdi
ak umutların üzerine
sürgün olurdu isyanlar
tohum gibi saçılırdı
dört bir yana
yürek yüreğe
kilitlenmeden
sarılırdı denkler
kök salmadan gönüller
ü ş ü r d ü m…
titremeli olurdu sevdalarım
onun içindir ki
sevdalara açım

Ayaz düşüncelerde
yoğruldu çocukluğum
akşamları
aydınlanırdı sokaklar
ışıklar oluşurdu
umutlar kovalanırdı
bir kızıl olurdu karanlıklar
bir türlü gelmeyen
gün doğuşunu beklerdik
paletlerin sesleri boğardı
karartılar çökerdi yeniden
sevdaların üstüne

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:38 PM
Ayaz Vurgunu

kış geldi
yada kışın soğuğu
üşüyorum
parmaklarımda
ayaz vurgunu
donuyorum

bir şeyler okumalı
bir şeyler yapmalı
unutturmalı soğuğu

sokağa vurdum kendimi
kaldırımlarda
buz kesmiş ayak izleri
donmuş yüz ifadeleri
üşüyorum
ayaz vurgunu bilincim
donuyorum

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:39 PM
Aydın Olmak Vardı

aydın
olmak vardı
eskiden

efkarlanırdın
düşünürken ülkeni
en hasını içerdin
tütünün
cevahir
olurdu
parmakların
yazarken kağıdı
emeği yatırırken
orta yerine
iki damla düşürürdün

enlerle
yaşardın
eni boyu belli
parmak hesabı
misali mekanlarda
ağırlanırdın

en has
voltaları atardın
dolu dolu bilincin

aydın
olmak vardı
eskiden

kaydın düşerdi
bir yerlere
yedi sülalene
miras

enlerle yaşardın
en güzel
boncukları işlerdin
en güzel
hayalleri kurardın
en güzel
bakışlarla bakarken
bu güzelim topraklara
yazardın
martı seslerini
sokak aralarındaki
çocuk çığlıklarını
göremediğin gökyüzünü
bir İstanbul vapurunun
sensiz çığlıklarını

aydın
olmak vardı
eskiden

masaya
yatırıp vatanı
hayal etmezdin
ödül alacak romanı
hayal etmezdin
yeşile boyalı
kağıtları

aramazdın
özün dışında
medeniyet masallarını
destanlar yazardın
yazılmış yazılacak
kanla sulanmış toprağı
koklayarak
bir miras alırdın
bilirdin
çocuklarında taşıyacak

eskiden
bir başka güzeldi
aydın olmak

şu aralar
bir enlerimiz kaldı
biraz anı
biraz
gidenlerin ardında
bıraktığı acı

sarılacak elbet
bu yaralar

biliyorum
ardından
onurla beraber
aynı safta duracak
ihanet

yüreğimde
bir parça toprağının
kokusunu
bilincimde
satırlarının dokusunu
ışık yapıp
yaşatacağım
kuvayı milliyenin ruhunu

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:40 PM
Aydınım ÇOK YAŞA

Gördüğüm maymun çıplaktı
Uzun uzunda kılları vardı
Elleri bileklerinden aşağıda
Onlarında yardımıyla yürüyordu
Tanımlamamla birlikte başladı
Maymun çıplaktı
Fotoğrafçılar, Kameramanlar
Konu vahim, durmak olmazdı…
Başına bin aydın toplandı…
Yoksa öylece çıplak mı kalacaktı…
Ayakları yalın, popo su açık…
Kılları yenebilecek miydi sıcağı…
Maymununda hakları vardı elbet…
Hangi tür giysi alınmalıydı…
Tartışıldı,.. yuvarlak masa olmasa da
Sokak ortalarında, Magandaca…
İnsan hakları,.. olmadı,.. Hayvan hakları
Karışıklıkta boğulanda Ezilende Olmadı…
Bin aydın toplanmıştı, imzalar atıldı
Ülkemde hayvan hakları vardı
Aydınlarımız ÇOK YAŞA…
Birinci haberdi Medyada…

Oysa aynı gün;
Bir gazetenin üçüncü sayfasında
Küçük bir fotoğraf karesinde
Hastanede yer yok diye
İnsana ölme hakkı tanındı
Aydınım sen ÇOK YAŞA…


Aydın olmak popüler olmak değildir, Bunu 133 gerçek aydınımız 01.06.2005
tarihindeki duruşları ile göstermişlerdir.

