![]() |
Mucize Yaşam...
Opera oyun seyrederiz Müziği zevkle dinleriz Hacivat-karagöz hicvine Umursamaz güler geçeriz... Umursamayız dilenciyi Kap-Kaç’a kalırız seyirci Cebinde yoksa beş para Aşıksak istemeyiz sevgiliyi! Yüreğe düşer kuraklık Sonra el açılır dualık Acı dayanmazsa tene Doktor aramaz dünyalık! Her kitabı zevkle okuruz Yaşanır mı sonra sorarız Kur’an duvarda amel sualde Son nefeste saç-baş yolarız! Mucize mi ezber mi yaşam Durmadan kararır dost aynam Bu kadar virüs birde bin bir yüz Şaşar kalırım hesabını yapsam! Safet Kuramaz |
Muhteşem İstanbul’da...
Aşk dolu, dolu yaşanmalı, Enerjisi her yerinden taşmalı... ******* kıskanmalı, Kaldırımlar usanmalı! Danslar ritim ahenginde yarışmalı, Kumlara değerken ayaklar yanmalı, Güneş en sıcak gününü yaşamalı, Ay dolunay tuvalinde, Geceyi gündüz yapmalı… Her canlı yüreğinde, Benim olduğunu anlamalı! Yüreğim dolu, dolu Seninle alır soluğu, Gençliğim aşkının doruğu, Sığamıyorum dünya divanına… Ne olur kurtar, var ya şu yalnızlık yolu Can bulsun sonsuz aşkınla... Ne olur canım, bir tanem! Resimlerini gönder sen gelmesen de, Gelmişsin kabul ederim. Çıkarım sahiline, Göl kenarında… El sallarım sana Ve İstanbul’a... Maya tutar belki Nasrettin hoca misali, Işınlanır da görürüm hoş simanı… Ellerin elimde yaşarız ikinci fethi, Aşkın zaferini... Muhteşem İstanbul’da! Safet Kuramaz |
Mutlu Değil Miydik?
Elektrik, televizyon, radyo, internet... Yirmi-otuz katlı binalar, her yerde villalar! Uçaklar, hızlı trenler, yollar asfalt... Modern şehirler, kıraç toprak, çöller... Dahası bilinmezken mutlu değil miydik? Büyükbaş ve kümes hayvanları, Her yerde bağ-bahçe ve ormanları, Tandırdan pişer aş, yanında ayranları... Ekip biçilen nihayet harmanları, Birbirini tanır köye sığan insanları, Çeşme-çoban edebiyatı yazanları, Dahası masum hayallerimizde mutlu değil miydik? Issız bir dağ etrafında, Sevenlerin kor alevinde... Kitap sünnet varken ev rafında, Toprak verimli yağmur tavında, Bana ne milletten-devrimden, Lüksten evrimden... Hormonsuz gıdalar, yaşarım cennet manavında Ne kilo derdim ne israf nede mala mal katmak var savımda Varsa birde birkaç komşum bana benzer yanımda... Rüzgarı müzik, güneşi elektrik, Suyunda filmler oynaşır dalgasında acık, Tandır başı lokanta her türlüsü pişer azık, Erken yatıp erken kalkar aranır rızık, Av hayvanından et-giysi olsa da şekilsiz olsun sağlık... İçi dışı bir insan-doğadan bir parça, böyle mutlu değil miydik? Safet Kuramaz |
Mutlu Ol...
Mutlu olmak istiyorum, “Var mı sakıncası? ” Kiminde acı nağmeler, Kiminde dert yüklü ağdalar, Hep kıyas başkasındaki faydalar! Bre kardeşim, olmasa dert, acı ve sıkıntı... Ne bulur konuşurduk, Heyecansız dolaşırdık, Sessiz filmde oynaşırdık, Mutlu olur muyduk böyle, ne olurdu yaşamın tadı... Evine gelmem için olmalı bahane! Yaşanmalı ve denenmeli öncesinde her merhale... İşte alsana bir sürü sıkıntı! Yüzün var mı hepsinden vazgeçmeye? Bre kardeşim, güven, rıza, tanımam gerekir diyeceksin Birde tepeleyeceksin onca saati! Yetmedi her kişiye derdim var diye yanacaksın... Aslında sen böyle mutlusun, yerken hep aynı mantıyı! Kabul etsen huzurunu kaçıracaksın... Durduk yerde suçlama bahtını! Terazinin bir kolu mutluluk diğer kolu mutsuzluk, Dengeye getirdik mi bitecek uykusuzluk, Aranmayacak başkasında kusursuzluk! Bir eline al acıyı diğerine lezzet ve tatlıyı... Başla birinden, Bitir diğerinden, Kurtul kederinden, Öyle basit ki, şimdi defet sancıyı... Sonra ara ve bul yeniden acıyı! Safet Kuramaz |
Mübarek Kadın…
Tarlada çalıştın ahıra girdin, Cehennem yaşatan kaynana gördün, Gözünü açmadan çocuk doğurdun, Hakkını helal et mübarek kadın… Eve hapsedildin namus denildi, İlim öğrenmedin mahrum edildi, Aşkla evlenmedin kocan seçildi, Hakkını helal et mübarek kadın… Podyumda, arabada her yerde soydum, Erkeğin koynuna nikâhsız koydum, Soyunmak marifet sanatkâr saydım, Hakkını helal et mübarek kadın… Birbirlerine dost, ne itaatkârdı Âdemi havayı şeytan kandırdı! Havayı suçladık zalim saptırdı, Hakkını helal et mübarek kadın… Cennet ayakların altında, anne Evimin direği gönlüme ayna, Kılıbık olsam da aşkın şahane, Hakkını helal et mübarek kadın… Safet Kuramaz |
Mümkün mü?
