Elbiseler

Fotoğraflar gülüyor çerçevelerde
Aynalara bakan yüzler eskiyor
Tavan tahtaları tozlanmış
Gül yaprağı eller eskiyor

Tabaklar kırılmış
Dolaplar yepyeni
Kapı tahtalarında renkler eskiyor
Her bahar dünya yeniliyor kendini
İnsanlar eskiyor
İnsanlar dünyanın en kıymetli elbiseleri...

Eli Çiçekler Dolu

Baharı iple çekiyordum ben çocukluğumda
Eli çiçekler dolu baharın
Gelince bahar
Kuşlar olurdu bahçemizde
Bende bir neşe bir neşe
Gökler uçurtmalarla dolurdu…
Uçurtmalar da baharın çiçekleri.

Eli sopalı eylül

Gönlümde eli sopalı eylül
Eylül sopasını gösterdi ağaçlara
Yakındır çöpçüler parklarda süpürecek düşen yaprakları
Kaç bahar daha solup gidecek gönlümde

Eli Sopalı Hayat

Bilinmez nereye kovalar beni
Eli sopalı hayat
Sıla düşlerimde çiçek açtı hep
Ne buldum gurbetlerde
Ağaçlara benzeseydim
Öleceği yer belli o bahtiyarların

Ağaçlara benzeyemedim
Gökleri kucaklayan ağaçlardır
Ağaçlar sessiz ağlar
Kolları duadadır
Eğilip köPage Rankingü olur
Kavuşturur sevenleri ağaçlar...

Ah doyduğun yer dediler
Kaldım gitti gurbetlerde

Emirhan Oruç

EMİRHAN ORUÇTAN ŞİİRLER
(HAMDİ ORUÇ’UN OĞLU)

BENİM OKULUM

O benim okulum...
Bahçesinde uçar kuşlar
Laleler kokar mis gibi
Yıldız çocuklar,ay çocuklar…
Sınıflarında.

EMİRHAN ORUÇ

BENİM ÇOCUKLUĞUM

Oğlum derdi babam
Canım derdi annem
Uyuturdu beni annem
Korurdu beni babam
Güzeldi çocukluğum

Büyüdüm büyüdükçe
Gönlümde büyür çocukluğum

EMİRHAN ORUÇ

İPEK SAÇLI

Annem benim o en güzel anne
İpek saçlı kız kardeşim var
Babam en iyisi babaların…
Mutluluğumun kaynağı
Ailem benim

EMİRHAN ORUÇ

En Derin Geceye

Sarı yapraklarından süzülüp ağacın
Kor üstüne damla damla düşüyor yağmur
Bu sabah...

Ağostos yaşıyorum ben de
Sarhoşluğumu hoş gör,cinnetimi...
Böyle okunacak sevda kitabı...

Ah ağostos gibi başımda bir hayat
Sarnıçlara koşsam...
Güneş derimi kavurmadan
Bir ağaç gölgesi bulsam
Unutulmaz ağostos anıları

Bir dost eli ufuklarda
Gel desin ben nasıl durabilirim
Ah en derin geceye akıyor bir nehir...

Ey ağaç

Dallarını kestik
Yeşilliğini kesemedik
Bahar senin içinde ağaç

Dağ-taş elinde
Taşa geçer sözün
İçinde ne var ağaç senin

Kışa katlanırsın
Yaza katlanırsın
İçinde nasıl bir aşk var ağaç senin...

Duada mı dalların
Bulut gelir çağrına
Ateş düştümü bağrına
Nasıl bir duan var ağaç senin

Neden ağaçlara benzeyemedim
Gurbet gurbet gezdirdi beni
Eli sopalı hayat.

Eylülleri Sevmek

Her eylülde
Ağacından kopan yapraktım
Ben eylülleri hiç sevmem

Hangi bahçeye girsem
Gözüm güllere kayar
Solmaya yüz tutmuş güzelliklerim onlar...
Çok eylül yaşadı gönlüm

Ak kelimeler kara rüzğarlarda
Güneş hiç gülümseyemeyecek...
Vahşi eylüller yaşadı gönlüm


Kışa aykırı güllerin var gönlüm
Toprağına bahar da gelsin
Çiçek çiçek hecele sevdayı...