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:40 PM
Ayırt Etmek Lazım

ayırt etmek lazım görüntü ve sesleri
o kadar zor değil deyip geçmek
o kadarda kolay değil

düşünmek gerek
düşünmek zor zanaat
öyle bakmayın siz
devenin de boynunu uzatarak
dalmış geviş getirişine
baykuşların kafalarını
içlerine çekişine

ayırt etmek lazım
mesela sesi
şakıyan
kuş mudur
öksesini atmış avcımı
mesela görüntü
serap mıdır su mu

ayırt etmek lazım görüntü ve sesleri
yapıştırmak için üzerlerine etiketleri

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:40 PM
Ayrılık

Her yolculuk öncesi mor bulutlar giyinirim
Güneşten bir parça yanımda taşır gibiyim
Sevdiğimin yanında, durduramazken zamanı
Yollar ile beraber, Akıp giden zamana Sevinirim.

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:40 PM
Ayrılık Şairlerine

Bazen güneş tutulur
Sadece senin için
Kaybolur sokalar
Zaman durur

Sevdalara tutunmak istersin, beklide bir piyangodur beklentin, yalnızlıklarda kaybolursun

Uykularla süslersin yüreğindeki ezgileri
Buruk bir tat almıştır beklentilerin
Çeker gidersin bedeninden
Yol yoktur menzile ulaşacak

Kabuğunu kavlatmışsındır yaranın, zamanı ararsın merhem olsun diye

Sevdasız sevdalardır başını döndüren
Uykusuz düşlerdir seni kuyulara atan
Dibi karanlık, dibi bilinmez
Beklilerle doludur tüm gerçeklerin
Susarsın tüm umutlara…

Susamak umutlara; Kaybolmuşluğun ezgisidir

Derim ki ben sana
Yaraların sızlasa da
Durma bak;
Küçük bir çocuğun
İlk adımları gibidir
Her yeni başlangıçta
Umutsuzluklar
Sarsa da dört bir yanı

Sevginin bedeli olacaktır, Buruk bir sızı gibi

Haydi durma sil,
Sil o masum gözyaşlarını
Yeniden hazırla adımını
Bak nasılda
Koşuyor çocuklar
Çocuksu deyişler gibi

Spy_MasteR
06-24-2007, 02:41 PM
Aziz Olamadım

isteyene
su verdim
duasını aldım
su kadar
aziz olamadım

balon üfledim
balon üfledim
şişti şişe bildiği kadar
bağlamadıkça ağzını
sönüverdi

aya baktım
ay beyaz
aya bakan
kara yağız
ayın altında
masum durulmuyor
aya baktım ay beyaz
aya bakanlar
kara yağız

dilim varmıyor söylemeye
gırtlağımdan geçmedikçe nefes
nefes alıyorum
nefes alıyorum
öderken bedelini
kara yağız oluyorum
kara yağız
kara kız

gün ışığında
karalıkları bırakıyorlar gecede
beyaza bürünüyorlar maskelerle
ak yağız
ak kız

su verdim
su verdim
aziz ol dediler
kelimeler silindi
su bitti
aziz olamadım
su istediler
su veremedim
kör olası dediler
kör olmadım

yaprakları
çürüyen sapları
rüzgarlara bırakır diye
beklemedim
aziz olamadım
çok şükür
çok şükür

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:16 PM
Balonlar

falezlerin üzerinden
bakmak aşağı doğru
görmek maviyi
ve altındaki dokuyu
onca yükseklikten
dalmak dokuların içine
uzak bulanık perdelemeler den
duru olmak
duru bakmak

her kes
bıraksın balonlarını
gök yüzü balon dolsun
çocuksu duygular kaplasın
hüzün dolu satırlardan çıkan
düşlerle kucaklaşsın gökyüzü

balonumu kaybettim
karışmış balonların arasında
çocukluğum kimin yüreğinde
hiç bisikletim olmamıştı
topumu verin
alın bisikletinizi
bilirim kaybetmek nedir
çocukluk sevgileri

yükseldikçe gökyüzünde
bilirim boğar mavi maviyi
balonum kırmızı olsun isterim
yakışan asiliğime

