![]() |
Bir Meclis Özlüyorum…
Bizim meclislerde, Ağlar meleklerde! Çünkü hayırlı sohbetin ortasında, Ne ararsan yapılır gıybet n******… Uçuşur cennet, söz ve vaatler, Her konuyu bilen yorum ve kanaatler, Stres atma yeri gibi malum saatler, Dokunmadık yer kalmaz selam verip gidenin ardında! Başlangıçta onlarca kişi katılır, Zamanla üç-beş kişi sayılır, Kalanlarda dinleyen meleklere sarılır, Yokmu hala ısrarları mükemmel adına! Sosyal olmak istiyorum, bulmak dostta! Davaya sadık, söz vermişken elestte… Kendi ayıbını öldürüp melekler aşmış, Başkasının iyi huyuna karışmış, Ayaklar nurlu yola gitmeye alışmış, Bir meclis özlüyorum, sadık andına! Safet Kuramaz |
Bir Nefeslik Ömür...
Gencim deyip suçundan, çekersem ceza Derdini sanırım sonra yaşanmaz eza! Ne yediğimin nede içtiğimin olmaz tadı, Manasız gezerim, dumanlı bir ton kafa! Tövbeler olsun bin kere desem illallah, Süt liman olunca denerim yeniden sabah! Ömür sonsuz değil ki bulayım böyle felah... İçime tuzlu siner, sanki Karadeniz inadı! Harmanımda uçuşur, baş ve taneler Dağlarca yığılır keşkeler, saman haneler Kararır ten, güneş yanığında bahaneler Unutturur şıpsevdi aşklar eşi, dostu, avradı! İş işten geçmiş, bel bükülmüş, nefsim ölmüş! Ne ayak tutar, ne hareket roket atar, bet benzim solmuş! İki adım atınca nefes nefese bedenim yorulmuş! Faydasız ibadetler, canlıdır geçmiş, sunar şah matı... Koşar yürek inşallah bulur atı Doludizgin sevdasında muradı Nur kazanında kaynar sureti Beşiğinde izi kalır ihlas öğretisi... Safet Kuramaz |
Bir Nesil Yaratmak: Tanı...
Ana, baba, atanı tanı! Etme kusur, yapmakta saygı... Dini öğren, sünneti tanı! Etme kusur, Kur’ana saygı... Her işini mükemmel tanı! Etme kusur, emeğe saygı... Her öğüde hoşgörü tanı! Etme kusur, sebebe saygı... Dostunu bil, düşmanı tanı! Etme kusur, vatana saygı... Çık dışarı, insanı tanı! Etme kusur, yarene saygı... Ahlaklı ol, şerleri tanı! Etme kusur, güzele saygı... Sevgi ölçün, kendini tanı! Etme kusur, yadına saygı... Sabırlı ol, bir zaman tanı! Etme kusur, şahsına saygı... Dilden değil, yürekten tanı! Etme kusur, amele saygı... An bol değil, zamanı tanı! Etme kusur, bedele saygı... Sağlık fani, şifayı tanı! Etme kusur, kadere saygı... İyi gün kötü günü tanı! Etme kusur, dostluğa saygı... Ölümü sev, sonrayı tanı! Etme kusur, haklara saygı... Zalim olma, olanı tanı! Etme kusur, mazluma saygı... Boş oturma, merakla tanı! Etme kusur, bahtına saygı... Kendini aş, yaşamı tanı! Etme kusur, aklına saygı... Mutluda ol, ağdı da tanı! Etme kusur, doğana saygı... Ne yaparsan, ilk önce tanı! Etme kusur, sorguna saygı... Öğren-öğret, dengeyi tanı! Etme kusur, huzura saygı... Dolaş yurtlar, sanatı tanı! Etme kusur, erdeme saygı... Gençken hac yap, tavafı tanı! Etme kusur, aşığa saygı... Elest’i an, Mevla’yı tanı! Etme kusur andına saygı... Safet Kuramaz |
Bir Seni Dinliyorum Ruhum....
