PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Gonul Duranoglu


F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:43 PM
...

Ben tüm kişilerinin
Mutsuz olduğu,
Bir garip kentin çocuğuyum
Yalnızlığım saçaklardan
Damlar içime
Benim yağmurlarım dinince,
Evrenimde toprak kokusu yoktur.
Ben sarhoş anılarımın rüzgarında
Delik deşik bir yaprak
Bazen de mutsuzluğunca mutlu
Bir bilinmeyen dert için
Bir bilinen kişiyi ararım ki
Mutlu mu mutlu

Gönül Duranoğlu

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:43 PM
AĞITLAMA

Ne zaman elimi uzatsam
Bir ölü nokta boşlukta
Tersine basılmış fotoğraflar gibi
Yanlışları yaşamışız bunca yıl
Neden uyarmadık birbirimizi

Sen mi erken geldin ben migeç kaldım
Nerelere koysam seni bilemiyorum
Ak yazım yerine kara yazım olanım
“ İki elin kanda olsa gel” diyorsun
Yüreğim kan içinde gelemiyorum

Kolunu boynumdan çözemediğim
Ben bir yol ayrımı bekçisiyim
Tutma acılarımı yanar ellerin
Yaşansaydı güzel mi olurdu böylesine
Nice direnmelerde büyüttüğüm sevgin.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:43 PM
Ağıtlarla

Ne zaman elimi uzatsam
Bir ölü nokta boşlukta
Tersine basılmış fotoğraflar gibi
Yanlışları yaşamışız bunca yıl
Neden uyarmadık birbirimizi

Sen mi erken geldin ben mi geç kaldım
Nerelere koysam seni bilemiyorum
Ak yazım yerine kara yazım olanım
“ İki elin kanda olsa gel” diyorsun
Yüreğim kan içinde gelemiyorum

Kolunu boynumdan çözemediğim
Ben bir yol ayrımı bekçisiyim
Tutma acılarımı yanar ellerin
Yaşansaydı güzel mi olurdu böylesine
Nice direnmelerde büyüttüğüm sevgin.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:43 PM
ANNE BAK KAR YAĞIYOR

ne zaman kar yağsa
soğuk bir hüzün umarsız bir acı
gelir çöreklenir sayrılı yüreğime
bak anne kar yağıyor gene
küçükken her çocuk gibi
yağdığında sevindiğim kar
sanki yüreğime yağıyor anne
çocukluğumun soğuk kış *******inde bana
kocaman bir yorgan gibiydin
yıllar seni ufalttıkça
ben çocukluğumdaki sen gibi
kocaman oldum anne
her derdimiz için bir parça koparttık senden
senin yüreğin dağ gibi kalırken
benim yüreğim hala küçük bir çocuk anne
bak yine kar yağıyor yüreğimi üşütüyor
küçükken ellerimi ısıttığın gibi
yüreğimi ellerinin arasına alıp
ısıtabilir misin anne..

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:44 PM
Ayışığı Ezgisi

Ayışığı Ezgisi

Zamanla bölüşürüz acıları
O bir Etrüsk vazosu gibi çatlar
Sunak masalarında konuşulur
Kadınlığımızın bedeli.
Vurur yüreğim en olumsuz tellere
Çocuk acısıyla sınanmasın analar
Son adağını vrirse
Kin kokulu çiçekler açar
Uykunun olmadığı yerde.
Artık boşunadır korku üretmek
Bir ayışığı kalır hesap sorulmadık
Düşlerini yaşamamış çocuklarımız
Işıklarıyla oynasınlar diye.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:44 PM
Ben

Ben tüm kişilerinin
Mutsuz olduğu,
Bir garip kentin çocuğuyum
Yalnızlığım saçaklardan
Damlar içime
Benim yağmurlarım dinince,
Evrenimde toprak kokusu yoktur.
Ben sarhoş anılarımın rüzgarında
Delik deşik bir yaprak
Bazen de mutsuzluğunca mutlu
Bir bilinmeyen dert için
Bir bilinen kişiyi ararım ki
Mutlu mu mutlu

