PDA

Tam Sürümü Görüntüle : Melih Cevdet Anday


GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:54 PM
ANI.

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil bu anılacak şey değil
Apansız geliyor aklıma

Nerdeyse gün doğacaktı
Herkes gibi kalkacaktınız
Belki daha uykunuz da vardı
Geceniz geliyor aklıma

Sevdiğim çiçek adları gibi
Sevdiğim sokak adları gibi
Butun sevdiklerimin adları gibi
Adiniz geliyor aklıma

Rahat döşeklerin utanması bundan
Öpüşürken o dalgınlık bundan
Tel orgunun deliğinde buluşan
Parmaklarınız geliyor aklıma

Nice aşklar arkadaşlıklar gördüm
Kahramanlıklar okudum tarihte
Cağımıza yakışan vakur, sade
Davranışınız geliyor aklıma

Bir çift güvercin havalansa
Yanık yanık koksa karanfil
Değil, unutulur şey değil
Çaresiz geliyor aklıma

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:54 PM
APARTMAN

Dün iki katlıydı,
Bugün üç katlı
Derken
Dört katlı, beş katlı, altı katlı
Yükseliyor efendim yükseliyor,
Memleket yükseliyor

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:55 PM
ATATÜRK ÜN BİR SAATİ VARDI

Atatürk'ün bir sözü vardı
Yediveren gül gibi açardı

Atatürk'ün bir atı vardı
Etilerden beri yaşardı

Atatürk'ün bir resmi vardı
Buğday tarlası gibi ağardı

Atatürk'ün bir saati vardı
Durmadı.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:55 PM
BEN DOĞMADAN ÖNCE

Denizlerden gel
Durup bakmak için gel
Dönüp gitmek için gel
Güvercin göğsü gibi,
Sevincim, ağarmış sevincim benim.

Ha aşkın dikeni, ha ölümün dikeni
Elimde bildik ağustos böceği
Kızgın bir ekvator hayvanı gibi.

Tarlalardan gel
Bir koşup bir durarak
Peşinde bir çift arı
Toz içinde bir güneş,
Sevincim, kocamış sevincim benim.

Ve bütün savaşımlara katıldım
Gözlerimdeki cesetlerdi ağırlığım
Bakırla turunç ağacından bir karışım.

Tahta bir köprüden gel
Bize benzer akarsu bazen
Küçük bir andır sonsuzluk
Ben doğmadan önceki mevsim,
Sevincim benim, kutsanmış sevincim.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:56 PM
BOLLUK

Yonca pazar günü toplanır, insan pazartesi
Peygamber çiçeği bilmeden ölür
Omaholar çiçek koparmaz gece
Çünkü bolluğu ölüler getirir bize
Suda boğulmuş martı ölümsüzdür
Ve yaşlandım, buzlu camın havailiği gibi
Savaşan yalnızlığın gökyüzü kış
Sabah yumuşak karla yükseldikçe
Artık ölüm tümden yeşermezmişcesine
Belleğin eşiği yunmuş yıkanmış

Deniz sen her zaman kusursuz düşündürdün
Çok eskidenmiş gibi ölüyorum
Tanımadığım otlarla içiçe
Çünkü bolluğu ölüler getirir bize
Ama bir şey daha var, biliyorum

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:56 PM
BU KIRLANGIÇLAR GİTMEMİŞLER MİYDİ?

Giden gelen yok. Bir titreşimdir bu.
Duragan fulyanın üstünde arı
Bir diyapozon gibi titremekte. Kırlangıç
Tarihsizdir. Belleğim sarsılıp duruyor denizde.
Martı bir uçta kanat, bir uçta ses.
Ya sabah, ya öğle. Gemici ve bulut,
Güneş ve yağmur kıl payı bir dengede.
Dolu bir boşluğu doldurup boşaltmak işimiz.
Ölülerle, *******le, sümbüllerle.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:58 PM
BİR İLKBAHAR ŞİİRİNE BAŞLANGIÇ

