![]() |
Bekle
daha var... biraz daha var; sıkılabilirsin ama sabret bekle... içinden iyi şeyleri geçirerek daha çok 'ışığı' alnının ortasında ve biraz da üzerinde hayal ederek... Şeffaf kalmaya bak geçirimli ol... üzerine çekme dertleri 'kalıcı'... bunu sakın yapma! geçirimli ol ve uğrayan dertler, kinler, nefretler, acılar içinden geçsin, gitsin. kalırsa içinde; emersin, yapıştırırsın üzerine, rahatsızlıklar çıkar şaşarsın 'niye oldu bu şimdi? ' dersin, doktorlara düşersin ilaçlarla donatırlar seni; bilemezsin bilemezler... idare et biraz daha. daha var, ama -çok da- değil... 'sevgi'yi çek kendine 'sevgi'yi üret, 'sevgi'yi paylaş. çiçeğinle toprağa onu ilet koşularınla, sesinle çocuğunla ve en önemlisi yalnız kaldığında iç sesinle 'sevgi'yi ilet. bir tek böyle varacaksın oraya. sakın sapma! sağa-sola fazla bakma devam et ve sabret. biraz daha var ama yılma bekle... |
Belki de
belki de hergün “saat” gibi saniyeler gibi “deli” gibi tıkır tıkır koşmasam ağzım yüzüm karışık ter içinde; ona buna olmadık şekilde olmadık yerlerde sarkar bela olur, bela çekerdim. evde bile yanıma kimseyi 30 cm.’den fazla yaklaştırmazdım. aile içi şiddetten; evde adam tartaklamaktan; dışarıda içeri girerdim! .. belki de hergün “saat” gibi ”deli” gibi koşup, zehrimi akıtmasam kendi kendimi zehirlerdim yanımda da kesin 2-3 kişiyi götürürdüm! belki de benim için -böylesi- en iyisi… |
Beni Hep Anlıyorsun
Sende hep bir gizem vardı. hala da var... ama, anlıyor gibiydin beni. hala da öyle... yine de gizem devamda... anlıyorsun, ama hala da ses etmiyorsun? . çok garip... Güzel Yüzlüm, ince gönüllüm neden ki bu hep böyle? okşuyorsun aslında ruhumu ta oradan olduğun uzaklardan, duyuruyorsun isteyince sesini telefonsuz, internetsiz ama çok garip... hissediyorsun beni dokundurtmuyorsun ruhuna? .. tamam! bu da güzel anladığını bilmek ta orada, bulunduğun yerden bana vardığını bilmek... ama ne bileyim işte Güzel Yüzlüm ince gönüllüm belki ben mi biraz kabacayım da bir türlü bununla yetinemiyorum? sende hep bir gizem vardı benim bildiğim. anlıyorsun beni yine de hala ses etmiyorsun. bağrıma mı bassam bu gizemi def mi etsem gönlümden bilmiyorum ama sen yine de beni hep anlıyorsun. |
Beni yine sev!
Hayatın bu boktan karmaşık yalanlarla dolu yollarında ilerlemekten üzerimdeki erkeklik kılıfı yerini kalitesiz bir ******luğa da bıraksa en ahlaksız, en edepsiz değersiz, haysiyetsiz insan da ilan edilsem ya da tam tersi bütün piyasa mankenlerinin peşinde koştuğu parayı bulmuş bir jigolo da olsam bir şeyden hep eminim: kapına gelip orada uslu, yalnız, masum bir kedi gibi kıvrılıp ”Lütfen beni yine sev! Lütfen beni yine sev! ” diye miyavlayacağım... En yüksek mevkiilere de çıkıp otursam krallar ve kraliçelerin en büyük kankileri de olsam veya evrende yaratılmış tüm hayat formlarına bürünsem de bir şeyden hep eminim: bütün o safsatanın bendeki göz boyayıcılığını üzerimden silkinip ”Lütfen beni yine sev! Lütfen beni yine sev! ” diye o sıcak dizlerine kapanacağım... Bir marangozun henüz bitirdiği o taş gibi sağlam gürgen mobilyadaki yeni çakılmış buz gibi soğuk çivi de olsam oradan çıkar, ayaklanırım kapına gelirim ve ”Lütfen beni yine sev! Lütfen beni yine sev! ” diye ağlarım... İşte bundan eminim... |
Bereket Bulaşan Olmadı!
