![]() |
gÖzlerİne Bakip Kalirken
HİÇ BİrŞey DÜŞÜnmeyİŞİmİ Benİ Alip GÖtÜren Hayalİnİ YÜreĞİmde BaŞka Kİmseye Yer Birakmayan Sevgİnİ Sevdİm YeryÜzÜne SiĞmadim Senİ GÖkyÜzÜne SiĞdiramadim SensİzlİĞİmİ Kİmseyle PaylaŞmadim HİÇ Bir Şarki Anlatmadi HİÇ Bir Şİİr Yazmadi Ben Senİ CÜmlelere SiĞdiramadim HİÇ Aklimdan Çikmadin Sankİ Hep Yanimdaydin DÜŞÜnmedİmsenleyken Yarinimi DÜŞÜnmedİm HİÇ Sonunu Sen Bİtmesİnİ İstemedİĞİm Bİr Hİkaye Gİbİydİn Unuttum MutluluĞun Adini Ama Sİlemedİm Kalbİme Yazdiklarini Bİr Sen Vardin Bİrde Adin Hayalİn Zaten HİÇ Aklimdan Çikmadi |
Güzelliğin için değil, çünkü ben seni hiç görmedim...
Ellermi tutmanı değil, çünkü ben sana hiç dokunmadım... Gözlerine bakmayı değil, çünkü ben onlara hiç dalmadım... Ben senin beni sevmeni sevdim... Yüreğinde bana yer vermeni sevdim Benimle konuşurken, sesini nefesini sevdim Ağladığımda uzaktan tesellilerini sevdim Benim seni sevmemi sevdim... Sessizlikte kalp atışlarını sevdim Damarlarımda kan yerine dolaşmanı sevdim Düşlerde benim olmanı, senin olmamı sevdim... Gönülden sana bağlandığımı sevdim Gündüz ışığım, Gece karanlığım olmanı sevdim Alınyazım, Kaderim, Herşeyim olmanı sevdim Gözyaşım, Kederim, Hüznüm olmanı sevdim Tebessümlerimin, Gülmelerimin, Mutluluğumun sebebi olmanı sevdim Söylediğin sözleri değil, Onları bana söylemeni sevdim.... Ben başlıbaşına seni SEN olduğun için sevdim... Benliğini, Duygularını, Hislerini sevdim Ve... Bu tarifsizliği, sevgime kelime bulamadığımı sevdim... SENİ SEVDİM |
Ben Ölürsem Aksamüstü Ölürüm
Ben ölürsem aksamüstü ölürüm Sehre simsiyah bir kar yagar Yollar kalbimle örtülür Parmaklarimin arasindan Gecenin geldigini görürüm Ben ölürsem aksamüstü ölürüm Çocuklar sinemaya gider Yüzümü bir çiçege gömüp Aglamak gibi isterim Derinden bir tren geçer Ben ölürsem aksamüstü ölürüm Alip basimi gitmek isterim Bir aksam bir kente girerim Kayisi agaçlari arasindan Gidip denize bakarim Bir tiyatro seyrederim Ben ölürsem aksamüstü ölürüm Uzaktan bir bulut geçer Karanlik bir çocukluk bulutu Gerçeküstücü bir ressam Dünyayi degistirmeye baslar Kus sesleri, haykirislar Denizin ve kirlarin Rengi birbirine karisir Sana bir siir getiririm Sözler rüyamdan fiskirir Dünya bölümlere ayrilir Birinde bir pazar sabahi Birinde bir gökyüzü Birinde sararmis yapraklar Birinde bir adam Her seye yeniden baslar |
Sus pus olmuş, puslu bir İstanbul'muydu yüzün, yoksa
çok bildik hüzünler mi taşınmıştı yüzüne Dolmabahçe da çay tadında.... Divit ucuyla yazılmış bir aşkın sureti vardı avuçlarında, tarih bir başka iklimin kıvamını gösteriyordu. Ben rehnedilmiş yelkovan gibi... hani akrep'i seven ama yüreği takvim yokuşlarında... Sinemada elinin elimde terleyişinin bir anlamı olmalı, sesinin sesimde yankılanmasının... sanki perdedekine üzülmüş ya da sevinmişsin de tesadüfen akmış yüzün içime... Yalan! Sen perdeye bakıyorsun, fikrin benim seyir defterimde.. ve ben amerikanca bir filmi kürtçe seyrediyorum... Kadın Beyoğlu'nun bir kış akşamında, üstündeki deri montun sahibine