![]() |
Operasyon
Bu kadar karamsar Olmak zorunda mıyız dedi Çocuk,bir başka çocuğa Parmak uçlarındaki kan Çekilmişti yuvalarına Umutsuzluk yoktu içinde Pek de olumlu sayılamazdı Beklentileri,dışarıdan İçerisi bir dehliz Mayın tarlası üzerinde Yürümekte zorlanılan Belki de keşişlerde vardı Çocukların,varlığına İnanmadıkları Kurtarılmak istemeyenlerde Vardı,askerler tarafından Askerlerin nasıl Kurtaracaklarını Biliyorlardı Ve kurtarıldılar Vurulmamak için kendi Sevdikleri tarafından Elbiselerini içeride bırakarak Çıplak vücutlarındaki Izdırabı askerlerin Gözyaşlarıyla sulayarak Kimisi bir dilim ekmek İstedi,ilk olarak Suya dayanamayanlarsa Zaten ölmüştü,korku dolu Masumdular,zayıftılar Çocuktular,çocuktular Ve çocuk kaldılar Sevdiklerinin kucaklarında Arkalarında bir parçalarını Kaybetmiş, acı topluluk Huzura hasret,ama İsteksiz Kederli Elemli “çok üzgünüm sadece seyirci kaldığım için her zaman olduğu gibi” Baykal Kaanalp |
Orası Bir Vatan 1
orası bir vatan üzerinde yaşamayı kendilerine görev bilmiş insanların vatanı o vatan onlara açlık ve sefalet vermiş olsa da bir vatan önce vatan sonra yine vatan orası sadece kumlarla kaplı bir çöl değil olamazda orası kahır yüklü bulut gözlü Baykal Kaanalp |
Orası bir vatan 2
Kalp atışları Kurşunlarda gizli Ortaya çıktığı an Vurulmalı Tek tık Sadece bir nefes fazla Almak uğruna Sokaklarda dolaşmak Kırılmış bir yüreğin İçinden geçerek Hiçbir yere Güvenli basma sakın Güven bir tek Kendine,kendi sesine Yüreğinin sesine İkileme düşme Sen ancak sen Gönlümdeki er-sin Kurtarılmayı Beklemediğini biliyorum Benim tarafımdan Hoş benimde kurtaracak Gücüm yok Bunun farkında olduğunun da Farkındayım Ben burda Kendi halimde Düşlerimle baş başa Sana verebilecek Bir lokma ekmeğim yok bağışla Baykal Kaanalp |
oTobüs
Hep yanlış otobüse biniyorum Bilerek ve isteyerek Bunda bir sakınca yok Sakınmaktan korkuyorum İstem dışı hareketsizliğimi Engelliyemiyorum Otobüslerde tutarsız Beni hep gitmek istedikleri Yere götürüyorlar Benim gitmek istediğim Yere değil Aslında gitmek istediğim Herhangi bir yer yok Sığınmam gereken Bir kuytu köşe Yalnız yenilen Birkaç dilim ekmek Hiç biriside yok Aralarına katılabileceğim Otobüsler bir gün Doğru yolu bulurlarsa eğer Kendimi mesut hissedeceğim Hala gitmem gereken Zorunlu olduğum bir yer Olmasa da yollar beni Taşıyamasa da yeni bir Umutsuz dünyaya Yollar hala kalabalık İnsanlar bir yerden bir yere Akın akın akıyorlar Onlarında haberleri yok Gittikleri meçhulden Bunda otobüslerin Bir kabahati yok ama Kabahat bende Gidilecek bir yolum yok |
Oynasak mı? acaba
boğaz da bir balık yesek mi? acaba aptal mı? bön mü? alık desek mi? acaba bu ne bolluk bu ne eğlence yerlerde uzunca yolluk yürüsek mi? acaba geniş değil hatta biraz dar gölün ortasındaki bar içsek mi? acaba sözler güzel kelimeler düzenli konuşmacı çok özenli dinlesek mi? acaba çılgınca bir dans ortam heyecanlı e müzik de pek canlı oynasak mı? acaba Baykal Kaanalp |
Oyun