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:44 PM
BİR DENİZ ÖYKÜSÜ

Kuşların bile uğramadığı
Bir adadır yalnızlık
Bu ada benim, dört yanım deniz
Sevgi ve hüzün yosun saçlı
İki kızkardeştir burda
Ben ve adam dört yanımız deniz
Sıkıldıkça milis gençliğimi anlatırım adaya
Kıyamadığım, hiçbir yere koyamadığım
Titreyen yüreğimden iki damla yaş
Akar sessizce eski meydanlara
Derler ki her sonbaharda
Hala yası tutulurmuş oralarda
Yaşanmamış gençliklerin
Güneşin batışıyla lacivertlenirken akşam
Ben ada bir sevdayı bekleriz
Ağustos kapısında
Gelir güvercin gülüşlüm
Saçları başak kokar
Gözleri yıldız yıldız
Heybesinde temmuz gülleri
Kokuları yosun yosun
Renkleri deniz deniz

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:44 PM
Çocuk Resimleri

Çocuk Resimleri

Güneşi çocuklardan öğrenin
Ağzı, burnu, kaşı, gözü
Güler hep dağ doruklarında
Kuşları çocuklardan sorun
Her biri güneşten daha kocaman

Yerle gök yer değiştirir bazen
Tüm yapraklar gül pembesi boyanır
Yeşil atlar koşar güneşe doğru
Sevinçler hep portakal rengidir

Birden bir çocuk resmiyle kanatır yüreğimi
Kuşlar uçmayı bilmez güneş kör olmuş
Yağmur tedirginliği bütün renklerde
Anlarım bu çocuğun eline
Hiç portakal verilmemiş

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:45 PM
DAĞ ŞİİRLERİ-SİSYPHOS 01

Acıyla eski dostuz
Sevgiye adaklı
Yine de yalnız
Çıkarım yolculuklara
Kendine konuk
Bir dağlıyım
Ben bu dünyada
Torosları boyarım
Sabahtan akşama
Bulutlar siler boyalarımı
Akşamdan sabaha
Oysa dağlar sever
Yaban dağlıları

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:45 PM
DAĞ ŞİİRLERİ-SİSYPHOS 02

Ben bir Tibet büyücüsüyüm
Cimrice saklarım heybemde
Zamanı ve sevgiyi
Tütsüler toplarım
Güneşsiz yamaçlardan
Dağlılar izimi sürer
Göstermeden kendilerini
*******i yalnız dolaşırım
Tekinsiz yıkıntılarda
Bu yüzden herkes
Biraz korkar benden
Oysa ben
Herkesten daha çok
Korkarım kendimden

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:45 PM
DAĞ ŞİİRLERİ-SİSYPHOS 03

Hala gece ateşleri yanar
Mübarek toroslarda
Tevatür eşkıya öyküleri
Biraz patlamış mısır kokar
Kimse eşkiyaları anlayamaz
Benim kadar
İnsanın göçebe yanıdır
Onlara dağlarda
Gece ateşleri yaktıran
Çünkü mapusluğun bedeli
Daha hafiftir
Dağlarda yaşamaktan
Ey çocukluğumun özgür
Dağlıları
Ben o karanfil buğulu
Masallarımı yitirdim
Sizin oralarda hala
Rüzgar reyhan kokar mı

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:45 PM
DAĞ ŞİİRLERİ-SİSYPHOS 04

Bin yıldır yaşarım
Ben bu toroslarda
Otların ağulusunu
Yosunların dermanlısını
Dağlılar öğretti bana
Tanrıtanımaz
Bir eşkıya bilirim
Üçgen muskasını
Hep boynunda taşırdı
Her söylediğinde
Bildiği bir türküyü
Gizlemeden ağlardı
“Yaman olur torosların boranı
Hançer değil sevda açtı
Ciğerdeki yaramı”
Rüzgarın kıran
Ya da sevda getirenini
En iyi o anlardı
Yanından hiç ayırmazdı
Doğum üzre telef olan
Bacısının resmini
Adı kanlı katile çıkmış
Başka bir dağlı
Ey her koyağına
Bin umut gizlediğim
Sırdaşım dağlar
Bekleyin bu yaz da
Size çok anlatacağım var

