Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Zafer Şık


GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:41 PM
5217 Sokak


Gözümde değil
Gönlümün derinliklerinde büyüttüm seni,
Sen aşkımın mavisi!

Senin denizine yelken açtım bir akşam vakti
Başka sular da haram zaten
Sende seni yaşıyorum
Senden tutunuyorum hayata bir köşeden

Erken yaşayamadım ki seni
Çok geç bulduk birbirimizi
Onca zahmetlere inat
Belki daha da çok sana bağlanabilmek içindi-
kaderdeki bu firak
Sevdada son durağım,

İmsak vaktine ramak var şimdi
Yine sabaha kadar uykusuzluğumsun
Seni düşünmekten mutluyum..
Ezana hasretsiniz biliyorum
Bizdeyse aşinalık var, biz kör uykuda can veririz..

Gözümün önünde değilsin
Ama resmin önümde
Sesin nefesime karıştı yine,
Çayım soğusa da
İçimi ısıtıyor yine de
Çünkü seni de demledim beraberinde
Efkarımda sen, içimde sen
Duamda sen ve ben,

Hep aydınlıksın düşlerimde
Geceleyin her daim ayın on dördüsün,
Karanlığa yer yok,
Her yerde sen
Aydınlık bir gecenin ardından
Nurani bir yüz,
Sana susuzluğumu gidermek için
Aynalara bakıyorum
Seni görüyorum
Sensiz geçen günlerime inat,
Seni gözümde değil
Gönlümün derinliklerinde büyütüyorum,

Şimdi bütün yollarım sana çıkıyor
Dört yönümde sen
Seni senden soruyorum,
Şarkılar seni besteliyor benim için,
Her daim bir yanım eksik derdim
İkimiz iki yarımdık
Tamamladık bizi,
Bulanık bir geleceğin ardından
Bana gülümsemeni gördüm
Vazgeçtim sabırsızlığımdan
Sensiz şehrin Camişerif mahallesinde
5217 sokağında seni bekliyorum şimdi.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:42 PM
Acemi


Unutulurmuş dediler ya!..
O zamanlar çocukluk işte,
Platonik sipariş bayramlar
Tescillenmemiş kaygılı umutlar vardı
Ve karanlıkla uzayan rüyalar adama bakardı…
Sonra kalakalmışlık yalnız başına bu şehirde
İncitilmiş arzuların viraneliği hatıralarda
Ismarlama hesaplar,
Tek kişilik sahne oyunları!
Şimdi her şey bir yürek ağrısı!!!

Sürgülenmiş ve mıhlanmış kapı!
Çaylaklık ve çömezlik; bir ilk işte,
İşte fersiz geleceğin akıbeti;
Kalemiz düştü ilkin
Sonra atların nalları düşünce bir gül fırtınasında
Ve vezir de esir edilince peşinen bir file
Şahı devirmek bize kaldı!
Acemilik işte,
Gençliğimiz; pusatsız hovardalığın hazin nihayeti..
Şimdi her şey bir baş belası!!!

Kendim gibiyim her daim
Şiiri eskiden de severdim,
Ben inşa ettim tüm çıkmaz sokakları
Hep vuslat türkülerini damıttın aynalardan
Çareler aradım aylarca bu diyarda
Sonunda bir mim koyabildim hatıralara
Mezara gömdüm eski-
Ve siyah-beyaz fotoğrafları..
Acemilik kazası işte,
Şimdi her şey nisan ayı
Ve geriye dönüp baktığımda
Tüm olup bitenler yapma kartpostal gibi buralarda,
Senin çocuğundum ve ağırdım o zamanlar
Şimdi bir şey o kadar uzak ki..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:42 PM
Antik Kentten Bir Sahil Şehrine




Çok geç tanıdım hayatı
Ama erken yedim tokadını sevdanın,
Yaşamın, arkadaşların, sırtımdan vurmaca bütün ihanetlerin..
Antik kentten ayrıldım bir akşam
Yorgunum, vurgunum, durgunum
Bir sahilde dalgalar benim yüzüme vurur sessizce
Yine de olsun arkadaş
Bu cihan saltanatını ayaklarımın altına almışım,
Bak ölmedim ayaktayım
Bu büyük ve yaralı ve kanayan köylü kalbim
Küçücük bir şehirde yorgun düştü be zalim,
Şimdi bitmeyen bir sancıyı
Bitirmek için bir sahil kentindeyim
Geçmişi değil antik kentin sokaklarını özledim
Haram ettiğiniz çocukluğumu istemiyorum sizden
Bana haram ettiğiniz umutlarımı, hayallerimi istiyorum sadece
Çok görmeyin bunu bana
Ben onlarla yaşıyorum
Onlar tutunuyorum hayata..

Yine de olsun be arkadaş, olsun
Sizi böyle de seviyorum
Şu üç günlük fani dünyada kalbime kin tohumlarını ekemem ki
Düşmanlığa benim vaktim yok
Lügatime yazılmamış öyle bir kelime,
Hep kaybettim biliyorum şimdiye kadar
Hep acıları damıttım sizlerden
Bunu Numan’ın annesi canım ablacığıma defalarca söyledim..
“Ben öç almak için gelmedim dünyaya”
Terazi’lerin dengesi hiç bozulmasın n’olur
Hayat o kadar güzel ki
Gerçi siz de biliyorsunuz ama belki unutmuşsunuzdur!
Şunu hep bilmek gerekir
“Bir kötülük yapıldığı zaman
Kişi o kötülüğü yaşamadan göçmez bu dünyadan”
Onun için benim hakkım size helal
Bunu ayrılırken size diyemedim belki
Çünkü hiç biriniz yanımda yoktunuz o akşam vakti,
Sizler de helal edin arkadaşlar sizler de
Belki bir daha dünya gözüyle görüşmeyebiliriz sizinle,
Ha bu arada çiçeklerime bakmayı da ihmal etmeyin!!!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:42 PM
Artık Alıştım



Artık alıştım, öğrendim..
İlk değil
Bundan sonra
Son söz hep benim,
Kapım açık herkese
Buyurup gelsinler,
Varsa bir fincan kahvemiz
Zevkle ikram ederiz,
Bilirsiniz bir fincan kahvenin
Kırk yıl hatırı var,

Artık alıştım, öğrendim..
Hem ilk hem son söz benim
Ben böyleyim
Siz kabul dedikten sonra
Ben söze yeni başlarım,
Siz değil
Benim buyurmam lazım evvel
Tamam adet yerini bulsun gelelim,
Kahveyi siz ikram edersiniz
Ama kırk yıl hatır değil bu kahve
Hatırı olmazsa hiç
Olursa ebede kadar,

Artık alıştım, öğrendim..
Bize göre değil yine de
Hep derim
Aldanabilirim belki
Ama aldatmam hiçbir kimseyi,
Çünkü ben böyleyim
Kendim gibiyim
Göründüğüm gibiyim yani
Ama siz de
Hem yiğidi öldürdünüz
Hem de hakkını yediniz!

Artık alıştım, öğrendim..
Ekmek aslanın ağzında diyorlar hep
Bu doğru
Kolay değil hiçbir şey, ama geç öğrendim,
Ekmeğimiz aslanın midesine indi sonra
Bu da doğru,
Ve öğrendim ki
Aslan da aç ve o da ekmek arıyormuş artık!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:42 PM
Aşk Vadisi


Aşk vadisinde kelebekler uçar güllerin üzerinden..
Gül şehrinin saltanatına her asırda bir gül alındı
Ondandır her kuşun adı bülbül konulmadı!

Haramilerin talan ettiği aşk kervanında
Sırrımız feryadımızdan şimdi çok uzaklarda,
Ateşine tutuşmak aşkın
Hatta yanmak gerek bir gül uğruna,
Ateşe düşene yanmaktan başka çare kalmadı
Aşk vadisinde gül hasreti hiç yaşanmadı,

Alıp bir başımı gitmek istedim aşk vadisine
Ben kim, Simurg ve kaf dağı kim!
Orada gönül gözünde kıl bitmişlere yer yok!
Aşk vadisinde tüm çiçeklerin adı gül olmadı
Güller ki ta ezelden aşkta kül olmadı.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:42 PM
Aşkların Şahikası


Cananı olan canların gülistanlığıyım,
Hiç batmayan güneşlere demir almalıyım,
Geveze ruhların son matemli durağında
Lahuti baharların ardından koşmalıyım,

Yeni tanıştığım hayallerle çıktım yola
Öteler ötesinde ay ve güneş kol kola,

Aşkların şahikasında mecnun ve Leyla var,
Bir ateş ki düştüğü yere hayatlar sunar,
Bir sevdadır ki ebede meftun olanlara
Sunulur siyahı hiç olmayan yarınlar,

Hep kendimizi aradığımız *******de
Mavera tadında devalar bulunur derde,

Kezzaplı umutların sancısını çekerim,
Siyah kefenli gecede sabahı beklerim,
Diken üstünde yarınlar üşüyen kor gibi,
Bugün buradan gider sonra yine gelirim,

Uğruna adadığımız güller hiç solmadı,
Bu yola baş koyanlardan ağlayan olmadı.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:43 PM
Bağdat Türküsü

Hastahane koridorlarında ağlayan
Ve yeni solmuş bir gülün adıdır; zeynep,
Karanlığa inat binlerce yıldızların,
Bağdat’a doğan gecenin adıdır; zeynep..
Yıkılmış kentlerin dili yoktur, bilirim…

Sevgiyle harmanlanmış dostluklar nerede!
Martın yirmisinde denize hüzün akar,
Mavinin türküsünü söyleyenler nerede!
Necef’te, basra’da yaraları kim sarar..
Anlaşılan medeniyet tarihte kalmış..

Dünyaca şanlı iki zalimin elinden,
Muharrem ayı şu ırak’a haram oldu,
Yüreklerde acılar şimdi çok derinden,
Şehirlerde talan, minik eller kan oldu,
Mazlumlarda ah, mazlumlarda şimdi figan…

Yaralı bağdat; bir kralın sürgün evi..!
Dünya tarihi on dört asırdan bu yana,
Dini bir milletleri, hiç ayrı görmedi,
En içli güfteler bağdat’lı analarda:
“Gidip gelmeyecek, dönüp görmeyecekler…! ”

Zeynep, sabah olmasını beklemektedir,
En hüzünlü dualar da gece dökülür…
Maveradan melekler gülümsemektedir,
Ve soysuz bir saltanat tarihe gömülür,
Zalime sürgün, mazluma bir cihan düşer…

Sokak başlarında koşan sonra da gülen,
Ve hiç solmayan bir gülün adıdır; zeynep..
En karanlık gecenin sabahına doğan,
Üstümüzdeki güneşin adıdır; zeynep,
Bir notanın son durağıdır; zeynep, zeynep…

Savaşlara ceza verebilseydim eğer,
Ebediyen mutluluğa mahkum ederdim.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:43 PM
Başı Okşanmamış Yetim



Başı okşanmamış yetim,
Sen ağlama…
Kara sözlü insanlar ortasında
Saçlarını tara inadına,
Yüksek tut, göklere çıkar umutlarını,
Menzilin gülistan olsun
Sen gül olmasan da
Gül koksun her yanın,
Etrafa dağıt güllerin en güzellerini!

Dümenini sen kullan hayatının
Hayra yor rüyalarını
Rotanı nur’a tut
*******i mehtap olur,
Ay ışığı denize
Yakamozlar göz bebeklerine vurur,

Sen ağlama,
Dikensiz büyüt güllerini!
Mavi gül yetiştir tam orta yerinde,
Herkese tebessümü borç bil
Dosta selam
Düşmana güven ver,

Başı okşanmamış yetim
Sen ağlama
Başı okşanmamış yetim, git
Git, sen okşa başı okşanmamış bir yetimin.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:43 PM
Beni Unutma



Bayramlık tutku değil bu
Ama, yeni mi yeni bir tebessüm hayata,
Küllenmemiş uzun bir bekleyiş
Uzakları yakın eden dostluğumuz
Canciğer kardeşliğimiz senle
Senle beraber olmak sanal alemde de
Bir kehf suresi bereketi işte,
Çilekeş bir aşkıma senle çareler aradım kaç defa
En son “keçi inadı” tutmuştu birilerini
Keçiler kimden ders almışlar bilir misin ki!
Galiba! Bilirsin.
Yine söylemeyeyim gülersin sonra abla,
Ta yaban ellerinden
Bir gece yarısı ansızın görüşmek seninle
Canım Feyza’yı kucağında
Yanağını öperken görmek ne güzel,
Senin mutluluğa hasret yüzünde
Bir gece yarısı gülümsemesi ile görmek ne güzel,
Yüreğimde, abla tadında sevgin alev alev
Kalbim seni mutlu görmek için atıyor her defasında
Tabiri zor belki ama, sana çok alıştım çok,
Su kadar aziz ol canım
Toprak kadar da ailene vefalı ol ölene kadar..
Dualarım seninle,
Bu şehirde bir senin gülümsemene
Bir de gül yarime tutunarak yaşıyorum sadece.
Sen de lütfen ne olur beni unutma e mi canım.

Senin için ablacığım Azra,
21 mayıs ‘04

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:43 PM
Bir Cami Avlusu



Bir cami avlusunda
İki israil kauçuğu gölgesi altında
Üç bardak çay yudumlayıp
Efkar katmerleştirdim son telefonla,
Bir ikindi sonraydı olanlar,
Çaylar bitti /
Şekerler nasıl da eriyiverdi,

Etrafımda yaşlı başlı adamlar
Ellerinde tesbih
Önlerinde çay
Gözlerinde hala gençliklerinin feri,
Benimse nihai bir göz ağrının ilk demi..

Göğe uzanan binalar arasında
Varoş umutların kurbanlığıyım,
Umut fakiri değildim aslında
Herkes kadar zenginim, zengindim oysa,

Saat akşama
Ben ilahi davete icabete tutuldum
Sonsuzluk tadında dualara
Beni alıp götürecek olan miraca
Her şeyin “ol” emri sahibine o kadar muhtacım ki
Hepimiz o’na o kadar çok muhtacız ki..

Bir yerden başlamalı,
Bir yerinden tutunmalı
Yerden göğe uzanan merdivene,
Faniye fena vurulan biz divanelere
Oturduğum cami avlusunda
Kement olmuş iki israil kauçuğunun gölgesi altında
Çayımı bitirip kalkarken son sözüm
Asrın hal ehli, zamanın bedi’sinden:
“Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde,
Fani dünyada bıraktığın eserlere kıymet verme”.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:44 PM
Bir Hal Ki


Taht-ı Süleyman yıkılıyor üstüme
Tarihin en büyük yangını bizim için kurulmuş görüyorum,
Şaşkın gözler etrafımızda temaşa etmektedir,
Akıbetimden korkmuyorum aslında..
Mancınıkla, ateşe İbrahim peygamberle beraber atılıyoruz
Bir yetimin canhıraş ağlaması duyuluyor önce
Ve sonrasından kaçınamıyoruz zaten, bir şehir talan edilir gizlice
Kaçamıyoruz, kaderin anaforuna tutuluyoruz öylece,
Derken gagasında bir tutam çalıyla bir kuş belirir
Ve atar dağ gibi odunların içine onu,
Bir ceylanın gözyaşı düşer toprağa
Ketum ve sükuti umutlar yeşerir sonra,
İbrahim peygamber farkına varır olan bitenin ve kuşa:
“Zaten büyük bir ateşin içerisindeyim
Bilirsin ki eğer kastın varsa faydası yok” der
Fakir ruhların gizlenmeyen adaveti belirir havada,
Ve İbrahim peygamberi asıl bu kuşun son sözleri yakar
“Ben de biliyorum.” der. “ Maksat düşmanlığımız belli olsun” ..

