Tam Sürümü Görüntüle : Fethi Giray
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:44 AM
Alacakaranlık
Dayan bakalım,
Dağları delen Ferhat!
Dizboyu çamurdasın.
Bütün gün parkta uyuyan insanların,
Resmini çizen Ömer,
Aslan Ömer!
Haklısın...
Yaprağın yeşili,
Vay anam vay!
İçimi dağlar göğün mavisi.
Dayan bakalım,
Dağları delen Ferhat!
Vakit alacakaranlıktır şimdi.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:45 AM
Alt Alta Üst Üste
Yapraktan, çiçekten ötede,
Bir şey yeşeriyor
Bir şey büyüyor içimde.
Masmavi benekli bir tırtıl,
Rahat uzanmış yaprağın üstünde.
Karınca,
Kendinden büyük ekmeğin üstünde.
El var, ayak var,
Göz var, kulak var,
kalp var, dudak var,
Zulüm, işkence benim üstümde.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:45 AM
Biliyorum
Biliyorum
Bir gün bu şehirden gideceksin,
Pırıl pırıl ışıklı bir istasyonda,
Elinde ufacık valizin,
Ne yapalım hayat bu,
Yaşamak biraz böyle diyeceksin...
İçinde hür maviliklerin özlemi,
Küçücük odanı, kitaplarını
Ve mahzun bırakıp göklerle baş başa beni,
Biliyorum,
Bir gün bu şehirden gideceksin.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:50 AM
Bu Şehir
Bu şehrin
Kara bir somunla susar çenesi,
Bana *******i uyku uyutmaz
Bir günlük kazancıyla rakı içen sarhoşun sesi.
Sokak başlarına dikilir gözler,
Bu şehrin gürleyen uğultusunda;
Her sesin sahibini,
Bir kapı bekler.
Bu şehir;
Hırsızlar, sarhoşlar, iyi insanlar
Ve sonra bu kambur tavan altında,
Benimle düşünen kirli duvarlar.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:50 AM
Çocukluğum
Fevziye Abdullah’a saygılarımla
Kutudan evlerim kervansaraydı
Ve rengarenk kuşlar saçaklarında
Uçurtmam, deynekten atlarım vardı,
Ben at oynatırdım kaf dağlarında.
Döğüşken horozum en büyük dosttu,
Topaç dönderdiğim meydan en mesut dünya.
O zaman kağıdım; kalemim yoktu,
Sulara çizdiğim bir mavi rüya.
Bir damlacık kan: büyük zaferim,
Yaşıyor serçeyi vurduğum dalda
Devlerle yarışan kahraman bendim,
Çember çevirdiğim taşlı yollarda.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:50 AM
Dağları Aşamadım
Dumanlı dağları oy! aşamadım,
Çehizi asılmış; ulaşamadım,
Kadermiş dediler; alışamadım.
Gurbetten dönmezsem bana yanmayın,
Gurbette yar adın bana anmayın.
Aşıkın sazında her tel iniler,
Aman! derdin açma derdim yeniler,
Esme: rüzgar uyur yarim beniler.
Oy! dostlar arkamdan kurşun atmayın,
Kır atım kişnerse ele satmayın.
Yollara bağlandım taşlı yollara,
Yalvardım bin ejder başlı yollara,
Bu yollar varınca yorgun kollara;
Söyleyin dağları ben aşamadım,
Çehizin asılmış ulaşamadım.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:50 AM
Doğduğum Kasaba
Öyle bir kasabada geçti ki; çocukluğum,
Babam ekmeğimizi kazanırdı denizden,
Ben akşama kadar rıhtımda ıslık çalardım
Ve yorgun gemiciler dönerdi seferden.
Üç odalı evimizin,
Deniz kokardı her odası.
Sedef pullu balıkları ne kadar severdim,
Ne iyiydi denizden korkarak ağlaması.
İhtiyar balıkçılardan dinlerdim:
En korkunç ejder masallarını
Ve daima düşünürdüm;
Allahın bu kadar suyu nasıl yarattığını.