yeni bir heyecana,gerek var mıydı? Oyuncuları belirsiz Yazılan metinler,ona uyar mıydı? Alkışsız,seyircisiz. Hareketsiz bir oyun Düzen yok,gelişigüzel Oturmaktan ağrımış boyun Üzen çok,gidişi özel. Bağdaş kurulmuş temelli Yollar tutulmuş besbelli Oyun bu! işine gelirse Konuşmalar ince telli Yeni bir yakınlık gereksiz Ayrılıklar uçarı,sebepsiz Oyunlar kısa ve özgür Arada sırada edepsiz Baykal Kaanalp |
Oyuncakçı
değişebilsinler diye çocuklar ellerindeki misketleri karışmam oyunlarına pazarlık da etmem neden boş geldiniz oyuncakçı dükkanına nasıl olsa yine alacaklar bir kaç misket dahil olabilmek için oyuna ceplerinde gazoz kapakları artist kartları değişebilsinler diye çocuklar,gençlikle yaşamlarını,pervasız ödemesiz,sorunsuz karışmam oyunlarına karıtırmam kimseyi nasıl olsa değişecekler eskiyecek anıları taze bir umutla |
Oyunlarımız
çocukca bir oyundu birbirimizi taklit edişimiz masallardaki kadar göz boyayıcı olmasa da farklıydı,alınterimiz hiç kurumazdı oyunlarımızda yorucuydu hep işçi sınıfı olurduk zenginliğe bulaşmazdık asla tüfeklerimiz tahtadandı atlarımız kendimiz taşıyabildiğimiz mesafe birbirmize hoş görümüz kadardı ve böylece iklimleri aşardık birbirimize yaslanarak şimdi bakıyorumda çekemiyoruz artık birbirimizi ben hariç işçi sınıfını oynayan herkes zengin oldu ben hala işçi sınıfını oynuyorum,hiç yılmadan ne demişler,ne diyorsak o biz hala dahiliz içinden hiç çıkmadık yaban güllerinden hiç korkmadık hep ellerimizle topladık dikenlerini kanımıza dokundurarak hiç dokunmadık ama biz başkasının kanına Baykal Kaanalp |
Öğrenemedim
öğrenemedim sevilmeyi öğretmediler bana hangi ben benim hangi sen bana ait hiç bilmedim,bilemedim öğretmenim sen olmayınca tuzu yok öğrenmenin acısı çok öğretmenin hangi ben salkım saçak senin peşinde hangi sen bana ait hiç bilmedim,bilemedim öğrenemedim sevilmeyi öğretmediler bana istemediler öğrenmemi hangi ben yoluna kurban sevmenin,sevilmenin hangi sen bana ait hiç bilmedim,bilemedim Baykal Kaanalp |
Öğrenmeyi Sevmek
yaşamayı,yaşamak istiyorum yaşatmayı öğrenmek sevmeyi öğrenmek istiyorum öğrenmeyi sevmek Baykal Kaanalp |
Önsöz
kapatalım kapılarımızı terkedilmek istenen diyarın önsözüne belki uzunca bir süre rıhtımlarımız boş kalır uğramaz olur zenginliğiyle birlikte bize rüzgarına kapılmak istediğimiz göz kamaştırıcı yatlarımız kapatalım hep birlikte gözlerimizi görülmek istemeyen resmin karanlık odasına bir daha çekilmek istemeyebiliriz bir ressam tarafından uzun uzun bekletilerek hayalimize saklamalıyız ortaya çıkmasından korktuğumuz Baykal Kaanalp |
Öteki Taraf
bezgin bir yaşam tarzı gizli kalmış niyetler kabul görmemiş kelimeler saklanmaya yüz tutmuş sevgililer dayanılmaz bir çekicilik gidenlerin dönmediği öteki taraf Baykal Kaanalp |
Öyküler
cin çarpar damıtılmış öykülerimi anlatabilmişmiyimdir bilemiyorum sıkı fıkı olduğum aşk öykülerinden etkilenmişimdir Baykal Kaanalp |
Öyle Bakma Bana
öyle bakma bana herkesin baktığı gibi senin bakışların özel olmalı asma suratımı odana öyle zorlama beni kapı önlerinde bekletme sonra bi çılgınlık yapar aylarca küserim kılpayı kaçırma seveni öyle sorma zor olmasın cevaplayamam sonra kapatırım gözlerimi asarım suratımı nedeni sen olamayasın öyle bakma bana sevenlerin baktığı gibi tutulurum güneşine tutmaz olur ellerim sonra çabalarsın boşuna Baykal Kaanalp |
