The J0lly J0ckeR
08-17-2007, 09:48 AM
Abdullah Gül neden istenmiyor olabilir
17 Ağustos 2007 Cuma
Bir darbe sonrası yazılan Anayasamızın "amir, hüküm ve tanımlarına göre" “istemezük”çülere rağmen Cumhurbaşkanı seçilecek olan Abdullah Gül, başörtüsü ve niyet okumalar üzerinden sürdürülen şüyuu vukuundan beter söylemlerin tehdidi altında.
Yapmış olduğumuz, "amir, hüküm ve tanımı" çok net olan seçim bile bu havayı dağıtmaya yetmedi. Zira ortalık haftalık, günlük, saatlik ve hatta dakikalık gelişen komplolardan geçilmiyor.
Sağlıklı düşünme refleksi ortadan kalkmış, kitabın ortasından konuşmayı denemek yerine, dengeler ve yengeler replikleri içinde düşünce med-cezirleri yaşanıyor. Bu saatten sonra olması gereken, algılarımızdan kurtulup gerçekle yüzleşmek olmalıdır. Abdullah Gül"ün adaylığına karşı kurulan cephe millet olarak hâlâ anlamadığımız ve onaylamadığımız bir dille konuşmaktadır.
Bu durum bile neden hâlâ 3. dünya ülkesi olduğumuzu anlatmak için yeter sebep diye düşünüyorum. Bu ülke insanının kazandığı bütün değerlere haksızlık ediyor olabilirim ama hak ve hakikate saygısızlık haksızlığın en kötüsü olsa gerek.
Her zaman ve şartta kendini yeniden tanımlayıp belki 10 sene sonra farkına varacağımız kalıplara doğru evrimleşen statükonun Gül"ün Cumhurbaşkanlığını bir türlü arzu etmemesine, farklı zamanlarda ve şekillerde statüko mağduru olmuş insanlar olarak, neden destek veremiyoruz.
Ülkemizin insanları engin ferasetleri ile demokratik hayata kurulan tuzakları bir bir aştılar. Bu tuzakların aşılması ve son aylarda muhtemel provokasyonlarla ülkeyi ateş topuna döndürme isteklilerinin planlarını boşa çıkarmada katkıları olan herkesi tebrik etmek lazım.
Şimdi özde ve sözde ikileminin dayattığı dayanılmaz ağırlıktan sıyrılıp, asgari seçilme niteliklerinin çok üzerinde, keyfiyeti ile Abdullah Gül"e karşı oluşturulan “istemezük” seslerini anlama açısından şu soruları soralım.
1-Abdullah Gül “devletin en gizli belgelerine sahip, külyutmaz ve tezgâhlara gelmez” biri olduğu için mi orada istenmiyor?
2-Kendisine adeta günah gibi yapıştırılan milli görüş geleneği imajına rağmen gerginlik iddialarını boşa çıkarırcasına ortaya konacak başarılı temsil mi bazılarını rahatsız ediyor?
3-Bürokrasinin çarkları içinde şekillenmemiş kişilik yapısı olduğu için mi tercih edilmiyor?
4-AB, Türk Dünyası, Rusya, İran ve İKÖ tarafından çok olumlu tepkiler alan adaylık, önemli merkezleri rahatsız ediyor olabilir mi?
5- Birbirlerine karşı düşman çatlatacak kadar saygı ve sevgi dolu iki insanın ortaya koyacağı uyumdan rahatsız olanlar mı var?
6-Şimdiden oluşturulan alçak basınç sistemi ile seçilmesine engel olamayacakları Abdullah Gül"ün, kendisini oraya taşıyan dinamiklerin ruhuna uygun hareket edememesi için mi bunlar yapılıyor?
7-Toplumun her kesimini kucaklama efsanesi neden sadece Abdullah Gül için geçerli oluyor da öncekiler için olmuyor? Bu zamana kadar kucaklanmayanların sesine kulak veren oldu mu? Ayrıca bu makam ilk defa dolaylı olarak halka soruldu, çok yakında da direk olarak sorulacak. O zaman hangi bahaneler ortaya konacak, tercihinden dolayı millet hangi hakaretleri işitecek tahmin bile edemezsiniz.
8-Başbakanın Abdullah Gül"ü aday göstererek, kamuoyunu ters köşe yaptığı gün, CHP liderinin, basının, Tüsiad"ın, iç ve dış dengelerin gösterdiği olumlu tepkinin en fazla 24 saat sürerek bu günlerin hazırlayıcısı rollerine soyunmalarından ne anlamak lazım? Bu nokta da hakikaten neler oldu?
Son tahlilde asırlık ezber ve tabuların yıkılmasından korkanların farklı maskeler takarak ortalığı toz dumana katmalarından başka bir şey değil olup bitenler.
