Tam Sürümü Görüntüle : Yusuf Hayaloğlu
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:19 PM
AH ULAN RIZA
Neden halâ gelmedi, yoksa
Saati mi şaşırdı hıyar?
Gerçi hiç saati olmadı ama
En azından birine sorar.
Cebimde bir lira desen yok,
Madara olduk meyhaneye!
Ah eşşek kafam benim,
Nasıl da güvendim bu hergeleye!
Gelse, balığa çıkacaktık,
Ne çekersek kızartıp birayla yutacaktık.
Kafamız tam olunca, şarkılar döktürüp
Enteresan hayâllere dalacaktık.
Bu sandalı geçen hafta denk getirip
Çalıntıdan düşürdük.
Arkadaşlar ısrar etti,
Biz de, iyi olur, bize uyar diye düşündük.
Saat sekizde gelecekti,
Bana birkaç milyon borç verecekti.
Yoksa o nemrut karısı kaçtı da
Onun peşinden mi gitti?
Eğer öyleyse yandık,
Gudubet gene yaptı yapacağını!
Geçen sene de merdivenden itip
Kırmıştı Rıza'nın bacağını.
Abi, kadında boy şu kadar;
Kalça fırıldak, göz patlak, kafa çatlak!
Korkuyorum, bir gün ya kendini asacak,
Ya horlarken Rıza'yı boğacak!
Bak, şimdi acıdım, aşkolsun adama,
Ben olsam, vallahi baş edemem!..
Hele beş tane velet var ki boy-boy,
Allah'tan düşmanıma dilemem!
Aslında iyi çocuktur Rıza, efendi huyludur,
Herkesin suyuna gider.
Yoksa, kalıba vursan hani,
Tek başına on tane adam eder!
Bir keresinde, hiç unutmam
Üç-beş zibidi haraca dadandı;
Rıza, sandalyeyi kaptığı gibi
Herifleri hastaneye kadar kovaladı!
Aynı mahallede büyüdük, aynı kızları sevdik,
Aynı kafadaydık.
Orta ikiden bıraktık, matematik ağır geliyordu,
Biz, başka havadaydık.
Aynı gömleği giyer, aynı sigaraya takılır,
Aynı takımı tutardık.
Fener'in her maçına iddialaşıp
Millete az mı yemek ısmarladık!..
Bir tek askerde ayrıldık,
Bana Bornova düştü, ona Gelibolu.
Döner dönmez evlendirdiler,
En büyük salaklığı da bu oldu!..
Bense hiç düşünmedim, zaten param yoktu.
Hep tek tabanca gezdim.
Benim beğendiğimi anam istemedi,
Onun gösterdiğini ben sevmedim.
Neyse, bunlar derin mevzu...
Anlaşıldı, bu herif artık gelmeyecek.
Ufaktan yol alayım
Anam evde yalnız, şimdi merağından ölecek!..
Gittim, vurup kafayı yattım;
Rüyamda gördüm, gülümseyerek geldiğini.
Ne bilirdim, yolda kamyon çarpıp
Hastaneye kavuşmadan can verdiğini!..
Vay be Rıza!..
Sonunda sen de düşüp gittin Azrail'in peşine!
Dün, boşuna günahını almışım,
Ne olur, kızma bu kardeşine!
Öğlen kahvede söylediler, Rıza öldü, dediler
Ne kolay söylediler!
Sanki dev bir taş ocağını
Kökünden dinamitleyip üstüme devirdiler!
Ah dostum... o kocaman gövdene
O beyaz kefeni nasıl kıyıp giydirdiler?
O zalim tabutun tahtalarını
Senin üstüne nasıl böyle çivilediler?
Yani sen şimdi gittin, yani yoksun,
Yani bir daha olmayacak mısın?
Yani bir daha borç vermeyecek,
Bir daha bira ısmarlamayacak mısın?
Peki, beni kim kızdıracak,
Kim zar tutacak, kim ağzını şapırdatacak?
Peki, beni bu köhne dünyada
Senin anladığın kadar kim anlayacak?
Ulan Rıza... ne hayâllerimiz vardı oysa,
Ne acayip şeyler yapacaktık...
Totoyu bulunca dükkân açacak,
Adını Dostlar Meyhanesi koyacaktık.
Talih yüzümüze gülecekti be!..
Karıyı boşayıp sıfır mersedes alacaktık.
Hafta sonu iki yavru kapıp
Boğaz yolunda o biçim fiyaka atacaktık!
Ah ulan Rıza... bu mahallenin,
Nesini beğenmedin de öte yere taşındın?
Ara sıra gıcıklaşırdın ama inan ki,
Benim en kıral arkadaşımdın!..
Ah ulan Rıza... ben şimdi,
Bu koca deryada tek başıma ne halt ederim?
Senden ayrılacağımı sanma,
Bir kaç güne kalmaz, ben de gelirim!..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:19 PM
Alır Dağlar
Baba bugün üşüyorum
Karda kaldım üşüyorum
Anama deyin sıcak bir çorba koysun
Üstümü ört baba üşüyorum
Behey babam dalmış babam
Sigarayı sarmış babam
Şapkasına hicran dökmüş
Kibrit gibi yanmıs babam
Baba bugün alır dağlar
Bu dert beni alır dağlar
Şehirlere sığmaz oldum
Fazla sürmez alır dağlar
Baba bugün ağlıyorum
Darda kaldım ağlıyorum
Duaların üzerimden eksik etme
İçim yandı ağlıyorum.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:19 PM
Asi Bir Küheylan
Aşiret çocuğuyam adım Küheylan
Kızılca kıyamet yaylasında doğmuşam
Koyaklarda kartal uçurmuşam, kurt kovalamışam, adam vurmuşam
Onursuz yaşanmaz demişem
Rezil rüsva etmemişem kendimi böceklere
Yavri yavri
Bu yüzden dik bakaram adamın yüzüne
Bu yüzden böyle hoyrat kalmışam
Asi bir Küheylanam
Anam rüzgar, babam gurbet
Bin yıldır bu koğuştayam
Diz çöktürmez beni hasret
Seni sevmişem
Bir kekliğin sesini üzmekten sakınır gibi
Seni sevmişem
Gururlu dağ çiçeklerini göğsüme takınır gibi
Ben sazımı kılçadırların boynuna asıpta öyle gelmişem buraya
Yavri yavri
Ölürsem iradi ölürem
Harlanmış bir kılıca alnımla dokunur gibi
Asi bir Küheylanam
Gözlerini benden ayırma
Kırılıp düşerem sonra kimse bakmaz yarama
Bana ne getirmişen Cico
Karda çürümüş sümbül soğanlarımı
Yoksa tozkaldıran taylarımı
Dargeçitlerdemi kanatmışan
O göçebe sevdamızın yamacına
Şimdi kimler konmada söyle
Yavri yavri
Söyle kınalı kuzun nerde
Onu hangi soysuzun sürüsüne katmışan
Asi bir Küheylanam
Mahmut vurma döşüme
Delerem bu duvarları delerem
Jandarma kavuşmaz peşime
Benki dipsiz uçurum boylarında
Paramparça olmuş ölmemişem
Benki huysuz nehir yataklarında
Yaralarımı çamurla sıvamışam
Nasıl sığaram düşündünmü
Şu altı adımlık tosbağa voltasına şimdi
Yavri yavri
Dağları çıldırtan öykümü
Ben bu demirlere dişlerimle yazmışam
Asi bir Küheylanam
El süremezler yeleme
Bırak yırtılayım bırak, gem vurma benim dilime
Hüznün duvarlarında
Sıvası dökülmüş bir yer vardır bilirmisen Yavri
Bilirmisen çiçekler çentik çentiksolar
Bu gevur ölüsü akşamlarda
Bırak gözyaşlarımın açtığı çukurlar öylce betonda kalsın
Donansın peşime bi metelik etmez bu sırtlan adımları.Donansın
Yavri yavri
Şapkam namusumdur
Koma buralarda koma
Tespihim dağılmasın
Asi bir Küheylanam
Kesmez beni bu acılar
Beni vursada bu puştlar
Ancak sırtımdan vururlar.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:20 PM
AYRILIK HEDİYESİ
Şimdi saat sensizliğin ertesi
Yıldız dolmuş gökyüzü ay-aydın
Avutulmuş çocuklar çoktan sustu
Bir ben kaldım tenhasında gecenin
Avutulmamış bir ben...
Şimdi gözlerime ağlamayı öğrettim
Ki bu yaşlar
Utangaç boynunun kolyesi olsun
Bu da benden sana
Ayrılığın hediyesi olsun
Soytarılık etmeden güldürebilmek seni
Ekmek çalmadan doyurabilmek
Ve haksızlık etmeden doğan güneşe
Bütün aydınlıkları içine süzebilmek gibi
Mülteci isteklerim oldu ara sıra, biliyorsun...
Şimdi iyi niyetlerimi
Bir bir yargılayıp asıyorum
Bu son olsun be... bu son olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken mazeretim olsun!
Şimdi saat yokluğunun belası
Sensiz gelen sabaha günaydın!
İşi-gücü olanlar çoktan gitti
Bir ben kaldım voltasında sensizliğin
Hiç uyumamış bir ben...
Şimdi dişlerimi sıkıp
Dudaklarıma kanamayı öğrettim
Ki bu kızıl damlalar
Körpe yanağında bir veda busesi olsun
Bu da benden sana
Heba edilmiş bir aşkın
Son nefesi olsun...
Kafamı duvara vurmadan
Tanıyabilmek seni
Beyninin içindekileri anlayabilmek
Ve yitirmeden, yüzündeki anlık tebessümü
Bütün saatleri öylece durdurabilmek için
Çıldırasıya paraladım kendimi
Lanet olsun!
Artık sigarayı üç pakete çıkardım günde
Olsun be! ne olacaksa olsun!
Bu da benim sana
Ayrılırken şikayetim olsun
Gözyaşım utangaç boynunun inciden kolyesi olsun
Her damla vefasız teninde bir veda busesi olsun
İsterim sen de yan ömrüne hep ağla
Hep ağla bu benden son dua
Bu benden ayrılık hediyesi olsun
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:20 PM
Babanı Unutma Yavrum
Bu sarkı senin al dinle
Usulca dokun sesime
O minicik ellerinle
Babanı unutma yavrum
Yağmurlar rüzgarla barışır
Yağmurlar çimenle öpüşür
Belkide uçurum kapuşur
Babanı unutma yavrum
Bir gün tutuşup kavgaya
Kalbin hırpalandığında
Söküp verebilirim sana
Babanı unutma yavrum
Hasta iken yataklar içinde
O hayın sokaklar içinde
Sorgular yasaklar içinde
Babanı unutma yavrum
Sen benim için üzülme
Bakınca suskun resmime
O körpecik yüreğinle
Babanı unutma yavrum
Bir gün duyarsan dağlarda
Ölüm haberleri radyoda
Bende olabilirim orda
Babanı unutma yavrum
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:20 PM
BAŞ KALDIRIYORUM
Cevap veriyorum:
Eli böğründe analardan,
Mahpuslardan ve acılardan
Çokça bahsediyorum, çünkü;
Başını kumda saklayanlardan
Tiksindir, başkaldırıyorum!
Ve söz veriyorum:
Kırmızı rujlu sokakların,
Aşağılık pazarlıkların,
Adı anılmayacak benle.
Bir çiçeğim halk ormanında,
Fışkırdım, başkaldırıyorum!
Ben bir bıçak ucuyum,
Kavga vermiş halkına.
Başkaldırıyorum işte,
Varın benim farkıma.
Yine söylüyorum:
Gözü bağlanmış korkulardan,
Yasaklardan ve baskılardan,
Asla irkilmiyorum, çünkü;
Kan emici yarasalardan
Çıldırdım, başkaldırıyorum!
Yemin ediyorum:
Üçkağıtçının, pezevengin,
Teslimiyetin ve mihnetin
Yolu uğramayacak bana.
Bir dalgayım halk denizinde
Köpürdüm, başkaldırıyorum!
Ben bir namlu ağzıyım,
Omuz vermiş halkına.
Başkaldırıyorum hey!
Herkes varsın farkına.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:20 PM
BAŞIM BELADA
Bugün, düşünemeyeceğin kadar
Başım belada!
