![]() |
'YAZ KIZIM! ' dedi hâkim.
Parmakları uçuştu kelebekler misali. Üç beş de hata yaptı, dert etmedi kendine Anlaşılırdı nasılsa '....KANUNUNUN.....NCU BENDİNE...' Aklı başka yerdeydi. (Akşama yemeğe misafir gelecekti Kocasının ailesinden on beş kişi Zordu işi.) '....GÖZ ÖNÜNDE TUTULARAK... (Geceden yapmıştı yemekleri; tavuktu, börekti. Keşke tülleri de yıkasaydım diye düşündü Ne de olsa gelindi, ağızlara lâf gerekti. İşi zordu...) Tam o sırada hâkim sanığa sordu: ' EKLEYECEĞİN BİR ŞEY VAR MI? ' 'Yok' dedi sanık melûl, mahzun, Özgürlüğüydü elinden giden ve aniden en masum pozunu takındı (Evlenme yıldönümleri de yakındı Yüzük, küpeden vaz geçmişti de Bulaşık makinası istiyordu.) 'YAZ KIZIM! ' dedi hâkim. yine .......' ON YEDİ YIL AĞIR HAPSİNE... Sanığın gözü karardı, Maktulün ablası arkalardan bir Oh! çekti; Hırsla mantosunu giydi, Yetmezdi ama yine hiç yoktan iyiydi. 'Ve...LİRA AĞIR PARA CEZASINA ÇARPTIRILMASINA TEMYİZ YOLU AÇIK OLMAK ÜZERE (Yeni aldığı yolluğu sermeliydi akşama yere) KARAR VERİLDİ.' ... Jandarmalar sanığın kolunu, abla mezarlığın yolunu tuttu. Bir sonraki duruşmaya geçildi Onun için önemli değildi suç ne, suçlu kim. Yeniden 'YAZ KIZIM! ' diye seslendi hâkim. (30.Ocak.2001) |
Hani bazen başında kavak yelleri eser de
Sığamazsın eve, barka Hele bir de sevda varsa serde, Samanlık seyran olur, Yeter sanırsın bir lokma, bir hırka. Bir süre zorluklara direnirsin Hayat hırpalar, toplum örseler Yapmasalar dersin, Gözümdeki pırıltıyı görseler Hayatı sen de bir gün öğrenirsin. (Kapılar kitabından) |
Denize karşı şöyle,
Bir akşam üstü, Cam bardakta Demli bir çay. Sorduğun kabahat. |
Ayakları ıslak, yüzlerinde acı,
Saçak altlarına üşüşmüş Bir sürü sığınmacı. Yağmur, dolu yağarken Fütursuzca yürüyenleri izliyorlar. Onlarla alay ederek, Hayranlıklarını gizliyorlar. İtiş- kakış geçiyor zaman, Anıları bir an olsun Vermiyor aman. Hepsinin aklı, Kişi başına düşen Hayal kırıklığına odaklı. Bıkmış aslında saçaklar, Lâkin bunu bilmiyor kaçaklar. Sızı içinde her yerleri Dolu çoktan dinmiş, Güneş açmış, Yok haberleri. Her biri olmuş Korkularının uşağı Oysa, gökyüzünü süslüyor, Muhteşem gökkuşağı. (10.Haziran.2004) |
Babası bir gün “ Hazırlanın akşama kıza görücüler gelecek” dedi
Sonra ekledi: “Zamanı geçiyor, kız da epey bekledi”. Oralarda kadın erkeğin malıydı Bu kısmet, geçen gün falında çıkan yakışıklı çocuk olmalıydı. Ortalığı sildi, süpürdü Örtüleri dürdü, Yanağına hafifçe allık sürdü. Gel gelelim adam ağır başlıydı, Ve epey de yaşlıydı. Kahveye şekeri az attı, Sonra odasına gitti, yattı. Kaç kere yaşayacaktı bunu, kaç kere? İnşaallah bir dahaki sefere. Hayal kurmaya başlayınca biraz acısı dindi Hoşuna gidecek biri bir gün… Üç gün üç gece düğün. Babasının gürleyen sesiyle gökten yere indi Olmuştu bu iş, adam zengindi. İki ay sonra evlendi, Gelinlik ona çok yakıştı, Adamın başka köyde karısı varmış dendi. Üşüyordu, mevsim kıştı, Mutsuz insanlar arasına O da sessizce karıştı. (Kapılar kitabından) |
Ne ilkbahar bu, ne de yaz
Güz aldatmacası boşuna Aldanma güneşli oluşuna Ortada kış ayaz, beyaz. |
Kim o?
