Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Sadık Altınkaynak


Shekil
08-22-2007, 11:34 AM
Acılar

Her yürekte yan yanadır
Sevinçler ve acılar
Büyük doğumların habercisidir
Büyük sancılar
Acıların en beteri
İçi yanarken susmakmış
Acı çekebilmenin şartı
Cesur olmakmış
Büyük iş yapanlar
Büyük acı çekerler
Acılar davetsiz gelirler
Acı çekenin halini
Acı çekenler bilirler
Acı bazen ustadır eğitir insanı
Bazen değirmendir öğütür insanı
Tatlı bir yanı da var bazı acının
Genelde korkutur ürkütür insanı
Çeşit çeşittir acılar
Acıların en tatlısı isot acısıdır
En acısı –Allah vermesin- Evlat acısı
En unutulmazı kuyruk acısı
En asili aşk acısı
En yakıcısı hasret acısı
En zora gideni ihanet acısı...
Acının zevali lezzet
Lezzetin zevali acıdır
Sevmek tüm acıların ilacıdır.

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:34 AM
Af Et Ya Rab

Günahlarım dağ misali
Bu mücrimin nola hali
Şahit olur ağzı dili
Sen Rahimsin affet Ya Rab

Günahlarım bini aştı
Kulun azdı yoldan şaştı
Göz yaşlarım akıp taştı
Sen Ğafursun affet Ya Rab

Günahım çok sevabım az
Günahı sil sevaba yaz
Gece gündüz etsem niyaz
Sen Rahmansın affet ya Rab

Boynumda yük günahlarım
Huzurunda utanırım
Af etmezsen ben yanarım
Sen Settarsın affet Ya Rab

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:35 AM
Akil

Akıl altın bir taçtır
Herkes akla muhtaçtır
Akılsız dosttan akıllı düşman evladır
Akılsız dost her zaman başa beladır
Akıllı her söylediğini düşünür
Amma her düşündüğünü söylemez
Akılsız konuşmuş olmak için konuşur
Nerede susup nerede konuşacağını bilemez
Akıllı güzel bakar güzel düşünür hoş görür
Akılsız dolu bardağı bile boş görür
Akıllı affedicidir her kusuru görmez
Köprü kurar etrafına duvar örmez
Güneş gibi ışığını istenmeden verir
Sevgi havuzunda sudaki buz gibi erir
Akılsız inatçıdır pireyi deve yapar
Güzelliği görmemek için gözünü kapar
Gece gibi güzellikleri örter gizler
Paylaşmayı bilmez hep nefsini izler
Akıllı güzelliği dışta değil içte arar
Her işinde mutedildir orta karar
Akılsız mazrufa değil zarfa bakar
Fevridir hırsla herkese verir zarar
Şöyle derdi bizim rahmetli nine:
“Akıl tace zerine, sere herkesi nine”
Yani; “Akıl altın taçtır” onsuz olmaz
Allah vergisidir “Her kafada bulunmaz”

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:35 AM
Ana Yurt

Anayurt

Yaradan Adem’ i
Yoktan var etti
O’ na ilminden
Esmayı öğretti
O’ na secde etsinler diye
Meleklere emretti
Sonra eş olarak
Havva’ yı halk etti
İşte
Bu noktadan başladı
İnsanlık tarihi
İşte
Bu noktada ters döndü
Beşerin talihi
Lain iblis
Kandırınca Havva'yı
Yedirdi O'na
Nehy-edilmiş ayvayı
Adem de
Yalnız bırakmamak için O'nu
Isırdı yasak meyvayı
İşte
O anda kaybetti davayı
Veda ettiler
Anayurt Cennet' e
Sürüldüler
Dünya denen gurbete
Kaçarsak nehî-den
Uyarsak emir-e
Tekrar kavuşabiliriz
O kutlu ve mutlu yere

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:35 AM
Arzuhal



Cumhurbaşkanlığı yüce katına
Sayın Ahmet Necdet SEZER’ in âli zatına
Mağduriyetimi bildirir arzuhalimdir
Haksızlığa uğramak yargısız ölümdür
Bendeniz Van Erciş’ ten bir garibanım
Ne evim var ne arabam ne de hânım
Otuz yıl çalıştım devlete sadakatle
Korudum devlet malını pür dikkatle
Bunca yıl kaymakamlık müfettişlik yaptım
Kula kul olmadım sadece Hakka taptım
Kimse kötü demedi ne yüzüme ne arkamdan
Şoke oldum kararnamem dönünce makamdan
Nihayet Genel Müdür olacaktım Arsa Ofisine
Ömrümce karışmadım kimsenin etlisine sütlüsüne
O yüzden beklemiyordum “Uygun Görülmemeyi”
O yüzden sindiremiyorum içime bu muameleyi
Sonunda dayanamayıp sordum sebebini Makam-ı Âliden
Gelen cevapla bir kere daha şaşırdım sahiden
Buyurmuşlar “Ofisin yaptığınız görevlerle ilgisi yok”
O halde Vali olabilirim zira görevimle ilgisi çok
Sonra talip oldum Denizcilik Müsteşar Yardımcılığına
Maalesef yine uğradım “adeta” ırk ayrımcılığına
Bir kere daha atanmam uygun görülmedi
Vekâletten asalete geçmeme izin verilmedi
Yoksa bunca atananlar “Beyaz Türk” ben zenci miyim
Onlar efendi de ben Çankaya kapısında dilenci miyim
İstirham ediyorum dosyama bir daha bakınız
Hangi görevlere uygunsam bir yeşil ışık yakınız
Bir bülbülü nâlanım çektiğim hep dilimdendir
Sürçü lisan eylediysem uğradığım zulümdendir
Hatalıysam bağışlayın lütfen bakmayın kusuruma
Bir cevap bahşedin şu kısacık basit soruma
Arşı âlaya dayandı feryadım figanım ahım
Lütfedip söyleyin nedir hatam noksanım günahım




Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:35 AM
Asrın Depremi

Hırsızlık yolsuzluk zulüm dizboyuydu
Heryerde ahlaksızlık fuhuş...işte sonuç buydu
Şarkılarda türkülerde bile ahlaksızlık hakimdi
Bu ülke bu insanlar bizim olamaz... bunlar kimdi
Burası Türkiye mi Sodom mu Gomore mi?
Şarkılar söylüyorduk milletçe 'Neremi neremi'
Neden yaşadık biz bu afeti boş yere mi?
Hayır... adım adım davet ettik biz bu depremi
Sene doksan dokuz on yedi Ağustos saat üç tü
Ülkeyi sarsan yedi onda dört şiddetinde bir güçtü
Yerle bir olmaya yetti kırkbeş saniye
Milletçe yenildik deprem denen caniye

Kur'an dyor ki; 'Öyle bir musibetten sakının ki
Gelince sadec zalimleri vurmaz'
Onlar da müstehak olur o masumlar ki
Zulme karşı ahlaksızlığa karşı durmaz

Fetva verdirdik kadere bir gece vurdu bizi deprem
Ne yangın ona benzer ne sel ne veba ne verem
Tutar bir damarından yeri yerinden oynatır
Burkar yürekleri ta derinden hoplatır
Bir anda altını üstüne getirir yerin
Artık bini bir paradır acının kederin
Yıkıldı memleket Eskişehir'den ta İstanbul'a
Böyle acı göstermesin Rabbim hiçbir kula
Her yerde enkaz feryat her can pazarı
Yerle yeksan oldu Yalova İzmit Adapazarı
Ölü sayısı on bini yaralı kırk bini aştı
Sanki atom bombaları atılmış bir savaştı
Analar yavrusunu yitirmiş yavrular ana-babasını
Sarmak için bize güç ver Rabbim bu deprem yarasını
Esirge ülkemizi böyle bir afetin tekrarından
Ayırma bizi doğruluk dürüstlük insanlık ikrarından

Sadık ALTINKAYNAK
Ağustos-1999

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:36 AM
Aşk Çeşitleri

Aşk Çeşitleri

Çok çeşidi vardır aşkın
Ben deyim on sen de on’u aşkın
Hepsi de deli divane eder
Dolandırır şaşkın şaşkın
En basit aşk klasiktir
Taraflar karşılıklı ilan-ı aşk eder
Bu aşkta bir şey eksiktir
Heyecan aranmaz herşey tek düze gider
Bir de platonik aşk var
Aşığı tek taraflı yakar
Bir taraf cayır cayır yanar
Diğeri olmaz bundan haberdar
Bir çeşidi de psikopatiktir
Aşığı adeta çıldırtır
Kırmızı görmüş boğa gibi
Sağa sola saldırtır
Bir de kara sevda vardır
Akıllara ziyandır
Sevenin hayatını karartır
Melankolik yapıp yüreğini kanatır
Realist aşıklara gelince
Hiçbir şey gizlemezler birbirlerinden
Dobra dobra söylerler sevince
Romantik aşıklar hep el ele göz gözedir
Dillerinde şarkılar baş başa diz dizedir
Sembolik aşkta göz görmez dünyayı
Her neye baksa onda yari görür
O’nunla oturur onunla kalkar onunla yürür
Elektronik aşk elektrik gibi çarpar
İnsanı telefon bilgisayar manyağı yapar
Saatlerce mesajlaşır çetleşir
Birbirini görmeden haberleşir dertleşir
Yıldırım aşk ilk görüşte vurulmaktır
Tez zamanda kavuşup durulmaktır
Otantik aşk ise tarihte kaldı
Leyla ile Mecnunun Kerem ile Aslının
Ferhat ile Şirinin aşkları birer masaldı
Çeşidi çok olsa da her aşk kişiye özeldir
Hele mevsim baharsa sevmek güzeldir

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:36 AM
Ayrılık Ateşi

Ayrılık ateşi yaktı gönlümü
Bu ateş sönmez hasret bitmeden
Zaman zaman aratıyor ölümü
İflah olmam sevda baştan gitmeden

Vuslattır ancak ayrılığın ilacı
Ayrılık sızısı ölümden acı
Üç vakte kadar gelecek dedi falcı
Geleceksen gel ecel yetmeden

Bilirim gurbette ben yanarım sılada sen
Ya ben sana gelsem ya da sen gelsen
Yollara çıksan pencerede beklesen
Gelirim bir sabah horozlar ötmeden

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:36 AM
Bakışın Ok Gibi

Bakışın Ok Gibi


Bakışın ok gibi deldi sinemi
Hançere hiç lüzum yok vurman için
Ben deva beklerken geldi sitemi
Yar sende merhamet yok derman için

Beni benden alır fettan gözlerin
Başımı döndürür o şuh sözlerin
Gülüşün fevkinde bütün hazların
Söz demeye yüzüm yok kalman için

Dudaklar gülerken içim kan ağlar
Simsiyah saçların yolumu bağlar
Hasretin ateşi kalbimi dağlar
Fayda etmez gerek yok sarman için

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:36 AM
Bakışların

Bakışların

Aklımı başımdan aldı gözlerin
Vurdu yüreğime ok bakışların
Divane eyledi şirin sözlerin
Alemde emsali yok bakışların

Sensiz tadı yok yaz bahar kışların
Haline düştüm yuvasız kuşların
Gösterme başkası bilmez kadrini
Yanımda kıymeti çok bakışların

Fevkindesin övgünün alkışların
Kül etti beni içten yakışların
Hançer gibi deler kor gibi yakar
Yaşatır şok üste şok bakışların

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:36 AM
Bir Daha

Akdeniz kıyısındayım garip tenha
Dalgaları dinliyorum akşamdan sabaha
Kıyıya hışımla vuran her deli dalga
Beynimde yankılanır bir daha bir daha

Ne uyku kaldı bende ne iştaha
Ne tebessüm kaldı ne kahkaha
Sabaha dek dua ettim Allah'a
Gurbette yalnız koyma bir daha

Neyleyim kaderim bu müfettişim
Hep evimden barkımdan uzakta işim
Daim gözümde tüter çocuklarım eşim
Hasretle yanarım bir daha bir daha

Gazipaşa demişler bu gurbet diyarına
Gurbet bu biter mi bu günden yarına
Can mı dayanır şu gurbet efkârına
Her gün yeniden ölürüm bir daha bir daha

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:36 AM
Bir Ömür Böyle Geçti

Bir Ömür Böyle Geçti


Bunca senedir olmadı kârım
Ömrümün baharı yel gibi geçti
Bir selam bile vermedi yarim
Geldi yanımdan el gibi geçti

Yedi kat göklere çıktı feryadım
Boşandı göz yaşım sel gibi geçti
Bu fani dünyadan bir tat almadım
Koskoca bir ömür yıl gibi geçti

Seni bulmak ümidiyle zalim
Ömrüm kapılarda kul gibi geçti
Nihayet karıştı toprağa tenim
Her gelen üstümden yol gibi geçti

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:36 AM
Bülbülden Güle

Bülbülden Güle

Duydum ki hastalanmış nazlı yarim
Başım döndü bulutlandı gözlerim
Bir geçmiş olsun bile diyemedim
Boğazımda düğümlendi sözlerim

Dilerim Mevlâ’dan ciddi olmasın
Hep gülen yüzün sararıp solmasın
Mutluluk diyarı şen yuvamıza
Acı keder hüzün hiç uğramasın

Haktan gelene diyemeyiz niçin
Hastalık da sağlık da bizim için
Dualarımız her zaman seninle
Devasız dert yok rahat olsun için

