Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : herşey oyundu hayatımda


ƒяαмвυαz
08-29-2007, 11:58 AM
Hayat akıp gidiyor avuçlarımdan bense tutamıyorum. Sadece gidişini seyredeyebiliyorum. Yapabileceğim en iyi şeyse avuçlarımdan kayıp gidene el sallamak oluyor. Ne acı dimi?

Kalbin acılar içinde parçalansa da yüzün gülmek zorunda oluyor ya hani en acısı da bu olsa gerek... Yalandan etrafa gülücükler dağıtmak, daha açılan yaralarının kabuğu bile düşmeden yaralarına yenilerinin eklenmesi, yüreğin parçalansa da gözlerinin gülmek zorunda olması ve dahası o gülmek zorunda olan gözlerinin gözyaşlarını bile için akıtmak zorunda kalması. Çok acı bunlar çoooooookkkk.... İçimden geldiğince, hıçkıra hıçkıra ve de özgürce ağlayamıyorum bile. Dedim ya gözyaşlarım içime akıyor hayat!


Bir kabus olsa keşke bunlar. Bende uyansam. Geçse ve bitse... Ama olmuyor işte. Ne geçiyor ne de yüreğimdeki yaraların kabuğu düşüyor. Aksine o yaralara her gün yenileri ekleniyor.


Neden artık kalp kırmak bu kadar kolay hayat, söylesene neden? Oysa eskiden böylemiydik biz? Ne değişti söylesene. İnsanlar mı değişti, sen mi? İnsanlığımızı, vicdanımızı, saygımızı ne zaman yitirdik biz? Neden oyunlarına yenildik haa neden? Kayıp gidiyorsun avuçlarımdan bense tutamıyorum. Çırpınıyorum ama boşuna bu çırpınışlar. Attığım her kulaçta biraz daha boğuluyorum , batıyorum, nefes alamıyorum. Çok acı bişey bu.


Anladım ki...
Her şey bir oyundu hayatımda...
Saklayıp sarıldığım o aşk....
O kendini gizleyiş...
O deli kaçış...
O yanış...
O bitiş...
Yalnız kulum hakikat!


Hayat akıp gidiyor avuçlarımdan bense tutamıyorum. Sadece gidişini seyredeyebiliyorum. Yapabileceğim en iyi şeyse avuçlarımdan kayıp gidene el sallamak oluyor. Ne acı dimi?

Fakat bu kez değişen bir şey var. Perdeyi sen açtın belki ama ben kapatıcam. O zevki sana bırakmam hayat. Son kozu ben oynucam, sen değil.

Hadi akıp git avuçlarımdan. El sallıcam şimdi ardından hemde büyük bi zevkle... Ruhum belki çok acıyacak ama bedenim dimdik duracak. Sen söylemen gerekenleri söyledin şimdi sıra bende... Sus ve de konuşma. Artık can yakma hayat. Perdeyi ben kapatıcam. Bak her gün yenisini eklediğin yaralarıma rağmen göğsümü gere gere duruyorum karşında. Hiçbir yerede gitmiyorum ben.Seni uğurluyorum.

Oyun bitti.

Sahne kapandı.

Kéan aRs
08-29-2007, 12:02 PM
öffffff en heycanlı yerinde bitti:D

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:38 PM
dalga gecme konumla hıh yapan smiley:P

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:39 PM
ASAGIDAKI MEKTUP ARMAGAN ÇAĞLAYANIN HÜLYA DERGISINE YAZDIGI BIR YAZI,

Her seferinde canımın acımasının biraz daha azalacagını düsünürdüm hep. Ama azalmıyor ; yıllar geçtikçe daha da çogalıyor can acısı.
Gençlik yıllarında böyle durumlarda baska seyler düsünmeye calışırdım. Hatta hatırlıyorum, ilk sevdigimden ayrıldıgımda daha dogrusu terk edildigimde çok canım yanıyordu. Kendimi avutmak için bir yol bulmuştum; takvim yapraklarıyla oynuyordum.Her gün büyük bir özenle koparıyordum sayfaları, " ooh bir gün daha eksildi " diye.
Her gün " bugün bir dakika daha uzadı, daha geç karanlık olacak " diye.

Ve her geçen gün canımın acısı daha çok azalacak diye !

Ama bugün fark ettim ki herkesin çok şaşırdıgı bir sürü gereksiz bilgiyi o zamanlar ögrenmişim. Takvim yaprakları ne kadar çok sey ögretirmiş megerse bana ! isterseniz size Kırlangıç Fırtınası'nın ne zaman olduğunu söyleyebilirim ya da cemrelerin ne zaman düştüğünü...
Hatta zeytinyaglı biber dolması tarif edebilirim. Öyle hafifletmiştim canımın acısını o zamanlar.

Ne iyi etmişim de aşık olmuştum.

Sonra ikinci sevgilimden ayrılmıştım.Daha dogrusu yine terk
edilmiştim...
Başka vücutlar istemişti canı. Çok canım yanıyordu. Kendimi avutmak için yine bir oyun bulmuştum, yazarların kronolojik sırayla
kitaplarını okuyordum. Artık onu telefonla aramamam için kendimle mücadele etmem gerekmiyordu. O zamanlar anlamıştım insanın kendisiyle mücadelesinin ne kadar yorucu olduğunu ! Mesela onunla nasıl bir yerde karşılaşırım diye planlar yapmam gerekmiyordu. O zamanlar anlamıştım insanın kendisiyle oynadığı oyunların ne kadar yorucu
olduğunu. Ya da telefon 10 dakika içinde çalarsa beni arayan O 'dur diye bitmek tükenmek bilmeyen on dakikalar beklemem gerekmiyordu. Aslında o zamanlar anlamıştım on dakikanın bazen bir asır oldugunu.
Yoldan geçen 3. araba kırmızı olursa tekrar barışacağız diye dilekler
tutmam gerekmiyordu... O zamanlar fark etmiştim trafikte ne kadar az kırmızı araba olduğunu ! Ama bugün fark ettim ki, bugün çok az kişinin bildiği ve okuduğu yerli roman ve hikaye yazarlarıyla o zamanlarda tanışmıştım. Nihat Sırrı Örik, Kerime Nadir, Muazzez Tahsin Berkand, Ethem ızzet Benice, Kemal Tahir, Vedat Türkali, Orhan Pamuk ve diğerleriyle... Ve şimdi fark ediyorum ki , ne kadar çok şey öğrenmişim o romanlardan,hikayelerden, yazarlardan...

Ne iyi etmişim de aşık olmuşum...

Sonra üçüncü sevgilimden ayrılmıştım, dogrusu bu kez de terk edilmiştim. Başkasına aşık olmuştu. Yine canım çok yanıyordu.Kendimi avutmak için bir oyun bulmuştum, Aşk şiirleri okuyordum, terk edilmek üzerine. BaŞKALarININ da terk edildiğini çok canlarının yandığını görmek ve anlamak acımı hafifletiyordu sanki. ilk ben değilim terk edilen diye düşünüyordum. O zaman ezberlemiştimAtilla ilhan'dan " ben sana mecburum bilemezsin, adını mıh gibi aklımda tutuyorum "
dizelerini, o zaman ezberlemiştim Murathan Mungan'ın " ölü bir yılan gibi yatıyordu aramızda, kirli ve umutsuz geçmişim " mısralarını ve
Ahmed Arif 'ten ve Kavafis 'ten aşk dizelerini.şimdi fark ediyorum ki ne çok şey öğrenmişim oşiirlerden.

Ve ne iyi etmişim de AŞIK olmuŞum...

Sonra uzunca bir dönem yeni bir aşkı yeni bir sevgiliyi beklemeye
başladım.Çok bekledim. Sabırla. Biliyordum gelecekti bir gün. Bu bekleme döneminde de bir oyun bulmuştum kendime. Ne kadar tiyatro oyunu varsa gidiyordum kudurmuş gibi ! Ne kadar film varsa onları seyrediyordum hiç kaçırmadan. ışte o zamanlar öğrendim benden başka bir sürü aşk bekleyen insan olduğunu. Ve o zaman öğrendim beklemenin de bazen bir keyif olduğunu ve insana çok şey öğrettiğini...

Ne iyi etmişim de beklemişim aşkı...

Hep bana soruyorlar nereden biliyorsun bu kadar çok şeyi diye, dilimin ucuna kadar geliyor, söylemek istiyorum "AŞK YÜZÜNDEN" diye ama gülerler anlamazlar diye söylemiyorum, vazgeçiyorum. Yıllar geçtikçe azalacak sanırdım canımın acısı ama azalmıyor. Ne kadar
çokşey öğretmiş aşk bana. Hayat okulu dedikleri bu olsa gerek.
Ya da hani derler ya; okumuş ama adam olamamış diye, sanırım okuyup da adam olamayanlar; aşktan canları yanmamış olanlar, aşkı tanımayanlar, bilmeyenler...

ŞİMDİ.....

yine canım yanıyor.Ama biliyorum bu duyguyu.
Geçecek !
Fakat şimdi, hemen yeni bir oyun bulmalıyım kendime.

Ey aşk hadi öğret bana bilmediklerimi, eksik kalanları...

Armağan Çağlayan

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:40 PM
Sevislerim,
Ah! O seni sevislerim yok muydu!?
Kendimi sende buldugum
Bir o ânlar vardi.


Ve

o

ânlar

Ölüslerim, bin defâ sanaydi.
Defalarca, zamani, utanmadan senin için,
Her seye ihanet ederek,
Durdurusum!
Ah!o ân öpüslerin!
Yalan miydi!?


Yasamin kadar canli tut, ne olur!

Gidilecek hiç bir yerim kalmadi.
Elimde tutulasi senli *******im
Tutuldukça, yanilasi.

Ve

Ugruna ölünesi

Bir

O

Ânlar kaldi....!


umarim begenirsiniz siirimi ask denince yazmak geldi icimden...


bitimsiz sevgilerimle

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:40 PM
Bir mesaj almistim ondan:
Kizil günesin altinda, mavi bir yelkendir hayat,
seni bilmedigin derinliklere sürükleyen, su mavidir, mavi ise umut, sen yüregini hep mavi tut...

