![]() |
Eridim
Takıldım ya sana, Bağlanıverdim gönülden. Eridim gözlerinin neminde, Bana ağladığın gün... Yavuz Bayram Çalışkan |
Esaret Yürekleri
Dallarında tomurcukları, cilveleşen kuşlar, Bülbül nameleri, gün batımının kızıllığı, Çuha çiçekleri, mor menekşeli sabahlar, Çığlıklı kırlangıç uçuşları, İlk tren yolcuları gelir, Ay çatıma düştüğü zaman, Kuşların göçüdür, sefil kuşların, Sefil sürüklenmeleri uzak iklimlere. Çıkışları yakala bacalardan çıkmasın kara dumanlar, Koruluklardan gelir esintinin sesi, Nemli ve yeşil kokulu suları duru bir ırmak, Dağlar baharında nefeslenir, İçimdeki yağmurun su birikintileri, Sevdanın bıraktığı anıların dünyası, Ve bütünüyle silinemeyenler, Sürüklendim, bekledim, Senin yeşillendiğin gökyüzü altında yürüyen bir adamım, Ruhumun sükuneti, selviler, çamlar, meşeler, Rengini sergiliyor derin maviler, Alaca karanlığın ilk ışıkları, Umutlar izdihamı sokaklarım. Aştığım yol doruklar değil mi? Anılarım sevda vahası, Güzelliğin bana sunulan bir gül mü? El sallayan hüzünler mi çocuk? Yağmurları terk ettik, sisle inen yağmurları, Yıllara yazdığım mektuplar bir kutuda, Kurdeleli kara çiçekler, Dört duvarın gizleri, hazin ölümlerde, Sevgi ektiğimiz yaşam bahçelerinde, Boy atıyor sevda esaret yüreklere, İçime ılık rüzgarlar geliyor, Arkamda güneş var, Koşulsuz bağımlılık aşkın esir kanatları, Uçup gidecek yıllara yelkenler, Doğru ışığı gören bizler, Çekiliyoruz mevsimlerden. Yavuz Bayram Çalışkan |
Esinti Var Yüreklerde
Kışları baharın yamacında öldürdüm Kartal pençeleri çiviliydi ayazlarda Kocaman kütükleri devriliyor zemherinin Kanatları açık, gözleri elaydı baharın Köklerini kurutsan da,kışlar bir sert geliyordu. Nefret kışa değil elbet, çatışma değil bu. Kurşunlarını yağdırıyor mevsimler Günler mermi, vızır vızır geçiyor Karlar dağlarda, sular yolcu Yeşil çayırlar dimdik badem çiçekleriyle, Oynaşır rüzgarlar bir sevi sesiyle. Uyanışım, varlığım, özüm, yeniden doğuşum, Güneşim, ilkbaharım, kışları eteğimden döküşüm. Dağlar sana geliyorum, mavi bulutlu dağlar Çekebildiğimce çekiyorum, bir nefes, bir nefes daha Soluğumu senden alıyorum, Kulak ver bana. Akşamların ılıklığı kurutuyor ıslak dağları, Puslar dağılıyor, yıldızlar parlıyor, Esinti var yüreklerde, bir güzel meltem. Bahar çiçeklerin kokusuyla yoğurur her yanı Buram buram çekilir, sevda kaplar her yanı... Yavuz Bayram Çalışkan |
Eskil
Eşmekaya’dan aşıp Eskil’e geldik, Dost yüzlü insanları bir arada gördük, Bütün Eskillilerle dostluk duvarı ördük, Anadolu’nun göbeği Eskil bizim yerimiz Yollarının tozuna bakıp ta kanmayın, Eskil’i sahipsiz, yalnız sanmayın, Eskil’e gelmeden Eskil’i anmayın, Anadolu’nun kalbi Eskil bizim yarimiz. Dostluğu dürüstlüğü özüyle görürsün, Hoş sohbetin özüne Eskilliyle varırsın, Onlar anlatır, sen dinler durursun, Anadolu’nun ciğeri Eskil bizim canımız. Hayat mektebinden geçmiş bütün insanlar, Her söyleneni bir üniversiteli gibi anlar, Dört fikirden insanı hep bir arada yaşar, Anadolu’nun çınarı Eskil bizim kalbimiz. Gözlerdeki mutluluğu ben orada gördüm, Kalbimi tüm Eskillilere ben gönülden verdim, Anadolu’yu yaşama hazzına ben Eskil’de vardım, Anadolu’nun nuru Eskil bizim dünyamız. Pancarıyla, tozuyla Eskil böyle biline, Bağlıdır Orta Anadolu’da Aksaray iline, Kimseye muhtaç değildir, ne ayağına, ne eline, Anadolu’nun yüreği Eskil bizim yaylamız. Hasanlar, Mustafalar, Mehmetler, Ahmetler, Ne büyük insanlar ne büyük yiğitler, Tüm insanlar sizlerden hizmetler bekler, Anadolu’nun yumruğu Eskil bizim kalemiz. Yavuz Bayram yaşadı tüm gerçeği burada, İkilik ile sen kalmazsın arada, Sularını bulamadı akmayan derede, Anadolu’nun Anadolu’su Eskil bizim kanımız. Yavuz Bayram Çalışkan |
Eskil Böyle Biline (Aksaray'ın Eskil İlçesine)