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:45 PM
DAĞ ŞİİRLERİ-SİSYPHOS 05

Ey yolcu ne zaman
Türkü söylesem
Allı pullu gelin ederim
Ben bu Torosları
Rüzgarına reyhan katar
Dikenini mor sümbülle bezerim.
Dizelerim aldatmasın seni
Dağlı bir göçebe değilsen
İnanma bana
Taş, toprak ve dikenden
Başkasını bulamazsın orada
Çünkü dağlar yalnız
Kızıl şahinlerine
Ve yerleşik göçebelerine
Açarlar sırlarını..

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:46 PM
DENİZ GEZGİNLERİ

(Deniz’e masallar IV)

Dünyanın bilinmeyen insansız bir adasında
Akıllı ve hüzünlü otuzyedi deniz kuşu yaşarmış
Masal bu ya gerçekte bu kuşlar bir zamanlar insanmış
Tanrı onları kötü ruhlu insanlara görünmez yapmış
Vakt-i karanlıkta yaşarlarken ve insan suretindeyken
Bu kuşlar her karanlığa ışığı ve sevgiyi taşırlarmış
Günlerden bir gün bu 37 can ve dostları
Geçmişi aydınlık bir diyara sevgi alışverişine gitmişler
Çalmış çığırmışlar sözleşmiş söyleşmişler
Tuvana bir şölen olmuş ki görenin aklı şaşmış
Bu masalın kötüleri ise aymazlar diyarında yaşayan
Güzelliklere kara pusular kuran karagoncoloslarmış
Cayır cayır yakmışlar o güzel insanları
Gazetelerde gördüm ve sonsuza dek Lanetledim o salyalı suratları
Her yıl temmuz ayında gök yüzüne bakarım
Denize doğru uçan kanat uçları yanık
Otuz yedi deniz gezginini selamlarım
Deniz aylardan temmuzsa ve sahildeysen
Gökyüzüne bak otuz yedi deniz gezgini göreceksin
Onlar yangınlardan geldiklerinden serin denizleri severler
Deniz isimli çocuklara ve sevdiklerine görünürler

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:46 PM
DENİZ’İN MASALI

Uzat ellerini gökyüzüne çocuk
Yakala en uzaktaki parlak yıldızı
Tutsak et onu gözlerindeki gizemli ışığa
Kayıp gitmesin bol yıldızlı bir gecede sonsuza
Sana hiç temmuzu anlattım mı ben çocuk
Ya da söyledim mi ağustosun türküsünü
İkisi de Bir serencam üstünedir
Ve boyu fidan yağmur saçlı bir kızı anlatır
Derler ki kız bir sevdanın ardına düşüp
Kavminden kopmuş
Sevdalısıyla uzak diyarlara gidip
Yeni bir kavim kurmuş
Ve temmuz ve ağustos çocuk
Yağmur saçlı kızın güzelliğine vurgunmuş
Temmuz tam biteceği gün
Bir top ışık olup kızın kapısına konmuş
Kız bu ışığı çok sevmiş
Kız denizi de çok severmiş
Ve tuzunu ve lacivertini
Ağustos geri kalmamak için temmuzdan
Ve bildiğinden saçlarında ışıkları saklayan
Sevdalı kızın denize özlemini
O da bir top deniz olup temmuzun yanına durmuş
Bu senin masalın çocuk
Sen temmuz ve ağustossun
Uzat ellerini ışığa ve denize
Sen denizin ve ışığın çocuğusun

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:46 PM
DOSTUM

Benzersiz umarsız
Bir bulut indi bahçeme
Kırkikindi yağmuruyla Ankara nın
Gece gibiydi gözleri
Ve kara bir gün gibiydi
Çaresiz
Gülüşü
Duruşu
Bir selam gibiydi
Kardeşime benzer
Tanıdık biriydi
Sımsıcak
Sevecen
Dost
Sanki bendendi
Gözyaşlarındım senin
Tanımadın mı
Dedi