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:17 PM
Bana biraz hüzün gönder

Bana biraz
Hüzün gönder
Sana sevgi vereyim
Emek katıp yoğuralım
Gül olalım, ağaç olalım
Düşlere merdiven
Dayamak için

Azımı
Çoğa say
Çoğa aldırma
Çok günler gördüm
Bir anlık yaşama bedel
Hüzün silinmesin yüreğinden
Bilincin kamçısıdır

Bakmayın derlerki 'Hüzün, ömür törpüsüdür”
Oysa, Yaşamın; şaklamayan kırbacıdır...

Bana biraz
Hüzün gönder
Sana sevgi vereyim
Emek katı yoğuralım
Duygu olalım, su olalım
Akalım ummana varalım
Kenarında verimli delta olmak için

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:17 PM
Bana Göre Değil

yağmurlar yeşil yağıyor
ben yalanlar söylüyorum
büyütebilmek için yaşımı

ikişer ikişer çıkmak istiyorum
tüm bilmediğim basamakları
demeye de el vermiyor yüreğim

yağmurlar
yağmur gibi
yağmaktan başka
her şekilde
bana bakıyor
rengarenk
kayboluyorum
ıslak düşüncelerde
yoğun alabildiğine


alışkanlıklar kötü

kötü
alışkanlıklarda
yaşamak

alışkanlıkla çekiyorum
bir tutam bir tutam
azat edilmiş
dinlenceyi

kara ayaz vurmuş
kar buz
ayaktan başlarmış
tüm üşümeler
ayaz ilk ayağa vururmuş

başım dumanlı

bana göre değil
ikişer ikişer çıkmak
bilmediğim basamakları

bilirim
her süslediğim söz
kim bilir
hangi fidanın dumanı
savurmak için külleri
yakmak bize göre değil

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:17 PM
Barışa Çağrı

yine bir
barış çağrısı
Fransa İtalya
Belçika Almanya
ve diğerleri

akıtacaklar
medeniyetlerini

en güzel
mayınlarını
barettalarını
dağıtacaklar

kır çiçeklerini
ezerek
sunacaklar
gülücüklerini

özgürlük
verecekler

sindirebilmek için
şehirleri
fabrikaları
dokuma tezgahlarını

emeği

ne kadar
güzel
bir kelime
oldu

avrupai
medeni

özgürlüklerini
daha
özgürce
sunabilmek için

sunuyorlar
vizelerini
mahkemelerini

özgür Afganistan
özgür Cezayir
özgür İran
özgür Irak

ne güzel
şeymiş
Fellucede
Kerkükte
Barış ve Özgürlük

ne güzel şeymiş
number one lady
elini sıkmak
eteğini tutmak

sonrada bırakmak
bir şeyleri

anlamları…

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:17 PM
Başarmak

biri başaracak
diğerleri çevresini saracak
ama o yara hep açık kalacak

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:17 PM
Başım Dumanlı

başım dumanlı
kırık bir türkü dilimde
saçlarını okşuyorum
ellerim hovarda

bekliyorum seni içime
uzat sonsuzluğunu
bir girdap misali zaman
saçakları gözlerimin
gizleyemiyor
küçük adımlarını

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:17 PM
Başlayınca Yazmaya

başlayınca yazmaya
bakış açılarıyla kelimelerin
şeytanca oynamak
isteği geliyor içimden

bana gül vermedin
diyen sevgiliye
kahkahalarla gül erken
kızıyor olmasına
geç mi kaldım derken
gülümsemelerim
sancısıdır yaşamın
biliyorum
ciddiyetin yeri
şeytandan uzak
kalıyor

körebe
oynamayı
sevsem de
uzak kalıyor
yaşadığım yaştan

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:18 PM
Bazen Çocuklaşırım

bazen çocuklaşırım
boşuna anlam çıkarmayın
nedensizdir
canı sıkılmış çocuğun
oyuncağını kırışı gibidir
yaptıklarım

