![]() |
Sevenler Birgün Göçer
haydi koş gel yanıma girme sakın kanıma sensizlik canıma yetti girme sakın kanıma hayat bu böyle geçer sevenler birgün göçer ayrılık acısıyla sevenler birgün göçer neşe,hasret ve keder seveni deli eder yarım kalmışsa bir aşk seveni deli eder Baykal Kaanalp |
Sevgilimiz Hukuk
yere uzanır belimizi ağrıtırdık gazete ve dergiler için okuma sevdalısıydık bir zamanlar kitaplar elimizde şarkılar dilimizde kançanağı gözlerimiz yine de bitiremedik sevgilimiz hukuğu insan gerçekten severse bitirebilir mi? sevdiğini sırf bu yüzden biz de bitiremedik sevgilimiz hukuğu o bizi bitirdi...ama... Baykal Kaanalp |
Sevgiye doymuşluğum
belki uzun zaman önceydi sevgiye doymuşluğum bilemezdim ki seni ilk gördüğüm an yeniden alevleneceği yeniden sarsılacağımı yeniden peşine düşeceğimi ongunun belki birkaç saat önceydi aşka doymuşluğum bilemezdim ki sana yeniden yazma isteği duyacağımı ya da okunma isteği ya da dinlenme isteği bir kadın tarafından belki uzun uzun aylar önceydi öpüştüğümü sandığım ya da öyle hissetmek istediğim dilediğim belki de yalnızca vardı bir yerlerinde kalbimin Baykal Kaanalp |
Sevilmeden
bakınca bahar alınmaz batınca güneş çalınmaz basınca yürek dayanmaz kelimeler oynaşır görünmeden insancıklar çiftleşir sevilmeden Baykal Kaanalp |
Sevilmek Ölümsüzlük
bir yerlerinde yanlışlık olsada sevda yaşanan bir doyumsuzluk sevmek bir parçaydı içimde sevilmek ölümsüzlük nasıl olsa bir gören olur sevda'ya yanan yürekleri nasıl olsa bir seven bulunur sevgiye hasret gönülleri yakardım çırasını ocağın tutuşmazdı bu gönül,tutuşturamazdım sevmeyi özlemek içimde özlemleri sevebilmek ölümsüzlük nasıldır bilirsin sevda'lar onmaz yürek parçalar gönül bir uzunçalar gönül almak ölümsüzlük Baykal Kaanalp |
Seyrüsefer
son bulmalı çağlayanın yakışı gerçektir bu gözlerin her bakışı oysa bir defacık koklansa o gül değişir seyrüseferin akışı filizdir,turnadır suyla salınır bir kerecik inkıtaya alınır sence bin defa koklansa o gül her gussa da kokusuz mu kalınır Baykal Kaanalp |
Sevmek İlkbahar mı?
sevmek ilkbahar mı? gerçekten bütün erkekler ağlar mı? gizliden sever mi? sever mi? gönülden Baykal Kaanalp |
Sır
sır sır değil ki senden sakladığım inan ki! ! ! sadece sadece yarım kalmış bir hesap bu sadece sadece yaşanmış,eski bir anı bu bunu bil sana söylediğim yalan değildir sana söylediğim gerçeklerdir sadece senden önce yaşanmış bir anı bu bunu bil senden önce bir sevdaya tutulmuşum günah mı? bu senden önce bir kalpsize vurulmuşum günah mı? bu senden önce bir yanlışı yaşamışım günah mı? bu senden önce seni yaşamışım günah mı? bu sadece eski bir anı bu bunu bil Baykal Kaanalp |
Sıradan
ortada yaşanılacak bir zaman dilimi var geride yaşanmış bir mekan sizin için karar verenler var sizin kararlarınızsa sıradan Baykal Kaanalp |
Sıradışı
herşey senin tekelinde kurguların yansız,yakarışsız kurşun askerlerin var hizmet içi eğitimini tamamlamamış kendim eğitirim diye öğünme sende sınırlı bir bilgiye sahipsin sahip oldukların tatmin edebilir seni ama etmemelidir bu böyle biline sıradışı çikolatalar acıdır,yenmezler tedavülden kaldırılmayı ya da geri dönüşümü beklerler Baykal Kaanalp |
Simitçi