Daha yaşanacak günlerimiz var
Bülbül gül olmadan sanma ki yaşar
Allah’ım gülü bülbüle bağışla
Gül yurdu gönlümü etme tarumar

Sadık ALTINKAYNAK
Eylül-2002

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:37 AM
Büyük Davet

Yüce Mevlam sen çağırdın ben geldim
Bütün varlığımla dergâhına yöneldim
Bağışla günahım lütfu kereminle affet
Esirge nâr-ı cehimden Cennetini lutfet

Dünyanın dört yanından kopup geldi hacılar
Ak sakallı dedeler genç kardeşler bacılar
Her biri ayrı renk ayrı ırk ayrı dilden
Hepsi bir Allah’a niyazda aynı gönülden

Üstlerinde kefen misal ihramlar
Geride kalmış masiva günahlar haramlar
Terk edip gelmişler işi gücü evi barkı
Eşitlenmiş mevki makam zengin fakir farkı

Sanki kabirden döküldüler Meydan-ı Mahşere
Böyle eşitlik ancak orda nasip beşere
Kâbe güneş milyonlarca insan etrafında peyk
Tüm dillerde söz tek “Lebbeyk Allahümme Lebbeyk”

Tekbirler tehliller tesbihler dualar aminler
Kâinat efendisinin nurlu izinde mü’minler
Dönüyorlar etrafında tecessüm etmiş nurun
O Nur ki Arz’a izdişümüdür Beyt-ül Mamur’un

Misafir olmuşuz evinde Yüce Allah’ın
Bu duyguyla pervanesi olduk Beytullah’ın
Doyulmaz tavafa döndükçe dönmek istersin
Unutursun yaşamayı orda ölmek istersin

İlahi bu ne saadet ne lütuf ne kerem
İzin ver nasip kıl beytinde canım verem
Böyle ölüm bulursam yaşamayı istemem
Önümde Beytullah başucumda Havz-ı Zemzem

Çok şükür çıktık Arafat’a Vakfe’ye durduk
Kararmış kalbimizi gözyaşlarıyla yunduk
Arınmamız sürdü Müzdelife Vakfesiyle
Yer gök inledi hacıların “Lebbeyk” sesiyle

Sonra geçip Mina’ya şeytanları taşladık
Kurbanları kestik saç sakalı tıraşladık
İhramdan çıkıp yaptık Ziyaret Tavafını
Yedi defa dolandık Kâbe’nin etrafını

Yedi Şavt gidip geldik Safa-Merve arası
Nasıl ki gitmiş idi (Hz.) İsmail’in anası
Malumdur ki Say denilir bu gidiş gelişe
Yaradan bir sebep bir hikmet halk etmiş her işe

Hacer Ana su aramış bu yolda (Hz) İsmail’e
Rabbimiz Zemzemi buldurmuş Cebrail ile
Tahattur et bunu iç zemzemi kana kana
Ne niyetle içersen onu verir Allah sana

Bu minval üzere tamam olur hac farizası
Dökülür günahlar kazanılır Hak Rızası
Önce gitmeyen Medine’ye döner yüzünü
Ziyaret etmek için ol Resul-ü Güzini

Şimdi davet aldık kutlu belde Medine’den
Öylesine hafifledim kanatsız kuş gibiyim
Adeta gelmiş gibiyim dünyaya yeniden
Günah pasından kirinden kurtulmuş gibiyim

Göründü tüm ihtişamıyla kubbe-i Hadra
Şifadır hasret ateşiyle yanan her sadra
Sermest eder Mü’minleri bu nurlu abide
Tarifsiz sürur verir ehl-i iman her abde

“Sakın terki edepten” anıp Şair Nabi’yi
Kemal-i edeple kıl ziyaret Yüce Nebi’yi
Titrer insan görünce Ravza-i Mutahhara’yı
Çünkü sinesinde saklar Muhammed Mustafa’yı

Ayaklar tutmaz nabızlar durur heyecandan
Selat-u selamlar edilir yürekten candan
“Esselat-u vesselam-u aleyke ya Resulallah
Esselat-u vesselam-u aleyke ya Habiballah “

Ya Rabbi önündeyim şimdi Kabr-i Şerifin
Tarifi mümkün değil bu emsalsiz şerefin
Karşımda dostlarıyla Kâinatın Efendisi
İşte Ebubekir işte Ömer işte Kendisi

Geçsin tüm ömrüm bir lahza gibi huzurunda
Yıkansın günah yüklü kalbim havzı nurunda
Huzurundan hiç ayrılmam mümkün olsa tahakkuku
Mani buna sıradaki aşıkların hukuku

Ayrıldım hüznü keder içinde Efendimden
Ateş-i firakla geçmiş gibiyim kendimden
Elveda elveda Ey Resul-ü Kibriya
Şefaat et mahvetmesin bizi kibir ve riya

Gidiyorum ne yazık ki geldi vakti veda
Ruhum canım her şeyim olsun yoluna feda
Sen Fahr-ı Kâinat ben kapında aciz geda
Mahrum etma şefaatinden Dar-ı Ukbada a

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:37 AM
Canımsın

Canımsın

Çakıp geçme
Şimşek gibi
Sürekli aydınlat
Kara bahtımı
Güneşim ol
Tamamla eksik yanımı
Ortağım ol eşim ol
Bir görünüp bir kaybolma
Serap gibi
Kana kana gider susuzluğumu
Pınarım ol
Tamamla eksiğimi
Diğer yarım ol
Eşim ol karım ol
Ezelde beraber karılmış
Hamurumuz
Aynı topraktan yoğrulmuş
Çamurumuz
Sen ben olmuşsun
Ben sen olmuşum
Etim kemiğim
Kanımsın
Kısaca her şeyim
Canımsın

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:37 AM
Cenevar

Cenevar

Bizim oralarda
Canavara derler
Cenevar
Yıllar önce vardı
Şimdi gene var
Arada bir şenlendirir
Van Gölünü
Yakından gören yok
Gavurun dölünü
Neyin nesidir
Kimin fesidir
Erkek mi yoksa dişi mi
Tek başına mı gezer
Yoksa örgüt işi mi
Belli değil kabilesi aşireti
Kimi der Bırukidir
Kimi der Hertoşi
Kimi der tekdir kimi der ikidir
Bilmem kim kurcalar bu işi
Yoksa Bekiranlı mı
Ya da Kürhesini
Duyan var mı acep sesini
Bazısı der Hemoyidir
Bazısı der Celoyi, yok Celali
Diyorlar onun yüzünden
Azaldı İncikefali
Doğru mu yalan mı bilmem
Söyleyene vebali
Bir görünür
Bir kaybolur Cenevar
Gayet normal
Bunda garip olan ne var
İster erkek olsun ister dişi
Arada bir gezsin
Elcevaz Ahlat Erdişi
Hangi aşiretten olursa olsun
Seviyoruz onu canı sağ olsun

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:37 AM
Çare

Çare

Her derde devadır bilirim amma
Şifa Şâfi’dedir balda değildir

Çeşit çeşit meyveler ikram eder
Rızık Rezzak’tadır dalda değildir

Tuzlu deryada tuzsuz balık yersin
Esrar Halık’tadır balıkta değil

Sevenleri sevdiğine götürür
Kudret Kâdir’dedir yolda değildir

Kişinin kemali kelamda gizli
Kemal Kâmil’dedir dilde değildir

Her kapıyı açsa da mal ile servet
İzzet Malik’tedir malda değildir

Bülbülü inletip nâlan ettiren
Cemal Cemil’dedir gülde değildir

Başımıza gelir bin bir türlü hal
Dizgin Mukaddir’de elde değildir

Yunus gibi kalsan derya içinde
Necat Muin’dedir salda değildir

Naçar kalsan boyun eğme kullara
Çare Mâbut’tadır kulda değildir

Sadık ALTINKAYNAK
Eylül-2006

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:37 AM
Çatlasın Eller

Sevda bağında açan gonca gülsün
Yüzünde gamze gamze açılsın güller
Hiç solmasın yüzün daima gülsün
Ben gülü koklarken çatlasın eller

Gülü seven anlar dertli bülbülü
Aşk derinden yakar görünmez külü
Bir kere yanılıp seversen gülü
Sen mecnun olursun mekânın çöller

Yar yüzünde gamze olur saçılır
Sevdalı gönüllerde açan güller
O gelince bülbül gibi açılır
Yarin gıyabında lâl olan diller

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:37 AM
Çocuklar

Çocuklar



Gönül bahçemizin gonca gülleri
Mutlu yuvamızın şen bülbülleri
Solmasın gül benziniz asla solmasın
Şen şakrak gülüşünüz eksik olmasın

Hayat ağacının meyvesidir çocuklar
Bu günleri yarınlara taşıyacaklar
Biz ölünce onlar yaşayacaklar
Ömrümüzün devamı can çocuklar

Boş ve soğuk kalırdı kucaklar
Sürekli tütemezdi ocaklar
Öksüz viran olurdu sokaklar
Olmasaydı afacan çocuklar

Sevinçtir sonsuz neşedir çocuklar
Yürekte ılık bir köşedir çocuklar
Sakın kırmayın tuzla buz olurlar
Kristal birer şişedir çocuklar

Sanmayın çocuk küçük bir şahıstır
Mevla yadigârı büyük bağıştır
Sevgi tarlasına yağan yağıştır
Sağnak sağnak bir rahmettir çocuklar

Her çocuk ruhunda bir alem gizli
Her çocukta nakkaş bir kalem gizli
Çocuksuz evlerde bin elem gizli
Bir menba-ı saadettir çocuklar

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:37 AM
Dalkavuk

Dalkavuk

Bilir misin kime derler kimdir dalkavuk
Efendinin her sözüne evet der sallar kavuk
Efendi merkebe deve dese hindiye tavuk
Hiç itiraz etmez tasdik eder dalkavuk

Yerine göre eğriye doğru der doğruya yamuk
Efendi isterse pamuğa taş der taşa pamuk
Hatır için Aralık’a sıcak der Temmuz’a soğuk
Beyaza siyah siyaha beyaz der dalkavuk

Dilerdeniz birkaç kısa örnek verelim
Nasıl bir adammış dalkavuk görelim

Filozofun biri ne derse dalkavuk tasdik edermiş
Adam:
“Arada bir itiraz et iki kişi olduğumuz bilinsin demiş”

Bir bey dalkavuğuna “Sıfır nedir diye sormuş”
Dalkavuk:
“Sizin huzurunuzda benim durumum” diyormuş

Kral ok atmış bir ördeğe ok kayıp gitmiş boşluğa
Sonra vurdum mu diye dönüp sormuş dalkavuğa

Bakmış yalan olacak eğer dese vurdunuz
Demiş:
“Ördeği bağışlamak lütfunda bulundunuz”

İşte böyle herkesin nabzına göre verir şerbeti
İki cihanda rezilliktir dalkavuğun akibeti

Sadık ALTINKAYNAK
25.06.2004

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:38 AM
Değişmez Yasa

Değişmez Yasa


Aziz dostum ömür bir nefes kadar kısadır
“Her nefis mevti tadacak” değişmez yasadır
Ötede tek geçer akçe ameli salihtir
Ne mal mülk ne makam ne para dolu kasadır

Çoğu kimse bu dünyayı kendine dert etti
Gün geldi dünyayı da dertleri de terk etti
Ölmeyecek gibi gezerken çayır çimende
Şimdi üzerinde çayır çimenler bitti

Sadık ALTINKAYNAK
EKİM-2004

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:38 AM
Deniz Tutkusu

Zaman zaman soruyorlar bendenize
Şiir yazdın mı denizcilik üstüne denize
Yazayım yazmasına da deniz sığmaz dizelere
Ancak konu olur hikâyelere filimlere dizilere
Deniz sere serpe uzanmaktır altın sarısı kumlara
Deniz “rastgele” demektir sefere çıkan balıkçılara
Dalıp uzaklara gitmektir bir martının kanadında
Gelecek yolcuyu beklemektir bir iskelenin ucunda
Bazen yunustur ya da deniz kızı gemilerle yarışan
Bazen duygudur dalgalarla alabora olup karışan
Bazen hasret bazen gurbet bazen vuslat demektir
Deniz özgürlüktür maceradır uzaklara gitmektir
Kimi zaman dönüşü belirsiz hüzünlü bir vedadır
Kimi zaman ayrılık sonrası tatlı bir merhabadır
Göz alıcı yakamozdur mehtaplı *******de
Sonsuzluk duygusudur şiirlerde hecelerde
Denizciler için “Dönülmez akşamın ufkudur”
Tüm zorluğuna rağmen vazgeçilmez bir tutkudur
Evet deniz bir tutkudur anlatılmaz yaşanır
Denizci zamanla değil hasretlikten yaşlanır

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:38 AM
El-Halim

El-Halim

“El-Halim” i sıfat yapmış kendine Mutlak-ı Ezel
Kabaran öfkeyi “hilm” de eritmek ne güzel
Halim ol yumuşak akan sular gibi
Yıkma etrafını azgın akan seller gibi
Bağ bahçe sulanmaz sel sularıyla
İnsan felakete sürüklenir öfke yularıyla
Kalp kırar öfkeyle söylenen her söz
Kırılan gönülde bırakır derinden bir iz
Öfken kabarınca bunu düşün inceden ince
Düşün ki pişman olmayasın öfken geçince
Çünkü gönül sarayıdır Rabbi-Rahim’in
Gönlüne nüzul eder O Sultan mü’minin
Bilmeden kırdıysan bir kalbi helallik dile
Kalmasın kırılan kalpte bir çizik bile
Hak nazar ettiğinde bir kırık görmesin gönülde
Yoksa nazar etmez yüzüne mahşer gününde
Öfke denen zaaf unutturur bunları insana
Öfkeni “hilm” de erit ki zarar vermesin sana

Sadık ALTINKAYNAK
Aralık-2006

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:38 AM
Erciş'e Erdiş Derler Ercişte

Neye ne derler Erciş'te? Hele bir SOR.
Tatlıya ŞİRİN derler tuzluya ŞOR.
Patatese KARTOL, acemiye TOR.
Kayısı yemeğiyle yerler ERİŞTE
Erciş'e de ERDİŞ derler Erciş'te.