Bembeyaz minareli, ufacık kasabamızın
Bayram sabahları hala yaşar gözlerimde.
Şimdi kimler oturur bilmem?
Deniz kokulu evimizde.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:50 AM
Düşünce
Ben ne iyi düşünürdüm;
Tuttuğum kelebeklerin kanatlarını yolarak
Ben ne iyi düşünürdüm;
Ellerim günahkar ve korkak.
Avuçlarım azat edilmiyenlerle dolu,
Daha ağlamasını unutmamıştım o zamanlar,
Bir gün baktım ki, uçuvermişler;
Masmavi göklere benim olanlar.
Sonra günlerim çok hazin oldu,
Artık bir yaprak gibi yorgunum.
Şimdi bana ne oldu bilmem?
Boyuna neden yaşadığımı düşünüyorum.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:51 AM
Dönüş
Yıkıldı yuvalar bir, bir
Merhamet tanrım, merhamet kuşlara,
Misafir kuşları sevmeyen şehir
Merhamet tanrım, merhamet insanlara.
Kavsıkuzahlarda tükenen nefes,
Ki sılaya kavuşmak kaygusu;
Öyle dünyalar ki:
Yaşıyanlardan çok ölülerin arzusu.
Hasreti o iklimlerin,
Beyaz kanatlarla taşındı Allaha;
O iklimler ki yakın,
O iklimler ki uzak bana.
Yıkıldı yuvalar bir bir,
Tanrım yolculara merhamet!
Misafir kuşları sevmeyen şehir;
Çocuğum kuşlar için dua et.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:52 AM
Ekmeğe Kaside
Fırıncı Ahmet Ağa’ya
Ben senin kadrini bilenim,
Ey! kölesi olduğum! ..
Ben senin kadrini bilenim! ..
En güzel şiirlerimi senin için yazacağım;
Yemin ederim!
Az mı kahrını çektim?
Kölesi olduğum! ..
Az mı kahrını çektim?
Gün oldu da
Seni tuza, bibere banıp yedim.
Gün oldu da
Sevgilimden çok girdin rüyalarıma,
Islık çalarak eve döndüğüm akşamlar
Sen vardın koltuğumun altında.
Merhemisin sancısı dinmiyen çürük etin!
Anasından evvel,
Seni tanıdı
Seni sevdi her yetim.
Alnımdan boşanan boncuk boncuk ter
Senin uğruna!
Çok günler seni kazanabilmek için küfrettim;
Ana avrat insanoğluna!
Sen yokken neyleyeyim,
Mozartın sonatlarını, Beethoveni!
Dudaklarım en güzel şarkılarını söylüyor;
Bağrıma bastığım zaman,
Kara somunu! ..
Kara somunu! ..
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:52 AM
Esirler
Başları önlerine düşük,
Sürü sürü insanlar...
Mavi bulutların ötesinde,
Analar, kardeşler, nişanlılar...
Belki şimdi,
Bir resmin önünde
Sessiz sessiz ağlıyorlar,
Analar, kardeşler, nişanlılar...
Sokaklar bomboş,
Çocuklar gülmüyor,
Oyuncakları bir tarafta sessiz,
Çocuklar babalarını düşünüyor.
Belki bir şafak vakti,
Daha gözleri bağlanmadan evvel,
Kapkara bir duvarın önünde,
Güneş onlara bir kerre daha gülümseyecek
Masmavi bulutların üstünde.
Ve sonra uzun kirpiklerinde
Birer damla yaş,
Tırnaklar ete batıncaya kadar,
Yumruklar sıkılacak,
Yavaş yavaş,
Belki yağmurlu bir günde,
Gözler çevrilecek göklere.
Birbirinin göğsüne yaslanmış başları,
Kapkara bir duvarın önünde.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:53 AM
Falcı
Ziya İlhan’a
Kuşlar gelmiyecekmiş,
Özlediğim diyardan.
Güller vermiyecekmiş
Bana koku bahardan.
