![]() |
Fallarda da Sevmedin
Kahveler içtim defalarca
Falımda sen çıkarsın umuduyla Papatyalar kopardım ve başladım Seviyor, sevmiyor, seviyor, sevmiyor... Her sevmiyor çıktığında Başka bir papatya daha Hile yapar oldum fallarda Kendimi avutmak uğruna Pişman oldum seni tanıdığıma İlk görüşte aşık oluşuma Hayatımı böyle karartma Gelde varlığınla renk kat dünyama |
İnan...bu son!!!
http://img98.imageshack.us/img98/2630/oyy7as.png
Kendimi kandırmaktan yoruldum...Hep senin haklı olduğun yalanına tutunmak artık zor geliyor bana. ''Ben yanlış anladım...Hayır,sen öyle yapmak istemedin. Tamam,suçlu bendim.Sen haklısın,sen suçsuzsun,sen masumsun. sen...sen...sen...'' Ya ben...! Her yanlışının ardından doğrularını arayan,onlarla avunan ben,kendini haksız bulup kahrolan,kendini gecelere vuran ben... Ama yinede nerdeyse bundan mutluluk duyan gene ben.Tekrar tekrar aynı acıyla yanan,her acıyla birkez daha aşık olan hep ben... Bunları yazması kolay da,taşıması öyle kolay değil.Her babayiğidin,her aşığım diyenin çekeceği dert değil... İşte ben bu cesaretle,bu koskoca sensizliği yenmeye çalışıyorum...Gözlerimden öteyken bile özlerken tenini,gönlümden öte atıyorum tüm hislerimi... Eskiden... Verdiğin acıya bile razıydım.O ; ayrı bir haz,ayrı bir paylaşımdı.İçimde kıpır kıpır bir umut vardı. Zaman zaman aklımı karıştırıp hayallerime oturttuğum sen,sonra hiçbirşey olmamış gibi davranıp sessizce ama ardında derin sancılar bırakarak yokediyordun herşeyi... Biliyor musun...gitmelerine bile alışmıştım artık! Şimdi... Dayanamaz oldum bu yürek sancılarına,artık kaldıramıyor bedenim,senin uğruna olsada... Senin uğruna ama senden habersiz,ama sensiz...Senin hayallerin başkayken,hayallerimin bir parçası yapamıyorum artık seni... Güçsüz de...yapamadı,pes etti de...yoruldu,gitti de... İnan son kez dayıyorum başımı omzuna, İnan son kez bakıyorum böyle içten sana, Ve inan son kez ağlıyorum uğruna... |
işte sensizlik böyle bişey..
Penceremin açık köşesinden tutsak özlemlerin giriyor içeri.
Üşüyorum, tenime tokat gibi çarpıyor soğuk sensizlik. Yapraksız dallara büyük bir dikkatle çakılıyor gözlerim, Çığlık oluyor sesime değen sessizlik... Yoksun işte. Penceremden giren kar tanesindede yoksun,eriyorsun... Ellerimde eriyor sensizlik,kar tanesi soğuk,soğuk sensizlik. Öyle özledim ki seni, yoksun işte. Pencerem buğulanmıyor hayli zamandır,ellerim kaybetmiş yeteneğini. Gözlerini çizemiyorum, gölgeni göremiyorum,yoksun işte... Penceremden giren kar tanesinde yoksun,eriyorsun,ellerimde eriyor sensizlik. Soğuk kar tanesi, soğuk sensizlik, yoksun işte... Ben tükendim gücüm yok,bir eksiklik var yüreğimde. Ufukları seyre dalıyorum arada,ufuktada yoksun. Bir demli çay gibi içmek seni, şimdi ne çaylar yudumluyorum ama yoksun işte. Yerde sen gökte sen varsın, aldığım nefessin ama yoksun. Sen, çoban yıldızına binen peri,yanağına damlayan her yağmur tanesi benim gözyaşlarım... Üzerime çöken her hüzün,senin hasretin..... Odama çöken soğukluk,senin yokluğun. Dilimden dökülen her söz,sana olan tutkum, vazgeçilmezliğin,ama yoksun... Dalgaların kumsalla birleşmesini, toprağın suya doymasını kıskandım. Dalından kopan bir yaprak gibi yanımdaki boşluğun,ama sen yoksun. Gülüşüm yok artık,yoksun,sesin çınlıyor sadece kulaklarımda. Geceye anlatıyorum seni, sabaha kadar ağlıyor gece benimle. Bakıyorum ıslak gözlerle cama, belki gelirsin diye... Gece gündüze yine küskün, sabah gün doğarken yalnız kalıyorum. Gece sıyrılıp gidiyor düşlerimde olduğu gibi, ama yoksun işte. Günün hiç doğmamasını düşünerek başlıyorum geceye. Ama oda bırakıyor beni sensiz sabahların koynuna senin gibi. Ama seslenen sen değilsin sanki,aslında bende yokum. Bedenim bıraktığın yerde, ruhum bilinmezlerde. Aslında özlem değil bendeki, belki acı, biraz sitem, birazda kahır... Veya neyse işte adını sen koy, kalbime koyduğun acı gibİ.. |
bizimkisi hangisi
Birgün sormuştum sana ''bizim yaşadığımız ne?'' diye.Mutluluk mu,aşk'mı efsane mi