Tülbente LEÇEK, sopaya DEĞENEK,
Götüre APAR, Böbürlenmeye ŞİŞMEK,
Dişi mandaya MADEK,şakaya HENEK,
Tandır demirine HEÇİRDEK derler Erciş'te.

Elbiseye ESBAP, pantolona PANTOR,
kesere KERKİ, satıra SATOR,
Miskete ĞAR,topaca ise HOL,
Kızınca ihtiyara KEFTOR deler Erciş'te.

Demin BAYAK, geçen seneye BILDIR,
Çabuk TEZ, evvelkisene İLİŞİR,
Çorbaya ŞORBA, Türkiye YIR derler,
Bulgur pilavıyla ÇILBIR yerler Erciş'te.

Bataklığa ÇILHAN, gömleğe MİNTAN,
Kilota TUMAN, entariye FİSTAN,
Dam örtüsü kalın ağaca KERAN,
Yağmur oluğuna şoratan derler, Erciş'te.

Kuyruğa POÇİK, çökeleğe CACIK,
Kambura KUZİK,biraza BİKIRTİK,
Tay'a KURİK derler kediye PİŞİK,
Tekmeye TEPPİK, terliğe ŞİPPİK deler, Erciş'te.

Mandaya CAMIŞ, buzağıya BIZAV,
Pilice FERİK, BİCINCIK da biraz,
Lahanaya KELEM, kız coçuğuna KAZ,
Zavallıya ise BELANGAZ derler Erciş'te.

Özüm YEKE, kendim demek,
Hatırlamaksa YADINA GELEK,
Tenezzül etmeye YENDİR ETMEK,
Düğüne TOY, şüpheye GÜMAN derler Erciş'te.

Maşrapaya ŞERBİK, eşarba ŞARPA,
Kendire ÇEDENE,bebeğe KÖRPE,
Nasıla NECE, güzele HOŞ derler,
Cevizli, çedeneli KELEDOŞ yerler Erciş'te.

Kız kardeşe BACİ, dünüre HINAMİ
Teyzeye EZZE, halaya BİBİ,
Eşiğe ŞIPANA, tepisye SİNİ,
Küçük iskemleye de KÜRSİ derler Erciş'te.

Çamaşı leğeni TEŞT, basmaya ÇİT
Övendire HARAZA, ödeşmek FİT,
Kış günlerinde HALİM AŞI yerler,
Tuzlu un helvasına MIRTOĞA derler Erciş'te.

Merdane KINDIRAK, kovaya SATIL,
Küçük soğan KISKA, fideyeyse ŞİTİL,
Sabah kahvaltıda CINGIRTMA yerler,
Yumurtalı helvaya böyle derler Erciş'te.

Köre HAFIZ derler dazlağa KEÇEL,
Sağıra KAR derler, aptala AVEL,
Dilsize LAL derler hileciye DEĞEL,
Bazen KEŞKE, bazen HALİSE yerler
Rüyaya DİŞ, Erciş'e ERDİŞ derler Erciş'te.

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:38 AM
Erdiş'in Kargışları

Erdişin K´arg´ışlar


Eskiden zor geçerdi Erdiş’in kışları
Ondan da fenaydı k´arg´ışları
Malum Erdişliler bedduaya kargış der
Babalardan çok analar kargış eder
Derler,”Babanın bedduası arşa gider
Ana kargış ederse önüne sütü geçer”

İster evlada edilsin ister ele
Bu laflar ağza alınır mı bak hele:

“Oğul oğul vurucun atlı gele...
Kan kusasan, cigerin ağzınnan gele...
Makine altında kalasan...
Kırti kırti olasan...
Kanın içeren dola...
Muradın gözünde kala...
Toh yedigin bayram günü ola...
Yaz gününde ayrana
Kış gününde yorgana
Ahrette imana
Hasret kalasan...
Be murad olasan...
Gün ekmeğine muhtaç kalasan..
Eyi gün görmeyesen...
Torba alıp dilenesen...
Bir gün toh yemeyesen...
Başın duran yerde ayağın taşa deymeye...
Gelesen bin türlü derde kaşığın aşa deymeye...
Evin harap ola, ocağın söne...”

Şimdi var mı bilmem eskiden böyleydi kargışlar
İnşallah son bulsun alsın yerini alkışlar
Bırakalım bu fena sözler geçmişte kalsın
Bunların yerini iyi dilekler dualar alsın

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:38 AM
Eskimeyen Şehir

Eskimeyen Şehir

Sen eski değil eskimeyen şehirsin
Sen maziden istikbale akıp gelen nehirsin
Frigya’dan bu güne okunan bir şiirsin
Sen eski değil eskimeyen şehirsin
Pek çok şehirlere sultansın pirsin

Bir çay içmek Porsuk kenarında adalarda
Gezdirir insanı farklı iklim farklı rüyalarda
Adın Es-Es diye çınlar stadyumlarda
Sen eski değil eskimeyen şehirsin
Pek çok şehirlere sultansın pirsin

Antik çağların mirasını omuzlayıp geldin
Sade bugün değil sen her çağda güzeldin
Bağrında yetişti Yunus, Hoca Nasreddin
Sen eski değil eskimeyen şehirsin
Pek çok şehirlere sultansın pirsin

Kadim olduğundan diyorlar Eskişehir
Üstün bor-lüle taşı, altın sıcak sudan bir nehir
Sendeki zenginliği güzelliği kıskanır her şehir
Sen eski değil eskimeyen şehirsin
Pek çok şehirlere sultansın pirsin

Kıdemine şahittir Yazılıkaya-Midas
Sinende barınır ata yadigârı pek çok miras
Seni başkalarıyla edemem kıyas
Sen eski değil eskimeyen şehirsin
Pek çok şehirlere sultansın pirsin


Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:38 AM
Gecenin Rengi

Gecenin Rengi

Gece saçlarından almış rengini
Arasam dünyada bulamam dengini
Gönlüm kin fukarası sevgi zengini
Her yana bu sevgiyi yaysam diyorum

Gündüz gözlerinin parıltısıyla ışır
Bakışın mecnun eder aklım karışır
Gülüşünde dünya sulh olur küsler barışır
Her yüreğe barışı koysam diyorum

Varlığınla ısınır yaz olur kışlar
Teker teker döner göç eden kuşlar
Seni taltife yetmez bütün alkışlar
Yüreğimi buket yapıp sunsam diyorum

Duruşunda bir efsun gülüşünde bir sihir
Sevgi dudaklarından süzülen bir nehir
Az gelir dünyayı versem sana mehir
Yıldızları ayağına sersem diyorum

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:38 AM
Gemileri Yakmadan

Dönüş yok artık demiştim bir şiirde
Çünkü yakmıştım tüm gemileri
Sanki buna cevap buldum başka bir şairde
Diyor ki; “Endülüs’e varılmadan gemiler yakılmaz.”
Şair duygularla konuşur kusuruna bakılmaz
Hale göre söz sadır olur şairden yazardan
Biz başka gözle bakmışız, O bakmış başka nazardan
O’ da haklı gemiler yakılmaz hedefe varmadan
Aksine şişirip yelkenleri kürek çekmeli durmadan
Deniz azgın yol uzak tekne küçük olsa da
Azmetmeli varmak için menzili maksuda
Zira düşman uyumaz su uyusa da
Her an alesta bekler bir pusuda
Gevşemek yok kardeşler dayılar emmiler
Henüz Endülüs görünmedi ufukta
Yakmayalım daha bize lazım bu gemiler
Varacağız hedefe belki akşama belki kuşlukta

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:39 AM
Gönlüme Yasak Bıraktım

Gönlüme Yasak Bıraktım


Gözlerine gönül gözüyle baktım
Gönlümü gözünde tutsak bıraktım
Aslında sevdadan aşktan uzaktım
Aşkı gözlerinde tutsak bıraktım

Takılıp sevdanın silik izine
Bilmeden dalmışım aşk denizine
Melül mahzun bakıp güzel yüzüne
Gönlümü gönlünde tutsak bıraktım

Sevda değil sanki aşk oyunuydu
Güya seviyordun sevgin bu muydu
Habersiz gidişin bağrımı oydu
Sevdanı beynimde tutsak bıraktım

Aşık azat kabul etmez tutsaktır
Mutluluk aşığa sanki yasaktır
Arada gelse de ağır aksaktır
Bu yüzden gönlüme yasak bıraktım

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:39 AM
Haberin Var mı?

Haberin Var mı?


İşçim köylüm vatandaşım diyenler
Vatandaş kan ağlar haberin var mı?
Şampanya patlatıp havyar yiyenler
Vatandaş aç gezer haberin var mı?

Memur işçi bulamaz ay başını
Aldığı gün tüketir maaşını
Utanır gösteremez göz yaşını
İçine akıtır haberin var mı?

Maaş yedi milyon kira beş milyon
Kalanı çoktan yuttu enflasyon
Yama tutmaz oldu üstündeki don
Şimdi çıplak gezer haberin var mı?

Ekmeğine katık eder soğanı
Bulamaz yanında bir tas ayranı
Çoktan unuttu düğünü bayramı
Yüzü gülmez oldu haberin var mı?

Yapıştınız sırtına kene gibi
Kemeri sıktınız mengene gibi
Çadırlarda yaşar çingene gibi
Evi yok barkı yok haberin var mı?

Epeydir sofradan eti kaldırdı
Ekmeğini haramiye çaldırdı
Sonunda dayanamadı çıldırdı
Artık her gün bayram haberin var mı?

Sadık ALTINKAYNAK
Ağustos-1995

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:39 AM
Hasret


Hasret

Senden uzaktayım başka diyarda
Ya sen gel sevdiğim ya ben geleyim
Mutluluk aramam başka bir yarda
Ya sen gel sevdiğim ya ben geleyim

Gönen’i geçtim şimdi Manyas’tayım
Hasretin derdiyle her gün hastayım
El güler oynar sanki ben yastayım
Ya sen gel sevdiğim ya ben geleyim

Bu ayrılık artık canıma yetti
Üç haftada ömürden üç sene gitti
Çoğu geçti amma sanma ki bitti
Ya sen gel sevdiğim ya ben geleyim

Öyle bir hasret ki tarife gelmez
Gurbete düşmeyen hasreti bilmez
Boşuna bekleme ayrılık bitmez
Ya sen gel sevdiğim ya ben geleyim

Her akşam ah çekip seni ararım
Hayalinle hülyalara dalarım
Hasretinden cayır cayır yanarım
Ya sen gel sevdiğim ya ben geleyim

Senden ayrı yaşamayı neyleyim
Bir name yaz meramını bileyim
İstemezsen bu hasretle öleyim
Ya sen gel sevdiğim ya ben geleyim

Sılaya kavuşmak her şeye değer
Vuslatın zevkine biçilmez değer
Sen de hasret yetti diyorsan eğer
Ya sen gel sevdiğim ya ben geleyim

Sadık ALTINKAYNAK
Ağustos-1995

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:39 AM
Hasret Türküsü

Hasret Türküsü

Ne güzeldir Can Erdiş’im
Kaç yıl oldu görmemişim
Harda menim can yoldaşım
Senelerdir görmemişim

Ayran aşi helim aşi
Yandi yüreğimin başi
Heliseyi keledoşi
Ne zamandır yememişim

Kara üzüm şor balığı
Vurdun yüreğime dağı
Unuttum kengeri cağı
Çok zamandır yememişim

Ağyolunnan Zırnekola
Yürüseydik biz kol kola
Zalim gurbeti yok ola
Senelerdir görmemişim

İskele Yekmal Hergini
Unuttum gölün rengini
Oldum dertlerin zengini
Kaç yıl oldu görmemişim

Örene İrşat Purulmak
Ne zor imiş ayrı kalmak
Ölümden farksız ayrılmak
Senelerdir görmemişim

Çelebibağ Kasımbağı
Yüreğimde gurbet dağı
Oldum dertlerin yumağı
Kaç yıl oldu görmemişim

Heyderbeye Zortula bak
Gül tökülür yarpak yarpak
Burnumda tütüyor torpak
Senelerdir görmemişim

Hani cılbırnan keledoş
Yalan dünya sonu bomboş
Hasretlikten içim bir hoş
Kaç yıl oldu görmemişim

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:39 AM
Hasret Yanığı

Bakmayın rengimin karalığına
Tenim denizde değil hasretten yandı
Bakın ki şu bahtımın karalığına
Herkes beni zevk-u sefada sandı

Rengim bronz ben doğuştan yanığım
Her türlü derde mihnete tanığım
Bakın ki şu işin maskaralığına
Herkes beni zevk-u sefada sandı

Bakmayın yüzümün güleç olduğuna
Lokman çare olmaz feleğin vurduğuna
Kulak asıp müzevirlerin uydurduğuna
Herkes beni zevk-u sefada sandı

Eylül-2001

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:39 AM
Hayali Ellinci Yıl

Hayali Ellinci Yıl

Senin en çok gülüşünü severdim
Gülünce gamzelerin güller gibi açardı
Doyamazdım gül yüzünün seyrine
İhtiyar elden gider akıl baştan kaçardı

Senin bir de yürü-şünü severdim
Bir selvi dalı gibi salınarak gezerdin
Doyamazdım endamının seyrine
Bastığın yeri değil yüreğimi ezerdin

Şimdi derin çizgiler gamzelerin yerinde
O tatlı gülüşten artık eser yok
Hüzün bulutları dolaşıyor gül yüzünde
Sevdam aynı sevda onda hasar yok

Biraz aheste mi yürüyüşün ne
Selvi dalı biraz bükülmüş sanki
Hiç azaltmamış geçen elli sene
Sevdam hala aynı sevda inan ki

Sadık ALTINKAYNAK
Eylül-2006

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:39 AM
Hayat Koşusu

Her sabah yeni bir güneş doğar
Afrika’da
Bir ceylan koşmaya başlar
Aslana yem olmamak için
Her sabah yeni bir güneş doğar
Afrika’da
Bir aslan koşmaya başlar
Ceylanı yakalamak için
İster ceylan ol ister aslan
Herhangi bir canlı ya da insan
Sürekli koşman gerek yaşamak için
Her gün güneş yeniden doğar
Dünyada
Bir koşuşturma başlar
Bütün canlılar böyle yaşar
Yanlış anlama
“Hayat cidal değil muavenettir”
Aksini düşünmek Yaradan’a ihanettir
Bazen sen rızkına koşarsın
Bazen rızık sana koşar
Ceylan bir aslandan kaçar
Diğerinin sofrasına konar.