Hava ne kadar güzel öğretmenim
Yollar ağaçlar kuşlar ne kadar güzel
Yeryüzü pırıl pırıl öğretmenim.
Gizlisi saklısı kalmamış dünyanın
Nesi var nesi yoksa dökmüş ortaya
Bütün bitkiler, bütün hayvanlar, bütün taşlar


Sürüngenler, konglomeralar, serhaslar
Hepsi hepsi ortada öğretmenim.
Ne olur bizde gidelim
Burda kalsın iğneli karafatmalar
Burda kalsın kitaplar
Kollarından bacaklarından gerilmiş kurbağalar
Burda kalsın hepsi
Bomboş kalsın evler okullar
Hapishaneler, hastahaneler...

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:58 PM
BİZDEN SONRA

Haydi burda öl dediler bana
Ölmek istemiyorum demedim
Demedim ama
Şimdi bilmek istiyorum
Toprak gene bizim zamanımızdaki gibi mi sürülecek?
Tezgah başında çalışırken
Gene denizde,güneşte mi kalacak adamın aklı?
Biz nasıl olsa öldük.
Artık ne çiçek koklamak.
Ne de ötekine berikine içerleyip
Rakıya sarılmak var bizim için?
Hiç hiçbir şey kalmadı.

Bari bizden sonra ne olacağını bilsek...

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:59 PM
ÇOK GÜZEL ŞEY

Yaşamak güzel şey doğrusu
üstelik hava da güzelse

hele gücün kuvvetin yerindeyse
elin ekmek tutmuşsa birde

hele tertemizse gönlün
hele kar gibiyse alnın

yani kendinden korkmuyorsan
kimseden korkmuyorsan dünyada

iyi günler bekliyorsan hele
iyi günlere inanıyorsan

üstelik hava da güzelse
Yaşamak güzel şey,

Çok güzel şey doğrusu!

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:59 PM
DÜZENLİ DÜNYA

Bayılırım şu düzenli dünyaya
Kışı, yazı, baharı, güzü, gecesi gündüzü sırayla
Ağaçların kökü içerde
Dalların başı yukarda
İnsanların aklı başında
Beş parmak yerli yerinde
Baş, işaret, orta, yüzük ve serçe
Diyelimki kalksada serçe, orta parmağa doğru yürüse
Ne haddine
Yahut akasyanın biri başını toprağa daldırdığı gibi bir gezintiye çıksa
Merhaba kestane merhaba çam
Esselamunaleyküm ve aleykümselam
Kimsin nesin nerelisin derken
Laf açılırmı bizim akasyanın kökünden
Bir uğultudur başlar rüzgarda
Kökü dışarda, Kökü dışarda
Bayılırım şu düzenli dünyaya
Kışı, yazı, baharı.güzü.gecesi, gündüzü sırayla
Ağaçların kökü içerde
Dalların başı yukarda
İnsanların aklı başında
Altta ölüler
Üstte diriler
Gel keyfim gel

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 06:59 PM
DÖNECEĞİM

Dağıtır saçlarını ve yalvarıp uzaktan
Mavi bir iklim gibi çağırır beni sesin,
Tertemiz göklerinde dal dal erguvan açan
Rüyalarıma ışık ve özlem serpmektesin.

Bir mayıs sabahını yaşayacak böcekler
Çılgın karanfillerle dolacak yeşil saksın,
Ve sen bir fidan gibi yeşermiş olacaksın,
Serin, çakıl yollarda kuşlar birikeceklere.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:00 PM
FOTOĞRAF

Dört kişi parkta çektirmişiz,
Ben, Orhan, Oktay, bir de Şinasi...
Anlaşılan sonbahar
Kimimiz paltolu, kimimiz ceketli
Yapraksız arkamızdaki ağaçlar...
Babası daha ölmemiş Oktay'ın,
Ben bıyıksızım,
Orhan, Süleyman efendiyi tanımamış.