Eyüp Sultan

Gönlüme sordum dedi ki,
İstanbul bu ülkenin gülü
Her sabah maviliğindeyim
Göklerinin denizlerinin İstanbul'um…

Kara sevdalısıyım İstanbulun
Her akşam
İstanbul başka bir rüya oldu bana her akşam
En ışıklı dünya İstanbul
Yıldız elbiseli bir dilber o her gece bana…

İstanbul’un
Minarelerinden sor gökleri
Yıldız yıldız camileri, türbeleri…
Yıkılan gecedir İstanbul’da
Işık saçar gönle hırkası nebinin…

Gönlüme gül İstanbul
Eyüpte Eba Eyyüb-el Ensari
Peygamber yari…
Beykoz sırtlarında Hazreti Yuşa…
Her gece nur akar boğazda su değil
Nur akar gözlere uyku değil…


İsmi gönlümün mermerine yazılsın İstanbul'un
Gönlümde mavilikleri uçuşan şehir o
Her saatim sularında

Minarelerin eliftir İstanbul'um
Denizlerin Leyla kokulu …
Ak Şemseddin’in dualarından akıp
Ebu Eyyub-el Ensari’nin mezarında durulaşan
İstanbul’um...

Anne yüzlü bulutların var İstanbul'um…
Şiirler gibi parlak akışı çeşmelerinin
Destur ile düşmeli toprağına yağmur
Sisler örtmesin yüzünü
Sabahını boğmasın kara bulutlar
Bir rengine bin şiir resmedilsin senin…

Bulutların selam taşır kardeş şehirlere
Boğazdan akar gider suların okyanus olur
Kükrersin denizlerinle İstanbul köpük köpük
Boğazına köPage Rankingüler kurulmuş kardeşlik için…
Rüzğar toprağını öpsün gül diye
Toprağını öptüm gül diye her sabah…


Ayrı düşmüştüm ya senden güzel İstanbulum
Gönlüme akmıştı çeşmelerin
Kulaklarıma ezanların gelirdi
Bir Beyazıt’tan,bir Sultan Ahmet’ten…
Her fotoğrafın sana götürdü beni
Eyüpte ağlar gibi olurdum…
Yıldızlıydı … ışık ışıktı Haliç…
Mavi göz gibiydi Marmara
Topkapı elmas gibiydi
Topkapı kutsal…
Yedi tepe yedi çiçekti…
Her fotoğrafa bakıp
Düşünmüştüm Fatihi bir kırat üstünde…
Hisarlar boğazda iki çiçektir…
Surlara çekmiştik bayrak…
Gül kokulum İstanbul

Gurbette rüyama girince Sultan Ahmet
Seni özlemeyen birine ederim hayret
Sen cennetten bir parçasın
Hasretin yakar İstanbul'um

Nedimden okudum bir kaç mısra
Hayalime düştü kavuşma anı.
Minarelerinde ezanlar olsun isterim
Mevsim bahar olsun isterim
Balıkçı tekneleri mavi boğazda olsun isterim
Erik ağaçları gelinliğini giysin isterim
Bir sabah saati olsun isterim
Taşın toprağın rüyada olsun isterim…
Bütün dertlerim için Eyüp’te ağlamak isterim

Okuyunca Yahya Kemalden bir şiir
Hece hece İstanbul bende yaşar
O İstanbul’u sisler örtemez
O İstanbul’un taşı toprağı olur altın…
Saatlerce şiirlerde dolaşır aklım
İçim içime sığmaz İstanbul aklımda…

Bir başka gün
Necip Fazıldan okurdum bir şiir...
Yeni baştan sevdalandım İstanbula
Eyüp sultanda bir çini
Döker bana içini
Fatihler doğurur kanım
İstanbul’a bin feda olmak ister canım…

Gurbetteyim neden...
Gün olur İstanbul'un rüzğarında “Ahlar” duyarım
Gün olur Fatihin mezarında ağlarım …
Nerde benim altın çağlarım…
Gün olur meşk içindedir gönlüm İstanbulda.
Her kapısından nur fışkırır surların dünyaya…
Bir çağ açılıp bir çağ kapanır bende...
Ben de bir kara sevdalısıyım İstanbulun..