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:39 AM
Hırant'ın Ardından

Hırant’ın Ardından


Güpe gündüz vurdular gazeteci Hırant’ı
Bakmak lazım kime yarıyor bu ölümün rantı
Trabzon kaynaklı infaz olabilir mi rastlantı
Rahip Santaro’ nun kanı da burada aktı

Katil Ogün Samast henüz çocuk yaşta
Bu kanlı vahşetle memleket yasta
Suratından belli katil psikopat bir hasta
Birileri azmettirdi o zavallı kurşunu sıktı

Daha önce de yaşandı bu tür cinayetler
Gözler açıldı artık sırıtıyor art niyetler
Sindiremez milleti bu derin faaliyetler
Millet tekrar tekrar gördüğü filimden bıktı

Ayakkabısı delik fakat yüreği zengindi
Belli ki bir güvercin kadar tedirgindi
Türklerin güvercin vurmayacağından emindi
Ne yazık ki bu güveni sarsan birileri çıktı

Bu yurdun çocuğudur Türk Kürt Ermeni Çerkez
Kardeştir vatandaşlık bağıyla bağlı herkes
Aksini düşünenin kursağında kalsın bu heves
Hırant ardında bir kardeşlik meşalesi bıraktı

Sadık ALTINKAYNAK
Ocak-2007

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:40 AM
Huzur Adası

Huzur Adası


Göçmen kuşlar uzun göç yollarında
Durup dinlenirler bazı huzur adalarında
Olmasaydı yol üstünde sığınacak adalar
Aşılamazdı uçsuz bucaksız okyanuslar

İnsan oğlu konar göçer bu dünyadan ötekine
Uzun hayat yollarında hep muhtaçtır birbirine
Huzur adsı dostlar lazım sıkıntılı demlerde
Sığınacak limanlar lazım fırtınalı günlerde

Var mı yanında huzur bulacağınız dostlarınız
Var mı dar günlerde sığınacak limanlarınız
İhtiyaç duyduğunuzda gece vakti dost bir sese
Var mı çat kapı gidip içinizi dökeceğiniz bir kimse

Kaç dost huzur adsı selamet limanı buldu sizleri
Yanlarında oldunuz mu iyi günde kötü günde
Paylaştınız mı acıları mutluluk ve sevinçleri
Var mıydınız hastalıkta cenazede düğünde

Biliniz ki gerçek dostluk zor zamanda sınanır
Açık bulmak isterseniz siz de açın kapıları
Dosta kapanan kapılar kendi yüzünüze kapanır
Ötede iş görmez bu dünyanın makamları tapuları


Sadık ALTINKAYNAK
23.06.2004

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:40 AM
Huzuru Yakalar

Huzuru Yakalar

Her işin başına bismillah gelirse
Başına geleni kaderi bilirse
Bismillah dedikçe inşirah bulursa
Bir kişi o zaman huzuru yakalar

Geleni kaderi bilip de şükreden
Kaderi rızayla karşılar fikreden
Bilip de Halık’ı daima zikreden
Er kişi her zaman huzuru yakalar

Rızayı isteyen Mevla’ya yalvarsın
İsteyen duaya niyaza baş vursun
Mevla’ya inanan ümitsiz olmasın
Her kişi bir zaman huzuru yakalar

Sadık ALTINKAYNAK
08.11.2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:40 AM
IRAK

Başında savaş kuşları dönüyor Irak'ın
Ey Londra Ey Waşington Irak size çok ırak
Amma bize çok yakın
Petrol sizin olsun; Saddam sizin olsun
Masum halkın yakasını bırakın
Kan akmasın akmasın gözyaşı
Ey ehli iman ey ehli vicdan kalkın
Durdurun bu manasız sebepsiz savaşı
Kalkan olun bu belaya 'Siper edin gövdenizi
Dursun bu hayasızca akın'
Yönetenler mazeret uydurmayı bırakın
Zalimin yanında olmayın sakın ha sakın
Savaşın ayak sesleri geliyor; tak..tak..tak
Öyle kanlı bir savaş ki evlerden ırak
Liderlerin kimisi diktatör kimi manyak kimi korkak
Kadınlar dul, çocuklar öksüz- yetim kalacak
Yuvalar yıkılacak; binlerce ölü binlerce sakat
Bütün dünya karşı, kimse istemiyor bu savaşı...Fakat
Yine de durduramıyorlar buş oğlu Buş'u
Ne doluya sığıyor ne dolduruyor boşu
Nerede bitecek bu galibi olmayan koşu
Savaşın kartalı olmayın güvercini olun barışın
Bir yolu olmalı durdurmanın bu kanlı savaşın
Gelin ey liderler kini inadı bırakın
Çocukları yetim kalmasın Irak'ın

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:43 AM
İçme Kardeşim

Sayılmakla bitmez çoktur zararı
Söyle bana varsa bir tek yararı
Yakın eder uzak iken mezarı
Sigara muzurdur içme kardeşim

Bütün bedeninde yapar hasarı
Ciğerin kararır dişler sapsarı
Ömrünü törpüler ölüm hızarı
Hayatta ölümü seçme kardeşim

İçersen yalnız iç gelme yanıma
Sen canına kıydın kıyma canıma
Dumanın kokun siner her yanıma
Buralardan gelip geçme kardeşim

Sakın sözlerime gücenme e mi?
Hafife alıp ta bu sözlerimi
'İçen öldü, içmeyen ölmedi mi? '
Derler... Sen yine de içme kardeşim

Sadık sadakatle söyler sözünü
Sen sen ol zehirleme öz özünü
Ecel gelip kapatmadan gözünü
Kefeni elinle biçme kardeşim

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:43 AM
İhtiyarlık Şafağı

İhtiyarlık Şafağı


Bir aynada uyandım
Gençlik uykusundan
Doğdu ihtiyarlık şafağı
Ağaran şakaklarımdan

Heyhat... gitti gençliğim bir gecede
Ne de uzunmuş gaflet gecesi
Ruhum azapta aklım işkencede
İhtiyarlık hayatın en zor bilmecesi

Ak pak olmuş saçım sakalım
Bin bir sır saklı bu bilmecede
Sizde cevabı var mı bakın bakalım
Bence cevap zaman denen iki hecede

Nasıl da hiç uyanmadım
Ne kar yağdı saçlarıma ne de kırağı
Beyaza da boyamadım
Şaklarımdaki şu kefen beyazlığı
Gelip çatan ihtiyarlık şafağı

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:43 AM
İletişim Bozukluğu

İletişim Bozukluğu


Geçenlerde İnternette okudum
Şahsen çok ilginç buldum
Güya; bir anket yapılmış dünya çapında
Soru şu: “Dünyanın geri kalan kısmında
Yaşanan Gıda Maddesi Yoksunluğunda
Dürüstçe önereceğiniz Çözümleriniz
Ve Kişisel Görüşleriniz
Varsa Lütfen Acele gönderiniz “
Hiç katılım olmamış bu ankete
Düzenleyenler düşmüşler hayrete
Araştırılmış mesele aydınlanmış
Meğerse anket anlaşılmamış
Çünkü; Afrikalı bilmiyormuş “Gıda Maddesini”
Avrupalı ise “Yoksunluğun” manasını
Ortadoğu halkı “Çözüm” den bihaber
Yahudiye gelince “Dürüstlük” ne gezer
Doğu Avrupa lügatinde “Kişisel Görüş” yokmuş
Güney Amerika’da ise “Lütfen” bilinmiyormuş
Türk’ün zaten yoktur bir “Acelesi”
Zamanla olmamıştır hiç meselesi
Amerika desen O dünyanın efendisi
Onun için yok hükmünde “Dünyanın Gerisi”
Demek ki bu yüzden kimse anlamıyor halden
Çünkü herkes konuşuyor ayrı bir dilden
Süratle düzeltilmeli iletişim bozukluğu
Yoksa sürüp gidecek Afrika’nın yoksulluğu

Sadık ALTINKAYNAK
EYLÜL-2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:44 AM
İz Bırakan Sözler

İz Bırakan Sözler

Yaramaz bir çocuk varmış
Hep arkadaşları ile kavga edermiş
Bir gün babası ona bir torba çivi vermiş
Her kavgan için şu tahtaya
Bir çivi çak demiş
Çocuk çok sayıda çivi çakıyor ilk günlerde
Kötü sözlerle yaralar açıyor gönüllerde
Sonra kalmadan bir iki haftaya
Pişman olmuş yaptığı hataya
Günbegün çakılan çivi azalmış
Ve bir gün hiç çivi çakmamış
Birkaç gün kavgasız geçince
Bu defa babası demiş ki gence
Kavgasız geçen her gün için
Tahtadan bir çivi sökmelisin
Gün gelmiş tükenmiş tahtadaki çiviler
Kavgaların yerini almış sevgiler
Baba oğul geçmişler tahtanın önüne
Baba takdirle başlamış sözlerine
Sözleri çok manidar çok berraktı:
-Bak oğlum söktüğün her çivi bir iz bıraktı
Kötü sözler de böyle iz bırakır yüreklerde
Ne kadar affedilse de hatırlanır belleklerde
Sen sen ol kırma kimsenin kalbini
Kul hakkı ağırdır, gücendirme Rabbini

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:44 AM
Kalmadı

Kalmadı


Bozuldu dünyanın dirlik düzeni
Çarşı pazarda bereket kalmadı
Bendim bu yerlerin en çok gezeni
Yaşlandım artık hareket kalmadı

Büyüğe saygı küçüğe sevgi yok
İnsanlarda hiç mürüvvet kalmadı
Komşusu aç yatarken kendisi tok
İnsanlarda hiç merhamet kalmadı

Kalmadı ağızda ne tat ne lezzet
Kalmadı hamiyet kalmadı izzet
Kayboldu ortadan ar namus iffet
İnsanlarda hiç haysiyet kalmadı

Kalmadı doğruluk sıdk-u selamet
Cimri olduk biz sehâvet kalmadı
Kalmadı insanlıktan bir alamet
Tatlar bozuldu halavet kalmadı

Herkes birbirinin gözünü oyar
Gücü yeten gücü yeteni soyar
Dost diye sadece serveti sayar
Dostluk kardeşlik muhabbet kalmadı

Rahmet kesildi inayet kalmadı
Şer kol gezer hayra niyet kalmadı
Sanki öldü insaniyet kalmadı
Riya çok bol samimiyet kalmadı

Zulüm katlandı adalet kalmadı
Buna dayanmaya takat kalmadı
Samur kürk oldu kimseler almadı
Temize çıktı kabahat kalmadı

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:44 AM
Kanaat

Üç defa yüzüme kapandı Çankaya Kapısı
Gam değil kimseye kalmaz dünya tapusu
Fehmi olan bundan bir ders sezer
Bu gün köşkte olan yarın sokakta gezer
Ninem derdi; 'Hosta Necar
Hüda Yek'e deri hezar'
Yani 'Allah birdir kapı bin'
Buna inan olma bedbin
Bazen kader yüzüne bir kapıyı kapar
Öbür yandan bir başka kapıyı açar
Sabret sabreden kalmaz naçar
Sabır kuşu daima yüksekten uçar
Gönlün alçak onurun yüce olsun
Aza kanaat et bir gün çoğu bulursun

Sadık ALTINKAYNAK
18.07.2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:44 AM
Kenan

