![]() |
*Şaşkın... (Muamma)
Ne dayıyım, ne amcayım, sabiyim Tencere karası, tava dibiyim Gölde saçma almış ördek gibiyim Ne yana yüz dönsem hayal görünür |
*Tesettür Diyerek…
Nefsin gözü ayda, zapt olmaz “aslan” Tilkiyi pohpohla, çakala yaslan Ruhumuzu soyar her gün an be an Murat dağ Ağrı’dan “yüce” diyen zat “Tesettür” diyerek soyar, bu tezat Hüneri çeç ile kaplarken arı “Tesettür modası” yapan soytarı Akıbeti ateş, cehennem varı Korkudan gündüze “gece” diyen zat “Tesettür” diyerek soyar, bu tezat Bunların halinden belli keramet Keramet ki sonu pişmanlık, zahmet Sıktırma mı giymiş Mahmud-u Ahmet Kalın kaburgaya “nice” diyen zat “Tesettür” diyerek soyar, bu tezat Bir karış sakalı, mankenle işi Markalı gözlüğü, altından dişi Doksan dokuz taşlı tespihli kişi İki laf edene “hoca” diyen zat “Tesettür” diyerek soyar, bu tezat Tenha yüreğinde top oynar in cin İstersen “sözüne” olsun güvencin Kanını emiyor Müslüman gencin Olumsuz cümleye “hece” diyen zat “Tesettür” diyerek soyar, bu tezat Oldurunca yazık demez bu zevat. Soldurunca bozuk demez, bu zevat. Doldurunca kazık demez bu zevat. Bu ki; yücelere “cüce” diyen zat “Tesettür” diyerek soyar, bu tezat Bunun ak rengi yok, halkı, ırkı yok Bunun otuzu yok, bunun kırkı yok Bunların Karûn'dan hiçbir farkı yok Bu sene kırkıncı “hacca” diyen zat “Tesettür” diyerek soyar, bu tezat |
*Turnaları Yola Saldım Bu Gece
Hayali el eder, görmez hamisi Düştüm, sığ sularda kaldım bu gece Rotasız yol alır hasret gemisi Turnaları yola saldım bu gece Bir yanın dost olur, bir yanın çalık Bir yanın dikenli, hırçın, kayalık Bir yanın oltayı bekleyen balık Ay serdin düşüme soldum bu gece Türküleri maskot ettim Eğine ******* buz tutar senin neyine Kolunu yastık et müdür beyine Hasretler hayırsız bildim bu gece Bir Anka kuşunun eşine bindim Yalçın kayalardan sahraya indim Seni bende bulmak için didindim Nefessiz nasihat aldım bu gece Mavi hasretimdir, denize bakmam Suları yakarım, sarıyı yakmam Ne derse yaparım sözünden çıkmam Hep döndüm dolaştım öldüm bu gece Bir düşersen tutan olmaz sözünü Kargayı besle ki oysun gözünü Bu karganın şeytan görsün yüzünü Bazı çizgileri sildim bu gece Anlamam bu gece nedendir gülmem Ben seni tanımam, ben seni bilmem Uzaktan el eder, yanına gelmem Sayende kurdeşen oldum bu gece Bilmez boranımı, görmez karımı Bu gece de taşa çaldım arımı Her gece huzursuz uykularımı Bir sana bir bana böldüm bu gece Kartala yolladım düşleri sensiz Sevdalara nakış işlerim sensiz Serçe parmağımı dişlerim sensiz İstanbul’a gidip geldim bu gece |
Tükürün