Cevabim:
Umut Mavi demissin, Ben umutsuz kalmadim
Bilsen nice hayaller, neler gördüm yillarca
Ayri olan hep sendin, ben hic sensiz olmadim
Mavinin her tonunu, Ask`a ördüm yillarca
Es gectim acilari, yüregimi okudum
Sen kendi hayatini, yasiyordun bilmedin
Duygulardan ip yapip, satir satir dokudum
Sen beni öldürsende, bende asla ölmedin

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:42 PM
Yazan Konu
page
Üyecik

USA
88 Cevap Gönderim - 17/02/2004 : 06:51:27
--------------------------------------------------------------------------------
...mecburiyetine boyun eğene...


Günah Ekerim Ömrüne

''Mecburiyetine Boyun Eğen'e

..

Uzaklaş;

Yoksa sana dokunurum,

Yoksa yasak tanımam,

Günahkar olurum, günahım olursun,

Kaç, görme,

Görürsen hatırlama,

Hatırlarsan ağlama.

Gelme.

Yoksa sana dokunurum,

Dudaklarına konarım

Gözlerini esir alırım

Kölem olursun,

*******de kölen olurum,

Didik didik ederim hayatını,

Benden başkasına yaşatmam seni,

Tarihini vururum, anılarını asarım ,

Yüreğine saplarım kendimi

Bedeninde yatıya kalırım

Teninde beklerim geleceğimi

Yaklaşma;

Seni alırım,

Senin olurum,

Özgürlüğüm yoldaş olur yanına,

Sessiz düşüncelerim toprak olur,

Taparım sana , yatağına tapınak derim,

Yüzünde güneşler beklerim,

Gitmezsen sana dokunurum

Sahiplenirim seni,

Sana aşkı yaşatırım,

Daha küçük aşklara katlanamazsın,

Benimle ölürsün...

''Kavuşamayan iki dağdık,aramızda güneş vardı''



piril piril gunesi degil! *******i AYDEDE'yi sever oldum.

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:44 PM
Dalgalanmışım bir kere.. Günler akmıyor..
Yüreğimde binbir yara... Soru sormuyor..
Kala kalmış gözlerine hemde çaresiz..
Susamışım sevgiye.. Biliyorsun gel diye..
Dön bana.. Gönlüm hasret aşkına.. Bu acılar bitmiyor.. Gözyaşlarım dinmiyor.. Ağlamaklı sözlerin.. Güler olmuş gözlerin.. Arzuların kendi kendine.. Ayrılıklar bir yara.. Aşka doymuşsun ama.. Yalnızlığın yanlış dert ile..

Düşünceler dört bir yanım.. Aklım almıyor.. Duygular sarmış yüreğimi.. Kanmış ağlıyor.. Bir yanım dilekler dolu gizli olsada.. Susamışım sevgiye.. Biliyorsun gel diye..

Dön bana..Dön bana..Dön bana..Dön bana..Dön bana..Dön bana..Dön bana

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:44 PM
bugün saygideger hocamiz meltem liu ki kendisi bi japonla evlidir; (zaten bizim okulda asimile olmamis hoca yok) ask konusunda kompozisyon yazmamizi istedi. tabi bu aski fuzuli nin hafiften fuzuli olan eseri leyla ile mecnun la da baglamak gerekti. hani o dillere destan büyük ask, leylaaaa ile mecnuuuuuun...

ya bu leyla ile mecnun, romeo ve juliet, falan filan evlenselerdiydi de ben görseydim. öyle ölmek kolay. sen evlen de gör bak basina neler geliyo.. ask dedikleri her neyse evlenince biter arkadasim. bizzat tanik oldum, paranoya oldum.

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:44 PM
Kelimeler eksik, kelimeler yaralı. Kelimeler cılız. Taşımıyor, anlatmıyor, tanımlamıyor bu duyguyu. Ben de...

Çok başka bir şey. Sevginin ortasında, derin acılar hisseder mi insan? Aydınlık gülümsemelerin içine, hüznü yerleştirir mi durup dururken? Gözlerine buğu,diline sitem, yüreğine burukluk, çöreklenir kalır mi asırlarca? Gelmeyeceğini bildiği mektup için, posta kutusunu hep ayni heyecanla açar mi? Dedim ye, başka bir şey bu. Ne kadar yalnızsam, o kadar seninleyim su günlerde.

Belki de en basta, tutup seni en derinlere koydum diye oldu bunlar. Kimseler ulaşmasın diye, kimselerin bilmediği, bulamayacağı yollara götürdüm seni. En derinlerde tuttum. Bana sakladım. Derine, hep daha derine... Seni yapayalnız, bir tek bana bıraktım. Paylaşamadım Yanlış yaptım.

Sana ulasan yolları kaybettim diye bütün bu şaşkınlıklar. Kendimi oradan oraya vurmam. Sağımda, solumda, ne zaman dikildiğini bilmediğim duvarlara çarpmam, hiç görmediğim çukurlarla boğuşmam.

Denizlerin, gürültüyle gelip vurduğu dehlizlerin, acili duvarları gibiyim. Duvarlarım yosunlu, duvarlarım kaygan, duvarlarımdan hiç tükenmeyen sular sızıyor.

Tutunamıyorum. Renklerim, gün içinde değişiyor. Soluyorum, soğuyorum. Güneş ulaşmıyor içerilerime. küfleniyorum, yaslanıyorum. Yalnızlıklar pesimde. Dokunduğum her ıslak duvardan, pis kokulu bir yalnızlık bulaşıyor üstüme. Yapış, vıcık bir yalnızlık bu.

Biliyorum, bütün bunlar, hep benim suçum. Seni sakladığım yere ulaşamaz oldum. Yollar, gitgide uzadı ve karıştı. Ümidimi ısıtacak, parlatacak, kımıldatacak bir şeylere ihtiyacım var. Ah onun ne olduğunu biliyorum. Sonu sana geliyor her cümlenin.Her şeyin basında, içinde ve sonundasın. Bu değişmiyor.

Öyle içimsin ki.

Birden aklıma geldi, tuttum sana bir mektup yazdım dün. çok mutluydum... Gün içinde neler yaptığımı, nelere kızıp, nelerle mutlu olduğumu,tek tek anlattım. Mevsimlerin ve insanların nasıl karışık ve beklenmedik olduklarını yazdım. "Yine zamansız yağmurlar" dedim, "Daha önce, hiç bu kadar zayıf değildi güneş ışınları" dedim, "Gerçekten buradaki şarkıları hiç öğrenmeyecek, bilmeyecek, söylemeyecek misin?" dedim.

Çok uzun bir mektup oldu Başından sonuna kadar okudum da. Neler yazmışım diye merakımdan. Sonra çekmecemden bir zarf çıkarıp, adini yazdım. Büyük harflerle, yalnızca adini. Adresini bilsem gönderir miydim, bilmiyorum.

Mektup cebimde. Cebim yüreğime yakın. Yüreğim sende. Sen yüreğime yakın. Öyleyse mektup sende.

Bu kadar içimdesin iste.

Can Dündar

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:44 PM
beni tamamen yıkan şey,hep sevgisizlikti
garip yorgunluklar,tutkular
hep farklılık hissettim kendimde
ve kendimden iğrendim ama sevmek isterdim
beni tanırlardı maske takarken ben

Kéan aRs
08-29-2007, 07:45 PM
tşkrlerrrrrrrrr

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:45 PM
Ortaköyde oturuyoruz arkadaşımla..
“Anlamıyorum Hıncal” dedi... “Anlamıyorum, beni gerçekten sevip
sevmediğini..”
Yüzüne baktım.. anlattı...
“Biraradayken öyle iyiyizki..
Öyle yakın, öyle candan, öyle sevgi dolu ki bana karşı,
sokuluşu,dokunuşu,bakışı...
Hani vücut dili diye bir şey varsa;
Bu kız her hali ile beni sevdiğini haykırıyor adeta...
Zaten, diliylede söylüyor, sık sık çok sevdiğini...”
“sorun ne öyleyse”der gibi baktım, bir daha gözlerinin ta içine...
“Sorun var mı onuda bilmiyorum ya... içimden bir ses, bu işte bir
eksiklik olduğunu
söylüyor bana hep....
Geçen gün birden ne farkettim bilirmisin?
“Sustu bir an....
Söyleyip söylememekte teretdüd etti.
Ama söyledi sonunda...
“Geçen gün düşünürken, birden farkına vardım ki, buluşmak için bütün
teşebbüsler
benden geliyor.
Ben arayıp bir yere davet etmesem, günlerce birbirimizi görmüyoruz.
Beni görmek, benimle buluşmak için ondan hiç çaba yok.
“Söylemekte tereddüt ettiği şey işin en can alıcı noktasıydı oysa..”
“Seviyor mu, sevmiyor mu?” diye papatya falı bakmayı bir yana
bırakırsanız,
sorunun çözümünü en gerçekçi verecek formüldü bu....
Sevginin bir tek amacı vardır. Birlikte olmak...
Birlikte gidilen yerlerin,
Birlikte yapılan şeylerin hepsi araçtır..
Gerçek sevginin en sağlıklı, en doğru ölçeğidir bu...
Bir arada olma isteği....
Nerede, nasıl olduğu, hiç önemli olmaksızın.
Dostuma, yıllar önce aniden biten bir ilişkimi anlattım. Sinemaya
gidelim demiştim,
Üniversite yıllarımda büyük aşkıma... o da beni seviyordu ya...
Yani ikimizde öyle sanıyorduk...
Filmi sordu... Söyledim... Beğenmedi...
Benimle buluşmaktan vazgeçti,
Filmi beğenmediği için...
O zaman anladım ki, sevdiği şey ben değilim...
Benim ona sunduklarım....
Benimle buluşmasını istiyorsam, onun hoşuna gidecek bir şey bulmak
zorundaydım,
Her defasında...
Ben amaç değil araçtım. Amaç; benim sunduklarımdı.
Hayır; bunu adı sevgi değildi...
Benim için zor bir karardı, ama verdim ve bitirdim.
“Her şey çok iyi gidiyordu, ne yaptım da onu kırdım,
suçum ne bir bilsem”, demiş ortak dostlarımıza.
Anlatmadım bile...
Anlatsam da anlayamazdı, biliyorum.
Kaç yıl geçti aradan...
İddia ederim, hala anlamış değildir niye bittiğini.
Aslında, “Bitti” yanlış bir deyiş...
Hiç başlamamış ki meğer....
Öyle sanmışız.
Gerçek sevginin tek ölçeğidir bu;
Bir arada olma İSTEĞİ....