Ama ben hiç böyle mahzun olmadım;
Ölümü hatırlatan ne var bu resimde?
Oysa hayattayız hepimiz.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:00 PM
GELİNLİK KIZIN ÖLÜMÜ

sela verilirken kalktık kahveden ,
cumaydı,yılın en beklemiş günü,
yemeni gibi üstünde tabutun,
gölge veren ağaçsız bir gökyüzü.
kızın babası yanımızda,boyu nuzun,
zayıf,ağzında mırıltılar,
on köylü,iki subay bir tezkereci er,
sıralandık ahşap mescidin avlusunda,
namaz kılmadı adam,ağlamıyordu da,
alnı bir uzun sabrın kabaran gelgiti,
sürgün duvarı bekleyişin,
dünyaya çok yakın bir gece gibi,
aldık cenazeyi sarsmadan,iğreti
ve hafif,gözlerimiz yerde,
kayıp bir tayın izini süreriz sanki,
kapılarda başları çatkılı kadınlar,
sallanıyorlardı sisli giysilerinde,
yüklüğe saklanmış çevreler gibi soluk,
bölünmüş gibi yılın en katı ekmeği,
imece sofrasında hıçkırığın,
kim bilir kaç ölümden kalma saçı gibi,
susmuştu çekirgelerin kabuğu,
toprak kumruları güneşin,
ve köpeklerin yediği kemiksiz sabah,
susmuştu göğün sarnıcı,boş,
cemaat yürüyordu kablumbağa gibi,
mezalığa doğru yüzyılda,
sarı sabırların yanından,acelesiz,
ayrık otu yolmaya gidiyor sanırsın,
davul vurmaya,ay tutulmuş,
tarladaki yarılmış toprağı görmeye,
susuzluğun kirli rengini,ayıbını,
dağa taşa vurmuş açlığı,
dayanan dayanır,yağsız bulgular ve ahlat,
gençleri alır ölüm ilk ağızda,
sabah yıldızının uğrağı,
böğürtlensiz mezarlığa vardığımızda,
bir melek lale sümbül dikiyordu,
lalelerden birini aldı adam,
girdi kızının mezarına,
sarıldı,öptü,bıraktı laleyi sonra,
kefenin üstüne,uykusuz.
yedi çocuğu gömülüymüş,söylediler,
bizi aç bırakan bu toprak
açlıktan ölenlerle beslenir dediler,
dönüşün bir kişi omuzladı tabutu,
toz toprak içinde vardık kahveye,
yaşlı adam doğru çeşmeye gitti,
elini yüzünü yıkadı konuşarak
kendi kendine duasız,bir tanrı gibi.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:01 PM
GÜNEŞTE

Çünkü saatler dardır, her şeyi almaz
Güneşte çözülür ve kayarlar bir yana.
Mısırlar güçlükle büyürken yağmursuzluk
Kaygılandırır dilsiz bahçıvanı.
Sessiz kuşlar, bir keçi, ağır iğde ağaçları.
Bir araba geçti incelmiş yoldan
El salladı biri, belki tanıdık,
Belki değil, süreksizliğin eşanlamı.
Ve denizin yorgun çağındaydı çocuklar
Çığlıkları titretir balkondaki sarmaşığı,
Çünkü dardır saatler, sığmaz biraraya
Dalgınlık, deniz ve sardunya.
Rüzgâr alıp götürdü balıkçı teknelerini
Uzaktaki kılıçlara, ki bilemeyiz
Hangi derinlikte dölleyerek denizi
Gidiyorlar öyle ağırbaşlı, doğuya.


Ve ocaktan çorbanın kokusu geldi demin
Burun deliğine kedinin ve köpeğin.
Rafta kitaplar, mavi bir şişe ve gül
Donmuş kalmışlar tek başlarına.
Duvarda bir resim, resimde kalabalık
Köy alanı, çocuklar, çember ve zaman.
Breughel nasıl da toplamış bunca
Ortaklığı ve uyumu biraraya,
Çünkü saatler dardır, sığdırılmaz.
Güneşte her şey çözülür gider bir yana.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:01 PM
GÖRÜNÜ