Seni unutmak, Seni ihmal etmek mümkün mü, canım ya... Gerçekten yazabilecek zaman bulmaya, Gerçekten seninle paylaşacak saliseleri fırsat biliyorum… Satırlarımda! O kadar zor ki... Mekanik bir gerçeğe- işlere sarılıp yaşamak! Aczimin sebebi senden ayrı kalmak! Ne olur yanlış anlama eğer yazamazsam, Beni affet geçmişimizi anarak... Seherinde güneşimle, Kırpılan gözlerine söyle, Unutmasınlar beni çabucak! Her dansın ritminde, Her çılgın müziğin ahenginde, Yediğin yemeğinde... Beni de al yanına olur mu? Unutma beni bir kasımda, Sensizlikle sınama! Çöl de kavrulan sonra su bulunca, Yakarışın arkasından sevinçle dol! Serabım ol… Özlemin çöl tepelerini aşsın, Denizlere demir atsın, Limanın olayım her an geldiğin! İnerken ayakların değsin kumsalıma, Uzan kumlara, Sarılır gibi ruhuma... Dalgaların sesini dinle, Konuşur gibi benimle... Hem sen beni unutulabilir misin ki? Mümkün olabilir mi? Safet Kuramaz |
Müptela...
Dertlerim çok dağlar kadar, Herkes aynı ağlar azar, Mahkum gibi bağlar nazar, Acılara müptelayız... Kime sorsam benden haklı, Yavan gülüş ruhta saklı, Engelli koşu zik zaklı, Şikayete müptelayız... Safet Kuramaz |
Namaz...
Kötü koku sever şeytan, Taharetdir esas, yıkan Amber misk sürer her an Kirlenmekten kaçar her kul! Ahlak dinin yarısıdır, Abdest şerrin ağrısıdır, Ezan dostun çağrısıdır, Bir safına geçer her kul! Kıyam nöbet şeceresi, Rükû aczin felsefesi, Aşk ilanıdır secdesi, Duasında naçar her kul! İçini döker ağıtla, Nimeti diler ümitle, Anı geçer saadetle, Aşk suyundan içer her kul! İnsan gibi değil, nankör Rabbim, Rahim-Rahman bonkör! Namazsız gezen yaşar kör... Tercihini seçer her kul! Namaz inanç eylemidir, Yaratana özlemidir... İlahi davet demidir, Aşk orucu açar her kul Şükrün yoludur kanaat, Sabrın sonudur tevekkül... Bilet kur’an araç sünnet, Namazında uçar her kul! Safet Kuramaz |
Nasıl Olabilirim Ki…
Ruhsuz değilim, nasıl olabilirim ki… Elim soğuk, yüreğim donuk, üzüm gibi koruk Yalnızlık içinde nasıl yaşlanabilirim ki… Duyarsız değilim, nasıl olabilirim ki… Çocuklar ölüyor, yetimler ağlıyor, zulüm feryat ediyor Gözyaşsız baharda nasıl yeşerebilirim ki… Kusursuz değilim, nasıl mükemmel olabilirim ki… Hastayım, hata yapmaktayım, her an kimleri kırmaktayım Hâşâ… Nasıl böyle bir halde tanrıyım diyebilirim ki… Ölümsüz değilim, nasıl olabilirim ki… Ecel her an başımda Azrail çok yakında Her şeyde son varken nasıl inkâr edebilirim ki… Yurtsuz değilim, nasıl olabilirim ki… Tarih şahit, kültür adet, birliktelik saltanat Memleketim deyip nasıl mehter dinlemem ki… Sorumsuz değilim, nasıl olabilirim ki… Ermeni, PKK, İsrail… Daha kimler toprak isterken Dostumu düşmanımı bilmeden nasıl gezebilirim ki… Safet Kuramaz |
Nasibinse…
Karun nefisler bedende çürür, Bakteriler yer keyfini sürer! Aşksız embel dehşete düşürür, Ölüm alarga, zevk baki sanma! Embeller elde kâfir dilinde, Firavun gözcüsü, sihirbazda… Musa’nın yılanı yalanı yer, İnsan hala mucize peşinde! Hakkın sanatı bedava sergi, Dokun seyret keşfet evrimini… Akıl tıkanır ilim bağlanır, Nasibinse bul hidayetini! Karun nefisler bedende çürür, Bakteriler yer keyfini sürer! Aşksız embel dehşete düşürür, Ölüm alarga, zevk baki sanma! ………………………………… ………………………………… ………………………………… Safet Kuramaz |
Nazlım…
Çağın şairi Ömer Hayyam suretinde... Açıldı ruh kapında, boyanır paletinde! Gözüm tanıdı seni sonsuz saadetinde Bağlamam/gitarım suskun, yalnızım! İstersen herkesi dinle, umut bağlarlar Ne ararsan var, bin bir vaatten dağlarlar Şairim dilim doğru söyler, kalbim ağlar Bağlamam/gitarım suskun, yalnızım! Sen eğer yazmazsan Fırat ölür, Dicle kıvrım-kıvrım akar yorulur, Işığın olmazsa karanlık sokulur Bağlamam/gitarım suskun, yalnızım! Elimdeki gitarı/bağlamayı al ve at... Gözlerin sevişsin, aşkla dans et! Uzaktasın, illaki desende sabret Bağlamam/gitarım suskun, yalnızım! Ne olur anla beni, kışın üşütmesin Ruhunla hisset plajın bekletmesin Dolunayım güzelliğini seyretsin Saçlarında buketin olayım, nazlım! Safet Kuramaz |
Ne Desem...
