![]() |
İmkansız
Hicbir zaman dinmeyecek yüregimizde sevdamiz eller cok görselerde ilelebet sürecek askimiz felek koymuyor gercek olamyacak sadece bir hayal olarak kalacak bulusmamiz cünkü kavusmamiz artik IMKANSIZ... Sensiz bu beden yasamyior cansiz simdi senden uzaklarda bende bir mecnunum leylasiz sensiz su derbeder gönlüm yapayalniz kader kyomuyor kavusmamiz artik IMKANSIZ... Bu hasret bu özlem caldi kapimizi zamansiz yakti kalbimizi yüregimizi acimasiz birakti gönlümüzü sevgisiz asksiz ve anladimki bitanem kader izin vermyior kavusmamiz artik IMKANSIZ... Sensiz dünyada yasiyorum isiksiz sensiz nefes almak sensiz yasamak bana manasiz sensiz hicbir anim gecmiyorki acisiz ve ne yazikki yazimizda yazmio bulusmak kavusmamiz artik IMKANSIZ... Emrah Seyfeli |
İmkansız sevdam! ! !
bir imkansız aşk uğruna yaktım kendimi bile bile benim olmayacağını bile bile yinede sevdim ilk başta plotonikdi ne güzeldi ama bana acılmasaydın bende sana duygularımı söylemeseydim keşke hep plotonik kalsaydı ben seni gizli gizli sevseydim sadece bende sevdan olsaydı sevgin benimle kalsaydı başka tanrımdan ne dileyebilirdimki ilk defa mutlu oldum ilk defa yüzüm güldü yine ama bu seferde hayallerim kısa sürdü cünkü baştan beri biliyordum sevdamın imkansız olduğunu bile bile kendi elerimle kendimi yaktım Emrah Seyfeli |
İpekten ağ
Nice yağmurlar, nice karlar yağdı Hasretin bu gönlümde bir dağdı Zaman ruhuma kederleri sağdı Sevdân içime atılmış ipekten ağdı Emrah Seyfeli |
İsyan etsem kadere sana
isyan etmem kadere sana bakmam artık sahte gözlere gücüm gelir her yıkıldığımda keşkeleri çıkarmışım lugatımdan ağlamak yok gidenlerin ardından kal gitme diye haykırmaz yüreğim sende sevmiş olsaydın yüreksizini unutmazdın sevda çiçeğini ey yar....... unutanları bende unutacağım Emrah Seyfeli |
Kaç Gece
Kaç gecedir borçlu giriyorum geceden sabaha Kumdan ekmekler yapıyorum kendime Sonra dalga sesi sürüyorum ekmeğime Olmadı Sensiz uyanmamak için bu gecede uyunmadı Gittiğinden beri ağlamadım Çünkü o gözyaşları yüreğimde durduğu sürece Senin adın aşk bende Haberin olsun! ... Bu sabah hüngür hüngür ağladım İçimde ne kadar sen varsa Bir bir uğurladım... Emrah Seyfeli |
Kara toprak
yem yeşil bağlarım,kurudu çöl oldu sevda dolu kalbim,tükendi verem oldu sana bakan gözlerim ama eski dostlar düşman oldu şakrayan şu dilim tutuldu,felç oldu çok yakınım seni sevdim el oldu alnıma yazılmış bu yazı silindi kara toprak oldu Emrah Seyfeli |
Karşıyakada
Duydumki unutmuşsun Yeni bir sevgili bulmuşsun Beni sana soranlara Tanımıyorum demişsin Duydumki geziyorsunuz Sevgilinle el ele Kızılayda,karşıyakada Beni sana soranlara Tanımıyorum demişsin Duydumki ayrılmışsın Artık dolaşmıyorsun Sevgilinle el ele kızılayda,karşıyakada Artık tanımıyormuş seni Emrah Seyfeli |
Kayıp etiklerim! ! !
