![]() |
Gönülle Söyleşi...
Kudret halısında harika her yan Kim dedi ölmeden ölme be gönül Eremez menzile fazla uyuyan Uykuyu ömürden bilme be gönül Okumuş yazmışlar yanına yanaş Cahil cesur olur uyma uzaklaş Birazcık cömert ol biraz ağır baş Her olur olmaza gülme be gönül Seni beni onu sakın bir tutma Kendini bilmeyen kişiye çatma Aksi cevap verir sakın unutma Sıfırı sıfıra bölme be gönül Şafak söker gece siner gün döner Günü döndüreni bulmaktır hüner Aymaz azıttıkça muhalif siner Uzak dur ayağa gelme be gönül Alim kurban olsa cahile batar Tutar meydan meydan bir pula satar Dünya bir canavar devamlı yutar Kimseyi defterden silme be gönül |
Gözlerimiz Yoldadır
Kurtarıcı neden halâ gelmedi Bekliyoruz, gözlerimiz yollarda Kaç asırdır Türk’ün yüzü gülmedi Saklıyoruz, gözlerimiz yollarda Riyakârlık tahtı kurdu cihana Arzu heves kalmadı bizden yana Çilemizi gece gündüz, gün güne Ekliyoruz, gözlerimiz yollarda Her orduyu dağıtırdı yelimiz Bak şu anda ne perişan halimiz Çok zamandan beri kuru gülümüz Kokluyoruz, gözlerimiz yollarda Bu millete milli gözle bakanı Hainlerin plânını yıkanı Ha geldi gelecek diye, hakanı Yokluyoruz, gözlerimiz yollarda |
Gözlerin Yönü
Gönlümün sultanı, şahların şahı Her türlü kapının önü sanadır Mazlumun umudu, aşkı, silahı Zamanın bu günü, dünü sanadır. Sen bağışlayansın, af edicisin İnanmayan züğürt ne derse desin Nasibini bol ver mazlum da yesin Buğulu gözlerin yönü sanadır Paralılar en üst köşede durur Fakir alt köşede posta oturur Kul en küçük sözü yüzüne vurur Mazlumun sedası, ünü sanadır Rabb’im gönüllere huzur ver n’olur Bereket haznenden bolca ver,doldur Kaleli alemde hep seni bulur Bütün mahlukatın sonu sanadır |
Gözlerin.....
Bir beyaz demette yedi renk varın Bakınca beşini çalar, gözlerin. Ateşini almalıyım suların Çölde kutlu izi yalar, gözlerin. Huysuzluğa göz kırpıyor huyumuz Örümcekten kısa akıl boyumuz Susuzluğu çoğaltıyor suyumuz Bir anda mekanı siler, gözlerin. Bir yaz gecesinde kalınca yaslı Kapılar açılmaz, kilitler paslı Kerem'i külüne yakmakta Aslı Mecnun'u ikiye böler, gözlerin. Hakikat canlanır bakınca düne Sonsuzluğun ardı sonsuzluk yine Aklım uçar gider vahyin gününe Tatlı bir hayale dalar, gözlerin. Eşitlik denilen bir garip huyu Ne izi, ne sesi, denk değil boyu Bulutta sıcaktan kavrulan suyu Tutup yeryüzüne salar, gözlerin. O örümcek örmeseydi ağını Kim bilirdi kutlu Hira Dağı'nı Bulur muydu alem altın çağını? Sonsuz mavilikte güler gözlerin. |
Gözümün Nuru
Hayat çilekeşi, gözümün nuru, Arada gülümse, gülmeyi dene. Önüne konunca bir yığın soru, İkiyi ikiye bölmeyi dene. Bu dünya inanan insana kafes, Dindir fırtınayı meltem gibi es, Alıp ta vermeden tükenir nefes, Arif ol ölmeden, ölmeyi dene. Dünyada ne varsa her şey boşuna, Bir dua okunsun kabrin taşına, Uyma nefse bakarlar mı yaşına? Zorun üstesinden, gelmeyi dene. İyi düşün bu dünyada varın ne? Ötedeki selametin, darın ne? Ona buna zulmedersin kârın ne? Adam gibi adam, olmayı dene. Sözden almayanın bozuk mayası, İnsan olmayanın olmaz hayası, Görene bu dünya ibret aynası, Dünyadan bir ibret, almayı dene. Hiç vefa görmedim, laf mertlerinde, Hep ortak yaşadım tüm dertlerinde, Baba ocağında yar yurtlarında, İnsanca yaşayıp, kalmayı dene. |
Gözün Aydın!
