![]() |
Tasa
Uzun bir yoldu geldiğim Yorgunluktan ölürüm sandım ölmedim Yürüdüm toprağın taşa hasretini ayaklarımla Yağmurların nehirlere hasretini taşıdım saçlarımda Ve insanın insana hasretini büyüttüm yalnızlığımda Bunca yolu kavuşmak için kat etmiştim Oysa yollar dolusu hasret buldum kollarımda Dünyaya baktım şaşkınlıkla Onda ne gam ne tasa O güneşe pervane döndükçe sönüyor kendine Döndükçe dönüyor ışığın kuvvetine Bizde tasa bizde yasa Bizde kavga dağları yakmakta -Ya giderken aklım dünyada kalırsa? Hepimiz ayrı yolda hepimiz aynı korkuda -Ya sevdiğim candan sevmediğim öz çıkarsa? Ağaçta elma Elmada kurt Kurtta tasa -Ya elmadan insanoğlu çıkarsa? Korkma küçük kurt korkma Elmayı unutuverir Ademle Havva birbirini bulunca Elma yine sana kalır İnsan da insana... |
Temizle Beni
Ey dünyanın, tarihi her sürtünmede temize çeken Amber ruhlu bütün fahişeleri Söyleyin Nereye gizlediniz doğurduğunuz çocukları Tanrıların kayıp mezarları gibi Yoksa onlar mı buldu utanarak bizden Bu kurgan dönmesi yetimhaneleri Büyük kentlerin boşaltım sistemleridir yetimhaneler İşlenmiş terden ve kandan arta kalan Çürümüş yalnızlıkları sızar çocukların Hiçbir güneşin ısıtamadığı küflü duvarlarından O yüksek duvarlar yıkılır da küçük yürekler üstüne Altından kalkamaz bir ömür boyu insan Büyür büyür de yürek, gene de küçük gelir bedenine Tartamaz kanını şah damarı Ar damarı yırtılır Kusar yüzyılların ağırlığını Mazgallarından fışkırır kentin Haykırır Beni temizleyin Beni temizleyin Ey Tanrı, bumudur senin cehennemin Öyleyse Bir ağaç gönder bana cennetinden Soy kütüklerinde adı olmayanından Bir de yağlı urgan Dolansın boynuma İki kere sallanmalıyım ***lik günahından Biri senin Biri kullarının ayıbından Temizle beni yeryüzünün kurallarından Söz veriyorum bütün günahları üstleneceğim Çarmıha gerek yok Kimseyi sürüklemeyeceğim vicdan azabından |
Tragedya
Sen onun atasıydın ve O, bunu bildiğinden güzelliyordu tapınakları. ‘’Kuraklığın kavuran ateşinden sakın’’ diyordu, Tanrı; ‘’vahalarını korumak için diren içindeki kör şeytana’’ Duyuyordu kulakları, lakin; aklını alıyordu, iktidarın çapkın günahları. Ussal bir kısa devreydi sahnedeki tragedya, Dili çözüldü sanatın, oysa gözü bağlıydı hala. Şimdi sen, neresinden bakarsan bak, hırsızsın. Akla üç adım yolda bir saray kurmuşlardı sana, Yemişleriyle doymadın, Sularıyla kanmadın, Yetinmedin, düşüncesini çaldın çocuklarının; Seni nasıl düşünebilirler ki bu yoklukta. Çöz gözündeki bağı ve diline bağla, Ussal bir vahaya dönüşsün sahnedeki tragedya. Bak, bu da senin düşünceni çalan, Kurumuş derelerin üzerindeki köprülerden, halsiz vücuduyla düşen atan… |
Umut ile Aşk
Umutla biz Çekinmeyiz Ne yorgan altında Ne geceleyin karanlıkta Seyretsin her yıldız Her güneş göstersin Biz her yerde Her daim İnatla sevişiriz |
Unut Beni