Çiğdemim solacakmış,
Boy atmadan toprakta;
Meyveler olacakmış,
Benden çok, çok uzakta.
Gideceğin yol ırak,
Bugün, yarın yolcusun
Bırak elimi, bırak!
Sen ne garip falcısın?
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:53 AM
Gece
******* nerede?
Kendimi özlediğim mesafelerin başı,
Huzurun mahzunlaştığı oda,
Gel, gel ey! Sabrın kara taşı.
Dört duvara çizilen,
Günahlardan ürperiş;
Azabın eridiği oda!
Kapılar gerinir: bekleyiş, bekleyiş.
Resimlerde yaşıyan kara sevda,
Gölgelerin sıtmalı mahşeri.
Korkunun soluduğu oda
Ve sırrın dudaklardan, dudaklara seferi.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:53 AM
Gurbet
Ben garibim;
Benim de kimsem yok bu şehirde.
Aylardır mektup bekliyorum memleketten
Bir han köşesinde.
Sonra korkuyorum bu şehirde,
Bir gün yapayalnız ölüvermekten,
Yan yana yattığımız arkadaş anlatıyor:
Her gece sayıklıyormuşum,
Öksürerekten.
Bu caddeler dolusu, yığın yığın insanlar
Ne anlar benim halimden?
Bir nedamet kavsi çizilir *******e
Etten,
Kemikten.
Ben de garibim,
Benim de kimsem yok bu şehirde
Aylardır düşünür, dururum,
Bir han köşesinde.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:53 AM
Gurbette Düşündüklerim
Kınalı ellerinden ayranım içemedim,
Dostumu bilemedim, düşmanım seçemedim.
Aman! sular derinmiş, sulardan geçemedim.
Ellerin yaylasında gayri yaylanmaz oldu,
Aman! turnalar aman! yuva kurulmaz oldu.
Gurbet elde yaram sar, el yarası derindir,
Karlı dağlar ardından akan sular serindir.
Bu dertli sine benim, kara haber benimdir.
Ellerin yaylasından sular içilmez oldu.
Aman! turnalar aman! beller geçilmez oldu.
Kara yazım yazılmış; yazan eller kırılsın,
Dostun yok ki, garip senin kadrin bilinsin,
Benim bağrım delik deşik, yaram nasıl sarılsın?
Ellerin yaylasında garip kuşlar ötüşür,
Aman! turnalar aman! yara nasıl bitişir?
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:54 AM
Haliç İnsanları
Kim verir, kim!
Nasibini o insanların?
Talih! homurdanır, talih! ..
Derinliğinde tuzlu suların.
Her gün bir lokma ekmek
İçin çıkılır sefere.
Her gün yüzüne tükürülür,
Küfredilir kadere!
Yokluk sırıtır, yokluk! ..
Eskimiş ağların deliklerinde.
Sular düşünür,
Onlar düşünür,
Boyuna elleri ceplerinde.
Akşam iskele meyhanesinde
Daha ilk kadehle vurulur
Masaya yumruklar,
Onlar öyle insanlar ki;
Deniz gibi sarhoş olurlar.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:54 AM
Harp
Yeşil sinekler, leş sinekleri
Ve dakikada ölen yüzbin insan,
Kenetlenmiş çenelerde nişanlı ismi, ana ismi
Ben duyan şair, ben duyan insan!
Nasıl ağlamam,
Nasıl ağlamam!
Katılaşmış etten kuleler,
Milyonların kıvranarak titreyişi,
Tonlarla ölüm kusan çelikten makineler,
Kızıl kurşunların vücutta eriyişi.
Sen ey! İnsan oğlu
Ve sen ey! Yirminci asrın aziz medeniyeti!
Kanserli ciğerlerinde;
Daha asırlarca homurdanacak barutun hürriyeti.
Pıhtılaşmış kan dolu dudaklarda,
Yeşil sinekler; leş sinekleri,
Beni nasıl ağlatmaz;
Dakikada ölen yüzbin insanın göz bebekleri.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:54 AM
Hasret
Bir gün şu koca dağları aşıp,
Bir gün memleketime dönebilsem!
