![]() |
Piri Reis
yine istanbul yine gece ve yıldızlar, yine hilal, yine hayal ve yakamoz, yine leylak, yine eflatun ve kırmızı, çizgi ötesi, sıradışı, kırmızı baskındır, altda kalmaz, kahverengi, ikinci bir hat vardır aslında, ama göremezsin, altda kalmışdır, ve hava baloncukları, fırında patlamış, kömür zerrecikleri, için için yanmış, içinde bastıdığın tarih öncesi bir acı gibi hele sırlar, hele sırlar, sırdaştırlar bir zamana, dilleri olsa sahitlik edecekler, bir düşte, bir dönem olup bitene, aslında konuşuyorlar, ama dilsiz, aslında anlatıyorlar, ama sihirsiz, öpüşen iki geyik, öpüşemeyişi anlatıyor belki, bir göze üşüşen üç balık, “üç” dedik ya anla artık, biryerden bir yere götüremeyen haritalar, ama yerinde de duramayan bir asi lacivert, duydum ki, aslında leylakmış, fırınlanmadan önce yanii, nasıl anlatılır ki bu his, dedim ya, yine istanbul, yine gece ve yıldızlar, yine sen yani, yani yine sen YANİ SEN! ......HER AN YENİDEN Yusuf Şans |
Pişti
düştü! .. müthişti! .. aşkım aşkına, 'pişti! ..' Yusuf Şans |
Rölans
Rölans.... İhtimaller.... “Ya ben seninim Ya da sen benim! ...” Rest be.. Ne şans! . Yusuf Şans |
Sevda Bir Ateşmiş
Bu gün gönlüm çok firaklı, neden çok, Gözlerinde özlem gördüm, neyse, acı yok. Acep düşüncende neler saklı bilemem, Yüreğime kazınmışsın, izlerini, silemem. Gölümde hep sen varsın, muhabbetin yer etmiş, Bir tatlı tebessümün yıllarca uzağa gitmiş, Bu gün yine yalnızım, gözlerim daldı, Seninle buluşmak, belki de mahşere kaldı. Kâlbimde bir şeyler akıp gidiyor, Sevda bir ateşmiş yakıp gidiyor! Bir Ceylan, bir çift göz bakıp gidiyor, Ardında bin bir ümit takıp gidiyor. Yusuf Cantürk |
Sultan Baba
“Mesken tutmuş Sultan - Baba yüksek tepeyi , Oraya tırmanmak, insanı zorluyor epeyi, Osmanlıdan önce, buraya gönüllü gelmiş, Türk’e yol göstermiş daima, bu ulu derviş, ONU, SULTANLIĞA yükseltmiş, halkın sevgisi, Sandukasında gösterilmiş, yüksek mertebesi. Vaktaki duyurmuş halka, sesini HAKKIN Türk’ün hilkâti, İslâm’a çok daha yatkın. Eteğinden, doruğa, tırmanırken, yokuşu, Etraf kabir dolu, sarar beni bir hûşû, Hangi kabir taşına baksam, bir fatiha bekler. BABA ve ONLAR için, HAKKA kalkıyor eller Bu tepede ne ses, ne sedâ, rüzgardan başka, Kuşlar zikreder HAKKI, gelerek büyük bir aşka. Selviler semaya bir hayli boy atmış, Genci, ihtiyarı toprağa, uzanıp ta yatmış. Nasıl taşınmış taşlar, nasıl yapılmış türbe? İnsan hayret ediyor, yüksekliği görünce, Kuşbakışı görülür, Körfez ve civarı, Yemyeşil bağları, hele dağları, cennet diyarı. Kaçıncı gelişim unuttum, belki dokuz, belki on. Dillerim TANRIDAN, bu ziyaretim olmasın, son! Bahar, yaz derken, mevsim kış olmuş! Bacaklarım çekmez belki, ORASI çok yokuş. d Yusuf Cantürk |
Şarkı Dinlerken
Güzel bir ses ve bir şarkı ile duygu yüklü olurum Kelimeler, nağmeler sanki benim yorumum. Artık ne mekân var bende ne de bir zaman, Sanki yüreğimde bir yangın var, alev, alev yanan. Keşke derim, ” ben de bir keman, kanun çalabilsem”. Dakikalar, saatler, öylece hülyaya dalabilsem! Pervane olup, ateşlerde döne, döne yanabilsem Sevdiğim böyle bir ortamda yıllarca kalabilsem! ” Yusuf Cantürk |
Nefesimde Kokuyorsun
Nasıl hasret dokuyorsan, yokluğunda, Aynen öyle, Sana uyandığım sabahlara gebe *******de, Serseri ruhum, firari aklım, aşkım, ve sen, hatta benimsen hele, Sen gibi sen kokuyorsun, Nefesimde bile, Yusuf Şans |
Ney'inim
'Ben senin neyinim? ' 'Ney'inim ben senin Nefesinle hayat bulan, Güneşe bakan yanın, Güneyinim, Sağın-solun değilim, Sencileyinim o kadar… Sn. Derin Öğer’in “Ben senin Neyinim” adlı şiirinden esinlenilmiştir. Kendilerine teşekkür ederim. Yusuf Şans |
O Zamanlar Sen Yoktun
Elimde bir ucu yanan odun... meşale misali! ... Ker*** duvarları sıcağa boyamak istiyorum... Üşüdüğümden değil inan, Düşündüğümden belki, O çoook ama çok eski günleri.... Çok uzun zaman önceydi! ... O zamanlar sen yoktun! .. Beş pekiyi’ydi, dört iyi, üç orta, İki ise “anca geçer”di, Bu yüzden olsa gerek, Yazlar da sıcak ve çabuk geçerdi, Kışlar uzun ve soğuk, Buğulu camlara parmak ucuyla dokunularak başlatılırdı damla yarışları, Öyle ki biz gülsek de çocuk halimizle, O pencereler hüngür hüngür ağlardı. O zamanlar sen yoktun! ... Saklambaç vardı, Körebe, mors, köşe-kapmaca, çelik çomak, Bir de kimin içtiğini bilmediğimiz gazozların kapakları, Sokakların büyük bir kısmı “çıkmaz” dı ama, Biz çıkardık, Ağaçlara, İnşaatlara, Duvarlara, Köpekten, kediden ve geceden korkmazdık, O zamanlar sen yoktun! ... Şimdi varsın, İyi ki varsın! .... Ki’senin rengine boyamak istiyorum, Bütün duvarları... Yusuf Şans |
Olsaydım...
Ben yüreğimi koydum bu aşka, Bu aşk için canımdan caydım, Ve öyle çok sevdim ki seni, Keşke sen ben, ben sen olsaydım Gül olsaydım bahçende biten, Tiril tiril ten olsaydım teninde, Allahına kitabına saydım sensizliğin, Seninde benim gibi sevdiğin olsaydım... Ya da bizzatihi “Aşk” olsaydım... Tüm insanlığa yeten... Yusuf Şans |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:38 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.