PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Arif Damar


GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:22 PM
31 EKİM 1964


Suç kanıtı karanfiller beyazdı
Savcı söyledi yazıcı yazdı

Kanlı bir gömlek değildi
Tüfek tabanca bıçak
Karanfildiler

Karanfildiler hem de beyaz
Alındılar durdukları yerden
Açık alandan güneşten
Evlerin bulutların önünden
Yakalandı götürüldüler
Kırk karanfildi kırkı da

Uçtu gitti
Aydınlık düşleri toprak saksıların
Yağmur sonlarının sevinci
Yazlardan inen sıcak
Sorguda duruşmada

Karanfildiler hem de beyaz
Kırk karanfildi kırkı da beyaz

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:22 PM
ALICI KUŞ


Vurur düşlerine ozanın
Güneş kızgınlığından birkaç ağustos
Birkaç ağaç
Yüksek ormanlar kuytusundan

Kardeşliğin alıcı kuşu
Kalkar konar

Köylü
Biçer ayrık otlarını ayırır başaklardan
Kalkar konar
Kardeşliğin alıcı kuşu

İşçi
Tutar ucundan en acar biçimlerin

Sürer
Bin başıboş atı bin cehennemi birden
Kardeşliğin alıcı kuşu
Kalkar konar

Duran el
Gitmeyen ayak
Bir göz ki
Arkasında bir ölü sesi
Döner durur
Kardeşliğin alıcı kuşu

Kalkar konar
Bir açık yürekten bir ötekine
Bir bugüne bir yarına
Alıcı kuşu kardeşliğin.

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:22 PM
BEN BENİ


Ben beni sarpa vurdum ben de böyleyim
Korkulu sular boyu yalçını diki
Ayın karanlığında gün ertesini
Ben seçtim denizleri kendim istedim

Gölleri sevmedim ki düz ovaları
Kişiye bir şey katmaz yürüsen baksan
Denize vurmasa da gölgen bilirsin
Tuza karışacaksın maviye çalan

Kaç kapının önünde bekledim durdum
Kaç güneşten eli boş çevrildim geri
Bir ateş böceğiyim aysız gecede
Bir çağrıyım işitin geleceklerden

Balıkçılar tanıdım ıssız koylarda
Boya karıyorlardı çam kabuğundan
Balıkçılar tanıdım ıssız koylarda
Boya karıyorlardı göklerden sudan

Bir ateş böceğiyim aysız gecede
Muştuyum hiç olmazsa aydınlıklardan
Bizim göklerimiz de çoğalır bir gün
Bir gün gelir toprağın suya aşkından

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:23 PM
BENİ UNUT


Açık pencereden sesleniyor,
ağacın yapraklarına söyletiyor:
"Beni unut!"

Oturduğu evin balkonundan,
bulutlara haber salmış olacak,
ne dedikleri işitilmiyor ama, anlıyorum:
"Beni unut!"

Damların üstünden geliyor bu ses,
tramvaylar, otobüsler getiriyor,
denizden motorlar getiriyor.

Bazen dalıyorum, insan hali,
bir karanlık içinde gözleri
ıslak, siyah konuşuyor:
"Beni unut!"

O gece yan yana yürüyorduk,
hiçbir şey konuşmuyorduk,
fakat sesi, durmadan kulağımda çınlıyordu:
"Beni unut!"

Bu trene de ne oluyor bilmem
yolunda doğru dürüst yürüse olmaz,
Yenikapı'dan her geçişinde
avazı çıktığı kadar bağırıyor:
"Beni unut!.." "Beni unut!.."

Anladım, herkes ondan yana
rıhtımdaki vapur, kilise çanları,
radyoda şarkı, sokak satıcıları,
caddeler, bulvarlar onu tutuyor.
Olmayacak bir zamanda sesleniyor:
"Beni unut!.."

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:23 PM
BÜYÜK HÜNER


İnsanları sevmek kolay değil,
bir hürriyet bu
çetindir memleketimde.

Ben ille varım dersen
bir gün pusuya düşersen,
insanları sevmek
büyük hüner.

Bu dünyada yaşadığın şu kadar yıl,
gerçekten, güzellikten, yiğitlikten
payına düşeni alabilmişsen,
vermişsen payına düşeni
gerçek için, güzellik için,
korkusuz direnirsin.