KENAN


Adamın birinin gurbete düşmüş yolu
Her akşam ah çekermiş gözleri dolu dolu
Türküler yakarmış oğlu Kenan üstüne
İlle de Kenan’ın anası “ Kaşı Keman” üstüne

Kör olası gurbet ayırdı benden Kenan’ ı
Hiçbir şey avutamaz gurbet elde yananı
Seni çok özledim oğlum sevmem yalanı
Doğruyu istersen ille de ananı ille de ananı

Yalandır evladım bu dünya hepten yalan
Gurbet ele düşenin hali çok yaman
Hiç aklımdan çıkmıyorsun oğlum Kenan
Ne yalan söyleyim ille de anan ille de anan

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:45 AM
Kıl

KIL


Adamlar vardır burnundan kıl aldırmaz
Kimseleri dinlemez sözlerine aldırmaz
Önündeki çukuru, tümseği görmez düşer
Çünkü kibirle ağırlaşan başını kaldırmaz

Oysa burnundaki kıl dönerse sinire girer
Öyle baş ağrıtır ki yaşama sevinci söner
Basit bir hareketle alırsa onu bir berber
Ne göz yaşı kalır ne de baş ağrısından eser

Bazen bu kadar basittir sorunun çözümü
Yeter ki kuma sokma başını yumma gözünü
Kulak ver dost sözüne dinle büyük sözünü
Benlikten gururdan kibirden kurtar özünü

Sadık ALTINKAYNAK
Kasım-2004

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:45 AM
Kısır Döngü (Borsa)

Kısır Döngü (Borsa)

Borsa “törpü” üzerinde ki ciğer gibidir
Küçük yatırımcı törpüyü yalayan kedidir
Önce bir parça ciğer yer hoşuna gider
Tadını alınca tekrar yemek ister
Lakin aynı yoldan boşuna gider
Arada bir gösterilen ciğere kanar
Büyük bir iştahla törpüyü yalar
Ne var ki yaladıkça dili kanar
Ciğer sanıp kanını bir daha yalar
Kan kaybettikçe yüreği yanar
Yalama-Kanama bir fasit dairedir
Borsada kazanmak ahvali nadiredir
Kazanmak için birinin kaybı gerek
Ancak böyle döner bu tekerlek
Kazandım sanılan kaybedilen paradır
Bir gün iyi bir gün kötü iflah olmaz yaradır
Zıp zıp gibi iner çıkar sanki oyun aracıdır
Kazancı kesin olan sadece “aracı”dır
Sonuçta bakarsın sıfıra sıfır elde var sıfır
Bu işten kâr doğmaz çünkü bu döngü kısır


Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:46 AM
Kokulu Karanfil

Kokulu Karanfil

Nerede o hoş kokulu karanfiller
Onlara bakan karanfil kokan eller
Neden eskisi gibi kokmuyor güller
Neden şimdi suskun şen şakrak bülbüller

Pencere önünde saksılar olurdu
Yoldan geçenler koklar huzur bulurdu
Şimdi her yeri sunilikler doldurdu
Haşim’in övdüğü karanfil ne oldu

Onun dilinde bir alevdi karanfil
Ki yarin dudağından gelmiş bil-fiil
Şimdi sönmüş o alev ve yar sersefil
Artık ne kokulu gül var ne karanfil

Sadık ALTINKAYNAK
Kasım-2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:46 AM
Koltuk

Koltuk


Koltuk az talip çok
Bundan çıkıyor kavgalar
Acımak yok merhamet yok
Sanki leş paylaşıyor kargalar
Birbirinin ağzından kapmak için lokmayı
Rastgele savuruyor yumruğu tekmeyi
Belden aşağı vurmuş yukarı vurmuş fark etmez
Koltuk öyle tatlı ki kardeşine bile terk etmez
Kavgacılar şuurunda değil sorumluluğun
Hiç düşünmez hakkını verir miyim koltuğun
Oysa düşünmeli gayenin halka hizmet olduğunu
Ve halka hizmetin Hakka hizmet olduğunu
İyi insan dua eder arkadaşının başarısı için
Kötü ise “Başaramasın ben geleyim” der için için
İyi insan boyun eğmez hakarete istiskale
Kötü ise yerini korumak için katlanır her hale
İyi olmalı başkasının da iyi olmasına çalışmalı
Kötülerle uğraşmayıp onlardan uzaklaşmalı

Sadık ALTINKAYNAK
04.04.2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:46 AM
Korku

KORKU

Kula kul olma kork Allah’tan
Bir de Allah’tan korkmayandan
Dengede ol ümitle korku arasında
Çünkü emniyet var Allah korkusunda
Korkunun faydası yok korkma ecelden
Vakit saat tamam olunca ne gelir elden
Korkun ölümden değil unutulmaktan olsun
Zira esas unutulduğun zaman ölmüş olursun
Bazen duygu ve davranışlardan da korkulur
Kem sözden kalp kırılır yürek burkulur
Mesela evlat acısı yaşamaktan
Yetim hakkı yemekten
İftiraya uğramaktan
Cesurun cesaretinden
Düşmanın esaretinden
Sabırlının öfkesinden
Gevezeden değil susandan
Bir de kendi nefsinden
Korkar insan olan her insan
Ayrıca kork senden korkandan
Her an kötülük yapabilir arkandan
Ve seninle her konuda hemfikir olandan
Zira bu ya riyadandır ya da yalandan

Sadık ALTINKAYNAK
29.11.2004

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:47 AM
Kul Hakkı

Kul Hakkı

Günün birinde
sen de tadacaksın elbet
acı ölümü

Kork kul hakkından
kırma sakın garibin
nahif gönlünü

Garibin ahı
zelzele olup sarsar
arş-ı âlayı

Celbetme sakın
gazab-ı İlahiyi
alma belayı

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:47 AM
Kün fe Yekün

Kün Fe Yekün


İbret nazarı ile bak kâinata
İlahi Rahmet eseri eşsiz sanata
Nasıl canlanıyor baharda yeryüzü
Güz mevsiminde öldükten sonra
Ölüden diriyi çıkartır geceden gündüzü
Nasıl inkâr edersin gördükten sonra
Bahar numunedir O büyük haşre
Abı hayattır toprağa düşen her katre
Filizlenir türlü nebat renk renk çiçekler
Canlanır yeniden kelebekler böcekler
Akıl hayran olur bu ba’su ba’del mevte
Küfrü inadî çekmemişse gözüne perde
Görünce harika sanatı deme “Ne güzeldir”
Yapan Sanatkârı düşün O Hallak-ı Ezeldir
De ki; “Süphanallah ne güzel yaratılmış”
Zira tüm canlılar Hay ismiyle kuşatılmış
Hayat ta ölüm de O’ nun emriyledir
Her şeyin sırrı emr-i “Kün fe Yekün”dedir


Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:47 AM
Lider

Lider

Lidere bağlılık lidere sadakat
Güzeldir amma aşırısı hamakat
Vefalı olmak iyi erdemdir fakat
Kula kulluk köleliktir kölelik

Siyasi liderin her dediği haktır
Karaya ak demişse mutlak o aktır
Kardan temiz ve ak, sudan berraktır
Aksini söylemek deliliktir delilik

Millet malını vermede çok cömerttir
Kendisi için bir şey isterse namerttir
Ne söylerse ne yaparsa keramettir
O’nun makamı veliliktir velilik

Olmaz olsun böyle çirkin siyaset
Ne akıl var ne iz’an var ne feraset
Liderin her sözünde aranır bir hikmet
Bu kadar saflık ilkelliktir ilkellik

Kendine gel vatandaşım kendine
Düşme siyasetin tuzağına bendine
Akıl ermez siyasinin fendine
İşi gücü bencilliktir bencillik

Sadık ALTINKAYNAK
2002

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:48 AM
Londra' da Bir Old Man

I saw in London a very old man
Elinde baston başında fotör kulakta walkman
I don’t know his name may be Coni may be Toni
Bilmem nasıl anlatsam... Şey... Varya.... Hani...
Listen to me I’ll tell you something funny
Size bir hikâye anlatacağım yani
One day this very old man
Ki bu zat centilmen mi haza centilmen
He wanted to go to the toilet
İşte o zaman koptu kıyamet
Don’t ask me Wat happened? How?
Söyleyemem. Because I don’t know
The very old man in this story
Kusura bakmasın, I’m terrible sorry
Karıştırdı “Lady” ile “Gentleman”i
İzin verirse eğer anlatayım serüveni
He went to the toilet of lady
Aman kardeşim o bağırtı neydi?
A woman screamed “Get out, get out...”
Old man bir çıktı ki olmuş knock out
Neyse... gerisini sormayın beni döver
“Of course” kızdı mı kardeşine bile söver


Sadık ALTINKAYNAK
1989

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:48 AM
Londra'da İkinci Old Man

LONDRA DA İKİNCİ OLDMAN


On yıl önce Londra da “Old Man” demiştim birine
Şimdi “Old Man” ben oldum onun yerine
Geçen gün gittiğim kursta
Dersimi fena aldım bu hususta
Bizim sınıftaki bir Çinli kız
Bana “Old Man” dedi; yüreğim etti cız
Dedi ki; “You are an old man
Whay do you want to learn english? ”
Cevap veremedim duraksadım bir an
Anladım ki artık bizden iş geçmiş
Dedim: “ Maybe you are in the right
But, for learning never is late.”
Demek istedim ki yaşı yok öğrenmenin
Amma anlamı da yok zamana karşı direnmenin
Kızcağız yerden göğe kadar haklıydı
Sınıfta konumum herkesten farklıydı
Gençler baharı yaşıyor, ben se kıştayım
Onlara arkadaş değil baba olacak yaştayım
Buraya gelmekte geç kalmışım “I’m sorry”
Adam sen de... Aldırma... “Don’t worry”

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:48 AM
Militarist Bürokrasi

Militarist Bürokrasi



Askerle sivilin farkı çeşit çeşittir
Bir kere sivilde herkes eşittir
Askerde eşitlik olmaz hiyerarşi var
Ast üste eşit olsa anarşi doğar

Sivilde bütün fertler özgürdür
Birine tabi olup olmamakta hürdür
Oysa askerde aslolan emre itaattir
Özgürüm diye emre uymamak fecaattir

Sivilde çoğulculuk çokseslilik esastır
Herkes farklı görüşlere saygıda hassastır
Askerde komutan ne derse o olur
Her kafadan bir ses çıkarsa düzen bozulur

Bu yüzden asker yönetimden uzak durmalı
Yegâne vazifesi Vatan savunması olmalı
Yoksa ne özgürlük kalır ne demokrasi
Her şeye müdahil olur militarist bürokrasi


Sadık ALTINKAYNAK
03.08.2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:48 AM
N'oldu Bu Gönlüm

N’oldu Bu Gönlüm

“Bayramî Hz.lerinin aynı ismli
şiirine nazire”

Yandı bu gönlüm yandı bu gönlüm
Hayali gerçek sandı bu gönlüm
Dalıp gailesine fani dünyanın
Nefsi emmareye kandı bu gönlüm

Coştu bu gönlüm coştu bu gönlüm
Hevesler peşinden koştu bu gönlüm
Aldanıp dünyanın süslü yüzüne
İblisin damına düştü bu gönlüm

Kaydı bu gönlüm kaydı bu gönlüm
Zevk-u sefayı kâr saydı bu gönlüm
Hak nasip etti buldu yolunu
Şer yola gitmekten caydı bu gönlüm

Neydi bu gönlüm neydi bu gönlüm
Acz ile fakrı bildi bu gönlüm
Çok şükür uyandı hab-ı gafletten
Varlık sırrına erdi bu gönlüm

Baktı bu gönlüm baktı bu gönlüm
Hakikat rahına aktı bu gönlüm
Nedamet edip fısk-ı fücurdan
O yolda gemiler yaktı bu gönlüm

N’oldu bu gönlüm n’oldu bu gönlüm
Lütfu rahmanla doldu bu gönlüm
Çok inişler çıkışlar yaşadı
Sonunda doğruyu buldu bu gönlüm

Sadık ALTINKAYNAK
19 OCAK 2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:48 AM
Narın Hikmeti

Narın Hikmeti

Açılsın da saçılsın ortaya nar
Narı tefekkür et onda hikmet var
İnci gibi taneler incecik bir zar
Bu intizama ibretle kıl nazar

Derler ki bir çiçekle gelmez bahar
Bahara bak onda da çok hikmet var
Güzde ölen nebat canlanır tekrar
Çiçeğe durur elma ayva ve nar

Evet sağlık lezzet hikmet var narda
Nardan tatlıdır vefa varsa yarda
Bülbül de bir yar için ah-u zarda
Umarım Mevla yakmaz bizi narda

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:49 AM
Ne var Ne yok

Ne var Ne yok

Şairin biri sitem etmiş
Diyor ki; “Bir kedim bile yok”
Vazgeçtim kediden köpekten
Benim...diyebileceğim
Bir böceğim bir sineğim yok
Öyle biçareyim ki
Davarım yok ineğim yok
Piyade geldim dünyaya
Piyade gideceğim
Atım yok bineğim yok
Akşamları sefil tavuğun bile
Ya kümesi var ya tüneği var
Tavuk kadar olamadım
Yuvam yok tüneğim yok
Yok dediysem
Sanmayın hiçbir şeyim yok
Arzularım çok dileğim çok
Düşündüğüm çok diyeceğim çok
Amma bağlamışlar elimizi dilimizi
Yazacak elim söyleyecek dilim yok
Kafesim boş kaldı bülbülüm yok
Gönül vazom kırıldı bir gülüm yok
Hayatın elinden bizarım
Zaman zaman ölümü arzularım
Şöyle acısız tatlı bir ölüm yok
Soruyorum kendi kendime;
-Ne var ne yok?
Nenemin sözü geliyor aklıma
Rahmetli derdi ki:
“Hüda heye ğem tünneye”
Yani “Allah var gam yok”

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:49 AM
Nick Name

İngilizler 'nick name' der, biz ne deriz bilmem
Ancak, zaman zaman kullanırız kısa isimleri
Aslında kimsenin lakabıyla sıfatıyla ilgilenmem
Bakın etrafta kimler nasıl çağırıyor kimleri

It's very funny the nick name
Some times it can be a sweet game
Yani bazen hoş oluyor isim kısaltmaları
Değişik şeyler çağrıştırıyor anlamları

One of my friend
Calls his wife as 'Nes'
And she replies him 'yes'
Also she calls her husband as 'Muz'
Burada kısa isimlerle hitap konumuz
Bazı kısaltmalar hem anlamlı oluyor
Kulağa da hoş geliyor hem
Mesela Cemal'in kısaltması 'Cem'
Temel'inki otoyoldan 'Tem'
Yener'inki Japon parası 'Yen'
Kaymakam adayları vardı bizimle beraber
Bakın ortaya neler çıkıyor kısalınca isimler
Ayhan kısalınca oluyor 'Ay'
Nurullah ise oluyor 'Nur'
Kulağa hoş geliyor Şefik için 'Şef'
Yemen için aynı şeyi söyleyemem malesef
Çünkü kısalınca oluyor 'Yem'

Benim adıma gelince kısaca 'Sad'
Bir şey ifade etmiyor türkçesi
Üzgün kederli demek ingilizcesi
O yüzden diyorlar 'Sad is bad'
Don't be sad. Be happy please
Bana 'Long Face' diyordu bir ingiliz.

