Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : öpücük


Kéan aRs
08-20-2007, 11:02 PM
Bir Yüzbaşı ile emir eri bir trende yolculuk ediyorlar. Aynı kompartmanda çok alımlı bir kız ile annesi de var. Başka kimse yok. Bu iki grup birbirlerini tanımasa da yolculuk sırasında tanışırız diye çok yakın oturmuşlar. Derken tren bir tünele giriyor, ortalık kararıyor. Bir öpücük sesi ve ardından -şırraaak- çok şiddetli bir şamar sesi duyuluyor. Tren tünelden çıkıyor. Herkes şaşkın ne oldu diye birbirine bakıyor.
Genç kız düşünüyor; (Benim yerime annemi öperlerse, işte böyle şamarı yerler..)
Kızın annesi düşünüyor; (Helal benim kıza, öpüldü ama, hemen şamarı yapıştırdı..)
Yuzbaşı düşünüyor; (Ulan asker kızı öptü, şamarı ben yedim...)
Asker gülümsüyor; (İntikamımı aldım daa. Havaya bir öpücük yüzbaşıya bir şamar!!)

ƒяαмвυαz
08-30-2007, 11:03 AM
yazık yüzbaşına:D

Kéan aRs
08-30-2007, 11:09 AM
hiçte:D

ƒяαмвυαz
08-30-2007, 11:10 AM
hıh yapan smiley

Kéan aRs
08-30-2007, 11:15 AM
döven smiley:D

ƒяαмвυαz
08-30-2007, 11:20 AM
dayak yemiş ve hıncını almaya gelen smiley

Kéan aRs
08-30-2007, 11:58 AM
Öğrencinin biri sınavda soruları yanıtlamak için zar atıyormuş 1 gelirse A iki gelirse B... 5 gelirse E vs. 6 geldiği zaman tekrar zar atıyormuş. Bir atmış altı gelmiş, bir daha atmış yine altı gelmiş, bir kaç defa daha atmış yine altı gelince:

Kéan aRs
08-30-2007, 11:59 AM
Temel Anadolu Lisesi sınavına hazırlanmakta olan oğlu Dursun'a sormuş:
- Söyle pakayum Tursun, su kaç terecede kaynayi?
Dursun biraz düşündükten sonra yanıtlamış:
- Toksan terecede...
Bunun üzerine Temel oğluna yeni birşey öğretme hazzıyla düzeltmiş cevabı:
- Pilemedun, toksan terecede tik açı kaynayi...

Kéan aRs
08-30-2007, 11:59 AM
Dört universite ogrencisi sabahleyin uyanamayarak matematik finalini
kacirirlar, sinav ertesinde hocalarini yakalayip, zarzor bindikleri arabanin lastigi patladigi icin sinavi kacirdiklarina ikna ederler.
Kadın, yalvarmalarina dayanamayarak, bu dört arkadasa sinavi 3 gun
sonra yapacagini soyler.
Sinav gunu geldiginde, matematik hocasi bizim dortluyu sinifin dört kosesine oturtur. Finali gecmek icin de en az 50 almak lazimdir, sinavda da 5 soru vardir. Sayfanin onundeki 4 matematik sorusu basit sorulardir ve her biri 10 puanliktir.
Kagidin arkasindaki soru ise 60 puanliktir ve de soru aynen şoyledir

Kéan aRs
08-30-2007, 12:00 PM
Çocuğun Duası(komik)


çocuğun birisi yatmadan önce Allah'a yalvarıyormuş Allah ım ne olur beni annemi ablamı babamı nine mi koru diyormuş babasıda çocuğu dinliyormuş ve dedesini söylememiş ertesi gün dedesi ölmüş.Çoçuk akşam tekrar dua ediyormuş ne olur beni babamı annemi ablamı koru diyormuş.Çocuk bu sefer ninesini demeyi unutmuş ertesi gün ninesi ölmüş.Tabi babaı çocuğu dinlemiş.Çocuk yine akşam yatarken dua ediyormuş.Babasıda çocuğu dinliyormuş.Ne olur beni annemi ablamı koru demiş.Babasına birden yusuf basmış:P.Ertesi gün olmuş adam ölmemiş karısına adam soru sormuş hayatım bugün neler oldu diye karısıda sütçü İbrahim öldü demiş :P :P :D :D :D

Kéan aRs
08-30-2007, 12:00 PM
Müller akşama doğru Hamburg’da bir otele yerleştikten sonra, sokağa çıktı. Geceyi eğlenerek geçirmek istiyordu. Bir taksiye bindi, şofor sarışın ve güzel bir kızdı. Ona: - "Beni bu gece en ucuz ve en tatlı eğleneceğim bir yere götürün," dedi. Şoför kız: - "En ucuz ve en tatlı…", dedi ve hareket etti.