böyle karmaşık olması gereklimiydi yaşam şartlarının simitçilerin efsane gibi bir yaşam sabahın beşinde kalk hazırlanmış simitleri tepsiye yerleştir ve yola çık bağır sesinin çıktığı kadar ulaşabildiği uzaklığa kadar simitçiii akşama kadar sattın, sattın satamadın mı? evdeki güvercinlere yem olur o gün kü yevmiyen akşama kadar dolaşman bağırıp çırpınman ise cabası böyle karmaşık olması gereklimiydi yaşam şartları simitçilerin Baykal Kaanalp |
Sicim
kendini görünmez sanıyor kıpırdamasına izin vermezsen eğer ölümsüzlüğüne inanıyor kalbinden söküp atmazsan eğer gelenekler dedi,üstümüze gelirler atılmasalarda herkes tarafından sevilirler kuru yapraklar dağılıyor toplanıp gömülmezse eğer yaralar bir bir kanıyor dikişleri patlarsa eğer bir sicim sakla,lazım olur bağlamak gerekir,düşlerimi Baykal Kaanalp |
Simgelerimiz Olsun
aldırma bana yanından geçerken hiç bakmayan boylu poslu duruşuna doğru dürüst yalan söyle seçerken arkaya atılan kelime oyununa her şeyi unutarak içimizde olmayan kalıpları atarak bir gül al solmayan simgelerimiz olsun aramızda bıtırak yakmayan içimizi enginliği artarak Baykal Kaanalp |
Sitem Eden Yok
giderken boş bıraktığın satırları karalıyorum gönlümce ne bir karışan var ne de bir sitem eden Baykal Kaanalp |
Sitemim
ışıkları söndür gözlerim karanlığa alışık tek bir mum ışığı dahi görmek istemiyorum sitemim yalnızca aydınlığa sana değil iki gözüm muslukları kapat terliklerini şıpırdatmadan yürü kuş çıvıltılarını bile duymak istemiyorum sitemim yalnızca çok sesliliğe sana değil kar tanem Baykal Kaanalp |
Solgun bir güneş
sinemaskop değil yaptığımız hatalar hatta soğuk bile değil üzerinde düşünüp tartıştığımız çekiciliğini hiç kaybetmeyen solgun bir güneş ayın bize bağışladığı her sabah uyandığımızda birlikte aynı sıcaklıkla Baykal Kaanalp |
Solmuş Güller
gidecek bir denizim yok beni çarpacak bir dalgam ufuklar dar bana gökyüzü haram sade bir gülüş yeterdi ama solmuş güllerim var ne anlatmak istediğim bir yer var ne de gitmek istediğim bir sen Baykal Kaanalp |
Son Güneşli Günler
Son güneşli günler Bıçak kesti kesti bitiremedi Bir tek damarım kaldı Bana ait Onu da gönüllü vermeyeceğim Gelmesini istemediğim kış Kapımı çaldı Ne kadar kapalı tutabilirim bilmem Belki de bir daha hiç dışarı çıkmam Kapılar bana bakıyor Duvarlar saatime Bir çalsa da kurtulsak diyorlar Şu geçimsiz ihtiyardan Boşuna beklemeyin baykuşlar Guguk kuşunu denize attım Saatin gongu yok artık Boşuna beklemeyin kargalar Size yok Bir damla kanlı et Boşuna beklemeyin Tarla fareleri Kar yağmayacak Boşuna beklemeyin Yarasalar Güneş hiç batmayacak Baykal Kaanalp |
Son Vuruş
zorluyor beni ölen insanların bakışları adım adım yaklaştıkları sonu görmek istemeyişleri kendi içlerinde kavurdukları isyan çekirdeklerini çiğneyemeyişleri ağızlarında son tükürüklerini savuramayışları bilseler sonlarını bi kaşık suda boğarlar katillerini gögüslerindeki son nefesaleriyle ama bilemezler benim ne zaman gelip tepelerine dikileceğimi bir çırpıda son vuruşu yapacağımı bilseler tedbir alabilirler mi? bilmem ben sadece görevimi yaparım insanlara boyut değişdirtirim hiç hoşuma gitmesede zorluyor beni ölen insanların bakışları adım adım yaklaştıkları sonu görmek istemyişleri Baykal Kaanalp |
Sonn
çabuk çevir sayfalarını okuduğun kalın kitabın ki ulaşabilesin merak ettiğin sona her son gibi bu da sona erecek sen okumasanda merak etmesende son yerinde duruyor sanki senin merak edip ulaşmanı bekliyor sınırsızlığına yitiriliveren varılamayacak olan sona,bitiş noktasına son noktayı koymak için Baykal Kaanalp |
Sordun mu?