Köşe başları tutulmuş,
Üstelik yağmur yağmada..
İler-tutar yanı yok!
Fişlenmişim, adım-eşkalim bilinmekte.
Üstelik, göğsümde, yani tam şuramda,
Kirli sakalıyla
Bir eşkıya gezinmekte..
Başım belada!
Adamın biri vurulmuş sokakta,
Cebinde adresim bulunmuş..
Başım belada!
Tabancamı unutmuşum helada.
Nerden baksan tutarsızlık,
Nerden baksan ahmakça!
Sevdim, inanamayacağın kadar,
Sevdim seni esmer kız..
Kirpiklerimde çırpınan
Şu tuzlu gözyaşımda
İhanetin adı yok!
Neylersin ki çember daralmakta..
Şimdilik hoşça kal yaban çiçeğim.
Yasal mermisiyle,
Bir komiser yaklaşmakta..
Başım belada!
Üzerime kan sıçramış doğarken.
Uykularım yarıda kalmış.
Başım belada!
Senelerce kuralsız yaşamışım,
Nere gitsem çaresi yok,
Nere gitsem yanmışım..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:21 PM
Beni Tutmayın
Yağmurlu ve upuzun bir yolu düşe kalka yürümeye çalıştım.
Ve inanılamayacak kadar duygusal bir geçmişimiz oldu seninle.
Üstelik biz bunu bir ömür boyu sürüp gider sanmıştık.
Beni tutma öyle sahnelere gelemem, beni tutma çok kötü yanılırsın.
Yıllardır öyle biriktim, öyle gerildim ki,topyekün boşalır toz olur dağılırsın.
Sen benim en ince dilimde türkümü çaldın
Sen benim en ücra duygularımı talan ederek beslendin
Her şeyin merkezi sendin ve her şey senin etrafında dönerdi.
Bar köşelerinde tükenip kaldırımlarda ararken kendimi, Gelip sana sığınırdım.,umutlarım bir kez daha sönerdi.
Beni tutma şantajlara boyun eğmem.
Beni tutma hırsımdan çatlarım.
Yıllardır öyle sabrettim öyle doldum ki,
Şimdi yanardağlar gibi birden patlarım.
Bir yavru serçe hayata bağlanır gibi ağzım açık bağlandım sana,
Bir topal karınca yuvasına yaklaşır gibi, titredim ve heyecanlandım,
Bu akşam çekip gitme adına bütün ömrümü ve seni sildim.
Bir tuhaf senaryoydu ve bu senaryoda zavallı bir figürandın sadece, anlatamam
Kumlara yazılmış sözcükler kadar kısacıktı ümidim.
Ve anladım ki bir takım şeyleri ben ilk dalgada yitirmişim.
Beni tutma ben senin dizlerine çökemem
Beni tutma ellerinde kalırım, kırılırım
Yıllardır öyle daraldım öyle bunaldım ki;
Şimdi bir saniye bile oyalarsan çıldırırım.
SEN, kalbimi emanet edecek kadar güvendiğim, dost bildiğim.
SEN, bir lokmayı bile hazmedemeyip birlikte yediğim.
Yatalak olsan altına yapsan bile iğrenmeden, alırdım dediğin
Bu nasıl insanlıkmış, bu nasıl arkadaşlıkmış, bu nasıl vefaymış
Bu nasıl acıymış ulan bu nasıl vicdansızlık, bu nasıl cefa
Beni tutma gazabım yakar ellerini, beni tutma hurdahaş olursun.
Yıllardır öyle kırıldım, öyle küstüm ki,bir ah ederim kaskatı kesilir taş olursun.
Ben şimdi gözüne sokuyorum dünyaya,ama sen körsün ısrarla görmüyorsun
Ben şimdi beynine sokuyorum hayatı, bir türlü algılamak istemiyorsun.
Hala o aptal köşende oturup, beni öngörülerinle yargılamak ne kolaymış.
Peki! gördüklerimi gördün, yaşadıklarımı yaşadın mı SEN!
Peki devrik heykellerin önünde düşsüz yanılgıları o yüce gururlarıyla ,
Yoksul fakat dürüst bir mızrak gibi dimdik duranların acısını yaşadın mı SEN!
Beni tutma gömleğim kan içinde, beni tutma darmadağın olursun
Yıllardır öyle çok yedim öyle çok doydum ki
Şimdi bir tükürürüm kaskatı olur rezil olursun
Ey kir içinde yüzenler, herkesin atına binenler
Ey sürünenler, ey bölenler, bölünenler,
Herkesi birbirine düşürüp, sinsice sevinenler
Ey gençliğimi harcayanlar, ey kağıttan kaplanlar, zavallı sıçanlar.
Ey ciğeri beş para etmezler, ey sıkıyı gördü mü fellik fellik kaçanlar
Ey darbe kaçkınları, orta yolcular, dönekler, sümüklü böcekler
Ey ispiyoncular, bozguncular, medya çömezleri yüzü yırtılmış köçekler, ****ler
Beni tutmayın ulan burama geldi dayandı.
Beni tutmayın bozarım bu kirli numaranızı
Yıllardır öyle çok sömürdünüz, öyle çok kan kusturdunuz ki
Ulan bir şarjöre diz çöktürürüm ALAYINIZI!.......
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:21 PM
BİR ACAYİP ADAM
Fırtınadan arta kalmış bir teknede,
Tevekkül içinde;
Görkemli sakalı ve iğreti parkasıyla,
Gizlediği macerasıyla,
Bir acayip adam yaşardı.
Akşamları susardı,
Ben konuşsam kızardı...
Bir sürgün kasabasıydı,
Bir eski zamandı, Haziran'dı.
Çocuktum, evden kaçmıştım,
Gelip ona sığınmıştım...
Küçücük bir koydu, sığdı,
Burayı keşfeden belki de oydu.
Uzaktan, kasabanın ışıkları yanardı,
İçim anneyle dolardı, ağlardım..
Suphi şöyle bir göz atardı,
Gizli bir cıgara sarardı, ağlardı.
Sonra barışırdık,
Ben flüt çalardım, cıgara sönerdi,
Ağlardık...
Nereden geldiğini bilmezdim,
Kimsesizdi,
Belki kimliksizdi...
Onun macerası onu ilgilendirirdi;
Kimseye ilişmezdi...
Bir şeylere küfrederdi hep,
Tedirgin bir balık gibi uyurdu.
Bazen kaybolurdu, aradım,
Yağmurun altında dururdu.
Bir kalın kitabı vardı,
Cebinde olurdu, her gün okurdu.
Ben bir şey anlamazdım,
Kapağını seyreder, duymazdım.
Sakallı bir resimdi, kimdi;
Ne kadar mütebessimdi!Sordum bir gün Suphi'ye:
Söylediklerini niye anlamıyorum, diye.
Bildiklerini, dedi, yüzleştir hayatla,
Ve sınamaktan korkma!.
Doğru ile yanlışı,
ancak o zaman ayırabilirsin
Ve O'nu anlayabilirsin...Sonra gülerdi.
Günlerim, yüzlerce ayrıntıyı
Merak etmekle geçerdi.
Sonra yine akşam olurdu, Suphi susardı,
Ben konuşsam kızardı.Tekneye martılar konardı,
Yüreğim Suphi'ye yanardı, ağlardım.
Suphi denize tükürürdü,
Gökyüzünü tarardı, ağlardı.
Sonra barışırdık,
Ben flüt çalardım, yıldız kayardı,
Ağlardık...Bir sahil kasabasıydı,
Bir eski zamandı, Haziran'dı.
Çocuktum, evden kaçmıştım,
Gelip ona sığınmıştım...
Bir gün bir aksilik oldu,
Annem beni buldu!
Suphi kaçıp kayboldu.
Kasaba çalkalandı, olay oldu;
Ben sustum, kanım dondu!..
Polisler onu bulduğunda tekti,
Felâketti..
Herkes meydanda birikti.
Karakoldan içeri girerken
Sanki mağrur bir tüfekti!..
Ansızın dönüp bana baktı,
Anladın mı? dedi
Anladım, dedim; anladım...
Ve o günden sonra
Hiç bir zaman,
Hiç bir yerde,
Hiç ağlamadım...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:21 PM
BİR ANKA KUŞU
Yüzlerce soğuk namlu
Üzerime çevrildi.
Yüzlerce demir tetik
Aynı anda gerildi.
Anne, beni söğüdün gölgesinde vurdular.
Öpmeye kıyamadığın,
Dal gibi oğlun yere serildi..
Üşüştü birer-birer
Çakallar üzerime.
Üşüştü dört bir yandan,
Göğsüme, ciğerime.
Anne, beni bir leş gibi
Yiyip talan ettiler.
Teşhis edilmem için,
Parçamı koydular önüne...
Ben bu acılar ülkesinin
İnsana reva görülen
Bütün acılarını tattım.
Aç yattım, ekmeğime sabır kattım.
Beni milyon kere dövdüler üst-üste!
Ben bu yolu, kendim seçtim anne,
Ben ömrümü kendim kanattım...
******* tanır beni,
Konarım, göçerim ben.
******* tanır, kan damlar içerim ben.
Anne, sen beni unut, karanlığın bağrında.
Kırmızılar ekerim,
Siyahlar biçerim ben..
Suçüstü yakalandım,
Bölüşürken kalbimi.
Suçüstü kelepçeyle yardılar bileğimi.
Anne, ben diyar-diyar, umudun savaşçısı..
Bir tutam sevgi için
Dağladım gözlerimi..
Prometheus'tum zincire vurulurken dağlarda,
Ciğerimi kartallara yedirdim.
Spartaküs'tüm köleliğin çığlığında,
Arslanlara yem oldum, tükendim.
Kör kuyuların dibinde Yusuf'tum,
Kerbela çölünde Hüseyin.
Zindanlarda Cem Sultan,
Sehpalarda Pir Sultan.
Ve Madımak'ta otuzyedi can...
Kaçıncı yok oluşum,
Kaçıncı var oluşum bu?
Tanrılardan ateş çaldım
Yüzyıllarca tutuştum, üst-üste yandım.
Bir anka kuşu gibi anne,
Bir anka kuşu gibi;
Kendimi külümden yarattım..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:21 PM
BİR VEDA HAVASI
Vakit tamam!.. seni terk ediyorum.
O bütün alışkanlıklardan
Ve bütün sıradanlıklardan öteye,
Yorumsuz bir hayatı seçiyorum.
Doyamadım inan,
Kanamadım sevgiye...
Korkulu *******i sayar gibi,
Deprem gecesinde bir yıldız,
Birdenbire kayar gibi;
Ellerim kurtulacak ellerinden,
Bir kuru dal, ağacından
Çatırdayıp kopar gibi...
Aşksa bitti...
Gülse, hiç dermedik.
Bul kendini kuytularda, hadi dal!
Seninle bir bütün olabilirdik...
Hoşça kal gözümün nuru,
Hoşça kal...
Vakit tamam!.. seni terk ediyorum.
Bu, kırık ve incecik
Bir veda havasıdır.
Tutuşan ellerimden
Parmak uçlarına değen sıcaklık,
İncinen bir hayatın yarasıdır...
Kalacak tüm izlerin hayatımda.
Gözümden bir damla yaş,
Sızlayıp resmine aktığında;
Bir yer bulabilsem keşke
Bir yer, seni hatırlatmayan;
Kan tarlası gelincik şafağında...
Ölümse, korktun.
Savaşsa, hep kaçtın...
Vur kendini kuşkularda, hadi al!
Sen bir suydun oysa,
Sen bir ilaçtın...
Hoşça kal canımın içi,
Hoşça kal.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:22 PM
BİZ ÜÇ KİŞİ İDİK
Biz üç kişiydik:
Bedirhan, Nazlıcan ve ben.
Üç ağız.. üç deli yürek.. üç yeminli fişek!
Adımız belâ diye yazılmıştı dağlara, taşlara
Boynumuzda ağır vebal,
Koynumuzda çapraz tüfek!
El tetikte, kulak kirişte,
Ve sırtımız toprağa emanet...
Baldıran acısıyla ovarak üşüyen ellerimizi
Yıldız yorgan altında birbirimize sarılırdık..