Bir seni dinliyorum ruhum... Heveslerin isteklerin dediklerin evvelin ahirin, Seni dinliyorum, ne gürültülüymüşsün geçici yurdum! Her andan sesler, Hepsinden emeller, İsyankâr felekler, Haçlı ordusu gibi Kahire’m önünde Korumaya hazır görünmez melekler... Şerden pişman biraz sonra yine pişman Ardı arkası kesilmez huylarım tekrarlanan Köşeleri dönünce! Bir seni dinliyorum ruhum... Ağlarken aş istemen ne harika! Boyun bükmüş aslan kesilmiş gururum Ne olur diyen sözün beynimde deha! Fakirden daha fakir, Yetimden daha yetim, Fakihin yüreğinde sabır, Her anı sanılır elem! Rolünde mahir seyirciler alkışlar, Derviş teslimiyeti cezam Alnım secdeye gömülünce! Bir seni dinliyorum ruhum... Aynalara bakınca beğenmez oldun bedenim, Yaşlılık illeti estetik derdinde her doktor seferim, Kabullenmelisin ilaç içmek artık kaderim! Asan elinde peygamber yoldaşı, Sakalın göğsünde aklar torbası, Belin bükülmüş herkesten medet yoldaşı! Hayallerin on beşinde koşarken kırlarda, Gözlerinde ahlar... Gözyaşı moda, podyumda şovu Çocukların fazlalık gibi görür akşam eve dönünce! Bir seni dinliyorum ruhum... Seni hep ihmal ettim biliyorum, Hep derdim oldu cesedim itiraf ediyorum, Karanlık ******* boğdun sıkıntı dedim seziyorum! Süslendim hep ecele, Giyinmek için kefene, Taşınmak için toprağa elden ele, Senin gıdan gerçek aşkı ihmal ettim secdelerde inliyorum! Faydası yok dönmenin Münker Nekir’i görünce... Safet Kuramaz |
Bir Tanem...
Aşkın doğası sende saklı bir tanem, Süt gibi, su gibi, yağmur damlası gibi... Kar içinden özgürce fırlayan çiğdemim Ruhumda sevgin mayası hep kalıcı! Neler öldü... Ne depremler korkuttu, soğan ekmek bulduk yedik şükürle! Sahiplenmedik düne sonlar ürküttü, Beraber ağladık beraber güldük... Hatalar yaptım, inceliğini düşünmedim Ne kendimi nede seni güldüremedim, Her an en güzelini istedim, yaşatamadım Ne söylersen söyle, haklısın bir tanem.... Savaşta, afette, fırtınada çok şeyler yıkılır! Kimse istemez kötüyü, keşkeler dillenir! Neler feda etmezdi bilselerdi... Sonra kıymeti bilinir, Seni kırdım, üzdüm... Affet beni bir tanem! Yüreğin ferah, gözlerin aşk ışığımla dolsun, Hayalin cennet, ruhun hamuru benle yoğrulsun, İş, güç, çocuğumuz tek yorgunluğumuz olsun Kem gözlere inat mutlu olalım bir tanem! Safet Kuramaz |
Bir Yaşam Modeli...
Bir çoban ve koyunları, Otlak ve kır kanunları... Alan razı-veren razı Kaval eyler oyunları! Ot bol olsun, yesin yatsın... Doğru-yanlış fikri batsın! Sese kul, dolaşır yazı Çoban ve köpek lüks katsın! Kurtta iştah köpek siper, Düşünmez, gerisi kader! Arasa da başka hazzı, Bu yeter aramaz lider! Otun bedeli ne acı, Aynı tat yaşatır sancı! Düşünse de bazı-bazı, Eyler, alışkanlık tacı! Azcık ota satar ruhu, Tembel olmak sarar huyu, Köpek kükrer-çoban kadı! Mecbur olur, kalır uslu... Safet Kuramaz |
Bir’i Arayış...
