UseLanMaz
08-25-2007, 01:45 PM
Susmalıyım Diyordum
Kırmızı olmalıydı, koyu kırmızı
her zaman dikkat çekmeli, göz alıcı olmalıydı
heyecan duyacaksın bana baktığında,
o gizemli çiçek gibi,
doğan her yeni güneşin ardından yine aynı renginle açmalısın bana ,
bende sari saçlarımla her güzel gecenin sonrasında eriteceğim seni
dişiliğin doruğundayken lacivert denizlere açılasın gelecek, boğulacaksın
çünkü kullanacak kelime bulamayacaksın.
Ve denizin o mavi rengi,
dalgalar birbirleriyle sevişir, martılar şahitlik eder,
yeryüzüne düşen her damla onların aşkının bir simgesi, kelepçesidir.
Ama bu başka birşey olmalıydı,
böylesine derin bir haz veremezdi bedenler birbirlerine,
yoksa dalgalar sıkılırlardı.
gökyüzü ne renkse mavi parıltılarda o renkle simleniyordu,
bu bir bağlılıktı, bu birbirini sevmeydi.
Susmalıyım diyordum,
susmalıyız, bize dokunmamaları için,
belkide sadece yüreğimizle konuşmalı, gözlerimizle duymalıyız.
Kelimelerin yetmediği yerde bedenimi sokmalıydım yaşamıma ,
yaşamımın sebebine,
yetmeliydim ona...
Ezanlar haykırırken,
insanların kendilerince ahkam kesmeye çalıstıkları bu yeryüzünden,
meleklerin dokunuşuyla ayrılıp, ibadete dalmalıyım çok, derinlere
ve ruhum bedenimden ayrılmalı bir müddet,
görmeli okyanuslardaki şiddetli fırtınaları
ya da;
afrika nin kızgın kumlarını,
ya da;
ılık rüzgarında kizkulesini izleyen eslerini Istanbul un...
görmeli ki
daha da olgunlaşsın bedenime sığmayacak olan ruhum,
sevmek lazımdı;
tren yolculuğu misali; aşığına sarılıp seyir halinde dünyayı;
en çılgınından, en mantıklısından, en tutkulusundan, en masumundan, bazen de
yalanından yaşamalıydı,
ve hızlısından...
Hayat lazımdı bana,
sevimli sevimsiz bir sürü yaşanmışlıklar,
onlarıda tanımalıyım,
tanımaliyim ki hiçbirşey yabancı gelmesin
ve ruhum tekrar döndüğünde
gözlerini iyi açmalı,yüreğini sıkı kapamalıydı
sadece istediğini yapmalıydı...
AĞLADIĞIMI KİMSEYE SÖYLEME ANNE
Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar beni güçlü biliyor Onlar beni en zor günümde bile ayakta biliyor
Ben aslında geçirdiğim her günün akşamı evde ağlarken
Onlar benim içimin sızladığını, yüreğimin yandığını bilmiyor...
Onlar beni kral biliyor
Onlar beni kızdım mı, dünyayı yakacak insan biliyor
Ben aslında onun gözlerine bakmaya bile kıyamazken,
Onlar benim bir erkek uğruna üzüleceğimi tahmin bile etmiyor...
Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar beni ağlamaz biliyor
Onlar beni... Üzüldüm mü bulunduğum şehri bulutlar kaplar biliyor
Ben aslında odama kapanıp sitem duygusuyla bir köşeye sinerken
Onlar beni hiçbir şeyin sarsacağını akıllarının ucundan bile geçirmiyor
Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar bunu hiç bilmiyor
Onlar için ben en sağlam köprülerden daha sıkı bağlıydım hayata
Ben aslında ölümle yaşam arasında ki ince çizgide bir o yana bir bu yana giderken Onlar hala benim için hayatın büyük bir kırıklığı olduğunu bilmiyor
SEN GIDIYORSUN, HIC GELMEDEN…
Mevsimleri mi kaçirdim ben
Yoksa mevsimler mi kaçti benden
Ben mi yabanciyim
Sen mi tanidik degilsin
Üsüyorum
Içimde
Bir buz mevsimi boy veriyor
Son sarki susuyor birden
Gece yirtiliyor
Sen degilsin gelen
Biliyorum
Orda duruyorsun
Harflerini çalmislar sözcüklerden
Klavyeden tuslarini
Susuyorsun
Yüregimi tutuyorsun ellerinde
Durmadan sIkiyorsun
Uzak bir yildizdan
Soguk bir alev yükseliyor
Gelip bedenimi vuruyor birden
Gece yirtiliyor aniden
Gelen sen degilsin
Biliyorum
Bir aysberk yükseliyor
Yüregimden
Tepeden tirnaga
Buz kesiyorum
Sana gözlerimi veriyorum
Almiyorsun
Bir yagmur yagiyor
Denize
Güller soluyor
Görmüyorsun
Gölgeni bulup bulup kaybediyorum
Yeniden
Uzansam tutacagim ellerinden
Biliyorum
Son misralar savruluyor siirlerimden
Tüm düslerimi terkediyorum
Birden sabah geliyor
Sen gidiyorsun
Hiç gelmeden...