Bir ceylan dağdan suya iner sessizce
Obadaki nergisler içler açar,
Bir şehir yeniden kurulur tüm Cengiz’lere inat
Yalnızlık şairlerin ilhamıdır kalabalıklarda,
Tarihlerde bir “sin, şin” muhabbeti!
Ve Hallac’ın yüzülen deri menkıbesi anlatılır..
Derken bir kuş daha belirir, çaresiz ve bitkindir
Ağzındaki iki damla suyu ateşe bırakır aniden
Bir kuş da olsa tüm İbrahim’ler (a.s) için
Çarpan bir kalp vardır anlaşılan,
İbrahim peygamber sorar bu kuşa da:
“Görüyorsun ki ben zaten büyük bir ateşin içerisindeyim
Bilirsin ki bana hiç bir yardımın dokunamaz” der
Ve kıyamete kadar tüm kalplerde iz bırakacak
Alevler içerisindeki yüreklere su serpecek
Şu sözleri söyler:
“Ben de biliyorum, ey Halil İbrahim!
MAKSAT DOSTLUĞUMUZ BELLİ OLSUN” der
Taht-ı Süleyman tekrar üstüme yıkılıyor..

Bir hal var şimdi tarifsiz
Bir hal ki geçmişe tekrar dönüş imkansız
Bir hal ki adama aslında bu yakışır
Bir hal ki kaybetmek aslında yok bir daha,
Merhaba sabah
Merhaba arkadaşlar, merhaba...

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:44 PM
Bitti


Elveda demeden ansızın çıkıp gitsem bu şehirden
Kimsecikleri görmesem ahh!
Tersine yorumlanan rüyalara alıştım
Yine hicran kaldı kesemde
Yine özgürlüğü anlaşılan kitaplardan okuyacağız sadece!
Hazan mevsimin son demindeyim
Bardağı taşıran son damlalar bitmek bilmedi
Ben bittim, ömrüm bitti
Göz yaşım sel olup aktı gitti
Kapalı kafese dair ne varsa hepsi bitti!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:44 PM
Cahil Bir İnsanım


Belki okumuşluğum var ama cahilim işte
Çünkü cehalet okumuşlukla hiç mi hiç değerlendirilmez..
Cahil bir insanım..
Belki öğretmenim olsun
Yine cahilim çünkü, ancak yaşadığımız bilgi bizimdir, gerisi nafile
Kendisini ıslah etmeyen başkasını asla ıslah edemez der peygamber,
Cahil bir insanım…
Yirmi beşinde bile hayatı öğrenemedim
Bu gidişle ölünceye kadar çözemeyeceğim,
Sırlar sır içinde saklı.
Cahil bir insanım…
Gün geçtikçe daha da acizliğim artıyor,
Fakrımın nihayeti yok,
Cahil bir insanım…
İnsanları geç tanıdım hep,
Ama erken yedim tokatlarını.
En son işlenmemiş ve el değmemiş bir inci tokadı yedim,
Cahil bir insanım…
Aldandım belki ama ben bu cehaletimle bile aldatmadım hiçbir kimseyi.
Hepsi hala abla, abi ve kardeş tadında hatıramda,
Hala kapım açık, hala onlardan haber beklerim,
Çünkü benim kapımda yer yok düşmanlığa..
Belki bazen ilkin sinirlenip kızabilirim ama devam ettiremem..
Cahil bir insanım…
Ama hayatı gazetelerden, filmlerden değil yaşayarak öğrendim,
Yine hala da cahilliğim yüzümden okunuyor benim..
Cahil bir insanım…
Bu yüzden antik kentten
Yedilerin ve Danyal peygamberin kentinden bir zindan kentine geldim,
Keçi inadını başkalarına bıraktım
Belki en güzeli bu oldu benim için,
Cahil bir insanım…
Yine de şiiri, kitapları ve satrancı seviyorum,
Gülleri seviyorum,
Gül peygamberini canımdan daha da çok seviyorum…
Cahil bir insanım…
Ama ben kendimi bu halimle yani cehaletimle daha çok seviyorum.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:45 PM
Çıkmaz Sokak

Suda vefa yalnızca balıklara,
Geceleyin güneş utanır aydan,
Ellerim uzanırken semalara
Parlak bir “yıldız” kayar gökten o an,
Suda vefa yalnızca balıklara..

Anlatabilsem seni *******e
******* ki her gece aydınlanır,
Göz yaşım düştüğü zaman yere
Bütün komşular kapıma dayanır,
Anlatabilsem seni *******e..

Ah, baharda şu “gül”ler bir solmasa!
Mezarımızın üstüne dikilir,
Çürümüş kemiklerimiz de olsa
Ruhumuza elbet “Fâtiha” gelir,
Ah, baharda şu “gül”ler bir solmasa..

Derin hayallerinde kaybolurum,
Süvarisiz şahlanmıyor hiçbir at,
Gidilmiyor az ötesi uçurum,
Ya bir rüya, ya da yalan bu hayat,
Derin hayallerinde kaybolurum..

Esmer deli kanlı içten yaralı
Sevdalanır yeşil gözlü dilbere,
Bu sokakta bütün yollar kapalı
Sadece açık kalmış bir pencere,
Esmer deli kanlı içten yaralı..

Titrer ellerim hep seni görünce,
Eririm bakışların arasında
Hayallerimde gezersin her gece
Sensiz günlerim ayrılık yasında
Titrer ellerim hep seni görünce..

Gelinlik içinde nereye böyle?!!!
Yağmur bulutu rahmetten yoksun mu?!
Bir çiçek baharda solar mı öyle?
Gidiyorsun ağlamamak olur mu?
Gelinlik içinde nereye böyle?!!!

Üstü örtülü bütün anıların,
Yüreğim yüreğim acı içinde
Kim bilir öleceğim belki yarın,
Bir yüreğim var, o da kan içinde
Üstü örtülü bütün anıların..

Nergisler soluk, kuşlarsa ötmüyor,
Yeni bir ölü mü var bu mezarda?
Yüzümüze “gül”ler neden gülmüyor?
Bir yas var ama, sadece burada
Nergisler soluk, kuşlarsa ötmüyor..

Denizde dalga, hiç geçit vermiyor,
Her günün bende bir hatırası var,
Kalan gün, geçen gün say hiç bitmiyor,
Bu yollar çok uzun, bu yollar çok dar,
Denizde dalga, hiç geçit vermiyor..

Üşüyorum bu karanlık sokakta..
Güneş buraya hiç doğmayacakmış,
Yalnızca ben değil, herkes ayakta
Parlak bir “yıldız” gökten kayacakmış,
Üşüyorum bu karanlık sokakta..

Zeminde “yılan” var, havada “baykuş”!
Bu dünyada hayat kocaman yalan,
İnmekle çıkmakla bitmiyor yokuş,
Kapılıp gidiyor dünyaya dalan,
Zeminde “yılan” var, havada “baykuş”!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:45 PM
Çoban Yıldızı


Kızıl bir intizarla yıkıldı alem,
Herod’un çaresizliği hatırlarda..
Bırak kimse mesih’i bilmesin,
Emevi cami bilmecesi hala çözülmesin
Hepsi bir sırr-ı kadime gömülsün…

Denizlerde hep aynı dalgalanmalar,
Bütün dudaklarda bir mehdi türküsü..
Ay başında hilali görmedin mi?
Öyleyse git maraş’tan sor o kutlu geceyi,

Uzun bir ömrün hazin nihayetini,
Kızıl deniz anlatıversin sana..
Med cezir olsun gidip gelsin umutlar..
Ama bikerecik bile olsa
İpi ellerinden kaçırmasın taylasanlı adamlar..

İfşası mümkün değil zaten,
Hilali ben görmedim, mehtabı görmedim,
Gri bulutlar arasındaki hilali ben görmedim,
Ve bana bikerecik olsun göstermediler
Karanlıkta yönümü bulmak için çoban yıldızını…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:46 PM
Demir Atmak Zamanı


Bastığım topraktan utanarak yürüdüm yollarında
Şehrimin bütün gizemli kapılarını sana açtım,
Hasretler çektim içime, sonra
Firakın gelip çöreklendi en senli yanıma bir gece,
Dağ olup üstüme üstüme yürüdü gidişin
Acılar görmüş yüreğimin takati bir tek hayalin
O da heyula, can kavgası, en acılı ölüm armağanı..

Yokluğunun en tenha yerinde
Kırmızı plakalı matemler birikir gözyaşlarımla,
Seyrine tutulduğum yeşil dalgalı özlem
Ve yürüdükçe en onmaz yerime özlemlerin gelip oturur,
Süt mavisi düşler yanaşırken içime
Karanlığa göz kırptım nedensizce!

Seni sözlerden, cananı cansızlardan öğrendim!
Ham umutları kovdum kapımdan pervasızca
Asra yeminler olsun ki
Lal arzularım olmadı sana dair,
Köhne ciltli ama yaldızlı yüreğimin sahibi
En cimri yanımdı seni şiire yazmam!

Senden mülhem şiirim, şuurum
İlmi kalemle tahsil ettim
Bengisu tadında bir dirhem mürekkepte buldum cinanın yolunu!
“Siyahnur”un rahmetin huzmesi oldu,
Gülistanlığımın şehremini!
Gittiğin “kün” emriyle gel,
Kalelerimizin içindeki devşirme subaylar
Keçe külahlıların esiri şimdi!

Vakit yaklaştı
Kutlu bir doğumun sancısını çeker insanlık
Artık güneşten bile daha aydınlık umutlarımız,
Yüzümüzde yusufî bir tebessüm
Gönlümüzde davudî sesli çağlayanlar fışkırır,
Demir almak değil
Artık demir atmak zamanı!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:46 PM
Elmas


Çıkıp seni aradım caddelerde
En kuytu sokaklara bile girdim
Sahile indim sonra
Dalgalar yüzüme vurdu sensizliği
Utandım, utandım, utandım işte sensizlikten..
Biliyorum şimdi sen benden çok uzaklardasın
Özlemin körükleniyor içimde
Ben güneyin sahillerinde
Her akşam can veriyorum şu Mersin’de
Şu sahil şehrinde, bu zindan kentte
Bir tek sana tutunarak yaşıyorum sadece,
Sen şimdi yaban ellerde ne edersin ki
Çağırsam yanıma gelir misin?
Ölüm günü habersiz alırlarken ruhumu
Sen de bunu duyunca
Bana kavuşmak için Yaradan’a dua eder misin?

Şimdi vakit gece
Saatim 02:00 göstermekte
Elimde bir bardak demli çayı
Yudumluyorum hafiften,
Uykusuzluğum ondan değil bilesin, senden..
Dalıp gitmişim
Sensizliğin hükmünü bozmaya ahdetmişim,
Şu uykusuzluğa alıştım
Bir tek yokluğuna alışamadım senin,
Derler ya hani
Zaman alışmayı öğretir ama, unutmayı asla..
Ben alışamamışım ki zaten kaç zamandır
Hep derim tarihler bir ben de yanılır hep
Ben bütün kaidelerin genel istisnasıyım..

Ben güneşin oğluyum
Cam şişelerini değil
Elması seviyorum,
Karanlığa değil
Gündüze vurgunum..
Kendimi sana arzediyorum
Elmas seni seviyorum
Alışkanlığımsın,
Gelirsen eğer
Beni, seni beklerken göreceksin…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:46 PM
Eylülde Düştük Yollara


Eylülde Düştük Yollara
Yol olduk…
Şuh vaatlerin esaretinde
Gurbetin ışıkları aydınlatmadı *******imizi,
Üşümüştük oysa bir yorganın altında,
Hazanın yaprakları bizim üstümüze düştü
İçimizdeki aşkın habersiziydik
Tın tın kulaklarımızda patlayan çanlar
Alıp götürür bizi..

Ram olduk gurbete
Efsuna tutulduk,
Zilletin pençe izini suratımızda taşıyoruz,
Al bayrağın, ak hilalin hasreti düşer içimize
Yanar, döner, dururuz..

Eylülde düşmüştük yollara
Yakınlar uzak oldu,
Gurbetin gündüzleri gecesinden daha da kara
Devasız yaralar aldık,
Sılanın gurbetliğine gitmiştik
Ezanın gurbetliği yaktı bizi..

Eylülde düştük yollara
Yol olduk…
Surları yıkıldı şehrimizin
Şimdi perişanız
Şimdi bin bir pişmanız,
Biz üşüyoruz
Eylül de üşüyor.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:46 PM
Fatih’in Fermanı


Sensizliğin telaşındayım şimdi
Yokluğunun onuncu gününde
On asrı omuzlarıma yüklendim sanki..

Eyyüb’ün (a.s) sabrındayım
Acıyı lügatlerden değil
Sensizliğe hükümlüğümde öğrendim,
Ha bugün, ha yarın gelirim dedin
Hep bekledim, sabrı yüklendim,
Hala alışamadım sensizliğe
Hala dokuz buçuk görüşmesinde seni beklerim..

Yusuf’un (a.s) medresesindeyim
Bu zindanda senliğe müebbedim
Rüyayı yorumlamayı ondan öğrendim
Kimsecikler yok bir başımayım
Ara sıra olan ziyaret saatlerinde öğrendim;
El alemin diline düştüğümü
Bir şeycikler diyemedim, yanımda yoklar ki
Artık sussunlar diye,
Seni de yüreğimin müebbed zindanına hapsettim,

Garip değil mi
Mahkumum da sen sultanım da,
Sen de beni sultan etmiştin ya gönlüne
Süleyman peygamber tahtında
Bir cihan saltanatı sürdürüyorum seninle..

Yusuf’un (a.s) medresesinde
Eyyüb’ün (a.s) sabrındayım,
Sultan Süleyman (a.)’nın sarayından
Fatih’in Murad’a fermanını
Hüdhüd’le haber ediyorum:
“Eğer sultan sen isen gel otur tahtına
Yok sultan ben isem bana itaat etmeni emredip”:
Beni sensizliğe mahkum etmeni
Ebede kadar yasaklıyorum.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:47 PM
Felluce


Benim adım Felluce..
Tarihin en içli ağıdı benim üstüme yazılı
Beyaz sayfalara yazılmadı, yazılamadı nedense,
Ağlamak istedim olmadı, yapamadım..

Benim adım Felluce..
Yıkılmış bir şehir değilim aslında
Tar-u mar olan insanlığınızdır,
Hani medeniyet dediğiniz
21. Asrınızın kara yüzüyüm..

Benim adım Felluce
Belki unutmuşsunuzdur diye söylüyorum,
İnsaniyetin yetim çocuğuyum..
Toprağım kokmaz yağmurdan sonra
Aslında yağmur da yağmaz üstüme
Bedenim barut kokar
Yıldız diye kurşunları seyreder çocuklar
Ama hiç de korkmazlar
Neden korksunlar ki
Ellerinden çalınmış geleceklerini
İstilacılardan yoksa nasıl alacaklar..