Kim var kapıda? Yitik hayallerim mi gelmiş? Sanmam... Evi bulamazlar ki onlar! Ey köşe bucak kaçtığım karamsar! Konuşsak mı ne! Elimdeki anahtarın açacağı kapı Yapılmadı mı daha? Şu kapalı hava iki beden dar yüreğime Göğüs kafesim çatladı, çatlayacak. Radyodaki kadın Mahvediyor güzelim segâh şarkıyı, Ocaktaki süt taşıyor, Umurumda bile değil... Sen kapıdaki! Hâlâ orada mısın? 1.Haziran.2004 |
Bir araya geldi mi babasıyla dayısı,
Mutlaka bir kopya konusu açılırdı. Kim bilir kaç taneydi ilginç olayların sayısı, Marifetler bir bir ortaya saçılırdı. “Ne kopyalar çekerdik sınavlarda Cem ile “Yakalayamadı bizi, fizikçi Kasap Âdem bile. Ötekiler durmadan ineklerdi, Olurdu her biri o gece uykusundan, Bizim ekip sabahı telâşsız beklerdi, Kopya verirlerdi bize dayak korkusundan. Enayiler çalişır, Biz de yazardık oh! Hışır, hışır”. ... Babası akşamları geç gelirdi, O akşam içeri çok neşeli girdi. “Hanım! ”dedi. “ Al kızart şu balığı Çocuklari erken yatır, dağıt kalabalığı Başbaşa kalalım, Sohbete dalalım. Sonunda ihaleyi aldik Öbür şirketler elendi, yalnız biz kaldık. Değdi doğrusu verdiğimiz rüşvete Biliyor musun? Yine zam gelmiş ete”. Bir bardak birayı bir nefeste devirdi Telefona gitti, bir numara çevirdi: “Alo Necati! Diyorum ki, şu bizim baldızı Hani canım, şu geçenlerde bizde gördüğün kızı Yaş sınırını kaldırtsan da Sizin şirkete aldırtsan. Gerçi sınav varmış ama malum formalite, Ne bilgi aranıyor, ne kalite. Tanıdığı olan giriyor, İşini beceriyor”. Telefonu kapattı, Bir kahkaha attı “Necati, aferin sana! Böyle arkadaş lazım insana” Çocuk odasına koştu Babası bu akşam pek neşeli, çok hoştu Öğretmenin gönderdiği sarı zarfı sırıtarak ona verdi. Merak ediyordu, acaba neydi öğretmenin derdi? “Lûtfen biraz olsun ilgilenin” diyordu “Oğlunuz beni çok yordu. Kopya, yalan, dolan, ne ararsanız. Siz bunu başka okula verin bana sorarsaniz”.. Kadıncağıza artık yetmişti Dün de elinden zorla harçlığını aldığı Bir kızın velisi şikâyet etmişti Mektubu okuyunca babanın keyfi fena halde kaçtı Bir bira daha açtı. Hatta iki Dedi ki: “Bu oğlan bir felaket! Büyüyüp adam olacak da Fayda görecek memleket! ”. İyice sinirlendi Böyle bir adam değildi kendi. Biraz daha söylendi: “Allah, Allah! Bu çocuk sahtekârlığı kimden öğrendi? ” (Kapılar kitabından) |
Bir millet ki, geçmişini elinin tersiyle iter
Haram olur ona, akıtılan onca kan, Dökülen onca ter; Günden güne azalır, biter. Yıkmak için onu artık, Üflemek yeter. Sen! Arkandaki koca ormanı ateşe verdin Bir gün bakacaksın ardında çöl, Önünde umman… Aklını kullanmadın, buydu derdin. Bugün sana tuzaklar kuran Yarın basmayacak seni bağrına, İlaç olmayacak kalp ağrına. Sesi sesine, sözü sözüne uymayacak Pişman olacaksın, feryat edeceksin Söz açacaksın tarihten, vatandan Yardım isteyeceksin atandan Ama artık seni kimse duymayacak. (18.Mart.2004) |
Tam ortasında durdu.
Bir sigara yaktı, Söylenerek aşağıya baktı: “ Bu nehir de bu bahar amma kudurdu! ” Ayırıyordu iki kardeş yurdu. “Allah razı olsun ” dedi; “iyi ki o iyi insanlar bu köprüleri kurdu; Yoksa halimiz nice olurdu? ” (Kapılar kitabından) |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:38 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.