mystical_waynak
09-17-2007, 06:02 PM
Çok uzak bir adada yaşayan güzeller güzeli ahtapot ve çok yakışıklı bir akrep birbirlerine aşık olmuşlar.Fakat ikiside birbirinden korkuyormuş.Ahtapot akrepden onu zehirli iğnesiyle sokar diye, akrep ise ahtapotun uzun kolları onu boğar diye..Fakat daha fazla dayanamayarak ikiside birbirlerine kollarını atmışlar.Ahtapot ''en kötü ihtimalle bir kolumu veririm,nasıl olsa yerine yenisi gelir''diye düşünmüş.Akrep ise ''Onun için kendimi feda edebilirim'' demiş.Birbirlerini çok seviyorlarmış.O kadar mutlularmış ki bütün hayvanlar çok kıskanıyorlarmış onları.
Zamanla akrepten sıkılmaya başlamış ahtapot, aklında açık denizler varmış hep.Oralara gidip başka hayvanlarla tanışmanın hayalini kuruyormuş.Güzelliğini bu şekılde geçirmemek için okyanuslara dogru yüzmeye başlamış.Terk edilen akrep günlerce sahilde onun dönmesini beklemiş.Ardından çok ağlamış fakat göz pınarları olmadığı için, hep içine atmış gözyaşlarını.Okyanusların en güzel sularında süzülen ahtapot yeni yerler gördükçe işte gerçek mutluluk diye düşünüyormuş içinden.Akrebi çoktan unutmuş.Derken birden bir balıkçı ağına dolanmış olarak bulmuş kendisini.Kurtulmaya çalıştıkça daha çok dolanıyormuş.Onu gemiye çekmişler.Balıkçılar ahtapotun kollarını kesip geri denize atmışlar.Kesilen kollarıysa içki masalarında meze olarak kullanılmak üzere bir restaurana satılacakmış.Canı çok yanan ve ne yapacağını bilemeyen ahtapot eski aşkı akrebe dönmeye karar vermiş fakat kolları olmadığı için yüzemiyormuş artık.Terk edilen akrepse onsuz olmaktansa ölmeyi tercih etmiş ve zehirli iğnesiyle kendisini sokmuş.diğer hayvanlardan yardım isteyen ahtapot akrebe ulaşmak üzereymiş.Akrebin yanına vardığında ise akrebi ölmek üzereyken yakalamış.Akrep son nefesini verirken ''evet işte ben bu güzellik için kendimi feda ettim''demiş içinden.Gerçek aşkının akrep olduğunu anlamış ahtapot.Ama artık ne ahtapotun onu saracak kolları kalmış,ne de akrebin onu tekrar sevebilecek kalbi.
Herşey zamanında yaşandığında güzeldir...
Zamanla akrepten sıkılmaya başlamış ahtapot, aklında açık denizler varmış hep.Oralara gidip başka hayvanlarla tanışmanın hayalini kuruyormuş.Güzelliğini bu şekılde geçirmemek için okyanuslara dogru yüzmeye başlamış.Terk edilen akrep günlerce sahilde onun dönmesini beklemiş.Ardından çok ağlamış fakat göz pınarları olmadığı için, hep içine atmış gözyaşlarını.Okyanusların en güzel sularında süzülen ahtapot yeni yerler gördükçe işte gerçek mutluluk diye düşünüyormuş içinden.Akrebi çoktan unutmuş.Derken birden bir balıkçı ağına dolanmış olarak bulmuş kendisini.Kurtulmaya çalıştıkça daha çok dolanıyormuş.Onu gemiye çekmişler.Balıkçılar ahtapotun kollarını kesip geri denize atmışlar.Kesilen kollarıysa içki masalarında meze olarak kullanılmak üzere bir restaurana satılacakmış.Canı çok yanan ve ne yapacağını bilemeyen ahtapot eski aşkı akrebe dönmeye karar vermiş fakat kolları olmadığı için yüzemiyormuş artık.Terk edilen akrepse onsuz olmaktansa ölmeyi tercih etmiş ve zehirli iğnesiyle kendisini sokmuş.diğer hayvanlardan yardım isteyen ahtapot akrebe ulaşmak üzereymiş.Akrebin yanına vardığında ise akrebi ölmek üzereyken yakalamış.Akrep son nefesini verirken ''evet işte ben bu güzellik için kendimi feda ettim''demiş içinden.Gerçek aşkının akrep olduğunu anlamış ahtapot.Ama artık ne ahtapotun onu saracak kolları kalmış,ne de akrebin onu tekrar sevebilecek kalbi.
Herşey zamanında yaşandığında güzeldir...