Şaşırdım, dümdüzdü görünü,
Cansız bir kağıdın üstünde gibi,
Ardı yok, ne pürtük, ne oylum,
Ağaç değil mi bu, duvar, yağmur değil mi?
Ters yüz ettim, başaşağı getirdim,
Elimle dokundum sonra, bilmiyorum ki,
Hem yaşıyordum, hem yaşamıyordum,
Yeşil gibi, dikey gibi, ses gibi.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:01 PM
HAZİNELER İÇİNDESİN

Mehmet
Hazineler içindesin
Bu toprağın altında ne var ne yok
Kömür bakır altın demir
Hepsi senin, hepsi senindir
Çıkar çıkarabildiğin kadar
Ne çıkarırsan
Hepsi benimdir.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:01 PM
HER GECE BÖYLE DEĞİLİM

Benim de öyle akşamlarım vardır.
Kapıdan girince anama sarıldığım,
Çocuklara karamela ve çekirdek getirdiğim,
Meyhaneye uğramadan çakır keyif,
Düşmanım yok,
Gündeliğim cebimde,
Küfretmeden
Öyle tasasız döndüğüm akşamlar..
Benim de öyle akşamlarım vardır.

Her gece böyle değilim.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:02 PM
ISLIK ÇALMAK

Balıklar için deniz lazım,
Sevişmek için işsiz olmak
Ve *******i yatakta
Duymamak için tabanların sızısını
Zengin olmak lazım.
Halbuki ıslık çalmak için
Birşey lazım değil.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:02 PM
KEDİLER

Çocuklar uyanır geceleyin
Bir şey ararlar karanlıkta

Uyanır kadınlar geceleyin
Yüzük takarlar karanlıkta

Geceleyin kediler uyanır
Bize bakarlar karanlıkta

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:02 PM
Lale

Lale

Ellerimle soydum seni
Taç yaprakların açması gibi
Nar gibi diş dişti tazeliğin.

Ah şakıyan ormanı solukların,
Öpüşün, bakışın yüreği,
Soran diri sessizliğinde.

Bağladım seni dişlerimle
Doymak bilmez ipek böceği gibi,
Ay gibi yarıktı kırmızılığın.

İki dilim lâle döşekte.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:02 PM
LİRİSM

Lirism her şeyden önce lirism
Maddeden tarihten İsa’da önce
Soldan önce, sağdan önce
Aç karnına bolca lirism

Lirism kaş göz
Lirism sağduyu
Kimi yerde istakoz
Kimi yerde fasulyenin suyu

Ne ilahi şeydir o lirism
Kimine cepken cepken cepken
Kimine kimine kimine yelek
Ah ben lirismi pek severim

Mesela şu çorbanın
Tuzu biberi iyi
Yağı ala çok ala
Peki hani lirismi

Lirism Sulukule
Lirism Büyükada
Lirism sudan ucuz
Lirism aslan ağzında

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:03 PM
NETİCE

Niçin senelerce bütün kuşlara
Mavi denize ve mavi göğe
Hep şiir yazmak için baktım?
Hâlâ hatırlıyorum o günü
Uzun bir hastalıktan kalkmıştım
Yalnız ilk bakışımda camdan
Deniz denizdi, bir defaya mahsus...

Yarım metreyi aşan bu kol
Nasıl tutar gemi direklerini uzaktaki
Ve güzelim çakılları derinliklerde...

Kuş her isteyene türküsünü söyler
Ağaç şairin gidemeyeceği yerde
Gök onu sevenlere kaçmış...

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:03 PM
OLSUN DA GÖR

O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
Seyreyle gulu bülbülü
Çifter aylar gökyüzünde
Her gece ayin on dördü

Kuşlar geçecek damların üstünden
Kuşlar konacak dallara
Kanat seslerini duyup uyanırlarsa
Gene kuşlarla uyusun çocuklar
Olanı biteni anlatma

Hiç görmediğim şey bu
Kurdun gözü yılmış sürüden
Elmanın yarısı soğuk yarısı sıcak
Gülü bitkilere dolanmış salkım
Güneşten yağmur boşanacak

