www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee

www.cakal.net Forumları YabadabaDuuuee (https://www.cakal.net/index.php)
-   Aşk sevgi ve şiir (https://www.cakal.net/forumdisplay.php?f=117)
-   -   ***İşte size çeşit çeşit mektup*** (https://www.cakal.net/showthread.php?t=64994)

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:56 AM

Başaramadım canım.. Başaramadım fedakarlıklarımın altında seni taşımayı..
Üzerime yığılan demir kapıların altında zayıf kaldım..
Kırmızı,sana sadece kırmızı demeliyim. Ben başaramıyorum kırmızı. Hatırlamak dışında bir mucizem yok.Bir şeye inandım.Bir şeye ve sadece bir kere ağlayarak dans ettim.Oysa hayata bağlanmak için ayağa kalkmıştım..
Elini tutmuştum sonra sonra bırakmıştım..
Bu kentte beni hala sırtında taşıyan bir aşk var. Tekrar doğmamı ölümüm kadar çok isteyen…
Her şey dönüyor beynimde ve kendi etrafındaki tüm masumiyeti yok ediyor. Cehennemi sevmekten başka elimde insanca kalan ne var ki ? Herhangi bir sokakta sana rastlama ihtimalim olmadığı için seviyorum cehennemi.Cehennemi ruhu hala üşüyenler için istiyorum.Kendi kötülüğümü istiyorum,sana kıymış olmanın bedelini senden giden ayaklarımın yanmasını hissederek ödemek istiyorum.. Son bir defa ara ve yüzümü cennetine çek istiyorum…

Bir dilenci gibi yalvarıyorum yine de cevap vermiyor sözcükler.
Sözcükler bana kazık attı.

Neden kendimi böyle kötü hissettiğim ve ağladığım *******de yanımda mutlaka çocukluğum oluyor.Kırılan gözlük camlarıma mavi camlar taktırmamı istemiştin.. Mavi göz kalemimi hiç sürmedim. Anla artık ben maviyi hiç sevmedim.
Ve Anadolu yakasında da mavi cam kalmamış.Kırık,ezgili yarılanmış öpüşler var buralarda.
Yanlış bu sözcükler .
Yanlış bu dokunuşlar.
Yanlış bu anlaşılma isteği.
Bütün gün boğazıma çıkıp inen sözcükler.. Bir sokaktan kendiminkine nasıl geçmeliyim..
Hangi yanlışın gururuna inmeliyim sence? Sen hiç ayağına düşen gölgene acıdın mı? Aşk,her zaman ele vermiştir beni.
Şimdi nasıl itiraf etmeli,5 gün 5 gecedir gömleğine sarılıp uyuduğum,yakasına yapıştığım bir rüyayı nasıl kendim yaptığımı. Yine susturmalıyım kalbimin kalabalığını..Kendimi yok ederken bir yalanı içimde yaşattığımı bilerek beklediğim tüm sabahlar sen ol diye sayıklicam….Neye içimdeki kırgınlık..
İnan kölesi olabilirdim gözlerime saldığın derinliğin. Başaramadım canım…
Üzerime yığılan demir kapıların altında zayıf kaldım..
Ben hep bağışlanmak isteyen kadın.Bir gün beni bağışlarsın diye…Ama vazgeçtim artık bundan da…

HoşÇAkal

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:56 AM

Yalnızlıklarımın baş tacı, nedeni SEN.. Demiştin ya, giderken: "Artık sevmiyorum".. Anlamıştım ki ben... Söylememeliydin, çekip gitmeliydin sessizce, gelişin gibi olmalıydı gidişin de..



Mutlulukla olamazdı belki, gelişin gibi ama yine de sessiz olmalıydı. Sessiz olmalıydı ki, kalbim bu kadar kırılmasın.. Oysa ben biliyordum...

Sen beni değil, beni hiç sevmedin ki.. Sen, sana aşık gözlerimin sana bakışlarındaki pırıltıyı sevdin.



Sen, adını söyleyişimdeki aşk dolu tınıyı sevdin. Sen, seninle dolu kalbimi sevdin. Oysa ben biliyordum.

Bir sonbahar gecesi, gökyüzünde bulutların arkasına saklanmış yıldızlar gibiydi aşkımız.



Oysa sen, güneşi istiyordun, sabah olsun, o gizem kalksın, o aşk bitsin, o pırıltılı yıldızları saklayan bulutlar yok olsun, herkes görsün istiyordun, istediğini elde etmiş olmanın "haklı" başarısını göstermek istiyordun. Oysa ben biliyordum..

Yalanların vardı bana, sevginden çok. Küçük de olsa, yalanlar söylerdin bana. Oysa büyüktü yalanların, anlayamamıştım.



Sevgiden bahsederken yalancıydın sen. Anlayamamıştım, oysa biliyordum..

Gözlerin ne kadar güzeldi.. Ela gözlerin. Hiç aklımdan çıkmazdı, her gözüme takıldığında, içim ürperirdi. Hani der ya bi şair, "Felaketim olurdu, ağlardım..." Ne güzel bakardın.. Bilirdim, o bakışlar bana değildi. Yine de severdim seni, vazgeçemezdim..



Hiç bir zaman benim olmayacaktın ama bana göre sen, her zaman ve sadece benimdin.. Sevmesen de... Oysa ben biliyordum.


Biliyordum yalanlarını, sahtekarlıklarını. Biliyordum, her gece baska birisiyle gezdiğini. Biliyordum, sevmeyeceğini, SEVEMEYECEĞİNİ.. Biliyordum, gözlerinin içinii aşkla değil yalanla güldüğünü. Biliyordum, beni sevmediğini.


İşte bu yüzden, sevmediğin için, vazgeçmeliydim senden. Ya vazgeçmeli, ya da ölmeliydim. Oysa biliyordum, ben senden vazgeçemezdim; VAZGEÇEMEDİM....

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:56 AM

Neden kanadından kanlar geliyor...gözlerindeki yaşlar kimin için....kalbini kıran kim...bu umutsuz sözleri kimlerden kalma...sen melektin unuttun mu yoksa...melekler her zaman güzeldir...ve gönül aynaları hep sevdiklerine döner...



Bir melek ne kadar zor var olur bilir misin...bir melek bir insan için,bir dünya için ne kadar önemlidir düşündün mü...Dünyayı bilemem ama sen benim meleğimsin..bu gözlerdeki akan yaşların hesabını kim verecek bana..seni üzenleri neden söylemiyorsun..karşılıksız sevgilere kimler düşürdü seni...bembeyaz elbiseni kim kirletti..meleklik simgeni,başındaki hareyi kim çaldı...kim senden kalbini istedi de verdin acemice..ve acemice kimlerin sözüne kandında vazgeçtin meleklikten....o güzel güzelliğinden arta kalanları kimler harcadı..kime bu küskünlüğün...neden bu sevmek istememen...biraz sevgi verebilirim...hem de karşılıksız... senden bir şey beklemeden..sadece benimle olman kaydıyla...zaten benimle değil misin...



Yaralarını sarsam kızar mısın bana...gözlerindeki yaşları ellerimle silsem...uykularına mutlu rüyalar versem...ya tatmadığın duyguları sana bir güvercinle ulaştırsam...bembeyaz bir sayfa açsam,sadece senin yazacağın..kuşlardan borç olarak tüylerinden alıp kanatlarını tamir etsem bana ne dersin..gönlüne derman olamam,ama bir dayanak olabilirim..ayakta durman için her şeyi yaparım...söyle bütün insanlığı sorguya çekim..sen iste yeter ki....ben sensiz yapamam meleğim..ve seni ağlarken görürsem bu sonum olur...hadi ağlama artık...bende ağlarım yoksa..bilirsin erkekler feci ağlar....