küs, soğukluğundan muzdarip yürüyordu... Adam da... Yürümek hiçbir şeyi çözmüyordu, bazı Aralık akşamlarında... Parmağında yaralı bir öyküyü taşıyordu adam... Kadının yüzünde bir hüzün... Hüzünlü aralık akşamında bir yüzük... Yüzüğün yüzünde dünya güzeli bir kadının kehaneti... ... Soğuğun ve karanlığın vehameti! Hayatı, bir başkasının pantolonu gibi, küçültülmüş, daraltılmış... İlk sahibinin o pantalonla yaşadığı şeyler, yani pantalonu pantalon yapan anılar, bazı ilkbahar bereleri yüzünden yapılan yamalar, ter tüketen yazlar... Hepsi daraltılmış... Yaşananlara bir beden büyük geliyor artık hayat! Bir aşkı paylaşmak için çok geç, bir paylaşıma aşık olmak içinse erken... Beni sevda yerimden vurdu yine zaman... Şimdi sana söylenecek tek cümle: Bende sana yetecek kadar ben kalmadı... Bir dağ tepesinde dalga geçerken yalnızlığımla. Kırmızı,mor ve pembe bulutlar boyamışken göğü kızıla. Ve rüzgar bir şarkı tutturmuşken bilmediğim bir makamda. Kara dut gözlü,bakır kızılı saçlı bir kız uzandı yanıma. xxx Kıskandı dost bildiğim bulutlar,rüzgar ve dalgalar. Kısrak başlı hırçın dalgalar,sırt döven demir misali parçalarken kendini kayalarda Kara gözlü kız sıcak bir bugse kondurdu yanağıma. Bir sıcaklık kapladı içimi,bir huzur ve bir his,hiç bilmediğim. xxx Dagınık saçlarını tararken rüzgarla,yüreğimde bir orkestra kuruldu ve baskın bir lir sesi,bir aşk şarkısı eski yunan'dan. Sophokles'in bir tragedya'sı çıplak anadolu dağlarından. Yanık bir pan sesi hiç bir şeyin farkında olmayan garip çobandan. Taçlandırmak istedim o güzelim başı tanrının henüz yaratmadığı çiçeklerle. Elimde sepet gökten yıldız topladım,takmak için saçının her teline. xxx Homeros'a sipariş verdim ölümsüzleştirsin diye bu aşkı,dil bulup yazamadı. Yontmak için o güzelim bedeni,phydias anadolu'nun tüm beyaz mermerlerini begenmedi. Ploto varlık diye inlerken bir türlü varsayamadı böyle bir aşkı. Saflığında bu sevginin Nısche'nin ahlakı bile ahlaksız kaldı. xxx Beyaz bir harmani örterken o güzelim vucudunun kıvrımlarını,içim köpürdü kıskançlıkla. Nadide bir keman dı sanki o beden,yay olup çalmak, Kemençe de gerdege girip telde sevişmek,tokmak olup davul da tepişip halay çekmek, Bir bag bozumu şöleninde aşkı yıllandırıp köhne fıçılarda,doyasıya içmek istedim. xxx Güller Diyarı'nın gül'ü, karagül'dü,bilmediğim bir ülkeden,belki hayaldi,belki gerçek. Yada bir ozanın sazının tellerine takılı garip bir türkü. Ve bir hediye,çölde su,kurumuş dere yatağına düşen damla vede hayat. Yaşadığım geç kalmış bir sevdaydı vede bir masal,koşsamda peşinden tutamayacağım. |
Bırakın gözyaşlarım karışsın denizlere,
Bırakın Kulaklarımda çınlasın o şen sesi, Bırakın uzak diyarlara ulaşsın sesim, Bırakında dalsın gözlerim ufuklara, Bırakın yaşasın bedenimde bütün hayallerim, Bırakın dağlarda yankılansın kalbimin sevgile atan sesi, Bırakın haykırayım var gücümle dünyaya Seni Nasıl ve Ne kadar çok Sevdiğimi... Sense Şimdi dinle beni, Sadece sana söylüyorum Seni Çok Seviyorum |
TEK KELIMEYLE SUPER!!!