Bilir misin rüzgarlı havalarda yağmur Vaktini beklerken, yurtsuz Nasıl sürüklenir bulutun gövdesinde Toprağını yönsüz bulur Durulunca rüzgar Hesapsız kavuşur Doyarım kendime Açlığı diner aklımın, sen düşünme Eğilip menekşenin Dokunurum, siyahtan mora dönerken Sarıda beklemeyen renklerine Çözülür bağlarım Yığılırım toprağa İçinden geçerim de Kendimi veremem söze Duyamam, beni tekrar etme |
Utanırım
Senden sonra denizlere atlayıp Akşam vapurlarında yüzerken ben Ve sen geride kalıp Başka biri olmaya başlarken Ağlara takılmış bir balık gibi can havliyle Bulduğum ilk yırtıktan sahile atlarım Kalabalıklarla birlikte adımlarım sokakları İnsanlar kaldırımlarda birbirini avlarken Denizler dalgalanır gözlerimde Balıklardan utanırım Seni düşünürüm başka biriyken Servis tabaklarıyla sunduğun tatlardan utanırım Oltaya takılmış bir kurtçuk düşer payıma Yemi yutsam bana Yutmasam sana ayıp Oltaya takılmaktan değil kurtçuktan utanırım Caddeler genişledikçe sokaklar daralır ya Sen ve ben ayrı ayrı aydınlık yollardan geçerken Dar sokaklarda pusuya yatmış karanlıktan utanırım Ne kadar acıdır insanın kendi kendini kandırması Ve ne kadar kolaydır İnanmadıklarına başkalarını inandırması Körüm desem gözlerime Görüyorum desem gerçeğe yazık Geçeği görememekten değil kendimi kandırmaktan utanırım İnsanlar büyüdükçe insanlık küçülür ya canım Sen ve ben arsızca büyürken Masalları gerçeklerden ayıramayan çocuklardan utanırım |
Uyanmalıyım Aniden
Uzun uykular uyumak istiyor canım Geriye akan yüzyıllık uykulara dalmalıyım Kurtulmalıyım caddelerin kirinden Işıkların hilelerinden Kuşkusuz ölümler bulmalıyım kendime Bir çiçeğin güzelliğinde pençesine düşsem de Koklarken kuşkusuz zehirlenmeliyim... Bütün günahlarımın kanıtını silmeliyim yeryüzünden Sıyrılmalıyım kendi sırtını bıçaklayan aklımın Kalabalıklara karışmış bedeninden. Uzun uykular uyumak istiyor canım Geriye akan yüzyıllık uykulara dalmalıyım Kurtulmalıyım ruhumu kemiren bu tükenişten Ya da uyanmalıyım aniden. |
Üzülme Anne
Beni, anne Senin artı-değerini Amme yararına kullanacaklar, üzülme Yirmimde her şey vatan için diyerek Ya da koşarken güzel günlerin düş bahçelerinde Dizlerimin üzerine düşsem de Seksenimde veya Tüplere bağlanıp Bitkisel hayata girsem de Hatta belediyenin açtığı çukura düşüp Hiç uğruna gitsem de Amme yararına öleceğim anne Üzülme En iyisi anne Artık değer üretme Bana ölürayak Gözüm arkada kalarak Üzülme anne Dedirtme |
Ya Sen Değilsen?
Bir akşam hiç beklemiyorken Kapım çalınacak aniden Kapının ardında sen, eşikte ben Ellerim kekeleyecek Yüzyıllar geçecek üzerimizden Ya sen değilsen? |
Yağmur Damlası
Küçücük bir damlaydın önce Çağlamadan çok Sonra durulup yosunlanmadan Kollarına kavuşup deniz Okyanus olmadan Çok önce Hayat kaynağımdın Bilmeden ben Nefese uzanmadan Koynunda sırılsıklam ve kavgasız İnsan olmadan Ve olduktan sonra Annemin koruyucu duvarlarından ayrılıp Öğrendikten çok sonra Hatırlayınca kaynağımı Sundum minnettarlığımı Geç mi kaldım bilmem Öptüm anamın kutsal alnından Yağmur damlamı... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:16 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.