PDA

Tam Sürümü Görüntüle : sen özelsin


KoJiRo
10-16-2007, 07:31 PM
Kendimi ne zaman ise yaramaz ve aciz hissetsem, ayni duygulari hissettigim
bir anda, eski bir dostun uzun zaman önce söyledikleri gelir aklima. Yüzümü
kocaman bir gülümseme sarar.
Bana; "Kendini her aciz ve ise yaramaz hissettiginde, parmaginin ucuna bak"
demisti.
O sira o kadar üzgün ve duygularimin içinde o denli kaybolmustum ki, kendi
sesimi bile taniyamaz bir halde çok kisik bir ses tonu ile "Neden,"demistim.
"Çünkü o parmak izlerinden bu yeryüzünde baska hiç kimsede yok" demis ve
eklemisti, "Sen özelsin. Inanmazsan parmaklarinin ucuna bak."
Birden sanki dirilmistim. Evet, ben özeldim.
Herkes aslinda özeldir. Ama beni o günden sonra digerlerinden ayiran tek
ayirt edici özelligim kendimin özel oldugumun farkinda olmamdi.
Hala karamsarliga düstügümde, bazen umutsuzluklarla bogustugumda o dostumu hatirlar ve parmagimin ucuna, yüzümde büyük bir gülümseme ile bakar ve kendi
kendime "Sen özelsin. Bunlarin hepsini atlatirsin." derim.
Yine ayni dostum bir karar asamasinda oldugum bir gün bana; "Önce ne
istedigini iyi belirle" demisti ve eklemisti, "Sonra o istedigine ulasmak
için ne gerekiyorsa yap!"
Sonra da elini tam üç kez gözlerimin önünde çirpmis ve bana "Ne oldu simdi?"
diye sormustu.
Ben de anlamsiz bakislar ile yanit vermistim. "Ne oldu?"
"Üç saniye hayatindan uçtu gitti ve hiçbir sey o üç saniyeyi geri getiremez"
demisti... Ve eklemisti;
"Hayati, istediklerine ulasmak için harca, bir gün arkana dönüp baktiginda
uçup giden o saniyelerin bombos bir ömür haline geldigini görmek
istemiyorsan tabii!"
Farkindasiniz degil mi? Hayatlarimiz saniye, dakika, saat dilimlerine
bölünmüs, akip gidiyor. Ve biz akan bir saliseyi bile geri dönüp tekrar
yasayamiyoruz. Onlari geri getiremiyoruz. Aynaya baktigimizda her gün yeni
bir beyaz saç telini ve yüzümüzde acimasizca akip giden dakikalarin izini,
birer kirisiklik olarak seyrediyoruz.
Peki biz hayattan ne bekliyoruz? Beklentilerimiz için varimiz yogumuz ile
savasiyor muyuz zaman denen acimasiz düsmanla? Oysa parmaklarinizin ucuna bakin bir kez.
sonra da parmaklarinizi üç kez siklatin. Orada gördügünüz parmak izleri
sizden baska kimsede yok ve parmaklarinizin ucundan çikan o ses hayatinizin
bombos geçmis üç saniyesi oldu, geçti gitti iste...
Siz özelsiniz, siz yeryüzünde teksiniz... O zaman hayattan beklediklerimiz
de bize layik olmali, özel olmali, ulasilmasi için savasa deger olmali.
Zaman denen canavar galip gelmeden, biz hayattan beklentilerimize
ulasmaliyiz ki, geçip giden zamana ragmen, geriye dönüp baktigimizda kucak
dolusu mutluluk ve beklentilere ulasmanin hazzi ile zaman zaman yüzümüzde
kocaman bir gülümse ile nanik yapabilelim...
Ellerinizi üç kez çirpin, hayattan üç saniyeniz silinip gitti iste...
Bugün özel bir insan olan kendiniz için ne yaptiniz? Beklentileriniz için
bir ugras, savas verdiniz mi? Yoksa zamanin sizi yenmesine seyirci mi
kaldiniz? Mesela özel eski bir dostu aradiniz mi bugün?
Bu kisa ama çok anlamli hayat derslerini veren dostumu kaç zamandir
aramadigimi düsündüm tüm bunlari yazarken... Yerimden kalktim, Internet'ten
çiktim ve telefon ile o dostumu aradim.
Çok mutlu oldu...
"Ne zamandir sesini duymamistim, hangi dagda kurt öldü?" dedi.
Ben de "Özel birini aramak istedim, aklima sen geldin" dedim ve sonra
ekledim:
"Ve ellerimi üç kez çirptim, geçen zamani geri getiremedigimi görünce belki
de seni arayacak baska bir üç saniyem olmayacak, su anda aramazsam deyip,
yazdigim yaziyi yarida birakip seni aradim" dedim.
Çok mutlu oldu. Bir dostun mutlulugu ile ben de mutlu oldum.
Dostumla telefon konusmami bitirip klavyenin önüne oturdugumda yüzümde
kocaman bir gülümseme vardi.
Özel birini arayip, dakikalari geri getiremeyecegim bir hayat içinde
istedigim bir seyi yapmanin huzuru ile yani mutlu bir yürekle tekrar yazmaya
basladim. Ve zaman denen sinsi düsmana bir nanik yaptim.
"Acimasizca akip gidiyorsun ama ben seni hissediyorum, istedigim hiçbir seyi
ertelemiyorum ve istediklerimi elde etmek için hayatla savasiyorum" der gibi mutlu idim.
Siz hala ne duruyorsunuz?
Kosun telefona, bir dostunuzu arayin. Birine e-posta gönderin. Onu
sevdiginizi hissettirin. Onun mutlulugu ile mutlu olun.
Ellerinizi üç kez çirpin ve düsünün hayatinizdan üç saniye, bos bir sayfa
gibi koptu gitti iste.
Oysa siz özelsiniz ve size layik bir hayati hak ediyorsunuz. Size layik
mutluluklari hak ettiginiz gibi.
Bana inanmazsaniz parmaklarinizin ucuna bakin.