www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Edebiyat (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=268)
-   -   Kemal Çakır (https://www.cakal.net/showthread.php?t=143014)

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:22 PM

Kendime Yergi
Kendime Yergi

Ne senin yazdığın şiir, şiir
Ne de boş boş düşündüklerin.
Bunu senden başka herkes bilir,
İsyan etse de şiir adına tüm bildiklerin.

Şiir kafiyeli iki söz yada dize değil
Kafiyesiz de olsa bir şeyler anlatmaktır.
Senin tüm yazdıkların sadece masal, bunu bil
Onun için seni kimse şair filan sanmamaktadır.


Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:22 PM

Kimsesiz Çocuk
Ne üstte var ne de başta
Tam anlamıyla sefillik diz boyu
Henüz sokakta oynayacak yaşta
Gözleri arkadaş edinmiş korkuyu.

Ne çiçekten haberdar, ne meyveden
Acı çekiyor hep ciğerlerine
Hiç kimseye “halim şu” demeden
Aç giriyor tüm özlemlerine.

Dolu donuk gözlerle bakıyor
Rüyalarında gördüğü rahatlığa
Her geçen gün umutlarını yakıyor
Işık olsun diye insanlığa.


Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:22 PM

Kırgınım Sana İstanbul
Ey sevdalar şehri İstanbul!
Ben sana Istanbul'sun diye gelmiştim.
Meğer yanlış tanımış,
Boş yere sevmişim seni.
Çünkü kısa bir zaman içinde
Tükettin, yok ettin beni.
Bu yüzden kırgının sana İstanbul.

Seni okudum:
Sana olan aşklarını,hayranlıklarını
Orhan Veli’nin,
Yahya Kemal’in,
Necip Fazıl’ın ve
Daha nice sana sevdalı üstadın mısralarında...

Seni dinledim:
Münir Nurettin’in,
Ayhan Özışık’ ın,
Erol Sayan’ın ve
Daha nice ustanın bestelerinde...

Seni gezdim:
Adım- adım
Romanlarda hikayelerde.

Seni seyrettim:
Siyah beyaz sinema filmlerinde,
Fatih'in seni fethinde,
Mimar Sinan’ın eserlerinde,
Daha nice tarih kokan harikalarında...

Tarifsiz bir aşkla sevdim seni,
Sevdirdin bana kendini.
Ne zaman göz göze geldik
Aklımı başımdan aldın, büyüledin beni.

Zaman yürüdü,
Tanışmamız, sevişmemiz dörtnala koştu.
Kalamış,Florya, Bebek,çamlıca,
Boğaziçi, Emirgan ve
Dünyalar güzeli kızlarınla tanıştırdın.
Mutluluğum yıldızlara erişti,
Umutlarımın cemresi toprağa düştü,
Hayallerim filiz verdi...

Dedim ya!
Seni bir başka sevdim,
Bir başka bağlandım sana.

Sonra:
Esrarlı *******inde
Dönülmez yolunun yolcusu ettin beni.
Bir tutku oldu sıyrılamadım
Şarap renkli *******inden.
Kaybolup gittim sarhoş bakışlarında.
Denizlerinde değil,
Kadehlerinde boğuldum,
Gün -gün, yudum –yudum,
Bir dur diyenin olmadı.

Çile dolu sokaklarında dolaştım,
Katran kokulu kahvelerinde sabahladım,
Vapurlarında çalkalandım...
Her saniye biraz,
Biraz daha sarhoş oldum.

Varımı yoğumu sildin süpürdün,
Şaha kalktı acımazsızlığın, duygusuzluğun;
Dalgalarınla dalga geçtin benimle.

Sonunda;
Uzamış saç- sakal,
Solgun çehre,
Umutsuz gözler,
Titreyen ellerle tanıştı bedenim.
Yaklaştıkça yaklaştı insafsız ölüm
Bir türlü kaçamadım.
İstediğini yine başardın İstanbul,
Tükenmekte olan mavi gözlerinde
Bunu yakaladım.

Bundan böyle:
Ne ben varım,
Ne Sarıyerli vefasız Necmiye,
Ne Kalamış’ta her gece seviştiğim
Esrarlı Kadriye,
Ne de Belgrat Ormanlarında
Saklambaç oynadığım çocuksu Fahriye.

Ne vapur çığlıkların,
Ne kıyıya tutkun dalgaların,
Ne gül kurusu akşamların,
Ne de sarhoş *******in...
Bitti artık, bitirdin artık her şeyi,her şeyimi…

Bu yüzden kırgınım,
Kırgınım sana İstanbul.

Artık;
Renk- renk *******in
Sevinç çığlıklarına boğulsun.
Ardı ardına kırılsın kadehler,
Rüyalar görsün dostların
Sevgilinin dudaklarında.

İstersen,
Yalnızlıktan yas tut İstanbul!
İstersen,
Sevinçten kahkahalara boğul;
Onca yangının,
İnim- inim inleyenlerin
Yaşlı gözleri önünde.

Beyoğlu ve Tarabya'nda,
Bebek ve Boğaziçi' nde
Bayraklaşsın ölüm tacirliğin.
Bir elinde sen, diğerinde kadeh
Dolaşsın dursun
Nice sana tutkun peşinde,
Sarı renkli, kurbağa sesli ölüm.