Kırmızı olmalıydı, koyu kırmızı
her zaman dikkat çekmeli, göz alıcı olmalıydı
heyecan duyacaksın bana baktığında,
o gizemli çiçek gibi,
doğan her yeni güneşin ardından yine aynı renginle açmalısın bana ,
bende sari saçlarımla her güzel gecenin sonrasında eriteceğim seni
dişiliğin doruğundayken lacivert denizlere açılasın gelecek, boğulacaksın
çünkü kullanacak kelime bulamayacaksın.
Ve denizin o mavi rengi,
dalgalar birbirleriyle sevişir, martılar şahitlik eder,
yeryüzüne düşen her damla onların aşkının bir simgesi, kelepçesidir.
Ama bu başka birşey olmalıydı,
böylesine derin bir haz veremezdi bedenler birbirlerine,
yoksa dalgalar sıkılırlardı.
gökyüzü ne renkse mavi parıltılarda o renkle simleniyordu,
bu bir bağlılıktı, bu birbirini sevmeydi.
Susmalıyım diyordum,
susmalıyız, bize dokunmamaları için,
belkide sadece yüreğimizle konuşmalı, gözlerimizle duymalıyız.
Kelimelerin yetmediği yerde bedenimi sokmalıydım yaşamıma ,
yaşamımın sebebine,
yetmeliydim ona...
Ezanlar haykırırken,
insanların kendilerince ahkam kesmeye çalıstıkları bu yeryüzünden,
meleklerin dokunuşuyla ayrılıp, ibadete dalmalıyım çok, derinlere
ve ruhum bedenimden ayrılmalı bir müddet,
görmeli okyanuslardaki şiddetli fırtınaları
ya da;
afrika nin kızgın kumlarını,
ya da;
ılık rüzgarında kizkulesini izleyen eslerini Istanbul un...
görmeli ki
daha da olgunlaşsın bedenime sığmayacak olan ruhum,
sevmek lazımdı;
tren yolculuğu misali; aşığına sarılıp seyir halinde dünyayı;
en çılgınından, en mantıklısından, en tutkulusundan, en masumundan, bazen de
yalanından yaşamalıydı,
ve hızlısından...
Hayat lazımdı bana,
sevimli sevimsiz bir sürü yaşanmışlıklar,
onlarıda tanımalıyım,
tanımaliyim ki hiçbirşey yabancı gelmesin
ve ruhum tekrar döndüğünde
gözlerini iyi açmalı,yüreğini sıkı kapamalıydı
sadece istediğini yapmalıydı...
AĞLADIĞIMI KİMSEYE SÖYLEME ANNE
Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar beni güçlü biliyor Onlar beni en zor günümde bile ayakta biliyor
Ben aslında geçirdiğim her günün akşamı evde ağlarken
Onlar benim içimin sızladığını, yüreğimin yandığını bilmiyor...
Onlar beni kral biliyor
Onlar beni kızdım mı, dünyayı yakacak insan biliyor
Ben aslında onun gözlerine bakmaya bile kıyamazken,
Onlar benim bir erkek uğruna üzüleceğimi tahmin bile etmiyor...
Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar beni ağlamaz biliyor
Onlar beni... Üzüldüm mü bulunduğum şehri bulutlar kaplar biliyor
Ben aslında odama kapanıp sitem duygusuyla bir köşeye sinerken
Onlar beni hiçbir şeyin sarsacağını akıllarının ucundan bile geçirmiyor
Ağladığımı kimseye söyleme anne
Onlar bunu hiç bilmiyor
Onlar için ben en sağlam köprülerden daha sıkı bağlıydım hayata
Ben aslında ölümle yaşam arasında ki ince çizgide bir o yana bir bu yana giderken Onlar hala benim için hayatın büyük bir kırıklığı olduğunu bilmiyor
SEN GIDIYORSUN, HIC GELMEDEN…
Mevsimleri mi kaçirdim ben
Yoksa mevsimler mi kaçti benden
Ben mi yabanciyim
Sen mi tanidik degilsin
Üsüyorum
Içimde
Bir buz mevsimi boy veriyor
Son sarki susuyor birden
Gece yirtiliyor
Sen degilsin gelen
Biliyorum
Orda duruyorsun
Harflerini çalmislar sözcüklerden
Klavyeden tuslarini
Susuyorsun
Yüregimi tutuyorsun ellerinde
Durmadan sIkiyorsun
Uzak bir yildizdan
Soguk bir alev yükseliyor
Gelip bedenimi vuruyor birden
Gece yirtiliyor aniden
Gelen sen degilsin
Biliyorum
Bir aysberk yükseliyor
Yüregimden
Tepeden tirnaga
Buz kesiyorum
Sana gözlerimi veriyorum
Almiyorsun
Bir yagmur yagiyor
Denize
Güller soluyor
Görmüyorsun
Gölgeni bulup bulup kaybediyorum
Yeniden
Uzansam tutacagim ellerinden
Biliyorum
Son misralar savruluyor siirlerimden
Tüm düslerimi terkediyorum
Birden sabah geliyor
Sen gidiyorsun
Hiç gelmeden...