![]() |
Çölleşmiş kalbin senin
Kaybeder yolunu umudun kervanı Gözyaşı kum fırtınasında kurur yere düşmeden Sefa arayan cefa bulur yolunda senin Vefa arayan bela Kaktüslerin dikeni gönlüne batar Sana karanfiller sunma hülyasındaki bedbahtın Kanıyla boyasa da basacağın halıları sevdalın Çiğner gidersin Uykusuz *******de hüzünle nakşedilen desenleri Söz dağarcığında yer yok aşka Şiire ve umuda Bir benzeyebilsem sana Umursamamyı başarsam Dönüp durmasam hayalinle gece boyu Tek kişilik güreş gibi Her sabaha yenik başlamak o en zoru Küsemem ki sana yine de Damla damla erise de acıdan gözlerim Oflayıp kasırgalar koparsam da Vazgeçmek sözcüğünü sildim sözlüğümden Kalbinin çölünde gömdüm haritamı Ayak izlerim bile kayıp Ömrü heba etmek hüner sende İki yanı keskin kılıç şu çaresizlik Sana sevdayı öğretmek zor çok zor bu gidişle Seni untmak daha da zor |
Elin bilmediği sırları bilip
Bıkmadan önüne bakar lâleler Sevgiliye benzer sanır şairler Utanıp da boyun büker lâleler Gören zanneder ki üzgün yaslıdır Gülden nergislerden daha nazlıdır Bir bakar yardaki cevrin aslıdır Kıpkızıl sel olur akar lâleler Caka satmış lale güle söylenmiş Nergis neyse sümbül ile eğlenmiş Yari görüp yaptığından utanmış Renk renk maskeleri giyer lâleler Prenses gibi örnek alır eceyi Aydınlatmaz ama kara geceyi Son çare olarak bütün bahçeyi Bir baştan bir başa yakar lâleler En güzeli bilen dosta giderler Gül ile o yari kıyas ederler O yar gülden zaten güzeldir derler Sonunda aradan çıkar lâleler |
Siler süpürür tozlarını ömrünün
Sağanakları hayat verir Ne sisten eser kalır Ne tereddütlü kış güneşinden Her fırtına allak bullak eder dünyayı Mevsimler doğar alaboralarda Ha ilk baharıdır tabiatananın Ha son baharı Fırtınadır dört mevsim birbirine benzer Sancılı bir doğum gibi Tosunların yorucudur doğumu Bulutların ordusu çiğnerken tepeleri Nal seslerinden ürker fidanlar Korkudan kaçacak olur kaçamaz Titrer direnen kahraman yapraklar Çırpınır durur otlar kırlarda Kaldırımlarda savrulur durur Dilenci çocuklar eşliğinde boş poşetler Oflayıp puflar bozuk çalan telgraf telleri Kükreyip çıldırır rüzgarla bulut Ne denizin ne de göğün maviliğine yaraşabilir Tombul esmer ve çirkin buhar yığını Dağların omuzlarında bulur teselliyi Ağlar hıçkıra hıçkıra omzunda dağların Bahtı kendinden kara bulut Her bitiş bir başlangıç işte Savurur omuzdaki saçlarını hırçın lodos Bahar yüzlü umursamaz sevgililerin Nasıl bulutlanmasın gözleri aşıkların |
Her hıçkırık bir slogandır her çığlık bir isyan
Mutlaka olacak bu zulmü duyan Ak kağıt üstünde pankart şiirler anlatır halimi Her söz parçalanmış ciğerin dilimi Kanlı gözyaşımı kadehe doldursam mı ne Molotof edip parçalasam taşlaşmış kalbine Köpeklerini salsan üstüme korkmam ne ki Ellerin havlaması ürkütecek mi beni peki En çok iki halka gözbebeğin Kelepçesi olur kanını döker bileğin Protestonun daha başında kaşların çevik felaket Bir kalkan sessizliğin kalkülün kasket Hiçbir söz değmiyor değemiyor sessizliğine Sanadır isyanım zulmüne sensizliğine Azıcık velvelede ne ürkek şu kirpiklerin Mücevher taşan gözlerinde kapanıyor kepenklerin Bu dönek dünya bassın fermana mührünü Bu yarınki kavgamın daha bugünü Zaman karşı bana dünya karşı sen karşısın Nasıl zavallı kalbim kadere karşı çıksın Diye düşün sen bakalım daha Her çırpınışında bat o günaha Bilmezsin sen bilemezsin umut zulmü nasıl boğar Gün doğmadan hele neler doğar İfademi al o halde isyan ettim evet Senin gibi zalim feleğe bu sözlerimi ilet Gözler yaşla da dolsa kan içinde olsa da bilek Bir yumruk kadar kavgaya cesur girecek yürek |
Kul kölelik arzularsa sahibin günahı ne
Hasta ölmek istiyorsa tabibin günahı ne Dağ eritsin doğru sözler Ferhat'a gerek kalmasın Şirin yar sağırsa şayet o hatibin günahı ne Millet isyan eder bana gafil miyim sahi dostlar Gönül sever kalem yazar ya katibin günahı ne Kırk yıl kalsa kalıpta eğriyim demez kalkıp da Takılmşsa dost peşine şu rakibin günahı ne Hüzne razıyım neyse yare ağlamam yasakmış Ali Yahya denilen şu garibin günahı ne |
Ben sadece bir şiirim
Ak kağıda yazılmış Bir aşığın sözleriyim Ulu orta saçılmış Duygusuna tercümanım Beni yazan bahtsızın Sayfasına konacağım Ela gözlü bir kalpsizin Beni yazan bana benzer Dağınık ve zor anlaşılır Karanlıklardan bezer Ne dağ ne tepe aşılır Ey yazılmamı sağlayan Aşk celladı güzel kız Hala aşık beni yazan Sen ne kadar kızarsan kız |
Ne kadar üzgünsün diyorlar bana
Ne var bu kadar üzülecek Hem senin diyorlar yani Neyin var ki İşte benim bütün sorunum da bu Diyorum onlara Benim neyim var ki |
Hayır vazgeçmedim olur mu öyle şey...