Yetsin demir cağının beyliği
Yeni bir gün başlıyor demek
Yeryüzünde korkusuz yasamak
İki milyar kişiye bir dünya
İki milyar kişiye iki milyar ekmek

Yazık olur bu duş yari kalırsa
Barış günü insan hakki yenirse
Köroğlu'nun sözü dinlenmelidir
Sivas ilinin Banaz köyünden
Pir Sultan Abdal dirilmelidir

Ah günüm yetse görmeye seni
Seni övmeye gücüm yetse
Barış cağı altın cağ
Son ozanı ben olayım bu özlemin
Bu özlem bitse

O gün gelsin neşemiz tazelensin de gör
Dünyayı hele sen bir barış olsun da gör
Seyreyle deli ozanı
Bastan basa sevda bastan basa tutku
Dili baldan tatlı

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:03 PM
RAHATI KAÇAN AĞAÇ

Tanıdığım bir ağaç var
Etlik bağlarına yakın
Saadetin adını bile duymamış
Tanrının işine bakın.
Geceyi gündüzü biliyor
Dört mevsimi, rüzgarı, karı
Ay ışığına bayılıyor
Ama kötülemiyor karanlığı.
Ona bir kitap vereceğim
Rahatını kaçırmak için
Bir öğrenegörsün aşkı
Ağacı o vakit seyredin

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:04 PM
SALYANGOZ

İşçi geliyor ağaç budamaya,
O ne tafra, o ne krallık,
Bir omuzunda balta, ötekinde ıslık,
Yer değiştiriyor kuşlar dallarda.

Kente dönen çılgın mızıkacılar,
Çiçek tozu içinde tunç bir davul,
Borular arı gibi parlıyor güneşte.

At da sallanıyor, sevinç de,
Sokağa dökülen sesin demeti.

Kadın çıkmış salyangoz toplamaya,
Etekliğinde yılın beşinci mevsimi,
Bakıyor gürültüsüyle memelerinin.

Ve ağzında nar çiçeğiyle
Çocuk gider tayı sevmeye.

Yüreği tedirgin eden bilgelik.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:04 PM
SENİ DÜŞÜNÜYORUM..

Çocukluğunu düşünüyorum Emilia
Deniz boyundaki ıssız yolu sabahleyin
Hani saçların, atkın uçuşurdu rüzgarda
Kokusunu duyuyorum bembeyaz gömleğinin
Seni kucağıma alıyorum Emilia

Ben büyüttüm seni, ben yetiştirdim
Bugüne bu sevdaya
Toprağım ekmeğim kitabım şiirim
Sen ne varsa iyiden doğrudan yana
Gözümün nuru, başımın tacı, efendim

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:04 PM
SES..

Uyandım ki ses içinde kalmışım
Yüzüm gözüm ağzım burnum ellerim
Aralanan deniz kapısının sesi bu
Silkelenen güneş tavuğunun sesi
Diş rengindeki halatın gıcırdayan sesi
Ağaç biçimindeki ses borusunun,
Yarınki buğdayın, devinen kemiğin,
Tarihsel bileğin, direncin sesi bu
Oynaşan arabanın, kucaklaşan atların.
Baktım güneşte soğumuş karanfil gibi mavi
Bir yapı işçisinin kulağındaki kalem gibi güzel
Yağmurda ıslanmış namlu gibi yeğin
Serçe kanadı değmiş çamaşır ipi gibi esrik
Okul bahçesinde dolaşan güvercinler gibi
Kıyıda öpülen dudak, yağmurda öpülen dudak gibi
Gölgelere sokulan yüksüz dakikalar gibi
Kutsal oyuncaklar gibi.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:04 PM
SEVİNCİN YARISI