Öylece
nasıl girdiyse öylece çıkıverdi hayatımızdan yanıp sönen sarı ışık gibi üzerimize hiç bulaşmamış gibi kokusu yazgılarımıza sinmemiş gibi nasıl girdiyse öyle çıkıverdi gönlümüzden yakıp kavuran aşk odu gibi içimizi hiç yakmamış gibi ıslaklığı üstümüze hiç sinmemiş gibi Baykal Kaanalp |
Özelliğin
takıldı gözlerim özelliğine arayıp bulamadığın güzelliğine yaksanda içimi ateşinle bakacağım doyasıya güzelliğine Baykal Kaanalp |
Özgürlüğüne İnan Kanatların
özgürlüğüne inan kanatların kuşlar kanatsız yaşayamaz içinde bir parça acı varsa kendine sakla paylaştığın her şey güzellik olsun sevgi dolsun özgürlüğünü paylaş kuşların kanatlarını versin sana hiç bir şeyin yoksa güzellik adına sevdanı paylaş sana ait olsun paylaşmak istediğin her şey özgürlüğüne inan kanatların bir sevdadır kanatlar |
Özlüyorum
yalnızca bakışlarının arkasına gizlediğin doyumsuz su damlacıklarını dokunmama izin vermediğin acımasız sızı taneciklerini saklamaya doyamadığın mutsuzluğunu belki şimdi daha çok özlüyorum Baykal Kaanalp |
Parmak Bas
ağam biz bu aleme çıktık,sor ku niye? olayların böğrüne parmak basalım diye Baykal Kaanalp |
Patika
Kara bir patika gibi Duran önündeki Boş olan tek yol Sonu katlanılabilir Muhteşem büyüklükteki Tek çıkış olmasın sakın İnat etme Bulamacın içindeki Tadın,seni Açmadığında Açılan her bir tane Sana olan tutkusudur Bahsedilen,önerilen İçindeki hayaline Hasret kalma sakın Al nefesini içine Doyumsuz ol Sınır boyları korkutmasın Atının gözlerini Baykal Kaanalp |
patinaj İzleri
sessiz bir kıpırtı arkasından atlatır zembereğine ipini saatin sana sormadan sende bir yenmişlik kırıntısı solungaçlarında tadı damağında hatta genzinde kalmış bir çırpıda çarpılmış bir anda derlenip toplanmış bir çadır içine sığamadığın kavgalarının başmimarı dostlarınla değişen yalnızca döner sermayen kazandıkça harcadığın kaybettikçe çuvalladığın çuvallarına sığmayan istersen boş kalsın artık doldurma dişleri kalmamış lastiğin patinaj izlerini Baykal Kaanalp |
Paylaşabilmen
hoş bir şey yıllar boyu özene bezene içinde biriktirdiğin bir tutam yalnızlığını paylaşabilmen bir yazıyla bir çizgiyle bir defterle bir kalemle bir silgiyle Baykal Kaanalp |
Paylaşmak İstiyorum
paylaşmak istiyorum bildiklerimi ya da bildiğimi zannettiklerimi yastığın altına sakladıklarımı ya da ortada unuttuklarımı çaba göstermek,heyecana kapılmak güzellik karşısında çarpılmak doldurmak bütün boş kaseleri sonrada buruşturulup atılmak Baykal Kaanalp |
Pembe Tablo
bize ezberletilmeye çalışılan buydu eski zamanın behrinde önceleri anlayamamıştık farkında da değildik aldatıldığımızın sevdiklerimiz tarafından bize sunulan pembe tablo en küçük bir darbede kararıp boyaları dökülmüştü gözümüzün içine baka baka çok mu? saftık bu bilinmez gerçek olan bir şey varsa kimse kimseyi kandıramaz kendinden başka Baykal Kaanalp |
Peri Bacaları