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:47 PM
DÖNÜŞ

özel'e

duydum geri dönmüşsün sılana
hasta ve çok yorgunmuş hepimize yeten yüreğin.
biz seninle bir zamanlar elele dolaşırken
gez göz arpacıkların menzilinde
şimdi karanlık güneşleri yanında taşıyormuşsun.
biz seninle aynı sılanın gurbetçileriydik
bütün kapıları çalıp seni soruyorum
falcıların yeşil su tasları dilsiz
bir ses, bir soluk,ince kırılgan bir gülüş
karanlığına karışmışlar bulamıyorum.
sen alanların en güzel gözlü kızı
kavgalarımızın kırmızı karanfili
hepimizin en narini, en güçlüsü
geçmişle geleceğin kesiştiği bir boşlukta
bir sunak taşının hem kurbanı hem bekçisi
sana biçilen karanlıkları artık taşıyamıyormuşsun
ah bir bulabilsem seni
uzatabilsek birbirimize ellerimizi
yeniden yaşatabilir miyiz kırmızı karanfillerimizi.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:47 PM
EYLÜL RONDOSU

-Çiğdem’e-


Yine bir eylül bozgunu yüreğim
Yağmur saçlım gider olmuş bu ilden
Odalarda kokusu dolanır hala
Duvarlarda resimleri
Bakışlarında nedensiz bir parça sitem

Hüznün rengi hep paslı bir kapıdır
Kapanır acımasızca yalnızlaşmış akşamlara
Özlemse sayısız ilmikleridir yüreğimin
İki ters bir yüz uzayıp gider sonsuza

Bir çiçeği gizlice öper koklarsam eğer
Bil ki senleştirmişim bütün demetlerimi
Düşle gerçek arasında gidip gelmeler
Ve delik deşik olmuşsa kan uykularım
Fidanım, hasret türküm, gelin çiçeğim
Yorganın kaymış, usulca üstünü örtüyorum

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:47 PM
HAYIRSIZIM`A

Akşam gri bır tül gibi iner
Hüzün ve hasretin üzerine
Sokak hazırdır yorgunluğuyla
Gecenin yalnızlığına
Gündüzün unuttuğu bir kadın
Yaşarken binlerce kez aynı geceyi
Hep birini bekler körleşmiş pencerede
Sorar geceye sorar dilsiz kaldırımlara
Onca zaman beklediğim
Benim evimin ayak sesleri nerde
Sigaranın dumanı alkolün buğusu
Bilir belki kadının aradığını
Ah bir kapı çalınsa
Uçsa kadının yorgun yüreği pırpırlansa
Sevgisi acılara belenmiş
Fidan boylu hayırsızı seslense
Anne kapıyı aç ben geldim dese.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:47 PM
KADIN ÖYKÜLERİ

Bir alacalı çocuk gülüşü mü
Yoksa bir kırgın bakışı mı
Bilemediğimiz
Çağlar boyu alıp
Vermeyi düşünmediğimiz
Bir taşlı okul yolu mu
Acılı soğuk
Beşten çıkma bebeler mi
Kimi ırgat büyük kente
Kimi el kapısına gelin
Tarlaya yeni bir baş daha
Elinin kınasıyla çaresiz
Sen mi çocuksun bacım
Sırtına sardığın mı
Yoksa bu gömüt mü
Umutlarındır
Yeşermesiz ölmüş
Harman yerinde
Mutluluğun türküsü yok
Ter, acı,toz
Gözler kan çiçekleri gibi ışıldar
Düşler bile umutsuz
Özlem yalnız türkülerde
Sözde günah
Bir acı öykü mü kalacak belleklerde
Yürekten acımak ve yanmak
Kağıt üzerinde