Masmavi gülümsemeyle Soluyorum gözün aydın Yalın ayak esnemeyle Geliyorum gözün aydın Vazgeçtim dünya varından Yazından ve baharından Umudu kestim yarından Gülüyorum gözün aydın Bu ne feryat, bu ne yarış Bin bil, bir bilene danış Dille başlar her uyanış Biliyorum gözün aydın Düşüncemin yeri bitmiş Ölü bitmiş, diri bitmiş Gözlerimin feri bitmiş Siliyorum gözün aydın Z. Yapar Kaleli adım Gidiciyim, hastaladım Son türkümü besteledim Ölüyorum gözün aydın |
Gurbetteyim. Gelemem...
Yerin ayağına vuruldu düğüm, Ben sözümü taşa çaldım gelemem. Güneşin şavkıymış yerde gördüğüm Gönül deryasına daldım, gelemem Aşk bağına hasret ekedur gönül Derdini ummana dökedur gönül Nazenin nazını çekedur gönül Ben atıktan arta kaldım, gelemem Sabah yeli senin kokunla dolsun, Sensiz bağda lale solsun gül solsun, Aslılar Leylalar herkesin olsun, Ben mecnuna mecnun oldum, gelemem. Sevginin ateşi ab-ı hayat hem, Kâbe dudağının suyunda müphem... Sözler batman batman iş dirhem dirhem, Bu sevdadan yara aldım, gelemem. Mercan dizen gönül gülsüz olmaz mı? Mahşeri düşünen elsiz olmaz mı? Allah’ı anlayan dilsiz olmaz mı? Bana rakip beni buldum, gelemem. Aşkın gemsiz atı terledi yarda, Kurtuluş gününün sabahı orda! Şu amber kokulu karanlıklarda, Zamansız sarardım soldum, gelemem. |
Gücüm Yetmedi...
Geleceğim demiştim ya sultanım Gelemedim kusurluyum bağışla Unutma seninle dolu her anım Salamadım kusurluyum bağışla Sevginin sınırı lisanı mı var? Bu dünya mutlaka inanana dar İçimde deryalar kirpiğim sular Silemedim kusurluyum bağışla Azık gerek geçmek için sıratı Haktan taviz vermem katıyım katı Gelmek için denedim her fırsatı Bulamadım kusurluyum bağışla Çözebiliyorsan çöz bu üçgeni Köşesiz kenarsız açısız yeni Düzenin suyuna bırakıp beni Kalamadım kusurluyum bağışla Yanlışlık yapıp da bakınca aya Almazlar mı kafaya bak kafaya Makama mevkiye zevke sefaya Dalamadım kusurluyum bağışla Temelde harcı yok benim der yapı Koltukta kaybolur gösterir kapı Uğraştım didindim bir balta sapı Olamadım kusurluyum bağışla |
Gülmek...
Ağlanacak hale coşkuyla gülmek Garibine gider insanın oğul Her gün yeni baştan ölüp dirilmek İşidir düzenin yasanın oğul Tüm özeller gibi özel insan da Hal mi koyar Mehmet ile Hasan'da İnanç ahlak bulunmazsa yasanda Dil susar yetmez de lisanın oğul Baş tombul paranın pulun kuludur Çokları kız denen dulun kuludur Bazıları kızıl yolun kuludur 'Mürteciler' kulu kasanın oğul 'Hak geldi batıl zail oldu'ya Bu hale sevindi semayla derya Müslüman geçinen çokları var ya Yeminli ümmeti İsa'nın oğul Başa geçen doğru dürüst hükmetse Sözümüz baş tacı olur kısmetse Fakat bu nasıl iş nasıl hikmetse Sözünden çıkmayız U S A 'nın oğul |
Gülümserim.!
Gülümserim; sanmayın mutluluktandır, hayır! Hüznümün göz yaşıyla, sulanır bunca çayır... |
Gün-Düz! !
Gündüz günün gecesi İnsanın en cücesi Nöbet tutar gündüzün Kapısında nicesi Düşünce cılk, düş kaçık Gözler var yarı açık Gün doğar karanlığa Değerler açık saçık Dikkat et ilk heceye Gün-düz kaldı cüceye Bunların çoğu gündüz Saklanmışlar geceye |
Güneşe Gölge Düştü
Günün ipliğini iğsiz eğirdim Duygular bendini yıkmış geliyor Akşamları kelimesiz çağırdım Düşlerin güzeli çıkmış geliyor Yüreklerde Mekke düşünün tersi Olursa dövülür gönlümün örsü Karıncadan alıp bilgelik dersi Hüznümün rengine takmış geliyor Hayale sığmayan mahzunluk vardı Sabrımı sulardı hüznümün ardı Kırık testim o çeşmeden dolardı Güneş gölgesini yakmış geliyor Vuslat türküsünün sesinde yanıp Dalgaların haşmetiyle uyanıp Suları akmayan çeşmeden kanıp Zühre’ye şöyle bir bakmış geliyor Kuşlar ulaştırır yarına ışık Kavgam büyük, hain eller yılışık Yalnızlık ve yalınlığa alışık Mavi bir gülüşle akmış geliyor Sevdam dolu dizgin, başımdan aşmış Umutlarım, özlemlerim koylaşmış Son sevinci bir ölüyle paylaşmış 'Bu sevda uykudan kalkmış geliyor.' |
Güven...