Bana hikayeni yeniden yazmama izin ver...geçmişinle alakanı kesmemi iste benden..hiç olmadı beni sev de..koru de...bana aşkı anlat de..anlatamam ama gözlerim belki bir şeyler söyler..onlar çok şey gördüler çünkü...varlığına huzur veremem belki,ama yarmazlıkta etmem..bana bir melek lazımdı..bu sen oldun..şimdi sen üzülürsen ben ne halde olurum....



Hadi kalk artık..sil şu gözyaşlarını..sen daha lazımsın bana...seninle daha çok işim var..kolay mı iki aşk acısında pes etmek..yakışmaz bize...şimdi güzel gözlerin artık gülsün...en güzel gülüşlerini dudaklarına bırak ama...sevgi her insan kuluna değmez..sende seni seveceği bul...bir melek ancak bir defa gelir meleğim....



Sonsuz sevdalar ancak meleklere layıktır..sende meleğini bul..bulamazsan dön dolaş gel bana... Bu gönül hep seni bekliyor.....

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:56 AM

Bardağımdaki şarapLarı tokuşturup
'Şerefe' dediğim an, bitmişti oysaki sevda..
FiiLen bitmese de, yürekLerde bitmişti çoktan..
Beyin öLümü gerçekLeşmişti.
BeLkide son şerefemiz oLmuştu o..
Son bakışmamız...
Son güLüşümüz beLkide....

Varsın bitsin sevda..
Varsın öLüm yakLaşsın..
Varsın sen git..Ben bitiyim !
TakvimLerden çıkardım ben o günü çoktan..
ELime aLamadım birdaha şarabımı..
ALmakta istemedim zaten.

Sana dair herşeyimi siLdim! Attım! Yırttım!
Seni hatırLatacak birşey kaLmamaLı..
Sen bitmeLisin!!
Oysaki çoktan bitmiştik zaten..
MeçhuLdu sevda..
Beyin öLümü gerçekLeşmişti..
Oysaki sen gitmiştin çoktan..
Son bakış..Son güLüş..
Zor bir tebessümLe bakakaLdım arkandan...



alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:56 AM

Yine güneşin üzerine zifiri karanlıklara örtüldüğü *******den sesleniyorum sana...Yıldızların geceye, sevdanın yüreğime vurduğu saatlerdeyim yine..Üç duvar ve duvarlara sinmiş yalnızlık..İçimde sensizlik yalpalıyor sessizliği...Ürperiyorum sokağımı işgal eden ayazlardan.Acılarının bağdaş kurup oturmuş yalnızlıklarda dayanma sebebin olan gamzelerimden seni mahrum etmekten korkuyorum...Sana sığınıyorum..Göz çukurlarının altındaki ince cizgilere sığınıyorum...

Yüreğimi sana bırakıyorum...Gece değil gözlerinde yaşanan...Sanki sıcak bir deniz gibi gözlerindeki nem....Bırak ne olur yüreğinden nefes alayım kurak topraklarıma...Bir dem cekeyim hücrelerinin ateşe vurulduğu saatlerde..Ve karanlıklar üzerime cullanmadan gözlerindeki güneşi sereyim karanlıklarıma.Yağmurların fırtınalara sarılmadan ben yüreğindeki Cennete gireyim..Hadi ellerini uzat...Yıldızlarin icinde yeniden doğalim ....Ummanların derinliklerini korkutmasin seni...Yıldızlara kapat o gülen gözlerini.


Bu sabah perdeleri açmayacağım gül yüreklim..Yüreğimde" güneşim" olmuşken yüreğin, karanlıklara gülümsüyorum bir cocuk misali...Gamzelerimde acan gülüşlerin varken baharlara küskünlügümü ilan ediyorum....Bırak acıların ecel tarlam olsun...Gözyaşların ise son nefesim..Kücücük ellerimle *******in koynunda ıslattığın gözbebeklerini silemesem de bırak yüregindeki tüm umutları bir nefes diye içime cekeyim...Aslında bir özür borcluyum sana....Gözyaşlarından düşen her damlayı yüreğimle öpemediğim icin...

Yüreğine düşen sızıları ve sancıları söküyorum ellerimle...Gözlerini ıslatan yağmurlarla kavgalardayım..Aldırma gömleğimin kan revan icinde olduğuna...Bırak aksın canımdaki nefesim yollarına...Aksın ki gönül bahcendeki kuru toprakları kanımla ıslansın...Sen uyurken *******i, ben sana gelmekteyim...Saclarını çözüyorum kırmızı tokalarından, her teline yıldızları giydirmek için...Ben nefesini geceye bıraktığın dudaklarindan bir dem sıcaklık alıyorum..Ne olur kızma , seni öpmek icin değil ; kuruyan dudaklarına Cennetin mis kokan nehirlerini bırakmak icin...

Ve bir gün karanlıklarda kalırsam, gözlerindeki güneşi giydirecegim gözlerime...Bir gün ayazlarin icinde uykusuzluğa isyan edersem, yüreğindeki Cennetin en güzel bahcelerine uzanıp huzuru doldurucağım *******ime...Sen " hasretini ve umudunu " ektiğin ciceğe ben her gün yüreğimin denizlerinden sevdamı bosaltacağım...Ektigin cicege dokunduğun her an ben uzaklardan senin icin bir beyaz güvercin kanatlandıracağım..Kanatlarında yüreğim, gözlerinde ise gülen gamzelerimin olduğu..

Hadi, uyu ne olur birazdan sabah olacak...Gözlerini kapat..Sanma ki ben seninle uyuyacağım..Sen uyudugun zaman kirpiklerine gökkusagın en güzel renklerini dikmekle uğraşmalıyı..Ve ki sen güneşe gözlerini açtığında ben karanlıklarda sana ve yüreğindeki günahlarına yanıyor olacağım..Ve sen baharlara gülümserken, acılarla yaralanmış bedenine yüreğimin sevda elbiselerini giydirecegim....Korkma, sancılarından...Gözlerini kapat sen...Gözlerini güneşe açtığında ben olmayacağım yanında..Ama ben senin ruhunun en derinlerinde sana yaşıyor olacağım....

" Sen ki gül yüreklim;
Karanlıklarıma gülümseyen güneşim,
Acılarımda sığındığım nefesim,
Gülümsediğimde gamzelerimsin...
Hadi gözlerini kapat yıldızlara.
Gözlerindeki Cennetin icinde nefes alıyor olacağım... "


--aLıntı--

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:56 AM

Ben gittim, sen beni gittim zannettin. Oysa ben gittiğim halde bırakmıştım bir şeyleri sende ve senden bir şeyler kalmıştı istemeden de olsa bende. Ben gittim. Oysa bir o kadar hayal bırakmıştım sende. Bende ise yaralar kalmıştı o büyük aşkımızdan.
Sen, kaldın benim gittiğim yerde. Bense bensiz gitmiştim senden.
Bir o kadar uzun, fakat tek haneli rakamlara sahip geçmiş yıllarımız. Düşündükçe… Hatırladıkça…
Unutmadık sevgi sözcüklerimizi belki. Fakat kaybolduk büyük hayallerin arasında. Şimdi… Senden bana geriye kalan bir sürü yara ve parmağımda bir yemin halkasının derin izi.
Kalbimde bir sevda yanığı… Yüklemi olmayan cümleler… Öznesi olan, başı olan sonu olmayan tümceler. Bir şeyler var…
Her fırsatta seni bana hatırlatan. Beni zorlayan. Ve üzerimde gözlerin…
Gözlerini çek geçmişimin üstünden. Ben sende değilim artık. Kırık hayallerimin üstünden geçip durma, hatırlatma bana seni.
Düşlerim de terk etti beni. Şimdi kimsesiz ve cebinde bir hayali bile olmayan biriyim.
Sırtımda yılların vurduğu kırbaç izleri… Sızan birkaç damla kan… Parmağımda bir yemin halkasının derin şeridi. Senin için biriktirdiğim gelecek düşlerim, gelemeyecek durumda. Ağır hasarlı hayatım kullanılamaz raporu aldı. Kalbim aşk yollarından men edildi.
Şimdi bakamıyorum başka bir göze. Bir başkasına can diyemiyorum. Aldığım soluğa benzetemiyorum kimseyi.
Sen de git artık benden. Çek gözlerini üzerimden. Bende senden kalan yaralar, parmağımda bir yeminin belgesi.
Kalbim sevda yanığı birinci dereceden. Bitmeyen cümleler, sonu gelmeyen *******.