Deniz çok uzaktaydı
Ve dokunuyordu yalnızlık...
Gece, ırmak boylarında uzak çakal sesleri,
Yüzümüze, ekmeğimize,
Türkümüze çarpar geçerdi.
Göğsüne kekik sürerdi Nazlıcan,
Tüterdi buram-buram.
Gizlice ona bakardık, yüreğimiz göçerdi...
Belki bir çoban kavalında yitirdik Nazlıcan'ı
Ateş böcekleriyle bir oldu,
Kırpışarak tükendi...
Bir narin kelebek ölüsü bırakıp tam ortamıza
Kurşun gibi, mayın gibi,
Tutuşarak tükendi...
Oy, Nazlıcan... vahşi bayırların maralı...
Oy, Nazlıcan... saçları fırtınayla taralı...
Sen de böyle gider miydin yıldızlar ülkesine?
Oy, Nazlıcan oy... can evinden yaralı...
AĞIT:
Serin yayla çiçeği, oy Nazlıcan..
Deli-dolu heyecan, oy Nazlıcan..
Göğsümde bir sevda kelebeği,
Ölüme sunduğum can, oy Nazlıcan..
Artık, yenilmiş ordular kadar
Eziktik, sahipsizdik..
Geçip gittik, parka ve yürek paramparça!.
Gerisi ölüm duygusu,
Gerisi sağır sessizlik..
Geçip gittik, Nazlıcan boşluğu aramızda..
Bedirhan'ı bir gedikte sırtından vurdular,
Yarıp çıkmışken nice büyük ablukaları..
Omuzdan kayan bir tüfek gibi usulca,
Titredi ve iki yana düştü kolları..
Ölüm bir ısırgan otu gibi
Sarmıştı her yanını...
Devrilmiş bir ağaçtı, ay ışığında gövdesi..
Uzanıp, bir damla yaş ile
Dokundum kirpiklerine..
Göğsümü çatlatırken nabzının tükenmiş sesi..
Sanki bir şakaydı bu!.. birazdan uyanacaktı,
Birazdan ateşi karıştırıp bir cıgara saracaktı...
Oysa ölüm, sadık kalmıştı randevusuna, ah...
O da Nazlıcan gibi,
Bir daha olmayacaktı!..
Hey, Bedirhan.. katran *******in heyulası!..
Hey, Bedirhan.. kancık pusuların belâsı!.
Sen de böyle bitecek adam mıydın, konuşsana,
Hey, Bedirhan hey.. mezarı kartal yuvası!..
AĞIT:
Mor dağların kaçağı, hey Bedirhan!.
Mavi gözleri şahan, hey Bedirhan!.
Zulamda bir suskun gece bıçağı,
Beyaz gömleğimde kan, hey Bedirhan!.
Biz üç kişiydik.. üç intihar çiçeği..
Bedirhan, Nazlıcan,
Ve ben: Suphi!...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:22 PM
Can Dostum
Dün gece düşümde can dostu gördüm
Ulu bir çınardan dal verdi bana
Uzandım yüzüne yüzümü sürdüm
Ben zehir istedim bal verdi bana
Dağ yanarsa yağmur çiser mi dedim
Ten yanarsa rüzgar eser mi dedim
Can yağarsa canan küser mi dedim
Çağırdı yanına el verdi bana
Can dostum dostum kül verdi bana
Ben aşkı sırtıma vurdum da geldim
Hasretin acısını çöl verdi bana
Can dostu görünce eridim bittim
Yüreğime ateş kül verdi bana
Can dostum dostum kül verdi bana
Aşk olmazsa kalem yazar mı dedim
Dost olmazsa gönül tozar mı dedim
Hayaloğlu sana kızar mı dedim
Yanağımdan öptü gül verdi bana
Can dostum dostum gül verdi bana.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:22 PM
CEYLAN SENİ VURAMAM
Beni görünce kaçma ne olur
Ceylan ben seni vuramam
Saklanıp beni süzme ne olur
Ceylan ben seni vuramam
Tenhalarda bir gölgeyim
Kimse bilmez ben nerdeyim
Zalim bir avcı değilim
Ceylan ben seni vuramam
Dağlarda gezer dururum
Akşam olur kaybolurum
Belki ben de vurulurum
Ceylan ben seni vuramam
Vuramam vuramam
Ceylan ben seni vuramam
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:22 PM
DAGLARDA KAR OLSAM
Şu dağlarda kar olsaydım...
Bir asi rüzgar olsaydım...
Arar bulur muydun beni,
Sahipsiz mezar olsaydım?
Şu yangında har olsaydım...
Ağlayıp bizar olsaydım...
Belki yaslanırdın bana,
Mahpusta duvar olsaydım...
Şu bozkırda han olsaydım,
Yıkık, perişan olsaydım...
Yine sever miydin beni,
Simsiyah duman olsaydım?
Şu yarada kan olsaydım,
Dökülüp ziyan olsaydım...
Bu dünyada yerim yokmuş,
Keşke bir yalan olsaydım!..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:23 PM
Demek Şimdi Gidiyorsun
Demek şimdi gidiyorsun;
Yazdığımız son şiir öyle yarım kalacak!
Demek şimdi gidiyorsun;Kuşlarımız acıkacak,saksılarımız artık sulanmayacak!
Demek öykümüzü bir ruj lekesi gibi yapıştırıp
aynanın sahtekâr yüzüne
-Oy benim yaralım-
Demek şimdi gidiyorsun;
Beni böyle toz gibi dağıtıp merdivenlern dibine!
Her şey tamam diyorsun,git...
Beni viran bir şehir gibi terket...
Haydi git!
Dışarısı ispiyon...Dışarısı ihanet...
Seni bir gören olmasın,dikkat et!..
Dostlukmuş...ölüme yürümekmiş...
Üstüne titremekmiş...vefaymış!..
Aşk dediğin,zavallı bir kapıyı duvara çarpıp
Çıkıncaya kadarmış!..
Bana komaz deyip
Sancını bir kilo rakıya gömsen de gece yarıları,
-Oy benim yaralım-
Asıl sancı,uyandığında
Bütün odaları boş görünce koyarmış!.
Gitmek istiyorsun,git...
Bir savaşçı asla vedalaşmaz!
Durma git!
Dışarısı dinamit...dışarısı enkaz!
Şunu cbine koy,ne olur ne olmaz..
Eylül mağdurlarıydık,kimsemiz yoktu,
Yaralarımız aman vermiyordu canımıza..
Kimseye kıymamıştık oysa,masumduk..
Rahatsız ediyordu bizi bu yalancı tarih!
Yırtılan bir pankart gibi
Şehirlerin ortasına çığ düşürdüyse öfkemiz;
-Oy benim yaralım-
En az bir karıncanın yüreği kadar
Namuslu ve çalışkandı ellerimiz!
Artık bitti diyorsun,git..
Kırılsın kapı-çerçeve,kırılsın bu cam..
Sorma git!
Dışarısı panik..dışarısı izdiham!
Biliyorum,seni vuracaklar bu akşam...
Ne çok fire verdik üstüste..
Ne çok arkadaş yitirdik bu tozlu yolculukta..
Kimliği tespit edilmemiş,
Ne çok ceset vurdu zeytin güzeli akşamlarımıza!
Büyük ütopyalar ve büyük dağlar gibi
İçerden çürümüşüz meğerse...
-Oy benim yaralım-
Her gelen ölüm yazmış,
Her giden ayrılık işlemiş bu talihsiz gergefimize...
Kendini arıyorsun,git..
Aptal bir hayat kur,içinde beni barındırmayan
Kalma git..
Dışarısı barut..dışarısı gardiyan!
Yine bir tek ben olurum sana parçalanan..
Demek şimdi gidiyorsun;
Sonunda bizi de çökertiyor bu kancık zelzele!
Demek şimdi gidiyorsun;
Yıkılan bir duvar gibi;ömrüme devrile devrile..
Demek mecburi istikametlerin,
Ayrılığı gösteren o adaletsiz kavşağında
-Oy benim yaralım-maralım
Demek şimdi gidiyorsun,
Ve bana bir tek secenek kalıyor:güle güle!
Beni öldürüyorsun,git..
Kalmasın sende kahrım,kalmasın derdim
Bakma git
Kafamı yumruklayıp ardınsıra ağlarsam namerdim...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:23 PM
Diyarbakır Türküsü
Diyarbakır ortasinda vurulmuş uzaırım
Ben bu kurşun sesini nerde olsa tanırım
Bu dağlarda gençliğim cayı cayır yanarken
Ay vurur gözyaşına ben gecede kalırım
Üzülme sen, üzülme başını öne eğme
Gün olur kavuşuruz, dert etme Diyarbakır
Yüreğini dağlama, kanlı bezler bağlama
Bu yangın söner birgün, ağlama Diyarbakır
Diyarbakır yolunda toz olmuş dağılırım
Bu hırçın depremlerle sarsılırım kanarım
Arkadaşların yüzü ağır ağır solarken
Gün doğar yaylalara, kahrımdan utanırım
Ey fırtınalı bayır, ey mazlum Diyarbakır
Dağlarında ateşler, alnında kızıl bakır
Çiğdemler solar gibi, anneler yanar gibi
Dizlerine döküldüm, ağlama Diyarbakır.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:23 PM
DOKUNMA YANARSIN
Çocukluğum çıraklıkta geçti,
Kir-pas içinde.
Gençliğim korsan yürüyüşlerde, mitinglerde.
Hapse erken düştüm,
Copla erken tanıştım,
Küçük voltalardan bıktım usandım!
Şimdi uçsuz bucaksız ovalarda,
Adımlarımı saymadan,
Geriye dönüp bakmadan,
Usanmadan, bıkmadan,
Deli taylar gibi koşmak istiyorum!Ve görüyorsun ki;
Aşkı beceremiyorum...
Beni kendi halime bırak, yavrucuğum,
Ben yolumu nasıl olsa bulurum...Upuzun çayırlarda,
Yalınayak koşmak istiyorum.
Saçlarım rüzgâra konuk,
Yüzüm dağlara dönük...
Göğsümün çeperini,
Ölümle sınayan esaret,
Ve yüreğimi yararcasına zorlayan cesaret;
Kıyasıya vuruşsun istiyorum!
Koşmak... koşmak istiyorum, sevgilim
Dönemezsem, affet...
Firari *******in azmanı olmuşum,
Bütün istasyonlarda afişim durur.
Beni bir çocuk bile bulur...
Dokunma bana, çıldırırsın!
Dokunma bana, ellerin tutuşur!Koşmak istiyorum;
Eksozların, molozların,
Yağmaların kıyısından.
Onca insafsızlıkların,
Onca haksızlıkların,
Manzarasızlıkların, parasızlıkların,
Allahsızlıkların kıyısından...
Kimseye ve hiçbir şeye değmeden,
Ciğerlerimi yok edercesine koşmak istiyorum!
Koşmak istiyorum;
Şiirimin ve yumruğumun namusuyla...
Kavgaya karışmadan, tutuklanmadan
Ve küfür etmeden
Kafamı kırarcasına koşmak istiyorum!.Avucunu son bir defa,
Ağlamadan tutmak istiyorum;
Gözlerim yüzüne küskün,
Sazım sevgine suskun...
Saati ayrılığa kurmuşum,
Olmaz teslimiyet!
Ziyan aklımı senle bozmuşum,
İçerim felâket!.
Kurşunlara geleyim istiyorum,
Ölmek... ölmek istiyorum, sevgilim
Sağ kalırsam, affet!..
Firari acıların uzmanı olmuşum,
Bütün telsizlerde adım okunur;
Beni bir korkak bile vurur...
Dokunma bana, fişlenirsin!.