Yolun ortasında bırakıp beni, Gidenlere güvenemem, bilesin. Kürkçü dükkanıdır sonu, encamı, Güdenlere güvenemem, bilesin. Çileyi, cefayı sayarsan mübah, Sevende mi, sevilende mi günah? Gam yükü sırtımda yoruldum, eyvah! Didenlere güvenemem, bilesin. Günlerim, aylarım, yıllarım nerde? Densiz aramıza gerilen perde, Haktan uzak olan her türlü ferde, Bedenlere güvenemem, bilesin. Didik didik oldu ocağım, yerim, Doğrandı kollarım, didildi derim, Ne istersen düşün, vallahi derim, Cedenlere güvenemem, bilesin. Kaleli’yim diyeceğim bitmedi, Anlatmaya kağıt, kalem yetmedi, Yaptığımız hiçbir hesap tutmadı, Nedenlere güvenemem, bilesin, |
Güzel Ahlak! ! !
Güzel ahlak doğruluğun başıdır, Harama göz koyup, süzme, ne olur? Aile toplumun temel taşıdır, Anneni, babanı üzme, ne olur? Soysuza uyup da vatanı bölme, Fakiri görünce es geçme, gülme, Sevildiğin yere çok gidip gelme, Bilmediğin gölde yüzme, ne olur? Huzur, refah düzenlikte, dirlikte, Yokta ne var, ne var ise varlıkta, Çalışalım hep beraber, birlikte, Yaptığın bir işten bezme, ne olur? Ben sana böyle mi güveniyordum? Sağ olsun milletim, var olsun ordum, Olsun istiyorsan huzurlu yurdum, Her zaman sakin ol, azma, ne olur? Doymak mümkün değil dünya tadına, Yükü çok yükleme, bak takatına, Zalime kol olup mazlum adına, Ecel şerbetini ezme, ne olur? Giden geri dönsün, görün pişmandır, Haram kanı emen gene şişmandır, Töre bozan dost değildir, düşmandır, Herkesi dost sanıp, gezme, ne olur? Görünen bu düzen debdebe, talan, Zararsız olsa da soğuktur yılan, Çok malda haram var, çok sözde yalan, Kaleli sitemli yazma, ne olur? |
Güzelleme
Genç adam, ayağı bastığın yerde, Dinle çiçekleri duy çiçekleri. Nefsin ötelere olmasın perde, Hayat bir damla su koy çiçekleri. Yolları yollara bağlarsa yolun, Her gelen yolcuya ağlarsa yolun, Şayet rabıtayı sağlarsa yolun, Mezarım üstüne yay çiçekleri. Gönül çalan Oğuz soylu güzelin, Tül tak saçlarına ve eyle gelin, Sonsuz marifeti sönmez ezelin, Açmış teker teker say çiçekleri. Sevdalanmış, yolun üstüne yatmış, Bir hoyrat yüzünden kanlara batmış, Kuşluk güneşini görmüş, boy atmış, Ezmeyin, açılsın toy çiçekleri Hayalleri doğu, emeller batı, Sevdaları demir, yürekler katı, Beslemişler bağban diye hoyratı, Kırdılar anam oy oy çiçekleri. |
Güzeller Güzeli
Kalbin mihmandarı, güzün ışığı Yıldızlar devşirdim, ayla gülelim Düşüncenin özü, sözün aşığı Dillerin güzeli, söyle gülelim Suyu mecrasında sakla, akmasın Irmağı gözümde eyle, çıkmasın Gözlerim gözünden ayrı bakmasın Dumanı başımda yayla, güleyim Gönlümü küllenmiş aşk bağlamaz mı? Mürit, mürşidine bel bağlamaz mı? Hak'kın divanında kul ağlamaz mı? Beni, benden halâs eyle güleyim |
Güzellerin Mihmandarı
Bülbülü tutsaktır bu bağın senle Güllere bağladın, güzelin aslı. Hürriyet ikrâm et tutkunla gönle Yellere bağladın, güzelin aslı Dostluklar yeşermez bu bağnaz huyla Bu gönlün ateşi sönmüyor suyla Beni mecnun ettin, olmadın Leyla Çöllere bağladın, güzelin aslı Yeniden bir hicret, yeni bir cenge Sınırsız bir ahenk, yepyeni denge Ki şekilden şekle ve renkten renge Allara bağladın, güzelin aslı. Yokluğa uzandın, var, put diyerek Sırtına çul sardın kaput diyerek Dilek ağacına çaput diyerek Dallara bağladın, güzelin aslı. Mecalim yok ırmak olup akmaya Yürek ister ardın sıra bakmaya Cürümüm ne musallaya çıkmaya Sallara bağladın, güzelin aslı. Kanı kan getirir, yunarsa kanla Sevap gıdım gıdım, günahlar tonla Ben beni anlattım, sen seni anla Yollara bağladın, güzelin aslı. |
Hakikat Yeşerir
Yüreğimi açtım dünyalar kadar Saksılar dar gelir çiçeklerime. Umut denizinde göz yaşlarım var Kumlar yağar şu göz bebeklerime. Kanatlanmış düşün görüntüsünden Gönül kaçar, lâkin ben gizlenirim Şu insan denizi şehrin sesinden Usanmışım, dağda filizlenirim. Özlemlerin gökçeğini kolladım Hayal dünyasının kıratlarıyla Geleceğin ötesine yolladım Sevdalı kuşların kanatlarıyla. Korkularımızı yağmur ıslatır Ben düşlerimde hür, sen sınırlarda Parmağı korkunun gözüne batır |
Hal Tercümesi!
