KoJiRo
10-21-2007, 11:07 AM
Mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları, mutlu olmak varken, mutsuz olmak?!
Şimdi soruyoruz size: Kendinize yazık etmiyor musunuz? Bütün mutsuzlara ve en kötüsü mutsuzluklarını başkalarının arkasında arayanlara...
MUTSUZ OLMANIZIN SEBEBİ BAŞKALARI DEĞİLDİR. Boşuna onları suçlamaya çalışmayın.
-Bana eşim kötü davrandığı için mutsuzum.
-Çocuğum kötü davrandığı için mutsuzum.
-Öğretmenimle aram yok, amirimle aram yok, memurumla anlaşamıyorum... vs.
Bunların hepsi fasa fiso. Hepsi palavra.
Mutsuzluğunuzun arkasında sadece siz varsınız,sevgili insanlar,başka hiç kimse yok.
Evvela Allah'ın şu kanununu hiç unutmayacaksınız: Birleşik kaplar kanunu. Siz etrafınızdaki insanlara ne verirseniz, aynı oranda oradan size o mutlaka geri dönecektir. Sizden fizik olarak veya fizik ötesi olarak, maddî olarak veya manevî olarak ne çıkarsa, onlara ne ulaşırsa oradan size aynen geri döner.Kim mutsuzsa, başkalarını mutsuz etmesinin bedelini öder. Unutmayın! Etrafınızdaki insanlar size kötü davranıyorsa, siz onlara kötü davrandığınız içindir. Ne olur işlemi zannettiğiniz yerden başlatmasanız da biraz daha evvele alsanız...
-Onlar bana kötü davrandıkları için, ben onlara kötü davranıyorum, yerine:
-Ben muhakkak ki; onlara kötü davranmışımdır ki; onlara olmasa bile başkasına kötü davranmışımdır ki; falandan feşmekandan bana böyle kötü sonuçlar ulaşıyor, diye düşünmeye başladığınız anda ayaklarınız suya erer. Hakikati yakalamışsınızdır, hakikat orada.
Ama diyelim ki bu uzak bir olay, daimî zikre kolay kolay varamazsınız. Gerçekten kolay kolay varamazsınız, tamam. Ama başka bir yolu daha var. Madem ki Allah'ın birleşik kaplar usulü duruma hakim: Siz topluma ne veriyorsanız ondan sadece o dönecek size. Öyleyse top sizde. Topu pozitif olarak kullanın, atın. Ne yapacaksınız? Herkese en güzel davranışlarda bulunacaksınız. Onlar ne yapacaklar? Onlar size en kötü davranışlarda bulunacaklar, diye mi düşünüyorsunuz. Bir deneyin bakalım öyle mi olacak. Siz ne zaman akıllıca davranırsanız, topluma en güzelleri sunarsanız, toplumdan da en güzeller size geri döner.
Öyleyse başkalarını mutlu etmeyi ve biraz olsun başkalarını da düşünmeyi kendinize alışkanlık ettiğiniz günden itibaren siz mutlu bir insan olacaksınız. Hayır, daimî zikrin falan sahibi değilsiniz. Belki ara sıra zikir yapıyorsunuz. Topluma verdiğiniz şey mutluluk. Onlardan, kimden olursa olsun size geri dönecek olan şey mutluluktur.
Etrafınızdaki bütün insanların, kimler varsa şu anda etrafınızda sizinle beraber, onların yüzlerine birer birer bakın. Her birinin yüzü sizin için bir aynadır, sizin onlara gösterdiğiniz davranış biçiminin karşılığı.
Siz onlara hakaret mi ediyorsunuz, onlar size asık suratla bakacaklardır.
Siz onları seviyor musunuz? Onlar da sizi seveceklerdir.
Siz onlara her zaman en iyi davranışlarda mı bulunuyorsunuz? Onlar da size her zaman en iyi davranışlarda bulunacaklardır.
Öyleyse bu kadar kolay mutluluğunuz, bu kadar basit mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları.
Öyleyse hayatınızı başkalarının size yaptığı yanlış davranışlara hasretmişseniz, "Falanca bana böyle davrandığı için mutsuzum, feşmekan bana şöyle yaptığı için mutsuzum, eğer o bana öyle yapmasaydı ben mutsuz olmayacaktım" diye düşünüyorsanız, çok büyük bir yanlışın içindesiniz. Biliyor musunuz ne olurdu? O kişi size onu yapmasaydı, nefsinizdeki başka bir afet yine pik noktada olacaktı, en üst noktada olacaktı, yine üzülecektiniz. O da olmasaydı, ikinci sebep de olmasaydı, bir başka sebep sizin nefsinizde sizi üzebilecek olan bir hareketi mutlaka başlatacaktı. Açıktasınız. Ne zaman sıfırın altındaysanız, şu sıfır noktasının, açıksınız. Denklemin çözülmesi, aslında bu kadar kolay.