ILGINC AMA COK DOGRUU .. " Türkiye'yi Güldüren Adam" ünlü komedyen Cem Yılmaz'ın İstiklal Marşı'ndan esinlenerek yazdığı bir şiir, şu sıralarda elden ele dolaşıyor. Cem Yılmaz, bu şiirinde Türkiye'nin sorunlarını da ele alarak ülkemiz gerçekleri hakkında inanılmaz tespitler yapmış! Elime geçmiş olan bu şiiri izin verirseniz sizlerle paylaşmak isterim. İşte Cem Yılmaz'ın Türkiye'nin durumuna mizahi, ve bir o kadar da entelektüel bakış açısıyla yazmış olduğu şiir: İSTİKBAL MARŞI Bakma, dönmez şafak vakti yurttan kaçan o alçak! Dönmeyip Amerika'da, arlanmaksızın yaşayacak!. O benim milletimin hırsızıdır, yurdu soyacak, Hortumladıkları benimdir, milletimindir ancak! Çalma, kurban olayım hepsini ey hırslı çakal! Gariban halkıma da bir pul bırakacak kadar al! Olmaz sana götürdüğün paralar sonra helal, Hakkını vermezsen burdaki ortaklarının behemehal! Ben ezelden beri aç yaşadım, aç yaşarım! Hangi hükümet beni kurtaracakmış,>şaşarım! Kurumuş musluk gibiyim, ne akar ne taşarım! Yırtsam da bir tarafımı, hiç görülmez başarım! Mali krizler, yoluna örmüşse çelikten bir duvar, Benim .ceğiz, .cağız diyen bir hükümetim var! Bağırsın korkma, nasıl işimize burnunu sokar? "Avrupa Birliği" denen tek dişi kalmış canavar! Arkadaş, Meclis'e namusuyla çalışanları uğratma sakın! İşe aldıracakların, olsun hep sana yakın! Gelecektir, cezanı vereceği günler Hakkın, Kim bilir belki yarın, belki yarından da yakın! Yaktığın yerleri "orman" diyerek geçme, tanı! Çalışanı işten at, doldur kadroya yatanı! Gözleri açık yatır seni kurtaran atanı, Satılmadik o kaldı, durma satıver şu vatanı! Sermaye mutlu olsun, olsa da çevre feda! Semizletin Apo'yu, mezarında dönsün Şüheda! Uydurma kanunlarla Meclis'ten getirin seda! On bin Yıllık tarihe, yurdum ederken veda! Cümlenizin bu yurdu yok etmek mi emeli? Yediginiz herzelere başka ne demeli! Oyuverin altını iyice sallansın temeli, Yurdumun ki, sonunda vatandaş kükremeli! O zaman durur belki gözümden akan yaşım, O zaman doğrulur belim, yukarı kalkar başım, O zaman boşa gitmez yıllar süren uğraşım! HESABINI VERİP TE ,GİTTİĞİNİZ GÜN KARDAŞIM, Dalgalanın dolar gibi sizde şimdi ey suçlular! Olsun artık soyguncuya vurulacak bir yular, Ebediyen, öyle yok hesapsız bir iktidar! Hakkıdır "garip yaşamış vatandaş"ın da gülmek, Hakkıdır ezilmiş milletimin, aydınlık bir İstikbal! |
Dağlarda Kar Olsaydım
Şu dağlarda kar olsaydım Bir asi rüzgar olsaydım Arar bulur muydun beni Sahipsiz mezar olsaydım Şu yangında har olsaydım Ağlatıp bizar olsaydım Belki yaslanırdın bana Mah****a duvar olsaydım Şu bozkırda han olsaydım Yıkık perişan olsaydım Yine severmiydin beni Simsiyah duman olsaydım Şu yarada kan olsaydım Dökülüp ziyan olsaydım Bu dünyada yerim yokmuş Keşke bir yalan olsaydım |