Benim adım Felluce,
Gözü kara zalimlerin zehir lokması
Mazlumların arşa çıkan ahıyım..

Benim adım Felluce..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:48 PM
Filistinli Kız


Ben Filistin gülistanında
Binlerce çiçekten biriyim,
Ben Filistin'li bir kızım
Doğduğumdan beri yalnızım..

Hayatta kalmayı
Savaşmak olarak öğrendim Filistin sokaklarında,
Hükümsüz hürriyetleri kefen yaptılar
Belki de bu yüzden
Gülümsemeyi hiç beceremiyorum,

Burası Filistin
Nüfusu meçhul diyar,
Şehirlerin gözbebeği Kudüs
Mimsiz medeni kargaların yemi şimdi..

Burası Filistin
Ben Filistin gülistanında
Binlerce yaprağı üşüyen
Yetim çiçeklerden biriyim..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:48 PM
Filmin Misafir Konuğu


Kadere değil
İsyankarlığım kendime,
İsyankarlığım sensiz hayatı kabullenemeyişime sadece..
Serseri dönüşlerim olmayacak
Bundan sonra diyar yar kente,
Mazinin acılarını büyütmeyeceğim içimde
İçimde susuz kalacak geçmişteki acı hikayem artık,
Bensiz kalan o şehrin
Sessiz sokakları şimdi sana kalsın hep,
Senden bahsetmeyecek şiirlerim bir daha
Gece mehtabında sen olmayacaksın
Sensiz sabahları özlemeyeceğim,
Sensiz gülüşler, sensiz gece yürüyüşler daha da tatlı olacak
Sensiz hayatı inadına daha da güzel yaşıyacağım..
Güney kentin azizliği işte
Sahil kentlerin divane gönlüne
Sığmadı benim bu köylü kalbim,
Olsun be, bu dünya
Herkesi aldı da koynuna
Bir biz mi kaldık dışarıda?

Kadere verdim gidişini
Başımı örse vurmaktan kurtuldum bunun için,
Belki de bu yüzden rahatım o kadar
Yüzümdeki tebessüm kaderime razı olmamdan belki,
Kısmet derlerdi ya hep
İşte böyle bitti bu filmin son sahnesi de,
Bize de seyretmek kaldı geriye olup bitenleri
Sanki bu filmin başında hiç olmamış
Ortasında ne bir şiir yazılmış ve okunmuş
Ne de bir Maraş dondurması yenilmemiş gibi olsun,
Ben bu filmin
Misafir konuğuyum sadece
Kaderime razı olmaklığım bundan
Sessiz sedasız diyar yarı terkim bundan
Bundan hep o kente
Ve on üç yıllık mazime bir mim koymam..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:49 PM
Fransız İhtilali


Bu gönül kaç derde hep sabreder
Yumruklarımı sıktım
Ama acılarımı sineme çektim daim..
Yorgunum,
Miadı dolmuş bir kentin sevdası
Hala içimde sessizce uyur,
Akdenizin dalgaları her akşam
Yalnızlığımı yüzüme vurur..
Kimse kimseyi bilmez
Ne derlerse desinler
Mevla der ya;
Bu dünyada herkesin kendine yeter derdi var..

Ben en çok güllere vurgunum
En sevdiğim dostuma “gülüm” derim daim
En çok kızdığım kimseye de yine; “bak gülüm” derim
Tek sermayem güldür benim
Ben gül alıp gül satarım,
Gül mevsiminin
Ve gül şehrinin aşığıyım ben,
Solan her gül için
Benim ömründen bir gün daha gider..

Bir dost arıyorum,
Kaç derde düştüm
Yakınımda göremedim kimseyi
Elimden tutan olmadı benim
Üstelik de gittiler teker teker,
En son “Fransız İhtilali” yaşamıştı ruhum!
Yumruklarımı sıktım
Bu derdi iyi bilirim
Anlayacağınız ilk değil bu
Bu gönül bu derde de sabreder yine..

Bir dost arıyorum,
Ama param yok!
Meşhur bir zatın sözüdür, hep derim
Yeri gelmişken tekrar edeyim;
Ben aldanabilirim belki, e malum insanım,
Fakat aldatmam hiçbir kimseyi,
Çünkü ben müslümanım, müslüman..

Bir dost arıyorum
Fransız ihtilalini unutmak istiyorum,
Bu yola tek sermayem olan
Sevgi ile çıkmışım..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:49 PM
Gakkoş Güzeli


Şimdi tahammülsüzlüğüm sana yine
Ve kabullenemeyişim gidişini..
Yokluğunun ağırlığı var düşlerimde
Ağrısı var sensizliğin bir yerimde..
Şimdi sen, benden çok uzaklardasın
Belki benim için bir daha olmayacaksın
Belki değil, hiç olmayacaksın biliyorum, olamayacaksın
Ama sen her daim garip bir sızı olarak kalacaksın kalbimde
Tüm ağrılarımın sebebi sensin,
Grip olduğumda mentollü mendilim, nane ve limonun sensin,
Senden başkasına yer yok ki yüreğimde..
Senden azatlığım, sensizliğe alışmışlığım yok
Yok öyle bir şey,
Hani Sadri ağabey derdi ya : “Ben sevdim mi adam gibi severim”
Ondan da öte düşkünlüğüm sana
Mecnun’un Leyla’yı tanımamışlığından da öte işte,

Unutmak yakışmaz bize
Kalbimdeki sırra ihanet edemem bilesin,
Suskunluğum senden, susuzluğum sen hep
Boynu bükük yaşasam da bu şehirde
Bu şehirde sensizliğe hüküm giysem de
Kimler alışmadı ki benim bu viran halime,

Giderken benim yaralı emanetimi de
Alıp götürmüştün beraberinde,
Belki de bu yüzden sevemedim Gakkoş Güzeli
Senden sonra hiçbir kimseyi
Bırak sende dursun hep emanetim,
Vuslatlar sana hep
Ayrılığın acısı bizim yüreğimizde kalsın hep yine,

Oturup seni demledim yine bu gece
Efkarlığım senden, efkarlık ilacım da sen yine
Türküler uçurdum havaya sessizce
Gece mehtabında seni aradım, haber saldım yedi cihana
Seni, sesini ve ölümsüzlük tadındaki kokunu özledim diye..
Sen yoksun diye tüm gülleri kana buladım..
Seni içtim yudum yudum sabaha kadar
Yine de kanmadım sana, kanamadım,
Anlasana be Gakkoş Güzeli
Son noktayı senle koymuşum sevdaya, senle
Ben senle doğmuşsam bu şehirde
Senle ölmem gerekmez mi, söylesene!
Uzun bir yaşam bize göre değil
Senden sonra da ben yaşamamışım ki zaten
Senden sonra sensizliğe alışamamışım ki..

Şimdi tahammülsüzlüğüm sana yine
Ve kabullenemeyişim gidişini..
Yokluğunun ağırlığı var düşlerimde
Ağrısı var sensizliğin bir yerimde..
Şimdi sen, benden çok uzaklardasın
Belki benim için bir daha olmayacaksın
Belki değil, hiç olmayacaksın biliyorum, olamayacaksın
Ama sen her daim garip bir sızı olarak kalacaksın kalbimde
Tüm ağrılarımın sebebi sensin,
Grip olduğumda mentollü mendilim, nane ve limonun sensin,
Senden başkasına yer yok ki kalbimde..
Senden azatlığım, sensizliğe alışmışlığım yok
Yok öyle bir şey,
Hani Sadri ağabey derdi ya: “Ben sevdim mi adam gibi severim”
Ondan da öte düşkünlüğüm sana
Mecnun’un Leyla’yı tanımamışlığından da öte işte,
Anlasana be Gakkoş Güzeli!
Son noktayı senle koymuşum sevdaya, senle
Ben senle doğmuşsam bu şehirde,
Yine seninle ölmem gerekmez mi, söylesene!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:49 PM
Gençliğimin Resim Kitabı


Gençliğimin resim kitabı; Tarsus
Biliyorum senin için hiç de kolay olmayacak
Sadık birini bulmak,
Bir hırsızın kesik elinden akan kanlar kirletiyor yollarını,
Kaygısız gençler dolaşıyor Gözlü Kule’de
Yaşarken bıraktığım ölüm izleri caddelerinde
Ve yedi renge boyalı mazim var ellerinde..

Çiçek kokan bir dost olmayacak senin için
Küllenmiş bir kuş tüyünün lekesi senin hatıran,
Ölülerin hakları kutsaldır buralarda, bilirsin..
Ölecek bebeğin ardından yakılacak ağıtları
Duymamak için gitmeliyim,

Yirmi yaşımın İlk sabahları çok uzak şimdi,
Yarın yirmi bir..
Kronometre kimin ellerinde, kim saracak bandı yeniden?
Karanlık bir gece, ayın etrafında leylak halkalar;
Kızıla boyalı saçlar maziye bir yol vermez bu duvar,

Bugün yirmi bir yaşındayım, hayat benden yana görünüyor,
Kirlendim zamanla, önceleri çok korkmuştum
Ama sonra alıştım,
Tutkularım da her daim sürmüyor değil
O kahredici utançla bir arada,
Dite’de ölümsüzlük suyu; Tarsus..

Hani alt kattan gelen sesleri dinlerdim ve dualar ederdim
El değmemiş Meryem’lerin adına,
Bahar elifbasıyla yazılmış yazılar
Yolun boş bir sayfasında,
Bir vefakar var ardımda giderken;
Yedi Harika şehrin dördüncüsü..

Uzun bir yaşamın Mumunu yakıyorlardı bir yerde,
Kısa bir yaşamı söndürüyorlardı
Başka bir yerde,
Bütün gözler önünde bir balkan kralını öldürüyorlardı,
Aklıma gelmişken söylemeliyim, Tarsus
Kim bilir daha kaç takvim değişecek
Bu kayısı kentte kaç sokak adını ezberleyecek
Raket sallamadan bir topa
Ve satranç oynamadan Kasparov’la,

Ben gitmeliyim şimdi ama, bir daha dönmeyebilirim
Adını son defa söylemeliyim
Gençliğimin resim kitabı adına;Tarsus

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:49 PM
Güftesi Aşk Olan



Gülüşüne
Gizli de olsa bakışlarına
Gece yarısı telefonlarına
Gözlerine bakınca beni benden edişine alıştım..

Gül senin, güller senin kokunda
Güz gül olur
Göz olur körlere gelişin
Gülistan olur alem gülüşünle
Gök çalkalanır, yer çatlar sana hasretliğimle
Gönlümden gönlüne
Gönlünden gönlüme
Güftesi aşk olan bir rahmet yağar üstüme…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:50 PM
Gül İklimi


Men edilmiş aşkın dilencisiyim..
Sevdasına düştüm beyaz nurun
Yollarına düştüm bir gece,
Sevda çektim iflah olmaz ciğerlerime,
Şifayı kaptım sonra bir pazar yerinde!
Tedavülden kalkan umutları besteledim nedense!
Kalbe dokunan yanlarımdı biriktirdiklerim
Ben güllerin sersefiliyim,
Ürkek ve şaşkınlığım merhameti bilmeyişimden..

Ruhumun zinetli libasında
Son demindeki pejmürde hıçkırıklara elveda,
Azgın yaralara, kara, kışa elveda!!!
Öteler ötesi maveraya uçuşa hasretim
Yıllar yılı beklediğim, beklediğimiz
Terütaze gül iklimindeki gönüllere merhaba..

Uzun ve yorgun bir yolcuğun orta yerinde
Yusuf çıkacak kuyudan…
Yusuf çıkalı çok oldu…
Şimdi zindanlar Yusuf’u tahliye de etti
Zindandan şaha çıkalı da çok oldu
Bir Yusuf ki hepimiz ona emanetiz!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:50 PM
Gül Pazarı



Öyle değildi bu şiirler bilirim,
Kaç gece, kaç gündüz geçti üzerinden
Kaç harami talan etti şehri yeniden,
Nereye gitsen ben gelirim,
Bu gül pazarında güller hiç satılmaz
Kaç gülü gördümse dedi: Aşksız olmaz.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:50 PM
Gül Ve Nur



Rengi değişti alemlerin tek bir gecede
Cihana rahmet yağdı, gül yağdı hep nur yağdı,
En güzel sancısıyla bir yetimin evinde
Mekke'den çıkan nurla kainat aydınlandı,
Gül ve nur yolunu kaybetmiş divaneleriz
Ondört asırdır gül kokuna hasret çekeriz..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:50 PM
Gül Ve Nur 2



Suyun azizliği, gülün güzelliği senden
Senden, rahmet oluşu yağmurun üstümüze,
Narı var, nuru yok güneşin, ne varsa senden
Asrın zulumatından çıkar bizi gündüze,
Şimdi, ikliminde yanıp tutuşma zamanı
Şimdi, Allah’ın boyasıyla boyanma anı..

Su hayatlığını kazandı pazartesinden
Hazan ve hüzün bitti, gül ve nur devrindeyiz,
Gül ki; kokmuş yüreklere amberdir teninden
Nur ki; said olmuş, husrev olmuş izindeyiz!
”Nar nuru yakmaz”, nur narı da içine aldı
Nur; ateşe su, senden bize nurlu gül kaldı..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:51 PM
Gül Ve Nur 3


Gül; candır, nur; canan, ikisi de sendendir
Canisi olduk gülistanında güllerinin,
Ayın ondördü yüzünün nişanesidir
Mavileri solmuş olsa da umut şehirlerinin..
'Zaman ihtiyarladıkça Kur'an gençleşiyor'
Güllere can, nurlara nur katanlar geliyor..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:51 PM
Gül Ve Nur 4



Seyyidi olamadık biz nefislerimizin
Hep ser sefil dolaştık dünya zindanlarında,
Nuru yok, feri de kalmadı gözlerimizin
Gül ve Nur arıyoruz saadet saraylarında,
Pazarda şahımız köle diye satıldı
Arştan ferşe çıkan elimizde niyaz kaldı..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:51 PM
Gülüm


Beyaz karanlıklarda hep yolumu kaybettim
Güneş bir kerecik olsun da doğmaya görsün,
Bu yıkık şehirde kaç defa seni bekledim
Her gördüğümde beni mahveden o gülüşün,
Bu diyarlarda sensiz sabah hiç olmadı ki,
Kavuşamazmışız bir daha, ahrette belki..

Ben zaten her daim kaybetmeye alışmışım,
Her karanlık sonrası bir de güneş doğarmış
Biliyorum, ben seni tanırken yanılmışım,
Amed’de bir yiğidi adından tanırlarmış,
Bak şimdi sen yoksun, benim çocukluk yanım da
Şimdi sen yoksun ama, ağrıların aha şuramda..

İşte şimdi bahardır, nisan ayı da geldi,
Girdabına yakalandım sarı saçlarının,
Ölümüm seni son defa görmeye değerdi
Kimden yadigar bilmem bu umman göz yaşların,
Vakit gece sensizlikten dem var yüreğimde
Eski bir arzu ve yeni bir aşk düşlerimde..