Baktım gelinmezin düşkün halı var Bilinmezi gelinmeze yolladım. Görüp bilmediğim alem geldi dar Sonsuzluğa hançerimi salladım. Gölgem bıçaklandı, yarıldı ama Gönlümün kuşunu eyleyemedi. Beynimde engeller darıldı ama Gönlümce bir türkü söyleyemedi. Düşman aşkımıza fitne ekmekte Gaflet uykusunda uyumaktayız. Kökümüze kibrit suyu dökmekte Tavlı demir gibi soğumaktayız. Bana göre bir eğlence bulmuşum Hayal sahnesinde gafil oynarım Derinliğin gözlerine dalmışım Harda donar, suya batar yanarım Gözümden işittim, kulaktan baktım Kapısında yağız atlar göründü Gönlümün gözüne güneşi soktum Dünyam zifir karanlığa büründü. |
Hal Yarıda.! !
Şafağı nur ünlendirir Debelenir kul yarıda! Mehmet yamaç şenlendirir Ayşe kalmış dul yarıda! Buz tutuyor mezarda er Kaderine boyun eğer Sunalar hep kara giyer Mavi, yeşil al yarıda! Sevdası başının tacı Her günü bir başka acı Boğuluyor ana bacı Ay-yıldızı bul yarıda! Nazlı yari yaylayamaz Toyum der de toylayamaz Gerçekleri söyleyemez Lisan donar, dil yarıda! ! |
Hamiyet Ve Üşümek
Çağının dertlerine ağlamakta kızıl gül Hamiyet hamasetin vargısında üşüyor Kaygılanmaz mı bundan aşk ile öten bülbül Ki asalet atalet sargısında üşüyor Can incidir elmas öz vuslat adlı düğünde İbret ile bakmayan gözlerin güldüğünde Kutlu sevda bir sabah sessizce öldüğünde Keyfiyet kemiyetin vurgusunda üşüyor Bir köz düşsün özüme çağrından ki o ölmez Alçak gönüllü insan meyvesiz dalı bilmez Istırap bir yumaktır çekersin sonu gelmez İnsanlık hokkabazın kargısında üşüyor Nur iklimine varmak muradını vuran ok Aklaşmış şu saçları tarayan yıllardan çok Yıllar yılı kanayan yaranın merhemi yok Haysiyet zabıtanın sorgusunda üşüyor Bu gidiş ötelerin sevdasına akıştı Dudaklardan dökülen tek türkü bir yokuştu Hukuk sevda ufkumda dolaşan altın kuştu Hakikatse savcının kurgusunda üşüyor Haşmetli bir sevdanın yarasını kaşımak Yıldızları ışıklı dost bağına taşımak Rüzgarlar gibi esip güneş gibi ışımak Bu serüven yargıcın yargısında üşüyor Hamiyet: İnsanın yurdunu,milletini ve ailesini koruma çabası. Hamaset:Yiğitlik, kahramanlık, cesaret Vargı: Verilen bir önermede varılan sonuç. Atalet: Tembellik, işsizlik Vuslat: Sevgiliye kavuşma. Keyfiyet: Nitelik, durum. Kemiyet: Nicelik Vurgu: Konuşmada bir sözcüğün diğerinden baskılı söylenmesi. Kargı: Silah Hokkabaz: Başkalarını aldatarak yalan dolan iş gören. Haysiyet: Değer, saygınlık,itibar, şeref. Zabıta: Koruma, polis Sorgu: Sorma, ifade alma eylemi. Kurgu:Bilmek ve açıklama amacı güden düşünce, spekülasyon. Serüven: Heyecanlı olaylar Yargıç: Hakim Yargı: Hüküm, sonuç. Haşmet: Görkem |
Hareket Cemrenin Düşmesi
Sorulursa eğer 'amacınız ne'? Hareket cemrenin yere düşmesi Yurt için olup da deli divane Hareket milletin aşkla pişmesi Ahmet Yesevi'nin nurlu yüzüyle Yunus Emre'mizin kutlu sözüyle Fatihlerin Kemallerin gözüyle Hareket Türklüğün tekrar coşması Kimse yeğ tutamaz karayı aka Allah nizamına varsa alaka Herkes şeytanını yenip mutlaka Hareket müminin nefsi aşması Yükselmenin yolu çalışmak elbet Sırtüstü yatarsan yakalar zillet İslam inancıyla pişip bu millet Hareket ilahi nura koşması İnançlıyız Hakka koşar hepimiz Hakkın yolundayız şükür tertemiz Kim ne derse desin bizim gayemiz Hareket İslam'ın bayraklaşması |
Hasbihal...
