RaPoRLu
07-10-2007, 12:51 PM
Muhalefet, Erdoğan’ı inandırıcı bulmadı
Başbakan Erdoğan’ın “Yeni Cumhurbaşkanı için uzlaşma ararım” açıklamasına temkinli yaklaşan muhalefe,“Bu yaklaşım neden daha önce sergilenmedi” görüşünde birleşti
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan: Nisanda aklınız neredeydi?
“ErdoĞan’In, ‘uzlaşma ararım’ demeye başlaması sonunun geldiğini iyice görüyor demektir. Aklınız neredeydi? Nisan ayında, mart ayında aklınız neredeydi. Türkiye’yi bu krizlere gerginliklere sokmadan önce aklınız neredeydi, diye sorarlar kişiye. O görevi, o yetki kendisinde olacak mı, olmayacak mı? 23 Temmuz’u bir görelim bakalım. Kendisi sanki ilelebet iktidarda devam edecekmiş gibi esip, kükrüyor. Ama ben Türkiye’nin sokaklarında, köylerinde, kahvelerinde böyle bir tablo görmüyorum. 22 Temmuz’da millet konuşacak. 23 Temmuz’dan sonra neyin nasıl yapılacağı belirginleşecek.”
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural: Başbakan başa bela oldu
Başbakan’ın kendisi artık çoğunluk olamayacak ki, kendisinin artık fonksiyonu yok. Madem uzlaşma arayacakmış, o zaman neden aramamış. Bu sözler, 367 ile ilgili engeli bizati kendisinin istediği, Cumhurbaşkanı seçimini kendisinin tıkadığının itirafıdır. Başbakan, tam bir beceriksiz olduğunu açıklamıştır. Başbakan’ın toplumun ve Anayasa Mahkemesi’nin istediği noktaya gelmesi, Anayasa’nın kararını kabul etmesi, iki yüzlü siyasetçi olduğunu ortaya koymuştur. Hani uzlaşma aranması dayatmaydı, uzlaşmaya gerek yoktu. Bir yandan ‘uzlaşırım’ diğer yandan ‘uzlaşamam’ diyor. Bu adama kim inanır? Zaten 22 Temmuz sonrası AKP diye bir şey kalmayacak, Cumhurbaşkanı’nı biz seçeceğiz. Türkiye’yi gerilime sürükleyen bu Başbakan, Türkiye’nin başına bela olan biri olarak anılacaktır. Başbakan bir baş belası olmuştur.
DP Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Ercan Keşke o tarihte uzlaşsaydı
Bu açıklamasını, bu açılımını olumlu görüyorum. Bir şeyi hatırlatmak da isterim, keşke Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bu yaklaşımını, bu tavrını ortaya koyabilseydi. O tarihte uzlaşma aramış olsaydı, öyle zannedeniyorum ki muhalelefi yok saymasaydı, eminim ki AKP’nin kendi içinden biri, belki de Abdullah Gül hiç fark etmez seçilebilirdi. O dönem muhalefete yönelik “Verdik ellerine, çelik çomak oynasınlar” yaklaşımı doğru değildi. Bu yaklaşım olmasaydı kriz yaşanmayacaktı. Asıl üzüldüğüm taraf, olay mahkemeye taşınmayacaktı.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol -Günaydın mı desek!
Başbakan’ın ‘uzlaşırım’ açıklamasına ne demek lazım diye düşünüyorum. Günaydın mı desek, tünaydın mı desek, hidayete mi erdi desek? Süreci kısaca hatırladığımızda Başbakan’ın bütün uzlaşma girişim ve çabalarını reddettiğini, buna karşın ‘Çelik çomak verdik, oynuyorlar’ anlayışının sergilendiğini hatırlarız. Yine hatırlanacağı gibi Başbakan, erken seçim isteyenleri de vatan haini ilan ediyordu. Şimdi de sanki bu sevimsiz tavrını bırakmış gibi uzlaşmacı imajı vermeye çalışıyor. Başbakan, kırmızı şapkalı kurt masalı oynuyor.