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:47 PM
KALEBENT

Dağlı bir Kalebent’im
Bu kentte
Suçum büyük müebbetten
Yalnız dağlıların bildiği
Döğmeler taşırım bedenimde
Görenleri ürküten.
Yılan büyüleriyle dolaşırım
Eski mabetlerde
Omuzlarımda Medusa’nın tılsımı.
Bakışlarım aykırı durur yüzümde
Üzerimde dört kitabın laneti.
Yangınlar çıkarırım
Ağular hazırlarım
Bilinmedik otlardan
Yalnız çocuklara kedilere
Ve hayvanlara zarar vermeyen.
Suçum sabit
Cezam ağır olmalı
Müebbetten.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:48 PM
KERİM İLE KERİME

çocukluğumun deniz yurdunda
sarışın bir balıkçı Kerim vardı
yaz akşamları balıkçıların dönüşünü beklemek
biz çocuklar için bayramdı
balıkçı Kerim nedendir bilinmez
balık dönüşü önüne gelene söver
ama çocukları ve kedileri çok severdi
evinde kendisine benzeyen
yavruyken bulup adını Kerime koyduğu
sarman tekiri kedisiyle yaşardı
Kerime'nin erkek olduğu anlaşıldığında
uzun süre kedisine bakıp bakıp gülmüştü kendine

balıkçı kerim ne yapar yapar
balık dönüşü ayırırdı Kerime'nin payını
Kerime vefalıydı sevecendi
içip içip sarhoş oluyor diye ne kızardı
ne de terkederdi Kerim'i
eski karısı Güldane gibi
yine bir balık dönüşü akşamüstüsü
göremedi kedisini onu
her zaman beklediği yerde
ateş düştü yüreğine Kerim'in
anladı sonunda olmuştu korkuyla beklediği
zira çok yaşlanmıştı artık sarman kedi
ölmek zamanı geldiğinde ninesinin dediği gibi
bilinmedik bir yere giderdi
[sahibini] sevenlerini seven kedi

not.. kedilerin sahibi olmaz

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:48 PM
KIRIK KALPLER TERZİSİ

Elimde iğne iplik önümde dikiş kutusu
Camda boyaları eskimiş kırık dökük bir yazı
-tamirci terzi 24 saat açık-
Akşam olunca kapatırsam dükkanı
Örselenmiş bir aşkın kenar oyasını
Kim tamir edecek acilen gece yarısı
Bir gece tamir için bir kalp bıraktılar
Çok yıpranmıştı ve kırk yamalıydı
Kırkbirinci yama bir türlü tutmadı
Bırakan kimse de birdaha uğramadı
Kaldırdım unutulan eşyalar dolabına
Eski dikişlerin arasından kan sızar hala

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:48 PM
KIZIMA

-Çiğdem’e-

Sen ne kaç tuğlu paşanın kızı
Ne de acem sarayına gelin
Işıklı alnında ak yazın
Güneşi tutan ellerde serinlik
Gelecek çiçeğe kesmiş
Dikenli dal uçlarında
Geri ver cam pabuçlarını Sindrella’nın
Bırak olumsuz giysileri
Aptal soylulara
Başak kokulu
Buğday demeti başın
İşliğinde ak lekelerle
İyiye açık dudaklardan hızlanmış
Türküler sal güçlü yarınına
Sen sevginin kızı
Sevginin türküsü
Aş başında türkü
İş başında türkü
Öykülerin türkü olmuş
Türküye batmış dört bir yan
Türkülerde sevgi
Türkülerde güç, dostluk
Birlik yine sevgi
Her şeyin sevgi katıklısı güzel

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:48 PM
NAME

Bir bulutla sana selam yolladım
Gitti karşı dağa takıldı kaldı
Düş müsün gerçek misin bilemediğim
Adaklım
Yolda, belde, köyde, kentte vazgeçemediğim
Senin yüzündendir
*******i boncuk edip ipe dizdiğim
Bir memleketim vardı
Bir kardeşim gurbette
Bir de sensin şimdi
Kan acısında özlediğim
Sevdiğim
Penceremden yollarına
Korkusuzca gözlerine bakamadığım
Bir türlü bu masalı anlatamadığım
Sunaboylum sevdalım
Budur serencamım budur hallerim.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:49 PM
NEDEN

