Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : bu gerçeği okuyun, okutun


servikal
08-10-2007, 07:40 PM
arkadaşlar ben bir sağlık çalışanıyım geçenlerde bir doktor arkadaşımdan email aldım ve bunu sizinle paylaşmak istedim aşağıda yazan her kelime noktasına virgülüne kadar doğrudur ve bu yazıyı sizde tüm arkadaşlarınıza email olarak atın çünkü bu hükümet bu susuzlıkta bile nehirleri gölleri özelleştirme zekasına sahip kişiler tarafından yönetilip ulusal bu topraklara ait nehir suyuna bile para vermeye başladığımız zaman çok yakında nezle olsak bile bunun için para alacaktır bundan kesinlikle emin olun çünkü basından önce (zaten hepsinin ne mal olduğunu bu millet biliyor işine geleni veya kapalı kapılar arkasındaki muhabbetler sonucu işine geleni haber yaptığı için)biz en doğrusunu biliyoruz buyrun okuyun ve lütfen herkese gönderin




>Koylere ebeler, saglik evleri, saglik ocaklari, bolge hastaneleri ve son
>basamak hastaneler seklinde dizi hizmet veriliyordu. Saglik ocaklari
>kapatiliyor. Aile hekimligi aldatmaca!!
>
> Hekimin ilk isi hastayi hastaliktan korumak, koruyamazsa tedavi etmek,
>basaramazsa rehabilite etmektir.
>
>Sitma savas, verem savas, trahom savas birimleri kapatiliyoır. Verem
>hortladi ulkemizde. Herkes pek duzgun besleniyor, yasiyor ya(!!!)
>
> Ve en onemlisi disa bagimli saglik sistemi. SSK'yı yok ettiler, yerli
>ilac sanayi kalmadi, tumuyle emperyalistlere bagimli hale geldik!
>
>Iktidara talip olanlarin bagimsiz, gercek anlamda milli egitimi, saglik ve
>sosyal yardimi adam gibi duzenlemeleri, saglam planlari olamasi gerekiyor!!
>
>FT Devletin sağlığa ayırdığı % 5'lik bütçenin % 80'i ilaca gidiyor. Ancak
>Türkiye'de ilaçla ilgili bir tasarrufa gitmek imkânsız. Çünkü bir anda
>karşınızda ciddi devleri bulursunuz.
>
>
>
>
>
>Namuslu Hekimlerden Korkunç İtiraflar !SSK ve Devlet Hastanelerinin yükünü
>azaltmak ve halkın özel hastane olanaklarından yararlanmasını sağlamak
>bahanesiyle yaptığı, özel hastanelerden hizmet satın almasını sağlayan
>düzenleme insan hayatını tehdit eder boyutlara ulaşmış durumda. İşte Tüyler
>Ürperten İtiraflar:SSK, Bağ-Kur ve Emekli Sandığı'na bağlı hastalar, özel
>hastanelerde en kalitesiz malzemelerle ameliyat ediliyor.Özellikle kalp
>ameliyatlarında kalitesiz kataterler, iplikler, stentler, balonlar
>kullanılıyor. Özel hastanelerin hemen hemen hepsi katater, idrar sondası
>gibi tek kullanımlık malzemeleri, aynı kan grubundaki birkaç hastada tekrar
>tekrar kullanıyor. Böylece az ve ucuz malzemeyle çok sayıda hasta ameliyat
>edilerek 'sürümden' kazanılıyor. Bir paket programından özel hastane %10
>civarında kâr elde ediyorsa, malzemeleri tekrar tekrar kullanarak ya da
>kalitesiz malzeme kullanarak kâr oranını % 35-40'lara çıkarabiliyor.Özel
>hastanelerde doktorun hastayı kurtarmak için elinden geleni yapması, hasta
>cebinden ek para ödemediği sürece imkânsız. Her şeye göz yumuluyor. Denetim
>yapılmıyor; 'göstermelik' yapılan denetimlerde ise sadece cihazlara,
>odalara, tuvaletlere bakılıyor.Artık bütün vatandaşlar özel hastanelerden
>yararlanabiliyor! Özellikle de yıllardır SSK ve Devlet Hastanesi