Evimizin çift kanatlı kapısını
Tekmemle açacağım.
Bak! işte anne! bak! ..
Ben geldim!
Ben diye haykıracağım.
Limanın en cesur balıkçısı,
Recep ustadır benim babam;
Şafakla beraber
Her sabah ben de balığa çıkacağım.
Artık ne işiteceğim:
Beynimde uğuldayan şehrin gürültülerini
Ve ne de dakikada
Binlerce insanın ölümünü bildiren
Ajans haberlerini.
Dayan! oğlum dayan!
Diye bağırırken babam.
Ben küreklere asılıp söyliyeceğim,
En güzel deniz türkülerini.
Rakımla, tütün paramı,
Tuzlu deniz suyu kokan ekmeğimi
Kendim kazanacağım,
Belimde teke saplı bıçağım
Şehrin bilmem ne mahallesinde
Bir de dost tutacağım.
Şöyle bir narayı attığım zaman,
Benden herkes korkacak,
Bileklerinde döğme kama resmi bulunan
Arkadaşlarım olacak.
En dalgalı günlerde bile yelken açacağım,
Bir gün memleketime dönebilsem!
İşte! ben böyle yaşıyacağım.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:54 AM
Kader Böyleymiş
Pınarın taşında hıçkıran damla,
Bir kırık kavalda inleyen hüzün,
Dizimde ağlıyan dertli anamla,
Köyümden ayrıldım böyle bir güzün.
Son leylek yuvada matem bağlarken,
Mor sümbül, menekşe gönül dağlarken,
Dediler: gel! gitme anan ağlarken;
Bağını, tarlanı eller mi sürsün?
Dedim ki: damımda baykuş tünesin,
Yaylamda koyunum, kuzum melesin,
Kezbansız dünyayı çoban neylesin?
Kaderim böyleymiş düşman öğünsün.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:55 AM
Kaderindir
Kabahat ne senindir, ne benim, kaderindir
Ateşle yangın bende, yalnız küller senindir
Çevir bir an maziye o nemli gözlerini
Kabahat ne senindir, ne benim, kaderindir
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:55 AM
Köylü
Benim:
Yemenden dönmeyen,
Benim;
“Giden gelmiyor acep nedendir” diyen;
Tabanı yarık,
Ayağı çarıklı hemşerim
Senin suyuna acı,
Ekmeğine kara demedim.
Gün geldi;
Allaha şükretmeyi
Ve öyle günler geldi ki;
Allaha hükmetmeyi,
Senden öğrendim.
Kekik kokulu dağlarından
Katar katar turnalar uçar,
Kış gelince
Kimi Erzincana,
Kimi Maraşa göçer.
Kırışmış terli alnından;
Yamalı şalvarından,
Güneş geçer,
Yağmur geçer,
Kar geçer.
Benim;
Yemenden dönmeyenim,
Benim;
“Giden gelmiyor acep nedendir” diyenim,
Benim;
Bu yurdu canından çok seven,
Aziz hemşerim!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:55 AM
Mahpushane
Demir parmaklıklarda
Üç kelime konuştuk:
Paran var mı? dedim.
Sorma!
Alıştık,
Kuru ekmek de yerim dedi.
O,
Dışarıdayken,
Ağaçları,
Kuşları,
Çiçekleri,
Ne kadar severdi.
Bazı ******* dinliyormuş
Şehirden gelen uğultuları.
Yahu! diyor,
Her gece rüyamda görüyorum dostları.
Gündüzleri bahçede geziyor
Ve seyrediyormuş
Güneşi,
Masmavi bulutları.
Kendisi yıkıyormuş
Çamaşırlarını,
Yemek tasını
101 seneye mahkum prangalıyla;
Beraber söylüyormuş
Kazımım şarkısını.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:55 AM
Mavi Mavi Ağlama
Mavi mavi ağlama gurbet akşamlarında
Tıpkı bir sır gibidir ismin dudaklarımda
Ne olursun ağlama gurbet akşamlarında
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:56 AM
MAVİ GÖZYAŞLARI
"Yaslamış başını bir yosun taşına balık,
Ağlıyordu...