küserim
çocuk yönümdür
ağır basan
hiç bir uzlaşıya yer vermez
duygularım

küserim
büyümelere uzaklaşır
bilincim
uzaklaşır beklentilere
paylaşımlara

kalabalıklaşırım
işte o zamanlar derinlerimde
bir bir yargılanırım
bir savaştır ki o
değme yağız ordulara bedel
bir bir gelirler üzerime

yeniliyorsam eğer
veremediğim hesaplara değil
yeniliyorsam eğer
geri kalmış yönümden değil
gelişimin önünü açmak içindir
bırakırım çocuk yönümü bir yana
insanlaşırım
başlar hesap gücüm
hesap alır hesap veririm

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:18 PM
Bazen Yol Biter

bazen yol biter
biter işte duymazsınız
karanlıkta bir güvercinin
yada serçenin sesini
ömür devan eder gürültülü
hani hatırlar mısınız bilmem
şu kollu hesap makineleri gibi
üç geri sararsınız bir ileri
birleştirirsiniz sonra kulakları
o an işte duymazsınız gürültüsünü
ama gürültülü devam eder yaşam
bir parça sabittir suçunuz
inkar etmek boşa
boşa koymak bizim işimiz değil
biter yol biter
o kadar önemli değildir
yolun bitmesi yolcu için
niyette yolculuk varsa eğer
her bitiş başlangıçtır içinde

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:18 PM
Bebeğim

Bebekliğini bil
………….bebeğim
Öyle hırçınlaşmasın
Masum sevgilerin
Küskün olma hiç
Namluya sürülmüş sevda ol
Gel gir kalbime, sen ol, şen ol

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:18 PM
Beklemede

beklemelerdeyim
açılmayan kapılar
küskünün
zamana

gelmeleri isterken
beklemek
siyah laleler
düşünerek
dolun ayın
çevresinde
çerçeve misali
gelme demek

demeklerle olmuyor
gelmelerde geliyor

mengenesindeyim

ne düne gidebilir
ne yarınlara hayalim

sıkışmışım
an ların için de
an
kaç ömür ü
sığdırabildi ki
içine
yada
kaç paket
süzme nikotin
ciğerlerimde

silgimi
kaybettim
uzağım
yap boz
oyuncaklardan
ömrümün boyu
adam yarısı
uzağım silmelerden
noktaları anılardan
koymak virgülleri
yada unutup grameri
çala kalem
unutmak
çalmak zamanı

açıldığında kapı
açarak yüreği
koşmak yüreğe

o an koşamasa da o

virgülden sonraya
saklamak anısını

ahhh
-duman duman
ne güzelde karışıyorsun
hayat denilen nefese
kaybolup giderken
yavaş yavaş için de
süzülüyorsun
bir martı gibi
avını kapmış
denizlerden gökyüzüne

kapının
ardında bile
kamçım oldun
ışığımın

paslanmadı
parmaklarım
tenini okşar gibi
kaleme
akıttım anlarını

gölde balık oldum
iğnenin ucunda sen
anladım
daha iyi anladım

boyna geçmişken ilmek
nasıl atılırmış
ayaklar altından iskemle

sevmek
kelimelerden uzak
sessiz sedasız gibi
fırtınaların uğultusu gibi
vurarak çivinin tepesine
yüreğe çivilemek sevgiyi
iskemleye atılan tekme ne ki
zamanı çivilemek
anların içine
beklemek zamanları
zaman dün
zaman yarın
yok bu gün
ama bu gün olmalı

işlemeli
tik tak
tik tak
kül basmalı
hislere
uykuya bırakmalı
korları

zaman
en zor gizemli
bilmecelerini saklamış
körebe oyununda
bir ebe kalmış

kör şaşkın
kör tek
tek olmak
açıyor yarayı
yarayı temiz tutmalı

saracak ele
yürek doldurmalı

yüreğini koydu oyuna
karşılığı oldu yüreğim
kazanan olmaz deseler de
kaybedeni bulamadı ebe

kaybedilmezmiş
bakıldıkça yürekle
karanlığın içine

açarmış perdelerini
yerin yedi kat dibi

ateşe taparlarmış
ilk çağlarda
orta çağlarda
yakarlarmış
arayanı
arayan kim
ne aradığı
şimdileri
cehenneme
bırakmışlar ateşi