Rahmani kılıklı, Frenk kafalı Sürüden birini görün, tükürün Kanarya işveli, koca tafralı Eksiğin gürünü görün, tükürün İlimden nasipsiz, fenden habersiz Bugünden avare, dünden habersiz Veliden, vasiden, senden habersiz Birazcık derini görün, tükürün İnsanlıktan nasıp almamış köy bu Hala çağla kalmış olmamış şey bu Kusuruna çözüm bulmamış bey bu Ağzının kirini görün, tükürün Bunca çaba, bunca emek boşuna Gitmiyorsa kalasların hoşuna Bakın emeği ne, bakın yaşına Hakikat körünü görün, tükürün Dilinde “üzgünüm”, gönül fukara Çöreklenmiş yıllar yılı kenara Ne görmüş atama, ne bilmiş sıra Şimdiki yerini görün, tükürün Birisinin “ilmi” gözünde yara Birinin devlete gözleri kara Her iş dalavere ve her iş para Şu kanı, irini görün, tükürün Her tür üretime karşı kinlinin Gönül gözü ölü, şaşı dinlinin “Tezek yüreklinin, turp beyinlinin” Cinsini, türünü görün, tükürün |
Türk’e Atatürk Gerek
Kürşad, Atsız, Elçibbey divan kurmuş otağda Başbuğum doludizgin göründü Tanrıdağ’da Bak geliyor Kurtbala, Kürşad’ın küçük oğlu Aha Süleyman Özmen, zincirle kolu bağlı. Bir karar verilecek Pir-i Türkistan hazır Hacı Bektaş Veli’nin elinden tutmuş Hızır Çayda çıra çalacak Gençosmanoğlu gelsin Dursun Önkuzu yürü, hüzünlü kalpler gülsün Nerdesin İmamoğlu, gözlerim dolu dolu Sen gittiğinden beri, yitirdik doğru yolu. İsmail Gaspıralı, Zeki Velidi Togan Dündar Taşer, Arvasi gözlemekte an be an Azerbaycan’da Aydın. Anadolu’da Eken Galip Erdem diyor ki; “alçaktır boyun büken” Kırımdan Cemiloğlu, Balkandan Sadık Ahmet Kafkasyalı kan ağlar, Çeçenya umar medet Tekrarlasın öğüdü Osman’a Edebali! ! Çanakkale’den kalkmış geliyor Mehmet Ali Fatih gözü burçta, Bayrak Ulubatlı’da Beyazıt’ın umudu kırk birinci atlıda Sesleyin Murat Hanı Bağdat yanıyor Bağdat Kemikleri sızlıyor mezarda ağlar ecdat Türkistan’da atam var, Nahcivan’da balalar Kerkük’ü yıkan eller Allah’ından bulalar. Bütün Türk yurtlarında kan akar oluk oluk Baştaki basiretsiz, Ne nefes var ne soluk Bin bir türlü pis tezgâha muhatap Anadolu Buradan yükselir bayrak, burada turan yolu Ebussuut Efendi mahkeme kur fetva ver Basiretsiz, başları, çamaşır et ipe ger Cevdet Paşa’ya deyin bu ana tarih düşsün Nalıncının örsünde kıvama gelsin, pişsin Yavuzlaşmalı gençlik, gelinim, oğlum, kızım Yangına su dökmeyin, yangına ateş lazım. Türk’e Atatürk gerek, desin “durmayın geri” Açılsın bahtı Türk’ün “Türk önde Türk ileri” |
*Türkmenem…
Türkmenem Seni bilmem, Türk menem Vatanımda vatansız, Öliyirim Türkmenem Yaniyirim Ateş, alaz yaniyirim Arkama bakıp bakıp, Türk geliy saniyirim “Su dayandı Bent vurdım su dayandı” Telafer yangınına, Su töhtüm su da yandı Telaferim Gelmiyirsiz yok ferim Siz sızı duymasaz da Yanıyir Telaferim Ağladım, Guzum öldi ağladım Biz bize gardaşık ya! Size umut bağladım… Yerim, Yıllar var ağı yerim Vicdanınız sızlasın! ! Kimsesiz yanıyerim Öziyim Yanan özin köziyim Aleviyim, sünniyim Ben Türklüğün özüyim Gahramanlar Nerdesiz gahramanlar! ! Arhamda kimseler yok Garşımda ki ne anlar. İnana, Gan ağlıyir her ana Bir horyat söyliyim ki, Belkim gardaş inana Derde yanar! Türkmanam derde yanar Namert yüzüne vurur, Ah! Arham der de, yanar! ! |
*Üçleme