Bilirsin,
bir kere korku düşerse adamın içine,
bir kere koparsa sevdiklerinden,
mümkünü yok
gitti gider.
Söner gözlerinde güzelim ışık
kararır, çirkinleşir yüzü
önceleri utanır belki
sonra vızgelir
umurumda olmaz dünya.

İnsanları sevmek büyük hüner
insanlarla beraber.

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:24 PM
CHE

Bir sesti O
Bütün sesler içinde ayrı
Yürü diyen bir ses
Savaş diyen bir ses
Katıl diyen bir ses

Dağlar yadırgamaz en yüksek sesi
Sesi dağlara uygundu

Elleri vardı akan
Durmaya okşamaya alışamayan
Çiçekten sudan yapraktan
Kaleme silâhlara açılan
Elleri sesine uygundu

Saklardı kentin sevincini avuçlarında
Saklardı bir sıcaklığı
Geleceğin güneşini andıran

Hey Hey Hey
Kaç Köroğlu birden göçtü
Kaç Dadaloğlu indi dağdan
Kaç ırmak durdu kaç yıldız aktı
Düştü yere kaç bin tüfek

Gün gelecek Gün gelecek
Bir köyde yağmur dinecek
Çocuklar güneşte sevinecek
Yolu açık Guevara'nın

Yolu açık Guevara'nın
Çocuklar kadar kim bilecek
Yürüyecek Yürüyecek

Evimize konuk olsa
Yolu da var gidilecek
Sesler ışıklar dursa
Yolu da var gidilecek

Gün gelecek Gün gelecek
Yolu da var gidilecek

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:24 PM
DA

Ben seni seviyordum seni sevdim
Islak buzağıları seviyordum seni sevdim
Kartal kanatlarını mor menekşeleri keçi yollarını
Öğle sıcaklarında ağır salkımların serin odalarını
Patiska örtüleri köşe yastıklarını ak dantelleri
Bir kapının benim için açılmasını tek benim
Beklenmesini seviyordum seni sevdim

Yalnız kendi bardağımda istemiyordum çayları içkileri
Bir otçuğu koparmasını istemiyordum
Sana vermiyecek olduktan istemiyordum
Elma dilimlerinde cıgara küllerini
Yemek artıklarını çiçekli tabaklarda
Kimsenin aç
Karanlıkta kalmasını

Ben seni
Sıcak ekmeklerden bir sokum
Ayın ondördünü

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:24 PM
DAR AÇI


Uzun saçlar yakışırdı sana uzun yıllar
Bir gökyüzü bitince öteki başlardı
Çevik taylar dururdu güneşte olgun başaklar
gölgelikler dururdu,
Ovalar aydınlıkta dururdu
Bulut geçti derdik bilemedin
Ya da yağmur yağacak derdik
Fesleğen saksıda güzel dururdu
Bak bu olacak şey mi kömür beni vurdu
Ayaklarım aldı başını gitti
Ellerim kaldı duvarda
Kalk ne olur pencereyi aç
Uzun saçlar yakışırdı sana uzun yıllar
Bir gökyüzü bitince öteki başlardı.

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:35 PM
DAYANILMAZ

Gözlerini ölüm bürüdü onların
korkulu rüyalarda uyanıyorlar uykularından.

Günden güne daha cana yakın
günden güne daha yaşanacak hale gelsin diye
her gün daha sağlam
daha usta
daha kahraman ellerle onarılan yeryüzü
eskisinden dar geliyor onlara
eskisinden düşman.

Ne günün ilk ışığı
ne balık sürülerinin ışıldaması suda
ne güneşe uzanan dal
ferahlık vermiyor içlerine.

Çalınan insan emeği yaşatmaz oldu
korkulu rüyalarla uyanarak uykularından
korkunç kararlar verdiler.

Karşı koymazsak eğer
tehlikededir günlük ekmeğimiz
bacamızın tütmesi tehlikededir
evimiz, aşkımız, çocuğumuz
pencerede saksı
kitap sevgisi, insan sevgisi
tehlikededir.

Gözlerini ölüm bürüdü onların
uyumak, uyanmak tehlikededir,
tehlikededir çiçek koklamak
bardakta su, ateşte yemek
bahçede güneş tehlikededir.

Tehlikededir gözbebeklerimiz
Adana'nın pamuğunu yabancılar işliyor
dokuma tezgahları tehlikededir.
İzmir'in üzümü, fındığı Giresun'un
Samsun'un tütünü tehlikededir.
Kapanıyor fabrikalar birer birer
varımız yoğumuz tehlikededir.