AŞK İKİ KİŞİLİKTİR
Değişir rüzgârın yönü Solar ansızın yapraklar; Şaşırır yolunu denizde gemi Boşuna bir liman arar; Gülüşü bir yabancının Çalmıştır senden sevdiğini; İçinde biriken zehir Sadece kendini öldürecektir; Ölümdür yaşanan tek başına Aşk iki kişiliktir. Bir anı bile kalmamıştır ******* boyu sevişmelerden; Binlerce yıl uzaklardadır Binlerce kez dokunduğun ten; Yazabileceğin şiirler Çoktan yazılıp bitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Avutamaz olur artık Seni bildiğin şarkılar; Boşanır keder zincirlerinden Sular tersin tersin akar; Bir hançer gibi çeksen de sevgini Onu ancak öldürmeye yarar: Uçarı kuşu sevdanın Alıp başını gitmiştir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. Yitik bir ezgisin sadece, Tüketilmiş ve düşmüş, gözden. Düşlerinde bir çocuk hıçkırır Gece camlara sürtünürken; Çünkü hiç bir kelebek Tek başına yaşayamaz sevdasını, Severken hiçbir böcek Hiç bir kuş yalnız değildir; Ölümdür yaşanan tek başına, Aşk iki kişiliktir. |
Bir Mevsimin Acı Gerçekleri
""Bir tek dileğim var mutlu ol yeter� sözünün bir kamyon yükü anlam taşıdığı günlerdi Kaldırımlar toz ve kağıt topakları Ankara�nın Ankara�nın sonbahar yaprakları ayvalar sarı hüzünler olgun yaz yorgunu gövdeler serili betonlarda Ben yanımda çok acıklı epey yol üstü sözler getirmiştim. �Sanki terk edilmiş bir viraneyim her yanım dağılmış yıkılmışım ben� Okul önlük mevsimi ve kaplanması kitapların cumhuriyet gazetesiyle bir ön beslenme çantası kompleksi malum şu otlu peynir meselesi Saçlarını süt mısırı örgü yapmış bir al yüz koca göz görüyorum. Sanki o tehlikeli yolun başındayım Aşk�a geliyorum! ama yanıma hep köy zılgıtlı sözler almışım arabesk kalıyorum her kent soylu aşkın karşısında �Bir kulunu çok sevdim� diyorum �O beni hiç sevmiyor� diyorum �Kalbimi ona verdim artık geri vermiyor� diyorum. |
Ceviz Ağacı...
Başım köpük köpük bulut, içim dışım deniz, ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda, budak budak, şerham şerham ihtiyar bir ceviz. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Yapraklarım suda balık gibi kıvıl kıvıl. Yapraklarım ipek mendil gibi tiril tiril, koparıver, gözlerinin, gülüm, yaşını sil. Yapraklarım ellerimdir, tam yüz bin elim var. Yüz bin elle dokunurum sana, İstanbul'a. Yapraklarım gözlerimdir, şaşarak bakarım. Yüz bin gözle seyrederim seni, İstanbul'u. Yüz bin yürek gibi çarpar, çarpar yapraklarım. Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı'nda. Ne sen bunun farkındasın, ne polis farkında. |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 04:32 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.