Neden kahramanlar çokça sevilir, Hep başrolde olmak tercih edilir... Gol atan, başbakan, ipi göğüsleyen, Omuz üstünde alkışlarla gezdirilir... Neden her işte üste çıktıkça bir’e gider? Ağzındaki tek söz yasa, itiraz biter... Sanki tapar gibi bakar etrafını süsleyen, Sevincine, yaş****** manalarda katar... Dağda zirve, okyanusta kumsal, Nihayetinde biter ararken emsal... Her kim buradan baksa olur tösleyen Hangi bir’e gideceğini şaşırır hal... Rüzgar eser, yağmur yağar, gül açar... Hangi irade verir tohuma böyle güçler? Bir ‘e bakar anlamaz nasıl işleyen, Zirve gezer yere iner manada açlar... Sormak ister dilsiz cana “Sen kimsin? ” “Kim verir emri, değişen iklimsin? ” “Eş bulmak bu kadar zorken kim sizi eşleyen? ” “Böyle dokunan mükemmel kilimsin? ” Bir’e sorar masasında oturur kibirle, Bir şeyler anlatır dipnotlardan ezberle! İkna etmek şöyle dursun olur fişleyen, Rızkına tehdit “Arama der...” sinirle! Düşünen insan anlar ki vardır gerçek “Bir” Tanımak ister ama gelir karmaşık ve sır... Üstelik anne, baba bile olur onu haşlayan, Deli gibi bakarlar, her sözde vardır gırgır... Herkesin gözü Bir’in tekelindeki yerdir, Malı, mülkü, ünü emeline seferberdir! Yarış yaşamın tek gayesidir hevesleyen, Namussuz bir oyun azgınca ve derbeder... Her şey fani, ölüm alıyor birden yarını! Hepsini terk ediyor düşününce karını... Ne kadar zavallı bu düşleri besleyen, Çaresiz düşündükçe, gördükçe etrafını... Bir gün yaşlıca birisi elinde kalınca bir kitap, Yüzünde derin çizgiler, tebessüm, hoş adap! Dilinde başka “Bir” başka müzik besteleyen Merakla soruyor ayıp olsa da böyle hitap! Yüzünde nur sözünde nar diyor “Selam...” “Aradığın benim ne sormak istersen tamam” “Bugün olma merakını, geleceğini erteleyen” Sorgular çetin cevaplar emin vesselam... “Bir’lere inanma gerçek Rabb’ini tanı! ” “Bu dünya zevk eğlence yeri değil hani! ” Hem çok şaşkın hemde sendeleyen, Dinledikçe mutlu çocuklar gibi sahi... “Bir’ler bilir Rabb’ini söylemez kuluna” “İnecektir sevgi tahtından bu biline” “Anlatır tarihi kendine göre düzenleyen” “Kim ister ki ortak, şerbetine balına...” Kitabı alır eline, söz verir görüşmeye... Dünden razıdır, böylesi güzel sevişmeye! Gönlünde hisseder olacaktır özleyen, Hazırdır amel edip ilmine erişmeye... Safet Kuramaz |
Biz…
Dünyada fındıkkıran, Denizde dalgakıran, Deryasında yakaran… Üç markalı biz insan! Dilde muson yağmuru, Amelde şer hamuru, Tebliğ eder gâvuru… Üç markalı biz insan! Melekten yüce bazı, Hayvanın olmaz bezi, Kendini bilir azı… Üç markalı biz insan! Safet Kuramaz |
Bizden Biri...
Asırlık çınarın dibinde tespih çeker derviş, Gecenin karanlığı umurunda olmaz! Uzamış saçı, sakalı... Sudan başka ne yer içermiş! Yalnızlık derdi, Çocuk şefkatinde sevimli... Göz yaşlarında zikirle dudakları coşarmış! Soğuk bedenine ilaç, Sıcak yüreğine taç, Umursanmaz anlar nefsini bırakırmış aç... Kuruyan, büzülen tenine yağmur damlası imdat edermiş! İsyankar geçirdiği yıllar... Kul hakkını gözetmediği ilişkiler... İbadetten uzak haramla seviştiği sevgiler... Her hatırladığında istiğfarla zıplarmış korkudan! Eşi, çocukları, yakınları ölümle bir, bir terk etmişler Elinde son içki şişesi, kırılmış o da ezan sesiyle! O gün son kez demiş “ne yaptım ben? ” pişmanlık diliyle, Kendini atmış çınarın dibine! Bütün dostları, doğası, doğallığı Çimenlerde izi...Son kıldığı namazı! Solan papatyada, kır çiçeklerinde sohbeti Düşerken sonbahar yaprakları! Eğilmiş büklüm, büklüm ederken son duası... Gözünde gerçek sevgiliye özlem, cennet tütsüsü Uzanmış sanki, baharda toprakla yeniden doğacak gibi! Safet Kuramaz |
Boş Dünya...
Her yanımda hasret, Canım ister sabret, Sual olur ahret, Dost bulmak mı, hayal... Meşakkatim yular, Çeker zalim kullar, İbadetim sular... Nefsi gibi Bilal! Yeşilim yok oldu, Toprağım kavruldu, Mizanım kuruldu, Yalan dünya, masal! Yıkılan hep benim, Kübrada sevenim, Terk edersin tenim, Her tattığım yasal... Safet Kuramaz |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:46 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.