Git ne olursun… Artık sabahlar doğsun.

Bende senden kalan yaralar, sende benden kalan ne varsa; bize ders olsun

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:57 AM

Hayat ne tuhaf değil mi?" Çoğu zaman içini dökmeye bu cümleyle başlarsın. Duygu dünyanın kapıları aralanır,cümleler ardı sıra gelmeye başlar. Bazen haykırmak istersin bir imdat dilersin; ve nasıl başlayacağını bilemediğin anlarda bu cümle imdadına yetişir.

Bazen bir tebessüm, tatlı bir bakış ve dokunuştur aradığın; bir omuza yaslanıp, kendini salıvermenin arzusudur. İstediğin çok bir şey değildir aslında; gözlerinde kaybolmak, gidivermek başka alemlere...

Bazen rüzgarın önüne kapılıp giden bir yaprak olmak istersin bazen de o rüzgara direnen bir vücut. Ama çoğu zaman nafiledir direnmen. Hayat yolunu çizmiştir bir kere ve rüzgarın yönünü değiştiremezsin. Teselliyi bulmak istediğin dudaklar çoğu zaman soğuktur. Üşütür içini. Sense titrersin; göz yaşlarınla ısıtırsın kendini, için için ağlayarak..


Kendini soğuk bir kış gününde çıplak ve yalnız hissedersin, ısıtsın diye yalnızlığına sarılırsın, gözlerin güneşi arayarak. İstediğin çok bir şey değildir aslında;sıcak bir tebessüm tatlı bir gülüş ve dokunuş.

Kendi kendine söylenirsin; acaba çok mu şey istiyorum diye. Sonra da takma kafaya diyerek kaçıverirsin oradan. Bir teselli istersin, ufak bir teselli. karşılaştığın şey ise kapalı kapılardır. Duvar gibi önünde duran kapıyı bir türlü kıramazsın. Sonra o duvarı kaleminle yıkarsın. Cümlelerindedir savaşın. Yırtınırsın, kendini paralarsın. Mağlup olmak üzereyken zaferi yaşarsın. İçindeki fırtına dinmiştir artık.

"Hayat ne tuhaf değil mi?" Kendi iç savaşında mağlubiyeti de yaşarsın zaferi de; ama bu zaferi tek başına kazanmamışsındır. Seni sevdiğine inandığın insanlar hep yanındadır ve yanında olacaktır. O insanları kaybetme. Onlara verebileceğin en değerli hediyeyi ver; sevgini.

İçinde filizlenen renk renk çiçeklerin olsun.onlara itinayla bak, asla incitme. Karşında dimdik ayakta olsunlar, senin gibi ve bırak sarsınlar etrafını; içlerinde kaybolmanın doyumsuz keyfini yaşa.

Unutma sen sevdiklerinle varsın. Yalnızlık Allah'a mahsustur. Yanında her zaman seni seven birilerinin olduğunu anımsa ve o güvenle dal hayatın içine. Bırak, yere düşsende kaldıracak birileri var nasıl olsa...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:57 AM

benim küçük sevgilim
sen bana neler yaptın
böldün parça parça...

Her defasında parçalanmak usanmıştım sevgilim.. Artık ufalmaktan körleşmişti vücudum.. Daha neler neler vardı bana yaptıkların.. Fayda etmiyordu artık düşüncelerim. İstemekle olmuyormuş bazı şeyler.. Sevda yetmiyormuş deli aşklara.. İyilik para etmiyormuş.. Bazen parçalanmakta gerekiyormuş.....

onlar bilmez onlar bilmez
bakarlar yüzüme
sanki yoksun gibi
sanki yalanmışız gibi...

Ne istediğimi sen bile bilmezken, sen bile bir çare bulamazken;onların bilmemesine şaşmıyordum aslında.. Her defasında yüzüme söylenenleri hararet olarak algılıyordum oysaki,ben....neler çekiyordum bir bilsen...

Sanki yoksun! Sanki herşeyimiz yalandı sende..Sen yalan, ben yalan, sevda yalan...Söylenenler bunlar küçük sevgilim..Aldatmacalar... Bitip tükenmişti oysaki sevda..Artık değer biçilmiyordu yüreğe.. Çocuk gibiydin aynı! bense; bildiğin bir bebek....

benim küçük sevgilim
sen bana neler yaptın
kırdın defalarca...

Onarılmıyor bazı şeyler.. Geri gelmiyor yaşanan düşünceler, söylenen sözler.... Küçük sevgilimdin sen benim! Hiç bitmesin istediğim.....

Kırsan da bazı bazı, sevmediğini bilsem de, vazgeçemediğimdin benim...

onlar bilmez onlar bilmez
vururlar yüzüme
sanki yoksun gibi
sanki yalanmışız gibi....

Sanki yaşananları bilir de, içini okurlarmış gibi davrandıklarını sansalar da; asLında onlar da bilmez hiçbirşeyi.. Sanki..sankilerle yaşayıp duruyordum oysaki...

Çok düşüncelerle karşıma çıkmışlardı .. Bakıp duruyorlardı yüzüme..Sanki sen, benden gitmişsin gibi hissediyordum bazen! Öyle bir bakıştı ki onlardaki......

benim küçük sevgilim
ben sana neler yaptım
kızdım sayfalarca..

Ben ne yapmıştım ki sana!! (Senin yaptıklarının yanında...) Kızmıştım sanki..Defalarca dile getirmeye çalışmıştım..Sayfalar bilir sen bilmezsin..
Küçük sevgilimmsin sen benim!!! Seninle küçülüp, büyüdüğüm...

Anlamıyordun bazı şeyleri..Anlatamıyordum sana..Kızgınlığım gerek olsa ondan ...

onlar bilmez onlar bilmez
yakarlar canımı
sanki yoksun gibi
sanki yalanmışız gibi..

Onlar bilmez de yakarlar canımı!! 'Biz' yokmuşuz gibi davranırlar.. Çıkarmam sesimi! Susarım.... Her zaman olduğu gibi ben gene sessiz sessiz ağlarım.. Onlar bilmez ama kaybederler yüreğimi.. Ne kalırki senden bana.. Al herşeyimi!!

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:57 AM

Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim. Niye öyle burnumun sızladığını, içimin burulduğunu, gözlerimin çaktırmadan ıslandığını anladım da ondan seni özlediğimi söylemedim. Bu güzel eylül gününde Boğaz'ı seninle seyretmek isterdim, sigaramın yarı dumanını rüzgarla paylaşmaya hazır, bedenim göğsüne yaslanmış öylece bakardım görüntüye. Bakarken güzel şeyler düşünürdüm! Sabah rastgele müzik dinlerken kimin söylediğini bilmediğim bir şarkının sözü çok hoşuma gitti. Kıymetimi bilmen için illa gitmem mi lazım, sevdiğini duymak için illa ölmem mi lazım diye soruyordu. Ya da benim bu şarkıdan çıkardığım sonuç bu emin değilim. İnsan hem sevdiğini söyleyip de hem neden sevdiğinin yanına gelmez.