Kuşlar yağmur yağdırır da
Yağmur güneşi vururdu ya
Ben sana gelirdim

Sevincin yarısı ağzımda
Zambağa birikir sabahlar
Ovalar atlara binerdi

Kulesine koşuşunca deniz
Cebimde geceden yıldızlar
Arılarla ballarla kanımda

Yüreğim avuç olurdu da
Sonra çeşme de olurdu ya
Mutsuz dönüşler ayında

Ben sana gelirdim

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:05 PM
SOKAĞA ÇIKIYORUM

Sokağa bir diyalog gibi çıkıyorum
Umrunda değilim gecenin. Gece
Yarınki gecedir ve tanrıdır
Tanrının umrunda değilim..
Kimileyin seviyorum. (Sevmek kuşların
Bir an boş bıraktıkları ağaçtır)
Ve yalnızlığın kırmızı yapraklara
Çalan büyüsünü duyuyorum: Ey cesaret
Hep dolu tut bardağımı. Sevgi ve umut
Birdir, yalnızlık ve cesaret bir.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:05 PM
SONA ERDİ HERŞEY

Kazıdın bir taşa adını
Taş ölünceye dek
Kimse ölmeyecek
Havada ayak izleri var
Ölüm burada tükeniyor
Kar da tükeniyor
Sonsuzluğa gidiyor kuşlar
Gizemliydi ay ve yeryüzü
Sevideki korkunç bakışma

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:06 PM
TAŞ

Bir yanımca sen, bir yanımca
Horatius’un sevdiği akasyalar,
Taş bir kabartmadan alınma
Ayrıntı gibiyiz, eski ustalar

Yanyana koymuş başımızı,
Bedenimizi göstermiş karşıdan.
Balıklı bahçeler, ay kovanları....
Çekiçle kazınmış yer-zaman.

Ve kimi gün düşünürüm de
Zamandan düşle arınmış bu taşı
Götüremez kederin arabası.
Avutur beni bu düşünce.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:06 PM
TEK BAŞINA

Ölürken çocuklarımı unuttum
Küçük deniz kirpikleriyle sabah
Denedim bütün sabahları.

Sana sürgünümün şarabını bıraktım al
Mumlarını güzelliğin ve hiçliğin
Bir de kaygumun soluk ellerini.

Denedim bütün ölümleri
Ama görmedim büyülü ağaç
Ezilmiş sevdaların giysileri.

Sana ayrılığın yayını bıraktım al
Bir de adını bilmediğim gökyüzünü
Lamalar gibi koşar bozkırda.

Oysa ölümsüzlük şuracıkta,kar
Güneşi gibi doldurmuş odayı,basit,
Anlamsız ve tek başına.

Ayaklarım hayvan,üstüm başım bitki
Denedim bütün vakitleri al
Başka türlü geçmeyen bir vakitti.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:06 PM
TELGRAFHANE

Uyuyamayacaksın
Memleketinin hali
Seni seslerle uyandıracak
Oturup yazacaksın
Çünkü sen artık o eski sen değilsin
Sen simdi issiz bir telgrafhane gibisin,
Durmadan sesler alacak
Sesler vereceksin
Uyuyamayacaksın
Düzelmeden memleketinin hali
Düzelmeden dünyanın hali
Gözüne uyku girmez ki
Uyumayacaksın
Bir sis cani gibi gecenin içinde
Ta gün ışıyıncaya kadar
Vakur metin sade
Çalacaksın.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:07 PM
YAĞMUR

Birden serçelerle indi yağmur
Hangisi serçe
Hangisi yağmur

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:07 PM
YALAN..

Ben güzel günlerin şairiyim
Saadetten alıyorum ilhamımı
Kızlara çeyizlerinden bahsediyorum
Mahpuslara affı umumiden...
Çocuklara müjdeler veriyorum
Babası cephede kalan çocuklara...

Fakat güç oluyor bu işler
Güç oluyor yalan söylemek...

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:07 PM
YANYANA...

Bu gürül gürül otların yanıbaşında
Ağacın gölgesine değdi değecek
Tam şeftalinin kokusu başlarken
Öpüşmeye kıl kadar bitişik
Akarsuyun burnunun dibinde

Bu zulüm, bu haksızlık, bu işkence..

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:07 PM
YATAĞIM.

Ben ki her akşam yatağımda
Onu düşünüyorum.
Onu sevdiğim müddetçe
Yatağımı da seveceğim....