Gözlerimle gördüm:
Gözyaşları maviydi..."
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:56 AM
Mustafa Kemal'e Hitabımdır
Ankara'nın taşına bakma,
Gözlerimin yaşına bak.
Kaldır da başını bir sabah vakti,
Etnografya Müzesinden,
Memleketin haline bak...
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:56 AM
Onlardan Biri
Yürüyor o!
Gecede tahta bacağını sürüyerek,
Yürüyor o!
Dalgalar gibi
Alçalarak,
Yükselerek.
Zaman donmuş,
Bir avuç kurşun külçesinde;
O ayaklar yürüyor sanki:
Kafkas cephesinde.
Baş ileride,
Göğüs ileride...
Yürürken o!
Bir bayrak dalgalanıyor
Göğsünün üzerinde.
Yürüyor...
Tahta bacağını sürüyerek,
Yürüyor o! gecede,
Dalgalar gibi:
Alçalarak,
Yükselerek.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:56 AM
Rizeli Ali'nin Hikayesi
Galata’da dostu varmış,
Mahpushanede postu varmış,
Rizeli Ali’nin.
Çok kahrını çekmiş denizin,
Anlattı bana:
Bu yıl balık vurmamış dalyana
Yuh olsun be!...diyor:
Şu koca, koskocaman denize,
Metelik bile vermedi bize.
Canına yandığımın dünyasında,
Parasız yaşanmazmış,
Tütünü yokmuş tabakasında;
Dost varmış,
Düşman varmış,
Şu canına yandığımın dünyasında.
Kaldırdı yırtık ceketinin yakasını,
Emdi yudum yudum son izmarit sigarasını.
Kimseye minnet etmezmiş
Satarmış takasını.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:57 AM
Rüyaya Davet
Küçüğüm rüyalarımda seni göremiyorum
Şefkat dolu ufacık eller;
En tatlı uykularımda sihirbazlar
Ve azat edilmiş yıldızlarla sefer.
Küçüğüm rüyalarımda;
Bıraktığın gibi mahzun ve ürkek melekler
Rengarenk cüceler göz kapaklarımda
Senin geleceğin zamanı bekler.
Küçüğüm rüyalarımda;
Gökler dolusu aydınlık
Sana oyuncaklar hazırladım
Ve mavi boncuklardan nazarlık.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:57 AM
Sevkiyat
Torbamda iki kara somunum,
Kilerde unum,
Tarlamda altın gibi ekinim var.
Benim için tasalanma emmim oğlu!
Anam var, babam var, yar var,
Aldırma emmim oğlu!
Aldırma!
Mavzeri dayayınca hudut taşına,
Resmim çekip gönderirim;
Beş ay sonra
Onbaşılık nişanını takınca.
Bilirsin ya emmim oğlu!
Kuş uçurtmam.
Yemin edem Fadimemin başına.
Boru çaldı,
Gayri tren kalkacak
Hadi cümlesine selam et!
“Ey gaziler yol göründü yine garip başıma”
Emmim oğlu belli olmaz artık hakkın helal et!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:57 AM
Seyahatten Dönüş
İşleyen saatim durmuş,
Kapıma astığım kilit,
Dert yanmış postacıya,
Dostumdan gelen mektup solmuş.
Ateşi sönmüş mangalımda,
Uysal kedim
Darılmış birbirine,
Dolabım, kitaplarım benden şikayetçi.
Hiç gelmeyen misafirler,
Ben yokken de gelmemiş.
Her şeyin halinden belli,
Odam beni özlemiş.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:57 AM
Silah Arkadaşım
Köstebek gibi...
Toprağa sokulu başım,
Sarıkamışlı Mehmed onbaşı,
Silah arkadaşım.