Dokunma bana, sen de yanarsın!..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:23 PM
Giderim
Artik seninle duramam
Bu aksam cikar giderim
Hesabim kalsin mahsere
Elimi yikar giderim
Sen zahmet etme yerinden
Gürültü yapmam derinden
Parmaklarim üzerinde
Su gibi akar giderim
Artik sürersin bir sefa
Nr cismin kladi ne cefa
Sikayet etmem bu defa
Disimi sikar giderim
Bozar mi sandin acilar
Belaya atlar giderim
Kursun gibi mavser gibi
Dag gibi patlar giderim
Kaybetsem bile herseyi
Bu aski yirtar giderim
Sinsice olmar gidisim
Kapiyi carpar giderim
Sana yazdigim sarkiyi
Sazimdan söker giderim
Ben aglayamam bilirsin
Yüzümü döker giderim
Köpeklerimden kusumdan
Yavrumdan cayar giderim
Senden aldigim ne varsa
Yerine koyar giderim
Ezdirmem sana kendimi
Gövdemi yakar giderim
Beddua etmmen üzülme
Kafama sikar giderim
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:24 PM
Git
Demek simdi gidiyorsun
Yazdigimiz siir boyle yarim kalacak
Demek simdi gidiyorsun
Kuslarimiz acikacak, saksilarimiz artik sulanmayacak
Demek oykumuzu bir ruj lekesi gibi yapistirip aynanin sahtekar yuzune
Oy benim yarali gonlum
Demek simdi gidiyorsun
Beni boyle toz gibi dagitip merdivenlerin dibine
Hersey tamam diyorsun
Git!
Beni viran bir sehir gibi terket
Hadi git!
Disarisi ispiyon, disarisi ihanet, seni bir goren olmasin dikkat et
Dostlukmus, olume yurumekmis, ustune titremekmis, vefaymis!
Ask dedigin zavalli bir kapiyi duvara carpip cikincaya kadarmis!
Bana koymaz deyip sancini bir kilo rakiya gomsende geceyarilari
Oy benim yaralim, asil sanci uyandiginda butun odalari bos gorunceymis
Gitmek istiyorsun git!
Bir devrimci asla vedalasmaz
Bakma git
Disarisi dinamit, disarisi enkaz, sunu cebine koy ne olur ne olmaz
Ihtilal magdurlariydik, kimsemiz yoktu
Yaralarimiz aman vermiyordu canimiza
Kimseye kiymamistik oysa, masumduk
Rahatsiz ediyordu bizi bu yalanci tarih
Yirtilan bir pankart gibi sehirlerin ortasina cig dusurduyse ofkemiz
Oy benim yaralim
En az bir karincanin yuregi kadar namusluydu ellerimiz
Artik bitti diyorsun git
Kirilsin kapi cerceve, kirilsin bu cam
Durma git, disarisi panik, disarisi izdiham
Biliyorum seni vuracaklar bu aksam
Ne cok fire verdik ust uste
Ne cok arkadas yitirdik bu tozlu yolculukta
Kimligi tespit edilmemis ne cok ceset vurdu zeytin guzeli aksamlarimiza
Buyuk utopyalar ve buyuk daglar gibi icerden curumusuz megerse
Oy benim yaralim
Her gelen olum yazmis, her giden ayrilik islemis bu tozlu gergerimize
Kendini ariyorsun git aptal bir hayat kur icinde beni barindirmayan
Kalma git, disarisi barut, disarisi gardiyan
Yine bir tek parca olurum sana
Demek simdi gidiyorsun
Demek sonunda bizi de cokertiyor bu kancik zelzele
Demek simdi gidiyorsun
Yikilan bir duvar gibi omrume devrile devrile
Demek mecburi istikametlerin ayriligi gosteren o adaletsiz kavsaginda
Oy benim yaralim
Demek simdi gidiyorsun ve bana bir tek secenek kaliyor
Gule gule
Beni olduruyorsun git
Kalmasin hicbir yerde kalmasin izin
Durma git
Kafami yumruklayip ardinsira aglarsam namerdim, serefsizim.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:25 PM
Hangi Ayrılık?
Hangi sevgili var ki, senin kadar duyarsız ve kalpsiz?
Ve hangi sevgili var ki, benim kadar çaresiz?
Hangi ayrılık var ki, böyle kanasın ve böyle acısın?
Ve hangi taş yürek var ki, benim kadar ağlasın?
Hangi gün karar verdin, küt diye çekip gitmeye?
Hangi lafım dokundu sana, böyle inceden inceye?
Hangi otobüs söyle, hangi uçak, hangi tren?
Seni benden götüren, beni bir kuş gibi öttüren.
Hangi kırılası eller dolanır, kırılası beline?
Hangi rüzgar şarkı söyler, o ay tanrıçası teninde?
Hangi çirkin gerçek uğruna, tükettin güzel ütopyamızı?
Hangi boşboğazlara deşifre ettin, en mahrem sırlarımızı?
Hangi cama kafa atsam?
Hangi kapıyı omuzlayıp kırsam?
Hangi meyhanede dellenip, hangi masaları dağıtsam?
Bende bu sersem başımı, karakolun duvarına vursam.
Kendimi caddeye atıp, arabaların altına savursam.
Hangi tercih beni en hızlı şekilde öldürür?
Hangi şekil öldürmez de, ömür boyu süründürür?
Kayıp ilanı mı versem, şehir şehir dolanmak yerine?
Ödül mü koysam, ölü veya diri seni bulup getirene?
Hangi ayrılık var ki, böyle diş ağrısı gibi durmadan zonklasın?
Hangi cam kesiği var ki, böyle musluk gibi içime damlasın?
Hiç sanmam! ...
Hasta kalbim bunu bir süre daha kaldıramaz! .
Feriştah olsa, böyle eli kolu bağlı bekleyip duramaz.
Hangi mübarek dua,
Hangi evliya tesir eder, seni döndürmeye?
Hangi aptal mazeret ikna eder, ateşimi söndürmeye?
Olur mu be! . olur mu?
Bu da benim gibi adama yapılır mı?
Aşk dediğin mendil mi?
Buruşturup bir kenara atılır mı?
VEFA bu kadar basit mi? Alınır mı? Satılır mı?
Hangi hırsız çaldı, seni yırtık cebimden?
Hangi pense kopardı bizi birbirimizden?
Hangi uğursuz hamal taşıdı valizini?
Hangi çöpçü süpürdü yerden bütün izini?
Hangi yaldızlı otel çarşaf serip barındırdı?
Hangi süslü manzara seni kolayca kandırdı?
Hangi şarlatan imaj böyle çabuk ilgini çekti?
Hangi pembe vaadler o saf kalbini cezbetti?
Dağ gibi adamı eze eze! .....
Hangi anası tipli parlak çömeze,
Hangi alemlerde kahkahanı ettin meze?
Hangi yamyamlara yedirdin o masum rüyamızı?
Hangi mahluklar çiğnedi el değmemiş sevdamızı?
Hangi bıçak keser şimdi benim biriken hıncımı?
Hangi mermi dağıtır insanlara olan inancımı?
Hangi bekçi, hangi polis artık zapteder beni?
Ve! .. Hangi su bağışlatır?
Hangi musalla temizler seni?
Bu Nasıl Ayrılık? ...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:25 PM
HANİ BENİM GENÇLİGİM
Hani benim sevincim nerede;
Bilyelerim, topacım,
Kiraz ağacında yırtılan gömleğim?
Çaldılar çocukluğumu habersiz..
Penceresiz kaldım anne,
Uçurtmam tel örgülere takıldı..
Hani benim gençliğim nerede?
Ne varsa buğusu genzi yakan,
Ekmek gibi, aşk gibi,
Ah, ne varsa güzellikten yana,
Bölüştüm, büyümüştüm.
İçime sığmıyordu insanlar..
Bu ne yaman çelişki anne,
"Kurtlar sofrasına" düştüm..
Hani benim direncim nerede?
Hani benim övüncüm nerede;
Akvaryumum, kanaryam,
Üstüne titrediğim kaktüs çiçeği?
Aldılar kitaplarımı sorgusuz..
Duvarlar konuşmuyor anne,
Ve açık kalmıyor hiçbir kapı..
Hani benim gençliğim nerede?
Daha kapılmamışken rüzgara,
Tatmamışken rakıyı,
Şiire yeni-yeni başlamışken,
Koştum, dağlara koştum;
Daha öpmemişken hiçbir kızı..
Yağmurları biriktir anne,
"Çağ yangınında" tutuştum..
Hani benim bilincim nerede?
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:25 PM
Kaçak ve Anne
Uçtum ateş üstüne
Dağlansın diye sızım
Sorma halim ne olur
Yoruldum anlamsızım
Yağmur doldu içime
Acım sigarasızım
Uyuyormusun anne
Ben geldim vefasızım
Suç oldu suç üstüne
Her şarkım her yazım
Vuruştum türkülerle
Kanla beslendi sazım
Bir rüzgarın önünde
Kaçağım kuralsızım
Duyuyormusun anne
Yalnızım çok yalnızım
Ah dağılsam dizine
Uyusam doymaksızım
Sabah olmasa gece
Kaçmaktan dermansızım
Sür beni gül yüzüne
Ki sende kalsın sızım
Ağlıyormusun anne
Gidiyor hayırsızım.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:25 PM
Kalan Kalir
Vur sirtina, vur sirtina
Dostun oldum vur sirtina
Madem ki ben kaldiramam
Derdimi al vur sirtina
Duman kalir, duman kalir
Ocak tüter duman kalir
Ben yanarim hic tükenmem
Benden sonra duman kalir
Ah ne fayda, ah ne fayda
Kefen beyaz ha ne fayda
Bir hayina yas dökersin
Kadrin bilmez ah ne fayda
Kalan kalir, kalan kalir
Giden gider kalan kalir
Ben giderim geri gelmem
Benden sonra kalan kalir
Meydan kalir, meydan kalir
Yigit ölmez meydan kalir
Yere vurma hatirimi
Sana kahpe meydan kalir
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:26 PM
Kavgamın Çiçeği
Seni düşünüyorum seni
Sen ey kavgamın çiçeği
Toprağa su yürürken
Dağlar yeşerirken
Şafağın kızıl okları
Gecenin kalbine dalarken
Seni düşünüyorum seni
Sen ey kavgamın çiçeği
Bana sen öğrettin kavgayı
Seni özlüyorum seni
Sen ey kavgamın çiçeği
Sulara ay düşerken
Dalgalar öpüşürken
Sokağın titrek lambası
Islanan yüzüme düşerken
Seni özlüyorum seni
Sen ey kavgamın çiçeği
Bana sen öğrettin gülmeyi
Seni seviyorum seni
Sen ey kavgamın çiçeği
Seni düşünüyorum seni
Sen ey kavgamın çiçeği
Bana sen öğrettin gerçeği.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:26 PM
Kim Susturabilir Bizim Türkümüzü
Kim susturabilir bizim türkümüzü kim
Biz ki bu hasreti semahların seyrinden alıp gelmişiz
Biz ki onu sitemkar anaların kirpiğinden derlemişiz
Süzülsün de acının derin izler bıraktığı gül yanaklardan
Yere dökülsün istememişiz
Bizim türkümüzü rüzgar söyler her gece
Ay vurdukça parıldar gün doğdukça hız alır
Nevroz ateşleriyle sağaltarak çırpınan yarasını
Can havliyle kardaş
Kan içinde bir kartal gibi vadilere saldırır
Türkülere ilişmeyin
Türküler nehirdir gecenin bağrına akar
Fazla eşelemeyin kardaş
Taşınca ne siperler kalır ne dev barikatlar
Deşmeyin diyorum deşmeyin
Kim susturabilir bizim türkümüzü kim
Biz ki nice amansız badirelerde serden geçmişiz
Biz ki ilmikler boynumuza takılıyken bile türkü söylemişiz
Sonra ırmak boylarında göğertip körpe otların serinliğinde
Dağlara emanet etmişiz
Biz ki her yangının külünden diri canlar yaratmışız
Bizki mazlumların defterine kanlı resimlerle sıralanmışız
Banaz yaylasından kerbelaya kar götürsün turnalar
Ölürüz sanma kardaş
Dostun attığı gülden yaralanmışız
Türküleri dövmeyin
Türküler gökyüzüdür karanlığa yıldızlar çakar
Üstümüze gelmeyin kardaş
Namuslu bir devrimcinin alnında kavga ışıldar
İncitmeyin diyorum incitmeyin
Kim susturabilir bizim türkümüzü kim
Bizki karacaoğlanı aşkla veyseli toprakla yüceltmişiz
Bizki köroğlunun narasıyla nice beyleri yere çökertmişiz
Yine de masum bir bebek gibi avuç avuç sevdamızı
Kalanlara vasiyet etmişiz
Adam dediğin sapına kadar yiğit olmalı
Ne karıncayı incitmeli ne ozanları yakmalı
Öyle sansar gibi punduna getirmek de neymiş
Adam dediğin kardaş
Yüreği varsa eğer getirip ortaya koymalı
Türküleri yakmayın
Türküler çiçektir en umutsuz zamanlarda açar
Kavgayı uzatmayın kardaş
Yüzyıllardır tuz döke döke çürüdü bu yaralar
Kanatmayın diyorum kanatmayın..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:26 PM
KOD ADI BAHTİYAR
Geçiyor önümden, sirenler içinde,
Ah eller üstünde,
Çiçekler içinde.