Siyah aydınlığı arayıp durdum, yoruldum,
Yenilmek adıma yakışmazmış diyorlar
Hangi kapıyı çaldımsa açılmadı, kovuldum,
Bana Mecnun sana ise hep Leyla diyorlar,
Ve ben seni hala çok seviyorum be “Gül”üm
Seni beklemiş seni özlemişim be “Gül”üm...

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:51 PM
İki Şey


Ölürsem, senin açtığın yara öldürür beni
Yaşarsam ilacım yine sen,
Şimdi iki şeye tutunarak yaşıyorum bu diyarda
Umutsuzluk yaraşmazsa da bize
Bir sahil kentinde
Bir sana tutunuyorum
Bir de seni onca sevmeme rağmen
Sana olan pusulasız kinime,
Garip değil mi
Yine çocukluk etme diyeceksin belki de bunun üstüne,
Olsun..
Ne senden geçerim
Ne de sana olan kinimden,
Senden öğrendim aslında ikisini de..

Her gün, görmekte alışkanlığımsın
Her saat yeni bir şiir
Her dakika kabulümsün düşümde
Seni alıp veriyorum havaya her saniye
Nefesim sensin
Sensiz yaşamak haram!

Ama yine de gitmiyor kabullenmeyişim, aklımdan
İlk gün gibi tazeleniyor acım seni görünce
Ben ne eyleyeyim sen söyle
Sensizliği kabul ölümlerden de beter,
Sensiz de yaşamak haram
İntihar da büyük günah oysa
Çıkar bir yol göster bana,
Sana asıl kinim bu yüzden..

Varsın bu haram saltanat senin olsun
Biz kendi derdimizle dertlenelim yine
Belki çaresi derdimizde saklıdır
Belki ölüm bize senden daha yakındır..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:52 PM
İkimizin Hikayesi


Şimdi haziran ayı
Yüreğimde mevsimin değil
Senin sıcalığın
Efkarlıyım,
Dem vuruyorum yalnızlığıma
Seni bekliyorum
Efkarımı çay değil sen dağıtıyorsun
Sigara kullanmam asla
Yalnızlığımı sigraya gömmem
Bu mersinde hergece oturup
Çay diye seni demlerim
İçerim sabaha kadar
Yudum yudum sana kanarım
Seni özledim derim ya hep
Sürekli artıyor bu özlem
Yokluğun hasretini çoğalttı bu şehirde
Bu şehir sensiz zindan kent
Bu şehir viran, yıkık, ölü
Sahile inmek istedim
Ama korktum işte
Dalgaların sensizliği
Yüzüme vurmalarından korktum
Gemilerden seni soramadım ondan
Ama neyse ki
Kuşlar gelip seni anlattılar
Onlar seni bana söyledi
Seni beklememi
Senin de beni beklediğini, özlediğini
Aşkımdan yanıp kavrulduğunu söylediler
İşte böyle güzelim ikimizin hikayesi

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:52 PM
İkiz


Nereye gitsem, peşimde sen
Kovamıyorum da kapımdan seni
Git desem, zaten sen yoksun ki
İkizin var,
İkimiz yokuz
Sadece birimiz varız
Fark etmez ki
Çünkü biz
Bir birimizin aynasıyız,
Bi kerecik olsun söyle demiştim
O iki kelimeyi sana
Durdun ve
Ben söyleyemem ki
Sadece hissettiririm dedin,
İkimiz birbirimizin aynasıyız ya ikiz
Ha sen ha ben ne fark eder ki
Biz zaten iki bedende bir can gibiyiz.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:52 PM
Isparta Gülü


Hiç görmedim seni
Hep beklemişim, yolunu gözetlemişim
Mihmandar olmuşum rüyalarımda sana,

Sen düşlerimin yolcusu!
Vefakar değilim Kıtmir kadar
İzleri ansızın kaybolanlara,
Rahmet de değilim yağmur kadar toprağa,
Ama fıstık-i yeşil umutlarımla da
En zifiri *******e doğan bir Nur olabilirim,
Bilmem hangi yeşil yol
Ulaştırır insanı Kaf dağına
Ve Kaf dağının Zümrüd-ü Anka kuşuna,

Sen mavi ada!
Bir gece yürüyüşünde
Görebilir miyim O’nu?
O’nunla el ele tutuşup
Çıkabilir miyiz süreyyaya?
Ramak kalmış diyorlar hani senin o muştuna,
Şafak da karanlık değil bu ******* yurdunda,
Güneş seher eşiğinde
Ve doğarken gülen bir bebeğin sesi gelir ilk kez..

Sen Isparta gülü! Hiç üzülme,
Boşluğa hiç resim çizmedim,
Mona Lisa’yı kıskandıran elinle
Siyah bir nurla da ben yazıyorum umutlara:
“Üç vakit sonra, inan ki bana adı: Bahardır” yılların..

Sen rüzgar gülü!
Bir bahar türküsü dillerde gezer,
Masalların yalanı biter
Ve biter Büyük Sahra’dan esen sam yeli,
Ilık bir sabah rüzgarı yelinde
Burnumda bir toprak kokusu
Ve bir Yağmur’un tadı boğazımda..

Sen umudun adı!
İsa ölmedi,
Madonna; Meryem’in ellerindeki çocuk,
İkiz Bebek’lerin kefensiz naaşı!..
Amerika’nın yoksul ve kara yüzü Harlem
Harlem’in kanlı yaşı; Malcolm X
Çikolata renklilerin kahramanı; Malcolm X,
Yazıyorum aha buraya on dört - yirmi dört (14-24):
“Üç vakit sonra, inan ki bana adı: Bahardır” yılların..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:52 PM
İşte Benim Hikayem


Ayrılığı besteledim hep şimdiye kadar,
Yani hep kaybettim, malumunuz olsun
Hazan mevsiminden kurtulamamıştım hiç
Yaprakları üşümüştü ruhumun
Sararıp solmuş
Karşılık göremeyen kalbime düşmüştü acısı aşkın,
Ayrılığın envaini yaşadım
Bilirim nasıl da oturur adamın yüreğine
Uyku haram olur
******* yoldaş ve sırdaş olur
Bir de çay olunca o gece vakti
Efkar demlenir
Yıldızlara takılır gözleriniz
Hepsi bir şehri ayin gibi düşer üstünüze
Aman sabah olmasın
Bitmesin gece bu yolculuğumuz
Efkar bitmesin
Çay soğumasın
Annem, babam, kardeşlerim uyanmasınlar
Ben gece yürüyüşüme devam edeyim..

Hepsi eskidendi
Hepsi eski bir hikaye
Bütününü toplasan bir ceviz kabuğu belki
Hepsi bir hayal, hepsi bir ütopya bunlar
Koparılmamış bir takvimin ütopya hayali işte ,

Şimdi sabah
Güneş yükselmiş doğudan
Karanlıklar saklanacak yer arıyor
Ruhumda sessiz bir bekleyiş
Ve gecenin efkarı da sanki kalmamış gibi,
Takvime baktım hala hazan mevsimi
Dışarı baktım bahar gelmiş
Bir şeycikler anlamadım önce
Günlük bir gazeteden fark ettim baharın geldiğini
Ya takvimdeki hazan yalan mıydı?
Ya gece bekleyişlerim, efkarım, çayım…
Sonra anladım ki koparmayı unutmuşum takvimin yapraklarını
Bu yüzden ruhum üşümüş
Bu yüzden geceyi sevmiş, gündüzden korkmuşum..

Şimdi ne hazan
Ne efkar ne de artık ruhumda karanlık var
Saatler vuslatı gösteriyor
Bir heyecan, bir coşku var inadına mazime
Bahara merhaba, merhaba yaz mevsimine
Eskiden ruhuma zindan kent
Şimdi de tutunduğum şehir olan.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:53 PM
İstisna


Her kaidenin
Bir istisnası olurmuş,
Zaman gösterdi ki
Bütün kaidelerin de
Ortak bir tek istisnası daha varmış
O da benim, ben, ben…
Alıştım buna, ama
Daha kabullenemedim nedense..

Adıma hep yakışanı yaptım
Ben böyle biliyorum
İtirazı olan varsa buyursun,
Mevlana’nın dediği gibi
Olduğum gibi göründüm hep
Görünüşüm kalbimin aynası oldu,
Tanıyanlar bilirler zaten,
Öğretileni öğrendim
Fazlasını bile yaptım her daim
Ama her öğrenilen de öğretilmez ki size..
Ben bir dut ağacıyım
Kendimi öyle biliyorum
Arı istifade ederse eğer
En şifalı balı size ikram eder..
Ben bir dut ağacıyım
Elsiz bir ipek böceği yaprağımı yerse benim
En güzel libası giyersiniz elbette..
Ben bir dut ağacıyım
Ayaksız yılan da gelebilir
Ama inanın izin vermem ona, vermem..
Düşmanım da olsanız
Benim elimden
Zarar gelmesini istemem size
Dedim ya, ben
Bütün kaidelerin ortak istisnasıyım,

Garip gelecek size ama olsun
Çoğu arkadaşı kendime tercih ederim
Nedendir bilmiyorum..
Şiiri sevmişsem ondan
Satrancı sevmişsem ondan
Çiçekleri sevmişsem ondan
Ondadır hep gece yarısı
Balkonda oturup
Yalnız başıma çay yudumlamam,
Ondandır hep ondan
Gece yürüyüşlerini yağmurla beraber sevmem..

Her kaidenin
Bir istisnası olurmuş,
Zaman gösterdi ki
Bütün kaidelerin de
Ortak bir tek istisnası daha varmış
O da benim, ben, ben…
Alıştım buna, ama
Daha kabullenemedim nedense..
Dedim ya, ben
Bütün kaidelerin ortak istisnasıyım
Ve beni böyle bilin…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:53 PM
Kaç Gizlen Sus

Ben ölmek için doğmadım,
Her gece yürüyüşümde
Bir yıldız kayar gökten,
Ama hiç dilek tutmadım,
Kehribar tesbih misal hep yıldızlar saydım
Yalnızlıktan kaçıp ayın mehtabında dolaştım,
Kendimi gizledim vefasız aynalarda
Kamufle olup sessizliğe kaçtım,
Ben kaçtım
Ben gizlendim
Ben sustum..

Ben ayrı dünya çocuğu,
Her gece ayın doğuşunda
Sancısını çekerim yalnızlığın,
Sonra firari fikirle yıldızlar sayarım..
Kaçarım esaretine düşmekten yalnızlığın
Gök kubbesi altında gizlenirim karanlığın
Yürürüm gecenin kucağına susarım,
Benim adıma doğan
Her gündüz için
Her güneş için,
To be or not be
Önemli değil,
Her ne kadar asil bir eylem olmasa da
Ben kaçarım
Ben gizlenirim
Ben susarım..

Ben ölmek için doğmadım,
Her gece yürüyüşümde
Bir yıldız kayar gökten,
Ama hiç dilek tutmadım
Kehribar tesbih misal hep yıldızlar saydım,
Ben kaçtım
Ben gizlendim
Ben sustum..

Ben ölmek için doğmadım
Ben ebedi yaşamak için öleceğim…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:53 PM
Kaşıkçı Elması


Senle fark edilen hayata
Seninle beraber nokta koymak isterim
Umut sözlerden değil
Gözlerin mavi ferinden okunur,
Senle beraber maviye tutulan gözlerimin feri işte..

Senin için buradayım
Gül mevsimi senin için gelmiş bu şehre,
Umutlarım senden sonra yeşillendi nedense,
Kabahat seni sevende mi yoksa
Seven kalbe sınır konabilir mi söyle..
Dünyanın en pahalı elması
Kaşıkçı elması derlerdi ya hep şimdiye kadar
Anladım hep yanılmışlar
En meşhur sarrafa seni sordurdum
Tarihler bir daha yanılmış
En pahalısı sensin ben biliyorum
Kimse bilmiyor ama, olsun..
Seni bulmuşum bir zindan kentte,
Elmas için zindan şehrine gitmeye değer miydi dediler bana
Çareyi seni de yüreğime hapsetmekte buldum,
Şimdi sen yoksun ama
Yokluğun hasretin muallimi oldu yüreğimde
Şimdi herkes suspus olmuş, ne desinler ki bunun üstüne..

Hasretin artıyor içimde alev alev her geçen gün
Bir yangına tutulmuşum sanki
Seni bekliyorum şimdi
Bu yangını söndürmek için gelmelisin..
Devasız dert vermemiş Yaradan
Öyle bir hale giriftarım ki
İlacımın yalnızca sen olduğunu biliyorum..
Ey çaresiz hastalığımın tabibi!
Hastalığım senden, hastalık ilacım da sen yine
Garip değil mi?
Gönül ne sultan tanır ne de siyahi köle
Bu derde tutulmaya gör sen de
Gönül kimi severse sultan odur
Gönül kimi severse, kaşıkçı elması odur, o, o…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:53 PM
Kayısı Güzeli


Taze bir ağrıyla uyandım bu sabah
Sabit kalmadım yeminime, kalamadım işte,
Önceleri çok korkmuştum
Ama sonraları alıştım,
Zaten bir ilk değil ki bu susuzluğum..
Ve yağmurdan sonraki toprak kokusu olmadı hiç hatıralarda,
Ütülü umutlar olurmuş
Kısmetliler anasında doğarken Zafer’le doğarlarmış
Anlaşılan tarihler bir ben de yanılmış,
Taşıyamayacağım ağırlıklar yüklendi yüreğime
Bir değil, iki değil, üçüncüsü bundan evveldi,
Şimdiye kadar hep kaybettim, alışmamış da değildim aslında
İnsan kaybede kaybede kazanırmış derlerdi ya,
Vay be hep bize mi düşecek bütün kaidelerin istisnaları,
Kendi şahımızı yine biz mi yere düşürecez,
Biliyorum, kaybetmek adımıza yakışmasa da
Kazanmak inşallah ahrette ola..
Köpekler sadık değilse insanlığa eskisi kadar
Hala nankör damgası yüzlerinde varsa kedilerin
Cezayı kime keseceksiniz?!
Ahvalimiz malum be kayısı güzeli
Geç bulup erken kaybetmek bize kalsın
Bu yangına düşünde elbet bir gün sen de anlarsın,
Bak! İnkisar-ı hayale uğradım yine
Bir zindan sessizliğindeyim..
Tek boyutlu umutlar gözlerimin ferinde
Ay nasıl da içler yakardı alacakaranlıkta..
Evet masumsun belki de ama, suçlu kim burada?
Şimdi çift kırıldım sana işte,
Her şeyin bir oluru var belki de; zaman.. zaman.. zaman..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:54 PM
Kerbela


Yine muharrem
Yine aşura
Yine maziden hatra
Kekeme acılar gelip oturur başucumuza,

Kanlı bir kum fırtınasında
Mersiye okur çöller -
Cennet gençlerinin efendisi adına,
Güneş mum gibi eriyiverir,
Yıldızlar Kerbela’ya düşer,
En güzelden, yıllar evvelinden
Kesik bir başı okşar gibi teselli ..

