![]() |
Hüzzam Tadında
hüznümün doruğa ulaştığı yalnızlık duygularımın depreştiği ve dilimin lanet kustuğu günün daha ışıma noktasındayım şehrin ışıkları var uzaklarda her kıpraşan ışık huzmesinde bir ritim var hüzzam tadında aydınlanmasın diye gecem gözlerimi kapatıyorum nafile.. güneş sokak lambaları ile anlaşmada biri yumuyor gözlerini diğeri uyuyor ona ve o lanetli şehrime gün doğuyor sıyrılıp kara gecenin içinden yeni den kutsuyor sanki yeni doğan sabicesine hüzün bulutları sarıyor etrafını sonra sıyrılıp kurtuluyor kuşatmayı yaracasına inat mı bu.. hayır diyor kalbim düşün! eğer ki.. hüznün yaşatsaydı geceyi ya da lanetin ile yıksaydın şehri yaşanır mıydı hayat tekrar hüzzam tadın da...? Ali Gençay |
I/ Ölüm
Düş ol,düş *******e,divitim yetmez hecelere Dinle ölümü, dinle benden,çare yok ki ecele Ruhun azat artık bedenden,uzanacaksın teneşire Onlarca çehre son elveda,helal olsun.. helal et sen de Tabut,tahta at dedikleri, su misali akar ellerde Ağır aksak, dua,ilahilerle gideceksin makbere Bilirsin bu yolu, istesen de değmez ayakların yere Uzayacak yolun,insanlar koşar adım gitmek istese de Kadınların çığlıkları gelir,çocuklarda merak içinde Ahranlar eyvah diyecekler, şimdi sıra,keşik bizde Yarım bıraktıklarınla, heveslerinle,gideceksin ölüme Şimdi düşün bunları,uyan uykudan kan ter içinde Yaşam bir deniz, derinden daha derince Yaşa hayatını,bir kez olsun yüreğince Ali Gençay |
I/Diyemiyorum
Çıkıyor ansız karşıma Çıplak kelimelerim gizleniyorum Zorluyorum parmaklarımı Yazılacak çok biliyorum Düşen bir kaç kelime Hepsi aşk! Ötesi yok Tek hamle kalemden kağıda Beyazda siyah uzun çizik Başlangıcı da aşk! Sonu da yok biliyorum Gizleniyorum harfler arasına Nasılsın diyor Adettendir ya,iyiyim diyorum Noktalar koyup susuyorum Uzun,uzun dalıyorum Soluk alıp yeniden yazıyorum Yine çok mu içiyorsun sigarayı Senin kadar diyor Kızacağım az iç diye Kızamıyorum Gülüyorum Uzun zaman oldu Özledim,diyemiyorum Neler yapıyorsun diyor Zor bir soru tek bir cevap Halen yazıyorum özledim diyemiyorum Aşk bu neye sığar bilmiyorum Sevdin mi diyor Çok diyorum Anlıyor Mutlu musun onla diyor Çok diyorum Yine özledim diyemiyorum Dalıyor gözleri görüyorum Ağlıyor hissediyorum Islanıyor kelimeleri Ben siliyorum Ya sen diyorum Sevdin mi Parmaklarını dudağına değdir diyor Ürperiyorum Sızlıyor dudaklarım dokunamıyorum İşte o kadar sevdim diyor Kahretsin yine özledim diyemiyorum İnkar edemiyorum Siyah çiziğin halen neresindeyim bilmiyorum Duymayacak biliyorum Dokunup kelimelerine öpüyorum Dudaklarım kanıyor Seni çok özledim diyor Yağmur olup yağıyor Rüzgar olup esiyor Alev olup yanıyorum Lanet olsun Yine ben özledim diyemiyorum Ali Gençay |
I/Düşler