Leylâ ile Gül Muhammet üçleme Gönülleri bire salması gerek Leyla yoksa boşa kovan çeçleme Ona arı girmez, solması gerek Leylâ’dır dünyanın arşta temeli Sırat köprüsünde Leylâ demeli Mecnunun ne ise gerçek emeli Ehlî kâmilde de olması gerek Gül dalında Leylâ yazar şüphesiz İsyân eden de siz, boyun eğen siz Uzaklardan biri gelir küpesiz O Leylâ’dır gönle dolması gerek Hasan, Hüseyin’in dilinde Leylâ Ali Murtaza’nın elinde Leylâ Resulü Ekrem’in gülünde Leylâ Her nefis Leylâ’yı bulması gerek Âlemi meleküt Leylâ’dan geçer Kuşlar Leylâ diye suyunu içer Her can bu dünyadan Leylâ’ya göçer Leylâ’nın gönülde kalması gerek Muhabbet aslında hâkikat şudur Leylâ damarda kan, dudakta sudur Evrenin hayali, niyazı budur İnsanın da ibret alması gerek |
*Vefa Duygusunu Kemiren Yılan
Makam sevdalısı, devlet delisi Halinden habersiz bunağın biri! Gün görmemiş günlüklerin ölüsü Papazın yaktığı sunağın biri! Kaba-saba gelmez söyler azınca Endamı boyundan biraz uzunca Her yanı kokutur hurcu tozunca Herkesin öptüğü yanağın biri! Bir zamanlar kedi gibi kibardı Yalanırdı, iyi huyları vardı Baskın yemiş şaki gibi zıbardı Bataklık perisi sineğin biri! Gök gürlese onun yüzü gülmezdi İtaatte kusur nedir bilmezdi Eşiklerden ileriye gelmezdi Fırıldaktan ucuz döneğin biri! Düşüncesi simsarlarca çalınmış Baş denilmiş,bir odaya salınmış Tarih diye korumaya alınmış Harabeye dönmüş konağın biri! Her ağızda helva gibi dağılan Vefa duygusunu kemiren yılan El değmeden fışır fışır sağılan Tarife gerek yok ineğin biri! |
*Vefasız
Bir yürek ki buruk artık şahlanmaz Tut ki; her taraf şen, mekân yazlıktır… Deliden ders alır, veliyi anmaz Gönül ki buz tutar, yer ıssızlıktır… Semazen edalı, mahmur gözlüden Fesat düşünceli, çirkef sözlüden Hilekâr, riyakâr, ikiyüzlüden, Sürü çokluktansa makbul azlıktır… İnsana insanlık, tevazu gerek Hakka kul olunur boyun eğerek Önüne geleni iğneleyerek Sivrisinekliğin yeri sazlıktık… Vaktidir ölmeden ölün istedim Yazdım, halinize gülün istedim Bilemiyorsanız bilin istedim Ahde vefasızlık imansızlıktır! |
*Vekilden Vekâleten...
Yan yana gelemez amirle memur İkilik ipini çekiyor devlet... Mazlumun boynuna yıkılır umur Köyde kavak cili söküyor devlet... Geleceğe dair ümit veremez Artık ite bile göğüs geremez Hasta düşmüş hastaneye giremez Babık’ın boynunu büküyor devlet... Arkalayıp, kösnük bunak köpeği Mühürlemiş, demir etmiş ipeği Henüz tanımadan unu kepeği En galiz kinini döküyor devlet... Beni kargışladım, şıtandı hımbıl Her türlü makama atandı hımbıl Sanmam, dediğimden utandı hımbıl Bağa kin tohumu ekiyor devlet... Babadan görmüşse insan tok olur Sonradan görmüşse erken yok olur Gözlerime yalvardığım çok olur Vekilden vekâlet, sekiyor devlet... Vermiyorsa derde bir ümit yansın Girmiyorsa gönle, akıl uyansın Görmüyor ya mazlumları utansın Halkın boğazına çöküyor devlet... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 08:42 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.