![]() |
Bencil
Kendimçin sevmiştim /seni/ |
Benim İçin...
Perdelerini kapattı gece Öykündü yıldızlar Ay güzellemesi esir aldı Sinsice beni Fesleğenler Penceremin önünde Gözlerim Aygın baygın... Kuş olup konsan Soluk soluğa Unutmabeni kokun Sarsa tenimi... Yağmur düşüne kansak Düşsek su izine Sonra yüzsek Çırılçıplak yüzsek... Mağmadan fışkırsa Kavursa bizi lavlar Küllerimiz mavi bulut Yağsak,savrulsak evrene... Açtı perdelerini gece Benim için! Yıkıntılar arasında Fesleğen büyüt Sen konmasan da Ben uğrarım zaman zaman... |
Beyaz Ölüm
elini eteğini çekince yaşam ete kemiğe karışır ölüm ağıtlar kapaklanır hayata ve dinlenir korkular / yüz akımla ıslatıyorum göğüslerimi keder aynasından beklenmezlik fiilini çekerek düşüyor sesim o kadar umutlu o kadar puslu uzun ağaçlarla eğiliyorum gök yakutun güzelliğine içim orman istilası ihtiras ve kinle görkemli pişmanlıkla iliklerimden çekiliyor af dileyen özürler üzgünüm aslında geceye saklamıştım utancımı başsağlığı da dileyecektim uykumda ölen rüyalara sonsuzlukla uyandım aldanış sabahlarına kalabalık aşklarım oldu lanetli yaralarıma sağanak ağlama kabilesinde inancın bulutlarıyla dökülüyorum belki tereddütlü belki de değilim göktanrı mavi ölümle sonrasızlığı yazmadı alnıma korkularım dingin göğüslerim ıslak |
Beyazın Hüznü..
Beyazın hüznü yağıyordu Gözlerime ağır ağır... Ve sen soyunmuş aşkı Aldırmadan tipiye yeni baharlara gidiyordun Dur! ... Gitme diyecekken sana Serçeler ağlıyordu... Az ilerde servinin altında bir keman virtiözü İnceden yağan veda busesini çalıyordu... Dön ve dinle diyecekken sana Karçiçekleri dilime dolanıyordu Beyazın hüznü yağıyordu Ağır ağır dudaklarıma Ve sen soyunmuş aşkı Aldırmadan beyaza gömdüğün bahara... Yeniden yağacak olan bahar yağmurlarına gidiyordun Ateş böcekleri de terk etmişti beni ayazlara Gece çöküyor, ay doğuyordu Işık huzmeleriyle dansa davet eder gibiydi Dön ve bak diyecekken sana Yıldızlar mühür vuruyordu dudaklarıma! Beyazın hüznü yağıyordu.../Sevgilim Gözlerime sen giderken! ... |
Bildim! ...
Hayatın kalbinden geçerken Gökkavşağında gördüm gülü Gözlerim hüzündü.. Gitme kal! ../seni bildim Diyecektim kin bilmiyordu sözlerim Şükrederken ellerim Acemiliğimle okşarken umudu Aşk ve çile bildim Tenimde soldu alev çiçeklerim.. Suskun mevsim izleriyle Issızlığa savurdum ruhumu Esirgeyendi zaman! ../bildim.. Öngörülen hayatlar için Göz yaşlarımdan gövdeler çoğalttım Nefesimin ucunda ölüm! ../bildim.. |
Bile Bile..
Hiç anlamadığın İnka şarkıları gibi: şiir şairi yazar dedi ben yine usulca... Ali Erdem Ural Tenimde uyanan sabahlara aldandım ../Bile bile! . Anlamanın çok ötesinde.. Hüznü gözlerime gizledim Sözlerimi sakladım Ellerimi nereye uzatacağım İçinden geçtikçe hayatın Genişleyen yalanın Zamanı şiir.. Parmaklarımın arasından Esip geçen yalnızlığım Ezberlenmiş şarkılara susan Mor fotoğraflara Gizlenmiş ihanetler Peki; Kimin göğüne uzayıp giden Bu mavi merdiven Düşlerimi nereye asacağım Yıldızlar arasındaki Karanlık boşluklara gömüldüm İçimin sesi tanır kederi Gecenin beklediği Örselenmiş ruhların meleği Kalem seni yazarken Ben bile bile Başka kağıtlarda Kirleneceğim! .. Anlamanın çok ötesinde.. |
Bilmemek Aşk Üretiyor..