Ama bu kadar açık olarak gözüken bu sahneyi, asla göremezsiniz. Hep kendinizi haklı zannedersiniz. Hep başkaları haksızdır, hep siz haklısınız ama mutsuz olan da sizsiniz. Haklı olduğunuz için mi mutsuz oldunuz acaba?
Siz, siz olun sakın mutsuzluğunuzun sebebini başkalarında aramayın. Eğer size birilerinin, eşinizin, çocuklarınızın, annenizin, babanızın, komşularınızın arkadaşlarınızın yanlış bir davranışı varsa, bunun arkasında onun nefsini değil, onun ruhunu arayın. Bunun arkasında kendinize ait olan nefsanî hatalarınızı arayın. Onun haklı sebeplerini, kendinizin haksız sebeplerini arayacaksınız. Aksini yaptığınız sürece, bugüne kadar öyle yapmadınız mı? Neden mutsuzsunuz öyleyse? Öyle yaptığınız için mutsuzsunuz. Başkalarının haksızlık sebeplerini, kendinizin haklılık sebeplerini hep araştırdığınız için.
Belki size kolay şeylerden bahsetmiyorum; ama bir insanın mutlu olması demek, ondan çevresindeki insanlara sadece pozitif olgular yayılması demek. Her insan bir aynadır. Eğer sizden çevrenize nur yayılıyorsa, çevrenizdeki insanlar da kısa bir zaman sonra size nuru yağdırmaya başlarlar. Eğer sizden çevrenize karanlıklar yayılıyorsa, nefsinizin olumsuz tabiî sonuçları yayılıyorsa, o zaman çevrenizdeki insanlardan da size karanlıklar geri dönecektir.
İnsanları sevin, Mutluluğun anahtarının başkalarını mutlu etmek olduğunu hayatınıza bir rehber edinin. Onun ışığı altında yaşayın. Siz hayatınız boyunca başkalarını mutlu eden bir insan olun, en çok mutlu olan insan olun...inşallah
Şimdi soruyoruz size: Kendinize yazık etmiyor musunuz? Bütün mutsuzlara ve en kötüsü mutsuzluklarını başkalarının arkasında arayanlara...
MUTSUZ OLMANIZIN SEBEBİ BAŞKALARI DEĞİLDİR. Boşuna onları suçlamaya çalışmayın.
-Bana eşim kötü davrandığı için mutsuzum.
-Çocuğum kötü davrandığı için mutsuzum.
-Öğretmenimle aram yok, amirimle aram yok, memurumla anlaşamıyorum... vs.
Bunların hepsi fasa fiso. Hepsi palavra.
Mutsuzluğunuzun arkasında sadece siz varsınız,sevgili insanlar,başka hiç kimse yok.
Evvela Allah'ın şu kanununu hiç unutmayacaksınız: Birleşik kaplar kanunu. Siz etrafınızdaki insanlara ne verirseniz, aynı oranda oradan size o mutlaka geri dönecektir. Sizden fizik olarak veya fizik ötesi olarak, maddî olarak veya manevî olarak ne çıkarsa, onlara ne ulaşırsa oradan size aynen geri döner.Kim mutsuzsa, başkalarını mutsuz etmesinin bedelini öder. Unutmayın! Etrafınızdaki insanlar size kötü davranıyorsa, siz onlara kötü davrandığınız içindir. Ne olur işlemi zannettiğiniz yerden başlatmasanız da biraz daha evvele alsanız...
-Onlar bana kötü davrandıkları için, ben onlara kötü davranıyorum, yerine:
-Ben muhakkak ki; onlara kötü davranmışımdır ki; onlara olmasa bile başkasına kötü davranmışımdır ki; falandan feşmekandan bana böyle kötü sonuçlar ulaşıyor, diye düşünmeye başladığınız anda ayaklarınız suya erer. Hakikati yakalamışsınızdır, hakikat orada.
