Giriş

Tam Sürümü Görüntüle : Yapma! Sakın söyleme! Direkt başlığa çıkartırlar / 22 Ekim


KoJiRo
10-22-2007, 07:48 PM
Hüsnü Şenlendirici; İsmail Tunçbilek ve Aytaç Doğan'la birlikte çıkardığı 'Taksim Trio' albümü için yaptığımız söyleşiye, morali bozuk geldi. 'Sizin kendi aranızda bir lakabınız var mı?' sorusuna tepkisi de ilginçti: Yapma İsmail, sakın söyleme! Direkt röportajın başlığı çıkar!..




Son dönemde Deniz Seki ile yaşadığı aşkla gündeme gelen Hüsnü Şenlendirici, İsmail Tunçbilek ve Aytaç Doğan'la biraraya gelip 'Taksim Trio'yu oluşturdu. Üçlünün enstrümantal ilk albümü de, Doublemoon etiketiyle raflardaki yerini aldı. Hal böyle olunca onlarla konuşmamak, hele hele Şenlendirici'ye özel hayatıyla ilgili soru sormamak olmazdı! Şenlendirici, Babylon Lounge'a morali bozuk geldi, albümle ilgili soruları güzel güzel yanıtladı. Ama iş özel hayata gelince duraladı. Magazin basınından bolca dert yandı, 'Masabaşı haber yapıyorlar' dedi; özel soruların cevaplarını geveleyip 'Albüme dönsek' diye ısrar etti.

BU ACINACAK BİR DURUM

Ancak, röportajımız bittikten sonra mekana gelen kameraları gören Şenlendirici'nin o gergin hali yatıştı! Özel hayatıyla ilgili soruları içtenlikle yanıtladı! Bu sayfada; Şenlendirici'nin hem özel hayatıyla ilgili kameralara anlattıklarını, hem de yeni albümüyle ilgili sözlerini bulabilirsiniz...

* Albümünüze eleştiriler nasıl?

İSMAİL TUNÇBİLEK: Bize hep 'Neden üçünüz albüm yapmıyorsunuz?' deyip duruyorlardı. O yüzden kimsenin yaptığımız müzikle ilgili olumsuz eleştirisi yok!

HÜSNÜ ŞENLENDİRİCİ: Eleştirenler vardır mutlaka ama bize gelmiyor o eleştiriler. Çünkü bizi eleştirebilmek için insanların Türk Müziği adına bir şeyler yapmış olması lazım. Bizim ancak özel hayatımızı eleştirebilirler; müziğimizi eleştirebilecek güç şükürler olsun ki yok! Ayyyyy, çok mu acı konuştum? Hiç mütevazı olamayacağım bu konuda... İ.T.: Zamanı ve yeri geldikçe mütevazılıktan soyutlanmak gerekiyor.

* Hüsnü Bey, son dönemde Deniz Seki'yle yaşadığınız aşkla gündeme gelmek içinizi acıtmıyor mu? H.Ş.: Bu acınacak bir durum! Bu benim değil, bunları yazıp, çizen arkadaşların üzülmesi gereken bir durum. Yıllardır yaptığım hiçbir işten bahsedilmiyor. Oysa ben dünyanın dört bir yanına gidip konser veriyorum. 'Taksim Trio' albümü çıkmadan önce yurtdışında dört konser yaptık... Kimsenin haberi yok böyle şeylerden ama İsmail bir mankenle berabermiş, (Asuman Krause'yi kastediyor) ben bilmem kimle, bilmem nerede filanmışım. Allah'tan Aytaç'ın böyle şeylerle ilgisi yok.

BENİM SEÇİMİMDİ

* Siz yetiyorsunuz yani... H.Ş.: Üzücü tabii... İnsanlar beni ortalıkta, elimde klarnet olmadan çok fazla gördü. Ama bu benim yüzümden değil. Tabii ki kendi yaşadığım şeylerden dolayı bunlar başıma geliyor ama suyunu çıkarıyorlar. Posasından bile faydalanmaya çalışıyorlar. Bir gün biri buna 'dur' diyecek ama bakalım ne zaman? Biz derleyip,

* Peki yaşadıklarınızdan dolayı üzgün müsünüz? H.Ş.: Tüm bunlar benim seçimimdi. Haydi albüme dönelim. Duruyor) Üzgün değilim; sadece yalan, dolan, asparagas ve yorum haberleri katlanılmaz hale geldi. Ben hiç kimseye 'eyvallah' etmedim bu yaşıma kadar, etmeyeceğim de! Çünkü ben bir müzisyenim, birikimim ve hayallerim var. Bunları Türkiye'de yapamazsam dünyanın her yanında yapabilirim.

LAKABI VAR DA YOK!

* Böyle bir girişiminiz var mı? H.Ş.: Albüm, Fransa ve İsveç'te aynı gün çıktı. İspanya'daki WOMEX Fuarı'na gidiyoruz. Ayrıca Amerika'da çok önemli bir konsere eğitmen olarak gidiyorum. Rottherdam'da bir konser vereceğiz.

* Magazin basınıyla küs değilsiniz değil mi? Bugün onlar da buraya gelecekmiş... H.Ş.: Evet, albüm açıklaması yapacağım...

* Kırgın mısınız? H.Ş.: Kırgınlık değil. İşini adam gibi yapmayanlara kızgınım. Yazılanların yüzde 70'i yalan, masabaşı haber. Artık umursamamaya başladım ama sinirlerim bozuluyor.

* Röportaja mutsuz geldiniz... H.Ş.: En son bu bayram haberleri yüzünden. Neyse konuyla alakası yok; lütfen albüme dönelim.