Bereket sokaklar boştu... ne vahşet şehir magandaları, ölçüsüz dağlılar, ne gereksiz kibar, kibirli eşofmanlı ama sporsuz mahalle sosyeteleri yolları kirletmemişti. yalnızca pürüzsüz havalarda bizim parkta gündüz çiçekleri gibi açan şu geçkin-çirkin kokonalar etrafımda dolaşmıyordu. havada kar vardı bu sabah... malum kar yağar, yağmur yağar bize yarar! ve yine öyle oldu... zaten geceden uykusuzdum kendimle birlikte fena şiddetli bir gece kapanışı... içinde biraz gerçek acılar, bedenimde huşu veren, derin izler... ve sabahında yorgun, bitkin... benim Küçük Şeytan'ın bir de erkenden gürültüsü oldu ya; güne Canavar kalktım yine bu pazar! .. Dayanamadım bir de karı dırdırı eklenince belki eklenmedi de ben önceden tedbir psikozuna kapıldım. çıktım gittim Levent Çarşı'ya. Sakin, yalnız önümde gazeteler bir sürü lüzumsuz haber ve Zeynel'in o eşsiz börekleri... kısa bir mutluluktu. karşı masamda seksi, sadist piercingle kaşında ve bacaklarında siyah filesiyle punk bir kız... neyse ki doğrulttuk manzarayı sabah-sabah! bir bu vardı yanıma kar... gerisini siktir et günün! bindim sonra arabama kafamda bir miktar o kızın imaj kalıntısı... vardım eve... kafa belki biraz daha dingin ama hiçbir güvencem yok. bereket sokaklar boştu bana bulaşan olmadı. yoksa ilk şanslı kişi bazı arkadaşların tertemiz sandığı façası güzel yüzüme onlar gibi kanıp, hele bir ilişseydi benliğime ortak iblisleri kucaklardı kaderi fena değişirdi inan! bilmesinler daha iyi... sonuç? .. hala evdeyim. elim kandan uzakta herşey hala normal, inanamıyorum! ? ve elimde o nefret ettiğim yoğun dumanlı CHE purosu. kaçacak başka nokta kalmamışken sıkı bir hardcore parçası Mushroomhead'den. ve önümde internette akan 10'larla sıkı kadın resmi en hardından! .. belki günü daha iyiye götürürüm umuduyla bakınıyorum. bereket artık dışarıda da değilim. olsa olsa tek zararım artık kendime olur. |
Bırak Gitsin!
Bırak gitsin! takma kafayı... düşünme bile! .. aklında ve gönlünde en ufak bir odacık bile ayırma böylelerine. yakının veya uzağın fark etmez; bırak gitsin! .. kendi kaderi onun ve bu bakir ışık; senin kendi kaderin kirletme... Zaten 40 yılda bir görüşürsün. ona rağmen paylaşılan en ufak gerçek bir his, bir düşünce-fikir belirtisi bir duygu birliği yoktur. olamaz da zaten! tek sorabildiği sana gittiğin restoranın menü ve fiyatları, kuaförünün tarifesi, yediğin öğle yemeklerinin nerede yendiği, arabanın ne zaman yenileneceği ve belki bir miktar düşünce belirtisi adına yeni teknolojiler, ürünler... başka bir şey yok... olamaz da zaten! nedir ki ruhunun rengi, derinliği? bulabilse böyleleri kendilerinde en ufak bir fikir duygu belirtisi; zaten amerikayı yeniden keşfetmiş yeniyetmeler gibi güvercinler gibi üşüşmezler mi yerdeki tohumlarına bile? ! merak etme bulsaydı o tohumlardan bir tane bile böyleleri dünyanın 4 tarafına ilan etmeyi de ihmal etmezlerdi! ama sen takma hiç kafana Bırak gitsin! düşünme bile! .. bir daha ne zaman rastlarsın bu hangi aya, hangi yıla denk gelir? değmez be! bırak gitsin... |
Bırakıyorum
İşim-gücüm var benim amaçlarım, arlanmaz, önlenemez ağza alınmaz arzularım... savaş planlarım, barbarlığım kesecek başlarım bulaştıracak virüslerim var. daha fazla oynayamayacağım bu yüzden oynadığın oyunu bırakıyorum. “kazanan” olmaksa dileğin ok, kazandın ama ben bırakıyorum. işim-gücüm var benim amaçlarım ve birçok şey senin göremediğin... bu bir “zafer” değil benim için bir ‘yola koyuluş’ kadere el veriş, tutunuş zamanıma karşı bir yarış kum saatim bitmeden... sakın kızma alınma ama oynadığın oyunu ‘hem de çocukça, gereksiz görürcesine’ bırakıyorum. |
Bırakmasınlar e mi? !