Kéan aRs
08-30-2007, 12:00 PM
evlilik


Kız erkek arkadaşını arayıp akşam yemeğe davet etmiş. Hem ailesiyle tanıştıracak, hem de ailesi dışarı çıktıktan sonra erkek arkadaşıyla birlikte olacakmış. Çocuk kız arkadaşının evine gitmeden önce bir eczaneye uğrar. Eczacıya: - "Bana prezervatif verir misiniz?", der; eczacı da ne yapacağını sorar. Çocuk da kız arkadaşının evine gideceğini, kızın ailesi gittikten sonra birlikte olacaklarını söyler. Akşam yemek yemek için masaya otururlar. Yemekten önce dua edilir herkes yemeğe başlar ama çocuk hala dua ediyordur. Kız çocuğa, "ben senin bu kadar dindar olduğunu bilmiyordum", der. Çocuk da kıza: - "Ben de senin babanın eczacı olduğunu bilmiyordum!!!"

Kéan aRs
08-30-2007, 12:00 PM
doktorlarr :D


Çekici bir genç kadın, çok zayıf bir bebeği doktora kontrole götürür. Bebeğe bakan doktor: - "Bu çocuk iyi gıda almıyor", der ve kadına dönerek: - "Lütfen soyununuz", diye rica eder. Soyunan kadının göğüslerini iyice kontrol eden doktor: - "Düşündüğüm gibiymiş hanımefendi" der, "sizin hiç sütünüz yok." Kadın: - "Tabi olmaz doktor bey", der. "Ben çocuğun teyzesiyim..."

Kéan aRs
08-30-2007, 12:00 PM
deliiii


Bir gün doktorlar, tımarhanede yaptıkları araştırmada en akıllı deliyi seçeceklermiş. Bir gün delilerden biri bahçede bulunan havuza düşmüş ve boğulmak üzereymiş. Delilerden biri havuza düşen arkadaşını kurtarmaya çalışmış. Bunu gören doktorlar arkadaşını kurtaran deliyi yanlarına çağırmışlar ve "seni en akıllı seçiyoruz" demişler. Doktorlardan biri: "Peki kurtardığın arkadaşını çağır da sana teşekkür etsin" demiş. Deli: "Gelemez ki!" Doktor: "Neden gelemezmiş?" Deli: "Çünkü kuruması için onu astım!"

Kéan aRs
08-30-2007, 12:01 PM
bektaşi


Bir gün yolda yaya giden bir bektaşinin önüne bir atlı çıktı: - "Baba" dedi, "bir müşkülüm var. Beni aydınlatır mısın?" Bektaşi yanıt verdi: - Elimden gelen bir şeyse, hay hay oğlum. - Şunu öğrenmek istiyorum: Şu anda Allah ne yapıyor? Sualin münasebetsizliğine içerleyen derviş, hiç belli etmemiş: - Yanıt veririm ama bir şartla, sen o attan in, ben bineyim. - Neden? - Böyle yüksek bir suale yüksekten yanıt vermek gerekir de ondan! Adam attan inmiş, Bektaşi binmiş. Adam: - "Hadi" demiş "söyle bakalım. Allah şimdi ne yapiyor?" Bektaşi: - "Ne yapacak" demiş, "atı senin gibi bir budalanın elinden alıp, benim gibi bir akıllıya veriyor". Ve çalakamçı uzaklaşmış.