Kirmen yünle döner, Mum karanlığı döşer, Yaş yürekten döker, Acı mehtabımda aşk! Deniz dalgalanma yar, Güneşinle yakma yar, Kutbunda aldatma yar, Sen doğalsan ben deli! Ağrın direniş tende, İğnesi aczim kalpte, Nasipsiz saadette, Uykudayım kışında! Yiğitlik tarih oldu, Savaşlar hain doldu, Tıkandı sevda yolu, Duyarsız benlik ömrüm! Küsmek ne değiştirir, Murat bir nefesliktir, Ön yargı son eylemdir, Ne desem iflah olmaz! Safet Kuramaz |
Ne Güzel…
Yaşam için Kur’an ne güzel rehber, Düşünmek gerek okunurken ezber, Gözde yaş, gönülde huzur sofrası… Hisseder duayla yakaran eller! Öğrenmek gerek, sünnet yaşanmalı İman dilden bedene yansımalı, Nuru alnında, yolu hak rızası Düşmanı tek nefsi, onu yenmeli… Ölüm perdenin ardında karanlık, Açsan da göremezsin, yok aydınlık! Maharet kumaşta, perdede değil Ona giz süsü veren, yaratıcılık… Ne güzel… Ressam tuvalinde insan, Evrende nokta, Kâbe’de son divan… Döner sola, yörüngesinde iman Aşk, Hak’ta gerçek… Kokar cennetinde! Safet Kuramaz |
Ne Olur Bir Göreyim Ya Resullullah!
Bir ikindi güneşi Hz Ömer yanında Resulu özlediğini konuşuyoruz Gözler sulanmış anılar taze Basit döşenmiş evinde islamın istikbalini soruyoruz... Din, yetim resulun dilinde yayıldı Ne zengindi, Ne yalancı Nede haksızlık yapardı Emindi... yetimleri severim hepsinde resulun izi var! Nuruna şahit olan ayrılamazdı meclisinden Sohbetinden Sessiz gülüşünden kimseyi kırmayan sabrından... İnci taneleri dökülürken gözlerinden Ömer kükredi ' özledim seni ya resullulah...' Gözlerimiz amazona karıştı O alemlere rahmet nebisiz yaşamanın yoktu tadı Güneş akşama ererken ölümü hatırlattı 'Özlem bitecek...' dedi ömer heyecanla... Ak sakalından bir damla düşerken oturağına! Bab-ı Selam kapısından mum ışığı süzüldü Kabrine doğru adımlarımız yürümekte, Ayrılık koru yandı cansız tülünde! Fani gözlerimiz eşyaya mahkum görmüyor Ömerle perişanız düşünde Selam veriyoruz... Gördünüz mü siz dostlar resulu Gerçek aşkı yaşardınız bakınca yüzüne buğulu Asr-ı Saadet kaplardı günümüzü Dilinden çıkan emir, Biatta yaşardık huzuru Ne su kıtlığı Ne küfrün melaneti Nede ölüm korkusu safi yüreğe girmezdi Şiirler susardı, varsın sussun.. İmam olurdu yedi milyar insan arkasında saf Her uzva cennet doluşsun Şeytan kabirde gölgeler nura doysun Bırak düşlerim soyunsun Özledim çok özledim seni Hz Muhammed (SAV) 'i... Safet Kuramaz |
Ne Olur Söyle…
Gözlerimden akan yaşlar bulanık ırmaklara karıştı, Sevilmedim anlaşılmadım ağıt kaderim selinin kurbanıyım… Sadece uç yaşamanın savaşçı sahibi yıkar zor geçmişim, Ruh perdem yırtılmış diye ayıplanmış gerçek fukarayım… Seviyorum kurallar karşımda… Özgür ruhumla düşmanım, Benimkisi doğada bulunan cinsten öylesine yalnızım, Ağzımdan çıkan-oda aynı şarkı kabullenişi farklı Hangi frekansa harmanlanmış içinden çıkamıyorum… Bir ocak günü ocağımı yaksana, Ne haldeyim baksana! Soğuk bir âlem var dışımda, Dağladığın yerden girip ısıtsana içimi! Aynayım sana yansıyan görünen bende! Günah diyorsan günahımsın! Dokunmadım bir teline, Vicdanınsa aradığın! Dua ediyorum her fırsatta, Gerçeği göresin diye aklınla… Mahşer korkusu olmasın Gezerken huzur çarşısında! Sonra mum aramaya benzemez ki, Alışkın gözlerde ışıklar sönünce! O an içini