düşler bıraktım geçtiğim yollara sonra dönüp topladım korkmuştum Hani! ! kaybolmak var ya attığım adımları sayısı aklımda ama sayamadım düşmelerimi onlar da geçilmişti elbet zabıta I- daracık sokak,kırık cumba hüzzam çalıyordu kırık telli utla öyle hoştu ki sesi sessizlik ölüyordu, yüreğimde canlanan umutla ayaklarım yürümekte,başım yukarda bozuldu sessizlik yuvarlananla merak sardı yüreğini uzundu.uzandı cumbadan saçları gözlerinde derya evet! ! hatırlıyorum,unutmadım korkmuştu çocukça günler sonra rastladım üzerine sevdalar kazınmış bankta denizi izliyordu değmedim yalnızlığına uzun,uzun izledik o denizi,ben gözlerini martılar eşlik ediyordu zamana uzandı eli yana dayandı kalktı asasına kalkışıyla! ! martılar çığlık atı,deniz kabardı içim yandı,anladım karanlık vardı gözlerinde kapkara kahroldu yüreğim sızdı yaşlar gözlerimden damla,damla bir an durdu baktı bana sakladım göz yaşlarımı tek bir söz dudaklarında sakın gözlerime geceymiş gibi bakma! ! uyandım düşümden uyandım kahırla Ali Gençay |
I/İsyan
sabahın köründeyim yar! yine senin derdindeyim kulağımı tırmalıyor sessizlik vuruyorum topuklarımı eziyorum tabanımla korkularımı uzaktan gelen incecik ışık dudaklarımın arasına sıkıştırdığım ıslık avutmuyor yalnızlığımı sabahın köründeyim yar! yine senin derdindeyim usanmışlığın üç,beş nöbetlerindeyim nefesimi donduruyor ayaz nemden kırç tuttu tüfeğim zemherindeyim birazdan bir sigara yakıp çıkarıp postalları geceyi devredeceğim vukuat yok! ! kayda geçirilmeyeceğim sabahın köründeyim yar! yine senin derdindeyim kısımdan aşırdığım saman kağıda yazıyorum seni yarı açık göz kapaklarım sızlıyor ellerim özlemin şiddetinden ha bire ucunu kırıyorum kalemin her cümlede tıkanıyor,üşüyorum sigaram,tütünüm de bitti sabahın köründeyim yar! yine senin derdindeyim yıkıldı benliğim terk ettim sevda kulelerini terk etmedi sevdan beni bitti nöbetim tükendi sigaram yazmıyor kalemim bir ses ver bana,bir ışık korkuyorum! vurup geceyi alnının çatından öldüreceğim kayda geçirileceğim Ali Gençay |
I/Renklerin Senfonisi
Bulut kaplamış hüzün dağını Griye çalıyor bulutlar Beyaz fırçandan tepeme akar Kar mı getirecek ne! Hoyratça vurma fırçayı Her yanımı fırtına sarar Donar kalırım tuvalinde Ne renk yapraklarının rengi Neye boyayacaksın çiçeğini Karanfili severim kırmızı olsun Çisede düşür üzerine mağrur olsun Dallar anımsatmalı incecik belini Kökleri yüreğime girmeli Aşkı çiz,beyaza siyahla İstersen öylesine karala Bulurum kendimi alaca karanlıklarda Gölgeler düşür üzerime Yüzümde belli belirsiz gülümseme Ağlasam da görmemelisin Akmamalı boya bilinmemeli Kızıl,saçların Tenin toprak Dudakların uçuk pembe Gözlerin,bilmiyorum Halen merak bende okşarsam seni acele eder de Parmaklarıma bulaşır hasretin Öperim de Gizleyemem dudaklarımda uçuk pembeyi Özlemi çiz,mavi olsun Okyanuslar gibi derin,sonsuz olsun Yakınlığında,açık mavi sığlığın olsun Uzaklığında,ufuk denizle buluşsun Kapıma geldiğinde Derinlerden martı çığlıkları duyulsun Ali Gençay |
I/Resim
Göze batıyor duvarda üç beş delik sevda zamanından kalma bir kaç resim bir kaç çerçevelik biri daha asılmadan düşmüş diğeri pencereden esen yele yenik düşmüş hani! duvarda göze çarpan koca bir parçayı alıp koparan işte o resim! işte o delik! anlatılmaz,değil bir kaç mısra bir kaç kelimelik uzun,uzun da bakılmıştır üstelik ne bir sigara yakımı ne de bir kadeh bir yudum,bir içimlik asamam! asmayın! duvara resimleri acı verir her bakışımda delinir yüreğim her çivide kanatır bağrım her delik Ali Gençay |