Fıratın gözleri hala kan çanağı..
Asırlar geçti, yetmedi
Hala yas tutar gözlerimiz,
Ey Hüseyin(r.a)!
Susuz kalan her gül
Senin kanınla hayat bulur şimdi!
Kırmızı ölümü terkine alıp gittin,
Zeynep (r.a) el sallıyor Kerbela’dan, ardından senin,
Melekler gözyaşı döküyor
Biz de ağlıyoruz
Ağlayışımız seni bilmeyişimizden,

Yine Muharrem
Ve bugün aşura
Bugün demli efkarlar dolaşır zulamda,
Ey Hüseyin (r.a)!
Gittin, gözlerimizde kırmızı gözyaşı kaldı
Gittin, ellerimizde sabır
Yüreklerimizde davana sebat kaldı,
Ey Zeynep (r.a)!
Ey kılıçların efendisinin kızı!
Haber saldın tüm cihana
On dört asır evvelinden:
Kerbela’ya kimsecikler uğramasın!
O gün sabahı olmadı alemin,
Güneş Kerbela topraklarına gömüldü,

Ey Hüseyin (r.a)!
Ey dünya gözüyle görülebilecek
Cennet güllerinin sonuncusu!
Bugün seni yine hayırla yad ediyoruz
Senin neslinden öyleler geldi ki
“Binlerce başın feda olduğu hakikat uğruna -
bizim başımız dahi feda olsun” dediler,
Onlar da hasretine dayanamayıp sana geldiler,

Yine Muharrem, yine aşura
Yine Kerbelada’ki elim hatıra dokunur bir yanımıza,
Ey Hüseyin (r.a)!
Ey cennet gençlerinin efendisi!
Ey Hüseyin (r.a)!
Ey dünya gözüyle görülebilecek
Cennet güllerinin sonuncusu!
Bizi de alsana yanına
Beraber gölgelenelim tuba ağacının altında,
Bizi de al, bizi de al, bizi de al…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:54 PM
Kırmızı


Sen kırmızıyı severdin
Kırmızı en çok sen kokardı,
Sen ve kırmızı
Ne kadar da yakışırsınız...

Sen gittin
Göklerimizde yağmur kalmadı,
Firakının tufanına yakalandık,
Kırmızılar da talan edildi ardından
Turfandaya yakalandı güllerin zemheride..

Kırmızı sen kokmadı gidişinle,
Oysa sen kırmızıyı severdin elvan elvan
Kırmızı sen olur ve sen kokardı,
Şimdi sensizlik çöker omuzlarımıza
Kırmızının dikenleri gelip çarpar suratımıza..

Sen yoksun
Kırmızı yok,
Sen kırmızıyı severdin illa
Kırmızı sen kokardı,
Sen ve kırmızı
Ne kadar da yakışırsınız..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:54 PM
Kısa Söz



Kirli sakalı sevemedim nedense
Bulaşık umutlar beslemedim hiç
Kendim gibiyim her daim
Mührüm de sözümde değil
Mevlana’nın dediği gibi hani;
“Ya göründüğüm gibi ol
Ya da olduğun gibi görün”
Bizim de ahvalimiz malum
Uzun söze ne hacet..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:55 PM
Lokmanı Hekime Seni Öğretiyorum!


Lokmanı Hekime seni soruyorum!
Gözlerini gönlümüm mavisine dayadın
Yeni doğan bir çocuk bereketiyle girdin gönlüme,
Seni sevebilecek kadar tanıyorum!
Yüreğime seni hapsedecek kadar deliyim
Seni zindanıma atıyorum
Mahkumu değil sultanı oluyorsun gönlümün..
Umutlarımı denize bırakıyorum,
Dalgasız bir liman şehrinde
Şimdi sadece sana tutunuyorum,
Kokunu rüzgarlarla sal bu diyara
Sesini telefondan işitirim bir gece vakti
Pembe yaşmaklı resmin ellerimde şimdi,
Sensizliği yakıyorum bu limanda
Tüm haber güvercinlerini sana yolluyorum..

Sensizliğin ilacını Lokmanı Hekimden soruyorum
Nerden bilebilirdim ki
Dünyanın cevapsız tek sorusunun olduğunu
Önceleri çok korkmuştum
Ama biliyorum ki
Devasız dert vermemiş Yaradan yaralı kullarına
Sonra, seni sende bulduktan sonra
Lokmanı Hekime seni öğretiyorum!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:56 PM
Mavi Bulvar


Hüzün damıtan Mavi Bulvar’da yürümekteyim
Yalnızlığa kamufle olmuş sinsi bir kurye
Peşi sıra gölgemin karanlığına gizlenmiş..
Su sesinin sevk ettiği yöne gitmekteyim,
Parke taşlarla döşeli yolda yürümekteyim,
Asma köprüden sessizce karşıya geçiyorum..
Yol kenarındaki fazla ışıklar gözlerimi alıyor
Efkardan değil sadece bu yüzden
Eğip başımı önüme yürüyorum.

Bir haziran sıcaklığı tüm yüreklerde,
Dramatik levhalar bazı yüzlerde,
Hüzünlü güfteler besteleyen
Şehrin aşıkları yürür Mavi Bulvar’da..
Müntehası uzun bir yürüyüşün
Maraş dondurmasının serinliği ferahlatıyor
Dudağı kavrulmuş biçareleri,

Yürümeyeli çok oldu bu bulvarda
Karanlığa, sessizliğe ve kimsesizliğe-
Vurulmuş bir adam yanım olarak..
Geceden hiç mi hiç korkmadım,
Akan suyu geceleyin daha çok sevdim,
Celalinden korkmam, heybetinden kaçmam
Dalıp geçerim dalgalarının arasından..
Yürürüm sahile doğru
Kimsecikleri göremem,
Zaten ben kalabalıklardan korkmuşum ve kaçmışım,
Mavi Bulvar’a vurulmuşluğum da bu yüzden..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:56 PM
Mavi Hece


Gülistan ve Bostan;
Bağı kopmaz aşkımızın iki şahidi,
Ey ceylan gözlü yarim!
Dikeni olmayan gülleri getirdim kapına
Güller ki aşk kırmızısı hepsi
Dokunmazsan küsecekler,
Gül aşka su
Aşkın yüreğimde mavi hece...

Yalancı şafaklardan kaçarak düştüm yollarına
Aşkın renkli fotoğraflarını çektirdik seninle
Gelmelerime aşina bu yabancı şehirde
Tadına varamadığımız kavuşmalar
İki yaka bu kadar mı yakın olur birbirine Allah’ım!
Gülüşün *******ime yorgan
Yüreğin kanat çırpar iki elimde
Mavi heceli türkümüzün ırasıydı dualarımız,
Birbirimizin yüreğine dayanan
Esrarlı, masum sevişmelerimiz,
Gurbetin günahıydı inadına yaptığımız!

Cemreler düştü beklemelerimize
Yollarıma gamzelerini ser
Aşkı hecelere böl
Kimse ortak olmasın bu derde,
İçimde alevlenen özlemlerine
Uykusu bölünmüş sabrıma gözlerini bırak!

Hadi ellerini ver yüreklerime
Tek hecelik sırrımıza vefakar kalbinle,
Sultanları tahtından eden aşkın sancısıydı
Seni sana çeken,
Beş parasız ağrıydı hep yitirdiklerim
Gözlerin zeytin dalı oldu umutlarıma,
Gülistan ve Bostan;
Bağı kopmaz mavi hecemizin iki şahidi,
Ey gözlerimde hasreti tüten yar!
Dikeni olmayan gülleri getirdim sana
Güller ki aşk kırmızısı hepsi
Dokunmazsan küsecekler,
Gül aşka su
Aşkın yüreğimde hep mavi hece...

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:56 PM
Mecnuna Aşk Dersi


Çok zor kazandım seni;
Göz yaşıyla, umutla, aşkla..
Yalanla dolanla değil
Seni senle kazandım!
Yıkılmış bir kentten geride kalan
Bir küldüm önceleri
Mimarı oldun yüreğimin
Tüm hücrelerime kendini işledin
Adını değil sevdanı kazıdın benliğime..
Artık sensiz olmuyor
Her zaman bir yanım eksik kalıyor yokluğunda
Sensiz bu şehrin sokakları sessizlik kokuyor
Yenik bir sultan değilim gönül tahtında
Sürekli yeni yerlerin fatihiyim
Senin gönül sarayında,

Tellallar çağırdım
Yedi cihana haber salsınlar
Tarihin en büyük sultanını dinlesinler
Bilsinler ki bu saltanat tüm cihanı sarsacak
Altına mühür diye gözyaşıyla ıslattım fermanı
Adımı yazmama gerek yok
Benim adımdan değil
Mecnuna aşk dersini
Benim vermemden tanır herkes!

Çöllerde yitilmiş aramaz be Mecnun
Aranılan kaybedilen yerde bulunur..
Şimdi herkesin dilinde senin adın
Herkes Leyla ile Mecnun hikayesini konuşuyor
Sevdanı dillere düşürmekle yanlış yaptın
Artık her aşığa “mecnun” deniliyor şimdi
Namın zamanla kirlendi senin,
Sen çöle düşmekle hata ettin..

Çöl sıcaklığındaki sevdan
Yenik düştü metro binalar arasında..
Her asra bir Mecnun bir de Leyla gerekliydi önceleri
Ama şimdi tüm aşıklar birer Leyla ve Mecnun
Çölde değil ama
Semaya uzanan gökdelenlerin gölgeleri arasında
Sevda ikliminde yalnızlık satarlar..
Gel de gör, adınız kirlendi..
Kim olduğumu merak ediyorsan eğer
Adımı yazmama gerek yok
Benim adımdan değil, sevdamdan tanır herkes
Dedim ya sen çöle düşmekle hata ettin..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:57 PM
Mevlana Diyarından Bir Rüzgar


Mevlana diyarından bir rüzgar;
Senin kokunu bana taşır..
Mevlana diyarından bir rüzgar;
Rahmetin böylesi görülmedi şimdiye kadar..
Mevlana diyarından bir rüzgar;
Bu sevda bu deli gönüle dar..
Mevlana diyarından bir rüzgar;
“Ne olursan ol yine gel” ey yar..

Mevlana diyarından bir rüzgar;
Seni bana getirir bir gece vakti
Mevlana diyarından bir rüzgar;
Sanki ezelden tanıyorum seni
Mevlana diyarından bir rüzgar;
Gel de şad eyle beni..

Mevlana diyarından bir rüzgar;
Anladım sen de tutulmuşsun
Sen de vurulmuşsun
Benim sana vurulmuşluğum kadar..

Mevlana diyarından bir rüzgar;
Senin olmadığın aşktan
Senin aydınlatmadığın umuttan
Seni bana unutturan yardan,
Mevlana diyarından da olsa tüm bunlar
Sana sığınırım ey Allahım!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:57 PM
Mim


Mavi hüzünler girdabında
Karanlığa mekik dokur acılar,
Sadece bir yol var
Sadece bir yol ulaşmakta aydınlığa,
Toz duman olur dağlar
Kızıl alevinde sevdanın,
Biçare gözler intizarda
Denizde mehtap ve yakamoz
Cim karnında arsız bir nokta
Ve sonra bu gecenin hikayetine dahi
Nihayet taze bir mim konmakta.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:57 PM
Mim 2


Dermansız bir hastalığı yükleyip kalbime gittin,
İthal sevdalar benim harcım değildi..
Korkuyla tanışmışlığım yok şu zamana kadar
Bir tek akıbetinden korkuyorum senin,
Annenin seni dünyaya getirdiğine kızacaksın belki de..
Garip ama, kendine zulmediyorsun aslında
İnanmayacaksın belki de
Kötü ve çileli günler hazırlıyorsun kendine,
Deşifre edilmiş hilekarlığın
Ve ve ve… mim

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:57 PM
Mim 3


Bir deniz boşluğunun sessizliği!
Bir limoni muhabbet!
Bir kırlangıç hikayesi!
Bir film şeridi!
Bir dağ tutkunu!
Bir kelimenin anlamsız karşılığı!
Bir nihai arzu!
Bir ölüm fermanı!
Bir hayat kavgası!
Bir kuş bakışı!
Bir kırık el!
Bir çift yürek!
Bir bir bir…
Bir değil, bütün “Gül”lerin ömrü az olur!!!

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:57 PM
Naylon Çiçekler


Beni önce esir edip kendine sonra bırakıp gittin
Hararetiyle kavruldum bu şehirde sensizliğin
Buzdan ümitler besledim aylarca, gelmedin,
Naylon sevdalar yakışmaz hiç bizim gibi adamlara
Ben gülü hep dikeniyle beraber sevdim,
Murat bahçesinde dalından koparılan kırmızı bir gül
Sen bir gül yangınından arta kalan kül
Kızıla boyalı; kanayan yürek,
Sen bir gül yangınından geride kalan kül
Bir Nemrut ateşi, bir Firavun kepazeliği…

Beni onmaz yerimden vurup gittin
Bir devasız derde düştüm ki
Lokman-ı Hekim bile bulamamış çaresini diyorlar,
Önce seni yakmalıydı her halde Neron
Kızıl denizi kana, sen buladın,
Toprak kadar vefalı olamadın suya
Su kadar da aziz olamadın
Bir Azize olamadın insanlığa…

Adamdan sayılmayan yanımla gözümde büyüttüm seni
Adına kaç şiir yazdım bilmiyorum
Kaç defa rüyalarıma misafir oldun kovmadım, kovamadım
Kaç arkadaşa seni sevdiğimi söyledim
Radyodan şiir okudum senin için
Akşamları bakabildim bebe vitrinlerine,
Muhabbet kuşlarım, senden önce terk ettiler beni…

Bütün gülleri soldu bu şehrin,
Ve şimdi ben, adamdan sayılan yanımla
Senden önce, ben seni bırakıp gidiyorum işte,
Kader bu; işin sonu, olacağı buydu,
Adını söylemiyorum senin, söyleyemiyorum işte,
Nedendir bilmiyorum
“Bu naylon çiçeklerin adını kim gül koydu?”!..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:58 PM
Nerdesin Ey En Sevgili


Varlığın bir ruh gıdası
Ve yokluğun kıyamet habercisi
Nerdesin ey en Sevgili!
Seni özlemişiz, şimdi sensiz ne eyleriz biz,
Sensiz güneş doğar mı, yağmur su indirir mi bize?
“Bilmiyorlar, bilmiyorlar, bilselerdi böyle yapmazlardı” dedin
Biz bile bile attık kendimizi günaha, harama ey en Sevgili,
Biz şimdi sana layık olamadık efendim;
Biz son Peygamberin (S.a.v), alemlere rahmet senin ümmetiyiz
Demekten utanıyoruz, Sen’in için:
“Size sizin içinizden öyle bir Peygamber geldi ki,
Sizin sıkıntıya düşmeniz ona çok ağır gelir,
O size çok düşkündür...” buyurdu Allah,
Evet biz bilemedik efendim,
Kapında Kıtmir olmaya, sana layık olmaya geldik..

Nerdesin ey en Sevgili!
Dünya derdi bitap düşürdü bizi, Sen’i unuttuk
Sen’den daha çok sevdik eşimizi,
Çocuğumuzu, anne ve babamızı..
Ey en Sevgili! Senden çok biz kendimize değer verdik,
Yüzümüz yok sana gelmeye, utanıyoruz,
Ölmek için dünyaya geldiğimizi unuttuk..
Seni unuttuk, affeder misin bizi efendim?
Bizi kapına Kıtmir diye alır mısın efendim?
Her uğurda bir feda gerek
Senin ve dinin için feda olmaya geldik..
Başımız önümüzde eğik, gül yüzüne bakamıyoruz ki Sen’in,
Öyle ki ashabın da bile
“Onun imanı bir tarafa ümmetimin imanı bir tarafa konsa,
Onun imanı daha ağır gelir” dediğin
Sıdık-ı Ekber ve
“Benden sonra Peygamber gelseydi bu Ömer olurdu” dediğin
Hz Ömer senin yüzüne ancak bakabiliyordu sadece..