yakar nelerin hesapları, Temelinde sevgim olmayınca… Sevmek o kadar ucuz değil inan, Aldanma benden gördüğüne! Gerçek inanç hele, Güneşiyle doğmayınca! Her şey manasız kalır yoksa Yıkılır yedi şiddetinde deprem şokuyla! Can derdinden gelecek kaygısı biter Ümidin olmayınca… Son gayretle mazine baksan, Tavsiye dolu sözlere… Sahiplendiğin her şey kendin dahi perişan Tsunamiye mahkûm sahilde! Bugün konuş eğlen… Şu aciz ve fukarayla, Ben karınca sen ağustos böceği farkıyla, Hesapların bittiği yarınlarda sensiz ne yaparım Giderken ölüme adım adım! Acı zerre zerre ruh koğuşumda, Sabrım isyankâr komada, Niçin cevabını aramak artık boşuna İllaki yaşanmalı mı böyle, ne olur söyle… Safet Kuramaz |
Nebi’nin İzi...
Dile dolandı, Gülle sulandı, Elde süslendi, Nebiye yol, düğününde! Mekan serildi, Ezan duyuldu, Burak binildi, Miraç gecesi gününde! Kabe göründü, Nebi döndürdü, Kabı doldurdu, Zemzem nuruyla, tatlandı! Toprak mermerde, Çöl, yeşil er'de Varken sormağa Biten izine ağlandı! Cebel’i Nur’da, Miski duvarda, Çektim şükürle Ağlayan gözüm kapandı! Safet Kuramaz |
Neden Aşklar Yaşamıyor…
Başım ağrıyor, Burnum tıkalı... Aslında ağlasam iyi olacak Hangi omuz var ki koyacak! Kokladığım çiçek solmuş, Yaptığım yemek kabında kokmuş, Yatağım dağınık tıpkı benim gibi! Yabancıyım kendime, Sanki içimde başkası doğmuş… Anladım ki yalnızlık ruhumda kalan tek izdivaç! Bedenle sözlenmiş, her an sevgiye aç… Çare yok otursam tahtlara, giysem taç Doktoru da benim hemşiresi de ilacı da... Bağlasam kaderimi hapishane demirine, Dağlasam kötülüğü, özlemi geçmişimde, Arasam her şeyi razı olduğum sevginde, Seherde doğacak güneşi yine ilk sanacağım… Uyansam, yeni uykusu yaşatır esaretinde! Sahiplenmek güzel duygu, hüznü batsın, Mirasyedi hevesleri sabrımda karalansın, Her şey ölürken neden aşkın aynı kalsın? Keşke değişmese ilk bakışın, ilk heyecanın Ah… Sonsuzunda demirlense! Kendimi sevmeliyim aslında, Başkasından önce... Doyum iki insan arasında, Tek yaşanmaz söylense de... Ters giden bir şeyler var ya, Neden büyülüyor şeytani dansın! Dün ne hoş yaşardın tenimde, Neden bugün koca bir ahsın? Buğdayın un oldu, toprakta saman başakları Dökülür gözyaşlarım, düşer gibi yağmur damlası… Ne bende yaşayacak sevdan, Nede yeşerecek toprakta sap kalmış… Çöle dönmüş toprak, yürekte avunan hatırası! Safet Kuramaz |
Neden...
Neden her kitapta doğrular yazmaz? Hayrı yaşayan dil neden konuşmaz? Öğrenmek hep sorun oysaki üzmez, Kitap son tercihtir kimse gizlemez, Okuyan liderdir kitapsız gezmez, Neden her kitapta doğrular yazmaz? Ahlak bozulunca toplum gelişmez, Şikayet dillerde huzur bulaşmaz, Hastalık çaresiz doktor çalışmaz, Hayrı yaşayan dil neden konuşmaz? Safet Kuramaz |
Nefis...
Ey azgın nefis! Azdıkça kuduran nefis! Kudurdukça ağzından salyalar akıtan nefis! Olmak yada olmamak arası ölümcül habis... Ne bulursan üşenmeden yersin, Ne bilirsen düşünmeden alırsın, Ne olursan ilk özünden ayrılırsın, Seni sevmek zor, nankörsün nefis! Deştikçe hızlanır nefes, baş belası habis... Dosdoğru yol seninle hor, Sana hükümdar olmak zor, Her insan içinde müphem kor, İnce ayar nedir bilmezsin nefis! Kur'an duvarda hapis, yaşatmazsın hadis... Safet Kuramaz |
Nehre Benzer Zaman ve Yaşam...