Kéan aRs
08-30-2007, 12:01 PM
av-spor


Bir devrin tüm as ve klas futbolcuları cennette buluşmuş. Cennetin baş meleği de futbol meraklısıymış. Şeytanı çağırtmış: -"Cennetle cehennem arasında bir maç düzenleyelim ne dersin?" -"Boşuna oynamayalım, biz kazanırız", demiş şeytan. -"Olur mu en iyi futbolcular bizde, ne kadar da kötü futbolcu varsa sizde..." Şeytan şeytanca gülümsemiş: -"Ama bütün hakemler de bizde..."

Kéan aRs
08-30-2007, 12:01 PM
acık-sacık


Üç adam ölür ve cennete giderler. Sorgu meleği birincisine sorar, "Seni cennete yollamadan önce sana bir sorum var: Karına karşı sadık oldun mu?" Adam yanıtlar; "Evet, asla bir başka kadına bakmadım." Sorgu meleği, "Şuradaki Rolls-Royce'u görüyor musun? O senindir. Cennetteyken kullanabilirsin.." Sorgu meleği ikinci adama da aynı soruyu sorar ve şu cevabı alır; "Bir kez karımı aldattım ama bunu ona itiraf ettim. Beni bağışladı ve mutlu yuvamızı kurtardık." Bunun üzerine sorgu meleği, "Şuradaki Mercedes'i görüyor musun? Cennetteyken onu kullanacaksın.." der ve üçüncü adama da sorar, "Karını hiç aldattın mı?" Adam yutkunur ve şöyle der; "itiraf edeyim ki; bulduğum her kıza asıldım ve her fırsatta onlarla yattım, birçoğu ile beraber oldum. Üzgünüm." Sorgu meleği; "Ehh" der, "Ama temelde iyi bir adamsın. Şuradaki eski vosvos'u görüyor musun? Cennette onu kullanacaksın." Bunun üzerine üç adam vedalaşır, arabalarına atlar ve kendi yollarına giderler. Birkaç hafta sonra ikinci ve üçüncü adam birlikte gezerlerken barın önünde birinci adamın Rolls-Royce'unu görürler. Bara girdiklerinde adamın perişan bir halde, etrafındaki boş şişelerin arasında salya sümük oturduğunu görürler ve şaşırırlar. "Heyy! ne oldu sana?" der ikinci adam, "Cennettesin, altında bir Rolls-Royce var, hersey mükemmel ama sen niye bu haldesin?" "Bugün karımı gördüm!" der birinci adam. Diğerleri; "Aaaa! ne kadar güzel, peki derdin nedir?" diye sorarlar. Adam içini çekerek konuşur, "Kaykay'la dolaşıyordu..."

Kéan aRs
08-30-2007, 12:02 PM
asker


Albay, binbaşıya: -Yarın güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir şey değildir. Erleri talim elbiseleri ile talim meydanına getirin de olayı görsünler. Ben de orada bulunup kendilerine gerekli bilgiyi vereceğim. Şayet yağmur yağarsa, tabii bir şey göremeyiz. O zaman erleri, üstü kapalı talimgaha götürürsün. Binbaşı, yüzbaşıya: -Albayın emri ile yarın sabah saat dokuzda güneş tutulacak. Bu her zaman görülen bir olay değildir. Şayet hava kapalı olursa bir şey görülemeyecektir. Bu durumda tutulma, kapalı talimgahta gerekli talim elbisesiyle yapılacaktır. Yüzbaşı, teğmene: -Albayın emri ile yarın sabah dokuzda talim elbisesi ile güneş tutulmasının açılış merasimi yapılacaktır. Şayet yağmur yağarsa ki bu durum pek görülen bir olay değildir, Albay kapalı talimgahta gerekli bilgiyi verecektir. Teğmen, başçavuşa: -Yarın sabah dokuzda hava güzel olursa, talim kıyafeti ile albay tutulacak. Kapalı talimgahta yağmur yağarsa, alayın meydanında manevra yapılacak. Çünkü bu her zaman görülen bir olay değildir. Basçavuş, askere: -Yarın sabah saat dokuzda kapalı talimgahta Albayı tutacağız. Sabah hepiniz talim teçhizat ile hazır olun. Askerler kendi aralarında: -Yarın sabah bizim başçavus Albayı tutuklayacakmış.