Beklemek vaktidir biraz zaman geçsin Yoruldum yıprandım hırpalandım daha neler Elimden gelen tek şey beklemek artık Onu da becerememekten şikayetçiyim epey Bekliyorum işte aşka hayat hakkı tanımanı Adamdan saymanı aşkı ve ondan bahsedenleri Zor olur her sağlıklı doğum biliyor musun Geciktikçe şafak gizemli fetheder sabahı En koyu karanlığa direnebilmek zor olanı Bir sabah vakti bir kuş cıvıltısına ya da bir bak aya Seni uyandırır diye umuyorum hep Bir kız çoçuğunun yanağındaki gözyaşı İp gibi sarkar ışıltılı ela gözlerinden İpin ucu götürür seni sevginin yamacına inen patikaya Sakın boş vermemi isteme sessizliğin yetiyor Şaşırır kalır ilerdeki halini görse insan Aynı rengi kalmaz göğün bilirsin Ağlamaklı benim gibi bazen bazen de umut mavisi Benim gibi çaresizlere hayat katıyor Ara veriyorum topraktaki tohum için ben Başka çıkar yol yok sana kavuşma çabasında Vazgeçmem gerektiği düşüncesinden vazgeç Kaç türlü çiçek varsa o kadar umudum var benim Sevgiye hangi renkte kefeni uygun görürsen gör sen! |
Gel şahin bakışlı aslan Muradım
Sayamıyom kaç yıl oldu gel n'olur Eller ihya oldu gitti gideli Ne hal ne gücüm kaldı gel n'olur Çok az kaldı dedin bir kaç yıl önce Hava hoş senin için hep kolay sence Düzelir ya her şey sen dönünce Betim benzim soldu gel n'olur Gomşularlan küsüm gonuşmuyorum Güya seni artık beklemiyorum Orda evlnemişsen diye laf duyuyorum Dedikodu başın aldı gel n'olur Liseye gidecek bu sene Hülya Genç kız istediler akraba güya Vermiyom dedim yıkılsa dünya Artık gücüm azaldı gel n'olur Kızın Aslı bu yıl beşe gidecek Ablası dersine yardım edecek Sen de gelsen bütün derdi bitecek İhmalini artık bildi gel n'olur Oğlun Ali görsen her zaman asi Bir de inatçı ki sanki babası Kapansın da babasızlık yarası Sevinci de yarım kaldı gel n'olur Elif'in saçları var ya çok uzun Tararken içimi kaplıyor hüzün Beni boşver aklına gelmez mi kızın Yüreğim de burkuldu gel n'olur Gelmedin ya rahmetli olunca baban Derdine dert kattı biçare anan Göz kulak oluyom ona da inan Benden de çok üzüldü gel n'olur İnek çift doğurdu danayı sattık Bu yılki erzağı ambara attık Yokluğunda aş yerine hasreti tattık Ekmek boğazımda kaldı gel n'olur Muhtar seçimlerde yine seçildi Sofralar dizildi rakı içildi Sohbetlerde sende de söz edildi Kadehlerle gözüm doldu gel n'olur Köyünü bir gör bahar da geldi Dağlarda menekşe sümbüller doldu Yağmularla çoştu yeşil çoğaldı Arılar çiçeği buldu gel n'olur Gel nolur can tenimden çıkmadan Gözlerimin yaşı daha akmadan Yıkılası Alaman bizi yıkmadan Karın gayrı saçın yoldu gel n'olur |
Ne kadar güzelsin
Gözlerin dört mevsim bahar Bereket yağdıran şişkin pembe yanaklar Ne kadar güzelsin Kuytuluklardan gelen cıvıltın Renk veriyor gözlerinin ormanına Yusyuvarlak çiğe yansıyor Işıltılı gözlerin Keşke bilsen ne kadar güzelsin Ne kadar güzelsin ya bir bilsen Eteklerinde akan nehre eğilen söğüt kadar narinsin Yazabilsem şiirini keşke Renkli çiçekten ibaret destesin İlham olursun şarkılara umut dolu Söylenebilecek en güzel bestesin Ne kadar güzelsin Devasın Lokma'nın aradığı çaresin Karanlıklar maviye boyun büker Çünkü güneş cılız bir kıvıcım kalır bakışında Mehtap her akşam sendeler benimle kıyıda Yıldızlar yüreğimden telaşlı Ayaklarımı yerden keser saçlarını uçuran rüzgar Bir bilsen keşke Bir bilsen Ne kadar güzelsin |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 03:03 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.