Seven, gerçekten, yürekten seven, bir arada olabilmek için mucizeler
yaratır. Bütün öncelikleri sevgilisine tanır.
.... Sizi gerçekten seviyor mu?
Ya da siz onu gerçekten seviyor musunuz?
Kendi duygularınızda emin değilseniz ya da onu duygularından
şüphedeyseniz...
Dikkatle bakın... Dikkatle izleyin... Dikkatle gözleyin....
Onunla buluşmak, onunla bir arada olmak için neler yaptığınıza,
yapabildiğinize
Bakın....

Onun sizinle bir arada olmak için gösterdiği çabaları
değerlendirin.....

hıncal uluç yazısıdır

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:45 PM
Özgür bir kalbim olsaydı onu bir kuşa verirdim
Götürebildiği kadar uzaklara bırakıpta dönmesin diye
Bir kalbim vardıda ben bilmezdim?

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:46 PM
Derin bir nefes al
Doyumluk olsun..
Sevdamla sardım seni
Gönlün coşsun..
Unutmam asla seni
Haberin olsun..
Her an aklımdasın,
Aşkım doğum günün
Kutlu olsun...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:47 PM
Üzerime devirip dağ gibi hüzünleri
böyle çekip gitmek var mıydı?
var mıydı böyle bitirmek?
hani söz vermiştik birbirimize
kaç zaman geçti aradan
sen yoksun
sana sığındığım *******
alevleri gökyüzünde
bir kumsal ateşiydi günahları yaktığımız.
ve kan rengi şarapla yıkanmış
bir hasret şimdi göğsümüze taktığımız.
bilirim dönmeyeceksin artık
uzun zaman oldu
belki çoktan unuttun.
adın kaldı soğuk duvarlarında odamın
sigara paketlerinde şiirlerin
resimlerin bana gülen
cüzdanımda saç telin
bir veda o geceden aklımda kalan
kekremsi bir tat
bir med cezir yüreğimde
ben vurgun yemiş bir yaralı
gemiler bana taşır bütün aşk yorgunlarını
sen yoksun....
hayatımın ilkbaharında tanısaydım seni
yasak umutlara ve acılara inat
buruk bir şarap tadında olsaydı sevdamız
yıllandıkça güzelleşen
ve sen şiirler okusaydın *******i
saçlarımı okşarken
ellerimi tutsaydın ansızın
yüreğim eriseydi gözlerinde
yansaydım ateşinden
sen ağlasaydın mutluluktan
ben ölseydim
yalnızca beni sevdiğini bilseydim.
seviyorum deseydin
bir kere söyleseydin
yanmazdım
yanmazdım böyle çekip gitmeseydin....
bir veda o geceden aklımda kalan
bir günah belki yasak
yanımda olsan şimdi hiç konuşmasak
ağlasak bin kere pişman olsak
sonra yine bozsak yeminleri
sarılsak sımsıkı
öylece kalsak...
gittin..
kim bilir kaç deli sevda sığdırdın yüreğine
ışığa üşüşen pervaneler gibi sardılar seni
körkütük aşkların ortasına düştün
yalanların pençesine
belki bir gün bir gece
dar bir vakitte belki
hiç beklemezken seni gelirsin diye
ben hala buradayım
sen yoksun
lanet olsun. :nono:

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:47 PM
Aşk doğa eczanesinde nasıl elde edilir?

İlacın Adı: Aşk

Familya: Sevdaca

Bitki Adı: Aşkus Tadarus

Elde Edilişi: Aşkı elde etmek için türlü yöntemler vardır. Birinci yöntem için ilkel maddeler,para,bir çift söz ve bir çift kesici gözdür. Fakat bu yöntem pahalı olduğu için, endüstride başka yollarla elde edilir. Özellikle orta insanlar arasında aşk, parasız-pulsuz, belirli bir süre "gözleme" yardımı ile elde edilir. Bu şekilde elde edilen aşk saf değildir. Çeşitli randevularla kristalleştirilir ve daha sonra saf olarak elde edilir.

Fiziki Özellikleri: Pembe renkli kristallerden olusur. Kalpte yerleşir. Keskin lezzetlidir. Özellikle iç organlarda hissedilir. İlk resmi tanımı Adem ile Havva tarafından yapılmış, sonra insanlar tarafından geliştirilmiştir.

Kimyasal Özellikleri: Kaba sözlerden alınır. Formülü hemen değişir. Aslında aşk dayanıklı bir madde değildir. Parasızlık, sefillik, yalancılıkla "geçimsiz" bir ilaçtır.

Saflık Muayenesi: Aşkın ne ölçüde "saf" olduğunu anlamak için ihanet, aldatma, matrak geçmeyle ne ölçüde dayanıklı olduğu anlaşılır.

Miktar Tayini: Aşk enjekte edilmiş ve hassas tartılmış bir insan, bir haftada kilo kaybederse bu uluslararası ölçülere göre en az Romeo-Juliet, Türk ölçülerine göre Leyla Mecnun aşkına eşittir.

Kullanışı: Nisan ve nikahta az dozlarla alınmalı, fazla miktarı, magandalardan para kopartmada kullanIılır. Aşk çeşitli biçimlerde görülebilir. Bilim aşkı, sanat aşkı, doğa aşkı gibi..

Teşhisi: Kalp çarpıntısı. Uçma hissi, gözlerde kararma, sevdiğinden başkasını görememe şeklinde özel bir körlük. Mantık kaybı. Uykusuzluk, iştahsızlık, terleme..

Kullanışı: Kalbi hızlandırmak için, alçak dozda.Sinir sistemini uyarmak için yüksek dozda. Moral ve cesaret verici neşelendirici. Ancak belli dozu yoktur. Hiç alınmazsa kişide kompleks yaratır.Yüksek dozda öldürücü, alçak dozda guldurucu etkisi vardIr.

İlacın Reklamı İçin Uygun Slogan: Karanfilim ez beni, çift kanatlı tülbentten süz beni, sen kalem ol ben divit, reçeteye yaz beni...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:47 PM
Yenilmedim, yalnızlığa,
Bugün yine tek başıma sabahladım,

Üzülmedim yoksun diye,
Nasılsa bir gün gelir, ben de ağlarım.

Anlatacak çok şeyim var bugün sana,
Hem de çok...
İçimde duygularım susmak istiyor.
Nedense ayrılıklar koyar insana,
Bugün canım seninle olmak istiyor.

Yapraklar sonbahar, günü hep açmak ister,
İNSAN SEVİNCE, GÖZÜ GÖRMÜYOR TANRIM.

NEDEN HER GÜZEL ŞEYİN SONU HÜSRANLA BİTER,
GÖZLERİM ONDAN BAŞKA GÖRMÜYOR TANRIM,
ONU ALMA YANIMDAN, ONSUZ OLMUYOR TANRIM....

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:47 PM
Bern Williams: Flört ederken kalbimiz o kadar yüksek sesle atar ki, aklımızın sesini duyamayız.

Elenor Glyn: Aşk, günlük yaşamın tozunu altın rengi bir sise çeviren göz kamaştırıcı bir cazibedir.

Sofokles: Bizi yaşamın ağır yükünden ve ıstırabından kurtaran tek sözcük sevgidir

Jo Coudert: Aşkın aritmetiği tektir. İki yarım bir bütünü oluşturmaz, yalnızca iki bütün bir bütünü oluşturur.

Peter Ustinov: Sevgi sonsuz bir bağışlama oyunudur. Bir alışkanlık haline gelen şefkatli bir bakıştır

Wolfgang Amadeus Mozart: Ne üstün zeka, ne hayal gücü ne de her ikisi beraber, bir dahi yapmaya yeter. Sevgi, sevgi, sevgi... İşte bu dehanın ta kendisidir.

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:49 PM
bu gece daha bi erken çöktü bu şehre akşam...
daha bi sessizleşti kalabalık sokaklar. . .
sanki bu şehir bana küs,
sanki bu şehir ağlıyor sensiz akçşamlarda!. . .
ama sensizliğe inat gülüyor yüzüm(:
çünkü varsın,ordasın,içimde,kanımdasın!
biliyorum.
we hep orda kal!. . .
CANıma CAN katan gülüşünle hep hayatımda ol...

sensizlikte boğulurken ben,YİNE SENİNLE GELDİ HAYAT. . .
hücrelerime dolaşırken sen,ben sende kayboldum. . .

sonsuz aşk, sonsuz mavilik. . .
:stuart:

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:49 PM
Ya seviyorum işte seni inandırmak için daha ne yapayım!!

MAVİ hayallerle aynı duvarda
MAVİ bakışlara bürünmekteyim
Gönlümde birikmiş MAVİ sularda
MASMAVİ ölmekte,sürünmekteyim

GÖZLERİNE BAKMADAN SEVMEK SENİ..
DOKUNMADAN ELLERİNE, VURULMAK...
Sisli rüyalardan kaçan gölgeni
BİR SABAH UYANIP KARŞIMDA BULMAK...

Kayıp sevgileri sahilde ara
Tozlu sayfaları mazide bırak
Şimdi gözlerini dik ufuklara
MAVİ MAVİ YAKLAŞ MAVİ MAVİ BAK BANA!!!

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:50 PM
CAN/IM'A. . .