Burmuş kaytan bıyıklarını,
Konuşmuyor, gülmüyor,
Bir kaya parçasına dayamış alnını,
Upuzun, sessiz yatıyor.
Yirmi iki aydır onunla
Omuz omuza, yan yanayım,
Yirmi iki aydır,
Huduttayım.
Bazan o!
Başı elleri arasında düşünüyor,
Bazan o!
Hemşerim memleketten mektup var mı ki diyor?
Sarıkamışlı Mehmed onbaşı
Yirmi iki aydır,
“Akşam oldu yine bastı kareler
Göz göz oldu sinemdeki yareler”
Türküsünü söylüyor.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:58 AM
Sokak Ortasında
Bomboş bir sokak ortasında,
Yakaladım vehmin kemik elinden;
Gecenin kafa tasında
Beni sordular, benden.
Bomboş bir sokak ortasında;
Sallanarak ıslık çalmak,
Sızmak kaldırım taşlarında
En temiz itiraflarla ağlamak.
Bomboş bir sokak ortasında,
Düşünmek: terkedilmeyi;
Müşteri bekleyen o kadınlar kadar,
Duymak, sefilce duymak geceyi.
Bomboş bir sokak ortasında,
En sonu yürümek yorgun adımlarla;
Geceyi duymak
Ve hiç konuşmamak insanlarla.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:58 AM
Sorabilirim
Ben harp çocuğuyum!
Yumruğumla bir baş soğanı,
İkiye ayırabilirim,
Kara somuna,
Anam gibi sarılabilirim,
Seferberlikte doğduğumu
Her hatırlayışta,
Sızıncaya kadar içerek kaldırım taşlarında
Efkarlanıp efkarlanıp,
Nara atabilirim! ...
Kınamayın dostlar!
Kınamayın! ! ..
Ben harp çocuğuyum!
Gülerken,
Ağlayabilirim.
Şu küçücük kuşa masmavi göklerin
En genişi,
İnsanoğluna yer yüzünün
İnişi, yokuşu,
Bir gün ben; düşünüp düşünüp bu işi
Tanrıdan sorabilirim!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:58 AM
Sulha Selam
Bembeyaz güvercinlerin kanatlarıyla selam!
Yeni tomurcuklanan defne dalına,
İstihkamdan yan basa basa çıkana
Ve kan kusana.
Tel örgülerde salyalı cesetler,
Damarlarda erimiş barut kokusu,
Kendi leşlerinde kargalar,
Beş kıtada ölüm borusu.
Dinamitlerden alkış!
Sar'ası tutmuş medeniyete;
Kuduz köpekler kadar saldırış;
İnsan kemiğine, insan etine.
Bembeyaz güvercinlerin kanatlarıyla selam!
İstihkamda avuç avuç kan kusana;
Donmuş, ölü göz bebeklerinden selam!
Defne dallarında doğacak yarına.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:58 AM
Terhis
Onlar beş kişiydiler,
Kıl şalvarlı,
Kalın kaşlı,
Kafaları sıfır numara tıraşlıydılar.
Omuz omuza yürüyerekten,
Çarıklarını sürüyerekten
Bir Anadolu türküsü söylüyorlardı,
Dinledim:
Onlar Maraşlıydılar.
Ben de aynı memleketten,
Ben de on yıldır
Yeni dönüyordum gurbetten.
Kıllı göğüslerinde elleri
Selam verdiler,
Uğurlar olsun!
Yolculuk nereye dedim?
Kıl şalvarlı,
Kalın kaşlı,
Kafaları sıfır numara tıraşlı,
Beş kişiydiler;
Beşi birden:
Teskere aldık dediler!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:59 AM
Teselli
Üzülme! anne üzülme!
Benim yine,
Koltuğumda üç somunla
Eve döndüğüm akşamlar olacak.
Üzülme! anne, üzülme!
Yine bir bahar sabahında
Komşunun kızı uduyla pencerede
“Ben seni sevdim seveli” şarkısını çalacak.
Bugün sen bakma anne!