ateş ısıtır
ateş ışı tır

yüreğimde sıcaklığı
gözlerimde ışığı
hissettikçe yaşarım
güneş gibi açarım
cehennem olsun yerim

beklemelerdeyim
kapı açılmadı
açılacak elbet
gözlerim vuracak
yüreğinin
kor alevi
sanmayın ki
görünen
cehennem alazı

harman yeri gibiyim
buğday taneleri
ayıklanmış samandan

birkaç dane
kuşları çağıran
kaç karın doyururuz
geridekiler
kaç ömrü sürdürür

süren
süren tarlayı
her zaman
toplar mı hasa tını

kuraklık olmasın
kaybolmasın bulutlar
güneşi kapatmadan
bir bir sıralarını savsınlar

kap açıldığında
bitecek dizeler
zaman aralığına
sıkışmış kelimeler
kim bilir kimin
beklentilerine girer

dursunlar istiyorum
dağarcığımda da
kırılmasın can piramitler
yarın düşünmek istemiyorum
kırılmasın can küreler
sıkışıp kalmak ister mi
ister mi insan
çağırırken geleceği
korkakça
nasıl söyler
gelmemesini
bir can için

hiçbir kelimem
hiçbir kelimemi çürütmedi
dalya oynar gibi dizildi

bir bir kiremitler
kimi zaman ürkekti parmak
kimi zaman vakur
göründü korkak
kapı açıldı kapı
kapı açıldı
çıkan doktor vardı
gülümsemesi sanki
ışık gibi kapladı
yüreği
yüreğime değdi
yüreğim
dalya dedi
girdi kalem kına

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:19 PM
Belki Sevmemişti

belki sevmemişti diyeceğim ama
belkiler le dolu yanıtını alamadığım
o kadar çok şey var ki yaşadığım süreçlerde
yinede belki siz başlayamıyorum sözlerime
arzulara gem vuramadan kapılmak akışına
savrulmak fırtınaların önünde çer çöp misali
satırların arasına girmiş çelişki yumakları
ala bildiğine düşündürüyor beni
belki diyorum sevmemişti boşalmaktı
doruklara çıkardığı sanal şehvetini
sanal alemde sanal şöhret için
ve bir biri ardına düşen damlalar gibi
sağanak yağışlara dönüşen hayallerde
gerçekleri aramak beklilerle doldu
belki sen sen gerçekleri yazdın dedim
kendime belkide yanılmıyorsun bu sefer derken
biliyordum her beklinin içerisinde bir parça
hayal kırıklıkları gizlendiğini

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:19 PM
Ben Boşum

birkaç gündür
kırıklıklar var
altımda üzerimde
sağımda solumda
bastığımda toprağa
yedi düvel olmuş
sağımı söbelemişler
solumu söbelemişler
gökyüzü solmuş
güneş biraz daha kızgın
dünya biraz daha küre
ben boşum

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:19 PM
Ben Çalmadım

ben çalmadım yarınları
yalan beyanlara kanıp
sandığa pusulayı korken
dipdiriydi belleğim
direnmesini bilsem de
bir siren sesi idi dinlediğim

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:19 PM
Ben İstemedim

kör bir noktaydı
saplandığım imge
karanlığın
büyüsü işte

perdeler atlas
kapağı örtülmüş
büyü işlemez

bilinmez ülkeler
durur içinde

emanet
hangisi kurda
hangisi kuzuya

emanet
emanetçi olmak
güç

iktidar olmak
gibi değil

köprüsü varmış
bilirsiniz
sıratın
incemi
ince
kıldan da
ben
görmedim ama

nar
lekesi
düştü giysime

hangisine
keseceğim bedeli
giysim lekeli
bu gün geçilmez
köprüden
çıkmaz
nar lekesi

dolaşacağım
bir yıldız takmış
gibi göğsüme
çıkacağım caddelere
leke senin
gömlek benim
günah kimin
şehveti
ben istemedim