Tabutunda mor dağların büyüsü,
Dudağında yarım bir sevdanın hüznü;
Aslan gibi göğsü, türküler içinde.
Rastlardım avluda, hep volta atarken,
Cıgara içerken
Yahut coplanırken.
Sırtını duvara verip öyle tünerdi.
Kimseyle konuşmaz, dal gibi titrerdi;
Çocukça sevdiği çiçeğini sularken.
Diyarbakır'lıymış, kod adı: Bahtiyar.
Suçu saz çalmakmış, öğrendiğim kadar.
Beni tez saldılar, o kaldı içerde.
Çok sonra duydum ki
Yozgat'ta sürgünde.
Ne yapsa, ne etse, üstüne gitmişler;
Mavi gökyüzünü ona dar etmişler.
İki dişi de kırıkmış öldüğünde.
Gazetede çıktı, üç satır yazıyla;
Uzamış sakalı,
Ve çatlamış sazıyla.
Birileri ona "ölmedin" diyordu,
Ölüm ilanında kan gülüyordu,
Yüz-yüzeydim, bir devrim enkazıyla.
Geçiyor önümden, gül yüzlü Bahtiyar.
Yaralıyım, yerde kalan sazı kadar.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:26 PM
KİM SUSTURA BİLİR
Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki bu hasreti,
Semahların seyrinden alıp gelmişiz,
Biz ki onu sitemkar anaların
Kirpiğinden derlemişiz;
Süzülsün de acının derin izler bıraktığı
Gül yanaklardan,
Yere dökülsün istememişiz!
Bizim türkümüzü rüzgâr söyler her gece
Ay vurdukça parıldar,
Gün doğdukça hız alır.
Nevruz ateşleriyle sağaltarak
Çırpınan yarasını,
Can havliyle, kardaş,
Kan içinde bir kartal gibi,
Vadilere saldırır!
Türkülere ilişmeyin!
Türküler nehirdir, gecenin bağrına akar.
Fazla eşelemeyin kardaş,
Taşınca ne siperler kalır,
Ne dev barikatlar.
Deşmeyin diyorum... deşmeyin!..
Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki nice amansız badirelerde,
Serden geçmişiz.
Biz ki, ilmikler boynumuza takılıyken bile
Türkü söylemişiz.
Sonra ırmak boylarında gövertip,
Körpe otların serinliğinde,
Dağlara emanet etmişiz!
Biz ki her yangının külünden,
Diri canlar yaratmışız.
Biz ki mazlumların defterine
Kanlı resimlerle sıralanmışız.
Banaz yaylasından Kerbela'ya
Kar götürsün turnalar!
Ölürüz sanma kardaş,
Dostun attığı gülden yaralanmışız...
Türküleri dövmeyin!..
Türküler gökyüzüdür, karanlığa yıldızlar çakar..
Üstümüze gelmeyin kardaş,
Namuslu bir delikanlının
Alnında kavga ışıldar!
İncitmeyin diyorum... incitmeyin!..
Kim susturabilir bizim türkümüzü, kim?
Biz ki Karacaoğlan'ı aşkla,
Veysel'i toprakla yüceltmişiz...
Biz ki Köroğlu'nun narasıyla nice beyleri
Yere çökertmişiz!
Yine de masum bir bebek gibi,
Avuç-avuç sevdamızı,
Kalanlara vasiyet etmişiz...
Adam dediğin, sapına kadar yiğit olmalı,
Ne karıncayı incitmeli,
Ne de ozanları yakmalı...
Öyle sansar gibi pusu kurup
Punduna getirmek de neymiş?
Adam dediğin, kardaş,
Yüreği varsa eğer,
Getirip ortaya koymalı!..
Türküleri yakmayın!..
Türküler çiçektir, en umutsuz zamanlarda açar.
Kavgayı uzatmayın kardaş,
Yüzyıllardır tuz döke-döke
Çürüdü bu yaralar,
Kanatmayın diyorum... kanatmayın!..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:27 PM
Kızın Adı Özgürlük
Minnacık bir kız vardı
Bir ormanda yaşardı
Karanlıkta kaybolsak
Elimizden tutardı
Yürüdüğü kırlarda
Papatyalar açardı
Omuzundan güvercinler uçardı
Öldürdüler yarım kaldı
Dudağında son gülücük
Yalnızca bir adı kaldı
Kızın adı özgürlük
Minnacık bir kız vardı
Göğsüne gül takardı
Beyaz bir at üstünde
Bulutlara konardı
Irmağın aynasında
Saçlarını tarardı
Yüzünü ay ışığıyla
Yıkardı
Minnacık bir kız vardı
Yüreği kuş kadardı
Tutunca rüzgar olur
Bir su gibi kayardı
Geciken şafaklarda
Yıldızları yakardı
Uyanınca seher yeli
Kokardı
Öldürdüler yarım kaldı
Dudağında son gülücüK
Yalnızca bir adı kaldı
Kızın adı özgürlük...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:27 PM
Mülayim
Yıldızları senmi yaktın Mülayim
Ozanlara senmi kıydın Mülayim
Bir dikili ağacın bile olmadı
Herkes yedi senmi doydun Mülayim
Sert oldunda ne değişti Mülayim
Mert oldunda ne değişti Mülayim
Cart curt edip biraz nutuk atsaydın
Hırt olsaydın yaşardın be Mülayim
Ormanları senmi yaktın Mülayim
Çetelere senmi taktın mülayim
Düşüneni yazanı ve çizeni
Zindanlara sen mi tıktın Mülayim
Sert oldunda ne değişti Mülayim
Mert oldunda ne değişti Mülayim
Cart curt edip biraz nutuk atsaydın
Hırt olsaydın yaşardın be Mülayim
Mülayim Mülayim
Alem adamsın be Mülayim
Köprülerden azmı geçtin Mülayim
Zemzemlerden azmı içtin Mülayim
Böyle susmak yakışırmı hiç sana
Hayatından vazmı geçtin Mülayim...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:27 PM
Ne Demeli Şimdi
Ne demeli şimdi
bir çiğdemin toprağı yırtışını seyredişim
göğe mi dokunmalı
ucuna mı körpe filizin
öyleyse karanlık sokaklarda koştuğumu düşün
ay yine bir kadın gibi sarkıyorken denize
dirseklerimle böğrüme gömdüğüm titremeyi düşün
oradan gövdemi kaplayışını soğuk bir terin
vay perçemle günün huysuzluğu dolaşan kısrak
vay acemi öpüşlerden gövdeme boşalan acımtırak has
telaş, kıvranış, parıltılı gözlerdeki atılganlık
ya görevin ne senin görevin
oynaşmak değil mi içimdeki savaşmak duygusuyla
ve benim nevresimim kararmışsa kirden
rutubetten
sarhoşsam gülümseyiş ağlayışlardan
ve kaynak sularıyla üzerime yağan aydınlık villaları
senden gelen ısıyla koruyorsam...
Ne demeli şimdi
ey serçelerin sabahlarla bölüştüğü cıvıltı
ey bir romanın olur olmaz yerinde dikkati çeken hayal
arayış, şevkat, umursayış, hırçınlık seli
beni düşün öyleyse
beni hayretin ve karanlığın eşiğinde
beni fitillerde başlayan bir fısıltı anında
ilk satırını yazarken bir bildirinin
kulaktan kulağa dolaşan haberlerin bağraında
beni dar camlarda değil
bir bulutun seyrinde düşün
burada
ortasında
sıçraya sıçraya kabaran alevlerin.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:27 PM
Nerden Bileceksiniz
Üstüm başım toz içinde
Önüm arkam pus içinde
Sakallarım pas içinde
Siz benim nasıl yandığımı
Nerden bileceksiniz.
Bir fidandım deriildim
Fırtınaydım duruldum
Yoruldum çok yoruldum
Siz benim neler cektiğimi
Nerden bileceksiniz.
Taş duvarlar yıkıp geldim
Demirleri söküp geldim
Hayatımı yıkıp geldim
Siz benim neden kaçtığımı
Nerden bileceksiniz.
Gökte yıldız kayar şimdi
Annem beni anar simdi
Sevdiğim var kanar şimdi
Siz benim niye içtiğimi
Nerden bileceksiniz.
Bir pınardım kan oldum
Yol kenarı han oldum
Yanıldım ah ziyan oldum
Siz benim neden sustuğumu
Nerden bileceksiniz.
Ben ardımda yas bıraktım
Ağlayan bir eş bıraktım
Sol yanımı boş bıraktım
Siz benim kime küstüğümü
Nerden bileceksiniz.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:28 PM
NEYLERSİN
Bazen acı dinmez, bazen de yağmur
Sevgilim gülümse, her şey unutulur
Suskunuz bu akşam üstü
Hasrete yanmışız, neylersin
Bir gün, bu mahzun sevdadan geriye
Kalırsa, sadece o hüzün kalır..
Sen de anladın ki yapa-yalnızız...
Buluşmamız yasak,
Görüşmemiz uzak...
Devrilmiş kadehler gibi, dönüyor başımız,
Neylersin...
Ah güzelim,
İncinmiş bir sesi vardır yağmurun;
Yanaklarına vurduğunda hissedersin.
Ve bir veda sözcüğü, saçlarına,
Titreyen bir öpücükle dokunduğunda;
Bu anı dondurmaya yetmez nefesin.
Bir film sahnesi gibi
Akar gider ayrılık,
Neylersin...
Biz zaten hiçbir romanda
Kendi hayatımıza rastlamadık.
Bütün şarkılar bizi yanlış anlatmıştı.
Ve bitin bulmacalar yarım bırakılmıştı.
Tenha sokaklarda üşüyüp durdu sırtımız.
Oysa, tuttuğumuz balıkları bile
Yeniden denize bağışlamıştık.
Biz, hayata dair
Hiçbir yanlış yapmamıştık...
Neylersin...
Biz bu sonucu hak etmedik,
Hayır etmedik...
Ömrümüz bu talana lâyık değildi.
Bazen acı vurdu, bazen de yağmur
Hiç gülmedi yüzümüz,
Hiç büyümedi gülümüz...
Bizi yalnızca akşamlar kucakladı,
Biliyorsun,
Sabaha çıkmayan bir yoldu yürüdüğümüz...
Bir gün, bu öykünün sonuna gelince
Ansızın desem ki: hoşça kal canım!
Unutursun,
Mecburen unutursun...
Yıldızlar söner, bu aşk da biter!
Bazı gün hatırlayınca, sessizce ağlarız.
Neylersin...
Ah bebeğim, ah.. .
Kekremsi bir tadı vardır gözyaşının,
Dudaklarına sızınca fark edersin.
İçindeki vurgun aşklar mezarlığında,
Ayrılık, ölümden üste yazılınca,
Gideni durdurmaya yetişmez sesin...
Bir inme gibi
Dolanır bedeninde pişmanlıklar,
Neylersin...
Biz zaten hiçbir sinemaya
Tam vaktinde yetişemedik.
Bütün vapurlar bizden önce kalkmıştı.
Ve bütün biletler biz gelmeden satılmıştı.
Boşuna telaşlarda yorduk günlerimizi.
Oysa Nuh'un gemisinde bile
Bize yer kalmamıştı.
Ve hiçbir mutluluğa adımız kaydolmamıştı.
Neylersin...
Biz bu aşkı sürdüremezdik,
İnan, sürdüremezdik...
Kalbimiz bu heyecana müsait değildi.
Bize hep acılar kaldı, bize hep yağmur...
Unutmasan bile artık
Unutur gibi yapacaksın.