__Bugün resmine dokundum ben öptüm yine yine
Zaman ağır ol henüz erken demek için güle güle
Sesini özledim özledim çok haberim yok durmuş dünya niye
Seninle birlikte kaybolanları arıyorum başka şeylerde
Aşk şarkısı değil bu geldi içimden
Gülümse birkez benim için eğer duyuyorsan
Nehrim ol gel ak yine kelebek ol gel uç yine
Çiçeğim ol gel aç yine rüzgar ol.. __

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:51 PM
:boat:Evden büroya bürodan eve.. Arada da İngilizce kursu.. Sökeceğim ama şu mereti de.. Neyse İngilizce çalışırken ufak tefek bişiler karaladım.. Eski yazılarım kadar güzel olmadıüının farkındayım ama dedim kendimizden en son yazı yazalı aşk bölümüne ay oldu.. :/ Kötü de olsa bişi yollıyım... Bu arada ben de ekliyim.. Kimseye değil :) Her yazdığımın altında bişi aramayın ;) Sevgilerimle..

Ben sen, sen bensen beni anla
Dönemem, Gelemem, yapamam
Sevemem Seni..

Ben sen, sen bensen beni anla
Olamam Senle
Olamam Sensiz
Kendimi kaybetmişim..
Kaldım kimsesiz..

Ben sen, sen bensen beni anla
Kafam karışmış
Düşmüşüm dertlere

Ben sen, sen bensen beni anla
Vurulmuşum birtanem
Kalbimden vurulmuşum
Sırtımdan vurulmuşum

Ben sen, sen bensen beni anla
Kaçıyorum
Herkesten, her şeyden..
Affet beni..
Kaçıyorum Senden...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:52 PM
*üzün durağına rastladım sana,
sewda yeşili gözlerinde buldum aşkı.
bu kadar yakın, bu kadar uzakken,haykırmak isterken,
maecburi susuşlarda yaşadım seni. . .

kaybolmuşken sahde gülüşlerde,
sesinde huzur buldum.
duwarda ki hayali bir resimde
bütün laciwertlerimle koştum sana. . .
kurumuşken geçmişten getirdiğim bütün çiçekler,
kasımpatılarıyla karşıladın beni.
ruhumun en ince noktalarına dokundun.
aynı gökyüzüne bakarken sen we ben,
hayallaerde buluştuk. . .

sen yokken,gece warken
ayışığına sığındım ben!. . .*

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:57 PM
**kimseler dokunmasın içimdeki yaraya,
sormasın bana. . .
adımı çağırmasın,cenneti anlatmasın!
artık batmasın awucumda ki dikenler,
susturun şarkıları,hatırlatmasın bana unutulmazı.
beni bana bırakın,tüm şiirlerim yarım kalsın

/. . .

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:57 PM
HAYALLERİNİ YAK EVİ ISIT

Sevgim seni yurduna getirdi:
tuzak ev,dilsiz baba,yenik anne...
İşte hepsi bu...
Hayallerini yak,evi ısıt.
Gideceğin en büyük oda arka odan.
İçerden sesleri geliyor annenle babanın,
yanlış ilişkiler ayaklarını yerden kesiyor.
Artık biliyorsun çarpınca duvara ne kadar
acıyacağını kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi...

Arkadaşların çok uzaklara gitti.
Sevmeden seviştiler özgürlük adına
Kaptırmadan kendilerini hiçbir şeye,
bütün hazları tattılar.
Sense evinde kaldın,
acıları gömme töreninde.
Katı kuralların vardı,
tutucuydun onlara göre.

Döndüler sonra birer birer
sana sordular yine de kaderlerini.
neydi yaşamak, neydi hayatın anlamı...

Bütün yanlış ilişkiler seni yurduna getirdi.
Artık biliyorsun yere düşünce ne kadar
acıyacağını kalbinin.
Sevgim seni yurduna getirdi.

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:58 PM
SEVGİLİM. . .

Ey sevgilim, nerelerde dolaşıyorsun böyle?
Geliyor seni candan seven aşığın dur onu dinle.
Elemi de, neşeyi de beste yapmış diline.
Uzaklaşma şirin yarim.
Yolculuklar ,aşıkların buluşmasıyla nihayetlenir.
Her tanrı kulu bunu bilir.

Aşk nedir? Ahret demek değildir her halde.
Çınlamalıdır neşesi bu anın gene bu anın kahkahalarıyla
Çünkü ne olacağı yarının meçhulümüzdür hala,
Boş yere vakit geçirmekten artık yoktur bir salah:
Öyle ise gel öp beni,genç ve tatlı sevgilim,
Ömrü pek azdır gençliğin.

SHAKESPEARE

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:58 PM
AY KARANLIK

Maviye/Maviye çalar gözlerin,
Yangın mavisine/Rüzgarda asi,
Körsem/Senden gayrısına yoksam
Bozuksam/Can benim, düş benim,
Ellere nesi?
Hadi gel,
Ay karanlık...
İtten aç/Yılandan çıplak,
Vurgun ve bela
Gelip durmuşsam kapına
Var mı ki doymazlığım?
İlle de ille/Sevmelerim,
Sevmelerim gibisi?
Oturmuş yazıcılar
Fermanım yazar
N'olur gel,
Ay karanlık...
Dört yanım puşt zulası,
Dost yüzlü,
Dost gülücüklü
Cıgaramdan yanar.
Alnım öperler,
Suskun, hayın, çıyansı.
Dört yanım puşt zulası,
Dönerim dönerim çıkmaz.
En leylim gecede ölesim tutmuş
Etme gel,
Ay karanlık...

*AHMED ARİF*

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 07:59 PM
KAR PRENSİ

Karlı fundalıklarda bırak, kalın uykuların sabahında
yaşamın saf değerlerini
çekil başkalarının aynalarından
omuzlarında ödünç pelerin
ceplerinde kurşun paralar
bütün bunlar sana göre değil
Eldivenlerini çıkar, kırağı uçuğu çiçeklere
denizmercanlarına, sefer ateşleri yakmış
balıkçı teknelerine bak
sonra kayatuzu, şeytankınası,
ucu ağulu kargılarla kendine başla
bak daha şimdiden
deliller ve ayrıntılarla kan tutuyor geceyi


eşik altına saklanan bir anahtar
kuyuların ıslak bilezikleri
düz, sakin, kendinle konuşur gibi dene
kanını yenileyen serüveni
kav gibi gizli ateş,
ten gibi lav
sorgusuz sevişsek
uykunun beyaz yasası teslim almadan bizi

ne duello kanunları, ne görünmez kelepçeler
tabiatı keşfeder
kutuplarından ekvatoruna
kendin indir doğal afetlerini
haritanı sağlamlaştır
anıların ve geleceğin için
iki kişi olana kadar yaz kendini
biri emekli bir hayalet
shakespeare sonesi
öteki, mahzun şiirlerin yedek yolcusu
bir kar prensi


Döndüğünde orada olacağım
Karlı fundalıklarda bekleyeceğım seni

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:00 PM
Heybeliada'daki Deniz Harp Okulu'ndan mezun olan İsmail Türe, kendi gibi Gelibolulu olan bir genç kıza kaptırır gönlünü. iki sevgili parmaklarına nişan yüzüğü taksalar da, birbirlerini çok seyrek görmektedirler.

İsmail Türe, denizaltıda muhabere subayı olarak görevlidir. Üsteğmenin Türe'nin aklına harika bir fikir gelir; nişanlısına ışıklı mors alfabesini öğretecek, Çanakkale'den geçiş yapacakları geceyi planlı olduğu için önceden bildirecek ve böylelikle haberleşeceklerdir!..

Gelibolu'ya doğru boğazı yüzeyden geçmekte olan denizaltının kulesindeki denizciler sigara içmekte, sohbet etmektedirler. Aralarından birinin heyecanlı olduğu her halinden belli olmaktadır. Gelibolu kıyılarına geldiklerinde, karanlık içindeki evlerden birinden, bir el fenerinin yanıp söndüğü görülür: "Seni seviyorum!... "

Arkadaşları gülümseyerek İsmail Türe'ye bakarlarken, genç aşık elindeki fenerle sevgilisine karşılık vermektedir. Bu olaydan sonra iki sevgilinin aşkı denizaltıcıların dilinden düşmez olur. Herkes, haberleşmek için kurulan ışık yolunu konuşur. Arkadaşları, "Evlen şu kızla da, buralardan her geçişimizde selamlaşmayı bırak artık'' diye takılırlar İsmail Türe'ye. Denizaltının üstünün ve altının bir olduğu yağmurlu günlerde bile, Çanakkale Boğazı'ndan geçilirken, elindeki fenerle aşk nöbeti tutan yakışıklı denizci, gözünü bir an olsun ayırmaz Gelibolu kıyılarından.

Yine bir gün, 27 yaşındaki Üstteğmen, Çanakkale'den geçecekleri gün ve saati, denizaltının uğradığı bir limandan telefonla haber verir nişanlısına. Ege Denizi'nden Çanakkale Boğazı'na giriş yapacaklarını ve en öndeki denizaltının kulesinde olacağını bildirir.

Genç kızın gözüne, her zaman olduğu gibi, o gece de uyku girmez. Büyük bir sabırla pencerenin önünde oturmakta ve gözünü hiç kırpmadan denize bakmaktadır. Fenerine yeni pil almış olsa da, yine de arada bir yanıp yanmadığını kontrol eder. Birden, dev bir karartı belirir suyun üstünde. Güney'den gelen bir denizaltı, penceresinin görüş sahasına girmiştir. Genç kız, heyecanla pencereyi açar ve gecenin karanlığına uzattığı elleriyle, feneri yakıp söndürür. ''Seni seviyorum!..''

Kulede bulunan denizaltının komutanı Bahri Kunt, işareti görünce gülümser: ''Hay Allah, bu kız denizaltıları şaşırdı. Nişanlısının denizaltısı bizim önümüzdeydi." Bir anlık tereddütten sonra, Birinci İnönü Denizaltı' sının komutanı Bahri Kunt, yanıt gönderilmezse genç kızın telaşlanacağını düşünerek, karşılık verilmesini emreder. Yanındakilerin, ''Ne diyelim komutanım?'' diye sorması üzerine de şunları söyler: "Ebediyete kadar!..."