Ne güzel bir dünya gözümde kaldı Dağları mucize düzü mükafat Karınca çabası aklımı aldı Ezipte geçmeden durda bir göz at Ne ocak yakarız na baca tüter Bir çok derdimiz var açlık en beter Baksan toprak ama herkese yeter Bu insan oğluna gelde sen anlat Bazen karlı bazen yeşil yamaçlar Bak nasılda mutlu kuşlar ağaçlar Fırın kapısına dayandı açlar Düzen bozuk sistem berbatmı berbat Sabrımız bitince gece uzarmış Meydanı boş bulan köpek azarmış Daha yaşanacak ne çok şey varmış Yaradanım beni yeniden yarat Emrah Bir gün boş kalır yerim Sanma ki yinede bitmez dertlerim Bir daha gelmiyor kayıp etiklerim İster unut gitsin istersen arat Emrah Seyfeli |
Korkmak mı?
günler gecmek bilmiyor sensiz. sesini duymamak,seni görmemek ama varolduğunu bilmek mutlu ediyor beni cünkü sen benim sevdamsın sen sevdiğimsin sensizlik birucurum sanki korktuğum ne biliyormusun yeniden gitmen yeniden gidersen ben o zaman ölürüm biliyormusun canım onun için korkuyorum yoksa sevmekden korksaydım seni imkansızlar arasında sevmezdim cünkü sen benim sevdamsın sevgilimsin... Emrah Seyfeli |
Kırık bir heykel parçası
Hayat o kadar koşuşma içinde ki bir dakika geçse sonraki dakika acaba arkama baksam diye soru soracak kadar bile hatırımız yok karşısında. Bu en yakınımızı üzdüğümüz zamanlar da geçerli. O’na bile insaflı davranmamıza izin vermiyoruz. Geçen her saniyesi bir daha elde edilemiyor. İpin ucunu bir bırakırsak yani hayata karşı yanlış bir davranışta bulunursak düğüm öyle bir sökülüyor ki geride ne örülmüş bir kazak ne de onlara harcamış bulunduğumuz zaman kalıyor. Hepsi teker teker uçup giderken biz onların uçuşlarını seyretmek zorunda kalıyoruz. Onların uçmalarına sebep olan da biziz ama neden bunun farkına uçurtmayı uçurttuktan sonra varıyoruz ki? İşte hayatın sorduğu en acımasızca soru bu. Her şeyin farkına onları kaybettikten sonra varıyoruz. Aslında onlara değerlerini hissettirebilseydik yani uçurumun başına geldiğimizde onlara sevdiğimizi fark ettirebilseydik onlar biz ne kadar uçurtmaya çalışsak da onlar bizi bırakmazlardı. Ellerimize yapışmış bir heykel parçası gibi. O çamur parçaları birbirlerini o kadar çok seviyorlardır ki en sonunda muhakkak bir araya gelerek mutlu olurlar. Biz her ne kadar bizim birleştirdiğimizi zannetsek de onlar aslında bir bütündür ve önünde sonunda bir araya geleceklerdir. İşin özü onlara gerektiğince malzeme koymak ve onları birbirlerine iyice ısındırmak. Ama maalesef biz o heykelin değerini onu kırmadan önce anlayamıyoruz. Kırılıyor ve annemiz bize en sevdiği süs eşyasını kırdığımız için bağırdığında fark ediyoruz. Aslında onun en sevdiğinin bu heykel olduğunu fark etmesi o anda olmuştur. Ama bunu ne siz annenize söyleyebilirsiniz ne de anneniz bunu anlar.Eşek ölür badem gözlü olur misali gib geçer o zamanlar gözünüzün önünden. Çoğu zaman yanımızda bulunan sandığın içindekileri merak etmeyiz Ya da karşımızda bulunan resmin bize ne anlatmak istediğinin farkına varmak istemeyiz. Ama gün gelir sandık açılır ve resim de bir daha dışarıya çıkmamak üzere içine girerse o zaman sandığa da resme de değer vermeye başlarız. Ama vakit geçmiştir artık. Sandığı açacak hiçbir güç yoktur. Valize atılmış ve uçak harekete geçmiştir. Biz her ne kadar pilota işaret vermeye çalışsak da artık o havadadır. Bizim de havaya gideceğimiz zamana kadar beklemek zorundadır. Emrah Seyfeli |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:36 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.