Ve buruşturup-buruşturup attığım kağıtlarda,
Hiç bitiremediğim
Bir şiir olarak kalacaksın...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:28 PM
Rüzgar Eser
Rüzgar eser çoban ateşleri
Dört bir yana serpişir
Yağmu ciser yıldızlar ıslanır
Hasret ile kıprışır
Dağlar küser tozlu yamacında
Can can ile çarpışır
Benim canım kim bilir nerede
Taş yastığa ağlaşır
Yollar tozar yayla çocukları
Kuzu gibi meleşir
Hasret uzar kardelen yüreği
Kar altında titreşir
Kuşlar uçar turnam yaralıdır
Boyun büker bekleşir
Benim yaram nevroz ateşinde
Yana yana depreşir.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:28 PM
Sana Geldim
Yağmurlar içinden ıslandım geldim
Bir kuru değneye yaslandım geldim
Sıcacık çorbana muhtacım inan
Ölümlerden geçtim uslandım geldim
Üşüdü ellerim üşüdü kalbim
Yaban ellerinde taşlandım geldim
Sanki cehennemdi sensizlik bana
Irmaklar içinden sislendim geldim
Tren yollarında islendim geldim
Kalmadı hevesim kalmadı inan
Yıkandım arındım süslendim geldim
Sana geldim sana kucaklarmısın
Bilmemki yeniden bağışlarmısın..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:28 PM
Sen Ağlama Yar
Dağlar beni koy ver gidim yar ağlamasın
Dizin vurmasın
Doymadım ömrüme nasıl ölem yar ağlamasın
Gülüm solmasın
Yollar tuzak ben ne edim yar ağlamasın
Yürek yanmasın
Ağlama yar sen ağlama yar
Gadan belan bana gelsin
Sen ağlama yar
Gül kırılmasın
Gönül kırılmasın
Kar fırtına boran olsun
Gülüme yağmasın
Ben öleyim oy ben öleyim
Bu canıma kurşun değsin
Dur ben öleyim
Ağlama yar gel ağlama yar
Sana gelen bana gelsin
Sen ağlama yar
Gülüm darıldı
Gönlüm yoruldu
Kar fırtına boran vurdu
Gülüm kırıldı
Ben öleyim oy ben öleyim
Bu canıma kurşun değsin
Dur ben öleyim..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:29 PM
Sen Yanma Diye
Ben çürümüş bir asayım
Zindanlara yol eyledi dert beni
Çarmıha gerilmiş bir İsa'yım
Çivilere zapteyledi dert beni
Pir sultanıda gördüm
Darağaca vur eyledi aşk beni
Hacı Bektaş'ı kırda gördüm
Bir ceylana pir eyledi aşk beni
Her yangına, her ataşa
Koz eyledi dert beni
Bu dağlara, bu yollara
Toz eyledi aşk beni
Ben yanarım aşk için
Ben yanarım gül için
Bu ateş sönmesin diye
Ben yanarım kim için
Ben yanarım sen için
Bari sen yanma diye
Ben yıkılmış bir ozanım
Yangınlara kül eyledi dert beni
Kerbela çölünde, bir Hüseyi'nim
Damla suya kul eyledi dert beni
Ben Yunus'u nurda gördüm
Dergahına gül eyledi aşk beni
O mecnu'nu firarda gördüm
Bir Leyla'ya deleyledi aşk beni..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:29 PM
Sen Yoksun
Gazetelerin Kurumamış
Akşam Baskısında En Çok
Arıyorum Seni Ah... Yoksun
Ne Bir Yazı Ne Bir Resim Yok
Kavga Sperlerinde Yoksun
Jandarma Sirenlerinde Yok
Düzmece Bir İntiharmısın
Arama Bültenlerinde Yok
Yanımda Yoksun Canımda Yok
Ne Çok Özledim Bilsen Ne Çok
Sen Yoksun Faydası Yok
Ben Yokum Ah Ben Yokum
Vurulan Kuşun Kan Damlayan
Körpe Kanatlarında En Çok
Soruyorum Seni Ah…Yoksun
Son Bir Ümit Son Bir Çare Yok..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:29 PM
Sende mi Heyecan
Şu dağların yamacına
Sende mi savruldun hey can
Anaların acısına
Sende mi kaydoldun hey can
Fırtınaya bağır açtın
Kuş musun sanki be hey can
Yıldırma değip geçtin
Taş mısın sanki be hey can
Sende mi yandın
Sende mi soldun
Sende mi kayboldun hey can
Nedir bu çığlık
Nedir bu feryat
Sende mi vuruldun hey can
Şu dağları yanağına
Sende mi gül oldun hey can
Sevdaların yangınında
Sende mi çöl oldun hey can
Kar mı yağdı saçlarına
Darda mı kaldın be hey can
Çığ mı düştü yollarına
Zorda mı kaldın be hey can
Sende mi yandın
Sende mi soldun
Sende mi kayboldun hey can
Nedir bu çığlık
Nedir bu feryat
Sende mi vuruldun hey can..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:29 PM
Suphi Bir Acaip Adam
Suphi bir acaip adam
Suphi benim canIm cigerim
Kimse bilmez nereli oldugunu
Susar aksam oldumu
Bir cebinde das kapital
Bir cebinde kenevir tohumu
FIrtInadan arda kalmIs bir teknede tevekkul icinde
Gorkemli sakali ve igreti parkasIyla gizledigi macerasIyla
Bir acaip adam yasardI
AksamlarI susardI
Ben konussam kIzardI
Cocuktum evden kacmIstIm
Gelip ona sIgInmIstIm
Bir surgun kasabasIydI
Bir eski zamandI, hazirandI
Kucucuk bir koydu, sIgdI
BurayI kesfeden belki de oydu.
Uzaktan kasabanIn IsIklarI yanardI
icim anneyle dolardI, aglardIm
Suphi soyle bir goz atardI,
Gizli bir cigara yakardI
AglardI, sonra barIsIrdIk
Ben flut calardIm, cigara sonerdi aglardIk
Nerden geldigini bilmezdim,
Kimsesizdi, belki kimliksizdi
Onun macerasI onu ilgilendirirdi
Kimseye ilismezdi
Bir seylere kufrederdi hep
Tedirgin bir balIk gibi uyurdu
Bazen kaybolurdu
ArardIm, yagmurun altInda dururdu
Bir kalIn kitabI vardI, cebinde dururdu, hergun okurdu
Ben birsey anlamazdIm
KapagInI seyreder duymazdIm
SakallI bir resimdi, kimdi, ne kadar mutebessimdi
Sordum bir gun Suphi'ye soylediklerini niye anlamIyorum diye
Bildiklerini dedi; yuzlestir hayatla ve sInamaktan korkma
Dogru ile yanlIsI o zaman ayirdedebilirsin
Ve onu anlarsIn
Sonra gulerdi
Gunlerim yuzlerce ayrIntIyI merak etmekle gecerdi
Sonra yine aksam olurdu.
Suphi susardI, ben konussam kIzardI
Tekneye martIlar konardI
Yuregim Suphi'ye yanardI, aglardIm.
Suphi denize tukururdu
Gokyuzunu tarardI, aglardI
Sonra barIsIrdIk
Ben flut calardIm
Yildiz kayardI, aglardIk.
Bir surgun kasabasIydI, bir eski zamandI, hazirandI
Cocuktum, evden kacmIstIm, gelip ona sIgInmIstIm
Bir gun aksilik oldu
Annem beni buldu
Suphi kacIp kayboldu
Kasaba calkalandI, olay oldu
Ben sustum, kanIm dondu
Polisler onu yakaladIgInda tekti
Felaketti
Herkes meydanda birikti
Karakoldan iceri girerken sanki magrur bir tufekti
AnsIzIn donup bana baktI
" Anladin mI ? " dedi.
AnladIm dedim anladIm
Ve o gunden sonra hic bir zaman hic bir yerde
Hic aglamadIm...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:30 PM
TEZGAHTAR NEBAHAT
Tezgahtar bir kızdı o,
Perma kırığı saçlarıyla.
Kime baksa gülümserdi,
Prova ettiği bakışlarıyla.
Haftalığından ne düşerse,
Koparıp anasının elinden,
Konserlere giderdi,
Çılgın haykırışlarıyl****ır çiçekli bluzuyla
Poz-poz resimler çektirirdi.
Keşfedilmek için belki de,
Hep Beyoğlu'nda gezerdi.
Her akşam o pop şarkıcı,
Duvardaki posterden,
Uzanıp bir rüya gibi,
Dudağından öperdi.
Ah Nebahat, hiç görmedi rahat.
Düşünür, bulamazdı;
Kimdeydi bu kabahat?
Tezgahtar bir kızdı o,
Evi, bir kenar mahallede.
Altı kardeş, bir de ana-baba.
Babası, bir iş kazasından
Kötürüm kalmış bir usta.
Karı-kumar peşinde,
Boş vermiş abisi.
Devlete karşı gelmiş,
Diğer abisi mahpusta.
O kır çiçekli bluzuyla,
Artık resim çektirmese de
Zaman her şeyi eskitti.
Duvardan söküp posteri,
Rüyasını sandığa kilitledi.
Derken, mahalleden biriyle
Heveslendi evlenmeye;
Hayırsız çıktı oğlan,
Zengin bir dula gitti.
Ah Nebahat, ona gülmedi hayat.
Sonunda anladı ki,
Kendindeydi kabahat.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:30 PM
Topal Sevda
Dün sahilde karşılaştık...
Biran gözüm ısırdı,sonra birden tanıdım
Düşmemek için zor tuttum kendimi
Bacaklarım titredi,bir ağaca yaslandım...
Yırtılan bir mektup gibi
Sisli hatıraların gerisinden bakıyordu..
Eski bir sevdanın durulmamış nehirleri
Çırpınarak yüreğime akıyordu.
Hatırladığım bir sonbahar günüydü,
Karşımızdaki yeni eve taşındılar
Bütün gün bakışıp duruyorduk
Gözleri sanki birer kurşundular!.
O zamanlar ben, zıpkın gibi bir çocuktum;
Liseye yeni başlamıştım
Onun saçlarını geriye savurup
Çapkınca gülümsemesinden hoşlanmıştım..
Ne zaman cama çıksam, karşı balkonda
Itırlı bir çiçek gibi tütüyordu
Ne zaman buluşalım desem, olmaz diyordu
Mektuplaşmak ona yetiyordu..
Bir Temmuz akşamıydı, unutmam
Yazlık sinema daha yeni dağılmıştı;
Bahçe kapısında sıkıştırıp öpmüştüm,
İçeri kaçıp saatlerce ağlamıştı..
Sonraları çok kanuştuk, gezdik
Bazen ağlaşıp bazen gülüştük
Çılgın gibiydik, her fırsatta buluştuk,
Uluorta öpüştük, herkesin diline düştük..
Ailesi baş edemedi, Mersin deki halasına gönderdi
Hiç arayıp sormadım
Ben osıralar devrimci oldum.
Mahalleden ayrılıp yıllarca evede uğramadım..
Dünyam değişmişti artık
Memleketin gidişatını hiçmi hiçbeğenmiyordum
Forumlara,yürüyüşlere katılıyor,
Durmadan şiir okuyup,ajitasyon çekiyordum..
Ah o gençlik rüzgarı ah..
Ezilen insanları tek başıma kurtaracağmı sandım
Anarşik bir eylem sırasında
Seken kurşunlarla bacağımdan yaralandım...
Ameliyatın ardından yıllarca yattım içerde,
Dosyam bir hayli kabarmıştı..
Beni o nemli koğuşlarda
Vefakar anamdan başka hiç kimse aramamıştı..
İçerden çıkınca onu sordum
Bir astsubayla evlenip buradan gitmişti..
Oysa kibrit ağusuyla koluma dağladığım
İsmi hala silinmemişti...
Hayat devam ediyordu
İçkiye vurmuştum, unutmayı denyordum
Pencerenin önünde, kuruyan bir çiçek gibi
Günden güne tükeniyordum..
Anam çökmüştü artık,ölmeden mürüvvet istiyordu
Bazan oturup dertleşirdik..
Kimsesiz bir kadın varmış,körmüş, olur demiş
Bende fazla uzatmadım,evlendik.
Geçmişe ait ne varsa; mektuptu,resimdi.