aşık oldum diyorsun ele güne söylüyorsun sankim hergün ölüyorsun sen hiç ölü gördün mü? ölüm neymiş sordun mu? Baykal Kaanalp |
Ssen söyledin bana
sen söyledin bana yolun sonu olduğunu sen söyledin bana benimle son bulduğunu ongun başlarken biter sonu gelmez ayrılıklar gözlerimde hüzün tüter sonu gelmez ayrılıklar sen söyledin bana gözlerinin kara olduğunu sen söyledin bana gözlerinin kanla dolduğunu sonu gelmez ayrılıklar sonu olmayan pişmanlıklar her her yerde var sonu olmayan pişmanlıklar Baykal Kaanalp |
Susardım
susardım konuşmazdım saatlerce susardım konuşmazdım günlerce ne bir hoş sobet ne de bir gülüş saklı giderken bıraktığın güllerde susardım konuşmazdım saatlerce susardım konuşmazdım günlerce sözlerim seni incitmesin diye ellerimi uzatırım sevgiliye söyleyecek çok şeyim olsaydı bile susardım konuşmazdım saatlerce susardım konuşmazdım günlerce birleştirdi birbirimize bizi ellerin yakardı,kavururdu gözlerin uzağındaydık sorgusuz dillerin susardık konuşmazdık saatlerce susardık konuşmazdık günlerce Baykal Kaanalp |
Şairler Genç Ölür
bir iç geçiriş bir hayıflanma üzerine basılıp kayılmış bir muz kabuğu yaşam nerede düşüleceği kestirilemeyen taze sıkılmış bir limon kimilerine göre susuz kalınmış bir çöl kimisi aldatmış bazıları aldanmış cesareti var yazılmaya gönüllü ön sıralara şairler genç ölür katlanamaz yaşanmaya karışamaz kalabalığa tutucuyum sanma sabit fikirli de değilim açık seçik görüşlere eyvallah gidişine engel tanımaz,gönüller gelişine yol bulunmaz gidildi mi uzaklara yalnızlık kuşatır inci kolyeyi güzel kokuyu yumuşak başlılığı şairler genç ölür taşınmaz ruhları kırılmaz gönülleri olduğu için Baykal Kaanalp |
Şaka Gibi
nasıl vurmam yüzüne bu donuk bakışlarını şaka gibi ne kadar kızsam yine de tutarım öfkemi saklarım mezra dibi kıyamam,kıramam,incitemem yürüsem de üstüne,üstüne kızgın kedi ummam kavulmayı yanından hapşırsam da üzerine sanki deli Baykal Kaanalp |
Şarkımız
bu senede gönüllere su verdim farkında olmadan seni sevdim bu senede yalnız geldi güzümüz güldüremedik gülmedi yüzümüz bu senede ardından ağladım yalnız kendi yüreğimi dağladım bu senede hiç bitmedi acımız dindiremedik dinmedi sancımız bu senede mevsimler soldu elimizden kaçan balıklar oldu bu senede çalınmadı şarkımız duyuramadık,duyulmadı adımız |
Şiir Okunmalı
şiir okunmalı bakanlar görmemeli görenler bakmalı bir yerlere götürmeli götürdüğü yerden geri getirmeli ulaştırmalı bulutlara sonra insan kendi ayaklarıyla inebilmeli çıktığı yerden yarıp bakabilmeli sevdiğinin yüreğini gönlünce ameliyat etmeli kendini bir doktor gibi yaramaz uru kendi çabasıyla yakabilmeli parça parça öğretmeli yeniden yazmayı herkese sınırsızca,gönüllüce anlatabilmeli derdini aşık,maşukuna zamansız,mekansız,gamsız korkusuzca kendine güvenerek severek,isteyerek şiir okunmalı Baykal Kaanalp |
Şiirin Tarifi
şiiri şöylece tarif edeyim bir söz ki söylenmemiş ne diyeyim ağlayım,üzüleyim,sevineyim bir söz ki beni yakmış ne diyeyim aşk mı? kor mu? alev mi? çok bilinmez gönlüme yazmışım onu silinmez her gönül her isteyene verilmez bir söz ki bulunamaz ne diyeyim düşlerim peşimde dolaşır durur şelaleler içinde ağzım kurur çıkamazsam içinden beni vurur bir söz ki yazılmamış ne diyeyim Baykal Kaanalp |
Şimdi Dön Yüzünü