Görüşmek bir türlü nasip olmadı, Uzaktan sevdiğim canım, nasılsın? Ne yapayım dertten zaman kalmadı, Çile dergahında şanım, nasılsın? Ben Hakka esirim, muhtacım ona, Hasret idim dergahların dostuna, Kader dert giydirdi derdim üstüne, Zihnime kelepçe anım, nasılsın? Müminin secdesi, safı onadır, Kim boyun eğerse, affı onadır Çilesi kimeyse, lutfu onadır, Ak şafağa gebe günüm, nasılsın? Yerde söz kalması, beynimin uru, Hakk dilerse örter her bir kusuru, Saniyede yırtar yüz bin asırı, Ahiri, encamı, sonum, nasılsın? Çilenin, kederin, gamın yükünü, Hatılatır bana şerefli dünü, Yarına sevdalı, şafağa önü, Kazancım, şöhretim, ünüm, nasılsın? Selam ver kardeşim, ıztırap dinsin, Çilede, cefada inleyen sensin, Bir fırsat ver Kaleli’ye seslensin, Destanım, övüncüm, dünüm, nasılsın? |
Hasret
Nasıl tarif etsem nasıl anlatsam Elleri böğründe kalmış,düşünür. Fikrini, zikrini nasıl boşaltsam Serhat diyarından gelmiş,düşünür. İyiyim diyor ya, bize yetmiyor Ayakları gider, kendi gitmiyor Adımını sağlam basıp atmıyor Tatlı bir hayale dalmış,düşünür. Lezzet bulamıyor yediği aşta, Sanırım gezinir hayalde, düşte Yürüyor ya heyhat, zor ile işte, Hayal ile hayat bulmuş, düşünür. Vatan, vatan işte, vatan vatan da, Bin bir düşünceyle yatan vatanda, Vatanı baş tacı tutan vatanda, Hayalini yoldaş bilmiş, düşünür. Tebessüm etse de hayal yoldaşı, Gözleri görmüyor çatılmış kaşı, Çözüm bulamayan çatlayan başı, Eller arasına almış,düşünür. Hayal gel demektir, hayal çağrıdır, Gönlü Çukurova, başı Ağrı’dır, Gönülden gönüle yol var, doğrudur, Boğazına kadar dolmuş, düşünür. Gerçeği hayale, düşe yaymıyor, Hayalsiz anını günden saymıyor, Konuşulan sözü bile duymuyor, Konuşmuyor sus-pus olmuş, düşünür. Tükenince günler hayal de biter, Hasreti gözünde kor gibi tüter, Kaleli arama, sorma be yeter, Hayalini düne salmış, düşünür. |
Hasret Yorgunu
Bir garip divane öz vatanımda Sevda yaylasında sestim, giderim. Aradım, taradım yoktun yanımda Hayali duvara astım, giderim Şefâat edecek ere giderken Üstelikte topal deve güderken Günleri gün gibi heba ederken Bak şimdi selamı kestim, giderim Sonbaharda dallar dökse de gazel Bülbüle gül, mecnuna çöl ne güzel Doğudan batıya gözümde ezel Hırsımı bağrıma bastım, giderim Artık gün doğacak, yâr diyecektim İstersen boynumu vur diyecektim Şu soysuz hırsıza dur diyecektim Her şeyi unuttum sustum, giderim Acep bu meydanda neyin nesiyim Korkarım ki, şunun bunun sesiyim Dağın dumanıyım, çıra isiyim Hem de seher yeli estim, giderim |
Hasretim Ama...