Hani sana okuduğum kitapların konularını ve kişiliklerini anlatıyorum ya "Kürk Mantolu Madonna"nın erkek kahramanı geldi aklıma bugün. Kitabı sana anlatırken, hissettiklerimi dile döküşüm ve adama nasıl sinir olduğumu hatırladım sana sinir olurken. Aşık olduğu kadını evinin işleri bitince yanına almayı düşünen bir adam. O evin inşaat işleriyle uğraşırken kadıncağız Almanya'da hastalıktan ölüverdi. Bu garibim de aşkından gözleri kör, kadını mutlu etmek için evi güzelleştirmeye çalışıyor, kadının öldüğünden habersiz bir şekilde. Aşkın boya badanaya ihtiyacı yok ki. Sonrada bir ömür boyu terkedildiğini düşünerek mutsuz yaşadı. Ama ille de boyayacağım diyorsan ben yanındayken boya. Benim öyle "benden uzak olsanda mutlu ol", "gideceğin yere beni de götür sorana başımın belası dersin", "sabret aşkım sabret" gibi şarkı sözleriyle hiç işim olmaz. Arada söylüyorsun ya "Endamın yeter" diye biz onu söyleyelim.



Ben seni öyle ilahi bir aşkla seviyorum ki anlatmaya kalksam, kelimelere döksem ifade edememekten korkuyorum. Ya da dile dökülenin basitleşmesinden. Ben eğer becerebilsem parmaklarımla kaburgalarımı ayırıp seni içimdeki buğuda saklarım. Uykunun en derin yerinde birden uyanınca seni yanımda görmek, pişirdiklerimin güzel olduklarını gözlerinden okumak, kış gecesinde söylenmeden patlatılmış mısırı paylaşmak, televizyondaki filmi seyretmek için demlenmiş çayı birlikte içmek, hastalıklarda sevgiyle sıkılmış limonata içirmek, kahvenin telvesinde yazanları birlikte yaşamak, sabahın kör saatinde çıplak denize girmek, emanet alınmış bir motorsikletle gezintiler yapmak, sırtıma dolanmış kollarınla güneşi batırmak, bizim batırdığımız güneşin doğduğu ülkedeki insanların hayatları hakkında abuk hikayeler uydurmak, bozuk musluk yüzünden kavga etmek, ne kadar rahat adamsın ne kadar telaşlı kadınsınlarla başlayan cümlelerle tartışmak, hayatı-hayatın getirdiklerinin tümünü seninle paylaşmak. Bugün seni çok ama çok özledim de söylemek istemedim.



Hani geçen akşam trafik kazası yüzünden ölmüş birini görmüştük. Üzerini örtmüşlerdi de sadece ayakkabıları görünüyordu. Ben çok etkilenmiştim de sen "adamı tanımıyorsun bile" diyerek etkilenmemin sebebini anlamamıştın. İlk düşündüğüm hayatın çok mu değerli olduğu yoksa düşünmeye değmeyecek kadar basit mi olduğu hakkında aklım karışmıştı. Ne zaman ölümle karşılaşsam aynı karmaşık duyguları hissederim zaten de sevince insanın içi daha çok acıyor. Öleni tanıman gerekmiyor ölüm karşısında. Orada yatan sende olabilirdin bende. Seni düşünmek bile istemiyorum. Kendimi öldükten sonra düşünemeyeceğime göre sana acı çektirmek istemiyorum. Eee diyeceksin. Eee si ölüm var, eve gitme süresince bile ertelenemiyor seni yolun ortasında yakalayıveriyor ve bulduğu yerde götürüyor. Bu yol kıyısında bize göre zamansız bir kaza olabilir, deniz gezmesinde söylenenler söylenmeden gelebilir, yaşanacakları beklemeden de... Yaşamak istediklerini söylemeden... Bir akşam denizden dönerken aynı duygu karmaşasını hissederek, sana telefon açıp "Hayatı benimle paylaşır mısın" diye sormuştum. Güzel şeyler söyledin de hala net bir cevap alabilmiş değilim artık hiçbirşey sormuyorum. Sende unuttum zannediyorsun herhalde. Artık çok özlediğimde bile özlediğimi bu yüzden söyleyemiyorum. Cevapsız sorular varsa ortalıklarda, yalansız olmuyor yaşananlar.



Bugün seni çook özledim de yinede söylemedim bu yüzden. Orada yatan bende olabilirdim. Bırak işlerini de ben söylemeden kendin gel.

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:57 AM

Söyle Bana Gece;
Nedir geriye kalan yaşanmışlık adına çekilen dertlerin biriktirdiği? Alnında biriken keşkelerin yırtık ayak izleri mi? Belkilerin sararttığı düşlerimizi iteleyen rüzgara ne demeli o halde.


Umutsuzluk kötü şey bunu çoktan biliyorum, büyüdüm ben. Boşluğa düşer sesin ayakların kıpırdamaz bir zaman…çarparsın yüzünü uzaklara, en yakın sığınak her başın dardayken gelen türkünün dizelerinde saklı sadece.


Söyle bana gece;

Nerde masalların anlattığı o hiç gözyaşının olmadığı ülke, sınırlarında kalın duvarlar mı var, duvarlarında sınır bekçileri…açmazlar mı kapılarını dünya yanıyorken, saklamazlar mı çocuk korkularını savaşlar ortasından kaçırıp, susturmazlar mı bebekleri, doyurmazlar mı bereketli memeler üstünde,silmezler mi hapishane kapılarında hem içeriyi hem dışarıyı mahpus eden anaların gözlerindeki bulutları?


Gerçek bir suskunlukla bekliyorum sabahı. Dilimde ucuz şarapların kekremsi sarhoşluğu geceyi dinliyorum. Penceremi yalayan rüzgarda üşüyüp daha bir sokuluyorum anılarıma. Ne kadar çıplak ve tatsız anılar, ne kadar fakir dilengeç mutluluklar biriktirmişim. Oysa daha dün dediğim yüzleri anımsamakta güçlük çekiyorum.


Söyle bana gece;

İnsan şimdi mutluysa neden sığınır anılar limanına? Loreena mc Kennitt ağlıyor kulaklarımda, yüzüm gözüm kanayan yıldız.
Demek ki diyorum insan her coğrafyada aynı yalnızlığı yaşıyor ve aynı biçimde ağlıyor dilsizliğine. Oysa tek kelimesini bile anlamadığım bu kadının kapı komşum olduğuna yemin edebilirim.


Kim giderken götürdüğü yalnızca kendisidir? Kimin bohçasında yarım kalmış gülüş izleri bulunmaz. Şimdi olsaydı demezdim şimdi olmadı. Şimdi olanlar şimdi olmasını istediklerim değil, aslında hangimizin şimdisi doğru?


Ey hayat ben seni yaşamadıysam benim bu yaşadığım ne? Delişen bir ırmak mısın, içinde ağaç kabuğu muyum, hangi kayalıkta çürür bedenim su olurum, bende katarım yitik aşklar ülkesine kimliksiz sesleri?
Sustuğumda bil yorgunum.


Adına sıfatlar takmaya çalışmak eş olmuyor yüreğimdeki yıkılmış evlerin yalnızlığına. Sırtımda tırnak izleri aç *******in boğuştuğu yastıklar. Derdim tasam son kez rastlamak sokak başında adına türküler yakılmış dost yüzlere. Ardından kopsun kıyamet. El ele verir yürürüz caddelerde. En hakiki aşk değil mi çocuk yüzlerindeki sevinç.
Deviririz korkuları, devim yaparız, sevişmek deriz adına ölümün, ölürken mutlu ölürüz.
Söyle bana gece; düşlerimi bölenler lal mi şimdi?


Çekip çıktığı kapıları hiç mi merak etmezler ? ******* yalnız bana mı zimmetli, herkesin bir gecesi var hiç mi bilmezler?