Zaman ve yaşam, nehre benzer: Kimi yerinde durudur, İçine atlayasın gelir, Hazla yüzmek istersin, Sıcacık sarıldığın çocuğun olur! Kimi zaman nehir kudurur: Gözler sadece korku bulur, Her yere köpüğü bulanır! Sanki çocuğun canavarıdır, Adeta yemeye hazır, yutar! Kimi zaman şelaleye benzer: İçi sıcak elektrik yüklüdür, Ne sinirlidir nede küskündür, Aktığı görülen, pek güvenlidir! Kimi zaman bir yerde kurur: Aktığı toprak çöl gibi kavrulur, Ağaçlarının yaprakları savrulur, Hatıraları bir kaç kuyuda numunedir! Sen o nehri nerede görürsen sevin! Hangi noktasında olursan ol seyredesin… Islaklığına yapış, Adaletine alış, Mutlaka seçersin Fıtratına uygun bir akış... Külli yaşam içinde adaleti, Mevla eşit dağıtmış... Eğer bir pencereden bakıp, görmezsen binlercesini Olursun kendini kandırmış! Nehrin her yerinde yaşar insan farklı Koşulları ona özel, içinde gizlenmiş! Her dertte yeni heyecanlarının saran ateşi, Ne güzel hediye aslında, boşa isyanmış! Safet Kuramaz |
Neredesiniz?
Sevgiye hasretim gönlüm dağlar aşar, Nehirlerde yunar, denizlerde yüzer... Yağmurda düşer dolunayda ağlar! Anne, çocuk, arkadaş, dost, yar, amcalar Günebakan gibi boynum büker karanlıklar... Neredesiniz? Yediğim içtiğim olsa ne fayda, Rızk Allah’tan nasılsa, Bulunur çalışmakla... Ruhumda Gölcük Yalova Düzce depremleri! Sıkışmış bedenim namussuz müteahhit harcına, İmdat ederim duyan olursa... Neredesiniz? Cebimde para yeşil pasaport gezmekte sorun yok, Beden kafesime akar bereket bolluk... Resimlere baktıkça özlem dolu koleksiyon parçalar, Nuh gemisinde keklik avına çıkarcasına benlik dağlar... Büyüyen obezle pişmanlık sarar sanal yoksulluk, Budist düşüncesinde aptallaşır ölüm kartallar ağlar! Kur’an gerçeğine sünnet eşarbı saran dallar, Neredesiniz? Bedenim Asya mistiğinde yaşarken ruhum Kabe’de, Şamar oğlan gibi iki yüzlü yaşadıklarım sahnemde, Kafesim bürünür bin bir çeşit kumaştan entariye... Gecenin son deminde şeytansız sıkıntılar, Sizden habersiz, kalırken nefessiz yanaşmaz kabullere... Neredesiniz? Safet Kuramaz |
Neysen O Ol…
Öğüt vermeyin yaşayın, Kaşlar çatmadan oynayın, Çiğde olmasın haşlayın, Yerken tatlansın güzellik… Sözlerinizi boğmayın, Yüzünüzü çok eğmeyin, Neşemize hiç değmeyin, Birazcık bulunsun özellik... Ölüye gidin ağlayın, Düğüne gidin oynayın, Muhabbet varken söyleyin, Yapmayın boşa hamallık… Ah vah ağlayıp hoplamaya, Dünya fani, değmez ya… Gerekte yok çok zıplamaya, Neysen o ol, bir perdelik… Felah için arınmalı, Cennet mekân barınmalı… Nefis kirden arınmalı, Ölmeli yüzde sahtelik… Safet Kuramaz |
Nisanımda...
Yollar azgın şer salgın sarar cehennem Sular kızgın ruh dalgın yakar dilimden Acımdan verirken söz unuturum andım Anlar dargın düş yılgın ahlar seyrimden! Neden inandığım çizgiye ihanet Adem yapmış can verilmişken emanet Hükme boyun eğmiş yaşarken cehalet Sonsuza sarılmış kuş uykusundayım! Bize öğretilen yaşam kahramanlık Gerçek bambaşka paylaşılanda anlık Günah havuzunda zevk eyler dalgınlık Sular durulsa da görecek göz lazım! Yazan yazana konuşan konuşana Elde kalan çöplükte yem domuzlara Gözden akan yaş rahmetle dolarsa Kur’an hakim şeytan ölür nisanımda! Safet Kuramaz |
Noel Baba…
Ticaret mi, din midir Noel Baba? Umacı gibi görünür hoş yama… Yılbaşı tutku, ruhu sarar aba Yalan biliriz, inanmak isteriz! Çamlar kesilir eşantiyon bolca, Çocuk kalbinde dönüşür hayale… Boy-boy reklâmlar, bir beklenti yolda Haktan değil de, hayalden dileriz! Zekât, sadaka alışkanlık olsa Haktan alınıp, halka dağıtılsa Emanet denip, benlikler atılsa Noeller ölür, cenneti belleriz! Safet Kuramaz |
Nuh Gemisi Fora...