Düşmüşüm kör kütük dipsiz çukura Barışamam, ömür kısa, yol uzun Umutlarım gece gibi, kapkara Karışamam, ömür kısa, yol uzun Vefâsızlık beni dile düşürdü Oyaladı, bile bile düşürdü Derdimi denkleyen ile düşürdü Görüşemem, ömür kısa, yol uzun Düşman oldum, her yönümle, her yanla Bir derim, arif ol, binini anla Artık bundan sonra, falan filanla Vuruşamam, ömür kısa, yol uzun Hani âhde vefa vardı ya işte Aranır olmuştur, hayalde, düşte Hayır aransa da her türlü gidişte Girişemem, ömür kısa, yol uzun Dağın ardı duman, görünmez emen Kalpazan her şeye uydurur dümen Her türlü cilveye, her şeye rağmen Yarışamam, ömür kısa, yol uzun |
Hayal Ve Hasret
Hayal diyarında umut ararken Üçer gider, bakınırım, uyumam. Eçhelin birisi, evhamı erken Seçer gider, bakınırın, uyumam. Bir bir geçer gözlerimin özünden Sızılarım, yüreğimin dizinden İşte ben bu hayal, hasret yüzünden Geçer gider, bakınırım, uyumam. Bu gece rüyamı yaşlar ıslattı Hayalimi kara kışlar ıslattı Göğü güvercinler, kuşlar ıslattı Göçer gider, bakınırım, uyumam. Çırpınır, geçemem arzu gölünü Doğrultamam hislerimin belini Hayal, gönlümdeki hasret gülünü Biçer gider, bakınırım, uyumam. Karanlık eşrafın aydın seçimi Ak ak eder sakalımı saçımı Bu geçimle, bu ayrılık içimi İçer gider, bakınırım, uyumam Aklım kalır kirpiğinde kaşında Mendil sallandıkça, göze başında Arzu kuşu, irademin dışında Uçar gider, bakınırım,uyumam Bu günleri sorgulayıp dururum Dünlerimi sahipleşir korurum Duygu mihengine perçin vururum Kaçar gider, bakınırım, uyumam Aşk evinde bıçkın, cebbar çeperim Hayal kuşlarıma yuva yaparım O kuşların gözlerinden öperim Naçar gider, bakınırım, uyumam Seçemem bildiğim akı, karayı İçemem maziyi, seneyi, ayı Düşler içimdeki gizli yarayı Açar gider, bakınırım, uyumam |
Hayat Felsefem! !
Halka yönelirim haktan gelirim Şu arsız gönlümde vefa göremem Gönüller Kabe’dir, bunu bilirim Allah'ın kulunu gücendiremem Bugünde çilede dün de çilede Zaferin hamisi gün de çilede Millette çilede din de çilede Akıl bulsam kimselere veremem İnsanlığa hizmet ve saygı ister Hak bilelim, hakça akıtalım ter Allah'ım yardım et, hidayet göster Çok isterim bir gönüle giremem. Çoksa haksızlığa boynunu büken, Yolumuz ıstırap, yolumuz diken Ülkemde insanlık perişan iken Mutlu olup, mutluluğa eremem. |
Hayat Uğraştır
Erişmesi güç sanılan ülküye Erilir elbette, ümit var olun Dileğimiz mesut, mutlu Türkiye Kurulur elbette, ümit var olun Ne bakarsın gayri milli çıbana Hep değer verilir yâda yabana Her kim dil uzatır dine imana Yorulur elbette, ümit var olun Gönülden bir işe yönelen biri Çalışır çabalar akıtır teri Her türlü yabancı fikrin defteri Dürülür elbette, ümit var olun İnandım İslâm’'a, caymam beş şarttan Seven insan korkmaz belâdan, dertten Gayri milli ne var ise bu yurttan Sürülür elbette, ümit var olun Yatan erişemez o altın çağa Güven duyulur mu aymaz kaçağa? Alçak hesap alçak oğlu alçağa Sorulur elbette, ümit var olun Duymam hakkı hak bilmeyen hitabı Kim kimin rehberi, kim kime tabi Hırsızların bu yurttaki hesabı Görülür elbette, ümit var olun. |
Haydan Gelen, Zay'a Gider.