Bir bir ayırıp yaktım ateşte.
Nasıl gittiğini sorarsanız, ne bileyim,
Kör-topal gidiyor işte..
Ne varki, o hırçın saçları hepyüzüme savruluyor
Balkona her baktığımda.
Pişmanlık, bir eski yara gibi
Hala kımıldayıp duruyor onu hatırladığımda.
Biiyorum, onunla olsaydım
böyle kavga edip durmazdım yüreğimle.
Biliyorum, bu sevdayı ben yıktım,
Ben öldürdüm bu hoyrat ellerimle.!
Dün sahilde karşılaştık
Bir an boş bulundum,sendeler gibi oldum
Öyle bir baktı ki, ben o gözlerde
Bir ömrün bütün acılarını buldum...
Bir şeyler söylemek ister gibiydi
Başını eğip, gitti çocuklarının yanına
Nedendir bilmiyorum, fakat
Gimek istemedi sanki, kocasının koluna.
Ardından koşup durduramadım, ona soramadım
Öylece dona kaldım.
Çünkü o anarşik eylemden beri
Ben artık deynekli bir topaldım!...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:30 PM
Vuruldu
Vuruldu bir uçurum derinliğinde
Yaylada bir seherin serinliğinde
Avcıdan yarasını gizlercesine
Çığlıgını gömerek devrildiginde
Vuruldu ciger parem kanlar içinde
Vuruldu yürek yarem kanar içimde
Mavzeri baş ucunda dağ yamacında
Parmağı donup kalmış tetik ucunda
Sabahsız bir uykuya dalarcasına
Beyaz bir çiğdem açmış kanlı saçında
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:30 PM
YAGMUR İCEN KIZ
Baldırı çıplak bir akşamüstüydü
Kime selam verdiysem yüzüme küstüydü.
Yalnızlığa susmuştum, yağmura üşümüştüm..
Belli belirsiz ve hiçbir makamsız,
Hiçbir kelimesiz ve hiçbir anlamsız,
Kırılgan bir şarkıydı, tılsımına düşmüştüm..
Ve ben sanki ömrümde yaşamadığım
Ve yaşamadan yaşlandığım bütün aşkları
Bu ilk defa karşılaştığım, bu ilk defa yabancı,
Ve bu son defa tutunduğum kızla bölüşmüştüm..
Yağmur içen kız.. gece kuşu
Atmacaya benzer duruşu..
Bir omuzu el-ense çekerken azraile
Bir omuzu sokak lambasından da biçare..
Kimliğini sorarsan;
Barbar sokakların en barbar kızı,
Ve hortumlu karakolların en arsızı..
O destursuz yağmur, taş gibi iniyordu,
O fütursuz cadde, pür-telaş deviniyordu.
Başını çevirip bakıyordu ara sıra
Hiçbir şey sormadan gidiyordum ardı sıra..
Bir karyola, bir sobadan ibaret 102 nolu odada
Buluştu gözlerimiz, sırları dökülmüş tozlu aynada..
Cebimdeki şişeyi yudumlarken sessizce
Saçlarını okşadım yavaşça ve teklifsizce..
Azıcık huylanmıştı, söylemedi ama şaşırmıştı.
Sanırım ki o, hep değişen tiplere
Ve fakat hiç değişmeyen triplere alışmıştı..
Yağmur içen kız.. vahşi kısrak
Göğsü falçata krizi, öfkesi tavlı bıçak..
Soluğunda ıslak çimenlerin buğusu
Soluduğunda kundaklanmış ormanların yalazı.
Güzelliğini sorarsan;
Dişleri kar kuşundan da beyaz
Dudakları vampirden de kırmızı..
Alışkın bir otel odasıydı, kenarda soba yanıyordu,
Tutkunun tasma koparan köpekleri
Arsız bir çarşaf gibi üstümüze abanıyordu..
Küçücük ama çok küçücük bir ağzı vardı,
Küçücük ama çok küçücük bir öpüşte bile
Bir vişne ısırığı gibi kanıyordu..
Çaparinin çengelinde çırpınan çipuranın
Yakaran gözlerindeki o tarifsiz kederle,
Bu küçücük ömründe, belki de ilk defa
Birisinin gözlerine bakmaktan utanıyordu..
Yağmur içen kız.. kaldırım meleği
Hüznün yirmidört saatlik beyhude kelebeği..
Her akşam sunarak kendini hoyrat ağızlara
Ve her sabah yunarak bedenini yağmurla
Ve boğarak o narin göğsünde hıçkırıklarını
Bir çalpara gibi yeniledi kopan yanlarını..
Yağmur içen kız.. çılgın kedi
Komalara girdi, jiletler yedi, ölmedi..
Hiç sormadım adını, kendisi de söylemedi.
Ben şişeyi boşalttım, o ağzını sürmedi.
Gitme vakti gelince uzatıp küçücük elini
Hoşça kal, dedi, almadan o malum bedelini..
Boş bir şişeden daha aptalca ne olabilirdi hediye?
Uzun uzun bakakaldı, bu adam deli mi ne, diye..
İyi ama bu şişe boş be arkadaş, dedi, bu şişe boş!
Her şey boş güzelim, dedim, her şey boş!
Sen de yağmur koyarsın belki bu şişenin içine,
Ve güneşin ışırsa bir gün, bir yerlerde, bir ihtimal,
Düşlerini yudumlarsın artık yağmurun yerine...
Yağmur içen kız.. gönül hırsızı
Hiç kimseler bilmeyecek sırrımızı..
Sen tutunmaya çalışırken gecenin eteklerine
Yine acıtacak güzelliğini, o çirkin maça papazı..
Ve yine kıyacaksın belki, o incecik bileklerine..
Yağmur içen kız.. sahipsiz bebek
Elbette bir gün herkes bir şekilde gidecek.
Ama bu yağmur var ya, bu yağmur, inan ki
Nereye gidersen git, hep ardından gelecek..
Ne zaman tokatlasa yağmurlar penceremi,
NE zaman sersem ve buruşuk bir pardösü gibi
Dökülsem kaldırımlarına bu duman karası kentin;
Hep o kıza rastlarım, aynı kuytu köşede.
Gözyaşlarını biriktirir usanmadan
Düşleriyle aynı şişede..
Hatırını sorarım, sessizce kaldırır yüzünü,
Tablolardan çalınmış gizemli bir gülücüktür.
Yağmur içer yudum-yudum, kanasıya.
Mezesi, eski bir geceden, vişne yarığı kırmızı
Ve hala kanayan o vişne ısırığı öpücüktür..
Yağmur içen kız.. mağrur yürek
Bu yağmurlar yalan ama ölüm gerçek..
Sen yine avucunda sakla, çaldırma cevherini.
Ve sakın gösterme kimseye, o yağmur incilerini
Hep şarkını söyle; hiçbir kelimesiz ve makamsız,
Hep orda bekle; bir akşam belki apansız,
Gelir de alırım şişemi senden geriye:
O biriken yaşlarını içmek için damla-damla
Ve geciken bedelini ödemek için kendi hayatımla...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:31 PM
Yalan Bu Sevdalar
Yağmur yağardı biz ağlaşırdık
Kaldırımlar boyunca
Bir hüzün vardı sanki aramızda
Susardık ay batınca
Birden yüzün solardı
Birden gözün dolardı
Birden bırakarak ellerimi
Uzun uzun ağlardın
Yalan bu sevdalar
Yalan bu gözyaşları
Yalan bu ayrılıklar yalan
Solan bir çiçekten
Kırılan bir yürekten
Başka ne var elde kalan
Yıllar uzardı mahzunlaşırdık
Hasretin kollarında
Yollar tozardı kavuşamazdık
Dağların yangınında
Birden rüzgar eserdi
Birden efkar basardı
Birden sarsılarak bir dağ gibi
Fırtınalar Koparırdı..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:31 PM
Yaşamak Güzeldir Anne
Anne ben senin oğlunum
Kanayan bir yurdum var
Anne ben senin oğlunum
Sönmeyen bir umudum var
Ellerimi tutma ne olur
Beni ağlatma ne olur
Anne ben senin oğlunum
Bu kavgaya inancım var
Yasamak güzeldir anne
Yasamak senin için
Yasamak güzeldir anne
Yasamak yarınlar için
Ölmek yaşamaktır yine
Halkının yüreğinde
Ölmekte güzeldir anne
Ölmek özgürlük için
Anne seni seviyorum
Sana ihtiyacım var
Anne seni seviyorum
Ciğer delen bir acım var
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:32 PM
İçerden Çıkan Adam
İçerden çıkacak birazdan adam
Yılların tortusu çökmüş yüzüne
Alnını güneşe serecek adam
Uykusuz ranzalar suskun voltalar
Geride kalacak ve ah hüzünle
Bir gül gibi savrulup gülecek adam
Kar yağmıştır sardunyanın üstüne
Anılar toza toza bulanmıştır
Kitaplar sobada yanmış
Ah sazlar duvarda kalmış
Güzelim şarkılar yağmalanmıştır
İçerden çıkacak birazdan adam
Yıpranmış bavulu hantal sesiyle
Kendini yollara vuracak adam
Yüz çeviren DOSTLAR sinsi tavırlar
Açığa çıkacak ve ah kendiyle
Bir ince hesabı görecek adam
Susamıştır TEBESSÜMÜN seyrine
Saçları hiçbirgün okşanmamıştır
Bir İHTİLAL kadar yalnız
Ah vefanız kadar yanlış
Mümkünse farzedin YAŞAMAMIŞTIR.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:32 PM
İkimiz Birer Yolcuyduk
Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yatağında
Yarılan ekmeğin buğusuyduk
Göğsüm daralıyor,yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle...
İkimiz birer yolcuyduk
Aynı ormanda kaybolmuş
Aynı çıtırtıya ürperen iki serçe
Hep aynı yerde karşılaşırdık
Tesadüf bu
Dedim ya!
Hiç yoktan susturuldu şarkımız
Göğsüm daralıyor
Yüreğim kanıyor
Bitmeseydi bizim öykümüz böyle
Olmasaydı sonumuz böyle
Dağlarda çoban ateşiydik
Dolanarak suyun yanağından
Ceylanın pınara inişiydik
Olmasaydı sonumuz böyle...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:32 PM
İNCİNEN GURUR
Pencereden baktığımda görüyorum
Senin yüzün incir yaprağında
Senin ürkekliğin duvar üstünde yürüyen
Bir kedinin kıvraklığında
Aynada dururken görüyorum
Kırmızı öpüşün sol yanağımda
Dişimi fırçalarken senin ağzın
Serin suların berraklığında
Rakı devrilmiş masalarda yokluğun
Veya benden önce kalkıp gitmişliğin
Gece boyu dolandığım barlarda
Sarhoşlara tekrarladığım adın
Balıkçı kahvesinde, çorbacıda, kenarlarda
Dökülmek istemiyorum hayır
Çingene çiçekçiler habire yaltaklandığında
Bilmediğim soruların açtığı çukuru
Yalanlarla doldurmak istemiyorum
Seni kaybettim galiba
İki taşın arasında kaldım
Bu, benim hatam değildi
Seni ben çook geç tanıdım
Derin acılar bahçıvanı
Yüreğime ne ektin böyle...
Aşk korkağını bağışlar mı?
Söyle...
Aramak ne kötü herkeste seni
Her gözde bulup yanılmak seni
Ah turuncu rüyalar güzeli
Hem kendini yok ettin
Hem beni
Başka ne acıtabilir içimi
Yaşım kırkı devirmişken
Seni böyle patavatsızca sevmişken
Ve, tam aynayı güneşe çevirmişken
Başka ne...