Her güzel düşüncenin binlerce şeytanı var Onlara yine beklemedikleri güzellikle cevap vermeli Sinirlendirme sindirme silikleştirme yanları var! İnançla sabrı, Ateşle gözyaşı, Çekiçle dağları, Acının gecesinde seherle sabahı Tefekkür deryasında seyretmeli... Hissetmeli tavafla Kabe’yi Değerken beyaz mermere sonsuzluk alevi Güneşin raksı Gözlerde nur ferahı Çöl ortasında sahra yaşam bulur ruhta zemzemle... Şeytanlar ancak kendi yandaşlarına korku salar Allah’a iman sünnetle yaşam huzuru aralar Tuvale sığar yürek paletinde Allah dostları renk renk Beyaza bürünmüş cesetten koğuşlar Cennet provasında haşr kovalar! Kötülük suyla beslenmeyen ağaca benzer, Büyür biraz sonra kurur ormancı şeytanlar keser, İyilik bengisuları içine çeker gökleri deler, Gelecek nesillere olur yaşamsal muştu rehber, Embeller sarılır kinnapa Acılar alarga Nuh gemisi fora! Safet Kuramaz |
O gün…
Aczim her yanımı sardığı o günde, Ruhumda depresyon sokuldu tenime! Gözlerim ağlar, yüreğimse dayanmaz Her tarafım titrer, sorgular beynimde! Katlanmak ne çile seven küsse hele, Demek ne zormuş her şeye güle güle, Yıkıldım, süründüm, neydi öle öle… Affına sığındım, özrüme acınmaz! Hayal bayat, umut gerçeğine yakın, Yalnızlık miracım dolaşırım şaşkın, Eğer ömrüm varsa ne yaparım yarın? Ne bedenim ne de ruhumda katlanmaz… Eyler “An Tüneli”, kuşak taşır kiri! Döner kısır çarkta evveli ahiri... İmdatla aranır mucize, sihirsi İnsan bu dünyada illaki aklanmaz! Safet Kuramaz |
Oku Ama Nasıl?
kara kalem çalışması doğa üzerine kurumuş dallar ve yeşillikler süslemeye elimde inilti doğada çırpınış ve rüzgar hevesler ilhamlar yer vermiyor düşünmeye Oku diyor rabbım...okumalı ama nasıl? alfabeyi biliyorum bu cahilliğimi yok etmiyor her zerrede ayrı sanat yaşamalı ama nasıl? bir şeyler icat etmeye bile aklım ermiyor... hala kurcalıyorum benlik içinde nizamı namazı sorguluyor oruç tutmasam lafları parayı nasılda zor kazandım deyiverip bol keseden dağıtmak anlamıyorum infakı! oysa en zor anlarımda yine Allah'a yakarır ne sözler veripte tövbeye pazarlıkla sarılır sağlık ve bolluk içinde unutmuş gibi maziyi icat ettiğim şerlerim dolu dizgin yine şahlanır! geri beslemesiz sanarız özgürlük her asır şahit idam edilir kötülük patlar son yanardağ ecel bırakır sönük ne değişen var nede eyvallah... rabbim eder sabır! Safet Kuram |
Oku/Yana...
Hira’da melek, suskun nebi... Yirmi üç sene sular kalbi! Sarsılır şeytan ve ecnebi... Endülüs aşar yayılır kor! Her bayrak okur, çıta iman Her medeniyette, güçlü liman Her yerde huzur, aşkı yaman Örnekler tarih, ehline sor! Gevşeklik cürüm, bozar tadı! Ne hekim ehil nede kadı... Okunmaz olur, dilde adı! Hastalık sarar, kurtulmak zor... Ne çıbanı belli ne dinler ah! Ne menzili var nede felah! Ne hınzır dertmiş eyvah, eyvah! Oku emrine pek şaşkın, kör... Alem mucize, yazar Kur’an! Gösterir oku/yana her an... Teşhis konulur, bir bak aran! Kendi hayrına, beynini yor... Safet Kuramaz |
Ol...
Yağmur gibi gözü yaşlı ol, Sevdam ol, yumuşak başlı ol, Ne olursan ol tek aslı ol, Makyajın yüz değiştirmesin! Sevmeyi bil ama acı ol, Konmayı bil hep baştacı ol, Aşkınla bal, tek bir hancı ol... Sözlerimde eleştirmesin! Sığarım gönlüne harbi ol, Bakınca yüzüne barbi ol, Yaksın her yanımı konbi ol, Başkasıyla karıştırmasın! Safet Kuramaz |
Olmasaydın...
Varlığımı delen nefsi kurşun, eğer sen olmasaydın: Yüreklenirdi hayatım bir bahar günü… Ne nefesimde yâdın, Ne dilimde adın, Nede varsa yarın Umursamazdı öldüğünü! Aklıma neler geliyor bilsen, eğer sen olmasaydın: Yokluk ne hoş olurdu uçurumun kenarında, Usum isyan etmezdi delik deşik yaraya… Kalbim katlanır, düşünmezdi kara kara Ve gözlerim unuturdu hızla gördüğünü... Ne kalırdı ki şimdi dünden, eğer yanımda olmasaydın: Kartal pençesi arasında boğulmaya hazır, Uçuyor olurdum gökyüzünde nazır! Ve sen gözyaşımla ıslanırken, Kefen, sevgine olurken örtü… Silebilir miydin izlerimi yüreğinden? Safet Kuramaz |
Olsaydım...