Kéan aRs
08-30-2007, 12:02 PM
Temelum


Temel arabası ile Taksim Meydanında dönüp duruyordu. Aynı trafikçinin önünden beşinci defa geçerken, polis de merak etti ve Temel'i durdurup sordu: - Bir yeri mi arıyorsunuz? Niye meydanın etrafında dönüp duruyorsunuz? Temel: - Sol sinyal takıldı da..

Kéan aRs
08-30-2007, 12:03 PM
oy Temelum


Nasa uzay üssünde yeni bir deneme yapılıyormuş. Gönüllü başvuranlar arasından Temel, astronot adayı olarak seçilmiş. Ön elemede oldukça sıkı testleri geçen Temel; 3 aylik ikinci bir eğitim ile iyi bir astronot olabilmiş. Beklenen an gelmiş ve Temel bir maymunla birlikte uzay mekiğine binerek havalanmış. Atmosfer aşıldıktan sonra Temel'in ilk işi; kendisine sıkı sıkıya söylenildiği gibi zarfları açıp maymunun ve kendisinin görev kartlarını okumak olmuş. Maymunun görevleri: "Yerküre ile bağlantıyı sürekli kontrol altında tutmak; her 2 saatte bir yörüngedeki sapmaları ayarlamak; füze içindeki hava basıncı, ısı, iletkenlik değerlerini aşağıya bildirmek; yakıt harcamasını ve motorların sırasını belirlemek..." diye devam ederken; okumaktan sıkılan Temel, kendi görev kartını açmış : "Maymunu iyi besle!"

Kéan aRs
08-30-2007, 12:04 PM
Sultan en güvendiği adamını Arabistan a hünkar göndermiş.
Hünkar, Arabistan da gezerken bakmış, Araplar entari giyiyorlar ama alta donları yok. Bir rüzgar esti mi, manzara felaket! Haber salmış, altına don giymeyenler kadı huzuruna çıkartılıp, hapsedilecek. Aradan günler geçmiş Arabın bir tanesi don giymemiş ve ilk rüzgarda olay fark edilmiş. Kadı huzuruna çıkartmışlar. Kadı sormuş:

- Adı
- Aptülmecit
- Baba adın?
- Aptülleziz
- Evli misin?
- 5 tane karım var!
- Kaç çocuğun var?
- İlkinden 15, ikincisinden 17, üçüncüsünden 16, dördüncüsünden13, beşincisinden 18 tane.

Kadı kararını vermiş ve söylemiş: - Aptülleziz oğlu,Abdülmecit’in,don giymeye vakti olmadığından beraatine karar verilmiştir!

Kéan aRs
08-30-2007, 12:04 PM
Köyün ağasının oğlu komşu köyün ağasının kızına sevdalanır.
Oğlanın babası, amcaları toparlanıp komşu ağanın kızını istemeye giderler. Karşılama faslından sonra pazarlık başlar. Kızın babası aç gözlü olduğu gibi kızı vermeye de pek niyeti yoktur. işi yokuşa sürmeye başlar..
- 5 inek, 1 boğa isterim . karşı taraf kızı almaya kararlıdır.
- Veririz ağam .
- 100 baş koyun isterim .
- Veririz ağam .
- Dere boyundaki 5 tarlanızdan birini isterim .
- Veririz ağam .
Kızın babası iyice bastırır;
- 6 metre altın kordon isterim .
Oğlan tarafı birbirine bakar;
- Onu da veririz ağam .
Kızın babası kendince son darbeyi vurur;
- Damatta 30 santimlik alet isterim deyince oğlanın babası, amcaları yerlerinde şöyle bir kımıldanıp birbirlerine bakıp kaş göz ederler. Oglanın babası derin bir nefes alıp cevabı yapıştırır;
- kestiririz be ağam ...

Kéan aRs
08-30-2007, 12:04 PM
Hitler savaşta 3 tane esir alır.

Biri İngiliz, biri Fıransız ve biri de Yahudi....

Esirlere der ki sizlere soru soracağım, cevabı bileni serbest bırakacağım der ve ilk soruyu İngilize sorar......

Söyle bakalım Titanik kaç yılında battı?

İngiliz cevap veririr....1912

Aferin bildin serbestsin, gidebilirsin...