şimdi dön yüzünü geçirimsiz toprağa ki kabarsın duyguları da seni de alsın içine şimdi bak o bakışların ardından kısacık gülüşlere aldırma kaptırma heyecanına huyu suyu belli olmayan şimdi dön yüzünü boşluğa çağır ki bütün dalgakıranları siper olsun taşına suyuna çarpık kurulmuş bahtına Baykal Kaanalp |
Şöyle Bir Dokunayım
sabırsızlandığını biliyorum çekilmez dertlerinden kurtulmak için ama ne yapabilirim ki? izin vermiyor ki doktor bey şöyle bir dokunayım hislerine,açayım gönül yaranı,temizleyeyim hiç kalmasın üzerinde yaranın,mikrop parçacıkları Baykal Kaanalp |
Tablet
uzun bakışmaların ardından sis perdesi aralanır bir tanışıklık belirir bir kaynaşıklık ve sırnaşık akşamalar seni bekler durur ardısıra aç kalmalar ardısıra uykusuzluklar ardısıra yavan düşler tablet tablet atılır Baykal Kaanalp |
Tablo
çizebildiğin bir resim sanat aşkıyla dopdolu hiç kıpırdamadan duruyor bir şımarığın duvarında sense ölümsüzlüğüne inanır,onun için kolları sıvarsın anlatabildiğine hoşluğunu sevimsiz bir saatin Baykal Kaanalp |
Tabu
Sabırsız kavgalar arasında, Kayboluruz gün boyu Çizilen her bir portre Kalem kırığı yassı silgisiz, Sevdiğimiz her bir oturum Anlaşmazlık taşınır, Yolumuza aldıklarımız, Kar değil alamadıklarımız, Dağınık bıraktığımız Yük değil olamaz da, Kabul görmezde Tabu yenmez içilmez, Bırakılmaz terk edilemez Baykal Kaanalp |
Taç
tut ki tutuklu kalmış gözlerini tutkunun esaretine tutkuyla bağlayışını açmayı başaramadığın açık görüşlülüğüne açık açık sitem et açık kalsın kapılar çile çeken çilekeş bakışlarını çile ırmağına dalmış çileli yüreğinin içine sakla Baykal Kaanalp |
Talaş
uğraşamam yaş tahtalarla bana kurumuş kalas lazım ulaşamam baş altılarla bana bir tutam talaş lazım Baykal Kaanalp |
Tam Olmalı
Yakıştıramadığım Kendine ve asaletine Bütünleşmemiş Rasat parçacıkları Topluyordu Bütünlük aramaktan Yorulmuştu Yarımları hiç sevmezdi Ya tam olmalıydı Ya da hiç olmamalıydı Yaşanılası bakir Duygular Baykal Kaanalp |
Tarif Edilmez
bu tarif edilmez duygu solgun ışıklar altında kalmış renklerini üzerime salmış hiç habersiz gönlüne dalmış neyin var,neyin yok almış Baykal Kaanalp |
Taşıma Ruhuma
bu kokuyu duyumsama bir hoşluk,bir boşluk hakkım mıydı? benim rana seni anımsama yoksa bu bir yanılsama taşıma ruhuma değirmenden bir tas su taşınma ruhumdan güzeller güzeli ezgisu Baykal Kaanalp |
Taşıyamadık
yaşanılır gibi miydi hedeflediğimiz çizgiler kendimizi soyutladı,ğımızda bile içinden çıkamadığımız bulgular bu kadar büyük sancılar elbette incitemezdi ayazı katmer katmer inceltilmiş ızdıraba dayanıklı nazikliğimizi güç olan ne varsa öğrenmiştik halbuki ya da öğretilmiştik istemeyerek istemlerimize karşı koymayarak ya da direncimiz kırıktı bulunamayan çözümler bile bizimleydi bizim koynumuzdaydı sıcak tutuyorduk geleceği gelmesini beklemediğimiz tahammülsüzdük beklentilere sakıncalı, gerçek olmayan hayalperest yanımıza kırgındık, kızgındık,hoşnutsuzduk bizim değildi taşımaya çalıştığımız taşımaya zorlandığımız ağır, ağdalı görgüsüz yükler elbette taşıyamadık, olacağı buydu Baykal Kaanalp |
Taşlarda Yanar
beklemek kadar umursamak dar ne bulur yoklar aramak da var yalnızca karar yalnızlık zarar gidenler sorar dönenler arar gözlerde ki nar taşlarda yanar yürekler kanar bakışlar anar Baykal Kaanalp |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 10:28 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.