Bir dağ türküsü dolanır dilimde
Acısı, sevgisi, özlemiyle sen
Bozkır süsüm, mor çiçekli deve dikeni
Direnci, yalnızlığı, kavgasıyla ben

Yaz yağmurlarının unuttuğu
İki su damlasıyız gökkuşağında
Güleriz karşılaştıkça mavide
Neden uzatmayız ellerimizi

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:49 PM
SANATÇI’DAN ATA’YA MEKTUP

Atam ,Gazi Paşam
1977’den selam ederim, ellerinden öperim
Sual edersen memleketten
Biz ektiğin bereketli tohumlar
Çoğalmadayız bire bin vererekten
Varsa da ayrık otları içimizde
Can vermede devrimlerinin güçlü ellerinde
İnanma kulağına gelenlere
Ağzıkara mı ararsın ülkede
Yok heykellerin kırılıyormuş
Ve de parçalanıyormuş resimlerin,
Yüzgeri edilmiş devrimlerin.
Namus sözü Atam
Andımızda duramazsak eğer
Çiğiltepe’deki albayın gibi nokta koyarız yaşamamıza
Biz Cumhuriyet sanatçıları dünya ağacının dalları
Sen ki bizi tuttun en üst rütbeden üstte
Destanlar yazar, türküler yakarız devrimlerire
Ki yedi iklim dört kuşakta söylene
Karanlığın eli bir heykelini kırarsa eğer
Binbir becerikli aydınlık eller
Daha yücesini yapar onbinlerce
Bir aymaz bir resmini yırtarsa bilinçsizce
Binlerce ışıklı fırça onbinlerce ATATÜRK yapar tükenmeyesiye
“ Rahat uyu sen Atam
İzindeyiz tastamam”
Günü gelir Gazi Paşam
Yüce gönlünün istediğince olacak bu vatan

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:49 PM
SEN İSA’DAN ÖNCE DE VARDIN

Tüm İsa’dan önceleri karaladım yıllar önce
Tarihleri sultansız, coğrafyaları sınırsız yaptım
Nerden nereye vardım bilmiyorum
Bin parçaya bölündüm, yalnızdım.
Yollar çizdim uzun uzun gökyüzü rengimi çaldılar.

“Kaleden kaleye şahin uçurdum”
Şahin gelir ağu gibi kan gibi


Bu yazgıyı ben yazmadım
Ben sarmadım bu acıyı karanlığın kozasında
Benim değil bu ağıtlar
Ben kazmadım bu gömütü.
Yüreğim evcilleşmedi umudumu çaldılar.

Kaleden kaleye şahin uçmuyor
Şahinim yaralanmış teleği yaprak gibi.

Türkülerde aradım seni
Şiirlerde aradım umarsız
İsadan sonralar neden sevgisiz?
Atan bir nabız gibi gerçek
Sessiz bir gece gibi güzeldi gelişin
İsadan öncelere baktım seni
Sanki tarihsiz bir selamdın.
Oysa şiirlerimdin okunan
Söylenen türkülerimdin
Bakılan resimlerimdin duvarlarda
Göçebe yüreğimin kavgalarında
Sen isadan önce de vardın.