peri bacalarının altındaki çeşmeden bir tas su iç oynayacağın oyunun yerini zamanını kendin seç ulaş varabileceğin noktaya sen kendin bulaş alabileceğin kadar,hokkaya sen kendin idamını isteme ateş böceklerinin sakın gelir üstüne kalan böcekler akın akın gitme ardından bulamayacağın herşeyin üzülürsün oturamayınca otağında beyin verme kalbini boş yere kıymet bilmeyene kanma sana,her seni seviyorum diyene bulursun başka dünyalarda bir tas çorba giyeceğin altı üstü,eski,yırtık bir urba kaldır gözündeki kara izbelikleri temizle duvarındaki bütün örümcekleri dön aramıza sevda yüklü bulutlarla taşı geleceğe,kendini büyük umutlarla Baykal Kaanalp |
Peri Hikayeleri
saklamaktan zevk aldığın peri hikayelerini,öyle ortaya döküp tekrar tekrar beni ulaşılmaz bir mekana götürmeye çalışman hoşuma gitmiyor sanma ama bilirsin ki ben yalnızca gerçekleri yaşarım Baykal Kaanalp |
Peşpeşe düşeriz
Peş peşe düşeriz gönüllerden İyilik meleği değiliz ki Yapmışızdır bir hata Hatasız kul değiliz ki Söz verdik tutamadık Üst üste iki adım atamadık Güzellikler gizli saklı Biz ortaya çıkaramadık Toprak güne örtülür Beller zamana bükülür Sararmış yapraklar Sonbaharda dökülür peş peşe düşeriz gönüllerden fayda yok bize ırak ellerden işte geldik,gidiyoruz yaşlı gözlü,kınalı ellerden Baykal Kaanalp |
Pipo
bir kır kahvesinde balıkçı lokantasının yanıbaşında deniz karşımda oturuyorum elimde nereden bulduğumu bilmediğim bir pipo içinde biraz tütün gözlerim kapalı bir nefes çekiyorum içime sanki kumsalda çoraplarımla yürüyormuşum gibi çok mu? çektim ne hafiften bir öksürük tadı bir çeşit tarif edemiyorum ama yine de seni unutturmuyor Baykal Kaanal |
Pişman Değilim
ocağıma incir ağacı diktiğinde suyunu ben verdim,ben büyüttüm pişman değilim olmayacağım hatta yemişini toplayacağım mideme oturacak olsa da Baykal Kaanalp |
Plaj Taşları
seçip ayırdığım plaj taşları rengini attı uzun süre birlikte yaşamaktan şikayetleri aradıklarını bulamamak bulduklarını aradıkları sanmak ayırdım bazılarını sarardı bi çoğu bir çözüm üretemedim değişti bazıları iyice karardı alları özlediklerinden eminim deniz suyunun tuzunu içinden hiç çıkamamayı tuzlu suyun solungaçlarına sürtünmeyi sazanların üzerlerinde yengeç gezdirmeyi mercanlarla haşır neşir olmayı içinden hiç çıkamamayı tuzlu suyun solungaçlarına sürtünmeyi sazanların Baykal Kaanalp |
Puslu kalsın
puslu kalmasını bekliyorum yaşadığımız gücenikliğin neye karşı,kime karşı niçinsiz oluşu önemsiz kopardığımız saadet zincirimiz belki de bir yamalık işi yanlış yere yamanmış uyduruk dikişli,renksiz hiç de azımsanmayacak bir biçimsizlik kokar durur çağdaşımız olan kavgada galibi yok mağlubu çok yersiz atılan çentikler tutamadığım ellerimiz ve görmeyeli büyümüş huzursuz patiler kaptırırız yakamızı acı kaybımız,her halukarda acıkmış değil,susamış bizim kansızlığımıza Baykal Kaanalp |
Pusu
hiç çabam olmadı kurtulmak için bataklıktan hatta bana uzanan elleri bile tutmadım bu kendime hazırladığım zalimce bir pusuydu tabii ki düştüm içine yenildim kendi kendime üzüntü verici değil aşırı bir zevk birisini pusuya düşürmek kendim olsam bile düşen Baykal Kaanalp |