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:19 PM
Bende Sadelik

boş bir sayfa açtım mesajını okuyunca
anlaşılır olmaksa eğer katmaksa şöhret adıma
inan kalemim kırılsın isterim yürekten

bilgiyi gizlemekten geçmez bilgelik
kimin umurunda payelere bürünmek

akıl en kestirme yolu bulandadır
kestirme yol bazen tuzaklarla doludur

aklın kesmediği yerdede ismim okunur
takma kafana yüreğini dinle belki düşündüğün o dur

beyaza siyah puan koymak istersem eğer
aka kara çalmak isteğim bilki değildir

satırların arkasında kaçamak oynaşmak
sorgulatmaktır yaşamı yaşatanları

ah bir ayaz vurmasa güneş doğarken
ışıkların sessiz salarken günün üstüne
bakın işte o zaman ne kadar sade
ne kadar sade görüneceğim

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:19 PM
Bende Şiir

bende şiir
bir masal okur gibi
koparıp alır acılarımı

dalarım ütopyalara
ejderlerle savaşır misali
hırpalarım düşüncelerimi

kırk bir pare
top atışı gibi
payeler yüklenirim

demet demet anılarla
düşlerimi süslerim
gizemlere bürünmüş

dereler kol verir
bulutlar bol verir
mahremiyetler yol verir
dalarım cennet vadilerime

taşarım bedenimde
tenim tene dokunur
yatağım sıcak uyku tutmaz
her bedeli ödeyecek gibi yürür giderim

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:19 PM
Beni Affet

Ne hoş duruyorlar
Şu küçük kutucukların içerisinde
Tüm istemleri, biraz su, biraz güneş
Yetiyor İşte, acıdan, sızıdan uzak
Seni saksılara sığdıramıyorum
Beni affet…
Bu sevda saksıya sığmayacak

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:20 PM
Beni Buralarda Bırakmadan Git

beni
buralarda
bırakmadan
git
gidebildiğin yere
yere kadar
gözlerim ol
ellerini
ellerime
bırak ta git
yalnızlığımı
hissetmeyeyim
sevdanı
yarım bırakmadan
bırakmadan git
türküler söyleyeyim
yüreğini bırak ta
bırak ta git

sahilde bir taş
taş üstünde beden
elimde ellerin
gözlerimde
denizi seyret
ufku çekeyim
yanımıza
dilinde bir türkü
olayım
sarıl
uykularında
mesafeleri
yiyelim
sevda sofrasında

yaşam
gitmelersiz
olmuyor
sevdalar
dumansız

yanan
ben olayım
beni
al
ma da git
yanan
ben olayım

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:20 PM
Beni hatırlarsın

biliyorum
lav olmuş
kelimeleri gördüğünde
beni hatırlarsın
ısınır için
erir buz tutmuş umutların
sarılırsın sancağına
seninde içinde
yanar isyan ateşi

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:25 PM
Benim Patronum İyidir

benim patronum iyidir
diyordu hemşinli Durmuş usta
çekirdekten gelmedir buralara
gözünden kaçmaz hiçbir şey

benim patronum iyidir
diyordu midyatlı Ömer
çekirdekten gelmedir buralara
kırmaz hiç kimsenin kalbini

benim patronum iyidir
diyordu bir cümle alem
çekirdekten gelmedir buralara
birazcık siyasilerin gölgesinde olsalar da

okudum
bir çekirdeğin içine giremedim
filiz oldum çiçek açtım
yaştım
bir baltaya sap olmadım
kesemediler fidanları

bir türlü iyi patron olamadım
hiç iyi demedi çalışanlarım

benim çalışanlarım iyidir
terlerini döktükçe

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:26 PM
Beş Lira

yürürken yolda
beş lira buldum
kim bilir hangi çocuğun
umududur diyerek
duvarın üzerine koydum

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:26 PM
Beşinci satır

beşinci satır
cahillik bir gölge gibi
takip edecektir seni
bağırtılar kaplar çevreni
ıssız bir yolda ıslık çalar gibi
sırtında dolaşan ürpertileri
mahir bir hamal’ın sepeti gibi
taşıtacaktır sana düşlerin zenginliği

bilincin kulaklarını duysun
sanma ki korkunu yenecek ıslığın

sanma ki elmanın kırmızılığı
sadece olgunluğun belirtisi
unutma çürümüşlüğün habercisini
kulak ver bilincine o seni dinler