Ebabil gibi tüm Ebrehe’lere Atsam şerlere taş yüreğimde Nefsim kaynasa coşkun kazanda İman testim hak çamurda pişse Kopsam öğreti yörüngesinden Beslensem ilahi aşk özünden Kerbala’da Hüseyin safında Uçsam Hamza’nın şehit göğsünden Kabirler tanık görseydim azcık Dokunuş yalan sokuluş yalan Sahibi birdir rahmettir her rızk Her kul hakkını olsaydım yıkan Ey cahil nefsim nedir telaşın Her gördüğünden kopar hasedin Secde dar gelir dünyalık derdin Yalnızca Allah’a kul olsaydım Safet Kuramaz |
Olsaydın…
Ismarlama aşk yoktur... Aşk ya vardır yüreğinde yada yoktur... Ne beyaz at vardır nede prens... O artık bir tarih sembolüdür! Ne harem vardır nede cariye... Olsaydı dermişim! Olması için kanlı canlı savaşlar yapılmalı, Vahşetler kol gezmeli, Erkekleri ölmüş kadınlar çoğalmalı... Böyle bir seçenek asla olamaz! Çünkü atılan nükleer bombalar kadın erkek ayırmıyor günümüzde... İki ordu karşı karşıya geçip de savaşmıyor! Hem değişim kaymış cariyeden metrese… Niyetim hep aynı kalacak diyemem... Sen çizgileri şekillendirmişsin gönlünde! Kendi üzerime alınsam da bu bana benzemiyor, Hem her istek olabilse dünya cennet olurdu... Hani bize yakın hani bizi anlayanı bulabilmek önemli olanı... Eğer kadın erkeği tutmasını bilirse, Elbette aşkta süreklilikten bahsedilebilir... Ne ayıp kalmış ne mahrem şeyler... Haremler çökmüş! Beyazlar kirlenmiş, Prenslerde ölmüş! Romantizmi saklar müzeler… Şimdilerde at yerine araba, mesela BMW, Mercedes veya başkaları... Yani şöyle demeli BMW’lu kovboyum nerede? Beyaz atlı prensim yerine... Nerede kemendi atsa da üzerime demeli bırakmasa... Saray yerine villalar var... Hazine yerine takılar... Savaş yerine boşanmalar, evden kaçmalar, dayak yemeler... Bu artık değişmez dünya portresi Aşk ısmarlanmaz ki… Yaşanır, Gelecekse yaşandığında vardır! Sana hiçbir vaatte bulunamam... Ya varsın benim için şimdi yada yoksun... Ya aşkım var yüreğinde yada yok, üzülemem! Yetişkin iki insan mantığında bedenimde koğuşsun... Senden belli bir karşılıkta bekleyemem! Sadece şu an seni istiyorum hala, Olsaydın… Ah olsaydın! Safet Kuramaz |
Olur Muydu?
Malatya yollarına varsam düşsem, Hoş hayecanlar yüreğimde duysam, Bekleyen yari süratle ah...bulsam, Benden huzurlusu hiç olur muydu? Piri Reis'in gemisi peşinde, Teknik donanım her şeyi içinde, Düşsem seherde yarin bedenine, Benden huzurlusu hiç olur muydu? Fıratın yukarısından kıvrılırken, Güneşinin ışığı hoş yansırken, Her an özlemle yanar hissederken, Benden huzurlusu hiç olur muydu? Ah! olmasaydı bu kadar uzaklık, Ah! koymasaydı ayıran bu rızık, Ah! solmasaydı aldığım son çiçek, Benden huzurlusu hiç olur muydu? Ruhumda sevdası bahar yağmuru, Her baktığım yerde şekli şemali, Çekmesem bu yaban elin kahrını, Benden huzurlusu hiç olur muydu? Ömer Hayyam'ın hisleri yaşanan, Dünyamızın her yerini kaplayan, Güzel bir şey varmı başka aşkından, Yoksa benden mutlusu olur muydu? Ya sabır, sabah yelinden alınan, Zaman hapishanesinde sıkışan, Vuslat zamanını her an bekleyen, Benden huzursuzu hiç olur muydu? Safet Kuramaz |
Olursun Üzgün…
Hiç kimse öldürmeyi, Haklı gösteremez! Kur’anda cehennemle, Dünyada müebbetle, Cezasını çekse de… Bir şey değiştiremez! Yüreklere düşünce, Ah, başkaldıran terör… Kanı sıçrar başlara, Yaşama verir error! Yapışırda şerli zamk, Cellâdı olur görmez… Sen, sen ol ki kardeşim! Aksın sonsuz gözyaşın… Her şerri bin deşerim, Hak yollardan aşarım, Kabil acı katmakta Habil canlı öldürmez! Özgürlük imanında, Allah’a kor aşkında, Hesap ona, haşırda, Yapma hesaplar başka! Anlık heves ve yasak Yol cennete erdirmez! Tek yataklıdır kabir, Zengin ve fakir alır, Toprak eder misafir, Melekler sorar hatır! Orada dünya uzak Şerli ağaç yeşermez! Terörist yüreğinde, Zevk alsan da vurmakla… Ecelin beklemekte, Sanma sorgusu yokta! Beyaz kefen sıkmakta Azapları güldürmez! Safet Kuramaz |
On Dört Şubat…
On dört şubat’ta “sevgililer günü…” Tek güne sığan acı bir aşk günlüğü! Çarşı pazarda alış-veriş sürgünü, Sanki almazsak kurşunu sıkacaklar! Reklamı peş peşe döküldü sahana, Hediye almazsam sert sözler fırında, Ayıplanan şahsım bel bükmüş hazanda, Sevmiyor diye yatağı ayıracaklar… Sevmek zor, âşık olmak-evlenmekte… Savurgan israf duyguyla yaşlanmakta! Ne kötü adet ya… Her cahil kanmakta, Koca bir yıla aşksız mühür vuracaklar! Oysa rahmet peygamberin ümmetiyiz, Allah için sever, yaşarız afiyet! Her an tespih eder aşk ile saadet Dil düşmezse amel’e, gün sunacaklar! Safet Kuramaz |
Orman...
