KoJiRo
10-23-2007, 10:39 AM
22. HADİS-İ ŞERİF: Resulullah (SAV) Efendimiz Rabb’ ından naklen anlatıyor:
"Allah-ü Teâlâ şöyle buyurdu:
Ey Âdemoğlu, seni Kendim için yarattım. Eşyayı da senin için yarattım. O halde Kendim için yarattığımı, senin için yarattığımın ayarına düşürme."
Görüldüğü gibi bu Hadis-i Şerif de Kudsîdir. Burada adeta şöyle buyurulmaktadır:
"Sen, bütün isim ve sıfadatları, ahkâm (hükümleri) ve âsârı (eserleri) şümulüne alan küllî hakikatımın bir mazharısın. Bu âlem ise baştan sona Senin varlığının ayrıntılarıdır. Ve hakikatına ait olan hakikatlerin mazharlarıdır. Bu büyük âlemde Senin misalin, ruha nisbetle cesed gibidir. Sen ruhsun; bu âlem de cesedindir, bedenindir. Bu âlemden gaye Sensin... bir de toplayıcı hakikatın."
Cesedden maksat tedbir sahibi ruhtur. Durum böyle olunca, "ruhun nurlarını kendi beşerî varlığının perdeleri ile örtme."
Şu da bir gerçektir ki, her zuhur yerindeki tecelli, ilahî nurun tecelli sergisinden aldığı nasib kadardır. Bu bir birlik, vahdet tecellisidir ki, ruhun ve sırrın mazharında olur. Bu ruhu, kalb olarak ele almalıyız ve onu tecelli kabulünde daha kemalli görmeliyiz. Yani cisme ve bedene olan tecelliden. Çünkü bunların şümulünde zulmet de vardır.
sadreddin konevi
"Allah-ü Teâlâ şöyle buyurdu:
Ey Âdemoğlu, seni Kendim için yarattım. Eşyayı da senin için yarattım. O halde Kendim için yarattığımı, senin için yarattığımın ayarına düşürme."
Görüldüğü gibi bu Hadis-i Şerif de Kudsîdir. Burada adeta şöyle buyurulmaktadır:
"Sen, bütün isim ve sıfadatları, ahkâm (hükümleri) ve âsârı (eserleri) şümulüne alan küllî hakikatımın bir mazharısın. Bu âlem ise baştan sona Senin varlığının ayrıntılarıdır. Ve hakikatına ait olan hakikatlerin mazharlarıdır. Bu büyük âlemde Senin misalin, ruha nisbetle cesed gibidir. Sen ruhsun; bu âlem de cesedindir, bedenindir. Bu âlemden gaye Sensin... bir de toplayıcı hakikatın."
Cesedden maksat tedbir sahibi ruhtur. Durum böyle olunca, "ruhun nurlarını kendi beşerî varlığının perdeleri ile örtme."
Şu da bir gerçektir ki, her zuhur yerindeki tecelli, ilahî nurun tecelli sergisinden aldığı nasib kadardır. Bu bir birlik, vahdet tecellisidir ki, ruhun ve sırrın mazharında olur. Bu ruhu, kalb olarak ele almalıyız ve onu tecelli kabulünde daha kemalli görmeliyiz. Yani cisme ve bedene olan tecelliden. Çünkü bunların şümulünde zulmet de vardır.
sadreddin konevi