![]() |
Bir akşam vakti,
İşinizden çıkıp, Kıpır kıpır bir yürekle, Özlemle koşarsınız evinize. Kapıyı sevinçle açıp, Ben geldim diye, Seslenirsiniz. Beklediğiniz kısa bir yanıt, Hoş geldin canım diyen, Sevgi dolu gözlerle, Boynunuza sarılan iki kol, Ve sıcacık bir buse, Güneş gibi bir sıcaklık, Doluverir içinize. İşte öyle bir halde, Kıpır kıpır bir yürekle, Geldim yine evime, Sevinçle kapıyı açıp, Girdim içeriye. Seslendim gür bir sesle, Ben geldim aşkım diye |
Yine gece oldu,
Ortalık, pırıl pırıl parlıyor, Gökte Ay ve bütün yıldızlar, Sanki serenat yapıyor. Sahile indim sessizce, Deniz inliyordu zevkle, Sanki sevişiyordu, Deniz, geceyle. Saldırdıkça sahile, Çılgınca sesler çıkarıyordu, Deniz,sevişirken geceyle. Bu gece Yıldızlar ve Ay, O yüzden hep beraber, Serenat yapmaktalar, Bir kayanın üstünden, Denizle gecenin, Çılgınca sevişmesini, Seyrederken sessizce, Seninle seviştiğimiz, ******* geldi aklıma, Naral |
Duydum! Yitirişimi, kaybedişimi seni...
Yandım! Sanki ilk defa ayrılıyormuş gibi. İlk defa böylesine ümitsiz oldum senden, Haberin bile yoktu, bu hissettiklerimden. Bedenim çürüdü de, tükendim bir kez daha, Demek ki muhtaç idim bu hicran dolu âha. Sevgili! Yıllar geçse, bitmeyecek gibi gam, Şifa bulacağına, derinleşiyor yaram. Gitme gel, tek rûhunla olsa da yanımda kal, Unutursan sevdayı, inan kalmaz bende hâl. Seni paylaşmak yok mu, ellerle eli mahkûm, En beteri |
Makâmım segâh benim, neyime sefâh benim,
Dem vuslata dönmeden, âh-ü zâr-ü vâh benim. Çileler güldür bana, metihler zûldür bana, Bülbülü nâlân eden, perîşan gül-şâh benim. Ferman etmiş padişah, gel demiş fermân-berim, Kavuşmak için Yâre, yolcuyum, fersah benim. Hayret vâdîlerinde, inleyen mecnûnum âh, Leylâ gözün kırpmadan, neyime ferah benim. Pervâneyim ezelden, gönlüm pür-hazan olmuş, Kanmayın cesedime, yüreğim şâh şâh benim. Yok ki Lokman’da çâre, tesell |
Uzun bir yolun sonlarındasın besbelli
Ayak izlerin yılların ağırlığını taşıyor. Gittiğin yerlerden dönüşün olmayacak, Yüreğimin ağrısı sana mı? Yoksa, Ağlayamadığım bana mı? Ne tuhaf sizi tanımıyorum, Hiç görmedim de.satırlarına düşen hüzün Ruhumu esir aldı. Savunmasız bir kalemiydi, Geride bıraktığın. Yoksa ben miyim yere düşen. Biliyorum TAK ETTİ CANINA. Ama GİTMEK O KADAR KOLAY mı, Yağmurlar şahidin olacak, Göz yaşlarının eşliğinde. El sallıyorum gidişine, Hüzün |
Hani sevdiğin kadın,
terk eder de ellerin boşta kalır. Hissedemezsin sıcaklığını. avuçların bomboştur. Hüzün yollarında, tek başına yürürken, yaslanacak bir omuz yoktur, yanıbaşında. Bir akşam üstü, sokak lambasının, solgun ışığı altında süzülür geçer de hayal gördüğünü sanırsın. Kalbin duracakmış gibi olur. Ayakların taşımaz gövdeni. Çöker kalırsın. Tanburi Cemil Beyin sesini duyarsın, uzaktan uzağa taş plaktan. Nerelerdesin ey sevgili? Hani sevdiği |
Pirim pir sultan gibi assalar dara
Alçalma,düşme sende onlar gibi Allahın aslanı,Aliyle zülfükara Kalpten bağlan,Hacıbektaş,Mevlana gibi Hayattan gördüysen kötülük çile, Yüce Allahtan bir rahmet dile Allahtan korkmayıp şeytan ile, Bir olup gitme sakın onlar gibi Sayılı günlerin iyilik dile, Düşme kötüye sen bile bile Hayata katma kin ile hile, Zay olup gitme sakın onlar gibi Şair Barış derki onlara Her şeyi hayra yoranlara Elini kalbine koyanlara, Selam olsun kulluğ |
Yaşanmış düşlerin,
unutulmuş anılarıdır. Dillerden gönüllere akan. Herkesin kendince, bir şeyler yaşadığı. Bir tanem. Sevda çiçeğim. Bakışları EDA'lım. Alın yazım. Ihlamur kokulum. Ölüm fermanım. Silahımdaki tek kurşun. Namlusu bana dönük. Tetiğiçeken parmak yüreğim. Çektiren yüreğin kara sevdalım. Sen varsan bu hayatta Ben de varım. Sonuna kadar. Eğer yoksan, Hayatı on paraya satarım. Hiç düşünmeden bu canı, Tek kurşunla, kollarına atarım. |
Kimseye boyun eğme;
İyiden, doğrudan ayrılma gardaş. Yardım et garibe, sakın hor görme, Zalimle tokalaşıp sarılma gardaş. Hatadır yapılır kin gütme sakın Niyetleri anlamadan, darılma gardaş. Asla taviz verme, ciddiyetini takın, Riyakarlar içinde sayılma gardaş. Acele iş yapma, yer verme hiç telaşa Yalan söz söyleme kılıç deyse de başa Kimseye rastlamazsan, selam ver taşa, Domuzlara lanet oku, insanca yaşa gardaş. |
Dokunmak mı öpüşmenin yarısıdır?
Yoksa: Öpüşmek mi dokunmanın yarısı? Yüreğindeki bam telini titretecek olan. Dudakları aralanırken huzurlu bir, Bekleyişin içindeydi yılların verdiği, Özlemle sarılırken genç adama. Ufak dokunuşlarla sarsıldığını hissetti, Dolgun dudaklarının kenetlenirken, Susuzluktan kavrulan sert erkek, dudaklarıyla. Çölde kaybolmuş seyyah gibiydi, beyninde kopan fırtınaların içinde. Aradığı vahaya kavuşurken genç kız. Hala düşünüyordu. Do |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:11 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.