Gün salınırken pespaye bir sona doğru Aklımı teslim alıyor sarhoşluğum... Hep bilinmeyeni sevmek erdemimle Bulsam seni, Ay ışığında içeceğim yudum yudum... Sırılsıklam özlemlere yaslanıyorum Dudaklar arası yolculuk eden sözlerle Çardak altı bir fincana umudu yükleyip Komşu kızların gülüşlerine katılıyorum Kendi baharımı yaşayabilmek için Sevinçlere kuşbakışı bakıyor Aşklar, aşıklar, inanılmış yalanlar Ve kör rüyalarla iklimimi yitirdiğim anda Gecenin gölgesine uzanıp seni düşünüyorum Akşam sefalarına yar ettiğin düşlerini Kadehinde mey olduğumu Yudum yudum beni içtiğini düşünüyorum... Arzuların esrarında yol alırken Yeniden doğmaya inat yok oluyor bir yanım Eksiliyorum kendi coğrafyamda! Ve anlıyorum ki sevgili bilmemek aşk üretiyor... |
Bilmez İNSAN!
Menevişli *******de Issızlaşır kainat... Donar çeliğin yüzünde Aşk alazları.. Ten bakıra döner Uzaklaşır ruhlar... .../Bilmez İNSAN! Küser martılar, çekilir su, Yoksullaşır kıyılar Yunus sessizliğinde Ölümlere gebedir okyanuslar.. .../Sevmez İNSAN! Çürür kalplerde Yıldız yaseminleri.. Matem bahçelerinde Cehennem çiçekleri açar Ve ..../Kendini sevmesini Bilmez İNSAN! |
Bir Ana, Bir Vatan Ağlar! ...
Harran'ın yediverenleri Yanar avunur güneşle Bir Muş'tan, bir Sarıkamış'tan Tüter güncesiz ağıtları... Dokur kilimlerini Özünden renkleriyle Kilis... Yazgısı oyadır yemenisinde Sönmez ocağı Erzincan'ın Kırlangıçlar havalanır İki satıra denk düşer Urfa'nın Şan'ı... Konya'nın Ovasından doğar can! Bir Allah'a, bir sana yakın Sürmesini sürer kaşlarına Antalya'nın kıyıları Koşar sevdalısına İzmir'in Efesi Bir tas sudur emeği Sinesine çeker eceli Yüreğine düştümü ateş Alev alır Çanakkale'nin yüreği Aşk ile sarar gölgeni Usunda aranırsın gizemli İstanbul'u Toprağından fışkırır vefası Akşamlara kurar sofrasını Yiğitler yağız at koşturur Barışla sevgi doğurtur Samsun'a çıkar Mustafa Kemal! Senden önce, senden sonra Yazılır tarihe adı Ne tatlıdır Anzer Balı... Vur dizini yere kaldır kolarını Ankara'nın Zeybeği... Doğar dört yanda güneş El ele tutuşur gençler Halay zamanıdır yiğitler Bildiğiniz sizden önde gider Gün gelir saplanırsa Sırtınıza hançer! Bir Ana bir Vatan ağlar, Şehit düşen naaşlarınıza...! |
Bir Çocuk Fısıldıyor Sabahı
Sesin olsaydı Terkedilmiş göğün matemi Şaşkın bakışlar arasında Gözleri ulaşıma kapalı yüzlere Dökmezdim yüzümün arkasokaklarını… Sesin olsaydı Suda ayakizlerim Ölü hücre artıklarıyla Kutsanmış ben’lik yalnızlıklarını Okşamazdım hiç kimsenin… Hayatın alnında Küçük öpüşlerin Sahte gülüşlerle sınandığı Fotoğrafların gölgelerini seçiyorum Belki de eksiltmiyor ölmek Bekli de çekmiyor yer Belki de kabuk tutuyor acılar Belki de sesime ses doğuramadığından Belki de aşk ….diye ……..bir ……….şey yok……………………………… Ki yokluğuna devrilen karanlıkla Kırılıyor içimin sokak lambası Boynunu büküyor karanfil Kaldırımlarda pespaye arzu çığlıkları Bir çocuk fısıldıyor sabahı… Ben nerdeyim! Kırılgan evimin sessizliğinde Kayıp bir eşya mıyım Ve buruşuk çarşaflar arasında Annemin yüzünü ağırlayan Hüznüm mü Boşlukları doldurmak yerine Küfürlü kalabalıklara kaçışım mı Sesin… Sokuyorum parmaklarımı kulaklarıma Duymuyorum tarihimi Ama kulaklarım müthiş zevk alıyor… Kimim ben! Annemin açılan rahminden Şehre dönüş planını kabul ediyor Kaderimin başını öne eğmiyorum Birkaç fahişenin koynunda Uykusuz *******in Yıldız ölüleriyle Sokaklar karşılıyor Sesimi… Sesin olsaydı Şehir tanısaydı sesini Yüzümün arkasında Yürümezdim kendime Böylesine delice Yağmur çekilir Gözlerimin eteklerinden Ateş üşür tenimde Ve ağzıma dolan sesim Dudaklarında susar sevgilim… |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:58 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.