Ama diyelim ki bu uzak bir olay, daimî zikre kolay kolay varamazsınız. Gerçekten kolay kolay varamazsınız, tamam. Ama başka bir yolu daha var. Madem ki Allah'ın birleşik kaplar usulü duruma hakim: Siz topluma ne veriyorsanız ondan sadece o dönecek size. Öyleyse top sizde. Topu pozitif olarak kullanın, atın. Ne yapacaksınız? Herkese en güzel davranışlarda bulunacaksınız. Onlar ne yapacaklar? Onlar size en kötü davranışlarda bulunacaklar, diye mi düşünüyorsunuz. Bir deneyin bakalım öyle mi olacak. Siz ne zaman akıllıca davranırsanız, topluma en güzelleri sunarsanız, toplumdan da en güzeller size geri döner.
Öyleyse başkalarını mutlu etmeyi ve biraz olsun başkalarını da düşünmeyi kendinize alışkanlık ettiğiniz günden itibaren siz mutlu bir insan olacaksınız. Hayır, daimî zikrin falan sahibi değilsiniz. Belki ara sıra zikir yapıyorsunuz. Topluma verdiğiniz şey mutluluk. Onlardan, kimden olursa olsun size geri dönecek olan şey mutluluktur.
Etrafınızdaki bütün insanların, kimler varsa şu anda etrafınızda sizinle beraber, onların yüzlerine birer birer bakın. Her birinin yüzü sizin için bir aynadır, sizin onlara gösterdiğiniz davranış biçiminin karşılığı.
Siz onlara hakaret mi ediyorsunuz, onlar size asık suratla bakacaklardır.
Siz onları seviyor musunuz? Onlar da sizi seveceklerdir.
Siz onlara her zaman en iyi davranışlarda mı bulunuyorsunuz? Onlar da size her zaman en iyi davranışlarda bulunacaklardır.
Öyleyse bu kadar kolay mutluluğunuz, bu kadar basit mutluluk yolculuğunun değerli yolcuları.
Öyleyse hayatınızı başkalarının size yaptığı yanlış davranışlara hasretmişseniz, "Falanca bana böyle davrandığı için mutsuzum, feşmekan bana şöyle yaptığı için mutsuzum, eğer o bana öyle yapmasaydı ben mutsuz olmayacaktım" diye düşünüyorsanız, çok büyük bir yanlışın içindesiniz. Biliyor musunuz ne olurdu? O kişi size onu yapmasaydı, nefsinizdeki başka bir afet yine pik noktada olacaktı, en üst noktada olacaktı, yine üzülecektiniz. O da olmasaydı, ikinci sebep de olmasaydı, bir başka sebep sizin nefsinizde sizi üzebilecek olan bir hareketi mutlaka başlatacaktı. Açıktasınız. Ne zaman sıfırın altındaysanız, şu sıfır noktasının, açıksınız. Denklemin çözülmesi, aslında bu kadar kolay.
Ama bu kadar açık olarak gözüken bu sahneyi, asla göremezsiniz. Hep kendinizi haklı zannedersiniz. Hep başkaları haksızdır, hep siz haklısınız ama mutsuz olan da sizsiniz. Haklı olduğunuz için mi mutsuz oldunuz acaba?
Siz, siz olun sakın mutsuzluğunuzun sebebini başkalarında aramayın. Eğer size birilerinin, eşinizin, çocuklarınızın, annenizin, babanızın, komşularınızın arkadaşlarınızın yanlış bir davranışı varsa, bunun arkasında onun nefsini değil, onun ruhunu arayın. Bunun arkasında kendinize ait olan nefsanî hatalarınızı arayın. Onun haklı sebeplerini, kendinizin haksız sebeplerini arayacaksınız. Aksini yaptığınız sürece, bugüne kadar öyle yapmadınız mı? Neden mutsuzsunuz öyleyse? Öyle yaptığınız için mutsuzsunuz. Başkalarının haksızlık sebeplerini, kendinizin haklılık sebeplerini hep araştırdığınız için.
Belki size kolay şeylerden bahsetmiyorum; ama bir insanın mutlu olması demek, ondan çevresindeki insanlara sadece pozitif olgular yayılması demek. Her insan bir aynadır. Eğer sizden çevrenize nur yayılıyorsa, çevrenizdeki insanlar da kısa bir zaman sonra size nuru yağdırmaya başlarlar. Eğer sizden çevrenize karanlıklar yayılıyorsa, nefsinizin olumsuz tabiî sonuçları yayılıyorsa, o zaman çevrenizdeki insanlardan da size karanlıklar geri dönecektir.
İnsanları sevin, Mutluluğun anahtarının başkalarını mutlu etmek olduğunu hayatınıza bir rehber edinin. Onun ışığı altında yaşayın. Siz hayatınız boyunca başkalarını mutlu eden bir insan olun, en çok mutlu olan insan olun...inşallah