![]() |
Korkuyorum
Aşkımıza göz değer, Seni başkası sever, Emeğimiz boşa gider, Diye korkuyorum... Sevgimizi öldürürsün, Düşmanları güldürürsün, Beni tez yıldırırsın, Diye korkuyorum... Bırakıp da gidersin, Sonra sitem edersin, Hem de ukala dersin, Diye korkuyorum... Göz yaşımı dökersin, Boynumu da bükersin, Hayallerimi yıkarsın, Diye korkuyorum... Seni candan severim. Gerçekleşti hayallerim Derken, seni kaybederim Diye çok korkuyorum... 8 Aralık 2007 11.45 Burhaniye Mehmet Bicik |
Kör Olası Kader
Ayrılığın ateşi yaktı yüreğimi, Geçen günlerim elemle ızdırap dolu.. Hebâ ettin benim güzel senelerimi, Sapıttırdın gittiğim dosdoğru yolu… Ne yaparım, ne ederim kararsızım. Boşa geçer ömrümün en güzel çağları… Sevenlerim bırakıp gittiler, yârsızım. Kör olası kader, çabuk ördü ağları… Kalmadı dünyada emelim, hevesim. Dâvet bekliyorum, öteler âleminden… Ağlamaktan, yalvarmaktan kısıldı sesim, Tek kelime duymak istemem yâr dilinden… 16 Ekim 2005, Burhaniye 06:00 Mehmet Bicik |
Körpe
Plaja inmiş bir ceylân sanki, İnsan görünce ürker kaçar… Gözleri o kadar güzel inan ki, Yaralı gönlümde yâre açar… Uzanmış sâhile sere serpe, Gizleyecek bir şeyim yok der gibi… Çıtı pıtı, çok güzel, hem de körpe, Yakıyor bakanı acı biber gibi… Baktıkça iştahını açıyor insanın, Sağlık veriyor, hayat veriyor… Ondan ayrı olmak ölüm inanın, İnsan eridikçe daha da eriyor… 17 Temmuz 2002, Burhaniye Mehmet Bicik |
Köy Çocukları
Sabahın erken saatinde çıkarlar yola, Kimisi sığıra gider, kimi de tarlaya. Vaktinde varırlar gidecekleri yere. Canla başla çalışır köy çocukları… Torbalarında vardır iki soğan, bir ekmek. Yanlarında da oldu mu biraz çökelek, Yoktur onlarda oturarak yemek yemek, Hem gider, hem ekmek yer köy çocukları… Ne hayallerle çıkarlar gurbet ele, Senelerce çalışırlar eli boş dönerler geriye. Kazandıklarını rahatça harcayamazlar bile. Emeklerinin karşılığını alamaz köy çocukları… Zekâları okumak için müsâittir. Ellerinde okuyacak imkânları yoktur. Garibin elinden elbet birisi tutacaktır. Elin yardımıyla okumaya başlar köy çocukları… Gurbet ellerde okurlar senelerce, Bitirirler okullarını çalışarak gündüz gece. Sonunda meslek hayatına atılınca, Çalışır vatan, millet için köy çocukları… 29 Temmuz 1992, Meram/Konya Mehmet Bicik |
Köylümüz Onurludur
Yolun düşerse Bigadiç'te bir köye, Eşek sırtında giden çocuklar görürsün... Misafir olursan ıssız, ker**** bir eve, Yoksulluktan beli bükülmüş analar görürsün... İhtiyar bir adam çift sürer elinde değren, Ekmeğini taştan çıkarır olmamak için muhtaç... Minnet etmez kimseye kalsa çıplak, olsa aç, Evi barkı yıkılsa, malı mülkü olsa viran... Köylümüz onurludur, düşkündür gururuna, Bilir elindekiyle kıt kanaat geçinmeyi... Düşmanlar göz dikerse toprağına, yurduna, Seve seve kabul eder vatanı için ölmeyi... 21 Ocak 2004, Burhaniye Mehmet Bicik |
Kurtulamazsın
İçip içip dalma hülyâlara. Çıkamazsın sonra insan içine… Aldanırsan Öznur’a, Fulya’lara, Kurtulamazsın gitsen de Çin’e… 2 Mayıs 2002, Burhaniye Mehmet Bicik |
Lâle - Menekşe
Lâlelerden Menekşe’ye kaydı sevgim. Uzaklarda şimdi gönülden sevdiğim… 26 Nisan 1997 Ş. Karahisar Mehmet Bicik |
Lâle
Kırmızı renginle benziyorsun güle. Uzaktan çok güzel görünürsün lâle. Görünce seni, dalarım hülyâlara. Sen ise mahcup mahcup bakarsın, lâle! .. Etrafında meleşip durur kuzular. Böcekler hep çevrende dolanırlar. Yaprakların bana kaş göz ederler. Gözlerimin yaşını dökersin, lâle! .. Bir bahar günü yeni bittiğin hâlde, Gördüm seni sevgilimin ellerinde. Bir el yavaşça seni bana uzattığında, Dertsiz başımı, derde sokarsın, lâle! .. Mehmet, âşıktır çiçeklerden lâleye. Lâle vâsıtadır ulaşmak için sevgiliye. Gece rüyâmda “Râbiâ! ”, “Râbiâ! ” diye, Gizli duygularımı, açığa vurursun, lâle! .. 24 Aralık 1994, Zeytinburnu Mehmet Bicik |
Lâleli Sevdâ
Olmadı tenhâda bir konuşmamız. Bir lâle ile başladı bizim sevdâmız… 5 Mayıs 1997, Ş.Karahisar Mehmet Bicik |
Lâlezâr
Sevmiyorum artık duyuyorum nefret, Yaralarım sarmadın durmadan azar… Etmedin gönlüme zerrece merhamet, Aşk, sevgi ne varsa bitirdin azar azar… Ne çıkar olsa da dostun yazar, Vefâsızsa sevdiğin, gönül verdiğin… Dost bildiklerin mezarını kazar, Unutulur yollarına gül serdiğin… El üstünde tutulur yalancı, işgüzâr. Yüzdürür gemisini havadan karadan… Gönül şimdi yârsız, lâlesiz lâlezâr, Dumanlı dağlar kalkmadı aradan… 17 Şubat 2002, Kırca Mehmet Bicik |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 02:31 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.