sen efsane demiştin.....ben se kızmıştım Efsaneler gerçek üstüydü çünkü yaşanmamış hayallerdi.. oysa bizim yaşadımız herşey gerçekti en saf ve en temiz hali ile yaşıyorduk biz bu aşkı.... çocuk yüreğimizde kocaman bir sevda yapmıştık.... Şimdi ise büyüdük...ne ne çocuklumuzdan ne de kocaman sevdamızdan eser kalmadı.. bitti bitirdik..bitirdin.. Bukadar kolaymıydı herşey bu kadar kolaymıydı bir anda silip atmak,bir anda devirmek bu sevdayı oysa ne kadar çok emek vermiştik biz bunun için ne engelleri aşarak büyütmüştük bu sevdayı Olmadı......... şimdi bu soruyu bir kez daha soruyorum ve ben yanıtlıyorum bu sefer.... iki kişi severde kavuşurlarsa MUTLULUK olur biri kaçar diğeri kovalarsa AŞK olur lakinnnn ikiside sever kavuşamazlarsa işte ozaman EFSANE olurr bizimkisi hangisi!!! efsane ............... haklıymışsın bitanem |
Aslında hepimiz ebediyen yalnızız
Hepimiz ölü bir yıldızız
Ten tenden ayrılır, sızlar can, hayıflanırız Kim demişse yalan demiş, yaşanabilir de aşksız İçinden eksileni kendin ile tamamla, Kader değil aslında, biziz gerçek insafsız Ne dilersen o seni bulur, var olmalı katıksız Yaşanan bir surettir, bizim yarattığımız Koşuşturma bitti, dönüp bir bak aynaya Biz ışığı hala parlayan, gerçek ölü yıldızız Hayata 'ruh ikizimiz' için boşuna yalvarırız Kendi ışığıyla görünür karanlıkta her yıldız Boşluk, bunu farkedelim diye konmuş uzaya Aslında hepimiz ebediyen yalnızız -------------------------------------------------------- |
keşke oldugun gibi sevebilseydim seni
bir beyaz kardan adam yaptık;
bütün kalplerin olması gerektigi gibi burnu için havucu ben çaldım gözleri için iki iri zeytini abim çaldı. ve sevdik onu oynadık sonra ,çok soguk geldi bana kızdım'biraz içten ,biraz sıcak ,biraz sevecen ol'dedim o,anladı ölümü pahasına bir pazarlıga ewet dedi ben anlamadım.. az daha sıcak oldu benim için;aktı agacın köküne keşke!oldugun gibi sevebilseydim seni kardan adam o biliyordu,oldugunun dışında olamıyacagını.ben bilmiyordum ögrendigimde KATİLDİM ZATEN.. |
güzel hatta harika paylaşım eline saglık + rep
|
emeğine sağlık...
|
paylaşim için teşekkürler
|
Gözlerin... Kanıyor.
Bazı anlarda; gecenin karanlığı hiçbir şey anlatmaz,
ay aydınlığı ağartmaz hiçbir şeyi. Bir dalga sesine bin anlam yüklemek böyle anların işi değildir. Böyle anlarda bir başına yürümek gerek, nereye kadar olursa... ... Vakti geldiğinde bir uçağı seferinden alıkoyabilirim. ama yazın daha başlarında; bir yaprağın dal ucunda erken gelen ayrılığa direnmesi, anlam sızısıdır... Her ayrılıkta yitip giden bir parçamız var. Her ayrılık yavaş yavaş öldüğümüzün habercisi, her ayrılık bir sonbahar... Neredeyse hergün geçtiğim bu yolda, daha dün, neden farketmemiştim ayaklarımın altındaki bu kadar çok ayrılmışları?.. Onlarla aramdaki yakınlığı hissedebilmem için gözlerimden yanaklarıma giden yolun kaldırımdan geçmesi mi gerekiyormuş?.. Her çekip giden bunlar gibi ayaklar altında mı kalıyor?.. Öyleyse neden ben başaramıyorum dalından erken ayrılan yaprakarı topuklarımın altında ezebilmeyi?.. Her dil; ayrılığı aynı kelimelerle mi anlatır ve her düşen yaprak dünyanın her yerinde bir ağıt mıdır?.. Eğildim ve bir tanesini alıp ellerim arasında sıkıca bastırdım göğsüme. Her sızıma batsın istiyordum, diken gibi... Olmuyordu; vakitsiz düşen yaprak bile, bir yürek sızısına batmak yerine, kendisini parçalıyordu unufak... Bir yaprak kadar olamamıştı işte aşk. Her zerreme işlemiş ve bir anda veda etmişti, bütün dünyamı ayaklar altına alarak. Hayır, bu olmamalı aşk. Aşk, zamanı gelmiş bir yaprak gibi kör bıçak kesip bütün geçmişi parçalayarak düşmemeli yere, kökünün oralarda kaldığına ağlayarak... Yollara düştüğümde ve beni sana kattığımda nereden bilirdim ölümün birgün gelip de senin gözlerin olacağını?.. gözlerin kanıyor. Bir yanımın ölmesi mi gerekiyordu, yaşamın sesini dinleyebilmem için?.. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:38 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.