İsterse,
Minarelerin acı ile inleyip dursun
İsterse,
Haklı haksız demeden hep seni savunsun

Fark etmez artık, hiç fark etmez.
Çünkü;
Ben güçsüz ve kimsesizler kimsesizi,
Sen ise gönüller sultanı,
Güçlü, koskoca İstanbul’sun.

Vapurların bağırsın yine çılgınlar gibi,
Kamaralar zevkle yudumlasın çayını,
Filikalar soluk renkleriyle gülümsesin Yolcularına.

Neyse boş ver, aldırma benim sözlerime;
Etrafında olup bitenlere seyirci kal
Her defasında.
İnci- inci baksın köprülerin,
Onca karnı aç insanın gözlerine.
Martılarının daha da artsın çığlıkları,
Paylaşamasınlar seni.
Bensiz rahat ol sen İstanbul!
Renk- renk giyin matem günlerinde çekinme.

Ve nihayet mahkumunun son sözleri
Kulak ver,
Dinle,
Dinle ey İstanbul! ! ! ...

'Duman- duman olsun düşüncelerin
Hatırlama hiç bir zaman İstanbul,
İstanbul olduğunu;
Yalnız kal,
Kimse sevmesin artık seni,
İntiharın olsun bedenime son gizlediklerin.'

Bile diyemiyorum.

Çünkü;
Suçlu olan benim,
Sana nasıl kızar,
Seni nasıl sevmem derim?
İnan ki!
Her zamankinden de daha çok seviyorum seni.

Çünkü;
Biliyor ve öğünüyorum ki
Sen dünyalar güzeli, eşsiz İstanbul’umsun.


Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:23 PM

Koleksiyoncu
Her yeri kitapla doldurdu
Ama hep karanlıkta kaldı
Çünkü hiç birini okumadı
Tek tutkusu koleksiyondu.



Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:23 PM

Koparacaklar
Bir gün beni de koparıp gidecekler
Senden ve bu güzelliklerden;
Deniz hırçın
Kumsal ıslak
Yakamozlar solgun olacak...
Gittiğime üzülecekler sahiden.

Siyah saçlı güzel bir kız geçecek
Ruhumun hemen yakınından;
Elinde garip ve mahzun bir kitap
Ve ben olacağım arkasındaki resim,
Okundukça sevinecek kelimeleri ıslak kitap.

Ben gittiğimde, alıp götürdüklerinde
Seni kimler ellerinde tutup öğünecek,
Ne kadar ve ömrünün hangi mevsiminde?
Bilemezsin! , bilemeyiz! ...
Çünkü onu da alıp götürecekler bizimle birlikte,
Bütün güzelliklerin yüzünün
Gece ile kapatılmış, o eşsiz beraberliğinde.


Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:23 PM

Koparmak
Bir gül koparıldığında ağacı neyler
Gün batımıdır yüzünde oluşan hüzün
Birbirine karışır gözyaşında renkler
Mutsuzdur artık, varsa görecek gözün.

Mutluluğu bundandır dağ çiçeklerinin
Özgürce yaşarlar üzülmek nedir bilmeden
Koparılmak değil düşleri hiç birinin
Koklanmaktır tüm arzuları incitilmeden


Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:23 PM

Korku Yalnızlığı
Dön gel karanlıktaki yalnızlığım, dön gel.
Görünmeze boya, seni saran korku çemberini
Sırtına güneşi, alnına bulutları al da gel
Dost edin onları korkuya inat.

Serinlesin acıların zıpkın gibi güneş altında
Bundan böyle bulutlarla yarışmalısın
Bir yudum cesaret, sevgi biraz da
Dost edin onları korkuya inat.

Bir daha bırakma korkularını karanlıkta
Tutma ellerini dost bildiğin alkolün
Bakma gözlerine, mavi umut sunmuş olsa da
Dost edin cesaretini tüm korkulara inat.



Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:23 PM

Köpekler
Köpekleri çok severim; huysuz ve
sadıktırlar;
Köpekleri hiç sevmem; kudurunca
unuturlar.


Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:23 PM

Köroğlu'na
Bir zamanlar dimdikti başınız
Yere göğe sığmaz
Gurur, şan ve şeref sahibiydiniz.
Tek başına koşmuştunuz tüm hızınızla,
Kötü ve aykırı olan pek çok şey üstüne.

Toz ulaşmaz, kartal kalkmaz tepelerde
Rüzgarın aslan yeleli atıydınız
Gece düşünceli, taş kalpli pek çok kafa ezdiniz
Dağlarda belinize kadar karda, kışta.
Böyleydiniz, böyle de olunmalıydı
Bir eliniz doğruda, zayıfın yanında
Diğer eliniz kötünün kızıl kanındaydı.

Ama bu böyle sürüp gitmedi
Sonunuzu getirdiler; Yağ sürdüler kötülerin ekmeğine
Doğruluğu, dürüstlüğü çuvala hapsettiler.

Sonuçta mı?
Sonuçta yazık oldu!
Bunca aslan yeleli Köpoğlu’nun e m e ğ i n e.



Kemal Çakır

GooD aNd EvıL 03-24-2009 06:24 PM

Kötü
Bir kenara itmişiz
Sevmeyi sevilmeyi;
Kendimize kalkan bilmişiz
Boş yere öfkeyi.

Unutmuşuz affı, hoşgörüyü
Hep kötüden almışız örneği;
Giymeden ateşten gömleği
Etrafımızı yakıp yıkmışız.


Kemal Çakır


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:16 PM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.