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:26 PM
Bıyık Altı

ayağımın
tozu vardı henüz
caddelerinde
dolaşırken Antalya’nın

ne çok portakal vardı
caddeleri süslemiş
sahipsiz
ilk tattığımda birini
yeni idi
turunçla tanışıklığımız

bıyık altı
gülümsemişti Ahmet
belikli her yeni düşerdi

toydu
adımlarım şehirde
toydu
dostluklarım şehre

büyüdü
zamanla
her şey kentte

evler arabalar
işsizler evsizler
tinerciler dilenciler
yankesiciler

ne kadar çok
büyüyenler vardı

bir büyümeyen
boyları idi düşlerimin
büyüdükçe budanan düşlerimin

boy atan
şeylerde vardı elbet

palmiyeler
dalga boyları
bir takım kuyruklar

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:26 PM
Bilebilirmiydim

bu kadar ürkek ve tedirgin
kanatları yağmur yemiş
kumru misali olmazdım
yaşanmamış onca yığın yaşımı
bırakmazdım duygularımın ötesine
bir ağlama sesinin yüreğimden kopardığı
duyumsamalarım olmasaydı eğer
ilkleri yaşarken değiştirmezdim
konforunu aylaklığımın
nostalji takılırdım an ve anlar
takılarla süslemezdim
hiçbir kelimemi
doğmamış olsaydınız
bile bilir miydim
vuruşa vuruşa geri çekilmeyi
uzatırken şakağımı kelimenin ucuna

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:26 PM
Biliyorum Bahar Geliyor

biliyorum
bahar geliyor
açılıp saçılacaksınız
dökeceksiniz her şeyinizi ortaya
dağarcığım dolmayacak yinede

renkler değişecek
ifadeler değişecek
mimiklerimiz gibi
dilimizdeki nakaratlar bile

biraz daha
katacaksınız
coşkuyu çelişkilerinize

havalanacak her şey
uzayan günlerin içinde
yükleneceksiniz
pahada hafif yükte hafif
göçmen kuşlarının sırtında
değmeden kanatlarına
güneşe yakın olacak
ütopyalarınız
yanacak teniniz gibi
acıyacak bir şeyler
zamana bırakacaksınız

biliyorum
açılıp saçılacak her şey
bahar geliyor
benimde yüreğim atacak
biraz daha farklı
kısa günlerden
tıp tıp tıp
kaybolacağım içinde
haberlerin
renkler bozacak gönlümü
tatil keyfinde olacak
belki sevdalarım
ironik hikayeler dinleyeceğim

biliyorum
daha çok şiirler yazılacak
kuru kup kuru gelse de
hatırlanacağım
buketlerde

yeni yeni
hikayeler yazılacak
belki bir kaçta roman
sokaklarda seyyar satıcılar bağıracak
birkaç zabıta koşacak
birkaç polisiye vaka
havada daha fazla ses
daha fazla koku olacak
duyacağım
koklayacağım
bedavaya

bedelsiz
olmayacak maceralarım

biliyorum
gelmeyecek yine
baharda beklediklerim
caddeler dolusu
boşluklara bürünüyorum
hüznüm günlerle birlikte uzuyor
mayısı düşünüyorum
birinden başlayarak

OrDeRPrOs
06-29-2007, 02:27 PM
Biliyorum Ne Kadar Sevdiğini

kabzasın işlediğin
güvercin resimlerinden

biliyorum
özgürlüğü

ne kadar sevdiğini

toprağa gömerken
birer birer sevgimizi

“güvercin ölü
kanadı resim
boynu biraz eğri”

biliyorum
barışı
ne kadar sevdiğini
gömerken
toprağa mayını

kapatırken üstünü
koyduğun
zeytin dalından
biliyorum
biliyorum
dolusun

“zeytin dalı soluk
kırılmış dalından
suyunu akıtıyor toprağa”

hey şey
bağrında taşır
zıt tını

sen
sevgi
dolusun

bense
nefret

ellerindeki
yüreğindeki

benimkine
benzemiyor

ellerindeki neyse de
ayaklarına bulaşmış
ezilen kır çiçekleri