Sofradan sızgıtları eksik olmaz, Azıkları olmadan asla tarlaya gelmez, Kini, gafleti, onlar asla bilmez, Tozu ile toprağı ile Eskil böyle biline. Süt ile pirinçten zerde yaparlar, Misafiri daha yoldan kaparlar, Bir kenara atarsan Aksaray’dan koparlar, Tozu ile toprağı ile Eskil böyle biline. Karatepe’den Böget’e uzanan sazlar, Bir başka yaşanır Eskil’de yazlar, Salına salına yürür Eskil’de kızlar, Tozu ile toprağı ile Eskil böyle biline. Akgöl’den öte bir ışık görünür, Gelen arabalar toza bürünür, Yaylanın serininde insan sarınır, Tozu ile toprağı ile Eskil böyle biline. Elinden tutarsan insan yücelir, Bir adım atarsan Eskil on gelir, Yiğitlik otağını insan burada bulur, Tozu ile toprağı ile Eskil böyle biline. Yavuz Bayram aklına geleni söyler kalemiyle, Eskil’li dostluğu, kardeşliği sunar eliyle, Akar durur mertlik, insanlık seliyle, Tozu ile toprağı ile Eskil böyle biline. Yavuz Bayram Çalışkan |
Eşkiya Yüreğim
Vicdan azapları durgun göllerde, Dizginsiz tutkular gemsiz ellerde, Aşkımın önüne dikilmiş yıllarda, Kadere hükmetme kudretim yok. Bağlanmış olsaydı, kalemimle yazardım kaderi, Kışkırtan sezgilerle darağacına çektiler sevdamı. Mum ışıklarının kızıl gölgesindeki hayalin, Bir gafil avlamıştı beni ey sevgili. Hayranlığımı örselemeyin, sevgim kabarıyor. Ruhumun kapıları seninle, yüreğim çelikler kadar kavi. Dostluklar ve aşklar ağırlıklar altında, Bastırıldıkça serpilip gelişiyor, mevsimini yaşıyor. Tutuluyordu yarattığın iklimin rüzgarıyla sana. Gözlerini anlayan sanki gizli bir lisan, Duygularımın kaybolduğu yolda. Masum duygulara bir sevi kokusu sinmişti Silikleşmiş gölgelerin içine kayarken yıldızlar, Kendini utlandıran hayallere dalıp gidiyor, Dahası sürüklenip götürülüyordum. Varlığınla süzülüp gelen nur, Korku ve kaygıyı ışıklarına alıyordu. Ağır bedeldi bu, yeni ve gerçekti, ürperiyordum. Yine de bahar ılıklığı etkilemişti, Sarı çiçeklerin kokuları seher vakti, Gökyüzünün mavimsi bulutları, arzuları zenginleştirmiş, Ten tutkuları düşünceye gem vurmadan içgüdüyle yaşanmıştı. Eşkıya yüreğim bir ayrı başkaldırıyor, Acılarda saklı hislerim canlanıyor, Dalgalarım falezlerine, kuytuluklarına, Şah damarımda akıyordu kanım, Yine de bırakmıyordu eşkıyalığı, Bırakmıyordu yüreğim… Yavuz Bayram Çalışkan |
Etkileyiş
İklimine girdiğim zamanlar, Sevgiyi iliklerimde hissediyorum. Duyguların, içtenliklerin buluşması, His tufanlarında sırılsıklam oluş, Rıhtımdaki sisler, buğular kaplıyor benliğimi. Hasret türkülerinin sesi kısılıyor, Her yanı bir ışık sarıyor, bir kutsî aydınlık, Şiirleri kevser gibi yudumluyorum. Aşk sağanaklarından ıslanmayana aşk olsun. Sırılsıklamım bu armonide, bana gözlerim eşlik ediyor, Duygu dünyamdaki bakir hisler uyanıyor, Mevsiminin mahremlerinde, türlü sezişler kaplıyor bedenimi, Gönüllerdeki kor ateş, bir aşk demine dönüşüyor, Yüreğe dolan aşk, buzları bahar eder, insanı da. Küller uçuşuyor, özlemlerin son durağıdır artık. Göğsümü ta içinden yakan ateş nere gider? Esaretler tükenir seninle biten zamanlarda. Gözlerim gülleri arar ve ellerim yıkanır. Bir hayal ülkesinin iklimindeyim. Kime ne hazanlardan, Kime ne sisli yalnızlıklardan? Bu son demler değildir yaşanan. Deniz gözlerine vuran dalgalar, Umutlarımı tâ derinlerine çekiyor. Bir ben yaşıyorum senin ikliminde... Yavuz Bayram Çalışkan |
Fırtınalar Var
Fırtınalar var gönülde, Yine çırpınıyor. Bir deli rüzgar esiyor, Yüreğim kıpır kıpır, Seni özlemeye başladım yine. *******de yıldızları seyrettim, Belki kayarlar diye kalbime. Gündüzleri seni seçtim, Belki parlar diye sevgime. Hasreti söndüren yollar misali, Kıyıya vuran dalgalar misali, Seni bekliyor gönlüm. Vallahi ben değil... Yavuz Bayram Çalışkan |
Gamzelim
Yağmaya hazır bir bulutum, Yaralı gönlümde, gül kurusu gamzelerin, Yitirdiğim gözlerin, birde ardına bakmadan yürüdüğün yollar. Çağlayan nehirlerle yarışıyor gözlerim, Yüreğim tsunamilerini götürecek sahiller peşinde, Su gibi kana kana içtiğim pınar, Sende Gamzelimden hatıralar var. Kırlangıçlar misali aşkımız, Gömdüğüm kalbe her gün bir karanfil bırakırım, Hasret ve özlemleri çekerken içime, Yaşadığım sürece unutamayacağım sen, Krizantemim, çiçeğim, Gamzelim. Yavuz Bayram Çalışkan |
Garip Gönlüm
Hayalin bulutlara vururken, Göz pınarlarım yeni yeni kururken, Gece bitip gündüz olurken, Seninle dolar şu garip gönlüm... Yavuz Bayram Çalışkan |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:32 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.