Başbakan Erdoğan’ın “Yeni Cumhurbaşkanı için uzlaşma ararım” açıklamasına temkinli yaklaşan muhalefe,“Bu yaklaşım neden daha önce sergilenmedi” görüşünde birleşti
Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan: Nisanda aklınız neredeydi?
“ErdoĞan’In, ‘uzlaşma ararım’ demeye başlaması sonunun geldiğini iyice görüyor demektir. Aklınız neredeydi? Nisan ayında, mart ayında aklınız neredeydi. Türkiye’yi bu krizlere gerginliklere sokmadan önce aklınız neredeydi, diye sorarlar kişiye. O görevi, o yetki kendisinde olacak mı, olmayacak mı? 23 Temmuz’u bir görelim bakalım. Kendisi sanki ilelebet iktidarda devam edecekmiş gibi esip, kükrüyor. Ama ben Türkiye’nin sokaklarında, köylerinde, kahvelerinde böyle bir tablo görmüyorum. 22 Temmuz’da millet konuşacak. 23 Temmuz’dan sonra neyin nasıl yapılacağı belirginleşecek.”
MHP Genel Başkan Yardımcısı Oktay Vural: Başbakan başa bela oldu
Başbakan’ın kendisi artık çoğunluk olamayacak ki, kendisinin artık fonksiyonu yok. Madem uzlaşma arayacakmış, o zaman neden aramamış. Bu sözler, 367 ile ilgili engeli bizati kendisinin istediği, Cumhurbaşkanı seçimini kendisinin tıkadığının itirafıdır. Başbakan, tam bir beceriksiz olduğunu açıklamıştır. Başbakan’ın toplumun ve Anayasa Mahkemesi’nin istediği noktaya gelmesi, Anayasa’nın kararını kabul etmesi, iki yüzlü siyasetçi olduğunu ortaya koymuştur. Hani uzlaşma aranması dayatmaydı, uzlaşmaya gerek yoktu. Bir yandan ‘uzlaşırım’ diğer yandan ‘uzlaşamam’ diyor. Bu adama kim inanır? Zaten 22 Temmuz sonrası AKP diye bir şey kalmayacak, Cumhurbaşkanı’nı biz seçeceğiz. Türkiye’yi gerilime sürükleyen bu Başbakan, Türkiye’nin başına bela olan biri olarak anılacaktır. Başbakan bir baş belası olmuştur.
DP Genel Başkan Yardımcısı Nevzat Ercan Keşke o tarihte uzlaşsaydı
Bu açıklamasını, bu açılımını olumlu görüyorum. Bir şeyi hatırlatmak da isterim, keşke Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde bu yaklaşımını, bu tavrını ortaya koyabilseydi. O tarihte uzlaşma aramış olsaydı, öyle zannedeniyorum ki muhalelefi yok saymasaydı, eminim ki AKP’nin kendi içinden biri, belki de Abdullah Gül hiç fark etmez seçilebilirdi. O dönem muhalefete yönelik “Verdik ellerine, çelik çomak oynasınlar” yaklaşımı doğru değildi. Bu yaklaşım olmasaydı kriz yaşanmayacaktı. Asıl üzüldüğüm taraf, olay mahkemeye taşınmayacaktı.
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol -Günaydın mı desek!
Başbakan’ın ‘uzlaşırım’ açıklamasına ne demek lazım diye düşünüyorum. Günaydın mı desek, tünaydın mı desek, hidayete mi erdi desek? Süreci kısaca hatırladığımızda Başbakan’ın bütün uzlaşma girişim ve çabalarını reddettiğini, buna karşın ‘Çelik çomak verdik, oynuyorlar’ anlayışının sergilendiğini hatırlarız. Yine hatırlanacağı gibi Başbakan, erken seçim isteyenleri de vatan haini ilan ediyordu. Şimdi de sanki bu sevimsiz tavrını bırakmış gibi uzlaşmacı imajı vermeye çalışıyor. Başbakan, kırmızı şapkalı kurt masalı oynuyor.