Bir de televizyon dizisi vardı
Hani adam kadını hep itip kakardı
Birinin adı İtilmiş, diğeri Kakılmış
Kısaltmaları çok hoş aklıma takılmış
İtilmiş'in kısa adı 'İt', Kakılmış'ınki 'Kak'
'İt' ne kadar uymuş itilmiş'e hele bak

İster Türkçe olsun ister İngilizce
En güzeli ismi bozmamak bence

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:49 AM
O Gelmeden

O Gelmeden

O gelmeden âlem karanlıklar içindeydi
Zulümatın bir ayağı Çin’de biri Maçin’deydi
Silinmişti adeta yer yüzünden kelime-i tevhid
Sadece kıyıda köşede kalmıştı birkaç muvahhid
Her yerde fırtınası esiyordu küfrün ve şirkin
Ahlak tefessüh etmiş örf adet çirkin mi çirkin
Zalimin kamçısı sırtında şaklıyordu mazlumun
Âlem mahzundu gönüller simalar mahzun
Zulüm ilelebed payidar olamazdı elbet
Rabbi Rahim eyledi kullarına merhamet
Teşrif etti cihana Nebiyi Zişan-ı Rahmet
Nihayet meyveye durdu Tuba-i Muhabbet
Muhabbetten hasıl oldu Hazreti Muhammed
Sene beş yüz yetmiş bir Nisan ayının yirmisi
O güne dek gelmemişti dünyaya O’nun gibisi
Karanlıklar parçalandı O’nun kutlu nurundan
Kâinat kendinden geçti zevkinden sürurundan
Sırtında Nebilik mührü ile geldi dünyaya
Ondan sonra yon Nebi O’ dur Hatemül Enbiya
Yerle yeksan oldu Kisra Sarayı dünyada azdı eşi
Devrildi Kâbe’ de putlar söndü Mecusi Ateşi
Âlem bir baştan bir başa nura gark oldu
Hak hakim oldu dünyaya batıl yok oldu
Ne mutlu bize ki O’na ümmet olmuşuz
Çok şükür Allah’a doğru yolu bulmuşuz
Dileriz Mevla’dan ayırmasın O’nun yolundan
Mahrum eylemesin bizi imandan Kuran’dan

Sadık ALTINKAYNAK
Aralık-2004

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:49 AM
Old Man'in Ahı

Atalar dememiş boşu boşuna
Gülersen komşuna gelir başına
Hani Lodra’da bir “old man” varmış
Güya “Lady” ile “Gentleman” i karıştırmış
Bir arkadaş, sorma ismi bir yana Dursun
Ararsan satırlar arasında bulursun
Bunu hikâye etmiş bir mecliste
Aynen başına gelmiş Büyük Mecliste
Yani O da girmiş bayan WC sine
Tıpkı “Old Man” Londra’da girercesine
Bu dost ki makamı Âli bakışları Şahin...
O da gadrine uğramış kör talihin
Kovulmuş mu oradan kovulmamış mı?
Bilmiyorum olayın yabancısıyım
Ben gözümle görmedim
Görenlerin yalancısıyım
Derler ki tuttu “Old Man” in ahı
Doğru mu yalan mı söyleyene günahı
Aziz dostum kızmayasın arkamdan
Yüz yüze gelince tutmayasın yakamdan
İnan... Kendi kendime yazmadım
Talimat verildi bir yüce makamdan
-1990-

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:49 AM
Öğretmenim

Öğretmenim

Devlet binasının temel direği
Ülkem ülkem diye çarpar yüreği
Fedakârlık mesleğinin gereği
Yüreğinde yanan köz öğretmenim

Elim kalem dilim kelam bilmezken
Henüz ABC ye aklım ermezken
Olup bitenleri duyup görmezken
Oldun hem kulak hem göz öğretmenim

Daha yolumuz çok olur mu durmak?
Hedefe varmadan haram uyumak
Keder çeşit çeşit dert yumak yumak
Bir ucundan tutup çöz öğretmenim

Sensin şaşmaz önder güvenilir rehber
Seninle meslektaştır yüce Peygamber
Nereye istersen gelirim beraber
Ayrılmam izinden söz öğretmenim

Bahtın kararsa da yüreğin aktır
İnanıyorum sana yolun haktır
Kardan ak sütten pak sudan berraktır
Sendeki bu cevher öz öğretmenim

Sen eğitim ordusunun neferi
Sana muhtaç medeniyet seferi
Bilenler bilir sendeki değeri
Ne kadar anlatsam az öğretmenim

Sadık ALTINKAYNAK
24.11.1985

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:50 AM
Öldüğüm Zaman

Öldüğüm Zaman


Yirmisinde toy delikanlı idim
Aklımı başımdan aldığın zaman
Hastalanıp yataklara serildim
Başımı sevdaya saldığın zaman

Sen gelmedin amma haberin aldım
Benim çün hülyaya daldığın zaman
Kokusunu üç günlük yoldan aldım
Zülfünü rüzgara saldığın zaman

Ne hastalık kaldı ne dert ne keder
Sen bizim yaylaya geldiğin zaman
Orada birleştirdi bizi kader
Benimle göz göze geldiğin zaman

Yüreğim fırlayıp çıkacak sandım
Elimi eline aldığın zaman
Beni sevdiğine kesin inandım
Hoş bulduk deyip de güldüğün zaman

Fark ettin mi rengimin solduğunu
Yarın gidiyoruz dediğin zaman
Gördün mü gözlerimin dolduğunu
Bana mendilini verdiğin zaman

İçimizde hüzün dağlar kadardı
Gözlerime bakıp daldığın zaman
Senin de gözlerinde yaşlar vardı
Arkana bakıp ta kaldığın zaman

Ben bahçıvan sen bahçemde gonca gül
Yüreğim kan ağlar solduğun zaman
İster ağla ardımdan istersen gül
Yanımda ol yeter öldüğüm zaman

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:50 AM
Peygamberler Tarihi

Peygamberler tarihi

Âdem’i...Yaradan...Topraktan...Sudan var etti
Yaradan...Âdem’e...Havva’yı...Zevce yarattı
Topraktan...Olanı...Ateşten...Olan aldattı
Var etti...Yarattı...Aldattı...Cennetten attı

Nuh Nebi...Gemiyle...Tufandan...Ümmetin kurtardı
Gemiyle... Her çeşit...Hayvandan...Birer çift aktardı
Tufana...Güç yetse...Oğlunun...Elinden tutardı
Kurtardı...Aktardı...Tutardı...Yutardı

Yunus da...Kavminin...Elinden... Gemiye kaçtı Kavminin...Şerrinden...Tayfalar...Denize attı Elinden...Tutmadı...Kimseler...Bir balık yuttu
Gemiye kaçtı... Denize attı... Bir balık yuttu...Orda uyuttu

Eyyüb’e...Mevla’sı...Dermansız...Bir dert verdi
Mevla’sı...İmtihan...İçin bir...Mühlet verdi
Dermansız...Dert O’na...Benzersiz...Sebat verdi
Bir dert verdi... Mühlet verdi... Sebat verdi...Senet verdi

Salih'in...Devesi...Kavmine...İmtihandır
Devesi...Kesildi...Resule... Bir isyandır
Kavmine...Küsmedi...O Yüce...Bir insandır
İmtihandır...Bir isyandır...Bir insandır...Bir sultandır

Kardeşi...Yusufu... Kenanda... kuyuya attı
Yusufu... Bezirgân... Pazarda... Azize sattı
Kenandan... Kurtuldu... Mısırda... Zindanda yattı
Kuyuya attı...Azize sattı...Zindanda yattı...Çileyi tattı


İbrahim... İsmayli... Halık’a...Kurban adadı
İsmail... Bu emre... Baş eğdi... Karşı durmadı
Halık’tan...Koç geldi...İsmail...Kurban olmadı
Kurban adadı...Karşı durmadı...Kurban olmadı...Lüzum kalmadı

Davut’a...Hikmetle...İlimle...Zebur verildi
Hikmetle...Dağlarla...Kuşlarla...Tesbih ederdi
İlimle...Bilgiyle...Calut’u...Yere devirdi
Zebur verildi...Tesbih ederdi...Yere devirdi

Musa’yla... Harun’a ...Birlikte...Görev verildi
Harun’a...Fesahat...Hitabet...İhsan edildi
Birlikte...Fir’avna...Tebliğe...Memur edildi
Görev verildi...İhsan edildi...Memur edildi...Tebliğ edildi

Hazreti... İsa’nın...Vaktinde...Tıp gelişmişti
İsa’ya... Mucize...Olarak...Bu verilmişti
Vaktinde...Göz açmış...Ölüye...Can verilmişti
Gelişmişti...Verilmişti...Can vermişti...Şan vermişti

Hazreti...Muhammed...Şüphesiz...Hatemi Enbiyadır
Muhammed...Habibi...Hudadır...Resulü Kibriyadır
Şüphesiz...Resulü...Ekremdir...Sultanı Dücihandır
Hatemi Enbiyadır...Resulü Kibriyadır...Sultanı Dücihandır

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:50 AM
Pişmanım

'Eşim ve Çocuklarıma'

Yanlış iş tuttum
Mesken eyledim gurbeti
Evimin yolunu unuttum
Çıra gibi yaktı sıla hasreti
Vuslattır ancak ayrılığın şerbeti
Pişmanım yavrum ayrılığa pişmanım
Sevdiğinden ayrı kalmasın düşmanım

Ayrılıktan burnuma geldi canım
Duydum hastalanmış oğlum Seyitcan'ım
Vuslat yaklaştıkça artar heyecanım
Burnumda tütüyor evim evlatlarım
Pişmanım arkadaş ayrılığa pişmanım
Sevdiğinden ayrı kalmasın düşmanım

Ayrılık benim alın yazım
Kaderim bu Feleğe geçmiyor nazım
Bu gün imtihana girecek Aslı kızım
Baba dediğin evlada böyle günde lazım
Pişmanım çocuğum ayrılığa pişmanım
Sevdiğinden ayrı kalmasın düşmanım

Gurbet çekmeyen bilmez sılayı
Gurbete düşen bulmuştur belayı
Göremedim mezun olurken Esra'yı
Pişmanım yavrum ayrılığa pişmanım
Sevdiğinden ayrı kalmasın düşmanım

Böyle olsun istemezdim Değerli Eşim
Ayrılık benim işim ben Müfettişim
Bu işi seçerken ben hata etmişim
Pişmanım arkadaşım ben bu işe pişmanım
Sevdiğinden ayrı kalmasın düşmanım
1994.