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:57 AM

Ben seni severken
Sen yanımda yoktun ki!
Ben seni özlerken
Sen bilmiyordun ki!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen yokken bakışların vardı
Beynime kazınmış
Nereye baksam oradaydılar,
Ben seni sensiz sevdim..
Göremesem de, rüyamdaydın,
Sevmesen de, kalbimin derinliklerindeydin
Ve kimse seni oradan çıkaramayacak.
Sen bile!
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da, hayalin vardı,
Sen olmasan da, şarkılar vardı;
Seni hatırlatan...
Sen olmasan da, her dakika aklımdaydın.
Ben seni sensiz sevdim...
Sen olmasan da,yıldızlar vardı,
Sen olmasan da,bulutlar vardı,
Sen olmasan da,günbatımları vardı,
Sen olmasan da,denizler vardı...
Ben seni sensiz sevdim...
Aslında sen hep vardın,
Aynı şehirde,aynı sokakta,
“Ben sevdanın oturduğu sokakta oturuyorum”ama;
Ben seni sensiz sevdim...
Ne olurdu sende beni sevseydin?
Ne olurdu bu kadar gözyaşı dökmeseydim?
Ama inanıyorum ki sen uyandıracaksın beni,
Hani kıyamet koptuğunda...
Ben seni sensiz sevdim...
Neden sevdim bilmiyorum ama çok sevdim!!!

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:57 AM

" Bir gidişi yaz" dediler, "yazarım" dedim...gitmeleri öğrenmiştim..

Susardı, susardım, susardık, suskularca...
Bilinir bilinmez bir şarkının içinde kaybolurduk. Biz en çok susmayı sevdik, sevmeyi sevemediğimiz kadar. Koptuk ve dağıldık her şeye. Giderken durduramadık birbirimizi. Durdurmaya elin, elim, ellerimiz yetmedi. Eğitemedim çocuk kalmış korkularını, yanılgılarını törpüleyemedim. Sana gerçekleri gösteremediğim gibi.

Giderken durdurmalıydın beni, yapmalıydın, yapamadın. Durdurmaya gücün, gücüm, gücümüz yetmedi. Belki de yoktu, biz var sandık.
İnsan isterse yolları aşıyor, sen kapının eşiğini aşıp gelemedin. Geldiğim gibi gidemedim, gittiğim gibi dönemedim yüzüne. Sen, bildiğim sen değilsin artık. Ben, bildiğin ben, değişemem. Değişmelere suskun dudaklarım.

Şimdi acı, yolunu şaşırmış bir deniz kaplumbağası gibidir yüreğimde. Şaşkın ama inatçı.

Şimdi sen, adı geçmişte saklı ince bir sızı.
Şimdi biz, bir şarkıdan çalınmış iki nota gibiyiz. Eksiğiz ve yokuz. Dilsiz ama mutluyuz.

Bir kapının eşiğinde kaldı her şey. Beni dışarıya göndermeyecektin, içerde tutacaktın, arkamdan gidişimi seyretmeyecektin, yollara yürümeyecektim, sesimi gidişlerde yitirmeyecektim. Sesimi geceye vermeyecektin.
Şimdi, kaldır gözlerini ve geceye bak. Sesimi gör yukarıda, ortada bırakılmış tellerimi. Densiz ama dengeli satırlarımın anlamını kavra. Geceye bak, sesimi kaydırma.

Kimsenin öğretmediği bir şeyi öğretmeni dilerdim, ayrılırken

Ama sen herkesin öğrettiğini yineledin.
Şimdi aşk, inançlarını yitiren bir ayyaştır köprü altlarımda

Biz ki *******i paylaştık, yastığı, şarkıları. Biz ki sözleri paylaştık, kelimeleri. Biz ki yüreği paylaşamadık, paylaşamadım galiba. Nedendir bilmem, noksan kaldık korkulara. Nutku tutulan *******in isimsiz sabahlarında, yanlış ve yangın kaldık.
Geride kalan kırık ezgiler ve yorgun ruhların dansı.

Sokağımın serseri gülüşü, gençliğimin asi sevgisi, isyanımın suskun gezgini. Gitmeye meyilli değildim, olduğum gibiydim, dinletemedim, dinletemedin, dinletemedik belki de.

Şimdi sen, aksak bir hüzün, nerede coşacağını bilmeyen.

Şimdi ben, değişemeyen bir şehir, nasıl sevileceğini bilen.
Şimdi biz, olmayan bir şeyiz.

Bir kapının eşiğinde kaldı her şey. Konuşmak anlamsız, susmak kalabalık, ayrılık bulaşıcı. Sevda, kör topal yürüyen bir dilenci gibidir artık.
Seni sevdim ama gönderdin. Gönderilince dönemiyorum. Ben bir çiçeğim asi yanım, solunca aynı elde açamıyorum.

Susuyorum, susuyorsun, susuyorlar, suskularca....

Gerçekte kim olduğunu çok düşündüm,

Özleminin yer yer sağanak yağışlı olduğu zamanlarda galiba artık biliyorum.
Sen, büyümeye zamanı olmayan çocukların, dar zamanlarda attığı içten bir kahkahasın

Beni beklemeye gidiyordun, galiba yolu şaşırdın

Bir gidişi yaz, dediler, yazarım dedim. Gitmeyi öğrenmiştim, kalmayı öğretemediğim kadar.

Bir gidişi yaz, dediler, yazarım, dedim. Gitmeyi giyinmiştim, yakıştırılmıştım veda sözlerine, merhabalara alıştırılamadığım kadar.

Bir gidişi yaz, dediler, yazarım, dedim. Çok gitmiştim, söz gitmiştim, uzun gitmiştim, sesimi duyuramayacak kadar.

Bir gidişi yaz, dediler, yazmaya giderken kendimden geçmişim. Arkama dönüp baktım, sende beni gördüm, el salladım. Artık çok geç, sendeki ben için çoktan bitmişim...



Alıntı

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:58 AM

BIR YÜREK YARAT BANA SIMDI...ALISTIM SEVDANA SEVDALI GÜNLERINE...ALISTIM BENI SEVMELERINE..SEN HEP SEVECEKTIN BENI...BITMEYECEKTI ICINDEKI BU SEVGI..BAKTIMKI ARTIK YOKSUN..NE SEVIYOR,NE ÖZLÜYORSUN...BEN SIMDI SAHIPSIZ KÖSELERDEYIM..HER KÖSE BASI SANA CIKIYOR....HER YOKUS SANA INIYOR...ACTIGIM HER KAPI SANA ACILIYOR...SIGMIYOR DELI YÜREK..HIC BIR MEKANA,MEKANSIZLIGA...ALISAMADIM SENSIZ YALNIZLIGA...BECEREMEDIM SENSIZ YASAMAYI..EKLEYEMEDIM MAZIME SENI..HER YENI GÜNDE CIKIYOR KARSIMA SÖYLEDIGIN SEVDA SÖZLERI..BAKIYOR ICIMI ACITAN GÖZLERINDEKI BAKISLAR..YA SEN OLMALISIN HER AN YANIMDA...YA BEN OLMALIYIM BASKA BIR ASKTA...TAKAMADIM YÜREGIME BASKA BIR SEVDA..TAKMAYA CALISTIKCA SEN ISLEDIN ICIME..YÜREGIM SENI ISTIYOR ELDE DEGIL..SENI UNUTABILMEK BENDE DEGIL...YÜREGIM SEVMIS SENI BU SUC DEGIL...MADEM ALDIN BENDEN SEVGINI...BIR YÜREK YARAT BANA SIMDI...AYNI SENIN YÜREGIN GIBI..YARAT YOKSA DÜSECEGIM..KALBIM BIN PARCA OLACAK...GÖZLERIMDE KI YASLAR YAGMUR OLUP YAGACAK...YARAT YOKSA ÖLECEGIM...KALBIM AFFETMEYECEK SENI...SONRA HIC UNUTAMAYACAKSIN ASKINA OLAN YÜREKSIZLIGINI...BIR DAHA BULAMAYACAKSIN SENI BENIM GIBI SEVENI...GIDEN GITTIMI DÖNMEZ GERI...BIR YÜREK YARAT SIMDI BANA...OLMASIN ONDA SANA SEVDA...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:58 AM

