![]() |
Uçsuz bucaksız
demirlendiğin bulutlardan sonsuz sonuçsuz hatırlandığın anlardan sessiz sedasız vedalaştığın zamandan bugüne asırlar mı geçti yoksa akıllar mı? Döndüğün kürkçü dükkanından ayrılamadın mı bir daha Muson yağmurunda denizlerde tutuklanmadın mı? Sen kimlerden aldım bulut rengi tenini Nereden geliyor bu eşsiz çiçek kokun Beni benden çıkartmaya çalışıyorsun biliyorum Ama sessiz sedasız vedalaştığın zamandan bugüne açılan bir çift göz parıldıyor sessiz sedasız. Kar beyaz dağlardan soğuk derin saygısız bir intikam var aklımda bekliyorum. 04.12.2000 Erzincan |
Beyaz
isimsiz bir rica garip aslında resmedilmesi ikincil pürtelaşların hicvedilmesi o dar ağaca okyanus rahat ve huzurlu akşamcılara nara ver elini gece ver elini anakara Gözler yalan söyledi bilinmez belki ilk kez ruhu bedenden ayırdı görülmemiş iltica isimsiz ve beyaz giysisiyle ufukta koyboldu o tövbekar rica |
İstanbul
şimdi yalnız benim gibi üstümden bulutlar geçiyor unutuluyorum kız kulesi aynadaki aksim Hero da söndürdü son feneri bak Ah Leandros! nerede efsanelerim? İstanbul şimdi soğuk benim gibi rayları buz tutmuş kara trenlerin donuyor uzun yol *******im sana dair ne varsa İstanbul'da başlangıcı senin sonu benim. |
Uyku büyüsünü ekliyor şiirlerime
ben sana aşkımı asıyorum duvarlara karşılıksız çıkıyor polis yakalıyor aşkın ideolojisini sorguluyor falakalar aşktan dönülmez Ufuk çizgisi söyleniyor toparlanıyor gökkubbe uyku ağırlaşıyor Sen en komünist şiirisin kapitalist dünyamın yüreğim bildiriler hazırlıyor yasaklı çıkıyor polis yakalıyor yüreğimin asıldığı yer'in ideolojisini sorguluyor filistin askıları iki kanatımız var yükselirken asılmışız ayrı bırakılmışız aşktan dönülmez artık kapanmış kapılarımız şimdi bir de acı var. |
Saçların gecedir
bir İzmir gecesidir her salınışın Deniz Karşıyaka'da iskeleyi okşarken ellerimiz birleşir Sıcaklığımızdan yanar koca şehir Dudakların titrer Gözlerin kısılır her gece ayrılırken beni sevdiğini anlarım gözbebeklerinden ve sana kendimi adamak için engelsiz kalırım her engel senin ellerinde parçalanır birer birer Benden kopman Munzur'un zirvesinde yapayalnız kalmak senden kopmam bir daha hiç sevememem demek Bu yüzdendir korkum, endişem Bu yüzdendir her yalnızlıkta senden aşk dilenmem Yokluğundan beri damarlarımda gezer acı yokluğun yeni bir yüzyılın başlangıcı acı yüzyılı hüzün mevsimi Anlamı değişiyor yaşamın bak Anlamı senmişsin meğer anlaşılmaz dünlerimin Seni bulunca anladığım seni tadınca anladığım Mutluluğun tarifi senmişsin meğer Sonsuz mutluluğumun. 13.11.2000 Erzincan |
İzini sürdüm
fransızca aradım ellerini yokluğun paris metrosunda kaybolmuş bir çocuğun gözbebeklerinde sönen ışık gibi izini sürdüm aradım kaçak ellerini yüzümü görsen delirirdin fransız hapishanelerinde benimle paylaşırdın deliliğini |
Erik ağacına ilk çıktığımda
çocuk lisanıyla eriğe daldığımda benim olmayanı tatmıştım hırsız yüreğimin şanıyla hırsızlar kol geziyor yüreğim o erik ağacı kadar korumasız ve esir arka bahçelere dallarım kırılıyor imkansız ah imkansız dayanmıyor köklerim yalnız *******e erik ağacına ilk çıktığımda benim olmayanı tatmıştım o günden beri iç içe geçmiş halkalar taşıdım aradım tırmandım düştüm yaralandım benim olan köklerime güç dallarıma sürgün olan hiçbir yürek tatmadım |
Kan akıyor
nihayet ve esir gül güneşin üzerinde lanet gidersem üzülecekmiş limanlar kalırsam esaret dönecek mi isimsiz kapılara özgürlük denen o eşsiz nimet ay şekilleniyor kanım ılık ve mavi (deniz, ay ve gece mi sebep?) vurulan kim söyle emrimde suskun ve soğuk doğan güneş var olan kim taş yüreğimden kan akıyor nihayet |
Bir savaştı yaşanan
yasak arzuların çatışması kuralları delicesine bir gençlikle reddeden çingene ruhların dünyası boğazında ihtiyar güçlerin kirli parmaklarını hissetmeye alışmıştı. Biz bu oyunda iki piyonduk sadece Ben ruhumun uşağı Sen kirli parmakların oyuncağı Ve bizi karşı karşıya getiren her piyon atağında yükseliyordu kara şahın kirli kahkahaları Bir savaştı yaşanan hakların iyi ve kötü arasındaki dansı ve her seferinde tetikteki gözlerin parmaklara hükmedişiyle kaybolan masumiyet her seferinde boş odalara açılan kapılardan geçen ruhların rüyalara uğrayışı paranoya yıpranan bedenler çılgınlık İntihar Karışıyor kanın gölgesine Perde arkasında yükselen kahkahalar. |
Rüzgarla gelen sendin
kapıyı çaldın küçük ellerinle yavaş yavaş Hemen içeriye aldım seni Üşümüştün susamıştın yüzünde sonsuz gizemler taşıyordun soğuktan titreyen dudakların açılıp kapandıkça içim gidiyordu Gözümün önünde hıçkıra hıçkıra ağladın Damlalar ellerimdeydi dudakların dudaklarımda Anlamıştım seni Aynadaki aksim gibiydin Gerçek sevgiye, aynada göreceğin mutlu yüze muhtaçtın Rüzgarla gelen sendin Gökyüzü masmaviydi Bilinmeyen özleminin rüzgarları uçurmuştu bacaklarını kapıma dek Seni saracak bir vücut üstünde ağlayabileceğin bir omuz gerçek bir sevgiliydi özlemin Bu yüzden üşüyordun Sana sımsıkı sarıldım Daha sıkı Tüm vücudunu hissettiğim an bıraktım seni gecenin karanlığında sonsuzluğa yuvarlandık Sen ve ben yapayalnız herkesle Gökyüzünde iki ay vardı bizim için on yıldız tören vardı bulutlarda Açıldı tüm kapılar Kapılar dalgakıran, rüzgarkesen Kapılar ardında sen, ben Sen ve ben Aşk ve gece Ben ve sen Sevişmeler rüzgarkesen 10.05.1997 |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 01:25 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.