Bulutları yerden yere çalan,
Bulutlara kan kusturan,
İnsanoğlunun haline.
Yarın yine;
O koca, koskocaman şehirlerde
Mutlu insan sürüleri! ..
Yıldızlara, mehtaba dair şarkılar söyliyecekler
Yarın yine;
Tek kol tek bacakla
Cephelerden geri dönenler
Çevirip yaşlı gözlerini göklere
Yaşamak ne iyi! ..
Yaşamak ne güzel! diyecekler.
Belki yarın sen de
Ak saçlarına kına yakıp,
Bir kış gecesinde,
Torunlarına kara harp yıllarını anlatacaksın.
Ve belki de beş vakit namazında
Beş kere dua edip Allaha,
Şehit pederin,
Üç aylık maaşını hesaplıyacaksın.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:59 AM
Usanç
Usandım,
Yeşermemiş umutsuz bahçeyi beklemekten...
Usandım,
Tarla kuşunun sesinden...
Usandım,
Bu yürekten, kendimden...
Usandım,
Durup durup seni özlemekten!...
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:59 AM
Yaralı
Rüya görüyordu vurdular.
Kapandı toprağa upuzun,
Bir avuç barut yamandı ete;
Yaralı uyuyor,
Susun...
Bu hırıltı,
Bu çatlamış dudaklar,
Bu pelte pelte kan içinde yüzen baş;
Bu tek kol,
Bu tek bacaklı kahraman,
Ak saçlı,
Omuzu nasırlı ananın
Yemenden dönen en son oğludur,
Onun göğsünde: Çanakkale,
Onun göğsünde: Dumlupınar,
Kurşunla yazılıdır,
Bu NEFER!
“Açma da yaramı anam! kan gider”
Dadaylıdır!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 11:59 AM
Yaşadığım Şehir
Bir şehirde yaşıyorum,
Bütün insanları mahzun bir şehirde
Babamın üç aylık şehit maaşı,
Annem ayları hesap eder parmaklariyle.
Bir şehirde yaşıyorum,
Minarelerinde durmadan ezan okunur.
Annem beş vakit namazında,
Allaha şükreder durur.
Bir şehirde yaşıyorum;
Beni herkes tanır, herkes tanır.
Ekmek paramı kendim kazanıyorum
Kuşlar benimle beraber uyanır.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 12:00 PM
Yemen Türküsü
Anam bir seferberlik türküsü söyler
Dizini döve döve
Kara vapur inim inim iniler
Yetim kaldı top kâküllü gelinler
Benim anam
Gelin olduğu geceden
Babamın bilmem kaçıncı seferden
Geri dönmediği günden beri
Bu türküyü söyler
Ellerinde kurumadan gelinlik kınası
Yemenden gelmiş
Babamın barut kokan künyesi
Anam dizlerini dövmüş
Oy Yemen de neresi
Ben de bilirim
Ben de söylerim
Bu canım kadar sevdiğim türküyü
Benim yetim sesim
Anamın dul sesi
Oy Yemen de neresi
Oy Yemen de neresi!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 12:00 PM
İnsancıklar
Avuç içi kadar yürekleriniz,
Türlü türlü büyük işleriniz,
Şanımız, Şerefimiz var,
Sizler bana,
Ben sizlere acıyorum insancıklar!
Hanınız, Apartmanınız,
Kulunuz, Uşaklarınız,
Ufacık tabutlarınız var;
Ben sizlere acıyorum insancıklar!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 12:01 PM
Yorgunum Uykusuzum
Yanındayken başka, uzakta bambaşka susuzum,
Rüyalar sarhoş etti beni, yorgunum uykusuzum.
Aşkı memnu diyorlar, pervasız korkusuzum,
Rüyalar sarhoş etti beni, yorgunum uykusuzum.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 12:01 PM
Yozgatlı Mehmed
Yozgatın Karalar köyünde
Düğün var.
Karalar köyünden çopur Mehmed’i,
Beş yerinden yaralamışlar.