Bu dünyaya aldanma sen, Atlı gelen, yaya gider. Helal, haram düşünmezsen, Haydan gelen zay'a gider. Terbiye ver çocuğuna, Fırsat verme açığına, Bakma elin kaçığına, Attan iner, taya gider. Ana sakar, baba sakar, Mabede uzaktan bakar, Katrandan olmaz ki şeker, Hep aslına soya gider. Çalışmak dinin emridir, Yatmaktaki gaye nedir? Sen bulmuşsun rahat sedir, El uzaya, aya gider. |
Hayıflanma
O üç, on dördüne gelmeden daha Bu sevda gönlüne akanı gördüm Gözleri dikmişken kutlu sabaha Gecenin ayazı yakanı gördüm. Bu zaman içinde neler görmedi Öz nefsine bile taviz vermedi Hep başında tuttu leke sürmedi Bu gününe urgan takanı gördüm Bunca yıl uğraşmış didinmiş yorgun Talihe kırılmış şansına dargın Gücenmiş dağlara küskün ve kırgın İhtiyari arktan çıkanı gördüm Sevda silkelendi omuzlarından Yere koyamadı inan arından Kaygılı bugünden cılız yarından Dünlerin belini sıkanı gördüm Çocukken abayı yaktığı sevda Müminler gönlüne soktuğu sevda Su gibi yoluna aktığı sevda Ve şimdi uzaktan bakanı gördüm. Döktü dilin karasını bu şiir Yaktı aşkın çırasını bu şiir Açtı dostun yarasını bu şiir Gözünde şimşekler çakanı gördüm |
Hayırdua
Selamın gelince şenlendim, balam Allah’ın rahmeti seninle olsun Cevap geciktirme, kurbanın olam Resul’le, ümmeti seninle olsun Yaklaştı zamanı devri vedânın Yüce Rabbim elin tutar gedânın “Ikrâ”ile var eyleyen Hudâ’nın İkramı, himmeti seninle olsun İsterse ecr için bağlar kolunu İsterse düz eder eğri yolunu Esirger, bağışlar, korur kulunu Bırak da zahmeti seninle olsun Ruhlar alemine ilk O atıldı Dünya O'nun için gül donatıldı O'nun hürmetine arz yaratıldı Mahmut’u, Ahmet’i seninle olsun Dua et sevdalım, her şeye değer Ben muhtaca dua edersen eğer Allah seni sever, Peygamber öğer Hakkın selameti seninle olsun Sakın buruşturup, kenara atma Dualarda Kaleliyi unutma Hâşr’ı okumadan sakın ha, yatma! Şehitler hürmeti seninle olsun |
Hayret!
İki büklüm beliyle sokağa çıkacaktı Dizinde derman yoktu, “kay” dediler dirildi. Boğazı düğümlendi, gözleri yere aktı Yumurtayı şöyle çiğ “soy”dediler dirildi. Mağrur devin avına çıkmıştı niceleri Maviye döndürmek hep, alaca *******i Ayaklar uçurumda, sis kaplanmış ileri Önüne post koydular, “say” dediler dirildi. Babasından mirastı itiraz edememek Mecburen güdülecek, ne demek güdememek Ağa baba “git” diyor, kolay mı gidememek Sırtını sıvazlayıp “bay” dediler dirildi. De diyor, ne yapıyor, kimsenin aklı ermez Uçurumu cin görür, nedense bunlar görmez Atıktan arta kalmış, aslına değer vermez “Beş aldınsa bir getir koy' dediler dirildi. İcraatı pür melâl, nenize lâzım adı Emniyette muhafız, fetva vermekte kadı Önünde koca nehir paçaları sıvadı Kulakları kabarttı “çay”dediler dirildi. |
Hazan
Hazan vurdu, hep sarardı bağlarım, Kırılmamak mümkün değil, a dostlar! Ufukları süslemiyor tuğlarım, Yorulmamak mümkün değil, a dostlar! Göz gezdirip etrafa bir bakınca, İnsan cüceleşir yüz kızarınca, Dost dediğin iki yüzlü çıkınca, Darılmamak mümkün değil, a dostlar! Kul ki vasıl olmaz her muradına, Ham gönül varamaz aşkın tadına, El açıp Mevla’nın kutlu adına, Sarılmamak mümkün değil, a dostlar! Sorulacak hesap insan ölünce, Ağlamayı düşün, bir an gülünce, Yaş zevale erip, bel bükülünce, Durulmamak mümkün değil, a dostlar! Bir dem düşürmeden sevdamı kire, Kaleliyim hak bağırdım ha bire. Dünyadan vazgeçip taht-ı kabire, Kurulmamak mümkün değil, a dostlar! |
Hazar Sende Saklı
Anlarsın da küçücüksün, balasın, Yurdu sen gör, gezemedim, Aslıhan. Sen gözümde doğduğum yer, sılasın, Gümandayım, tozamadım, Aslıhan. Çokça çalış, hem de çok sev vatanı, Oku,öğren ecdadını, atanı Şu soysuzla beni aynı tutanı, Sen sanma ki sezemedim, Aslıhan. Baban beğdir, anan hatun, sen aslı Hepimiz bu yurdun, Oğuzun nesli Aman Aslı, canım Aslı, han Aslı, Oyun bu ya, bozamadım, Aslıhan. ******* yaşadık, uykusuz gece, Rahman’ı söyledik hep hece hece, Anlamaya çalış, olsun bilmece, Ve çöz onu, çözemedim, Aslıhan. Sen nereli, beni düşün nereli, İkimiz de aynı yerli, yöreli, Sen Hazar’sın, seni sever Kaleli, Kalanı yaz, yazamadım, Aslıhan. |
He Gönül...