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:50 AM
Saddamın İnfazı

Saddam’ ın İnfazı

Hiç şüphe yok Saddam diktatör ve zalimdi
Saldığı korkuyla ülkesinde tek hakimdi
Unutmak mümkün değil mazlum Halepçe’ yi
Hak etmişti boynundaki ipi kolundaki kelepçeyi
Barbarlıktı İran’ la Kuveyt’ le boş yere savaşması
Olmuştu o dönemde şimdiki celladının maşası
Bütün bunlar taptaze hafızasında beşerin
Aleti oldu ömrünce baskının zulmün ve şerrin
Lakin zalimce olmamalı eli bağlı birinin infazı
İnsanlıktan nasibi olan olamaz zulme razı
Bayrama denk getirildi idamın adice teşhiri
Buş ve dostları porno izler gibi şehvetle izledi
Zalimin kanlı elinde olunca adaletin kılıcı
Saddamın boynuna da inse veriyor elim bir acı
Sırtında siyah paltosu elleri arkadan bağlı
Boynunda kalın bir ilmek yağlı mı yağlı
Mağrurca dimdik durdu titremedi
Zalim cellatlardan merhamet dilemedi
Yüzünde alaycı bir gülüş ağzında son sözleri
Hasmını kahrediyor korku izi taşımayan gözleri
Adeta meydan okuyan bir tavır cellatlarına
Yiğitçe bir duruş miras bıraktı evlatlarına
Sanki dünya çapında bir zafere imza attı
Hasımları bir kere daha yerin dibine battı
Unutulmayacak ölüm anındaki o onurlu resim
Birlik olamaz artık Irak şimdi üç kesim
Diktatör Saddam’ ı mazlum bir insan yaptılar
Bitmiş bir adamı diriltip milli kahraman yaptılar

Sadık ALTINKAYNAK
Ocak- 2007

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:51 AM
Sairlik

ŞAİRLİK


Şiir yakıtı sevda olan bir ateştir
Bazen mutluluk bazen cinnetlere eştir
Şair ya cefadan yazar ya sefadan
Bazen ayrılıktan söz eder bazen vefadan

Şiir için için yakan alevsiz bir ateştir
Hasret gibi gurbet gibi yakar kavurur
Gâh yarin kirpiğinden bir ok olup vurur
Gâh manalı bakışlarla yaylım ateştir

Şairlik karanlığa bir ışık yakmaktır
Şairin şiarı özü sözü doğru olmaktır
Gönülden gönüle bir yol bulup akmaktır
Sevda ateşiyle hem yanmak hem yakmaktır

Şiir önce şairini yakan bir ateştir
Şair fikriyle yanar sözleriyle yakar
Bu sebeple dostum şairlik zor iştir
Şair gönlüyle görür gözleriyle bakar

Sadık ALTINKAYNAK
EYLÜL-2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:52 AM
Sen Gel Bana Sor

Sen Gel Bana Sor


Uğradığım zulüm arşa dayandı
Yalnız beden değil ruhum da yandı
Desen can bu zulme nasıl dayandı
Susuyorum amma sen gel bana sor

Zulüm yürek yakan amansız bir kor
Köşkten üç kez çevrildim bu bir rekor
Bunca hakarete dayanmak çok zor
Ben dayandım amma sen gel bana sor

Bunca feryada ses gelir kayadan
Uygun bir cevap gelmez Çankaya’dan
Sessizliğim korku değil hayadan
Susuyorum amma sen gel bana sor

Unutarak tarafsızlık andını
Kanun koymuş keyfi zulmün adını
Anlamak mümkün değil inadını
Gülüyorum amma sen gel bana sor

Diyeceksin kardeş bu nasıl susmak
Merde yakışmaz ki köşede pusmak
Küfür sayılır zulme razı olmak
Susuyorum amma sen gel bana sor

Elbet bir gün Ulu Divan kurulur
Koyunun hakkı koçtan sorulur
Faniden isteyen boşa yorulur
Biliyorum amma sen gel bana sor


Sadık ALTINKAYNAK
EYLÜL-2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:52 AM
Sevgi

Sevgi


Garip ve yalnız bir karınca
Başı dönüp gözü kararınca
Yuvarlanıp bir fıçıya düşmüş
O’nun için kurtuluş artık düşmüş
Önce görmüş onu hoşgörülü biri
Demiş burada yaşa zararın yok kimseye
Sonra sevgi timsali bir gönül eri
Ona bir kaşık seker vermiş yesin diye
Son olarak fıçının başına bir bencil gelmiş
Ne işin var burada deyip karıncayı ezmiş
Bencillik yok eder; hoşgörü tahammüldür
Sevgi ise yüreklerde açan nadide bir güldür
Bencil olma! Hiç değilse göster biraz hoşgörü
Yunus ol! Yaratılmışı sev Yaradan’dan ötürü

Sadık ALTINKAYNAK
13.10.2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:53 AM
Sevgiyi Sindirmek

Sevgiyi Sindirmek


Sevginin sadece sözünü edersin
Dilinden gönlüne indirememişsin
Birazcık daralınca çekip gidersin
Sevgimi gönlüne sindirememişsin

Gerçek sevgi dilde değil gönüldedir
Dille beyan ustalığı bülbüldedir
Bülbülü figan ettiren sır güldedir
Bu sırra aklını erdirememişsin

Gönülden aşıktır aşık maşuğuna
Visal mutluluk katar mutluluğuna
Amma hep yanar unutulmuşluğuna
Firkat acısını dindirememişsin

Vermek nasip olmadı hep alan oldun
Silindin nazarımdan bir yalan oldun
Candan yakınken falan-filan oldun
Gönül yangınımı söndürememişsin

Aşk her an duyulan sessiz hıçkırıktır
Aşığın kaderi sık sık ayrılıktır
Nedense yüzü gülmez kalbi kırıktır
Hüznümü sevince döndürememişsin

Kendin vefa bilmezken vefa beklersin
Gönlünü eğlendirip sefa edersin
Her türlü zulüm ile cefa edersin
Sevgimi gönlüne sindirememişsin

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:53 AM
Sevmek Güzeldir



Sevmek Güzeldir

Sevmek güzeldir.
Güzel güzel değildir
Gönül sevmezse

Sevgi özeldir.
Gülde diken güzeldir
Gönül severse

İlim güzeldir.
Alim alim değildir
Kendin bilmezse

Akıl özeldir.
Akıl akıl değildir
Senin değilse

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:53 AM
Son Mevsim

Son Mevsim

Vakit mevsimlerin en yaşlısı
Ankara’nın yüzünü ağarttı kar
Ben gariplerin en gözü yaşlısı
Kara bahtımı ak edecek ne var?

Yarım metreyi geçti kar kalınlığı
Geçit vermiyor caddeler sokaklar
Saçlarıma vurdu kar beyazlığı
Kışın habercisi ağaran şakaklar

Gam değil kışın son mevsim olması
Zira her kışın sonrası bahardır
Mukadderdir bir gün vadenin dolması
Her mevsimin ayrı güzelliği vardır

Çocukluk çağı bir taze bahar
Gençlik ise yaz mevsimidir
Olgunluk çağıdır sonbahar
Kış ötelere göç mevsimidir

Kıymetini bil gençlik deminin
Son mevsimde hazırlıksız kalma
Yolcususun ebede giden geminin
Uzun göç yollarında azıksız kalma

Sadık ALTINKAYNAK
2004 Kışı

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:54 AM
Soru içinde soru

Soru içinde soru


Yalnızım kalabalıklar içinde
Oradan oraya savruluyorum
Hasret ateşinin koru içinde
Yavaş yavaş yanıp kavruluyorum

Rüzgarın önünde bulut gibiyim
Garibin gönlünde umut gibiyim
Bin bir meşakkatin zoru içinde
Ölüyor bitiyor kahroluyorum

Kan tükürsem şerbet içtim diyorum
Ağlanacak hallere hep gülüyorum
Nice sorular var soru içinde
Hiç birine cevap bulamıyorum

Nedir bu işkence nedir bu zulüm
Böyle yaşamaktan evladır ölüm
Balık gibi düşman toru içinde
Çırpına çırpına tükeniyorum

Sardılar bizi Ye’cüc Me’cüc gibi
Ben ki memleketin asıl sahibi
Kaldım İskender’in suru içinde
Bu vatana benim diyemiyorum

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:54 AM
Söyleyin Dostlar

Nasihat eder dururdu babam;
'Oku da oğlum, adam ol adam.'
Okudum ben de oldum Kaymakam
Çalışır dururum 'ha babam, de babam'

Emrimde lojmanım, altımda arabam.
Eh...Fena da değil ilçede havam.
Yalnız bir soruya takılır kafam;
Nasıl olmalıdır, nedir Kaymakam.

En büyük mülki amirdir Kaymakam
Herkesten iyi olmalı fiyakam.
Ama, malum bordrodaki rakam,
Zor gelir bir araya iki yakam.

Bence orkestra şefidir Kaymakam.
Ahenk, birlik, düzen ister herşeyde.
Çalmasın herkes ayrı bir makam,
Tek ses, uyum olsun saz, cümbüş, neyde.

Lakin ne fayda? Yazık, çok yazık...
Sazlar düzensiz, akordlar bozuk.
Her yeni mevzuat atarsa bir kazık,
Söyleyin dostlar n'etsin Kaymakam.

1984.

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:54 AM
Sözün Özü

Sözün Özü

Sözün en makbulü kısa olandır
Çok söz ya hatalı ya da yalandır
Kişi ister binlerce söz söylesin
Önemli olan akılda kalandır

Bir sözü kalıcı kılan tekrardır
Hani denir ya “Et-tekraru ahsen”
Yani tekrarda güzellikler vardır
Velev kâne -meğer olsa- yüz seksen

Alimi söyleten derin ilmidir
Cahilse ukalalıktan konuşur
Alim kişi usul erkân yol bilir
Cahilin dilinin perdesi yoktur

Sohbet etmek istersen mert ile et
Namerdin sözünün faydası yoktur
Merdin dostluğunda olmaz ihanet
Namerdin ölçüsü kaydası yoktur

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:54 AM
Su Ateş ve Ahlak

Su Ateş Ve Ahlak


Arkadaş olmuşlar ahlak su ve ateş
Gezip tozarlarken kardeş kardeş
Biri demiş ki belki bir gün kayboluruz
Bu durumda birbirimizi nasıl buluruz
Su demiş bir şırıltı duyarsanız oradayım
Ateş demiş ben duman çıkan her yerdeyim
Konuşma sırası ahlaka gelince
Bir cevap vermiş ki inceden ince
Kaybolmamam için yalvarın Allah’a
Çünkü ben kaybolursam bulunmam bir daha

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:54 AM
Sürçmeler

Seni sevmiyorum demem yalandı
Sevdiğimi söylerken dilim sürçtü
Sana elim isteyerek kalkmadı
Okşamak isterken elim sürçtü

Başka bir yar sarmadı aşkın kolları
Buna şahit Mevla’nın tüm kulları
Yalnız sana çıkar sevda yolları
Bir kez sapmışsam inan yolum sürçtü

Ağaç olsam meyve sensin dalımda
Arı olsam çiçek sensin balımda
Kahve olsam çıkan sensin falımda
Farklı çıkarsa bil ki falım sürçtü

Seninle hemhalim her bir anımda
Başka sevdiğim de yok sevdalım da
Görürsen bir başkasını kolumda
İnanma sakın say ki kolum sürçtü

Kul hatasız olmaz bildim hatamı
Eline ne geçer tutsan yakamı
Sen hoş görüp affedersen cezamı
Mevlam affedip der ki “Kulum sürçtü”

Eylül 2002

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:54 AM
Şairler ve Sairler

Şairler ve Sairler

Herhalde her şair
Bir şeyler yazmıştır
Aşka sevdaya dair
En çok bu konuları işler
Roman hikâye ve sair
Derler ki;
Ne dediği önemli değil
Sairlerin
Çünkü unutulur
Zihinlerden silinir
Amma ne dediği önemlidir
Şairlerin
Örnek olur ezberlenir
O halde;
Edipler ve şairler
Sözü doğru öğrenip
Doğru söylemeli
Topluma bu yolda
Rehberlik etmeli
Doğru söze ne denir
Zaten onlardan da bu beklenir
Yoksa, Yunus’un dediği gibi:
“Sözü eğri büğrü söyleme
Seni sigaya çeken
Bir Molla Kasım gelir”
Lakin “Kul hatasız olmaz”
Elden ne gelir

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:54 AM
ŞOK ve DEHŞET

Bir yanda dünyanın en büyük süper gücü ve yandaşları
Bir yanda iman ve azimle direnen Irak Vatandaşları
Bir de isim koymuşlar bu zalim istilaya “ Şok ve Dehşet”
Savaş filan değil bu; düpedüz zulüm ve vahşet
Buş kadar gaddar mıydı acep Haccac, Hitler ya da Neron
Bay Buş vicdanın mı çürümüş yoksa aklından mı zorun
Kazansan da payidar olmayacak kanlı zaferin
Herkes lanet okuyacak sana kimse demeyecek aferin
Akılsız ellerde akıllı füzeler kan kusuyor ateş kusuyor
Bağdat’ı, Basra’yı, Musul’u, Kerkük’ü yüreğinden vuruyor
Gece gündüz demeden sürüyor bombardımanlar
Gökleri karartıyor şehirlerden yükselen dumanlar
Şehit olmak için vuruşuyor insanlar Nasıriye’de Necef’te
Kim bilir daha kimler var sırada kimler var hedefte
Tarihe şanla geçecek Iraklının kahramanca cihadı
Arşa çıkıyor annelerin figanı, çocukların feryadı
Çarşılar-Pazarlar, Evler-Sokaklar her yer kan gölü
Harap şehirlerde parçalanmış cesetler, binlerce ölü
Saldırganlar kazansa da kaybedecek bu kanlı savaşı
Boğacak onları döktükleri kan ve masumların gözyaşı

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:55 AM
Şükür

“Dr. Mustafa KILIÇ tarafından Uşşak Makamında bestelenmiştir.”