İkinci soruyu Fransıza sorar..

Titanikte kaç kişi öldü? 1050

Aferin bildin serbestsin...

Yağudiye döner,

Say lan ölenlerin isimlerini............

Kéan aRs
08-30-2007, 12:04 PM
Temel askerligini yunan sınırında yapıyormuş.

Temel'in canı çok sıkılıyormuş.

Yunan'a bir ıslık çalmış elleriyle "Havacı mısın?" işareti yapmış,Yunan aldırmamış.

Bir ıslık çalmış elleriyle "Karacı mısın?" işareti yapmış, Yunan aldırmamış.

Bir ıslık daha çalmış "Denizci misin?" anlamında yüzme işareti yapmış, yunan aldırmamış.

Bir ıslık daha çalmış. El haraketi yaparak "Topçu musun?" demiş, yunan aldırmamış.

Bir ıslık daha çalmış "Gözcü müsün?" anlamında dürbün işareti yapmış, yunan aldırmamış.

Nöbetler degişmiş sıra yine Temel'le Yunan'a gelmiş.

Yunan'a hadi sınıra git demişler yunan da:

- "Ben oraya gitmem. Orada bir deli türk askeri var, bana hava kararınca yüzerek gelip sana bir koyacam gözlerin fırlayacak diyor.."

Kéan aRs
08-30-2007, 12:05 PM
Temel'i amerikada trafik polisi yapmışlar. Güya mesai bitimine kadar ceza yazma zorunluluğu varmış. Mesai neredeyse bitmek üzeredir ama Temel Hiç ceza yazamamıştır.
Tam paydos etmek üzereyken karşıdan bisiklete binmiş bir papaz gelir. Temel:
-Dur ceza yazacağım.
Papaz:
-Bana ceza yazamazsın ben kilise papazıyım
der.
Temel:
-Papaz olsan ne olur ''lan'' ceza yazacağum
Papaz yine :
-Bana ceza yazamazsın çünkü benim sağ omuzumda meryem ana sol omuzumda Hz.İsa var.
Ceza yazmak için bahane arayan temel ;
- ''Şimdi çıranı yaktım üç kişi bir bisiklete biniyorsun''

Kéan aRs
08-30-2007, 12:05 PM
Yine Temel Amerika'da otobüs şöförü olmuş . Yolculuktan önce Amerikanlar zenci-beyaz tartışması yapıyorlarmış. Beyazlar :'' Biz beyazız siz siyahisiniz onun için biz önde oturacağız'' derler. Zencilerde eşitlik var deyip aynen karşılık verirler.
Tartışmadan bunalan temel :
''Yeter kavga etmeyin hepiniz benim için yeşilsiniz,koyu yeşiller arkaya!''

Kéan aRs
08-30-2007, 12:05 PM
Temel bilim adamı iken bir arkeoloji araştırmaları konferansına davet edilir.Amerikalılar anlatmaya başlar;

-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 25 mt aşağı indik ve telefon kabloları bulduk.Demek ki atalarımız asırlar önce telefon kullanmıslar.

Sıra Türkiye'ye gelir ve Temel başlar anlatmaya;

-Biz ülkemizde yaptığımız kazılarda 50 mt aşağıya indik ama birşet bulamadık.

Demek ki atalarımız telsiz telefon kullanmışlar.

Kéan aRs
08-30-2007, 12:05 PM
Hiç Vermedim ki

Bir boşanma davasında adam karısından şikayet ediyordu. Hakim sordu:

-Hanımından niçin boşanmak istiyorsun?

-Çok para istiyor hakim bey. Her gün benden en aşağı bir milyon lira istiyor. Hakim şaşırdı:

-Peki her gün nereye sarf ediyor bu kadar parayı?

-Ne bileyim hakim bey, bugüne kadar hiç vermedim ki...