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:08 PM
YAZ SONU ŞİİRLERİ

Dün gece yağmur yağdı kente,
Sonra sabah, güneşte ayıklanmış,
Bir kahvede düşünüyorum,
Sen geleceksin ya, dalgınlık
Kopuverdi bir daldan, sallanarak
Geçen bayrak açmış bir bulut,
Sonra ikindi ve akşam, bakarsın,
Uyurken bir daha o yağmur.

2
Fal çıktı. Köpükler içinde kaldı deniz,
Tepeleme çiçek dolu bir sandal.
Eylülün eskil çadırına giriyoruz,
İşte, büyücü martının bozgun çağrısı,
Uyurgezer yosunları delirten poyraz,
Odalara sığınan ürkü yaprakları,
İşte, çırpınan bir kavağın
Yanlızlık sanrısı dolaşıyor bahçede.

3
Melez yapraklar, sararması yasaklanmış,
Bitimsiz bir zamanın cansıkıntısında,
Hatmi alı ışıklarla karıştırılan
Huysuz kuşların dağıttığı rüzgar.
Başka bir yüzyılın rengi bu,
İlkel bir oymağın kurban sunağı,
Bunamış bir papağan gibi dilsiz,
Eski günler düşünde bir gökyüzü.

4
Karanlığın kuştüyleri doluştu
Eşzaman balkona. Hüzün çekilmez.
Tanıdığım bütün mumları yakın,
Ölülerin bilinciyle arınmış.
Ve geleceği onaramıyorum,
O bizim sayvan çocukluğumuzdu,
Yaşanır yalnız bu aylak güzlerde
Gelecekten geçmişe doğru.

5
Yaz sonu durdurur sokakta,
Tenha bir duvardan sarkıp, nereye böyle,
Düşünsene, orda kimse yok, yalnız akşam,
Telaşla düşer öne, hadi gitme,
Bak işte boşalmış perde, yağmur bu,
Rüzgar çıktı,düşünsene, fırtına, dolu,
Lambalar yanacak nerdeyse, saat
O saat değil, düşünsene.

6
Önce küçük rüzgarlar uyanırdı
Dört perili kestanelikte,
Güneşin ipeğini çözerdi bir tavus,
Ama gerçekdışıydı sabah,
Doğallığını yitirmiş bir ölüm gibi,
Umarsız karşıla ikisini de.
Ey perdenin önünde oynanan Dörtleme,
Sen zaman değilsin, döne dur!

7
Küçük bir inanç yeter bana,
Ve güze inanabilirdim,
Ama biter mevsim,öteki başlar,
Saf değil doğa, oyalandım
Ama kanmadım, bana ne isli yağmurdan,
Çinko sesinden, hem güvenemem ağaca,
Düşünemem oluklardan akıp gideni,
De ki, benim zamanım başka.

8
Günler kısaldı, mevsimlerde,
Ve yıl, bir öğrencinin okul defterinde,
Dört sayfa resim, öyle yarım yamalak ki,
Doğa gibi, bir bakıyorsun kar yağıyor,
Elimle bir anda dönüyorum ilkyaza,
Bahçe yenilensin dursun kendini,
Telepinu değilim, ölüp dirilemem,
Okul defterinde bırakın beni.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:08 PM
YAŞADIM. ..

Yaşadım
Yıldızlar şahidimdir
Erik ağaçları şahidimdir
Yaşadım avuçlarımın gücü yettiği kadar
Dağları meyvaları kadınları
İncir dallarına yürüyen su
Yonca tarlasından gelen nefes
Yollar ve türküler şahidimdir

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:09 PM
YENİ BAŞTAN

Tam üç ay hasta yattım,
kendimi bilmeden
ve şehrin sokaklarını,
tavlada dübeş kapısını unuttum.
sevdiğim kızın yüzünü.
şimdi ne güzel, yeni baştan
yürümeye ve sevmeye başlamak!