Nerdesin ey en Sevgili!
Seni anlatmaya ne hacet
Tevrat’ta Ahmed, İncil’de Ahyed
Kur’an-ı Kerimde Muhammed (S.a.v) ismiyle övülmüşsün Sen,
Allah sana “Habibim” yani “Sevgilim” dedikten sonra
Biz sana ne diyelim efendim,
Yaratılış sebebimiz olan sen, canımıza can olan sen
Gönlümüzün sultanı olan yine sen,
Kapında acip bir dilenciyiz şimdi
Ayağının tozu olmaya geldik efendim..
Sana layık ümmet olabilirsek
İşte o zaman kazanan biz olacağız,
İstemez miyiz ki dünya onların, ahiret bizim olsun, bizim..
Nerdesin ey en Sevgili, nerdesin…
Seni, sesini ve ölümsüzlük tadındaki gül kokunu özledik efendim.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:58 PM
O Beni Tanıyor


Gidemem
Gitmek için gelmedim
Kalmak için buradayım
Sensizliğe hüküm giydim biliyorum,
Senin için değil
Danyal Peygambere hürmeten geldim bu kente
Kalemi kırılmış mahkumun şimdi,
Senin olsun devşirme gülüşler
Şuh vaatlerde kendini kaybet
Mutluyum de inadına sonra
Dönüşü olmayan bir kuyuya at kendini
Ama bir daha da karşıma çıkma
Herkes kendi yoluna
Ama unutma
Bizim yolumuzun bittiği noktada
Senin yolun daha yeni başlar!
İşte o zaman hasret tüketir
Acılardan, hüzünlerden, gurbetten
Ruhumun gölgesini damıtırsın,
Seni ben kaybetmedim
Seni sen kaybettin,
Hakkettiğinden fazla değer verdiğimden oldu belki
Ama aslında kazanan benim
Seni değil
Ben kendimi kazandım
Onun için gururlu ve mutlu
Onun için sensizliğe şükür ederim,
Ve beklerim..
Seni değil
Ben daha tanımıyorum
İçimden bir ses “ama o seni biliyor” diyor.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:58 PM
O’nun İçin

Seni şiirlerime de yazdım
Kalbimden ve gönlümden sonra,
Seni düşündüm, sen oldum
Bütün kapıları kapattım gönül sarayimin
Senden başkasına yer yok
Sadece sana bıraktım..

Beyaz, bembeyaz bir sayfa
Dokunulmamış, kirlenmemiş bir sayfa önümde senin için
Kalemi elime alıyorum
Ve alfabemin ilk harfini “Elif” diye yazıyorum
Sonra nameler dökülür kağıda; elifnameler
Şimdiye kadar hiç duyulmamış ve hiç yazılmış nameler bunlar..

Mecnun Leyla’sını Allah’a satmış
Ve Leyla da bile Mevla’yı bulmuş
Leyla; iki “lam”, iki “ye”
Leyla’lar gitti Mevla kaldı geriye..
İlahi bir ses ferman etti:
“Allah, muhakkak müminlerden cennet karşılığında
Canlarını ve mallarını satın almıştır”
Önce korktum
Ama sonra anladım ki
Ben seni zaten O’nun için sevmişim..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:58 PM
Ölesiye Seviyorum


Bana gel
Kendinle beraber
Kalbini de getir
Sonra umutlarını
Sonra dualarını
Ve hiç bitmeyen
Ve hiç bitmeyecek olan
Aşkını da beraberinde getir bana..
Maviyi sevdimse senden
Dalmışsan hayale senden
Senden hep kendimden geçmişliğim..
Şimdi hasretini kokluyorum
Senin yerine,
Seni öylesine değil
Ölesiye seviyorum.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:59 PM
Ruhuma Yakışan


Bir yanımda hüzün
Diğer yanımda sen,
Hüznüm yokluğundan..
Suskunluğum susuzluğumdan sana hep..

Ser sefil hayatın kollarında
Gözlerinin ferinde buldum umudu..
Mesafe tanımayan hasret
Koynumda yılan gibi dolaşıyor..
Özlemin tufan oluyor yüreğimde
Nuh’u arıyor gözlerim
Gemisine bizi de alsın diye..
Hani Allah emretmiş ya
Her varlıktan iki tane; bir dişi, bir erkek
O sefinede bir de sen ve ben gerek..

Acısına hasretinin dayanamaz, seven bir yürek
Sen nerdesin, ben nerdeyim
Yedilerin, kaybolmuşların şehrinden
Selamlar yolluyorum sana, uzaktan..
Selam olsun sana
Selamlar, seven o temiz kalbine olsun..

Süleyman (as)’ı arıyorum şimdi
Rüzgarlara bindirsin beni, uçursun,
Senin olduğun diyara, çok yakınına, yanına..
Belkıs’lar hayrete düşecek o an
Sen şaşırıp küçük dilini yutacaksın
Beni karşında bulduğun zaman, mutluluktan..

Günler ve aylar ve hatta yıllar
İnsana, yokluğa alışmayı öğretirler sanırdım
Yangınımdım ve şimdi yanılgımsın..

Dalgalarına tutuldum sensizliğin
Yed-i beyza sahibi Musa (as)’yı arıyorum,
Firakına dokundursun asasını
Hasret denizinde can çeken ruhuma..
Kızıldeniz misali bir yol açsın sana
Özlemi gebe yapsın vuslatımıza,

Çıkmaz sokaklardan kurtulup
Ölümsüzlüğü gerdanlık yapmak vardı boynuna,
İmar edilmiş bir şehir kadar sükun içinde ruhum
Attığım her adımda sana yol bulan bir yolcuyum..

Ve şimdi Meryem Oğlu’na bakınıyorum
Meryem Oğlu İsa (as)’yı arıyorum
Hani ölüye can vereni
Beşikte iken koşuşan peygamberi..
Ölürsem, bana Allah’ın emriyle hayat versin diye değil
Varsa eğer bir hakkım onu da sana versin isteyeceğim..
Uzun bir ömür değil
Bu dünyada senli bir hayat yakışır bana..
En çok sen yakışırsın ruhuma,
En çok sen…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:59 PM
Sabah Yıldızı

Gözlerin doğuyor zifiri *******ime,
Nasıl da ışıldıyorum bir görsen,
Bütün yıldızlar avuçlarımın içinde,
Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
Dudaklarımda sevdalılara ait
Eski bir mehtap şarkısı..

Ben seni unutmak için sevmedim
İşte doğduğun o virane evdesin,
Nasıl bakarsa su toprağa
Öylece bakmaktayım sana,
Yolunu gözlemekteyim senin, beklemekteyim…
Gözlerin dalgalanmakta olan bir mavi deniz
Ben dalgalı denizin kucağına aldığı
Sabah Yıldızı,
Denizin mehtap şarkısı güzel
Gece yıldızları kıskanmakta bu Sabah Yıldızı’nı,
Bütün balıklar mutludur denizlerde
Bir deniz girdabı çeker beni içine,
Çaresiz bir kuştur çırpınan ellerim
Mavi denizinde gözlerinin,
Bu tekne ben miyim mavi denizinde yüzen?
Bu rüzgar ben miyim, sarı gök yüzünü dalgalandıran?

Gözlerin doğuyor zifiri *******ime,
Nasıl da ışıldıyorum bir görsen,
Bütün yıldızlar avuçlarımın içinde,
Nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
Dudaklarımda sevdalılara ait
Eski bir mehtap şarkısı,
Ben Sabah Yıldızı.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:59 PM
Sadece Bir Yer

Hayat diye
Mavi gözlerine tutuldum,
Kayboldum gözlerinin derinliklerinde,
Ben karanlıklarda hiç dolaşmadım,
Hiç yön belirlemedim
Kutup yıldızıyla kendime..

Seni görmeliyim
Saatler her yediyi gösterdiğinde,
*******i rüyalar görüp
Sana tabirler ettirmeliyim,
Bir şiir yazmalıyım sana
Arasına bir de ah katmalıyım,
Sana hasretliğimle eririm
Ben hep aydınlıkta yürümeliyim
El ele geçmeliyiz köprülerden,

Göz yaşın kırağı olsun toprağa
Kurşun kadar ağır olmasın sözlerin
Ben karanlıkta hiç yürümemeliyim,
Şebnemler takılmalı güllere
Her gülün bir adı olmalı
Sonra her sabah sen olmalısın,
Ama şimdi sen bir karanlığın ardındasın
Bir yaşmak yüzüne perde,
Ben hep seni beklemeliyim
Ama sadece karanlığın bittiği
Güneşin yüzümüze gülümsediği yerde.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 12:59 PM
Sana Geldim


Sana geldim
Sende sen olmaya geldim
Senden geçmedim beklerken yolunu,
Umutlarıma ektim seni
Bir yağmur tanesi kadar temiz, saf
Toprak kadar vefalı
Su kadar azizdin ruhuma,
Narin bir bekleyişin kalbindeyim

Sana geldim
Sende sen olmaya geldim,
Bileklerime takılan kelepçeydin
Senin zindanına hükümlüyüm
Müebbet bir hapsi ben istedim,
Şimdi senin kapında
Yüzü ak bir dilenci
Sadakaya değil
Eşiğinde sadık yar olmaya
Sende var olmaya geldim..

Sana geldim
Aydınlık bir gecenin sabahında
Güneşle el ele verdim,
Ben güneşin batmayan oğluyum,
Yedi gencin kaybolan izinde buldum seni..
Okumaya elifle başladım bu şehirde
Elifle başladım yollarda yürümeye yeniden,
Duvarda sen, aynada sen,
Nereye baksam peşimde gözlerin,
Ve dua isteyişin benden, son sözlerin..

Sana geldim,
Bir fincan kahve hatrına değil
Yedi mevsim görmüş ruhumda
Senin limanına demir atmaya
Geceden daha karanlık çaresizliğe bir nur olmaya geldim
Çünkü ben güneşim oğluyum,
Ruhumda en aydınlık günlerden
Daha nurani huzur var,
Dert varsa çaresi de elbette var,

Sana geldim
Senin ikliminde yetişmiş bir gül olamaya
Göz yaşlarınla deselenmiş yeşil seccadede
Nefsimi eritip namaza geldim
Sana geldim, şimdi senin kapındayım
Sensizliğin hükmünü bozmaya
Sende sen olmaya geldim.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:00 PM
Saray


Senin gönül sarayının kapısını çalıyorum şimdi
Sana geldim işte
Ne varsa yüreğimde beraber getirdim kendimle;
Sevgimi, umutlarımı ve dualarımı
Aşk şarabıyla sana ikrama geldim işte,
Ne olur aç saray kapını
İzin ver girerim ne olur,
Artık hasretine dayanmaz oldu yüreğim
Sensizliği kaldıramadım işte
Sevginle donandı ruhum bilesin,
Aşk zaman ve mesafe tanımaz
Aşk sultan tanımaz,
Biliyorum kolay kolay açılmaz o kapı kimseye
Girildi mi de oradan bir daha da çıkılmaz
Ben o saraydan çıkmamak için geldim işte
Gönül sarayına mahkum olmaya geldim işte,
O saraya sultan olmak için geldim
Aç kapını, izin ver gireyim ne olur

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:00 PM
Savaşa Hayır!


Çocuklar hiç bu kadar masum olamazdı,
Yıldızları saymak vardı semada şimdi,
Geceyi hep aydınlatan kurşunlar mıydı
Şu üstümüzde kayanlar yıldız mı şimdi?
Umutları karartan; top, füze, bombalar,
Nerede sadece ekranlardan bakanlar..

Bu bağdat’ta sabah namazına uyanmak
Minarelerde ezanlarla olmadı ki,
*******i bir dem bile olsa uyumak
Kimler bilir, ahirete kalmıştır belki..
Yüzümüze gülümseyen bir çocuk görmek,
Çölde bir serap değil mi bunu beklemek..

Buralarda kurşunlar hep üstümüzdedir,
Gönüller mahzun, gönüllerde şimdi keder,
Kimler acaba bize dua etmektedir,
İnan ki açmayı unutmuştur çiçekler..

Yarınlarımız nadasa mı bırakılmış?
Bütün çiçekler bahar da solar mı öyle?
Bağdat’ın gülleri kanla sulanacakmış,
Bütün dünya sadece bakacak mı öyle?
Basra’da gökler titrer, yerler çalkalanır
Bunları gören kıyamet mi koptu sanır? !

İlim diyarı bağdat’ın yüzünde elem
Yeni değil ki bu film; eski bir hikaye..
Aşk değil bu, hep acı, daha ne söylesem,
Dua, kahır elimdeki tek sermaye,

Bizler gülebildiğimiz kadar mutluyuz,
En güzel türküler barış üzerinedir,
Bakmayın halimize, bizler çok mutluyuz,
En güzel şiirler sevda üzerinedir,
Burada en içli şiirler; ah şu savaş..

Yek vücut olmanın, birleşmenin vaktidir,
Zalimlere artık “dur” demenin vaktidir,
Şimdi bizleri hatırlamanın vaktidir,
Ve son sözde ku’an-ı kerimdendir, şimdi;
“Allah’ın boyasıyla boyanmanın” vaktidir…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:00 PM
Şehitname



Vakit gece,
Sana bu mektubu
Ocak’ın on birinde,
24:00 / 01:00 nöbetinde,
Adını bile bilmediğim
Karlı dağların birinde,
“ Su uyur düşman uyumaz “ sessizliğinde
Uzun ve yorgun
Ve bitmek bilmez bir soğuğun
Ve şimdi yalnız olduğum siperden yazıyorum ağabey..

Askerliğimin kırkıncı gününde
Yüreğime sığmayan özlem var içimde
Bu hasret acısı
Dağlara ve sonra taşlara değseydi
Toz olup un gibi ufalanırdı,
Bu hasret sancısı aleme değseydi eğer
Kıyamet şimdiden kopardı,
Giderken, arkamdan sadece bakakalan
Kart postal rengindeki
Yarime selam söyleyin benden,
Dönüşü olmayan bir gidişi
Yüklendim omuzlarıma
Dönmezsem eğer
Kadere isyankarlığınız olmasın
Her insan biraz kaderin mahkumu,
Sizden daha çok merhamet eden Allah var
“Madem O var her şey var”
Elem yok, korku yok, endişe yok
İsyan hiç yok..

Çeyrek asırlık çocukluk yaşadım
Hepsini geride bıraktım gelirken..
Gelip asker oldum, adamdan saydılar,
Bak asker olmuş demedi kimseler
Adam olmuş dediler..

Takvimlerde adı yok bu mevsimin
Bahar değil, kış değil, hazan değil bu gün,
Bu kaçıncı yangındır yükseliyor göklerime
Gözyaşı döküyorum yaşananlar silinsin diye..

