![]() |
Yuvarlak masa
boş bir vazo iki kirli bardak tarihi geçmiş otobüs bileti makas çakmak ve sigara paketi Tahta koltukta düşünce bulutu sönmek üzere olan sigarayla dumanlanan ben Her gece aynı şarkı 'Kaçmayı hayal etmiş miydin? Kaçmayı hiç hayal etmedin mi? ' Her gece aynı şarkı çalıyor çalınan yüreğimde İnanmıyordum gideceğine aynı yatakta aynı rüyayı görürken bilmiyordum yalnız uyumanın ve sensiz uyanmanın acı doğurduğunu İstanbul ve Cenevre bir saat arayla sevişirken Yuvarlak masa Dirseklerim çürüyor kaderin eşitsizliği uzaktan kumandasız pet şişede su cayır cayır ciğerim yanıyor Her gece aynı şarkı 'Sevmeyi hayal etmiş miydin? Sevmeyi hiç hayal etmedin mi? ' Her gece aynı şarkı kanıyor vurulan yüreğimde |
Uykusuz kaldım
hırpalandım kör dövüştürdüm yaralandım yandım kıskandım dışlandım saklandım yakalandım Hepsi senin için (H) için için çukur kazdım gömeceksin |
Suskun hüzün
ayrılık ertesinde sele kapılmış gözyaşlarıyla ıslanan ve ısınan soğuk yüzün acın yemininde saklı yaran kanıyor kan kardeşin parmağında taşıdığın o en acele sözün en uzağa en sessize en yalnıza kanatlanmak yaranı sarmak aydınlanmak ne zor! ne zor kurtulmak suskun hüzün ve ona inat hiç susmuyor üçüncü gözün aşk vicdana yabancı ve yürek can verirken bile aşka aşık en yakına en sıcağa en kalabalığa karışmak alev alev yanmak harmanlanmak ne güzel! ne güzel yaşamak |
Eskiden müstakil evlerin
arka bahçelerinde aşık olurdum ben Ağaçlar arasında saklambaçtan bozma öpüşmelerim dokunmatik körebelerim uzak yankılarla uzay boşluğunda yol alıyor Artık betonarmenin resmi izni olmadan aşık bile olunmuyor Kapı zillerine kazınıyor unutulan ninnilerim İstemiyorum böyle büyümeyi Geri alın horoz şekerimi. |
Davullar çalınıyor uzaklarda
bir köy düğünü besliyor çorak toprakları bir çocuk ağlıyor şefkatten yoksun yüzü topraktan yorgun Yaşı gece gözleri eşkiya ateşinde bakışları kaçırır köy ışıklarını bakışları ustura keskinliğinde Davullar dağlara karışıyor dağlar sessiz düğün dağılıyor halaylar suskun bir dün alıyor geceyi ki hasret desem değil sevda desem değil Gece keskin bakışlarıyla o toprağın çocuğunun gözlerinde Gece ayın toprakla öpüştüğü yerde Gece içimde |
Tutulduğum
Açıldığım Bir dağ eteğiydi bedenin en güzel kokularını biriktirirdi özünde çiçeklerin ve bir kuşun kanatlanmasında yeryüzüne bakışında dilediği yere konuşunda Ben vardım Kilitlendiğim Çözüldüğüm Bir kelepçeydi gözlerin soğuk hissinde metalin sıcak tenin yakardı sokakları ve bir gülün soluşunda toprağa boyun eğişinde yeniden doğuşunda Sen vardın |
Nefesinin tutsağı olup
nefessiz kalacağım biliyorum Gününü yaşayanların içinde 'Chardonnay' tadındadır gece İlk tutkulu öpücüğün ulaştığı boyutta boyutsuz kalacağız biliyorum Sen ve Ben Tazeleyen Sonları düşünmeyen iki tutkun gezginiz bir gün yollara tutunup dönmek istemeyeceğiz biliyorsun |
Cesedi sabah rüzgarıyla
evinin bahçesindeki salıncağın demirlerinde sallandığında kimse bilemedi annesinin mezarından taşıdığını ayakkabılarındaki toprağı. |
Gözlerinin içinde
öyle ışıyor ki gözlerim gözlerimin içinden geçen yedi renk ışığı özlemedim Yürek temizlemiyorum artık seninle bıraktım gündelikçiliği seninle bıraktım deneme yanılma yöntemiyle uçuca tutturulan telkin günlerini İlk kez dönerken sevildim Heyecanım heyecanımsın mutluluktan yıkılıyorum heyelan olmalısın heyelanımsın Gözlerimin içinden öyle geçiyor ki gözlerin kalbimdeki delikleri aç (öp) aç (sev) aç (kal) seninim. |
Yalnız
aşk senin ellerinde meleğim ayrılık benim incinmeyelim |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 11:32 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.