Seni vefasız aşklara bırakıyorum
Yüzümü kırılan bardaklarda ara
Düşünme ben ne olurum
Sanırım bi daha onarılmaz
İncinen gururum
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:32 PM
İstanbul Acılar Kraliçesi
İstanbul ey İstanbul ey
Ey acıların gözyaşlarının kraliçesi
İstanbul ey İstanbul ey
Ey bozgunların garip çiçeği
Bu akşam yemin ettim
Seni bir daha öpmemek için
Benki bütün duvarlarını, afişlerle donatıp
Yumruğumla kanatmıştım
Rezil bir aşktı
Bütün arkadaşları miting alanlarında
Ve mezarlıklarda bırakmıştım
İstanbul ey İstanbul ey
Acılar kraliçesi
Umudun ve direncin yorgun anası
Ve ey çıldırmak üzere olmanın çamurlu ikonası
Tırnaklarım kopuyor, Görmüyormusun
Bir benmiyim kapılarını şaşıran her yokuşun başında
Bir benmiyim ekmek arasına canına doğrayıp doğrayıp yutan
Bir kedi bile sağarken yüreğini
Telaş içerisinde yavrusuna
Ey acımasız acuze!
utan şu türbelerinden
Minarelerinden utan
İstanbul ey İstanbul ey
Acılar kraliçesi
Savaşın ve bozgunların gariban çiçeği
Ve ey teslimiyete düşmenin o hazin gerçeği
Bayraklarım kanıyor, Sormuyormusun
Kadınlarınki;
Omuzları hicran, saçları ihanet sarısı
Çocuklarınki;
Yağmur emiyor yıkılası kaldırımlarından
En ücra genlerime, alyuvarlarıma,
Kılcal damarlarıma, ruhuma kadar.Bıktım
İliklerime, gömlek ceplerime kadar sızan
Bu Allahsız yağmurundan
İstanbul ey İstanbul ey
Acılar kraliçesi
İhtişamın ve sefaletin çaresiz bacısı
Ve ey çürümenin yok olmanın amansız sancısı
Ciğerlerim çatlıyor, Duymuyormusun
Hangi pencerene çıksam
O salya sümük pezevenk suratları
Hangi caddene dökülsem
O şangur şungur düş kırıkları
Bütün bu ezginler, tükenenler, yerlere serilenler, tutunamayanlar
Sarsmıyormu seni hiç
Bunca infilak
Bunca isyan çığlıkları
İstanbul ey İstanbul ey
Acılar kraliçesi
Aldanışların ve hüznün yalancı tanrıçası
Ve ey ruhu kirlenmiş *******in cilveli yosması
İntihar anı geldi, beni öpmüyormusun,
Ağlamak istemiyorum, yenildim sana
Hikayenin özeti bu
Bir istimlak gibi ödedim ve çiğneyip geçtin maceramı
Şimdi ben suçlarımı didikleyen bu martı sürüsüyle
Şimdi ben hangi şehirde soğulturum zonklayıp duran bu yaramı
İstanbul ey İstanbul ey
Acılar kraliçesi
İhanetin ve ihbarların arkadan dolaşan bıçağı
Ve ey ödeşmelerin, yüzleşmelerin, erkekçe vuruşmaların kaçağı
Beni harcadın ulan!
Beni sattın
Utanmıyormusun...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:33 PM
Yüreğim Kanıyor
Sakin göllerin kuğusuyduk
Salınarak suyun yanağında
Yarılan ekmeğin buğusuyduk.
Gözüm yaşarıyor,
Yüreğim yanıyor/kanıyor,
Olmasaydı sonumuz böyle.
“Biri saksımızı çiğneyip gitti
Biri duvarları yıktı
Camları kırdı
Fırtına gelip aramıza serildi
Biri milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi
Bizi yaraladı
Biri şarabımızı döktü
Soğanımızı çaldı
Biri hiç yoktan vurdu kafeste kuşumuzu
Ciğerim yanıyor, yüreğim kanıyor
Olmasaydı... olmasaydı sonumuz böyle”
Gözüm yaşarıyor
Yüreğim yanıyor /kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle
Dağlarda çoban ateşiydik
Dolanarak mavzer yatağında
Ceylanın pınara inişiydik
Göğsüm daralıyor,
Yüreğim kanıyor,
Olmasaydı sonumuz böyle.
“Birer yolcuyduk aynı ormanda kaybolmuş
Aynı çıtırtıyla uyanan birer serçe
Hep aynı yerde karşılaşırdık tesadüf bu
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında
Birer çiğ damlasıydık
Bahar sabahında gül yaprağında
Dedim ya;
Hiç yoktan susturuldu şarkımız
Yüreğim kanıyor yüreğim kanıyor
Bitmeseydi... bitmeseydi bizim öykümüz böyle”
Göğsüm daralıyor
Yüreğim kanıyor
Olmasaydı sonumuz böyle.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:33 PM
YÜREGİM KANIYOR
Minnacık bir kız vardı
Bir ormanda yaşardı
Karanlıkta kaybolsak
Elimizden tutardı
Yürüdüğü kırlarda
Papatyalar açardı
Omuzundan güvercinler uçardı
Öldürdüler yarım kaldı
Dudağında son gülücük
Yalnızca bir adı kaldı
Kızın adı özgürlük
Minnacık bir kız vardı
Göğsüne gül takardı
Beyaz bir at üstünde
Bulutlara konardı
Irmağın aynasında
Saçlarını tarardı
Yüzünü ay ışığıyla
Yıkardı
Minnacık bir kız vardı
Yüreği kuş kadardı
Tutunca rüzgar olur
Bir su gibi kayardı
Geciken şafaklarda
Yıldızları yakardı
Uyanınca seher yeli
Kokardı
Öldürdüler yarım kaldı
Dudağında son gülücük
Yalnızca bir adı kaldı
Kızın adı özgürlük
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:33 PM
YÜREGİM KANIYOR
Sakin göllerin kuğusuyduk,
Salınarak suyun yanağında.
Ve okşayarak nilüfer saçlarını gecenin.
Sonumuzun adım-adım
Yaklaştığını görürdük...
Yarılan ekmeğin buğusuyduk;
Paylaşılan zeytin tanesinin,
Yüzümüze saldıran yağmur avanesinin.
Biz hep üşüyen burnumuzu
Avucumuzda hohlayarak yürürdük.
Hiçbir hesabımız yoktu kimseyle.
Hiçbir aykırı yanımız,
Hiçbir yalanımız...
Gözüm yaşarıyor,
Yüreğim kanıyor...
Olmasaydı sonumuz böyle!..
Biri, saksımızı çiğneyip gitti.
Biri, duvarları yıktı,
Camları kırdı.
Fırtına gelip aramıza serildi.
Biri, milyon kere çoğaltıp hüzünleri
Her şeyi kötüledi,
Bizi yaraladı...
Biri şarabımızı döktü,
Soğanımızı çaldı.
Biri, hiç yoktan vurdu,
Kafeste garip kuşumuzu!
Ciğerim yanıyor,
Yüreğim kanıyor...
Solmasaydı gülümüz böyle!.
Dağlarda çoban ateşiydik,
Sarmalayarak acı bir sevda masalını
Ve hıçkırarak
Hırçın rüzgârların kavalını...
Namlunun, bağrımıza
Sinsice sokulduğunu bilirdik...
Ceylanın pınara inişiydik,
Vedalaşan birkaç damla gözyaşının;
Tenine kan bulaşan
O masum çakıl taşının...
Oysa biz dualarımızda hep
Birbirimizden daha önce
Ölmeyi dilerdik...
Bazı sorumluluklarımız vardı,
Hayata ilişkin.
Bazı basit sorularımız,
Anlaşılır bazı sorunlarımız...
Göğsüm daralıyor,
Yüreğim kanıyor...
İncinmeseydi gençliğimiz böyle...
Birer yolcuyduk,
Aynı ormanda kaybolmuş.
Aynı çıtırtıyla ürperen birer serçe.
Hep aynı kaderde buluşurduk
Sevmeye tutuklu gibi...
Birer tomurcuktuk hayatın kollarında.
Birer çiğ damlasıydık,
Bahar sabahında,
Gül yaprağında...
Dedim ya,
Hiç yoktan susturuldu şarkımız!
Yüreğim kanıyor,
Yüreğim kanıyor...
Bitmeseydi öykümüz böyle!..
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:34 PM
İYİMSER BİR GÜL
Uyandım, seni düşündüm
Birdenbire duvar
Birdenbire gece yarısı
Sonra devriye parolası
Ve rüzgar
Ve birdenbire kalp ağrısı...
Uyandım, seni düşündüm
Ey yar
Ey göğsümün sol yarısı!
Su bulanınca
Meydanlarda sesin yırtılınca
Hiç dostun kalmayınca
Sarsılmış bir ömrün
Basamaklarında
Görüşüme gel ne olur
İyimser bir gül olsun
Dudaklarında...
Dert etme, iyiyim ben
Ara sıra mahşer
Ara sıra yaşama hırsı...
Sonra mazgal altı zulası
Ve mektuplar
Ve ara sıra hasret belası...
Dert etme, iyiyim ben
Ey yar
Ey hüznümün tütün sarısı...
Kan bulaşınca
Yangınlarda yüzün harlaşınca
Saçların tutuşunca
Zorlanmış bir hükmün
Tutanaklarından
Görüşüme gel ne olur
İyimser bir gül açsın
Yanaklarımda...
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:34 PM
İşte Gidiyorum
İşte gidiyorum
Krşılıksız bir aşka kurban ettim ömrümü
İşte gidiyorum
Toprak alsın benimde bu hazin öykümü
İşte gidiyorum, gurbet yorgunu gövdemi
Çukura kim indirecek
İşte gidiyorum
Bu menfur cinayeti, şimdi çıkıp kim üstlenecek
Çürüdü gözlerim, yüreğim, bu yağmurlu şehirde
İşte gidiyorum
Beni kaldırın, hicran kalsın teneşirde
Size yüzyallardır sesini kaybetmiş
Bir türkü söyliyecektim...
Ve bir yayla şefkatiyle
Kirpiğinizin ucundan öpecektim
Bir masum türküydü sadece
Yüzbinlerce madurun gönlünde
Belki söyleriz hepbirlikte
Belki, mahşerin birinci gününde
Nasıl sevmiştim hepinizi..nasıl böyle oldu akıbetim?
Ve nasıl çöle döndü
O benim gül gülistan memleketim
İşte gidiyorum, hiçbiriniz, hiçbir dilde beni anlamadınız
Ben başımı verdim, sizinse
İnsafsız bir linç oldu karşılığınız
İşte gidiyorum
Penceresiz bir dünyanın labirentine
İşte gidiyorum
''Saçlarındaki yıldızları koparabilirsin anne''
Sonunda kaptırdım gönlümü
ölüm denen o kaypak türküye...
Ve işte kurtuldun benden
Şen olasın ey sevgilim Türkiye
Elbet benimde vardı
Kendime ve yurduma dair umutlarım
Belki bıraktığım yerden sürdürür
Dostlarım, karım ve çocuklarım...
Çatladı yüreğim çatladı sazım
Demekki böyleymiş yazım
Sizlere armağan olsun
Sizlerden ödünç aldığım bu yürek sızım...
Benim hiç hayalim olmadı anne
Ne seni rahat ettirdim, ne kendim ettim rahat
Bir mutluluk fotoğrafı bile çekdirmedi bu hayat
Kaybolmuş bir anahtar kadar sahipsizim anne
Ne omuzumda bir dost eli, ne saçımda bir şefkat...
Sayki yollarda akan, şu feydasız çamurdan anne...
Sayki ıslanmaktım, üşümektim
Sayki yağmurdum anne?
Bunca yıldır gözyaşını, hangi denizlere sakladın,
Oy ben öleyim, sen beni ne diye doğurdun anne?.
GooD aNd EvıL
08-18-2007, 02:35 PM
Ödedim mi Bedelini..
Ödedim mi bedelini
Ödedim mi yaşamanın
Ayışığı oynaşırken
Yar elini okşamanın
Açtıysa menekşe bil ki
Duyduysa karınca bil ki
Senden önce birileri
Ödemiştir bedelini
Sokak sokak vuruşarak
Adım adım yaklaşarak
Hey hey hey
Hey hey hey
Gözyaşıyla kanla terle
Tarihle hesaplaşarak
Ödedim mi sebebini
Ödedim mi var olmanın
Heybetli bir dağ misali
Dimdik ayakta durmanın
Öldüyse civanlar bil ki
Dolduysa zindanlar bil ki
Kimseyi vurmasın
Çözülsün diye çelişki
Sokak sokak vuruşarak
Adım adım yaklaşarak
Hey hey hey
Hey hey hey
Gözyaşıyla kanla terle
Tarihle hesaplaşarak..
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.