Beyaz kefenini boynuna dolamış bu dağlarda
******* daha da uzar
Dönüşüm yokuş olur
Hüzündü enseme konan şimdi
Ve efkarlığımı katmerleştir Hakk’a olan borcum,
Ve tekrar tekrar bu uğurda baş vermeyi dilerim,


Sıladan uzaklık gelip çarpar suratıma bazen
Yetimliğim bir taraftan
Anama hasretliğim
Diğer tarafımdan kuşatır beni,
El açıp dua etmeyi annemden öğrendim oysa
Sabrı babamdan
Gözü karalığı sen öğrettin bana ağabey..

Vakit gece,
Sana bu mektubu
Ocak’ın on birinde,
24:00 / 01:00 nöbetinde,
Adını bile bilmediğim
Karlı dağların birinde,
“ Su uyur düşman uyumaz “ sessizliğinde
Uzun ve yorgun
Ve bitmek bilmez bir soğuğun
Ve şimdi yalnız olduğum siperden yazıyorum ağabey..
Duayı annemden, sabrı babamdan
Gözü karalığı senden öğrendim ağabey..
Serzeniş yok
Huzur var bir namlunun ucunda ağabey,
En güzel tarafı da
Öldüğünü bilmemektir şehadet.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:00 PM
Sen Olmaya Geldim


Sana geldim,
Gitmek için değil
Sende sen olmaya geldim..

Güneşim çocuğuyum..
Karanlıktan korkmadım
Sensizlikten korktuğum kadar,
Ayın gölgesi düşse de
Geceleyin başımızın üstüne
Devşirme ışığa yer yok benim lügatimde,
Sensizliğe yer yok..

Temmuzdan daha da sıcak varlığın
İçimi yakışın sevdanla
Sonra beni benden edişin..
Ölü bir mevsimin can suyu oldun
İşte alfabemdeki kadim elif
Okumaya senle başladım; aşka..

Seni yitirilmiş bir köşede bulmadım
Ben seni, senin de beni aradığın
Meçhule yazılı şiirinde buldum..
Sana geldim işte
Asla gitmek için değil
Sende sen olmaya geldim.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:01 PM
Sen Söyle Kemancı


Pranga vurmadım hiçbir zaman arzularıma
Ben anadolu çocuğuyum
Eflatun nazarla seyrederim hep olup bitenleri
Kadınların süslü elbiseleri yakışmaz ruhuma
Ben şarklıyım
Diyar kentin dağlarından
Güneyin sahillerine inmişim bir akşam vakti
Belki de bu yüzden ayak uyduramadım buralara,
Sözüm ona
Beni kulaklarınla değil, kalbinle dinlemeliydin!
Yaşlanmış umutlara elveda
Yıpranmış, kül renkli mazime elveda
Bir daha elveda, bir daha, bir daha..

Bir bülbül ağıt yakar gülün üstüne
Gidenler geri gelir mi ki bir daha, gelir mi…
Hıçkırıklar içindeki keman hangi tele vurur şimdi,
Gurur zaman tanımaz kemancı
Bu derde yakalanmaya gör bir kerecik olsun..
Feryatlar niye ki, şükür yaraşır bize
Ahretlik meselemiz varken kemancı
Gözyaşı dökmeye değer mi dünyanın üstüne
Faniyle fena bulmak ve heba olmak sonsuza kadar
Sen söyle olur mu kemancı, olur mu, olur mu?..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:01 PM
Seni Bekliyoruz


Sen’i bekliyoruz şimdi Ey Güzel İnsan,
Gözlerimiz geleceğin yollarda asılı
Ağıtlar yakar dilimiz,
Sensizlikten dem vururuz biz,
Bestelenmemiş bir umudun ismi sensizlik,
Bizler Sen’i arıyoruz,
Tamamlanmış bir sevdanın sonuydu gidişin,
En içli türküyü yağmur yüzümüze vuruyor ardından Sen’in
Sen nur-ı hidayet, Sen rahmet üstümüze..

Ama gel gör ki
Biz yağmura küskünüz
Sensiz yağmurları biz ne eyleyelim ki
Sensiz açan gülü, sensiz gelen baharı
Sensiz doğan güneşi
Sensiz yıldız kaymalarını…
Sen yaşayamazsan tüm bunları
Her yağmur damlası;
“Bunlar size haram olsun” demesin mi?

Sen’i özlüyoruz bizler
Ay her doğuşunda Sen’i soruyor *******e
Güneş mahzun gülümsüyor yüzümüze
Ve suçlu indiriyor ışığını yeryüzüne,
Asırlık hasretler var yüreklerimizde
Firakın hasretin muallimi oldu
Bu hasreti bitirmek için gelmelisin,

Sen’i arıyoruz Güzel İnsan
Yürekler isyanda sensizliğe
Ayrılığın taşkınlaşmış, ölümlerden bile beter,
Güneş ve ay sözleşmiş sanki hasretinden hep ayrı gezer
Anlaşılan onlar da vurulmuşlar, onlar da tutulmuşlar
Bizim sana tutulduğumuz kadar,

Sensizliğin bir adı karanlık, bir adı hasret
Karanlığa nurun, hasretine vuslatın gerek,
Tüm bunlar Sen’i özlüyor
Biz yolunu gözlüyoruz Sen’in
Sen yeşil aşk, mavi umut, beyaz düş
Sen bize yaşam
Yağmura bile rahmet olan yine Sen,
Sen’i bekliyoruz en Güzel İnsan
Bizler Sen’i özlüyoruz
Bil cümle alem Sen’i gözlüyor
Yaşamın ta kendisi, canlar canı Sen’i.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:01 PM
Seni Keşfediyorum


Şimdi sen benden çok uzaklardasın
Biliyorum aslında her zaman yanımdasın
Kalbimde bir temmuz sıcaklığı
Ve senin sıcaklığın,
Ve yüreğini alev alev yakan sevdan
Bu sevda
Bu deli gönüle
Ve bu dünyaya çok dar,
Biliyorum
Bu sevda seninle ebede kadar.
Sen kalbimdeki ince sır
Ben bu sırra ihanet edemem bilesin,
Hala keşfedilememişsin
Her gün bir yanını keşfediyorum senin
Sonsuza kadar da sürecek biliyorum.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:02 PM
Sır


Solgun hayatın karelerinde
Salası okunan mevtaların iniltisi maşrıkta ve garpta..
Kabir azabına dönüşen firkatin
En uçuk bir rengin kırıntısı,
Solmuş yüreklere sen; ahmak ıslatan..

Şimdi saatler yokluğunu gösteriyor,
En kuvvetli yanım;
Gönül odamın bir köşesinde her daim varlığın,
Mevsimlerin hüznünü taşıyor takvimler,
Yokluğunun adını hala koyamadı alem,
Herkeste garip bir burukluk sensizlikten gelen
Müteessir bir vicdanla kahrolan canlar var,
Neylesin ki kelimeler
Pişmanlığın ve hayıflanmaların tesiri yok,
Gün görmez gözler ne yapsın ki bu bahta karşı…

Kayısı kentin viraneliği bir fotoğraf bilmecesi,
Sensizlikten nükseden sayrılık
Kıyısı olmayan bir şehrin susuzluğu sensizlik,
Payitaht değişmişse bu memlekette
Adını bilmeyen hakuranlar,
Söyle alfabemdeki boynu bükük mim neylesin ki…

Bugün yusuf oldum dibi görünmez bir kuyuda,
Kırkmerdiven çıktım,
Kırkikindi saydım, ama yine de
Firkatin sönmedi yas tutmuş bu yüreğimde..
“ey seyyidinden kaçmış köle”:
Geleceksen eğer şimdi gel,
Çünkü sensizlik kokan bu zalım şehri, terk etmeyi ahdetmişim,
Ama bencilüs dağındaki sırra,
Ve gidip gelmemeyi yakıştıramıyorum, onca hatıralara.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:02 PM
Üç Harf


Seni aradım
Kaç yılıma mal oldun bir bilsen
Çeyrek asra yakın dile kolay,
Yirmi dört yılım sensiz ve sessiz
Yirmi dört yıl bu günü beklemişim nedensiz
Seni beklemişim
Ve bana geleceğin günü..
Ama değermiş biliyorum
Çünkü seni bulduğum yerde
Senin de beni beklediğini gördüm
Sen de beni arıyordun çaresiz,
Arayan aranılanı buldu nihayetinde
Aranılan da arayana hasret işte..

Hepsi üç harflik bir bilmece işte,
Bu sevdanın başı hasret
Sonu vuslat
Sonsuza kadar yine vuslat inşallah..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:03 PM
Uçun Kelebekler

Med cezirlerle boğuşuyorum…
Ara notlarıma bunu da yazdım
Deneme değil filinta yüreğim,
Kıskacına yakalanmışın hayatın, yıkılmışım
Serçenin gözyaşı mı bilmem vurulmuşluğum?
Mert adam yıkılmaz be gözüm bir darbeyle,
Adam dediğim yere düştüğünde ayağa kalkabilendir,
Gözü kara gençliğin ütopya hayali işte viraneliğim
Ayaklarına dolanmışım karanlığın
Yalnızlığın kollarında deli divane olmuşum
“mecnun” demişler olmadığım bir mecliste benim için
Doğru söylemişler elbette
Mecnun’un ancak namı var dillerde
Sadi’nin dediği gibi:
“Leyla ile Mecnun yaşasalardı,
Aşk dersini Gülistan’dan okurlardı.”

Ben on dördünde hilali görmüşüm
Avuçlarıma yağan yıldızları adamdan saymadım,
Güneşi utandırmışlar, ay ışığına iktifa bu karanlıkta
Ben Amed’liyim, yirmi dördündeyim
Gözlerimin feri inkisara uğramış, maviye hasret,
Hatt-ı Husrevi ile yazılı yaldızlı Kur’an’a hasret..
Hayata doymamışlığım işte bu yüzden…

Kahretmedim beni sinesine çeken geceye
Ansızın çıkıp gelmişim, yağmurun altında ıslanmışım
Soğukları içime çekmişim yürürken
Mavi bulvara beş kala, dem vurdum hasretten yana
Bakmadım kahpe renkli şuh vaatlere
Ben zaten bu şehr-i yare gelince yanmışım be anam
Ben zaten geceyi beklerken yanılmışım,
Bir rivayete göre mehdi bu şehre gelmiş, elbet doğrudur..
İsa; Mesih!
Ziya; tuti-i garbi; namı-ı diğeri batı kargası ve dahası!
Nazım; Bolşevik baykuşu!
93; necm hep “yalan” siz de biliyorsunuz bunu, recmedilmeli “yılan” başı!
İzmir; şimdilik izin yok, şunu söylemeliyim belki, aşmalıyız bu yokuşu!
“lanet iblise”, duamız Said’e!
Said; anam ve babam ve tatlı canımın karşılığıdır-
Bir kerecik olsun rüyada görebilmek seni ve adını ezberletmek her şeye..
Ben; yirmi dört, seyyidinden kaçıp gelmişim
İstanbul’u çoktan kuşatmalıymışım,
Ben; yıkık kent, yitirilmiş liman, solgun renk,
Ben, namludaki son kurşun,
Ben; baş ucunda şimdi siyah bir çelenk,
Ben; uğur böceği; Zafer
Uçun kelebekler hadi şimdi uçun sonsuza doğru,
Ben sizin duanızım..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:03 PM
Unut Gitsin


Ben seni değil bu sevdayı unuttum..

Aklıma bile gelmemişti adın
Ara sıra gizlice niçin ağladığını anlayamadım senin..
Memleket hasreti sanıp hiç sormadım
Ve bir gece
Sabaha kadar senle yatıp kalktım;
Rüyalarıma girdin,
Ben ne aptalmışım meğer..
Ve sen esir bir kalbe vurulmuşsun be Yasemin,

Esarete dönmüş senin sevdan biraz da çaresizsin anlaşılan,
Benden yana sana hiçbir hayır yok
Başka limanlara sığınmak yok benim yüreğimde
Yer yok kalbimin limanında başka yelkenlilere…
Aynı frekansta çalmıyor sevdiğimiz müzikler
Çay içmeyi *******i daha da çok seviyorum
Geç saatlere kadar uyumasam da nedeni sen değilsin anlasana..

Aşıklara gece uykusu haram
Bu alışkanlığım kızıl saçlı can gülden arta kalan..
Erimiş bir mumun alevi gözlerin
Boynu bükük bir mim senin sözlerin,
Ve teşekkür edişin giderken onca hatıra fotoğraflarına,
Boş ver aldırma be Yasemin
Gençsin ve güzelsin
Kısmetini başka bir yerde de beklersin,
Ara sıra gelip gidersin bize
Mazide hiçbir şey yaşanmamış haliyle..

Ben şimdi geri gitmeliyim,
Bilmem ki sana ne demeliyim şimdi..
Hadi kendine iyi bak
Med cezir olmasın düşlerin benim üzerimde
Sen beni değil bu sevdayı unut gitsin..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:03 PM
Ve Sonra

Önce çıkmazlara oynadık hayatın dehlizlerinde
istilaya uğramış şehrin artığıydık, uslanmadık..
Talan edilmiş bir istikbalin zor çocuğuyduk
baş koyamadık yeminler ettiklerimizin uğruna..

Sonra yürekleri koşuşturamadık zirvelere
gelgitler oldu
bir kaya olamadık denizde
çöl kumuna yazılı yemin olduk, erken yorulduk
hamurumuzu yoğuramadık bir dava üstüne,
karanlığın koynunda kovalamacalarla
kördüğümlerin pususunda kaybettik birbirimizi,
bin umutla düştük kucağına kavganın
bir darbeyle tarumar oldu her şey,
karınca kadar metin değildik inandıklarımızın..
Dulu olduk umudun
sabrı taşıyamadık omuzlarımızda
mahkumu olduk unutulmuşluğun
ve sonra...
Sonrası bize malum, size meçhul...

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:04 PM
Veda


Ben şimdi çok uzaklardayım
Dönüp seni kaybettiğim yerde
Tekrar görememekten korkuyorum,
Dönüp seni, benim kaybettiğim yerde
Can çekişirken görmekten korkuyorum,
Dönüp seni, senin kaybettiğin yerde
Başkasının bulmasından korkuyorum,
İşte sadece bu yüzden geri dönemiyorum..

Küskünlüğüm yok hiçbir zaman sana bilesin,
Çıkıp gelmesen de bir daha
Gönül odam hep boş, hep senin için
Ve seni yazmışım, seni kazımışım her köşesinde,
Gül bahçelerinde “gül”ler yetiştirilmiyor artık
Güneşi vurdular, kan akıyor aynalardan,
Bir “gül” yolculuğunun nihayetindeyim bilemedim
Her yokuşun bir inişi olurmuş bilemedim
Her açan “gül”ün bir gün mutlaka solacağını bilemedim
Hayat “tek hece”lik bir kandırmacaymış bilemedim
Bilemedim solmuş bir “gül”ün adının olamayacağını,
Bana hep “gül”den değil
Biraz da acıtan dikeninden bahsedin
Bütün “gül”lerini zaten ben yetiştirmişim bu dünya bahçesinin
Bir de dikeni varmış bilemedim..