Hay ben bana devamlı aynı isimde bir Türk TV Dizisinin linkini atan insanoğlu bilincinin en karanlık köşelerinde acı veren bir aydınlık parçacığı olayım ve acılarının nereden, neden geldiğini anlamadan devamlı adressiz bunalıma girsinler e mi? ! bilinçlerinin önünde ağır taşlarla arası kurşunlarla örülen büyüyen o dev duvarı gördükçe daha da küçülsünler daralsınlar ve en sonunda benliklerini büyük acılarla yırtsınlar doğum gibi... yırtsınlar ki bu küreye de artık biraz ışık gelsin e mi? ! devamlı tekrar edilmesin ufak yaşanmışlıklar ve tatmin olma sanrısına kurban gitmesin çocuklar gerçeği arar olsunlar. yakalamadan ayaklarından ellerinden gerçeği büyüklerini de bırakmasınlar rahat e mi? ! |
Biberseksüel
Yok yok! ben rahat edemeyeceğim biraz daha takılmazsam şu Überseksüel’in Kaşifi Ablaya! .. Yıl 2006 aylardan Ekim... Metroseksüel’in mimarı kendini de çok seksi hissettiği mum ışıkları arasındaki amber kokan gecenin ortasında Überseksüel’i de keşfetti. O sırada yanında olan Über Abi kimdi bilinmiyor ama epey kendisine epey ilham katmış olmalı ki yeni bir keşfi daha ateşledi! .. Meğer ne çok seksüalite çeşiti varmış da bizim haberimiz yokmuş! ? temel seksüalite kavramları yetmez olmuş canım trend insanına! kendi çok komplike oldu karıştı, düğümlendi, çözümsüzleşti ya; ille dokunduğu şeyleri de düğümleyecek karıştıracak! .. Oturup-kalkmasına, yiğip-içmesine işeyip-dışkılayışına göre yalayıp-yutuşuna, elleyip-kaldırmasına göre tanımlayacak kendini de zavallı seksüaliteyi de! .. Hatta ben de bu arada dayanamadım altında kalmayım şu bizim Über Ablanın diye seks yaparken acı biber yiğenler için de ben bir tanım keşfettim! Überseksüel’den sonra Biber Seksüel! .. nasıl? .. güzel de duruyor değil mi? ! biraz yakabilir malum yerleri ama idare edin artık! .. hatta bitmedi! Limonlu seksi sevenler için Limon Seksüel! .. seks yaparken diğerinin yüzünü dumana boğanlara Sigar Seksüel! .. Ciğer yerken seksi sevenlere; Ciğer Seksüel! .. yine bitmedi! bu daha da yeni bir şey! Geçenlerde bir gençlik partisini basmış polisler. haplar, esrarlar havada uçuşuyor! şeker yerine ekstazi kasesi dolaştırılıyor... kimin eli kimin cebinde belli değil. sağda-solda yorgana sarılı halde orgazm olup, uyuyakalmış gençler bulmuşlar partide. sonradan teşhis etmişler; meğer onların hepsi de Yorgan Seksüellermiş! yorgansız kuşları bile kalkmazmış! .. Überseksüel’in Kaşifi Abla: son sözüm sana... sizin tarz seksüalite cinsleri vız gelir, tırıs geçer üllkemizden yer etmez, kokusu kalmaz. sen bizim için şöyle daha içli, acılı, duygulu, ağır şeyler keşfet de öyle gel. Biber Seksüel gibi! .. |
Bilemiyorum
ne kadar dokunmaya korkulu herkes o çok 'bütün' ve 'bir' olduklarını sandıkları forumlarda ve mail gruplarda bile aslında... ve ne kadar yalnız bakire saf kurcalanmamış, evrilip-çevrilmemiş hamurlar... ne kadar el sürmeye korkulu herkes aslında ki her “gerçek bütünleşme” girişiminde buz gibi soğuk bir geri çekiliş sahneye hakim... yoksa aslında 'öz'e güven mi kalmamış da millet nette, bok'ta-püsürde kendini olmayan birileriyle bütün zannediyor ve susuz, sabunsuz sevişildiğine öpüşüp koklaşıldığına yoldaş olunduğuna inanası gelmiş? halbuki ner'de o 'öz'? ner'de o samimi sevgili? ner'de o 'bir'in aşkıyla yanan cesur kalpler! ? bir anket düzenlense en üst kürsüde şu netteki, götteki bütün bireyler arasında kaç tane 'öz' düşkünü maceraperest çıkar? kaç tane dokunup, öpmekten korkmayanı? bilemiyorum. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:43 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.