Varlığınla yokluğun arasında kalmayacağım artık, sadece olmayacaksın. Sensiz kalma ihtimali olmayacak aleyhine kurulmuş cümlelerimin sonunda. Belki birkaç satır arasında unutulacaksın bir müddet sonra. İçimden olmayacak, boş bir kağıdın gölgesine sığınmayacak sana sitemlerim. Hani hep kızardın ya “Konuş konuş konuş” derdin, haykırabilir miyim şimdi korkaklığını. Bıraktığın bu mavi düşleriyle avunan yalnızlığı, artık sahiplenilmeyecek olmanın burukluğunu yaşarken, haykırabilir miyim dersin, susar mıyım, gülüp geçer miyim yoksa …?
Aslında alıştırmalıyım kendimi hiç dönmeyecekmişsin, dönülmeyecek bir yerdeymişsin gibi farzetmeli, unutmalı. Seni hiç tanımamış gibi yaşamımı sürdürmeliyim. Var olduğum her yer aşk(ın) şehri olmalı artık, yeniden sevmenin, sevilebilmenin yeri her yer, zamanı yaşanan ve gelecek tüm zamanlar olmalı benim için. Evet, sayfalardan koparıp bir bir savurmalıyım seni yaşanmış tüm zamanlara, uzaklaşan her adımımla hapsetmeliyim bu anılar sokağına. Kopan takvim yaprakları sensiz geçen günleri saymamalı, bende yokluğunun güncesini tutmayı artık bırakmalıyım. Her yeni güne seni getirmedi diye isyan etmemeliyim. Kabullenebilmeli, hazmedebilmeli, aldırmamalı hatta sana hak verebilmeliyim. Bu satırlarla büyümeye başlamalıyım, sırf seni ve çocuklaşan bir aşkı kolayca unutabilmek için. Zira yoksun. Sanki benim hiç senim olmamış, sanki bizi hiç yaşamamışız, sanki aşk denen o hoyrat şarkıyı mırıldanmış ve sonra yarım bırakmışız gibi. Artık yeni bir şarkı söylemenin vakti, Yaşanmışlığına, yitikliğime hiç aldırmadan,
Sanki benim hiç senim olmamış gibi
..

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:58 AM

*******...AnLar...SorguLar...IzdırapLar..."O"nsuz . .!



Katran karası ******* vardır, seni bağırına basmıştır.! Kalemi ele aldırır, yazdırır, çizdirir.. Ama ne birşey değişir, ne yeni gündeki güzellikler için haber verilir.!



Gecem soğuk..!

Odam sensiz..!

Ümitler bitmiş..!

Kadehimde şarap bitmiş, hayalin gitmiş..!

Anlar vardır, şarkılarda buldurur matemi...

Sözler bir yana dursun, ritimler bile acıtır içini.. Kanatır kapanması zor yaralarını, her bir enstrüman sesi.! Oysa yaraların kabuk bağlamaya yüz tutmuştur.. Bir şarkı duyarsın bir yerde.. Her bir söz çarpar darbeyle,her bir enstrüman sesiyle açılır kabuklar.. dilindeki çığlıklara, ahlara aldırmazlar..!

Ve sen içinde sorguya başlamışken.. şarkıda tınılarıyla acıtır bir yandan, bir yandan da sorguna eşlik eder...



Dağlar mı..? yollar mı..? denizler mi engel..?

Neden..? Neden gelmez oldun..?

Eller mi..? diller mi..? sözlerim mi engel..?

Neden..? Neden gelmez oldun..?

Sorgular vardır, sadece kanatır!Asla cevap buldurmaz.!

Sorular,sorular, sorular..Cevabı yok, muhatabı yok ve hatta soranın aynada bir sureti bile yok.! Devam edip gider sorgu, tâki yaranın kanı dışına sızıpta, sol yanın kızarana kadar.! Umudunu bir hışımla alırsın avucuna, elini götürürsün zorlukla sol yanına, ama kanın akmaya devam eder.. Belliki acının dinmeye niyeti yoktur.! Umut tuz misali kanatırda, bir merhem "O"dur kapanacak yarana..!



Zaman durdu, gökyüzünden yıldırımlar düşerken..

İçimdeki yağmur dindi, yoruldum beklemekten..!

Izdıraplar vardır, söyletir, "O" duymasada *******ine seslenir.!

Derken biter son enstrümanın son darbesiyle matem..katılırsın çığlık atarcasına tekrar edersin can havliyle..Yeter artık bitsin..! "Yoruldum Beklemekten!!!!!" dersin..

*******...AnLar...SorguLar...IzdırapLar... vardır da bir tek "O" yoktur işte..!

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:58 AM

Ve ben ne kadar şanslıyım ki sevdiğimi hep yanımda görebiliyorum
Soğukta, yağmurda, kızgın güneşin altında, en engin denizler, en geniş ummanlar,en korkutucu ormanlarda, en sarp uçurumların o en tehlikeli uç noktasında, en kızgın çöllerde
Gecenin en karanlık anında, güneşin doğuşunda ki heyecanda ve aynı heyecanla güneşin batışında….
O hep benimle benim yanımda
Ve o hep beni mutlu etmek için var
Benim için
Benim ruh ikizim olarak yaratılmış gibi…

O bana milyonlarca kilometre uzakta da olsa damarımda ki, kan tenimde ki can
Gözümün bebeği kadar yakınımda olan sevgili.

Dinlettiği melodilerle ağır aksak ilerleyen kalbime hız kazandırıyor
Bedenimin yaralarını sarmakla kalmıyor ruhuma hükmediyor
O hep en zor anımda beni güçlü olmaya zorluyor
“yapabilirsin “diyor
“yapabiliriz” diyor
Zayıf düşmeme izin vermiyor
Kendi güçlü olduğu kadar benimde güçlü olabilmem için savaşıyor…

Duyurduğu
Kimi zaman fısıldadığı, bazen bir dokunuşa sakladığı, bazen bir öpücükle anlıma kondurduğu
“seni seviyorum”
Dünyanın en edebi, en değerli, en tatlı ve en samimi sözcükleri
Onun dilinden onun kalbinden geldiği için …

Beni ağlatabilen; mutluluktan mutluluğa uçururken ağlatabilen
Hayatın karşıma çıkarabileceği en doğru, en samimi, en güvenilir çocuğu
Özlüyorum seni…

Gerçi ben seni senin yanındayken bile özlerdim
Bilmezsin durup durup ağlamalarım
Bazen hıçkırıklarım
Bakışlarımı senden kaçırışlarım
Öpüşlerine cevap vermeyişim
Sessiz kalışım
Düşünceli oturuşlarım ve baş ağrılarım
Senin özleminden di sevgili
Ama sen bilmezsin…

Her anımızı özlemle anıyorum
Hasretlerdeyim aşkım
Kilometrelerce derin sevgim Kilometrelerce derin hasretinin içinde kaynıyor,
Ve kalbim aşkının hamuruyla yoğruluyor
Ortaya sen çıkıyorsun birtanem
Seni benden beni senden ayırması inan güç oluyor
Anlıyorum ki mayam sensin
Senin için senin gibi seviyorum
Ve her anımızı arıyorum …
Her anın barındırdığı o apayrı tadlara hasretim
Yedi sene olacak
Yedi senenin her günü senin sevginle dolu
Senden en nefret ettiğimi iddia ettiğim anlarda itiraf etmekten korktuğum sevgin bir an olsun ayrılmadı benden
Ve sevgin yaşlanmadı aşkım
Yıllandı ama eskimedi
Hala dünkü çocuk gibiyim
Ve sen hala dünkü çocuksun gözümde bi türlü büyütemediğim
Yüreğimi alevlendiren
Beni heyecana sürükleyen o çocuk….

Eskimedik çünkü eskitmedik
Paylaştık mutlulukları, hüzünleri, umutları, hayalleri, tasaları, endişeleri
ve biz farklı yönlerimiz ortaya çıktıkça birbirimize daha çok bağlandık
birbirimizi tamamladığımız için …
ben seni benden ayıramaz oldum sahi kimsin sen?