Fakat korkunç kararlara ve tehlikelere aldırış etmeden
boy atan başakların şarkısı devam eder
topraktan güneşe avaz avaz.
Çatlayan tohumdaki yaşamak arzusu
her zaman galip, her zaman hür,
dağlardan akan suyun sevinci
her zaman genç, delikanlı
kabına sığmaz...

Dayanılmaz
çocuğunu emziren ananın şefkatine
-yırtıcı, derin-
hilelere, ölümlere karşı gelir
memedeki çocuğun iştahı,
kudreti sonsuz,
dayanılmaz.

Ve sen gözbebeğim
sen erkek sesinle
"İşsiz kalmasın insanlar, öldürmeyelim birbirimizi." dersin
milyonların içinden
milyonlardan ve gün ışığından uzağa götürülür,
işkence görür,
hapis yatar,
sürgün edilirsin;
sevilecek şeyler değilse de bunlar
DAYANILIR...

Halbuki günden güne yaşanacak hale gelen yeryüzünde
toprağın ve insanoğlunun ümitle yarattığı her şey
çatlayan tohum, akan su,
ana şefkati, çocuk iştahı, insan tahammülü,
hayatı öven şiir,
kardeşliği söyleyen şarkı,
mücadele eden resim,
ve emekçinin yüreği, elleri, hasreti
harbe ve ölüme karşıdır
DAYANILMAZ...

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:35 PM
DÖRTLÜK


Bir elim ekmekte bir elim sende
Bir elim gerçekte bir elim sende
İki el bir baş içinmiş masal
Bir elim gelecekte bir elim sende

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:36 PM
DUR DUR


Gecem erken dur dur
Gözlerine bakmazsam uzun bakmazsam
Gecem erken inecek bitecek tükenecek gibi de değil
Dur bir sokak daha aydınlık edineyim
Gecem erken

Yağmuru güneşleri haziranı yürüsek
Diyelim saat 24 aşk dinler mi cumartesiyi geçmişiz dinler mi
Akşamları alsak samanyolunu alsak Aksaray'a götürsek bıraksak
Bir dalı kırdık diyelim şiirden başka nereye konur
Gecem erken inecek dur dur

Hangi gökyüzü ister yasak edilsin bakılmak bakılmak
Dur bir sokak daha aydınlık edineyim
Gecem erken, bitecek tükenecek gibi de değil
İstersen sonu yok diyelim istersen ırak ırak
Gecem erken inecek

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:36 PM
GİTME KAL


Nice nice acıları aklına getir
Bunca yoksulluğu aklına getir
Gözyaşlarını aklına getir
"GİTME KAL" var yok dinlemez bir çocuk isteğidir
Gitme aklına getir

Kıraç mı kıraç toprakların üstüne
Güneşler açar yağmurlar kesilince
Çırılçıplak kayada yeşerir inci ağacı
Dağların kuytusunda bir uslu çiçek
Dağıtır mavisini kendi kendine
Gitme beraberlik içinde
Nasıl sevinirdik aklına getir

Her şeyi her şeyi aklına getir
Gece yarılarını aklına getir
Söylediklerini aklına getir
Sinsi yağmurlar yağıyordu
Soğuktu
Yaktığımız ateşi aklına getir

Nelerden geçiyorsun aklına getir
Gitme dünyamızın her yerinde
Yorgun eller gülleri derleyince
Ellerin sevincini aklına getir
Güllerin sevincini aklına getir

Ne çok severdik seni aklına getir

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:36 PM
HER GÜN YAŞAMAK


Işıklı günlerinde düşün,
memleketini, dostlarını, sevgilini,
onlarla kal, dinlen
bırak kendinden bir şeyler,
bir mağlup akşamın mahzunluğu
silinsin gözlerinden.

Bir kavga sonunu unut.
sen maceralar peşinde değil,
umutsuz bir yolculukta değilsin.

Yaşamak sadece sevmektir, inan bana.
Sevmeyenler dünyamızda yaşamıyor.
Yaşamak suda, toprakta, insanlarda görünerek;
bir zeytin ağacı gibi.
Bir zeytin ağacı gibi, ne güzel
denize yakın olacaksın,
uzayan dallarında, yapraklarında ışık
ta derinlerde köklerin.
Bir zeytin ağacı gibi, bin yıl severek
yaşamak her gün...