Şükür

Beni insan yarattın
Nimetlerle donattın
Beni İslam yarattın
Şükür Allah’ım şükür

Din verdin iman verdin
Rehber bir Kur’an verdin
Bin türlü ihsan verdin
Şükür Allah’ım şükür

El verdin ayak verdin
Göz verdin kulak verdin
Dil verdin dudak verdin
Şükür Allah’ım şükür

Güzel bir vatan verdin
Sağlıklı beden verdin
Neyim varsa sen verdin
Şükür Allah’ım şükür

Ben kulum sen sultansın
Rahim Rahman Cebbarsın
Şükre layık sen varsın
Şükür Allah’ım şükür

Sen bakisin ben fani
Ben fakirim sen gani
Sen var ettin cihanı
Şükür Allah’ım şükür

Dilimde zikrimdesin
Aklımda fikrimdesin
Her daim şükrümdesin
Şükür Allah’ım şükür

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:55 AM
Taş

Taş

“Taş Gazeli” isimli şiire nazire


Taş taş değil yüreğindir taş senin
Kurumuş gözünden akmaz yaş senin
Gece gündüz yandığım ataş senin
Sevgi yoksunu yüreğin taş senin

Kaskatı kesilen kalbin taş senin
Can evimden vuran gözle kaş senin
Başımı belaya sokan baş senin
Değmesin hiç ayağına taş senin

Her sözün kalbimi kıran taş senin
Can verir gözünden aksa yaş senin
Ölsem kefen olacak kumaş senin
Mezarıma dikilecek taş senin

Sadık ALTINKAYNAK



Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:55 AM
Tavsiyeler

Tavsiyeler


Sen sürü olursan güden çok olur
Verirsen yuları yeden çok olur
Şamarı yedikçe eyvallah dersen
Yüzüne tükürüp giden çok olur

Korkunun ecele faydası yoktur
Doğruluk sevilmez düşmanı çoktur
Sen yine de hakikatten ayrılma
Hak dilerse yardım eden çok olur

Tövbe kanadıyla yüksel göklere
Tövbe eden eş olur meleklere
Süfli ruh yapışır boş eteklere
Yüce ruhlar için beden çok olur

Ne kışa razıyız ne de bahara
Ne Leyla’ya kandık ne başka yara
Ne gece uyandık ne de nehara
Gaflete dalmaya neden çok olur

Uyan gönül hab-ı gafletten
Dürüstler kovulur bab-ı devletten
Bu zamanda dürüst kalmak zor amma
Sen dürüst ol takdir eden çok olur

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:55 AM
Türban

Türban

Ne garip insancıklarız vay kurban
Bir türkü tutturduk türban da türban
Gülmez mi bu halimize dost düşman
Başkaca derdimiz yok mu oy kurban

Yoksulluktan öldü zavallı baban
Ayakta pabuç yok sırtında urban
Kime ne var mı yok mu bir tas çorban
Bizim tek derdimiz türban da türban

Dilen kapı kapı sırtında torban
Olmasın kış günü odunun soban
Hasretin olsa da bir pamuk yorgan
Bizim tek derdimiz türban da türban

Ne mühim meseleymiş aman da aman
Üstüne yazılanlar oldu bir roman
Bitmez bu tartışmaparlar zaman zaman
Bizim tek derdimiz türban da türban

'Hürriyet' derken kül koymaz mangalda
Bilmem ne tehlike görür türbanda
Allah emreylemiş onu Kur-an'da
Korkma beyim adam yemez bu türban

Sadık ALTINKAYNAK
Ocak-1987

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:55 AM
UMUT

İnternetten bir yazı göndermiş dostum
Yazının başlığı ve konusu dört mum
Okudum düşündüm; düşündüm okudum
Okudukça arttı geleceğe umudum
Dört mumdan biri barış, biri iman
Bir tanesi sevgi diğeriyse umut
Kişi umudunu yitirmemeli hiçbir zaman
Yitirirse umudu o vakit hali yaman
Diyor ki sönse de sevgi, barış, iman mumları
Yeniden yakabilirsin bunları
Yeter ki sönmesin umudunuz
Yeter ki sönmesin umut mumunuz
Bu aynı zamanda inancımızın emridir
İnanan her insan bir umut eridir
“La taknetu min Rahmetillah”
“La havle vela kuvvete illa Billah”

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:55 AM
Uridu Ebi

Kulaklarımda çınlıyor
Filistinli kızın çığlıkları
Uridu Ebi! Uridu Ebi! Uridu Ebi!
Yüreğime, beynime çakılıyor
Kör bıçak gibi, paslı çivi gibi
Babamı istiyorum diyor
Çok şey mi istiyor
Hakkı yok mu buna her çocuk gibi
Babasını alıp götürmüş Ş...nun itleri
Ş...nun zulmü aratıyor Hitleri
Tarihte az görülür yaptıkları Ş...nun
Musa'ya yaptığını yapıyor Firavun'un
Filistinli erkekleri yok ediyor tek tek
Bizden Milyarlık ihale, ABD den destek
Eller bağlanıp kafalara kurşun sıkılıyor
Tüm dünyada bu zulme film gibi bakılıyor
Başım dönüyor, midem bulanıyor. ruhum sıkılıyor
Filistinli kız çocuğu haykırıyor;
'Ar'un aleykum! Ar'un aleykum! '
Utanın diyor dünyanın tüm AR'sızlarına
Arsız hayasız vicdansızlarına
Bütün dünya liderlerine ABD nin Buş'una
Duymazlar kızım çığlıkların boşuna
Sağır kulaklar duyar da duymaz sağır vicdanlar
İnsanlık tefessüh etmiş, kör sağır tüm insanlar
Filistinli için adeta durmuş hayat
Evinde mahpus aç susuz Arafat
Sen bu hallere mi düşecektin ey Ebu Ammar
Utansın seni yalnız bırakan müslümanlar
Feryat ediyor küçük günahsız bir sabi
Haykırıyor; Eyne Ebi! Eyne Ebi!
Duy bu çığlığı Sultan Abdülhamit
Duy bu çığlığı Selahaddini Eyyubi
İslam Dünyası başsız, kalmadı dünyada sahibi
Yatmayın kalkın! Dün olduğu gibi
İndirin yahudinin hayasız yüzüne şamarı
Kurtarın mazlum Filistini, kurtarın Ebu Ammarı

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:56 AM
Üç Aylar

Üç Aylar


Uyanın gaflet uykusundan bayanlar baylar
Geldi mağfiret menba-ı mübarek üç aylar
Haram aylar diye bilinir Recep Şaban Ramazan
Çelebi diyor “Dökülür cümle günah misli hazan”
Bu konuda en makbul söz Yüce Peygamberindir:
“Recep Allah’ın, Şaban benim, Ramazan ümmetimindir.”
O’ nun gibi dua eder her mümin her ehli akıl:
“Allah’ım Recep ve Şabanı bize mübarek kıl
Bizi Kuranın nazil olduğu Ramazana ulaştır”
Sen de öyle dua et! Dilini bu duaya alıştır
Reğaib’ de kabul olur müminlerin duası
Malum Reğaibtir Recebin ilk cuması
Recebin yirmiyedisi Leyle-i Miraç’ tır
Gufran gecesidir yaralı yüreklere ilaçtır
Aşıkların dilinde denilir bu geceye Mirac-ı Güzin
Efendimize verildi Kab-ı Kavseyn’ e çıkmaya izin
O gündüz saim gece kaim olur çok az yatardı
Neredeyse Şabanın tamamında oruç tutardı
Şaban-ı Şerifin on beşinci gecesi Berattır
Müminlerin beraati için büyük fırsattır
Ramazan gelince Cennet kapıları açılır
Bağlanır şeytan alemlere rahmet saçılır
Ramazan gufran ayı rahmet ayı Kur’an ayıdır
Ondadır Leyle-i Kadir ki bin aydan hayırlıdır
Manevi haz ve ikramlar o gecede çıkar zirveye
Paha biçilemez seksen sene değerinde bu geceye
Allah’ım bizi mahrum etme bu ayların feyizinden
Kana kana içmeyi nasip kıl rahmet denizinden

Sadık ALTINKAYNAK
08.08.2005

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:56 AM
ÜÇ Şey

Bu dünyada üç şey vardır doyulmaz
Ana, evlat bir de yarin busesi
Üç ses varken başka sesler duyulmaz
“Para sesi kadın sesi su sesi”

Bu dünyada üç dert vardır onulmaz
İhanet, aşk yarası, dil yarası
Gözyaşından başka suyla yunulmaz
Günahlar, kalp karası, yüz karası

Bu dünyada üç şey vardır kaçılmaz
Biri kader, bir ayrılık, bir ölüm
Bu dünyada üç şey payidar olmaz
Biri servet, bir güzellik, bir zulüm
Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:56 AM
V' li Şiir

V’ li Şiir

Van’ lı
Varyemez Veli
Vergi vermezdi
*
Van Valisi
Veli’ ye vade verdi
*
Veli Van’ ı
Velveleye verdi
Vergi vermedi
*
Vali Van Vaizine
Vazife verdi
Vaiz de
Veli’ ye vaaz verdi:
-Veli vergi vatani vazifedir
Varlık Vatana vakfedilmelidir
Vakarınla vergini ver...
*
Veli vergi vermedi
Vali Veliye verdi veriştirdi;
- Vahşi Veli!
Vergi vermemek vefasızlıktır
Ve/de vahşettir
*
Veli vıcık vıcık vınladı
Ve/lakin vergi vermedi...
Ve/nihayet
Vadesi /yetti
Vefat /etti
Veledi Veysi
Veliye vekâleten
Vergiyi verdi...

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:57 AM
Veda

Hazin bir sessizlik çöktü
Çıt yok ne ses var ne seda
Hazan yaprakları döktü
Geldi yine vakti veda

İster şah ol ister geda
Beka yoktur bu dünyada
Gün gelir dersin elveda
Baki kalır bir hoş sada

Dostun vefasız olsa da
Kulak asma sen fesada
Gönülde bir deli sevda
Deyiver dostça elveda

Bahçemde güller açsa da
Vakit kalmadı hasada
Yığılıp kaldım masada
Elveda dostlar elveda

Bakın dostlar gidiyorum
Size veda ediyorum
Yüreğim sizde kalsa da
Elveda dostlar elveda

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:57 AM
Yeter

Yeter


Tüm şairlerin ortak kanaatidir
Ayrılık ölümden beter
Gel artık ömrümün son saatidir
Çok şey istemem
Başucumda ol yeter

Ömür gergefinde hep hüzünler ördüm
Hasret keder ayrılık düğüm düğüm
Göz açtım seni göz yumdum seni gördüm
Her ne yana baksam sensin gördüğüm

Anladım ki ben ancak seninle varım
Seninle geçen kış da güzel yaz da güzel
Gece gündüz hasretinle yanarım
Cilveli bir bakış ta güzel naz da güzel

Beni vurdun en hassas yerimden
İflah etmez artık öldürür bu yara
Terki dünya ederken kederimden
Gelmesen de son bir kez ara
Sesini duyayım o bana yeter

Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:57 AM
Yüreğime Bir Aşk Değdi

Yüreğime bir aşk değdi
Sandım yüreğimi deldi
Aşk acısını bilmezdim
Bu başıma ilk kez geldi

Aşk zehirli bir bal imiş
Tatlısı var acısı var
Çok acayip bir hal imiş
Sefası var sancısı var

Aşık maşuku bulursa
Hayat ona yağ bal olur
Birde ondan ayrılırsa
Gülmek artık muhal olur


Sadık ALTINKAYNAK

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:57 AM
Yürek Yangını

Kanla kirletilen bu zalim dünyada
Parçalanmış cesetler baktığım her aynada
Hele gül goncası gibi küçük çocuklar
Yüreğimde onulmaz yaralar açar
Birleşmiş Milletler büyük devletler
Eğlenceye harcanan korkunç servetler
Kimse melhem olmaz bu insanlık dramına
Hepsi de körükle gider yürek yangınına
Atılan her bomba benim yüreğime düşer
Hiç bir zaman bu kadar çıldırmadı beşer
Su yerine kan taşıyor kapkara nehirler
Toplu mezara dönmüş yerle yeksan şehirler
İnsanlık kayıtsız insanlık suskun ve yorgun
Umutlar tükenmiş yüreklerde vurgun
Silahlara harcanırken milyar dolarlar
Her yerde aç yoksul çaresiz çocuklar
Ancak sen duyarsın İlahi bu çığlığı bu sesi
Medet medet ey kimsesizler kimsesi

Sadık ALTINKAYNAK
Ocak-2007

Sadık Altınkaynak

Shekil
08-22-2007, 11:57 AM
Zeynep Torun

Zeynep Torun

Bu yaz neler geldi
Neler geçti başımdan
Bir tat alamadım
Ekmeğimden aşımdan
Önce deprem yaşadım Ceyhan’da
Afetzede oldum
Bu yetmezmiş gibi
Ardından da dede oldum
Hoş safa geldin Zeynep Torun
Çevreni bahtiyar ettin
Bir tek bana mıydı zorun
Dede dedin ihtiyar ettin
Şaka ettim Zeynebim
Gücenme sakın
Torunumsun
Dede demek elbette hakkın
Hem güzel hem sağlıklı yaratmış
Lütfuna keremine bin şükür Hakkın
Zeytin gibi gözler
Minnacık burun
Ne kadar da şirinsin
Sen Zeynep torun
Ömrünce hep mutlu ol
Olmasın hayatında hiç sorun

Eylül-1998

Sadık Altınkaynak