Karalar köyünde bir dibek
Taşı var,
Bu taşa sinerek
Kahpecesine arkadan vurmuş,
Mehmed’i delikanlılar.
Fitil işlememiş,
Merhem kar etmemiş yaralarına.
Gayri Çopur iflah olmaz demişler
Mehmed’in doksanlık anasına.
Tok sözlüymüş,
Mertmiş,
Tırpanı kavradı mı;
Rüzgar gibi ekin biçermiş.
İri parmaklarında
Oynarken gürüldermiş tahta kaşıklar,
Her söylenişinde ağladım,
Şu türküyü onun için yakmışlar:
“Vurma zalim! vurma! kama yarası,
Bura meydan değil sokak arası.”
Sesi güzelmiş, yanıkmış,
Bir bağlama sesinden;
Ona kancıklık etmiş
Köy delikanlıları
Bir r***** yüzünden.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 12:01 PM
Zafer
M. Şahinoğlu’na
Kanımda mızraklı şehsüvarlar,
Bir kalenin burcunda doğurmuş anam beni,
Sol omuzumun üstünde kılınç yaraları var,
Kundağım bağlanmadan kavramışım dizgini.
Kalebentler titremiş sesimin heybetinden,
Yağız atlar şahlanmış,
Bozkırdan ufuklara,
Memesini emdiğim temiz sütlü anadan;
Zaferler götürmüşüm koskoca asırlara.
Tas tas içtiğim kımız,
Alev damarlarımda.
“Görmedin mi civan Alişimi Tuna boyunda? ”
Kanımda mızraklı şehsüvarlar,
Mesafelerde sarhoş deli göz bebeklerim,
Bak! omuzumun üstünde kılınç yaraları var,
Tanrım ben zafer,
Zafer isterim!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 12:02 PM
Özleyiş
Ne olur gemiciler,
Beni de götürseniz ne olur,
İyi insanlar.
Sizlere kavuşabilsem:
Pırıl pırıl ışıklı, bol şarkılı limanlar.
Bir gün kurtulabilsem,
Bu yalan dolu,
Bu asık suratlı şehirlerden,
Bir gün kurtulabilsem,
Ne olur gemiciler,
Bana da bahsetseniz
Següzeştten,
En vahşi denizlerden.
Bir rıhtım kahvesinde,
Saatlerce dertleşsek,
İsmini bilmediğimiz şehirlerde;
Son meteliğimize kadar içebilsek.
Maviliklere şarkı söyliyen yelkenliler,
Beni de götürseniz ne olur,
İyi insanlar.
Sizlere kavuşabilsem:
Pırıl pırıl ışıklı, bol şarkılı limanlar.
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 12:02 PM
Şaşkınlık
Şaşıyorum!
İnsanoğlunun aya gönderdiği füzeye...
Şaşıyorum!
Ekmeklerin bu kadar küçülüp
Çocukların bu kadar büyüdüğüne...
Al takke ver külah,
Yaşayıp gidiyoruz.
Topu topu yumruk kadar bir yürek...
Şaşıyorum!
GooD aNd EvıL
08-19-2007, 12:02 PM
Şikayet
Tanrım benim de şikayetlerim var,
Çocuk dudaklarımda:
Kime bahsedebilirim halimden,
Senden başka.
Sorma Tanrım! sorma! ..
Bildiğin gibi değil dünya.
Küçücük kardeşlerim bile,
Top, tüfek resmi çiziyor
Kağıtlarıma, kitaplarıma.
Gücendim doğrusu Tanrım sana;
Bir gün olsun misafir geliver,
Irmaklarından gürül gürül kan akan,
Irmaklarını şerbetten yarattığın dünyana.
Sorma Tanrım! sorma! ..
Bildiğin gibi değil dünya.
Küçücük kardeşlerim bile,
Top, tüfek resmi çiziyor
Kağıtlarıma, kitaplarıma.
vBulletin® v3.8.11, Copyright ©2000-2025, vBulletin Solutions Inc.