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:36 PM
HİSSEN YOK BU AKŞAMDA SENİN


Hissen yok bu akşamda senin
sen öğleden beri
bu renk renk
bu çeşit çeşit söylenen şarkının
artık haricindesin.

Tankın gölgesi uzandı üstüne kadar,
nerdeyse, habersiz gün batacak.
Tamamen çekmiş göğsünden akan kanı
büyük ve mütehammil toprak.
Her şeyin ne kadar şikâyetsiz
saatin hâlâ işliyor bileğinde,
onu akşamdan akşama kurardın,
tabii biraz sonra duracak.
Bugün günlerden cumartesi,
dün yazdığın mektup,
ancak, dört gün sonra eline değecek karının.
Senin orada eskisi gibi sesin işitilecek,
sesin teselli edecek
düşünür gibi gülecek,
kısaca : Yaşayacaksın.
Çocuğun o akşam yazdığı cevapta
bahsedecek çiçek açtığından
bahçenizdeki ağaçların.

Güneş battı,
yıldızlar doğacak biraz sonra,
şimdi karnın acıkmış olacaktı.
Çantanda tayının ve konserven var,
cebinde, yemekten sonra içecek sigaran.

Düşman bozguna uğratıldı arkadaş,
mısralarımda olsun uyan!..

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:36 PM
İKİNCİ DÜNYA HARBİNDEN PORTRELER - 1


Belli söylediğin türküden
yabancısısın bu toprakların.
"Limanlar" "kayıklar" ve "balıkçılar"
ve "gece vakti ılık esen rüzgâr"
uzak buralara.

Sana,
istediğin zaman
istediğin ağacın altına oturup
dinlenebilmek kadar uzak
ve ağır yumruğunu soğana vurup
ekmeğini yiyebilmek kadar uzak
uzaklar,
uzak buralara.

Biraz evvel türküsünü bitirip
ve düşman elindeki
karşı dağları
kilometrelerce uzağa itip
göğüs geçiren arkadaş
belki biz de birbirimizden uzağız
fakat seninle çok defa
büyük kitaplarımızı okurken
aynı satırlarda öfkelenip
aynı satırlarda güldüğümüz için
ve son sayfayı bitirince
ışıklı ve geniş bir dünyaya
bir avuç nar tanesi sevinciyle
döküldüğümüz için
düşüncelerimizde daima biraradayız.

Mısralarımın siperinde de
düşmana karşı
yan yana ve omuz omuzayız.

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:37 PM
İKİNCİ DÜNYA HARBİNDEN PORTRELER - 2


Harbin yorgunluğu kalkmış üzerinden
"avuçlarında toprak ve kan"
sağ ayağın yarım metre uzakta
sol kolun kırık
ve kurtulmuşsun her türlü endişeden.

Kar yağıyor senin kadar sakin
silâh arkadaşların ve bilcümle ordu
kayboldu ufukta.
Belki de şehir zaptedilecektir.

Yine belki
akşam yemeğini yerken
duvardaki resmine bakıp gülümseyecektir
çok uzaklarda bıraktığın mavi gözlü çocuğun.

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:37 PM
İKİNCİ DÜNYA HARBİNDEN PORTRELER - 3


O öylece kalacak :
yağmur, ıslak toprak ve tel örgü.

Hududa yakın bir kesimde
arkadaşlar hücuma kalktılar,
ayak sesleri hâlâ kulağındadır.

Süngülerin karanlıkta parıldayan soğuk demiri
bir türlü çıkmaz aklından.

Harap olmuş istihkâmda,
apansız farkına vardın ki sıcak kanın
teninde lezzetle sızıyordu.

Ah ellerin ne kadar soğuk!..

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:37 PM
İKİNCİ DÜNYA HARBİNDEN PORTRELER - 4


Silahın düştü elinden
bundan sonra bir hayal parçasısın.

Dostların seni garipseyerek anacak,
vakitsiz ölümüne üzülen bu küçük şiirde de
benim gönlüme göre olacaksın.

Halbuki biraz evvel kar yağıyordu,
sen ağır yaralı;
arkandan düşmandan kurtarılmış toprak,
suları buz tutmuş Vistül,
ağır ağır yürüyordun.
Ufukta belki,
karla örtülü kuleleri ve damlarıyla
biraz sonra şehirler gözükecekti.