O gece, Üsteğmen İsmail Türe'nin görev yaptığı Dumlupınar Denizaltısı , Çanakkale Boğazı'na giriş yapan ilk denizaltı olmuştur. Ama, Gelibolu kıyılarına gelmeden, Nara Burnu açıklarında, İsveç bandıralı ''Naboland'' adlı gemi tarafından, çiğnenmekten kaçamamış ve yaralı bir balina gibi acı dolu sesler çıkararak, Çanakkale'nin karanlık sularında kaybolmuştur. Her şey bir kaç dakika içinde gerçekleştiğinden, arkadan gelmekte olan Birinci İnönü Denizaltısı Dumlupınar'a çarpan geminin yanından habersizce geçerek, Gelibolu'ya ulaşan ilk denizaltı olur. Genç kız, nişanlısından haber almanın huzuru içinde başını yastığa koyduğunda, genç denizci çoktan, "ebediyete kadar" sürecek olan uykusuna dalmıştır!..

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:05 PM
BİR HAYALET

Bitaneme

Bir tek seni sevdiğim doğruydu...
Ve bu doğru yüzünden hayatım yalana battı...
Sen beni dışladığından beri beni sevenlere bir hayalet hediye ettin...
Tepeden tırnağa aşka,tepeden tırnağa özleme batmış bir hayalet...
Kimisi senin beni beklettiğin kapıda beni bekledi.Seni beklemekten yorulur, onunla birlikte çekip giderim diye buralardan...
Ve ben en çok onların sevgisine inandım.En çok onlara derinden üzüldüm.
Ve hep merak ettim, karşılıksız ve onca yıl bir hayaleti nasıl böylesine
sevebildiler diye...
Dünyanın iyi bir yer olduğuna ve yaşamak için çok sebep bulunduğuna,
bu insanların bir hayalete duydukları o akıl almaz, o sonsuz sevgileri
yüzünden bir kez daha inandım...
Seni unutmak için başladığı her aşkı yine seninle aladatan bir
hayalete...
Seninle kendini, bütün düşlerini, çocukluğunu, yaşadığı bütün acıları aldatan bir hayalete...
Bir tek sana duyduğu sevgisi doğru olan,
bu yüzden bütün hayatı bir yalan olan hayalete...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:05 PM
Geçmişten gelen izler;tekrar yüzeye çıkmaya çalışıyorlar.İlkler asla unutulmaz deyiminin gerçekliğini kanıtlamaya çabalarcasına su yüzüne çıkıp gülümseme olup yerleşiyor yüzüme.

Mutlu,eski bir anının hatırlanıp ifade olup yüze şekil vermesi gibi bakışımı değiştiriyor,düşüncemi değiştiriyor ve bunu dışa vurarak yapıyor.
Ölümle burun buruna biri gibi bir film şeridi gibi geliyor tüm yaşadıklarım ve belki de yaşayamadıklarım,gözümün önüne.Herşeyi hatırlıyorum,yeniden yaşıyorum.

Belki o zamanki gibi değil;o zamanki gibi derin ve çocuksu.Daha olgun ama çocukçalığı da hatırlatıyor.Daha sığ ama derinlerde saklı olanı da hissettiriyor. Büyümüşlüğün sığlığında çocukluğumun derin duygularını yaşıyorum yeniden.Komik üzüntülerle, büyük sevinç ve kahkahalarla bezeli anılarımı hatırlıyorum.

Geçmişim.Öyle bir zamanda geldin ki,öyle bir anda tekrar varlığını hissettirdin ki bana,girdin ki yaşamıma;tüm bu sahteliğin ortasında gerçekliğimi yeniden gösterdin bana.

Yaşadığımı sandığım yada yaşamaya çabaladığım tüm duyguların yalanlığını gösterip;en içtenini,en yalansız ve saf olanını yalnızca sende,ilk ve tek sende yaşadığımı bir kez daha kanıtladın bana.

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:06 PM
Şehvetin Adını Aşk Koydular


Şehvetin adını Aşk Koydular
Eger Şehvet Aşk Olsaydı
Eşekler Aşkın Şahı Olurdu

Mevlana Celaleddin Rumi

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:06 PM
Aşk Kuralları

1. Kurallari kadin koyar.
2. Hiç bir erkek asla kurallarin tümünü bilmez.
3. Kurallar her an, önceden haber verilmeksizin, degisebilir.
4. Kadin, erkegin kurallardan yarisindan fazlasini çözdügünü sezdigi anda, kurallari degistirir.
5. Kadin asla yanilmaz.
6. Eger kadin hata yapmissa mutlaka erkegin yanlis yaptigi bir seyden kaynaklanmistir.
7. "Kural 6" durumu meydana geldiginde, erkek mutlaka özür dilemelidir.
8. Kadin, her an fikir degistirebilir.
9. Erkek, kadindan yazili izin almadan fikir degistiremez.
10. Kadin her an sinirli olma hakkini elinde tutar.
11. Erkek, her an sakin olma durumundadir. Ancak, kadin erkege "Sen de sinirlen" emrini verdiyse erkek de sinirlenmelidir.
12. Erkek bu kurallarin nereden çiktigini soracak bir cüret gösterdigi taktirde, bedensel aci duyacagi sekilde cezalandirilmalidir.
13. "Asiklar Günü"nde kadinlarin bu kurallara da uyma mecburiyetleri yoktur, hiç bir kural tanimazlar.

Aşk mı? Ya Sonrası?..

Eğer ilişkiniz artık size zarar vermeye başladıysa, aldığınız tek bir yudum bile size yeterli gelmiyor ve karşınızdakinin de size daha fazlasını vermeye niyeti yok gibiyse, uzun zamandır kaybettiğiniz kontrolu elinize almanın zamanı gelmiş demektir.

Bazı ilişkilerde zamanla alkolizmin yerini alır. Mutluluktan daha çok acı vermeye başlamış, ve alışkanlıktan öteye geçmez olmuştur. Siz farkında olmasanızda aslında o kişiye ve ilişkiye bağımlı olmaya başlamış ve tüm hayatınızı, arkadaşlarınızı ve ailenizi arka plana almışsınızdır. İlişkinin başındaki heyecan, aşk kendini kavgalara, güvensizliklere ve hesap sormalara bırakmışsa, yalanlar iki tarafında kurtarıcısı olmuşsa, o gemiyi terk etmenin zamanı çoktan gelmiştir.

Eğer ilişkiniz artık size zarar vermeye başladıysa, aldığınız tek bir yudum bile size yeterli gelmiyor ve karşınızdakinin de size daha fazlasını vermeye niyeti yok gibiyse, uzun zamandır kaybettiğiniz kontrolu elinize almanın zamanı gelmiş demektir. Böyle zamanlarda mantık ve duyguların çekişme zamanı başlar. Mantığınız sizi bu ilişkiden uzak tutmaya çalışsa da duygularınız savaşmaya hazır değildir ve siz karşınızdaki sevgiliye hakettiğinden fazlasını vermeye başlamışsınızdır.

İşte size ilişkinizin negatif yönde olduğunu gösteren sebepler:
* Kendinizi ilgiye muhtaç hissediyorsanız; Öncelikle neden böyle hissettiğinizi sorgulayın. Hayatınız boyunca hep ilgi mi beklediniz yoksa partnerinizin size karşı duyduğu ilginin zamanla azaldığını mı hissetmeye başladınız?

* Ona karşı bağımlılık hissediyorsanız; Sizi kırdığı, ihmal ettiği ve eskisi kadar sevgi sözcüklerine boğmadığı halde siz hala onsuz yaşayamayacağınızı mı düşünüyorsunuz?

* İlişkide verici taraf hep siz oluyorsanız; Partneriniz size saygı duymuyor, onun için yaptıklarınızı takdir etmiyor ve duygularını ifade etmekten kaçıyor ve siz buna rağmen hala ilişkide verici tarafa mı oynuyorsunuz?

Bunlardan sadece birini hissediyorsanız her ilişkide zaman zaman yaşanan ve birbirinize karşı duyduğunuz sevgi ve güvenle üstesinden gelebileceğiniz bir döneme girmişsiniz demektir. Ama yukarıdakilerden 2 tanesi de tamamen ilişkinizi ve hissettiklerinizi tercüme ediyorsa, arkadaşlarınızla sorunlarınızı paylaşıp, kendinizi onsuz bir hayata hazırlama vakti gelmiş demektir. Unutmayın, her geminin mutlak bir yolcusu ve her yolcunun mutlak gezeceği başka kıyılar vardır. Önemli olan dalgaların sizi fazla hırpalamasına izin vermeden, zamanında terk etmektir dumanı tüten gemiyi.

Aşk Nedir?

Aşk, iyi ******* öpücügünü uzun tutmaktir. Beklentidir.
Aşk, delicesine flört ederken yanindakinin hiçbir sey yapmama hakkini teslim etmektir. Saygidir.
Aşk, zaaflariniz oldugunu ortaya çikarir. Kabullenmektir.
Aşk, simdi zamani degil diye beklemeyi bilmektir. Sabirdir.
Aşk, saçlarda baslayip topuklarda biten bir gezintidir. Kesiftir
Aşk, Seviselim demeden sevismek, yanindakinin ne istedigini bilmektir.Anlasmaktir.
Aşk, baglandigini sandiginda, karsindakine hayir deme sansini tanimaktir.Inceliktir.
Aşk, korumaktir. Sorumluluktur.
Aşk, ciddi bir tokalasmayi kikirdamaya dönüstürmektir. Mizahtir.
Aşk, durma yoksa seni öldürürüm lafini duymaktir. Şehvettir.
Aşk, evinizdeki her seyin yerinin degistirilmesini kabullenmektir. Teslimiyettir.
Aşk, sevgilinizin ne oldugunu bütün çiplakligiyla görmektir. Gerçektir.
Aşk, saatin kaç oldugunu bilip aldirmamaktir. Nesedir.
Aşk, sizi kucaklayan kollarin, gittikçe daha çok sarilmasidir.Mutluluktur.
Aşk, gecenin bir vaktinde sen uyu, benim gitmem gerek dediginizde,uyanik kalip seni biraz daha görmeyi tercih ederim cevabini almaktir. Sicakliktir.
Aşk, tanidiginizi zannettiginiz insanin yeni yanlarini kesfetmektir. Tazeliktir.
Aşk, uyandiginizda rüyanizi yaninizda bulmanizdir. Düslerin gerçek olmasidir.
Aşk, kocaman yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.yatagin üçte birine sikismaktir. Yakinliktir.
Aşk, evin anahtarkidan bir kopya daha yaptirmaktir. Güvendir.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, hosçakal dedikten sonra tekrar karsilasacagini bilmektir.Kaderdir.
Aşk, gerindiginde sizlayan vücut lafinin anlamini bilmektir. Derstir.
Aşk, ecza dolabini açtiginda, dismacunu kapagini kapatilmamis bulmaktir. Uyumdur.
Aşk, pencereden disariya baktiginda kiminle oldugunu hatirlamaktir. Düsüncedir.
Aşk, rüzgarin agaçlarin arasinda dolasirken çikardigi sesi dinleyip sevgilisinin yaninda olmadigina hayiflanmaktir.Yalnizliktir.
Aşk, asla anlatilmayacak hikayelerdir. Özeldir. Kiymetini Bilene Tabiiiii

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:07 PM
5.mewsimime...