Kéan aRs
08-30-2007, 12:06 PM
minik bir serçe çiçeklerin kokusunu içine çekerek neşeyle uçuşuyormuş.bir bakmışki,karşısından hızla bir motosikletli geliyor.ama artık çok geç...
minik serçe adamın kaskına çarpıp yere düşmüş.motosikletli adam hemen serçeyi alıp evine götürmüş ve serçeyi kuşunun kafesine koymuş.yanına da ekmek ve su bırakmış.sonra tekrar dışarı çıkmış.
bir süre sonra minik serçe kendine gelmiş,çevresine bakınmış.demir parmaklıklar, ekmek,suyu görünce çığlık atmış:
-aman Allahım!Ben motorsikletliyi üldürüp hapse girmişim.

Kéan aRs
08-30-2007, 12:06 PM
Temel, karısı Fadime ile dargındı. Ayrı odalarda yatıp, kalkıyor, konuşmak gerektiğinde de karşılıklı yazışarak anlaşmaya çalışıyorlardı.
Bir akşam Fadime yatmak üzereyken dolabın yanında bir pusula buldu. Üzerinde şöyle yazıyordu.
- "Sabah beni beşte uyandıraysun !.."
Ertesi sabah sekizde uyanan Temel yanındaki masada şu pusulayı buldu.
- "Temel, hadi kalk! Saat beşe celeyi !.. "

Kéan aRs
08-30-2007, 12:06 PM
Tıka basa dolu bir arabaya binmeye çalışan adam, yolcular tarafından dışarı atılır. Adam ısrar edince yolcular:
-"Yer yok kardeşim" derler.
Adam isyan eder.
-Benim bu arabaya binmem gerek.
Yolcular daha da hiddetlenerek,
-"Senin ne özelliğin var kardeşim?" deyince,
Adam:
-" Ben bu arabanın şoförüyüm" der.

Kéan aRs
08-30-2007, 12:06 PM
Aynı köylü iki arkadaş imam hatipte okuyorlar. Karne zamanı gelmiş ve birinin karneyi almadan köyüne gitmesi gerekiyor. Geride kalan arkadaşından köye gelirken kendi karnesinide almasını rica ediyor.
ve diyorki " Kardeş bizimkilerin yanında eğer karnemde zayıf varsa direk söyleme kızarlar. Bir zayıfım varsa Osmanın selamı var de ben anlarım. İki zayıf olursa Ebu bekirin selamı var de. Olmazya eğer 3 zayıf varsa Osman , ebu bekir , ömerin selamı var dersin"

Aradan zaman geçer ve arkadaşı karneyle birlikte köye döner.

- " Eeee kardeş kimlerin selamını getirdin?
- " Valla arkadaşım Ümmeti Muhammed'(sav)in selamı var sana

Kéan aRs
08-30-2007, 12:07 PM
Öğretmen yazılı yoklama yapacaktır.

*- Kalk bakalım kızım adın ne?
*- Kevser Hocam
*- Hımmm. Güzel. Oku bakalım kevser suresini o zaman
Arkadaş okuyamaz . ve alıp oturur sıfırı
*- Oğlum sen kalk bakiim adın ne?
*- Fatih hocam.
*- Güzel oku bakalım Fatihayı o zaman
Bu arkadaşlarınında sıfırı alıp oturmasıyla sınıftaki öğrenciler iyice tırmıştır.
*- Olum kalk ayağa söyle bakalım adın ne?
*- Şeeey hocam.. Kem küm
*- Oğlum bi adın yokmu senin söylesene
*- Hocam benim adım yasin ama arkadaşlar aralarında suphaneke der bana

Kéan aRs
08-30-2007, 12:07 PM
KENDİMİZE UYARLADIM
Mehmet Bey(BAKAL) 97'sinde. Ferhat Bey(TOSUN) ise 93'üne erişmiş. Yıllardır dostlukları devam etmekte. Bir gün mehmet ,ferhat'in evinde yemeğe davet edilmiş.
Mehmet'in Dikkatini çekmiş, ferhat karısına hitap ederken "gülüm", "hayatim", "balım", "tatlım', "şekerim", "sevgilim", "rûhum", gibi laflar kullanıyor.
Bir ara karısı mutfaktayken yine, "bir tanem, nerelerdesin, yemeğin soğuyacak" demiş. Mehmet dayanamamış:
-Yahu dikkat ediyorum, karına ne iltifatlı laflar ediyorsun... ballar, şekerler... Bunca seneden sonra olacak şey değil, bravo sana, demiş.
Bizim ferhat şöyle bir arkasını dönüp karısının hâlâ mutfakta olduğundan emin olduktan sonra:
-Sorma kanka demiş. Ne balı şekeri, 10 yıl oluyor bizim hâtunun adını unuttum. Bir türlü çıkaramıyorum.