I/Sesleniş
Yürüyorum Bilmiyorum nereye gideceğim Susuyorum Oysa ne kadar çok diyeceğim Korkuyorum Karanlıklar sizi vurup devireceğim Özlüyorum Göz yaşlarım sizi dizmeyeceğim Diyemiyorum Bir daha da asla! ,diyemeyeceğim Biliyorum Yine de Ve yine Yazıyorum Heceler bitse de bitiremeyeceğim I- Yürüyorum adımları saymadan Nice mevsimler geçti usanmadan Hazanı bu ömrümün,son yıllar Kızıl saçlım,sevgilim,sonbahar Ellerimi ovuşturuyorum,çok soğuk Buz kesip donuyor senli her soluk Titreyen dudaklarımda ince,derin sızı Yalnızlık acı da,daha acısı avutulmazı II- Susuyorum,tıkanır gırtlağıma dizili kelimeler Cazgırlar çığrışır,devrilir yere yağlı bedenler Dilenciler seni dilenir,kent devrilir caddelere Buzdan beton kuleler,duvarlar yıkılır üzerime Kokuna hasret kaldığım yarim,karanfilim Sessizliğimle dinler misin? çok diyeceğim Ali Gençay |
I/Sevgili
Gölgeler uzadı gün tependen gitmeli Nefesin tıkandı yüreğin dar bildin mi İstemelerin kıvranışları sardı bedenini Titriyorum yangın ol bana ey sevgili Kadın açtı sinesini kar beyazdı nicesi Er burdu bıyıklarını gözlerinde incisi Gece bu kara örtü neleri gizlemedi ki Göremiyorum ışık ol bana ey sevgili Kokusunu duydu yarin çözüldü dizleri Dokundu tenine elleri ateşten de ateşli Arzu,vahşi atlar gibi vurulmaz ki gemi Yanıyorum rüzgar ol bana es ey sevgili Uzanıp tutamıyorsun ıraklıklar bitmeli Koşuyorsun yetişilmiyor uzak değil mi Cam ardı bu görürsün dokunamazsın ki Yoruluyorum derman ol bana ey sevgili Acı mı,dert mi yoksa zevk mi bilinmez ki Seviyorsun adı aşk buna başka ne denir ki Yürek yangını kelimeler daha ne söyler ki Yazamıyorum hecelerim ol bana ey sevgili Ali Gençay |
I/yargı (Üstad'a)
Demir parmaklı pencerem,ayım mehtabım tüm gecem Girin odama,kuşatın beni,yalnızlığım ve sen,arsız düşüncem Düşlerim, pervasızlarım uykuda masal sevdalarım Hadi uyandır beni,kaldır hasret sana uykularım Acı çekiyorum inceden ince,dudaklarım da birkaç dize Yumruklarım sıkılıyor,ben dur yapma dedikçe Binlerce cüce ellerinde elmalar,zehirden zehirce Kapayın beni cam fanuslara,üzerimi örtüm ip ince Kurun dar ağaçlarını,kapamasın yüzünü cellatlar Önce vurun kitaba,sonra yağlansın kalın urganlar Dik yakalı bağırır,’’sussun herkes,, maddeler sayılır Isırılır dudaklar, suçlar,günahlar, bir bir sıralanır Birkaç göz görüyorum,dost, yaren, korkular salona yayılır Gülümserim ölüme,bakın bana çehremde binlerce karanfil sayılır Dürülür defter,iki kolumda jandarma haklarım sayılır Ayağa kalksın herkes,savcılar,hakimler adam mı gayırır Bak yine döndüm hücreme,ranzam kalır,kitaplarım alınır Çekiç testere sesleri duyuyorum,dışarıda dar ağacım çakılır Onlar ölüm marşı çalar, sabahın ezanı tüm zindana yayılır Bir idamlık Ali vardı,giydirilir mintanı şafak vakti asılır Ondan geriye boynu bükük karanfil,bir seccade hasır Yırtık bir fotoğraf,dik saçlı,deli bakışlı o da bir nefeslik fasıldır Ali Gençay |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 07:42 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.