17 Ağustos 2007 Cuma
Bir darbe sonrası yazılan Anayasamızın "amir, hüküm ve tanımlarına göre" “istemezük”çülere rağmen Cumhurbaşkanı seçilecek olan Abdullah Gül, başörtüsü ve niyet okumalar üzerinden sürdürülen şüyuu vukuundan beter söylemlerin tehdidi altında.
Yapmış olduğumuz, "amir, hüküm ve tanımı" çok net olan seçim bile bu havayı dağıtmaya yetmedi. Zira ortalık haftalık, günlük, saatlik ve hatta dakikalık gelişen komplolardan geçilmiyor.
Sağlıklı düşünme refleksi ortadan kalkmış, kitabın ortasından konuşmayı denemek yerine, dengeler ve yengeler replikleri içinde düşünce med-cezirleri yaşanıyor. Bu saatten sonra olması gereken, algılarımızdan kurtulup gerçekle yüzleşmek olmalıdır. Abdullah Gül"ün adaylığına karşı kurulan cephe millet olarak hâlâ anlamadığımız ve onaylamadığımız bir dille konuşmaktadır.
Bu durum bile neden hâlâ 3. dünya ülkesi olduğumuzu anlatmak için yeter sebep diye düşünüyorum. Bu ülke insanının kazandığı bütün değerlere haksızlık ediyor olabilirim ama hak ve hakikate saygısızlık haksızlığın en kötüsü olsa gerek.
Her zaman ve şartta kendini yeniden tanımlayıp belki 10 sene sonra farkına varacağımız kalıplara doğru evrimleşen statükonun Gül"ün Cumhurbaşkanlığını bir türlü arzu etmemesine, farklı zamanlarda ve şekillerde statüko mağduru olmuş insanlar olarak, neden destek veremiyoruz.
Ülkemizin insanları engin ferasetleri ile demokratik hayata kurulan tuzakları bir bir aştılar. Bu tuzakların aşılması ve son aylarda muhtemel provokasyonlarla ülkeyi ateş topuna döndürme isteklilerinin planlarını boşa çıkarmada katkıları olan herkesi tebrik etmek lazım.
Şimdi özde ve sözde ikileminin dayattığı dayanılmaz ağırlıktan sıyrılıp, asgari seçilme niteliklerinin çok üzerinde, keyfiyeti ile Abdullah Gül"e karşı oluşturulan “istemezük” seslerini anlama açısından şu soruları soralım.
1-Abdullah Gül “devletin en gizli belgelerine sahip, külyutmaz ve tezgâhlara gelmez” biri olduğu için mi orada istenmiyor?
2-Kendisine adeta günah gibi yapıştırılan milli görüş geleneği imajına rağmen gerginlik iddialarını boşa çıkarırcasına ortaya konacak başarılı temsil mi bazılarını rahatsız ediyor?
3-Bürokrasinin çarkları içinde şekillenmemiş kişilik yapısı olduğu için mi tercih edilmiyor?
4-AB, Türk Dünyası, Rusya, İran ve İKÖ tarafından çok olumlu tepkiler alan adaylık, önemli merkezleri rahatsız ediyor olabilir mi?
5- Birbirlerine karşı düşman çatlatacak kadar saygı ve sevgi dolu iki insanın ortaya koyacağı uyumdan rahatsız olanlar mı var?
6-Şimdiden oluşturulan alçak basınç sistemi ile seçilmesine engel olamayacakları Abdullah Gül"ün, kendisini oraya taşıyan dinamiklerin ruhuna uygun hareket edememesi için mi bunlar yapılıyor?
7-Toplumun her kesimini kucaklama efsanesi neden sadece Abdullah Gül için geçerli oluyor da öncekiler için olmuyor? Bu zamana kadar kucaklanmayanların sesine kulak veren oldu mu? Ayrıca bu makam ilk defa dolaylı olarak halka soruldu, çok yakında da direk olarak sorulacak. O zaman hangi bahaneler ortaya konacak, tercihinden dolayı millet hangi hakaretleri işitecek tahmin bile edemezsiniz.
8-Başbakanın Abdullah Gül"ü aday göstererek, kamuoyunu ters köşe yaptığı gün, CHP liderinin, basının, Tüsiad"ın, iç ve dış dengelerin gösterdiği olumlu tepkinin en fazla 24 saat sürerek bu günlerin hazırlayıcısı rollerine soyunmalarından ne anlamak lazım? Bu nokta da hakikaten neler oldu?
Son tahlilde asırlık ezber ve tabuların yıkılmasından korkanların farklı maskeler takarak ortalığı toz dumana katmalarından başka bir şey değil olup bitenler.