Kéan aRs
08-30-2007, 12:07 PM
bunlarda fıkra değil ama idare edin işte:..:::::::: anne kızını över.....Kızımı ne doktorlar, ne mühendisler istedi. Bizde baktık evde kalacak,size verelim dedik, berber bey oğlum!..
spiker hava durumunu sunar...Avrupadan gelen soğuk hava dalgası, ülkemizi etkisi altına aldı.. Yok abi, Avrupa bizi sevmiyor işte, kabul edelim artık!..
bufeciden nasihat....Sigaraya ayrı, içkiye ayrı paramı veriyorsun. Tütün kolonyası iç...

Kéan aRs
08-30-2007, 12:07 PM
Kamuflaj
Askerde kamuflaj dersi veriliyor.Boş bir oda ve içinde sadece bir çuval.Askerlere bu tip bir mekanda nasıl kamufle olurlar dıye soruyorlar.Ve askerlerı teker teker odaya alıyorlar.Komutan odaya giriyor ve çuvala vuruyor.. Hav hav hav. Komutan aferin diyor köpek çuvalı.Diğeri giriyor.Komutan odaya girip çuvala vuruyor, miyav miyav.. Komutan yine beğeniyor.. Böyle on onbeş çuval geziyor. Hepsi çok iyi taklit yapıyorlar... Enson odaya tekrar giriyor.çuvala vuruyor ses yok... Daha sert vuruyor gene ses yok, tekme, tokat, tahta, tüfek, ses yok... Askerlere emir veriyor iyicene tekmeleyin... Beş dakika sonra da ince, bitkin bir ses: "Patateeeeeees da Patateeeeeees!!!"

Kéan aRs
08-30-2007, 12:07 PM
Kamyon Şoförü
Bir kamyon şoförü 30 kişiyi ezerek öldürmüş. Mahkemeye çıkmış. Hakim sormuş,anlat bakalım nasıl oldu. Şoför anlatmaya başlamış. Kamyonla yokuştan aşağı inerken arabamın fireni patladı benimde durmam için sağa veya sola çarpmam gerekiyordu. Sağ tarafta küçük çocuk, soltarafta da 30 kişi vardı. Bende sağ tarafa çarpmaya karar verdim demiş.Hakim de sinirlenerek sormuş. E o zaman nasıl 30 kişiyi ezdin. Kamyon şoförüde: ben ne yapayım çocuk birden bire karşıya geçti demiş.

Kéan aRs
08-30-2007, 12:08 PM
Iki sevgili bir agacin golgesinde otururlar.Delikanlinin tatli sozleri arasinda bir ara kiz sevgilisinin kulagina fisildar :
-Sevgilim sana apandist ameliyati oldugum yeri gostereyim.
Delikanlinin gozleri parlar.
-Goster canim goster.
Kiz eliyle uzak bir yeri gostererek :
-Bak su ilerde gorunen sari bina var ya, onun ucuncu kati....

Kéan aRs
08-30-2007, 12:09 PM
Meslek
Birinci sınıfa başlayan çocuklara öğretmen, babalarının mesleklerini soruyordu :
-Söyle bakalım Tuna, baban ne iş yapıyor? Tuna :
-Otobüsleri kaldırıyor efendim, dedi. Bir sıra önde oturan bir çocuk yanındaki arkadaşına yavaşça sordu:
-Pekiyi anlayamadım, neymiş babası? Arkadaşı büyük bir saflıkla cevap verdi:
-Vinç miş, vinç!

Ayakkabı
Bir Kırşehirli ayakkabı almak için mağazaya gitmiş. Denediği ve beğendiği ayakkabılardan birisinin ayağını sıktığını söylemiş. Mağaza sahibi de 'Bir hafta sonra açılır' demiş. Kırşehirli, 'İyi o zaman, ben bir hafta sonra gelip alayım' demiş.