Gönlüm hep seninle İstanbulum
Rüyalarımda süt kadar temiz şehirsin sen ey İstanbul…
Bütün çiçekleri yüzünde toplamış leylam
İstanbul yine mavilikler uçur üstüme
Karanlığın surlarında nurdan neferlerim var
Yedi düvel gelse sökemez …
Gönlümde koca çınardır sevgin İstanbul'um …

Eyüp Sultanda Bir Çini

Eyüp Sultanda bir Çini


İstanbul bu ülkenin gülü
Her sabah maviliğindeyim
Göklerinin denizlerinin…
Her akşam
İstanbul başka bir rüya gibi bana
En ışıklı dünya bana İstanbul
Yıldız elbiseli bir dilber …

İstanbul’un
Minarelerinden sor gökleri
Yıldız yıldız camileri, türbeleri…
Yıkılan gecedir İstanbul’da
Işık saçan hırkası nebinin…

Gönlümde şu İstanbul
Eyüpte Eba Eyyüb-el Ensari
Peygamber yari…
Beykoz sırtlarında Hazreti Yuşa…

Gönlüm şu İstanbulda
Her gece Nur akar boğazda su değil…
Nur akar gözlere uyku değil…
İstanbul sevdalısı oldum

İsmi gönlümün mermerine yazıldı bu şehrin
Gönlümde mavilikleri uçuşan şehir İstanbul
Her saatim sularında
Minareleri eliftir
Denizleri Leyla kokulu …
Ak Şemseddin’in dualarından akıp
Ebu Eyyub-el Ensari’nin mezarında durulaşan…
İstanbul’um
Anne yüzlü bulutların …

Şiirler gibi parlak akışı çeşmelerin
Destur ile düşmeli toprağına yağmur
Sisler örtmesin yüzünü
Sabahını boğmasın kara bulutlar
Bir rengine bin şiir resmedilir…

Bulutların selam taşır kardeş şehirlere
Boğazdan akar gider suların okyanus olur
Kükrersin denizlerinle İstanbul köpük köpük
Boğazına köPage Rankingüler kurduk kardeşlik için…
Rüzğar toprağını öper gül diye
Toprağını öpeyim gül diye her sabah…
Ayrı düşmüştüm ya senden
Gönlüme akmıştı çeşmelerin
Kulaklarıma ezanların gelirdi
Bir Beyazıt’tan,bir Sultan Ahmet’ten…
Her fotoğrafım sana götürürdü beni
Eyüpte ağlar gibi olurdum…
Yıldızlıydın … ışık ışıktın Haliç…
Mavi göz gibiydin Marmara
Topkapı elmas gibiydin
Topkapı kutsal…
Yedi tepe yedi çiçekti…
Bir fotoğrafa bakıp
Düşünmüştüm Fatihi bir kırat üstünde…
Hisarlar boğazda iki çiçek…
Bir fotoğrafa bakıp
Surlara çekmiştim bayrak…
Gül kokulumsun İstanbul

Rüyama girince Sultan Ahmet
Bende başlardı hasret
Seni özlemeyen birine ederim hayret
Sen cennetten bir parça gibisin bana
Hasreti yakan İstanbul

Aklımdan geçince kavuşma anı
Minarelerinde ezanlar olsun isterdim
Mevsim bahar olsun isterdim
Balıkçı tekneleri mavi boğazda olsun isterdim
Erik ağaçları gelinliğini giysin isterdim
Bir sabah saati olsun isterdim
Taşın toprağın rüyada olsun isterdim…
Bütün dertlerim için Eyüp’te ağlamak isterdim

Okuyunca Yahya Kemalden bir şiir
Hece hece İstanbul bende yaşar
O İstanbul’u sisler örtemez
O İstanbul’un taşı toprağı olur altın…
Saatlerce şiirlerde dolaşır aklım
İçim içime sığmaz İstanbul aklımda…

Eyüp sultanda bir çini
Dökünce bana içini
Fatihler doğurur kanım
İstanbul’a bin feda olmak ister canım…

Gün olur İstanbul rüzğarında “Ahlar” duyarım
Gün olur Fatihin mezarında ağlarım …
Nerde benim altın çağlarım…
Gün olur meşk içindedir gönlüm İstanbul.
Her kapından nur fışkırır gibi dünyaya…
Tarihine bakılsa heybetinden korkulur
Bir çağ açılıp bir çağ kapanır seninle İstanbul.

Rüyalarımda süt kadar temiz şehirsin …
Bütün çiçekleri yüzünde toplamış leylam

İstanbul’um kara sevdalın oldum
Her fotoğrafın güneş bana İstanbul
İstanbul yine mavilikler uçurur üstüme
Karanlığın surlarında nurdan neferlerim
Yedi düvel gelse sökemez …
Gönlümde koca çınardır sevgisi İstanbul’un …