Ayak izleri örtülürken arkadaşlarının,
sen çam ormanlarını ve sakin gölleri
son adımında birden bire geçerek
denize vardın.

Ondan sonra bir hayal parçasısın.

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:37 PM
KEDİ AKLI


Bir diyeceğim yoktu hüzünden yana
Yıpranıyordu kötü kadınlarda aşkım pis karanlıklarda
Yetmiyorum yeni insanlara yetişemiyordum
Ölür kalırdım belki de sokak aralarında bir kenarda
Kimin umurunda dedi ama kendimi inandıramadım buna da
Yakışmıyordum eski pencerelere yosunlu sulara
Ölür kalırdım belki de sokak aralarında bir kenarda
Uyandırılacak çocuklarım vardı uyuyorlardı uykularında

Çok mu yaşamıştım az mı ölmek hakkım mıydı yıl varken akşamlara
Bu kedi nerden çıktı demeyin kapı aralıktı ben bıraktım da
Okşayacak bir şey ister ellerimiz kendi sıcaklığında
Yıpranıyordu kötü kadınlarda aşkım pis karanlıklarda

Ne iyi etmişim aldım düşündüm kedilerin yarı ak yarı kara aklında
Kedi işte kedi boğuyordu yavruyu engel görünce aşkında
Çekilmemişti denizlerim
Döndüm hırpalanmış geceden dayanıklı aydınlıklara
Ağlanır kedi yavruların çocuksuz anaların arasında
Bu kedi nerden çıktı demeyin kapı aralıktı ben bıraktım da
Uyandırılacak çocuklarım vardı uyuyorlardı uykularında
Ne iyi etmişim uyur uykularında

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:37 PM
POSTACI

Hüzün postacısıyım çoktan
Sürüklesin kasım yeli beni de
Bakır yapraklarla birlikte
Yağmur değil sıkıntıdır abanan
Antenlere bacalara kiremitlere

Bilinir mi kaç ayrılık yaşanacak yeniden
Kaç yazların güneşi eskiyecek
Güller mi beyaz aça aça tükenen
Adları anılmayan daha kaç çiçek
Sürüklesin kasım yeli beni de

Ölüyor yerde bir yerde
Solgun güneşi
Güzün

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:38 PM
SAAT SEKİZİ GEÇ VURDU


Kime ne desem
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum

Düşünmeden biliyordum deniz ılıdı
Dökülen çelik katı
Yürüyenler yanyana

Yüzümü güneşte dinlendirsem
Dağın dağ olduğunu bilsem ovanın ova ağacın ağaç
Kurtulurdum

Çok köprülü sular gibi git git bitmedi
Boyuna kendimi dinliyordum eski yağmurları dinliyordum

Saat sekizi geç vurdu
Giden gitmiş hüznü ayaklandırmak boşuna
Düşünmeden biliyordum

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:38 PM
SAKSI


Elimde demin
Küçük bir saksı vardı
Boş bir saksı

Nasıl ağırmış meğer
Nasıl kolum ağrıyor
Boş
Bomboş
Çiçeksiz bir saksı

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:38 PM
SESLERİN AYAK SESİ


Kırlangıçlar dönecek yakında
Açılacak onurlu kapıları
Haziran sabahlarının
Ağırdan

Yer gök deniz nasıl bak
Birbirine karışacak
Çiçekler başı çekecek hey Nice
Sonra çocuklar
Balonlar uçurtmalar bulutlar ellerinde
Ardından
Beyazlar kırmızılar kayıklar
Haydiii
Yeşilde mavilikte

Ayak sesleri var başka işiteceksin
Bizlerin ayak sesinden
Toprağın var suların var ağaçların var
Günlerin *******in
Sözlerin biçimlerin ayak sesleri
Ayak sesleri elele
Ayak sesleri kıyamet gibi
Işığın ayak sesi
Gölgenin ayak sesi
Seslerin ayak sesi

Çocuğum ilk ağızda bunları belle

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:38 PM
SOKAK


Önce yağan kara gülümsedi
Kaçıştı sonra yalın ayak çocuklar
Dikildi durdu işsizin biri
Çıkardı güneşi ceplerinden

Kadındı kursağına girmedi
Kaç gündür sıcak bir şey
Ta Sivas'taki çorbasını
Uzattı bir hasta yattığı yerden