ÇARESİZ

Seni görmediğim günler bir çakır diken büyüyor göz
bebeklerimde
Bir çocuk ağlaması başlıyor, kulaklarımda uzun uzun
Ellerim bir yerlere yapışıyor, kurtaramıyorum
Ya ayaklarım, o benim zavallı ayaklarım
Öyle şaşkın, öyle kararsız, öyle çaresiz ki
Seni görmediğim günler
Karanlıktayım, katran *******deyim
Cehennem misali bir yerdeyim
Bir demir nasıl paslanır, bir elma nasıl çürürse
İşte öyleyim...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:07 PM
Ben uzaklardan beklerdim,
Sayarak günlerimi.
Bu gece penceremden düşen ay ışığında,
Birden yanıbaşımda buldum
Bir ağaç gibi çiçeklenmiş
Anladım almış yürümüş
Sarmış bu sevda içimi

Gece yarısı elbiselerim,
Ayakkabılarım üstüne
Düşen ay ışığı,
İnsan böyle mi olur
Sevdaya tutuldu mu?

Bütün eski kitapları okudum,
Yaşlanmış güzellere sordum,
Mutluluk bu mu?

Ama bu sarışın
Ötekine hiç benzemiyor.
Ah, daha yeni yeni anladım
O küçük elleri, gülen gözleriyle
Beni bu kadar seviyor...

Kalmadı başka korkum
Düşünmeden eline bıraktım kendimi
Bütün dostlarım söylüyor
Bu sefer mutlaka tutuldum

O yanından döndüğüm, gece yarıları
Güler, konuşurdum, kendi kendime
Tutmasam, kucaklayabilirdim ağaçları.
Kimbilir, gelen geçen,
Görünce ne derdi halime

Sizin de, seviştiğiniz, kardeşler
Mevsim bahara rastlarsa
Benim canım açılmak isterdi
Mutlaka bir başkasına
Öperdim evde ilk karşıma çıkanı.

Uzakta, şimdi çok uzakta...
O nar tanesinden taze
Kuştüyünden hafif *******
Kalbim ümit içinde yüzer
Dünyam yıkanır ay ışıklarıyla...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:08 PM
Vazgeçtim..

Vazgeçtim bu dünyadan tek ölüm paklar beni,
Değmez bu yangın yeri, avuç açmaya değmez.
Değil mi ki çiğnenmiş inancın en seçkini,
Değil mi ki yoksullar mutluluktan habersiz,
Değil mi ki ayaklar altında insan onuru,
O kızoğlan kız erdem dağlara kaldırılmış,

Ezilmiş, horgörülmüş el emeği, göz nuru,
Ödlekler geçmiş başa, derken mertlik bozulmuş,
Değil mi ki korkudan dili bağlı sanatın,
Değil mi ki çılgınlık sahip çıkmış düzene,
Doğruya doğru derken eğriye çıkmış adın,
Değil mi ki kötüler kadı olmuş Yemen' e
Vazgeçtim bu dünyadan, dünyamdan geçtim ama,
Seni yalnız komak var, o koyuyor adama...!

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:08 PM
Duydumki köpekler siyah beyaz görürmüş dünyayı. Sonra siyah beyaz bir dünya özlemi duydum birden.. İyiler beyaz olsa; kötüler siyah.. Kötülük derecesine göre siyahın tonları oluşsa renklerde. Siyah beyaz bir dünya özlemi duydum birden...

Çevreme baktığımda herşey öylesine renkli görünüyorki. Hele tanıdığım kişiler öylesine renk karmaşası içindeki. Bazan çözemiyorum kim siyah kim beyaz. Yada ben kimler için siyahım, kimler için beyazım. Sanırım bundandır siyah beyaz resimlere karşı olan sevgim, dikkatim, şefkatim..

Siyah beyaz bir dünya olsa. İki renk.. Ama onlarca renk aslında. Biri için siyah olan biri, bir dieri için siyah olabilir. İşte renk cümbüşüdür yaşamdaki asıl bu.

Herşey ne kolay olurdu o zaman.. Baktığımda kişiye düşünmezdim hiç iyi birimi yoksa kötümü. Renkleri ele verirdi onu. Siyah yada beyaz kişi olurdu benim için. Siyah olmamak için herkez iyi olmaya çalışırdı. İnsan olurdu özünden.. Gururla söylerdi ben beyazım diye.

Sonra düşündüm? Acaba ben beyazmıyım, yoksa siyahmı? Siyahlarımda var, beyazlarımda. Ne kar gibi beyaz olabiliyorum nede zift gibi siyah. Grinin bir tonu idim sadece. Sonra kendimce bu iyi değil dedim. Ya beyaz olmalıyım en beyazından, yada simsiyah en karasından. İki kutuplu değilmidirki yaşam. Ya + `dır elektrikte kutup, yada - `dir. Ya erkektir insan, yada dişi. Ya yaşıyorsundur nefes alarak.. Yada nefes almıyorsan ölmüşündür. Birine ya aşıksındır ben gibi. yada sevmiyorsundur kendini paylaşacak kadar...

Siyah - Beyaz bir yaşam özledim birden..

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:08 PM
Seni yağmalamışlar kuytularda korkuların nefes nefese
Yüreğinden bıçaklanan sevdalarda
Pişman mısın kendine düşman mısın?
Hep yanlış sevdalara çiçeklenmiş kuruyup savrulmuşsun
Hasretin çıldırıyor anılara *******e sığmıyorsun
Şu soğuk duvarların dili olsa anlatsa neler çektiğini
Buz gibi yastıklara sarılıp da sabahı zor ettiğini
Ağlıyorsun...
Ağlıyor ağlıyorsun
Artık gülüp geçiyorsun aşklara inanmıyorsun
Yorgunsun biliyorum oysa birtek sözcük yeterdi anlatmaya
Saçların o elleri özlüyor
Çığlar yuvarlanıyor ömrünün uçurumlarında
O en saklı yerinde ağlayan kahkahalar hangi yasak umudun ihanetidir
Birer birer kopartmışlar büyüttüğün çiçekleri
Anlıyor musun?
Yaprak döken gençliğinin satır aralarında
Altı kırmızıyla çizilmiş ve tırnak içine alınmış suskunluğun başharflerisin
Şehirler uyurken boğazına sarılırken öfkeler
Bu gizli gülmelerin bu sessiz ağlamaların nedir anlamı
Sen hangi mevsimin yağmurusun
Ağlıyor musun? . . .

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:09 PM
Bu havada gidilmez
Güneşli günde gidilmez
Aslında hiç gidilmez
Son günüme kadar
Kalp durana kadar
Aşk mezara kadar !. .

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:09 PM
BECERİKSİZ...

Bir seni seviyorum
iki seni seviyorum
Üç seni seviyorum
Seni çokca seviyorum

Bunu söyleyebilmek için varımı gücümü sarfediyorum
Arzu edilen bir incelikle ...
seni sewiyorum! soznsuz we mavi

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:10 PM
Beyoğlu'ndan Dolmabahçe'ye Taşınan Bir Aralık Akşamı

Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne
Dolmabahçe da çay tadında....
Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında,
tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu.
Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama
yüreği takvim yokuşlarında...

Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı,
sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine
üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün
içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim
seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe
seyrediyorum...

Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında,
üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan
muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi
çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında
yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde
bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük...
Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti...
... Soğuğun ve karanlığın vehameti!

Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş,
daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler,
yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar
bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen
yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden
büyük geliyor artık hayat!

Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık
olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine
zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle:

Bende sana yetecek kadar ben kalmadı...


Yılmaz Erdoğan

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:11 PM
TaŞ Olup Sustum
Ruhum Adini ÇaĞirdi
Son Saatİ Vuruyordum
ÖmÜrde Son Zamani
KiŞ Olup Dondum
Kalbİm Yİne Alev Aldi
Ben ÖlÜmÜ Soruyordum
ÖnÜmde AŞk Uzandi

İnsafa Gel Al Yanina
YaŞiyorsam AŞk Sebebİm
Durmadin YÜrÜdÜn Kanima
DÖn Gel Affettİm
YÜreĞİm AĞir AĞrisina
Dayanirsam AŞk Sebebİm
Ödedİm DÜŞenİ Payina
DÖn Gel Affettİm..

Sir Olup Kaldin
Nerde Bulamam İzİnİ
YokluĞundan Usandim
Ne Olur Duyur Sesİnİ

Bİ Dİlek Tuttum
Yildizlarin IŞiĞinda
Sen Dİye Dİye Avundum
Geldİn RÜyalarimda . . .

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:11 PM
herşeyim_e?. . .

