![]() |
Biz Kazandık
Düşünsenize bize böyle sayfalarla şiir yazdırdıkları için olayların ilham kaynaklarına günün birinde gidip kapılarına dayanıp, teşekkür amaçlı plaketler verdiğimizi! Sonu ne olurdu bilmem vallahi? ! Elimde bir plaket; birgün bir gammazcının kapısında, evime giren hırsızın çalıntı koltuğunda, birgün azarladığım satıcının tezgahında, o bilekleri kalın taksi şoförünün arabasında yan koltukta! Birgün belki 10 kişiyi doğrayan seri katille iş üstünde! Şimdi krallar gibi yaşayan gizlice korunmuş o -hortumcunun- villasında! Ne delice olurdu değil mi? ! Belki de içlerinden biri yanlış anlardı ve bir kapıdan hasarlı çıkardık? ya da çıkamazdık bile! ? dünya burası; belli olmaz... veya eski kısa bir aşkın kapısından içeri dönüşü zorca girerdik kendimizi kaybederdik eski günlerdeki gibi? .. Bize böyle sayfalarla şiir yazdıran bütün o ilham kaynaklarına teşekkür turları düzenleseydik; hayat yolundaki heryere uğrardık kuşkusuz iyi-kötü ayırd edemezdik yapamazdık çünkü hep -biz- kazandık. |
Bizim gibilerin içmesinin sebebi
ne işteki dertlerden ne gece geç gelen uykulardan ne karıdan, ne kızdan... bizim gibilerin içmesinin sebebi yolları barları, bahçeleri parkları, apartmanları asansörleri kaplamış her yanımızı soysuzca sarmış ayılardan! parayı bol bulmuş veya bulmamış incelmemiş, öğrenmemiş güzelleşmemiş sorumsuzlardan! içmeyene bravo tabii! ’yüreği mangal gibiymiş’ derim. ama ben aradabir içerim... herhalde sokakta, parkta, bahçede veya sitemizde bir adamı daha hastanelik etmemden iyidir! dua etsinler ki içiyoruz! dua etsinler ve biraz da hadlerini bilsinler. ne işteki dertlerden ne gece geç gelen uykulardan ne karıdan, ne kızdan... bizim gibilerin içmesinin sebebi bütün bu bizi fethetmiş parayı bol bulmuş veya bulmamış incelmemiş, öğrenmemiş güzelleşmemiş sorumsuzlardan! |
Bizim Sitenin Ortayaşlı Çiçekleri
Yaz bitti. havalar serinlendi, sulandı. yerler ıslanmaya başladı malum... gerçi ağaçlar yine ağaç kuşlar aynı cıvıltılarda, kanat seslerinde kediler aynı sabah uyku mahmurluklarında oksijense o sıcaklara göre daha taze ama bizim sitenin Ortayaşlı Çiçekleri herhalde kendilerini Yaz'a göre ayarlamışlar? güneş biraz yüzünü gizledi ya bulutların arkasına sağlıkları da yaz'da kaldı bizim Çiçeklerin! .. kolestrolleri, kardiyoları, basenleri-yağları... artık 7-8 ay otururlar yer-içerler çay sohbetleri yaparlar etlerine et eklerler lop-lop... Yaz bitince neden sağlıklı olunsun ki? ! Kışın aldıklarını vermek için bizim sitenin Ortayaşlı Çiçekleri yaz gelince yine bir-bir yeşilliklerde biterler! al-ver, al-ver, al-ver böyle gider yanlarınaysa ne kar kalır bilmem. |
Blog? O da ne?
Memo Efendinin bloğuna baktınız mı? Aaa! Melis Hanım'ın bloğu harikaydı, mutlaka girin! Gençler! Hemen şu linke girin! Yok böyle bir blog! Bu blog bir başka; bütün gıcık yazarlar burada buluşuyorlar, harika! Blog mu? O da ne? .. Vallahi ben bilmem, anlamam girmem, çıkmam... Eskiden kişisel veya bütünsel siteler vardı özel dosyalar vardı, forumlar vardı; ve hala da varlar. Ben yine oralara giriyorum ille fikre susarsam. Çok canım çekerse özel sitemi de açarım başkaları da girer. Eeee? Blog? pardon? Vallahi ben yapmadım! Ne bilirim, ne girerim. Beni azad edin hem biliyor musunuz bizim apartman bloğu da fena değil Hayri Usta'nın yeri de! .. ahah! ! ! |
Bok Muhabbeti
Oldum olası “Bok Muhabbeti”ni çok severim ona ayrı bir önem veririm, desteklerim hatta uygun platformu bulursam; o biçim de yayarım! Belki benim karmaşa dolu, yaramaz çocukluğumdan o yıllarda büyüklerime karşı birikmiş “yoğun mağma” olmuş kızgınlıklarımdan, anlaşmazlığımdan... belki ‘kanımın bozukluğundan’ ’neslinin tükenesi’ inadımdan... belki ergenliğimde hiçbir kızla çıkmadığımdan, kimselere pek dokunamadığımdan, belki bayan ayaklarına fazla ‘hasta’ olduğumdan azıcık ‘acı düşkünü’ olduğumdan... belki insanın ‘her seksüalitede olanına’ aşırı saygımdan yakınlığımdan, şşşş... daha da önemlisi belki bütün bunlara rağmen; evini, eşini, kızını çok seven kapıdan girdiğinde ‘Ejderhalığını sokakta bırakan’ bir “baba” olduğumdan... ama