Oda soğuk
Kapı aralıktı
Bir bebek öğrendi karanlığı
Bir uçurtma tellere takılırken

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:38 PM
SUNU


İlle de görmek için mi beklenir güzel günler
Beklemek de güzel

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:39 PM
YOKSULDUK DÜNYAYI SEVDİK


Öyle uzak
Gitgide
Öyle güzelleşti ki
O yüzü hiç görmedim
Hiç yaşamadı belki
Tülin'in yüzündeki
Duru güzellik
Nasıl da benzer
Ben kırgın
Küskünken
Evsiz barksız bir anının
Puslu
Kırık
Yerinden düşmüş camındaki

Güneşsiz bir kış akşamındaki
İnce
Solgun
Esmer

Nasıl da benzer
Ben kırgın
Küskünken
Kimselere görünmeden
Dönüp dönüp baktığım

Saksılara
Deniz kabuklarına
Kitap yapraklarına bıraktığım

Ama zor
Ama kolay
Tavanda bir yarım ay

Nasıl da benzer
İnce
Solgun
Esmer

Ben kırgın
Küskünken
Evsiz barksız bir anının
Puslu
Kırık
Yerinden düşmüş camındaki
Güneşsiz bir kış akşamındaki
Tülin'in yüzündeki
Duru güzellik

Ama zor
Ama kolay
Yoksulduk
Dünyayı sevdik

Tavanda bir yarım ay

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:39 PM
YOL GİDER AH NASIL DA


De bana
Anlat hadi
Kaç
Kaç kez
Gönül gözüyle gördük
Can kulağıyla dinledik ki

Ah çın çın nasıl da güzel
Bir aydınlık
Beklenmedik bir zamanda
Beklenmedik bir yerde

Önümüzde
Arkamızda
Her yerde

Bir ses
Seslenen bir ses
Adımızı

Bir selam
Bir merhaba

Trende
İskelede
Durakta

Uzakta
Ah uzakta
Ah Bozcaada/Tenedos'ta

Bir şarkının ilk sözlerinde
Bir martının son sözlerinde

Ay saklanır bir buluttan bir buluta
Göz kırpar
Erken sabahların
Kurnaz yıldızı
Suda
Düşen yaprak ah nasıl da
Ah çın çın suda
Akarken

Kibrit nerede derken
Bir dergiye bakarken
Kuşluk vakti
Kapımızı kaparken
Sokaklar
Bakakalır
Kırlangıçlar çocuklar da
Ah çın çın nasıl da güzel
Yol gider ah nasıl da

Kartal bulutlardan inerken döne döne
Ah ikindi sessizliği
Nasıl da çınlar ikindi sessizliği
Yazların ovasında

Küüüt küt vurur
Açık kanadı penceremizin
Küüüt küt

Nasıl da aydınlanır su
Ah nasıl da aydınlanır
Çın çın içimizde

Takırdar durur
Tek ayak üstünde leylek
Takır takır
Takır takır

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:39 PM
YOL YORGUNU


Bana bir türkü öğretsen
Ayın aydınlığında söylesem
Gecenin karanlığında söylesem
Yağmur yağınca söylesem
Toprak uyanınca söylesem
Bana bir türkü öğretsen

Bana bir türkü öğretsen
Beraber olunca söylesem
Ayrı kalınca söylesem
Seni unutunca söylesem

Bana bir türkü öğretsen
Geldiğim yerlere er geç dönebilsem
Sevebilsem her şeyi yeniden sensiz
Sensiz vazgeçebilsem
Gece demesem gündüz demesem
Kimseleri dinlemesem
Hem yürüsem hem söylesem
Hem söylesem hem yürüsem

GooD aNd EvıL
08-13-2007, 01:39 PM
VİETNAM


Vietnam için yazmadın dedi Akşit
Vietnam için şiir yazılmaz
Vietnam için döğüşülür
Vietnam için ölünür


Yapraktan kömür
Kirpikten kül
Gözlerin yandığı Vietnam

Dağ ol dağlarına katıl
Başak ol
Tüfek ol çatıl
Tuz ol ekmeğini bansın
Göreyim

Ağlamayı bilmiyor Vietnam
Şiir ne ki
Gözyaşı
Çocuklar doğmadan öldürülüyor
Git Vietnam'da ana ol