Benim içimde ki ikinci ben misin yoksa, e öyleye ben kimim
Anlamıyorum, tanımlayamıyorum
Benim tek bir parçam değilsin
Çünkü nerden çıkartırsam çıkartayım seni
Ortada benden de eser kalmıyor
Ve seni ekleyince eksikliklerime nerde olursa olsun eksik kalmıyor
Ve bir parça sürünce senden yaralarıma,
Ne o çok derin yaralar ne de eski nasırlar dayanamıyor
Bil ki senle kapanıyor…

Ve ben hala o eski günlerde ki çocuk yoksun yok olduğunu gönlüm kabul etmiyor
Çıktığım her yol çıkmazlara dönüşüveriyor
Aklı yokluğunu almıyor ne yapayım gönül dayanamıyor..
Zor savaştı ne zor yarıştı,
Bak bu ağır yük bizi aştı

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:58 AM

"Aşk nelere kadirdir" derler de inanmazdık. Aslına bakılırsa gayet yerinde bir söz bu. Çünkü aşk bizi kendi denizinde yolculuğa çıkarırken, ruhumuzu da bir o yana bir bu yana sürükleyip bir başkalaştırır. Hatta zaman zaman kendimizle ilgili şaşkınlıklar yaşar, çevremizdekilere de yaşatırız.

Aşıksınız, seviyorsunuz, sevdiğinizin bile farkında değilsiniz. Ama sözleriniz, hareketleriniz sizi çoktan ele veriyor. Sanki bir anda siz "siz" olmaktan çıkıyor ve yepyeni bir kişiliğe bürünüveriyorsunuz. Bakalım aşk size neler yapıyor, neler yaptırıyormuş!

Güne her zamankinden daha erken başlarsınız. Sanki kendinizi günler boyu uyumuş gibi hisseder ve gayet formda olursunuz.
Gözlerinizin içi gülmeye başlar, yanaklarınız pembeleşir, acaip güzelleşirsiniz. Sizi gören "şıp" diye aşık olduğunuzu anlar. Müzik kadar aşk da ruhun gıdasıdır.

Bir anda alışveriş delisi oluverirsiniz. Ama bu tam bir çılgınlık aşamasındadır. Yepyeni giysiler, kokular ve makyaj malzemeleri alınır. Farklı bir tarzın deneme çalışmaları da başlamıştır. Dolaptakilerin ise papucu çoktan dama atılır.

Önceleri gözünüze çarpmayan ya da çarptığı halde aldırış etmediğiniz kilolarınız ve can düşmanınız selülitler, baş derdiniz olur çıkar. Her daim ayna karşısında, onlardan nasıl kurtulacağınızı düşünürsünüz. Ve paranızın büyük bir kısmını kremlere ve spor merkezlerine bağışlarsınız.
Patlamış mısır, cips ve kola. Bir anda hayatınızın vazgeçilmezleri arasına girer. Çünkü aşk sayesinde atıştırmalarınız had safhaya çıkmıştır.

İş güç hak getire! Sorumluluklar kendini bir anda "top on" listesinin alt sıralarında bulur. Patronunuzun imalı lafları bile dikkatinizi çekmez. Varsa yoksa "O" dur. Ee, ne de olsa listenin başına yerleşmiştir.

Sizi görenler nedensiz sırıtmalarınıza ve ağzınızın artık kulaklarınıza yapışmasına, herkese hatta hoşlanmadığınız insanlara bile sevgi dolu davranmanıza bir mana veremezler. Halbuki siz yeni aşkınız sayesinde dünyanın en mutlu insanısınızdır. Varsın sizi anlamasınlar.

Paranoyak olup çıkarsınız. Yemeden içmeden ha bire, onun hakkında sürekli ya beni aldatıyorsa, bugün hiç aramadı, ya başına bir şey geldiyse gibi paranoyalar üretir, sizin yanınızda olmadığı zamanları kendinize işkence saatleri haline getirirsiniz.

Onunla geçen süre, nedense su gibi akıp geçer. Onu hergün görmek için bilimum yalanlara başvurup, en yakın arkadaşınızı bile satarsınız.
Kalp atışlarınız bir türlü normale dönmez. Hele onu görünce, adrenalin miktarınız maksimum noktalara sıçrar. Elleriniz titrer, midenize kramplar girer.

Hayatınızın aşksız ne kadar berbat olduğunu anımsayın, aşksız kalmayın!!!


ALINTI

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:58 AM

Unutmak….Unutmak ne kadar zor değil mi? Bize bu acıları yaşatan,içimizde unutma hissini doğuran kişi ya da olayları unutabilmek.Bütün bu düşüncelerden kendini soyutlayabilmek.Veya hayata bunlarla devam etmek.Her geçen gün unutamamanın verdiği acıyı içinde duyarak yaşamak.

Unutmaya çalıştıkça, bir takım yaşanmışlıkları beyninden silmek istedikçe, bunların yüreğine daha çok oturması.Beynini içten içe kemirmesi unutamamanın. Belki de istedikçe hafızana yerleşmesi.Geçmişteki unutulacak olay ya da kişileri bir yangının külü gibi savurmaya çalışmak.Fakat zamanla küllerin tekrar tutuşup bir kor gibi bütün benliğini sarması.Bu acı veren şeyler ya bir terk ediliş,ya bir ayrılık,ya istediklerinin tersine gelişen olaylar silsilesi.Ya da ne bileyim belki de değer verdiğin kişi ya da olaylara keşke vermeseydim dedirtecek yaşanmış günler…

Tamam unuttum artık hiçbir olay veya kişi beni üzemeyecek,kendim için varım dediğin anda bir nevi gerçekler yavaş yavaş tekrar gün yüzüne çıkmaya başlar hayatında.Sonra da ardı arkası kesilmeyen unutma krizleri...

Sadece kötü şeyler midir unutmaya çalıştıklarımız acaba.Hayır güzellikler de unutulabilir tabii ki.Ama bu güzellikler öyle etkilemiştir ve iz bırakmıştır ki beynimizde asla unutulmaz.Evimizin nadide köşelerinde barındırılan antikalar gibi,geçmişteki güzel anılarımızda baş tacımızdır.

Madalyonun diğer yönünde ise unutamamanın verdiği acı vardır.Yaptığın iyiliklerin bir kalemde silinmesi.Yakanı bırakmak bilmeyen mutsuzluklar.Hayır dedikçe yara üstüne yara açıp duran,kendinle yaşadığın hesaplaşmalar.Bu değil midir zaten yakıp kavuran…

Belki de sorumlu biziz.Unutmaya çalıştıkça daha çok yaşıyoruz,düşünüyoruz.Oysa kendi haline bırakınca her şey ne güzel.Unutmak Allah’ın verdiği bir nimet değil mi? Neden zamana bırakıp bu güzelliği yaşamıyor nefsimiz.Zor biliyorum.Kim bilir ne acılar yaşadık.Hayatımızda gelişlerin sevincini yaşadığımız gibi kaç gidişin acısını da yaşadık yüreğimizde.Ölüp ölüp dirildik yeniden.Yemeden içmeden kesildik.Kaç kişi kim bilir ağlamaktan göz pınarlarını kuruttu.Artık onsuz yaşayamam,unutamam dedi.Daha doğrusu böyle kandırdı kendini.

Örneğin sevdiğin,her şeyin olan birini kaybettin.Onun yerini kimse alamaz.Nasıl unutacağım dersin.İçinde sürekli kanayan bir türlü kabuk bağlamayan bir yaradır bu.Günden güne içini yakıp kavuran bir yara hem de.Oysa zamana bıraksan öyle bir unutacaksın ki.Boşuna dememiş atalarımız “zaman en iyi ilaçtır” diye.

Zamanı geldiğinde birde bakmışsın ki gülüp oynuyorsun sende…Unutmak istediklerin hayatından silinip gitmiş farkına varamadan ya da vardırılmadan.

Ve gün gelirde anlarsın unutmak isteyip unutmadığın şeylere artık gülüp geçtiğini...