oldum olası “Bok Muhabbeti”ni çok severim ben! sohbette iki lafın arasında o kelime geçmeye görsün! seziverdim mi yatkınlığını insanın “bok muhabbeti”ne bağlarım olayı! inanamazsınız bir de öyle tatlı tatlı açarım ki kapıyı önünüze kendi ellerinizle uydururum kendime! sonra bir de bakmışsınız sizin de ağzınız ‘biber sürülecek’ kıvama gelmiş! ? mevkiinize, gelmişinize, geçmişinize zürriyetinize şaşarsınız! belki içinizden bin kere tövbe bile edersiniz! vallahi herşey güzel, felsefeler güzel, teknoloji, sosyete, kadın-seks güzel ama oldum olası “Bok Muhabbeti”ni çok severim ben! bırakamam... |
Boka Bastımı
bir kere boka bastımı insan o gün peşpeşe gelir yakasına yapışır ne var ne yoksa! eşinin dostunun sitemi tutar. karısı, çocuğu banka kartı, kira borcu, yanlış işlemlerin derdi tersine giden işler, projeler... yollar bile yokuş görünür gözlerine. bir kere boka bastımı insan hani var ya şu dönüp te bakmadığı karasinek bile onun ağzına kaçar yolda yürürken! hele bir de puroyu, içkiyi de bırakmışsa 'boka basan' en böğürtülü-sert müziği kulaklarına gömmekten başka çaresi kalmaz. açar camları bağırır avazı çıktığı kadar da yine yetmez! bir kere boka bastımı insan hiçbir 'başka boka' elini sürmese mi o gün acaba? |
Bol keseden
Açarım çeşmemi başlarım yazmaya harcarım kendimi bol keseden... Kaliteli-kalitesiz kimine göre bilemem takmam kafayı harcarım kendimi bol keseden... Elbet birileri bir şeyler der boş durmaz ağızlar işler kelimelerimi seven çıkar mutlaka kendini bana yakın hisseden benim gibi ‘kafayı takmayan’... Açarım çeşmemi gönülden başlarım doldurmaya bardakları harcarım kendimi hiç düşünmeden bol keseden... |
Bön-Bön Yaratıcılık
Ne büyük cehalet ve vahşet dolu bir nimettir yaratıcılığı sıfır olanlar için bir otobüsle, dolmuşla veya arabayla trafikte yol alırken trafiğin yavaşlamasıyla karşılarında bitiveren kötü bir trafik kazasının bön-bön gerçekleşen seyri… Sağı-solu birazcık yamulmuş ve trafiği tıkayacak gibi yan dönüp, durmuş o iki araba bile nasıl ilginç ve tarifi imkansız bir eserdir onlar için! oturup, bir bebeğin doğumuna kafa yormadıkları kadar nasıl da, yanından geçerken o kazanın dakikalarca o şaşkın suratlarıyla dalarlar! ? o dikkatsizlik ve cehaletin eserinde kim bilir hayatlarında bulamadıkları nelere cevaplar ararlar! ? .. |
Böyle Başlar Bu İşler
Hayat sana göre tepkilenir tavırlarına göre... Dikkat et; şimdiden alıştırmış seni de diğerleri gibi 'hiçbir şey yapmaya vaktim yok! ' demeye! Böyle başlar bu işler yavaş yavaş şırınga eder kendini sana anlayamazsın, uyarsın sürüklenirsin. mazeretin hep adildir, gereklidir kendine göre. ama artık dalgaların, rüzgarın, tozun-toprağın seni sürükleyişine göre yol almaya başlarsın. Böyle kuşatır hayat insanı gerekliliklerle, ek yüklerle... seni 'şampiyon' ilan edercesine yükler yüklerini. başardıkça gururlanırsın bu yolda kendini bile feda edersin! Ama gün gelir, bir de bakarsın kendin için hiçbir an bile yaratmaz olmuşsun! Şaşarsın haline ama kurtulamazsın çünkü artık hayatın müptelasısın birçokları gibi. hergün, her saat, her dakika hep birşeyler yaparsın. Tıpkı haraç vermek gibi mafyaya kendinin değilsin! Ruhun seni tepeden seyreder bacak bacak üstüne atmış... Unutma hayat sana göre tepkilenir tavırlarına göre... ve suç hiç de onda değildir! gün gelip o kürsüye çıktığında kenara çekiliverir kendileri söz sana kalır bir tek sana! dikkat et böyle başlar bu işler. bütün hakları ona verme. |
Bu akşam
Üzüldüm be baba akşam akşam. Sebep? .. Boş ver bende kalsın. Sana sadece göz yaşlarımdan iz düşen kelimelerimi gönderiyorum. Üzüldüm be baba bu akşam ben sorma olur böyle bizim gibilere arada... Kelimeler, cümleler pek bir güzel çıkar da olan ruhumuza olur yine paramparça yine terkedilmiş yine en baştan beri yapayalnız olduğundan emin... Üzüldüm be baba bu akşam sorma sebebini dinle sadece bu da yeter bana. Paylaş beni, derdimi, kederimi acımın sebebini... Ne mi? ! Yaşamak... |
| Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 05:23 AM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.