Rasat
Yakıştıramadığım Kendine ve asaletine Bütünleşmemiş Rasat parçacıkları Topluyordu Bütünlük aramaktan Yorulmuştu Yarımları hiç sevmezdi Ya tam olmalıydı Ya da hiç olmamalıydı Yaşanılası bakir Duygular Baykal Kaanalp |
Raydan Çıktım
dosyalara baktım tepeden imzaladım hepsini incelemeden makinist bastı gaza yarım rayı göremeden bir imza attım ki nereye gözyaşı düştü fakirhaneye raydan çıktı cümle yolcular görenler döndü divaneye bir imza ki incelenmemiş sonu ne olur bilinmemiş canlar tatlıydı,tuzlandılar böyle bir vaka görülmemiş sol yanım boş kaldı etrafımı mutsuzluk aldı hayat arkadaşım nerdesin bir ray ki seni de aldı Baykal Kaanalp |
Resim
seninle farklı duvarlara resim yapıyoruz paylaşamıyoruz bir elmayı sen kale resmi çiziyorsun bense bir köpek aynı nokta da buluşsak hedefsiz kalacağız derinliklerde buluşamayacağız gün batımında sen çok heyecanlı ben alabildiğine durgun sen kahvaltı seversin bense kahve gözlüklerin buğulu gezersin silmezsin tozlarını bense pinpirik hiç dayanamam yakamoz ışıklarına hiç yalnız yemem yemeğimi hep birileri olur masamda sense alabildiğine özgür umarsız dağınık hayata karşı sorumsuz hiç sevmezsin gülücükleri inanmazsın sahtedir diye bense herkesn yanındayım yanıbaşındayım Baykal Kaanalp |
Rol
yazılmamış bir role talibim silinmiş izlerin repliğinden bana bunu kim verir bilmiyorum olması lazım üzerime kendiliğinden unutulmuş suflörü silmiyorum Baykal Kaanalp |
Rruhun İncelikleri
değilse ki ruhunun incelikleri kar tanesi kadar bembeyaz kapılmaz başka bir sabaha insan,teni ak,ruhu şad,gülü beyaz |
Rüyalar Çocukları Bekler
kasvetli bir oda karanlık bir anafor gümüş tepsiler yok içine doldurabilelim bütün yakarışlarımızı karartılmış gökyüzü ay nereye kaçırılmış çocuklar üzgün beyaz dedeleri yok diye bu gün onları ziyaret etmedi diye oyunlar fora el ele kocaman kocaman yürekler bir birini avutuyor gecenin ilk ışıklarında sanki bir hülya anlaşmazlık yok dillerde bir şarkı hep birlikte söylenilen belli ki bilinen bir şarkı herkesin aklında kalan koşuşturmacalar sürer gider anneler çağırır eller belde,amalar yükselir büyükler dinlemez bitmesi gereklidir oyunlar gece olmuştur rüyalar çocukları bekler Baykal Kaanalp |
Rüzgar
hani gecenin bir vakti delirirde rüzgar ıslık çalar tabiatın kulağına habercisidir bir şeylerin bir yerden bir yere götürmüştür umutkarı taşınmazları taşıyamaz yine de devamlı uğuldatır kulakları beklenip de gelmeyen haberler hani rüzgarla yağmur dost olamazlar ya,işte öyle biri ıslaklığı sever biri kuraklığı içten Baykal Kaanalp |
Rüzgar Ağladı
ve rüzgar ağladı sebebsiz yere düşünü kuramadığı için yaşayamadığı için sevdiği dondurmaları kirlettiği için için için yandı duman aldı, duman taşıdı hortumladı ne varsa gönül koyduğu kırgın olduğu kendisi için değil ama umutsuzluk taşımadı hiçbir vakit bir yerden bir yere kovulsa bile Baykal Kaanalp |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:27 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.