Bülbül feryat eder çiçek solunca Güneş bir buluta ağmaz mı gönül? Kümeler bir bütün bulut olunca Umulmadık rahmet yağmaz mı gönül? Sığınsan Allah'a etmez mi himmet Sevdalanır bulut yağmaz mı rahmet Düşmanına asla etme merhamet Merhametten maraz doğmaz mı gönül? Kollama kimsenin düşkün anını Oku öğren davanın her yanını Sen boğmazsan eğer can düşmanını Gün gelir o seni boğmaz mı gönül? |
Güzellerin Mihmandarı
Bülbülü tutsaktır bu bağın senle Güllere bağladın, güzelin aslı. Hürriyet ikrâm et tutkunla gönle Yellere bağladın, güzelin aslı Dostluklar yeşermez bu bağnaz huyla Bu gönlün ateşi sönmüyor suyla Beni mecnun ettin, olmadın Leyla Çöllere bağladın, güzelin aslı Yeniden bir hicret, yeni bir cenge Sınırsız bir ahenk, yepyeni denge Ki şekilden şekle ve renkten renge Allara bağladın, güzelin aslı. Yokluğa uzandın, var, put diyerek Sırtına çul sardın kaput diyerek Dilek ağacına çaput diyerek Dallara bağladın, güzelin aslı. Mecalim yok ırmak olup akmaya Yürek ister ardın sıra bakmaya Cürümüm ne musallaya çıkmaya Sallara bağladın, güzelin aslı. Kanı kan getirir, yunarsa kanla Sevap gıdım gıdım, günahlar tonla Ben beni anlattım, sen seni anla Yollara bağladın, güzelin aslı. |
Hakikat Yeşerir
Yüreğimi açtım dünyalar kadar Saksılar dar gelir çiçeklerime. Umut denizinde göz yaşlarım var Kumlar yağar şu göz bebeklerime. Kanatlanmış düşün görüntüsünden Gönül kaçar, lâkin ben gizlenirim Şu insan denizi şehrin sesinden Usanmışım, dağda filizlenirim. Özlemlerin gökçeğini kolladım Hayal dünyasının kıratlarıyla Geleceğin ötesine yolladım Sevdalı kuşların kanatlarıyla. Korkularımızı yağmur ıslatır Ben düşlerimde hür, sen sınırlarda Parmağı korkunun gözüne batır Hakikât yeşerir tüm yarınlarda. |
Helâl Sevdamıza Hile Katanlar...
Menfaati el üstünde tutanlar Geri durun, safımıza gelmeyin Helâl sevdamıza hile katanlar Yüzünüze kara çalın, gülmeyin Bir cenahta tepe tepe dolanlar Diğer yanda beti benzi solanlar Milletin cebinde gözü olanlar Sürüm sürüm sürünün de ölmeyin Kim ise ak alnı yere düşüren Mazlumun başında boza pişiren Devlet kasasından göbek şişiren Bizler sizi, sizler bizi bilmeyin Şu kirli işlerden, şerli sözlerden Şu astar çekilmiş kara yüzlerden Utandık, tiksindik, bıktık sizlerden Adımızı ağzınıza almayın Her dönem kanunlar, tüzükler rafta Olunca, zıt kutup birleşir safta Kirli iş peşinde, sizin tarafta Bizler yokuz, siz de bizden olmayın Kirlenmeyin, kirli olana bakıp Çiçek ile doğup, lağımla akıp Yasayı haczedip, âciz bırakıp Bu milleti bir kalemde silmeyin |
Helalleşme.
Attığım ok menzil almaz Hakkınızı helal edin. Yürümek ve durmak olmaz Hakkınızı helâl edin. Takındığım hâl dillendi Yürüdüğüm yol dillendi Kadir bilmez kul dillendi Hakkınızı helâl edin Keder deyin tasa deyin Hak tanımaz yasa deyin Akçesiz piyasa deyin Hakkınızı helâl edin. Bir etmiyor ise binin Yıkılır gönül kabinin Geçmez akçe sahibinin Hakkınızı helâl edin. Düş karanlık, umut yırtık Lime lime, yırtık pırtık Bağışlayın beni artık Hakkınızı helâl edin. Kabuk düştü, öz küllendi Dil çaresiz söz küllendi Ateş söndü köz küllendi Hakkınızı helâl edin. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:17 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.