Kaleden kaleye uçar şahinim
Şahinim bilenmiş bir kargı gibi.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:50 PM
SEVDA TÜRKÜSÜ

Gülüşün kalır kapıların ardında
Gün başlar bu ince ve kırılgan çizgide
Ayrılıkların bir saati ve yüzyılı
Bin yıllık destanlarda hep hüznü anlatır

Düşlerle gerçeklerin harman yerinde
Akşamlar hep gizlerle doludur
Sevginin kutsandığı gizli mabetlerde
Yüreklerimiz sessiz tanıklarımız olur

Umut gemilerimizi saldık geleceğe
Geçmişi yedibin renge boyadık
Demirden leblebiler de çiğnedik biz
Ama saçlarımızda hep güneşi taşıdık

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:50 PM
SEVGİ KAÇAĞI

Yorgun sabahlara başlıyoruz
Karabasanlı düşlerden
En güzel anlar yaşamadığımız
Törelere tutsak mı
Zaman utanır savrukluğumuzdan
Rahatlığımız üçyüz yıl öteye
Bilmeyiz rengi nedir sevginin
Yeşil mavi
Eflatun belki büyüdükçe morlaşan
İyi biliriz korkularımız acı yeşildir
Bir de yürek dolusu haykırmayı haksızlığa
Soyunmayı kavgalara
Susmaları sevdalarımıza
İyi biliriz.

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:50 PM
SEVGİYE AĞIT

-Oğlum Yücel’e-

Bir deniz gezginiyim ben bu dünyada
Yüreğimde arıtılmış sevgileri
Yalnızlıkları hep heybemde taşırım
Yalandır gözlerimdeki bulutsuz gülüş
İçimde sürekli yağmur bulutları dolaşır

Bu yüzden tüm okyanusları taşırım içimde
Suskun gemilerimi yollarım bilinmedik kıyılara
Yedi iklim dört bucağın falcıları bilirler seni
Her birinin su tasında yüreğimden bir parça kalmış

Şimdi bir şafak yorgunuyum bu dünyada
Sevgiyi hep yanlış doruklarda aramış
Oysa o, kutsal dağın ardında bir büyük yangın
Kan içen ateş kuşları başında nöbete durmuş

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:50 PM
SEYDİŞEHİR’DEKİ ESKİ EVİM

Hoşça kal eski evim
Yeni bir kışı yaşamaya büyük kente gidiyorum
Biraz soğuk, biraz kasvet ve hüzün bırakıyorum
İlkyazla birlikte birçok sevinç
Ve bol bol çocuk cıvıltısıyla döneceğim sana
Hoşça kal Seydişehir, hoşça kal eski evim
Biz yokken büyükbabanın ağır ayak seslerini
Belki duyarsın merdivenlerde
Her çivini sevgiyle çakmış
Ya o nazlı büyükanne
Son çocuğu sevgili kızını
Senin yeni çatın altında doğurupçok uğurlu bir ev olduğuna inanmış
Dönüşte küpe Dağı’nı selamlıyacağım
Ve evimizin tüm kapılarını açacağım
Reyhan kokuları girecek pencerelerden
Bizim oralarda çok olur
İri kütükler yakacağım ocaklarında
Selam yollayacağım bacalarından
Eski sevgililere, geçmiş güzelliklere
Ağır geçse de dağlarımızda kış
Akan çatın, vefalı tahta kurtlarınla
Sen bunu da atlatırsın nasıl olsa
İlkyazla bitecek yorgun yalnızlığın
Bir sürü çocuk, birçok gürültü getireceğim yanımda
Hoşça kal Seydişehir, hoşça kal eski evim

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:50 PM
UZUN HAVA

Geçmiş sulara verdik umutlarımızı
Ne başlangıçtır bu ne son
Geleceğe dağladık yüzümüzü
Bir “ Ankara Hatırası”nda kara çaputa

Tüketmedik sevgilerin zhasını
Hala o alnı akıtmalı atları özleriz
Yeleleri ilk sevdalar gibi savrulan
Soylu gözlerinde tutsaklığın acısı

Hep baharı bekledik dost seslerinde
Nerede unuttuk çocukluğumuzu
Bildiğimizden ağlamanın aceleye gelmediğini
Uzun havaya döktük ağıtlarımızı

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:51 PM
YARGI

Zaman umarsız bir konuktur gözlerimizde
Saz başlayınca acılı türkülere
İncecik bir ışıktır sevgiyi sevebilmek
Bilemedik
Gizli gömütler kazdık yüreklerimize