>kuyruklarında sürünen vatandaşlar, artık en lüks özel hastanelerde ameliyat
>bile olabiliyorlar! Bu olanak, vatandaşı mutlu ediyor. Ama hiçbiri,
>hastanelerde kendileri için en kalitesiz malzemelerin kullanıldığını
>bilmiyor. Bunu bilen, özel hastanelerde bu uygulamalara tanık olan ve hatta
>kalitesiz malzemelerle ameliyat yapıp 'vicdan azabı' çeken bazı hekimler,
>korkuyor.Hem ameliyat ettikleri hastaların ölmesinden hem de bu gerçeği
>kamuoyuyla paylaşmaktan. Çünkü işlerini kaybedebilirler, bir daha asla
>hiçbir yerde iş bulamazlar. Dahası yargılanıp mahkum edilebilirler. Yani
>bir yanda Bu nedenle isimlerini vermeden anlatıyorlar. Bunların kısmen
>bilindiğini söylüyorlar ve kamuoyunun bütün yapılanları bilmesini
>istiyorlar.Peki, SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur hastaları neden en
>kaliteli yerde bile en 'kalitesiz' sağlık hizmetini alıyorlar? Cevap çok
>korkunç
> Adının açıklanmasını istemeyen bir hekim şu bilgiyi veriyor:
>
>"15 bin YTL'lik bir kalp ameliyatına, hükümet 5-6 bin YTLödüyor. Maliyeti
>yaklaşık 15 bin YTL olan bir kalp ameliyatının 5-6 bin YTL'ye mal
>edebilmesi için 5 milyonluk iplik yerine 1 milyonluk iplik kullanılıyor.
>2.000 dolarlık ilaç kaplı stent yerine, damarda sağa solakayarak kısa
>sürede kalp krizine yol açabilen 170 dolarlık stentle hasta ameliyat
>ediliyor. Ödeme gücü olan ise devletin verdiği paket fiyatın üzerine 5-10
>bin YTL eklenip en kaliteli malzemelerle ameliyat ediliyor."
>Ama SSK, Emekli Sandığı ya da Bağ-Kur'dan gelen hastaların çoğu bu bedeli
>ödeyemiyor. çok düşük fiyatlara yaptığı paket anlaşmalar ise özellikle tek
>kullanımlık malzemelerin artık kullanılmaz hale gelene kadar tekrar tekrar
>kullanılmasına yol açıyor. Peki, bunu yapan özel hastanelerin oranı ne
>kadar yüksek?
>"Bunu hepsi y apıyor, ama biz yüzde 90'ı diyelimbari." diyor yine adının
>saklı kalmasını isteyen bir cerrah.
>Ameliyathanelerin durumu da içler acısı. Bir kalp-damar cerrahının ağzından
>çıkan şu sözler insanı şokediyor: "İstanbul'da kalp-damar cerrahisinin
>yapıldığı yaklaşık 26 merkez var. Ancak bu merkezler ABD'de ya da Avrupa'da
>olsalardı, en az 20'sinin ruhsatı iptal edilirdi. Çünkü hiçbiri
>ameliyathane şartlarına uygun çalışmıyor."
>Devlet ve SSK Hastaneleri'nde çalışan doktorlar, bütün bu gerçekleri
>bildikleri halde, daha çok kazanmak için, hastaları kendilerinin de
>çalıştıkları özel hastanelere yönlendiriyorlar
>
>
>Paket programdaki bir hastanın 'kaybedilmesi', hastane açısından daha kârlı
>olduğu için, hastanın yaşayıp yaşamaması da çok önemsenmiyor. Çünkü bir
>hasta erken ölürse hastane tıbbi malzeme, ilaç, yoğun bakım gibi masraflara
>girmeden ve tedavi süreciyle yorulmadan paket fiyatını cebe indirmiş
>oluyor. Not : Bu ileti Türkiye'de 2 milyon internet kullanıcısına
>gönderilmiştir ancak yetmez!
>-- "Son günlerde mutlaka Avrupa'dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa'nın
>emellerine göre yapmak, bütün dersleri Avrupa'dan almak gibi bir takım
>zihniyetler belirdi: Halbuki hangi istiklal var ki ecnebilerin nasihatleri
>ve planlarıyla yükselsin!" Gazi Mustafa Kemal Atatürk / 6 Mart 1922 / TBMM