* Sizin kendi aranızda bir lakabınız var mı? H.Ş.: Yok. İ.T.: Var da yok! H.Ş.: Yapma! Sakın söyleme! Direkt röportajın başlığı çıkar...

* Diğer sorulara kaçamak cevaplar verdiniz. Bunu söyleyin bari... İ.T.: Biz üç maymunuz. Konuşmuyor, görmüyor ve duymuyoruz. H.Ş.: Görmedik, duymadık, söylemedik; direk çaldık. İ.T.: Hüsnü'ye konuşmama görevini vereceğiz zaten. H.Ş.: Bir şey söylemeden de yazıyorlar nasıl olsa. Yakında düşüncelerimi de okumaya başlayacaklar. Hüsnü'nün düşünceleri az sonra...

KoJiRo
10-22-2007, 07:48 PM
Ailemi yolcu etmem suç oldu



* Aytaç ve İsmail Bey sizin medyatikliğinizi kıskanıyor mu? Bir aşk düşünüyorlar mı? H.Ş.: Ben artık onları kıskanıyorum. İş o hale geldik.
AYTAÇ DOĞAN: O güzel haberlerle gündemde olmaya layık biri. Çünkü olduğu yere enstrümanıyla geldi.

* Kendi aranızda 'Biz daha yakışıklıyız o niye daha medyatik?' diye konuşuyor musunuz?
İSMAİL TUNÇBİLEK: Yok. H.Ş.: (Gülüyor) Aramızda en yakışıklı olan sensin. Üçümüz de birbirimize benziyoruz aslında. Bu albüm 2.5-3 ay önce bitmişti ama doğru zamanı bekledik. Maalesef bu magazin haberlerinin bir türlü sonu gelmedi. Biz de albümü çıkarmak zorunda kaldık. İnsanın 'off yeter' dediği zamanlarda yapılmış bir albüm bu. Daha çok duygusal parçalar var. Belki de böyle olması daha iyidir. İ.T.: Çünkü çalanlara değil, çaldıranlara bakmak lazım.

* 'Çalanlara değil çaldıranlara bakmak lazım' dedi İsmail Bey. Size kim çaldırıyor? H.Ş.: Öyle mi dedin sen? İ.T.: Herkes herkes...

* Hüsnü Bey'e kim çaldırdı efendim... H.Ş.: Bana kimin çaldırdığı belli de, İsmail'i söylersek burada sepet oluruz.

* Size kim çaldırdı efendim? Deniz Hanım, Asuman Hanım (Krause)... H.Ş.: Ben öyle bir itirafta bulunamam. Bizim üçümüzün de aynı boy ve yaşlarda birer kız çocuğumuz var. İsmail'in Nisan, Aytaç'ın Belgin; benimki de Naz. Onlara çaldık biz. İnsanın kız çocuğu olduktan sonra hanımlar artık başka bir tarafa gidiyor. O yüzden ben bu albümde Naz'ım için çaldım diyebilirim. İ.T.: Ben herkese çaldım. Çaldıklarımın içinde İsmail de, Hüsnü de var. Ama olay sizin anladığınız gibi değil.

'BARIŞTILAR' DEDİLER

* 'Eşini Bergama'ya gönderdi kendisi Deniz'e koştu' yorumlarına ne diyeceksiniz? H.Ş.: Arkadaşlar burada albüm toplantısı yapıyoruz ama onu da söyleyeyim. Bayram'da konsere gidiyorum. Ailemi Bergama'ya uğurluyorum. Kameralar çekiyor, çeksinler tabii. Yeter ki 'çocuklarıyla ilgilenmiyor, onları görmüyor' demesinler! Çünkü öyle bir adam değilim ben. Mikrofonlar uzatıldı "Barıştınız mı?" diye sordular. "Arkadaşlar barışma falan yok. Çocuklarım ve ailemle beni her zaman görebilirsiniz çünkü çocuklarım var benim" dedim. 'Barıştılar' diye haber çıktı. Ailemi havaalanına bırakmam suç gibi oldu.

* Kızınız iyice büyümüş. Konuşmaya başladı mı? H.Ş.: Valla konuşmaya başlamadı ama ben günde bir ya da iki kez sesini duymadan yapamıyorum. Ergin'le aralarında 12 yaş var. Ergin onun babası gibi...

* Boşanma olursa yeniden evlenecek misiniz? H.Ş.: Öyle bir planım yok. Şu an bütün planlarım müzik adına... Çünkü bu iki müzik adamıyla nerede çalarsak çalalım, ilgi odağı oluyoruz. Biz üçümüz güçlerimiz birleştirip, 'Voltran'ı oluşturduk.

KoJiRo
10-22-2007, 07:48 PM
İğne oyası gibi ince ince çaldık




Uzun zamandır bu albümün hayalini kuruyormuşsunuz... H.Ş.: Üç yıldır hep kafamızda hazırdı. Ancak üç yıl sonra hayata geçirebildik.
* Peki sizi engelleyen neydi? H.Ş.: Başka sanatçıların işini gücünü hallediyorduk. Biz biraz üşengeç adamlarız, üçümüzü de birinin derleyip, toplaması lazımdı. Ama biz sonunda kendi kendimize toplandık. Geç oldu ama güç olmadı.
* Parçaları nasıl biraraya getirdiniz? İ.T.: Bu albümde benim iki, Hüsnü'nün ise bir tane bestesi var. Biz bu parçaları zaten çalıyorduk. Ortada çalışılmış bir şey yok! O öyle kendiliğinden oluştu. H.Ş.: Albümde iğne oyası gibİ ince ince çaldık. Zaten müzisyenler de bunun yeterince farkındadır. Sadece parçaları çalmak değil, bütün nüansları birlikte yapabiliyor olmak ya da en azından birbirine yakın yapabilmek çok zor. Ama sihir de bu bence.