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:09 PM
YENİ BİR DÜNYA

Tam üç ay hasta yattım,
kendimi bilmeden
ve şehrin sokaklarını,
tavlada dübeş kapısını unuttum.
sevdiğim kızın yüzünü.
şimdi ne güzel, yeni baştan
yürümeye ve sevmeye başlamak!

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:09 PM
YILDIZ

Evren esrisin diye gövdende
Tuttum elinle bir dünya dokudum
Savatlı ayı taktım bileğine

Bak yaz kıyısından limon çiçeği
Yüklü kızarık gece yükseliyor
Köpeklerin uyuduğu bahçemize

Minderlerimizi ansı, nerdeyse
Doğar o anasonlu yıldız
Kırılmış dağın balkonundan.

Uzanalım, kavağın ve beynimin
Kum saatlarını duyuyor musun
Tenle karışıyor, sürgünlerinle.


Kaktüs bana bir ağıt söyle.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:10 PM
ZAMAN MI GEÇTİ YİNE

Zaman mı geçti, yok ben mi esriktim,
Zakkuma bağlardım güneşi,
Gecenin ağır ununu elerdim,
Ay beniisrail zeytini.

Anlıksal birliğin simgeleriydi
Gülkurusu, altın ve tirşe.
Sirinksin yediveren sesi,
Aselbent, buhur kokuları içinde.

Ölmüşüm orda bir aralık,
Unutuverdim konuştuğum dili,
Ama ağacın kendisiydi,
Kavramı değildi görünen artık.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:10 PM
ZAMANLAR

Hepsini gördüm ayrı ayrı,
Kuşların zamanı tunç rengindedir.
Tanrılardır taşın zamanı,
Denizin zamanı ölür dirilir.

Göğü tanıyamadım, yok ki,
Sahipsiz zamanlarla doldurmuşlar,
Ama ordan iner o eski
Ölümsüz sevdaların zamanı kar

Ve havlamayan dev köpekleriyle
İnsanın zamanı... Olmayan
Ama hayalet bir yasemin gibi kokan,
Toprağımız eşelendikçe.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:10 PM
ÖLMÜŞ BİR ARKADAŞTAN MEKTUP

Eskisi gibi yaşıyorum
Gezerek, düşünerek..
Yalnız biletsiz biniyorum vapura, trene
Pazarlıksız alış-veriş ediyorum.

*******i evimdeyim, rahatım yerinde
(Bir de sıkılınca pencereyi açabilsem)
Ah... başımı kaşımak, çiçek koparmak
El sıkmak istiyorum arada bir..

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:10 PM
ÖLÜ.

O şimdi yalnızdır.
Anasız,babasız,
Şapkasız,elbisesiz.
Her şeyi arkada bıraktı.
Ne konuşacak arkadaşı,
Ne okuyacak kitabı var,
Yalnız
Yapayalnız.

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:11 PM
ÖLÜM..

Maviyi anlarsın.
Denizi anlarsın.
Mavi denizi
Zor anlarsın....

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:11 PM
ŞAŞIRTICI KARŞILAŞMA

"Çok eskiden yaşadım bu ânı ben"
Dersiniz şaşkınlık içinde.
İlk girdiğiniz bir ev, bir merdiven
Birden güneş vuran pencere,

Ve tam sırasında tren düdüğü...
İşte böyle gelmişti siz dünyada
Değilken bir gün öğle üstü
Bu renklerle bu sesler bir araya.

Yaşamak anımsamak mıdır yoksa?
Sanmam, biz de bir sestik belki
Birileri için yıllar önceki
Şaşırtıcı karşılaşmada

GooD aNd EvıL
08-19-2007, 07:11 PM
ŞİNANAY

Ada vapuru yandan çarklı
Bayraklar donanmış cafcaflı
Simitçi kahveci gazozcu
Şınanay da şınanay

Müslümanı yahudisi urumu
İsporcusu ihtiyarı veremi
Kiminin saçı uçar, kiminin eteği
Şınanay da şınanay

Estirir de Ada yeli estirir
Seni sevindirir beni küstürür
Lüküs kamarada kimler oturur
Şınanay da şınanay