Çocuk sesleriyle uyanmışım bu sabah
Onları penceremden bilye oynarken görecem,
Seni her gördüğümde, ben her gün yeniden ölecem,
Ben bu diyardan gidip bir daha da geri gelmeyecem,
İlk mesai gününün bitiminde
“iyi akşamlar” demiştim son defa sana hani
Ve bir daha da yüzüne bakamamıştım eskisi kadar,
İçli dışlı olup sensizliği gururuma yediremiyorum artık bilesin
İşte bu yüzden günaydınlar diyemiyorum sabahları,
Bırak çalıştığın yerin camları kirli kalsın, seni görmemeliyim..

Yarın sensizliğin ikinci yılı!
Aradan daha bir hafta bile geçmedi biliyorsun
Ama sensiz geçen her dakika
Kalemi kırılmış bir mahkumun çaresizliği benimkisi,
Sana yazdığım bütün şiirler hâlâ ezberimde oysa,
Bazen çaycı özcan’ın ısrarıyla okuyorum uğur ağabeyin “el aziz” şiirini
Sensizlikten gelen efkar olacak bir köşemde,
Mavi bulvar’ı arşınlayacağım akşamları karış karış,
Bunun bir de türküsü olmalıydı aslında, değil mi ama?

Ben şimdi çok uzaklardayım
Dönüp seni kaybettiğim yerde
Tekrar görememekten korkuyorum,
Dönüp seni, benim kaybettiğim yerde
Can çekişirken görmekten korkuyorum,
Dönüp seni, senin kaybettiğin yerde
Başkasının bulmasından korkuyorum,
İşte sadece bu yüzden geri dönemiyorum..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:04 PM
Vefa


Kimseye kendimi anlatamadım şimdiye kadar
Yokluğun ölüm değil biliyorum
Ölümlerden bile beter bir ölüm sensizlik
Sensizlik yokluk demek lügatimde
Senle barışmışsam hayata yeniden
Elveda demem gerekmez mi sen gidince
Sensizliği anlatamam ki kimseye
Benim yıkık halimi gözlerinle görmen lazım
İlk defa denize açıldım yelkenli olarak
Yüzmeyi kendim öğrendim
Satrancı da, şiiri de,
Bir tek senin şu üç günlük
Yokluğuna dayanmayı öğrenemedim sadece..
Belki de hiç öğrenemeyeceğim,
Olsun değil mi olsun o kadarcık da..
Yokluğun bir hastalık olarak kalsın yüreğimde
Otursun kalbime acısı, dinmesin sensizlik
Bitmesin bu hasret, bitmesin bu türkü..
Beklemek de sevmektir demiştin ya
Demek hep seni bekleyeceğim sonuna kadar
Sevmenin adı beklemekse
Seni dünden bekliyorum
Bir gün mutlaka geleceğini bildikten sonra
Azrail kapımı çalana kadar beklerim,
Vefa etmezse de ömrüm
Sana vefasız değilim bilesin..
Çıkıp gelmesen de
Ben seni bekleyeceğim
Ama geleceksin biliyorum
Çünkü sevmenin adını sen koymuştun beklemek diye..
Şimdi seni bekliyorum.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:04 PM
Yabancı


Ben yabancı..
Söylesene hancı
Bu kaçıncı sabahtır kalmışlığım burada
Bu handa sadece ben mi yabancı..

Bizim ellerden yine mi gelen yok
Yine bize mi kaldı bir bildik yüze hasret,
Bak hancı!
Ben herkese aşina
Herkes bana yabancı,
Saçım sakalıma karışmış
Bu handa herkes bana alışmış,
Ben kendi halimde
Sabah akşam hep aynı yerde
Sadece beş vakit ayaklanır
Ruhuma gül kokusu sürer giderim..

Yirmi beşim sanki kırkı göstermekte,
Gözyaşım Leyla’nın Mecnun’u aramasıdır,
Çöl kumlarında aradım yitirilmişi yıllarca
Aranan arayana hasret değilse Hancı
Kırk Kafdağı’ndan ibaret olmaz mı
Yüreğimdeki bu sancı?

Bak hancı!
Yirmi beş yıldır
Ben kendime bile yabancı,
Bu kaçıncı sabahtır kalmışlığım burada,
Söylesene Hancı
Bu handa sadece ben mi yabancı
Söylesene Hancı, söylesene..
Bir sultan da olsa
Olmaz mı bir gün yabancı?

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:05 PM
Yedilerden Üç Demet


Yedilerin Kıtmir’inden
Şehrin uslanmayan kilaplarına..

Kördüğüm ağrılarla
Sancısına yenik düşmedik bu şehrin,
Kalabalık bir tramvay durağında
Kahverengi aşkların istilasıyla sarsıldık
Ama, bahadır yürekler doğurmuş analarımız,
Bezirganı olduk hayatın
Her şeyin nihayetine yazılan
Başlangıçları sırtladık yangın yerimize,
Gülkurusu intizarla bekleyip durduk
Cesurluğu kuvvete gebe eylemedik haşa,
Minnettarlığımız, şükrümüz, duamız;
Bir karış kılıçla
Ve Bedir kadar aslanla
Bir orduyu tarumar ettiren Yaradan’a..

Zor maceralardan habersizliğimizdi
İnatla, olmayacak duaya amin dediğimiz!
Kötürüm vaatlerle heba edilen
Yaldızlı gençliğin bekçisine olancasına
Kahır yüklü dualar gönderdik,
Boyaları dökülmüş Kör ve Sağır’ın
Hain pusularıyla bir asrı
Bin asra bedel mimsizliğini yüklendik medeniyetin,

On üç yerinden hayata nur yağdı
Nurlar yağdı üstümüze,
Siyah bayrakla aslanlar koştular zaferden zafere
Melekler indi arştan
Kutlayıp alkışlamak için ferşe,
Gökten İsa (as)
Ve yedilerden üç demet sunuldu bu şehre,

Yedilerin Kıtmir’inden
Şehrin uslanmayan kilaplarına..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:05 PM
Yine Kaybettim İşte

Yine kaybettim işte
Artık bıktım, usandım
Artık yaşamıyorum..
Bakmayan bedenime ayakta diye
Bakmayın gözlerime görüyor diye
Ruhum uçup gitmiş
Gerisi nafile,
Ruhumdan gerisi
Bir yangından arta kalan,
Bari bırakın da
Bedenime bir şey olmasın ben giderken,
Son arzum bu benim
Hiç yapmadınız şimdiye kadar
Bari bu sözüm vasiyetim olsun
Her bedene bir ruh gerek
Ben iki bedende bir ruhtum ikizle
Söyledim ama anlamadı, olmadı, olmadı..

Yine kaybettim işte
Bitti yolculuğum şimdi
İşte son duraktayım
Vedaya geldim
Çarmıha gerildim,
Bir daha dönmemek üzere gidiyorum
İkizi hala çok seviyorum
Yorgunum
Acımasız vakitlerde kıskacında
Acımasızca can çekişiyorum..

Yine kaybettim işte
Bakmayın dedim ya bedenime
Ruhsuz bir vücutta
Son nefesimi veriyorum
Ecelim gelmedi
Ben sürüklendim sadece ölüme,
Alıp beni de götürdün ikiz
Ölüme beraberinde
İki bedende bir ruhumuz var demiştim
Meğer yanılmışım
İki bedene bir ruh bile fazla geldi ikiz
İkiz seni unutmak için sevmedim.

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:05 PM
Yine Seni Özledim Şimdi


Bir nisan ayı sonunda
Çarşamba pazarında
Bir akşam saatinde ilk defa gördüm seni,
Yıldızları gökte değil de
Yerde aradım ilk defa senle beraber,
Ayrılığın özleme döndü yüreğimde
Yokluğun, hasretin öğretmeni oldu,
Seni arayıp durdum
Belki gelirsin diye
Çarşamba pazarına kaç defa misafir oldum,
Adresler bıraktım sağa sola
Güller serptim yollara
Maraş kalesine yalnız çıktım
Şehri kana buladım
Seni aradım, bulamadım bir defa daha..

Aldanabilirim belki ama
Asla aldatmam hiçbir kimseyi bilirsin
Aslında sen beni, benden daha iyi bilirsin,
Haberler savurdum yedi kıtaya,
Batıdan esen rüzgarlarda senin kokun,
Gelirsen ilk olmayacak
Gelmezsen bize yine merak, yine hasret
Gelmezsen bu şehirde yine hicran olacak,
Belki gelirsin diye
Adını ezberlettim tüm kent sakinlerine
Öyle ki körler bile aşina gül yüzüne
Onlar seni kokundan
Ve ayak sesinden tanır,
Ayrılıklar merhamet bilmez
Unutulmak tüm ölümlerden beter,
Ve ihanet…
Kimse bunu yaşamaya görsün,
Ve ihanet
Bir ifrit mesleği,
Ve ihanet
Hayata son noktadır.

Sözlerim kalbimin ağlamasıdır
Şiirlerim bir gönül yarası,
Adresim ellerin de mi şimdi
Senin özlemin artıyor içimde
Seni bekliyorum
Ama ne olur lütfen
Daha fazla gecikme..

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:05 PM
Yokluğun


Havalar soğumaya yüz tuttu buralarda
Kışın geldiğinden mi,
Bana bi kerecik olsun evet demeyişinden mi yoksa?
Grip olmuşum,
Ellerimde mentol kokan mendille önünden geçiyorum
Ama yüzüne bakamıyorum senin
Çünkü burnum akıyor, sen de görüyorsun..
Oysa bütün mavilerimi senin için saklamıştım
Korkmuştun sensizlikten
Gidemedim yalnız başıma başka bir şehre,
Daha gülleri solmadı bu bahçenin
Daha can’ı çıkmadı daim seni sevenin
Gün batımında saatler yavaş yavaş firakını gösterir,
Zaman ayarlanmış; saat tam on yedi
Şimdi ayrılmanın, şimdi sensiz bilmem kaç saat kalmanın vaktidir,
Yarına kadar kim bilir yüreğim kaç deruni kavga geçirecektir
Dakikalar asır olup geçmeyecek sabaha kadar…
Bütün ışıkları sönecek bu kentin,
Lakin maviş gözlerinin feri yol gösterecek ruhuma,
Sabah erkenden kalkacam, caddelerde hızlı hızlı adımlarla yürüyecem
Bir saat evvelinden seni bekliyecem
Ama bazen bakmışım ki sen daha önce gelmiş olacaksın
Çalıştığın yerin camlarını silerken görecem seni
Gözlerim gözlerine değecek
Birkaç saniyecik yüzünü benden esirgemeyeceksin
Hülyalara dalacaksın sonra, benim gibi,
Ve yüreğini paramparça edici bir narayla
İçten bir ah çekeceksin
Dağlar infilak edecek yetim sesinin naçarlığıyla…
Ağrıların daha da çoğalacak kalbinde
Ve yokluğum kalacak senin bir köşende ve yakacak seni öylece..
Benden geçemeyeceksin ve bekleyeceksin sadece..
O zaman çok geç olacak senin için belki de
Oturup ağlayacaksın, dizlerini döveceksin sessizce,
İçindeki sevda zamanla büyüse de
Zamansız büyüyen melankoliğin beş para etmeyecek senin için..
Ben senin bu halini hiç mi hiç görmemeliydim işte,
Senden evvel ben çoktan gitmeliydim ahrete…
Yaşlanacaksın, eski güzelliğin kalmayacak senin, buruşacak tenin,
Çirkinliğini örtmek için yaşmak dolayacaksın başına..
Belki benim de gençliğim kalmayacak..
Ama, senin ruhunda maziye kahır, sitem
Ve gözlerinde yaşlar olacak..
Benimse “Allah’a şükür, ucuz atlatmışım”
Kelimeleri dolanacak dilime…
Yolda bazen birbirimize rastlayacağız belki de
Geçmişe selam mahiyetinde, sadece hafiften başımı önüme eğecem..
Yollar bitecek, sevdalar bitecek, ömür bitecek
Ve bu virane yüreğimde bir gün yokluğun bitecek …

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:06 PM
Yokluğunun Takvimi


Bir yaprağını daha koparıyorum takvimin,
Kendimi emanet ediyorum uykunun kollarına *******i
Ama kabul görmüyor emanetim, çevriliyorum..
Kaç gün geçti bilemiyorum
Kaç kış mevsimini yaşadım sayamadım
Yaşımı bile unuttum, takvime bakamadım..
Çok şiir yazdım, güfteler besteledim uğruna
Şimdi boğazımda hıçkırık
Ve dudaklarımda hep aynı türkü dökülen..
Başımı yastığa koyuyorum, uyuyamıyorum,
Her sabah horozların nağmeli seslerini dinliyorum,
Aklıma hep aynı soru takılıp kalıyor..
Annem kaldırmaya geliyor sabahları
Mışıl mışıl uyuyan kedi numarası yapıyorum sobamın yanı başında
Annem soruyor:
-Gözlerin kızarmış oğlum. Uyuyamadın mı yoksa?
-Hayır anne! Güzel uyudum, kıl kaçmış olmalı herhalde.
Kelimeleri dökülüyor ağzımdan..
Yazları sıcak, kışın soğuk olan Çukurova’nın suyuna-
Ellerimi dokundurunca aklım başıma geliyor.
Ama yine de ağzımda hep aynı türkü havaya karışıyor…
Bazen mektuplaşıyorum Filiz ablayla
Her şeyi bir ona anlatıyorum, solmuş renklerimi, derdimi,
Beklentilerimi, umutlarımı ve bütün hercai dualarımı,
Bu sularda Filiz ablayla yazışmayalı bayağı oldu…
Kim bilir çıkmıştır bekli de hapishaneden…
Kendisini gerçi hiç görmedim, o da beni görmedi,
Ama dostluğumuz adına
Üç yıl mektuplaşmamızın adına
Saklıyorum tüm mektuplarını, şiirlerini,
Yeni yıl hatırası olarak gönderdiği yapma kartpostalı...
Hepsini anahtarı bende olan çekmecemde
Ve hiç kimsenin bilemediği, sırrını çözemediği yüreğimde-
saklıyorum Filiz abla, unutmadım seni, haberin ola..
Çocukluk yaşını geçeli çok oldu
Yarın yirmi dördündeyim, beklemekteyim..
Askerliğimi yeni tecil etmişim dört yıl daha
Keşke erken gideydin diyor arkadaşlar, kurtulurdun…
Anlaşılan benim bildiğimi onlar bilmiyorlar, bazen de dalga geçiyorlar.
Hey çocukluk yanım, hey reşit olmayan yanım
Dünyayı beş kuruşa sayıp satmışlığım,
Ve vurulmuşluğum geceye ve sana
Seni bekliyorum, sadece bu yüzden uyumuyorum,
Sensizliğin adını koyamadım hala,
Yokluğundan korktuğumdan takvimleri saymadım…

GooD aNd EvıL
08-16-2007, 01:06 PM
Yorgun Yolcu



Yorgun yolumdaki son duraktayım,
Acımasız vakitler kıskacında
Kirli hayallerden, sonuçsuz beklentilerden usandım,
Yalnızlıkla uzayan bir düş trafiğinde
Onurlu bir intihar denemesindeyim,
Kuş tüylü umutlarım olmadı benim hiç
Kar beyazı çığlıkları atamadım bu kentte,
Dolaştığım yollarda bir güle rastlamadım..
Bir haziran arifesinde
Nemli ve sıcak bir yıkık şehirde
Miadı dolmuş bir aşkın yorgun yolcusuyum ben..