Tırmandım ağaçlara, Uzandım yalnızlığa… Yeşilde, sararanda Sarıldım yapraklara! Orman sessiz, kefensiz Her yer yaşar bedelsiz! Renkler şahane, eşsiz Masaj yaptı ruhuma… Irmağın kenarında, Geçmişim yundu başta! Düşlerim şekillendi, Zıplayan balıklarda… Ağaçta güz, gölgeler Ağzımda söz, özlemler Yaşamda giz, ölmeler Yürüdü yalnızlığım… Avcının silah sesi, Gürler yağmurun seli, Umutlarıma benzer Vahşi çığlığın yeri! Sonsuzu gördü orman, Hayır-şer yolcusundan… Bağrında ben, sormadan Dört mevsim yenilendi! Bazen çiçekten balda, Bazen eriyen karda, Bazen çöl ayazında, Tat aldım her yerinde! Aşkı doğaldır al, al Her nefeste yine al… Üstünde güneş, hilal Nurlandı yüreğimde! Orman pek delikanlı, Toprak onla nişanlı… Bahar vuslat kış azat Ders verir yaşadığı! Binalar, kaldırımlar Nefessiz bırakırlar… Yeşil beden ruhuna İmdat eder yangınlar! Özlem varken yaktığım, Topraktan ayırdığım, Ruhuna el Fatiha Orman öven sözlerim… Safet Kuramaz |
Ormanlar yanıyor…
Ormanlar yanıyor, Elim ayağım kanıyor, Nefesim tıkanıyor, Ateşle oynayan nasıl insan? Asırlık ağaçlar yok oluyor, Nesiller tarihini okuyor, Duyarlı insan hesap soruyor… İçim acımaz o eli kırsan! Kuraklık başrolde bela Toprakta yağmura veda Doğada özlem, yeşile sevda! Her haberde yüreğimi burkan… Safet Kuramaz |
Orucu Anlama…
Oruçlu bedeni azat etmeli, Ruh nefse hükümran, çok sabretmeli Tövbe gönüllerde kor nakşetmeli, İbadet olmalı amele ayna… Sahiplenme ey dost, dünya geçici Ölüm her yerde var, yaşa seçici Bu yol haşr’a gider, anla oruç’u Rahmet deryasında sebile ayna… Üç aylardır Recep, Şaban, Ramazan Rabbime, resule, kul’a bağlanan Bayramla mağfiret yaşar aklanan Cenneti kucaklar her duasında… Safet Kuramaz |
Oruç…
Açlık neremizde yoktu ki! Ağzımda aç kaldı toktu ki… Manevi iklim tat soktu ki, Aklım hepten başıma geldi… Zincirlenmiş şeytanım kızgın, Ölmek üzere nefsim azgın, Duamdır böyle kalsın yazgın, Aklım hepten başıma geldi… Yaşanan cennet provası, Yayla havasında ovası… Döker şerri bir bir kovası, Aklım hepten başıma geldi… Safet Kuramaz |
Osmanlı Düşü...
Ne tarafın olabilirim nede savaşın, Dindarım-insanım-Türküm alışın, Osmanlı atam, onun izinde yarışın... Dört kıtada efsane, Torunlarına kitabe, Her duada Kabe’de, Tek çözümdür barışın... Lider peşinde dört kıtanın halkı, Almak için özlediği sonsuz hakkı... Sis dağılıyor, Güç sağılıyor, Aşk çoğalıyor, Keşfedildi, yapıştırmak için düş zamkı! İzler saf, tek ses ve iman ile haykırışın... Safet Kuramaz |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:53 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.