MAVİLERE UYANMAK

yedi iklim geçer,
ağarıp solan güz ışıklarından
yalan pencerelere doğru...

uykularda olur ne olursa
yangınlar,
takvim ziyanları,
gömülü sevdalar...

iksir gibi yayılır
hücrelerimin rehavetine ıslaklığın
düş tüccarları ağır mesaidedir...

uykularda olur ne olursa,
talanlar
ve beton serinliği
inşaat halindeki aşkların...

uykularda ölür ne ölürse,
kıpırdayan su
gülümseyen yel...

yedi iklimin oralarda
kavalını kırmış bir çobandır
gökyüzü,
aklında new orleans
heybesinde caz!

yedi iklimin
bar olduğu yerdedir uykunun
alkol imparatorluğu
kalabalık avındadır bakışlar...

uykularda olur ne olursa,
bitmez efkar kırları
bazı saçlarda
ve ölüm gibi suskunluklar açar
derin kuyularda...

ve şaka gibi
ve sarsak sarsak
ve kımıl kımıl
bir yaşamaktır
MAVİLERE UYANMAK
en kesif karanlıklara kafa tutan
gözlerinin mavisine kuşanmak...

senin kanatların var,
benim köylü yüreğim...
operada tezek kokusu
bu şehirdeki varlığım! ..
beni taşıyacak vesaitim yok
bu caddeüstü sevdada
ellerinden gayrı..
'gayrı dayanamam ben bu hasrete'
ya beni de yitir
ya sen de git
beni götürdüğün yere...
türküleri sev
yalan kahkahalardan uzak dur
canımın suyuyla yıka ellerini..
aklımın maharetiyle giydir
en mavi yerlerini...

senin adın
buzul mavisi!
çünkü mavilerde uyur,
benden sana geçen
sende beni kalkındıran ne varsa!
sevdiğim, açlığımın uzak ufku,
her sabah;
güneşten ne zaman işaret alırsan
ne zaman dar gelirse soluğun
böyle uzun sarılmaklara,
fikrini kurcalarsa eğer
açık korkular,
işte o zaman
mavilere,
mavilere
uyandır beni...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:14 PM
Masalların sonunda gökten teklifsiz düşüveren
üç elmanın kurduyum ben...
masalımın elmalarını çürütecek kadar VAZGEÇTİM SENDEN...
Halbuki ! dört güvercin kanadı gücünde sevmiştim seni,
şimdi kimbilir kaç güvercin kanadı yol uçtum..

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:14 PM
Daha çok sigara içer, daha çok susar, daha az güler oldum sen gittiğinden beri...

Bilmiyorum görsen tanır mısın yeni "ben" i... Ben artık tanıyamıyorum ne yeni "sen"i ne de aynada gördüğüm yeni "ben"i...

Gel yanıma... Yardım et bana... Ya da gelme, beni bırak kendi halime... Bırak kalbim çırpınsın sevginle.. Kıvransın özleminle ve yok olsun yokluğunda...

Gözlerin gitmiyor gözlerimin önünden... Gecenin bir yarısı nefesini duyuyorum bedenimde, uyanıyorum aniden... Seni arıyor gözlerim ama sen yoksun...

Seni özlüyorum. Sevgini özlüyorum... Sıcaklığını özlüyorum... Varlığını özlüyorum... Artık hissedemiyorum varlığını... Sevgilim diyemiyorum sana... Dokunamıyorum sana... Bütün yetilerimi kaybettim sanki seni kaybettiğimde... En çok da sevme yetimi... Evet sanırım bundan sonra senden başka kimseyi sevemeyecek bu yorgun kalbim ve enkaz halindeki bedenim...

bak yazma yetimi de kaybettim sonunda... Yazabildiğim 2 kelime var; SENİ SEVİYORUM...

Kalbimin de anımsadığı tek kelime... Senin adın... Onu sayıklıyor her atışında....

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:18 PM
Penceremden usulca süzülüp, bedenimi titreten rüzgarı dinledim dün gece ufak bir ses duymak umuduyla bekledim dakikalarca. Ama nice sonra anladım bekleyişimin beyhudeliğini.


Uzaklığın pasına dokundum bir kez daha kanattı içimi bir uçurumun kıyısındaymışçasına, yumdum gözlerimi düşmemek için daha fazla uzaklaşmamak için yaşadığım kentten. İlkti bu nasıl alışır ki insan kolayca? Bir ateş gibi düşüp yaktı içimi. Varıp anlatmak istedim dostuma uzaktı hem de çok uzak. Kat etmek istedim kilometreleri koparamadım zincirleri.


Ardımda bırakıp gül çağrılarını söylemek istedim o içimde yarım kalan türküyü, vakitsiz bir sonbahar akşamında. Adı ayrılık, adı acı, adı hiç bilmediğim bir şey kokan türküyü. Sonra apansız içimden çıktı türkünün sesi ve duydum sesimi. Söyledikçe o türküyü uzaklaştım yurdumdan, sevdiğimden ve en önemlisi kendimden. Bile bile içimi acıtıp söyledim o türküyü.


Ayrı takvimlere düşürüyor zaman insanları. Söküp alırcasına parçalarcasına atıyor birbirinden ayrı zamanlara, yaşamlara. Türkü işledikçe varıyorum farkına yaşamımdaki boşlukların ve anlamsızlıkların.


Irmaklar gibi akıp uzun uzun, terk ettiğim kenti arıyor gözlerim, kumral bir çocuğun yaz öyküsünü anımsatıyor kimsesizce. Rüzgarın peşine takılıp bir nefes gibi, gökyüzündeki resimleri anlatışını duyuyorum. Bahar çiçekleri ile süslediği, fırtınaların, boranların dayanamadığı düşlerini düşünüyorum. Gözlerinde sevgi, ellerinde emek, yüreğinde sevda hangi uzaklık dayanabilir ki buna?
Gece sararken her bir yanımı ayırıyor bedenden canımı. Bilmece oluyorum gündüzlerle *******. Yıkıntılar içine giriyorum, toprak alıyor nefesimi alıp gidiyor düşlerimi, duyuramıyorum sesimi. Gözlerimde can bulan dost gülüşler asıyorlar yüzlerini kederime, asıyor çaresizliklerime...


Ne kadar yaklaşırsam, o kadar uzaklaşıyorum kentime, insanıma. Ne kadar ararsam o kadar kimliksizleşiyorum bu kentin yozluğunda. Belki de acının tarihini yazan yer olduğunu düşündüğümden bu beynimdeki uğultu. Kim bilir belki de yalnızlığımın şehri olduğundan. Hasret koyduğundan düşlerimle arama.


Işığın bile renginin olmadığı boş vagonlarında gezinilen bir tren kadar ıssız olan her şeyin yabancısıyım. Her şey farklı her şey uzakta kalışımın acısını çıkartıyor. Ayrı zamanlarında yaşadığım bu hayat cezbetmiyor eskisi gibi yüreğim daralıyor. Uzaklarda sarıp dindiremiyorum sancısını susuyorum hep susuyorum kana kana konuşmak isterken delicesine.


Yollar buluşuyor yüreğimde hasretler kardeş oluyor düşlerime. Canımı vereceğim bir gerçekliğimin olmadığını hissedip titriyorum bir kez daha uzaklarda. Bulutlara, göğe, yıldızlara çığlıklarla duyurduğum paylaşımımı, hiçbir yere sığdıramadığım sevgimi, geride bıraktım; dağlara, kırlara, ağaçların kurumuş yapraklarına...


Rüzgarın kanadına konup uçmak uzaklaşmaksa söz sana yüreğim bir daha uçmayacağım, bir daha dokunmayacağım ateşlere.

Gökyüzünde yıldız olmak dindirmekse uzaklığı, yıldız olmak istiyorum yüreğim, artık dayanamıyorum bu uzaklığa...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:19 PM
Aşka İsyan...

Eskiden övülürdün şarkılarda,
Şimdi lanet okuyan okuyana
Kimi tövbe eder, yaka silker
Kimi kalbini kapatır, sevgiye men eder.

Neden kimse düşünmez anlamam!
Aşkın kusuru ne insansa yanlış olan
Anlaşamazsan sevgiliyle çok doğal
Niye bu gözyaşı, bu sitem, bu sual?

Kim doğru kim yanlış bilinmez
Yaşamadan, tanımadan çözülmez
Peşin hükümlerine kurban olma
Belkide şans bu, kendini zorla.

Üç günlük güzel sözlerin,
Orda burda birlikte gezinmenin,
Cinsel ihtiyaçları gidermenin,
Adı aşk değil unutma!

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:20 PM
nefes. . .

Dağın uykusuna, kuşun gözüne,
Sabahın sesine, taşıdım seni.
Kerem’in yaralı, ince dizine,
Irmağın yasına taşıdım seni.
Canın içinden, canımı duyan,
Canımın içine taşıdım seni.

Elma kabuğunda, nar tanesinde,
Gizlenen mermere taşıdım seni.
Gecenin ördüğü, gün kafesinde,
Dolaşan kedere taşıdım seni.
Canın içinden, canımı duyan,
Canımın içine taşıdım seni.

Arının yazına, kışın otuna,
Yaprağın güzüne taşıdım seni.
Yürekten yüreğe mekik dokuyan,
Sevginin göçüne taşıdım seni.
Canın içinden, canımı duyan,
Canımın içine taşıdım seni. . .

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:22 PM
AŞKIN BİLANÇOSU

I
gidersin; yağmurlarda kırık kalır mızrabım
gidersin; ardından dilsiz bir ihanet gider

gidersin; her şey gider
gidersin; kalbimde bir tabur ayaklanır
ilgilenmez ordular, hükümetler

gidersin; ne rezil bir an’dır bu
yazdıkça silinen sözcükler gibidir hayat
gidersin; bir hazin dramdır bu

/kanmadım aynalara sana kandığım kadar
içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/

II
bugün hasretin kırlarında dolaştım
senin adınla
aşkın adıyla
savrulup aktım o ırmaklardan;
ırmakları çöllerle
çölleri denizlerle
denizleri düşlerle buluşturdum
sustum kaldım sonra böyle günleri savuşturdum...