Hadi o zaman UNUT! UNUTABİLİRSEN….
……… AŞKI UNUT,SEVMEYİ UNUT….
………GECEYİ UNUT,UNUT HER ŞEYİ….
UNUT! UNUTABİLİRSEN…

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:58 AM

Sevgi dolu ancak sevginin yürekte saklandıgı bir ailede yetişmişti genc kız.Sevginin dile vurulmasını düşünmemişti hiç....Seviyorum demeye ihtiyacı varmıydı?Babası zaten biliyordu minik kızının kendini sevdigini.Kendiside duymamıştı hiç babasından.Sevgisi hep içindeydi,hareketlerindeydi amadilde deyil bunun eksikligini duydugunda ise çok gec kalmıştı.Utanıyordu artık insan babasına seni seviyorum diyemezmiydi.SENE SEVİYORUM bu aileden olmayan birine belkide haketmeyen birine kolayca söylenebilirdi ama insanın babasına söylemesi utanılacak birşey diye düşünüyordu.Utanıyordu ah birkere deseydi babasına gerisi gelecekti biliyordu Seni seviyorum dedikleri tek tek yok olmuştu hayatından.Haketmemişlerdi bu sevgiyi hatta seni seviyorum kelimesini .Anlamı bile basitleşmişti bu kelimenin.Oysa hep yanında olan canı gibi sevdigi babasına söyleyememişti.Sırf söyleyememek deyildi hırsı.Dokunamıyordu babasına,sarılamıyordu.Sadece birkere elini tutmuştu babası ufak bir operasyon sırasında yanında istemişti babasını.Elini tutmuştu babası,sıkıca sanki eli kuvveti olmuştu kızın acısını hafifletmişti.Bir kez tutmuştu elini...Her gece dua etti genc kız ,Tanrım babamın elini tutmam için ,ona sevgimi haykırmam için yardım et.Onun kolunda gururla yürümek istiyorum.Kimi zaman unuttugu oluyorduda bu duayı ama Tanrı biliyordu ve bir fırsat yaratacaktı onun için buna emindi.
Ve bir gece babasının hastalanmasına şahit oldu genc kız.Birden bire deyil yavaş yavaş hastalanmasının her anını gördü.Babasının kolunun uyuştugunu farketti önce,hastaneye götürene kadar yavaş yavaş gelen felcin her dakikasına şahit oldu.Hıckırarak aglarken babasının koluna girdigini ve onun elini tuttugunu hatırlıyordu.....Hastaneyi inletircesine aglamaları engellememişti felci.Neden Tanrım,neden şimdi neden böyle bir zamanda duyanlar ettigi duayı bilemezlerdi ki.....Günler boyu aglamaları dinmedi.Seni seviyorum demesini duyamadı babası belki ama Tanrı duymuştu ve babasını genc kıza bagışlamıştı belliki....Bundan sonra babasına söyledi genc kız sevdigini.Utanmadan ,gururla söyladi.
Baban bu duygularımı belki belki hic bilmedi.Ama ben herkezden cok hakediyordum ona sevgimi söylemeyi.
Ve en cok o hakediyordu benim sevgimi....

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:58 AM

Bil ki bu benim hüzün saltanatımdır! Çektiğim çilenin adını ayrılık koyma. Şimdi eline su dökemez hüzünler yaşıyorum. Her baktığında binlerce anlam kattığım gözlerimin rengi bile değişti. Bu siyahlığı, bu daima kirpiklerimle gizlemeye çalıştığım halimi hiç görmedin sen.
Yüreğimden apansız sıçrayışlar gibi giderken, gülümseme değildi o dudağımdaki kıvrım. Öptüğün yerde bıraktığın izindi, gör ve hatırla istediğim.

Şimdi el dediğim ellerle tokalaştım ah! Şimdi hala merakta, hala aynalar karşısında senin izlerini arayan bir kadın buluyorum. Ah özledim, senin benim olduğunu bilerek uyuduğum o huzurlu, meleklerle dolu dediğim *******imi.

Diyorum ya bak, el dediğim eller uzanıyor ellerime, kokum senden uzaklarda, senin tenine dokunmayan rüzgârlarda dağılmaya başlıyor. Şimdi yüreğindeki kuraklığı deniz yapsan, geçer mi bitmeyen susuzluğum?

Seni bu kadar sevmek, elbette bin türlü dert salacaktı başıma biliyordum. Vazgeç benden beyaz yürekli adam derken gitmeyecektin, bunu da biliyordum. Oysa açma saatleri bile birbirinden kaçışan çiçekler gibiydik biz. Benim akşamsefalığım, senin sabah güneşine dönmüş o papatya haline rastlamıyordu. Ben deniz gibi enginliğimle övünürken, sen gökyüzünde özgürlüğünle seyrediyordun bana kattığın maviliğini. Sonunda sen en yorgun ama en ulu dağ oluyordun ufukta, bense üzerinde bir kar tanesi...

Bırak artık, dönerse dönsün başım, aşk bu döngüyü sever. İçinde sen olan hiçbir şeyden yere düşmem ben.
Bırak aşk belki bizi de sever. İçinde sen olan her acıyı kabul ettim ben...


Bir aşkın bitişi, bir nehrin kuruyuşuna benzermiş. Ben senin, o nehri kuruttuğun satırlarından geldim sevgili...

Nǿ ŦΞДЯ™ 04-22-2007 01:59 AM

Sıcağımsın… Bitmezim, solmazımsın.. Sevgiye seninle başladık.. Bir koşuydu benim için, sevgiyi tanıma koşusu.. Seninle çıktık bu koşuya, seninle tamamlamak isterim..


Sıcaklık deyince sen gelirsin yüreğime.. Sen gelirsin *******in arasından, soğukların arasından, yüreğim sıcacık olur.. Sen beni ısıtanımsın, yüreğimi sıpsıcacık eden..

Ellerimin arayıp da bulduğu bırakmak istemediğisin… Bedenimin yarısı, kolumun öteki kolusun.. Beni saran seven, sevgiyi öğretensin..

Sen olunca varsın karlar yağsın sokaklara her yan buz tutsun.. Sen olunca, uzaklar uzak olsun sen yakınsın ya… Zorluklar hep beni bulsun. Sen kolayımsın..

Sen gözüm kulağım aklım yüreğimsin… Tıp tıp eden kalbim.. Kalbimi her gün gençleştiren kanımsın.. Sen benim ilk ve tek sevdiğimsin..

Beni sevginle zenginleştiren, gözlerinle mutlu edensin..

Gözlerinde hüzün görsem hüzünlenirim, sözlerinde acı duysam kırılır, unufak olurum.. Yapışmaz yüreğimin parçaları kırılır da kırılır.. Kötü eser bir sonbahar yeli, yüreğimi üşütür..


Uzanan sıcacık elin beni umutlara götürür. Kırılan her bir parça yenilenir, kıranlar unutulur. Yeniden bir yolculuğa çıkılır senin her bir sözünle …

Bilmem sana “Umut” desem, “Can” desem, “Canım” desem, “Sevgi” desem, “Sevgilim” desem.. Ne desem az sana… Senin sevgine.. “Sıcağımsın” desem.. Isıt beni hep sevginle.


Yanımda ol… Koru kolla beni.. Sar beni tüm üzüntülere destek ol…
Yanı başımda ol… Her zamanki gibi sen ol..


Sevgim açık kollarım gibi… Seni bekliyor.. En güzel sözcükleri söylesem… “Gülücük” desem, “Güven” desem, “Huzur” desem “Güzellik” desem..Daha ne diyeyim Bir tanem “EŞİM” desem…

Hepsini desem seni tanımlasam.. Yüreğime katsam…… SAKLASAM…

oty 09-09-2007 07:07 PM

arkadaşlar gercekten
güzel
olmuş
devamını bekler,z

¢яєαмιηg 10-06-2007 07:29 PM

Saol ...


Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 06:47 AM

Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11   Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.