Sen ey suskunluklarla gelen
Kendinden habersiz acı
Bilir misin gözyaşsız ağlamayı
Pazarlık kurmamayı sevgi üzerine

Bir düş izlemcisi gibi
Toz duman içinden gelmiş
“yorgun savaşçılarıyız alanların”
Şimdi her birimiz sanık hem de yargıcız
Kendi tutsaklığımız önünde

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:51 PM
YENİDEN BELLETSİNLER TARİHİMİZİ

Hiçbir söze sığmıyor şimdi hüzün
Uyku sıcağında büyüttük erincimizi
Sevgi bir giz gibi belleğimizde
Türküler besliyor direncimizi

Nerede nasıl başladı bilmiyorum
Eski bir kentin yerleşikliği
Ya da o bildik acının
Tutsaklığında unuttuk düşlerimizi
Helallaşmak selamlaşmak yerine
Analar baştan söylesinler ezgilerimizi

Nasıl geldik buraya biz kimlerdeniz
Tozlu kirpiklerimiz damıtır gün ışığını
Yeter bunca diyet sevgililerden
Yeniden belletsinler tarihimizi..

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:51 PM
YOLCUDUR ABBAS

Leyleklerin gelişiyle birlikte
Sırtımda heybem yollardayım gene
Artık yerleşik olmak isteyen ben
Söz dinletemiyorum içimdeki göçebeye

Sırtını dönebilmek yürek ister
Bir ömür boyu bağlandığın herşeye
Yoksa taşınamayacak kadar birikir acılar
Kimseye emanet bırakamazsın almazlar

Bir heybe dolusu acı yükü ne kadar gelir
İçimdeki göçebeye sormalıyım bunu
Bir gezgin ki yalnızlığı iş edinmiştir
Acıların darasını ancak o tartabilir

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:51 PM
YİĞİTLİKTİR DOSTLUKLARI BÜYÜTMEK

Yiğitliktir dostlukları büyütmek
Besini yürek kanıdır

Bir dal menekşedir direncim
Açar tüm acımasızlıklara
Buğday tarlasında gelinciktir
İnadına yeşilin

Kırın gözyaşı çanaklarını
Ele vermesin sevecenliği

Acılara ve kalleşliğe gülebilmektir yiğitlik
İçerde bir sigarayı üçe bölmek
Üç canla bir bardak çayı içmek
Bir koca yalnızlığı
Bir acılı sevgiyi
Birbaşına yaşamaktır yiğitlik

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:52 PM
YİNE AYRILIK ÜSTÜNE

Cankoparan fırtınası mı gelen
Acıları ve umarsızlığıyla
Bu kaçıncı bölünüşü yüreğimin
Yeniden çoğalmalarda
En olmayacak serlerde büyütürüz
Sancılı sevgileri
Kırgınlık kalır avuçlarımızda
Yakınmalar buz çiçeklerinde solar
Neden hep ayrılık üretir türkülerimiz
Ve hep suskundur eski *******
Zaman tutsağı sevgilerimiz
Açar dağbaşlarının yalnızlığında..

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:52 PM
ÖZGÜRLÜK

Kuşları uçarken
Çiçekleri başıboş kırlarda sevdim
Ne bir kafesim oldu ne de bir saksım
Köpeklerim olmadı
İnsana bağımlı olduklarından
Kedileri çok sevdim
Bana aldırmayıp evimde saltanat kurduklarından
Birgün birini sevdim hala da severim
Yalnız benim olsun istedim
Çok utandım hala da utanırım

F.S.Mehmet1453
08-18-2007, 01:52 PM
ŞİİR

Kız olmuştu gül gibi açan
Sonra gelin oldu allı pullu
Ana oldu rüzgarla yarışan
Derken nine oldu saçında aklar
Zaman yorgun bir nehir gibi
Asmıştı omuzlarından
Neden gelmişti bilmezdi dünyaya
Neden gideceğini de
Olmak ya da olmamaktan habersizdi
Zaten bilse bile niye yarardı
Hayatı olmak ya da olmamaktı.