/ne ses ne nefes ne de bu rüzgâr bağışlar seni
simsiyah *******de budanırken ah ömrüm
dönüp sırtını giderken kimler karşılar seni?/


III
sen olmayınca sesin de yoktu, gözlerin de
bu yüzden odama resmini yaptım
söküp kalbimi yanına astım
sensiz kalan yılları da ben buruşturdum
kalbim hasretinde asılı kaldı
yetim kalmış anıları ben tokuşturdum…

IV
daha bu solgun günlerde aşk,
yaşanır
sözde!

kalp,
yitik bedende;
yağmur değil, sanki efkâr yağıyor kente
yağıyor ömrüme
senin yerine…

/kanmadım aynalara sana kandığım kadar
içimde bir boşluk sana yandığım kadar…/

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:26 PM
HEP SENİ SEVDİM

Hep seni sevdim
Yaz kendini anlatırken yaprak yaprak
Günler ne çabuk akıp geçti sevgilim
Yüzyıllar geçti sanki aradan
Yollar yollar boyunca yan yana
Hangi yokuşu çıktıysam seninle
Kuşlar uçuştular saçlarından

Hep seni sevdim, silinmez izi
Sevimli şaşkınlıklarımın o yazdan

Kır kahveleri kuş sürüleri sonra
Konuşmadan oturduğumuz masa iskemle
Demli çay, demli çayın buğusu
O yaz daha mutluydu seninle

Senin MAVİ miydi ya kalbinin sesi
Bir saat gibi işlerken kendiliğinden
Yine buluştu gözlerimiz sevgiler üreten
O yaz seni ne çok sevdiğimi
Öğrendim bir akarsuyun sessizliğinden

Bulutlardan bulutlara çıkardım o yaz
Çiçekler suladım her günbatımı
Çocuklarla konuştum hüznü unutturan
Yalansız hilesiz sevdim seni
Çiçekler çocuklar ezgiler içinde...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:27 PM
BENİ BEKLEDİNSE

Sevda değildi bu
Sanki bir düştü
Sürecek diyordum
Sonsuza kadar

Takvim yaprağına
Ayrılık düştü
Aramıza girdi
Bu kara duvar

Beni bekledinse
Yağmurda karda
Beni bekledinse
Deli rüzgarda
Beni bekledinse
Yorgun yıllarda
Susuz yüreğimde
Çiçekler açar

Yüzün ay ışığı vuran bir koydu
Saçların gecede saman yoluydu
İçin güneşlerle dolu doluydu
Önce gözlerine gelirdi bahar

Beni bekledinse
Yağmurda karda
Beni bekledinse
Deli rüzgarda
Beni bekledinse
Yorgun yıllarda
Susuz yüreğimde çiçekler açar
Çorak yüreğimde çiçekler açar... (=

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:28 PM
ÖZLENİRSİN SEVGİLİM

Ne kaldı, ne kaldı son güzden geriye
Sevgilim, beklemesini bilenim benim
Kar yağdı kirpiklerine
Kar sesi kuşattı çevremizi
Umutlar gibi birikti kar
Özlemler gibi birikti
Biliyor musun acılardan örülü
Sözcükler kaldı aramızda
Acıları tersyüz ettik
Yenildik, evet düpedüz yenildik
İçimize bıraktık kar sesini
Yeni bir ezgi üretecek olan
Çığlıklardan, kurumuş gözyaşlarından

Biliyor musun gülün kokması gecikecek
Bir kuş sesi gömleğine işlenecek
Çok eski bir gökyüzüyle birlikte
Orda burda söylenecek
Huma kuşunun göğsünde dinlendiği
Üşümüş, yorgun ama umutsuz değil

Canımın yongası, sevgilim, bir tanem
Ne kaldı, ne kaldı geriye acılardan
Eski alınteri, aşksız kaldı birçokları
Çocuklar kutup mavisi ağladı
Kimse artık hüzünleri anlatmasın
Ne vakti, ne yeri, ne bir anlamı kaldı

Güzelim, bir tanem, canımın yongası
Bir karanfilin suya eğilimi gibisin
Öylesin, özlenirsin, gel artık kar yağdı
Bize paylaşacak aldanmalar kaldı...

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:29 PM
Seni sevmek mor denizlerdi biraz
Ne kadar gidilse bir o kadar bitmeyen
Umutlar ve yıkılmalar ardında direnilen
Seni sevmek mevsimler içinde en güzel yaz
Seni sevmek yaşamın aşılmaz büyüklüğü
Seni sevmek kan dolu yüzyılları korkutan
Ve sığınıp ılık kıyı kentlerinde biraz akşam
Seni sevmek çocukların düşlerinde gördüğü
Varılırdı daha saydam günlere isteseler
İsteseler yalnızlık giremezdi evlere
Seni sevmek bir kırlangıç olacak bekleseler
Ve uçacak durmadan adasız denizlere
Kim bulacak cam kırığı gözlerinde sevgimi
Sonra yalnız kalmak gibi yoksulca uğuldayan
Bütün okyanusların baş eğdiği tek kaptan
Sana verdim geç diye bütün denizlerimi.......

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:29 PM
Felli

***
Felli..prangalar vurmuştum her yerine..sana yakışıyordu..
***

Felli..prangalar vurmuştum her yerine..sana yakışıyordu..ben istemezdim..yaşlı bir kurt ulumasıydım..sen tiksinirdin..bense severdim peşinden sinsice gelmeyi..her bir şeyin tersi var felli..şimdi yaşlı bir ayak gibi yorgunum..ağrılarım var..artık sen gel benim peşimden..şu azgın kalabalığı ürküterek..ve bana dokun felli..beni yağmur gibi okşa eşsiz bir hazla çıkararak elbiselerimi

Felli..seni nasıl da çılgınca arzuluyorum..önümüzdeki ve arkamızdaki ateşler midir yoksa evrenleri onaran kudret..

Sana söylemedim içimdeki vahşet yüzünden..ve bir gün hayvanı olursam diri göğüslerinin..hayvanı olursam körpe ve beyaz baldırlarının..anlarsın ki insanım felli..o zaman beni affet..

Bilmiyorum felli..niye doğduk..neden ölürüz..oysa gün gibi aşikar..ve açık seçik ortada her yerini hasretle beklediğim..

Felli..çok uzak bir ihtimal var..seni yalnızca sen olduğun için sevmek..oysa ben seni..her yerime uygun düştüğün için sevdim..ve her şeyime uygun düştüğü için her şeyinin..

Felli..görüyorum..yürüyorsun şaşkın bir kalabalığın ortasında..ve inciniyor kutsal vücudun..ve inciniyor kimi beklentilerin..yürüyüşün felli..bana doğru..her bir şeyden güzel yürüyüşün..seni içimde durmadan yükseltecek

Niye doğduk felli..neden öleceğiz günün birinde..bilmiyorum..seni böylece beklerken..ama ateş benim yüzümdedir..ama yüzün cümle yüzlerin en güzeli..

Bir şey aşıralım bilinmezlik içinden..Felli..bir tenhada bekliyorum...

Yazan:Erkin Ozan

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:30 PM
Silahlara veda
Geceye rüyaya ve sana
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinden
Düzenlerin çıkmazına

Çizdiğim resmin
Saat kulesi ağlıyor
Ağzım o çeşit yok
Şişe bu çeşit var

Sen bir gece gelsen
Güneş doğmasa
Gitmeden yine gelsen
Bu yeni geleni
Bu bize bakanı
Sana bir anlatsam
Güneş doğmasa
Sandıkların içini göstersem sana
Çizdiğim resmin
Yalnızlığın geyik gözlü köşesinde
Bir rafa koyabilsen
Olup biteni ve onları
Sabaha kadar konuşsak
O ürkek ürkek bakanı sana bir anlatsam
Ateşi karı tüfeği çeksem
Ocağa pencereye kapıya

Kemana veda

Yağmurda şeytan ve şapkası
Silahın ölümünü kutluyorum

Tren kaçırmış gibiyim

Sana veda...

Abdurrahim Karakoç

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:31 PM
Korkum seni görmekten değil.. Daha sonra seni görememekten..
Şüphem sevgimden değil.. Verememekten..
Senden kaçışım sevmediğimden değil.. Çok sevdiğimden..
Kaçışım senden değil.. Sensizlikten!!

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:32 PM
Büyüklerle ben yapamıyorum
çocuklar da almıyor beni oyunlarına
devlet dairesinde
yangından kurtarılmayacak
sıkışmış bir çekmece gibiyim
açılamıyorum sana

Kardeşiyle sokaklarda hep
bir örnek giydirilen sen
nasıl sevmezsin eşitliği
yürürken düşen çoraplarını
aynı hizaya getirmek için
annen değil miydi önünde diz çöken

Öpüşme sahnesinin tam ortasında
içeri girdiğin yazlık sinemanın
yer göstericisiyim
yürüyorsun fenerimin ışığında
yer:Kız Kulesi
ve sonu ayrılıkla bitecek
hüzünlü bir aşk filmini oynuyor
beyaz duvarında

Bir kez olsun çıkmazken ağzından
seni sevdiğimi
her gün söylememi yadırgama
bil ki bu şehirde
iskelenin verilmesini
beklemeden atlarım vapurlara

Son karesi gibi Red Kit'in
batan güneşe doğru
sürerken atımı
gitme kal demeni bekliyorum
ama yalnızca
rüzgar çekiştiriyor atkımı

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:33 PM
Bir bilsen
Sensiz seninle uyandığım sabahları
Seninle geçen rüyalar ardından
Bir bilsen
Gözlerimin gözlerini aradığı günleri
Olup olmadığın her mekanda
Bir bilsen
Kalemimin adını eskittiği akşamları
Acemi bir şair olduğumdan
Bir bilsen
Göz yaşlarımın şarkılarla dost olduğu *******i
Hele birde gece yarının ardındaysa

ƒяαмвυαz
08-29-2007, 08:35 PM
En uzak mesafe ne Afrika’dir,
ne Çin,
ne Hindistan,
ne seyyareler
ne de yildizlar *******i isildayan...
En uzak mesafe iki kafa arasindaki mesafedir birbirini
anlamayan...
En uzak mesafe iki kafa arasındadır...