![]() |
http://img86.imageshack.us/img86/705...k4ozaq9vx0.jpg
Damla damla birikti karanlıklar,bitimsiz oldu sonra...Çıkmaya çalıştım bu dipsiz kuyudan.Tutundum yanlara,çekmeye çabaladım kendimi yukarıya Yapamadım... Daha düşüşüme anlam veremiyorum,burdan nasıl çıkarım? Çarpıp çıktığın kapı aralığında tutsaktım en son...Mevsim değişti sandım,meğer sana üşümüşüm.Sonra efkar bastı evi,dağıttım biraz ortalığı...Baktım yalnızlık boyumu aşmış,bende anılarla vedalaştım. Her vedada ölür mü bi' parçası insanın? Ölürmüş... Mevsimlerde hazandı ama yapraklar düşmemişti daha. Ellerimde bir terkediş,mıhlandım sokağa... Buruk bir gidiş duruyordu orta yerde ve ben kabullenmiyordum. Koşar adım geçtim ışıkl caddelerden,sokağının dönemecine kadar soluk bile almadım sana gelirken.Kapıyı açınca gördüm seni -belki görmesem daha iyiydi- Gidiyorum diyordu gözlern ve ben durduramıyordum bakışlarını... Mevsim sana ayazdı,rüzgar birbirine kattı ortalığı... Uğultusu sağır etti kulakları,bense duymuyordum kendi çığlığımı haykırmaktan Sen duyuyor musun? Yerlebir oldu eşyalar,hepsi birer birer attı kendini yere.Benim gibi... Engel olmak istemedim gidişine hiç,benim korkum kendime... Debeleniyor aramızda ayrılık kal diye,ben onu çekiyorum yolundan... Kendime bavulunda yer ararken yakalıyorum beni,ve utanıyorum Firar saatlerime saklanıyorum sonra,usulca alıkoyuyorum bedenimi ayaklar altından... Tek kelime etmesende anlaşılır sözlerin.Bir eksiliş oluyorsun ses etmeden ömrümden... Hadi vedalaş kendinle içimde Bir güle güle yok mu bana Y(Ç)ok mu? Yaprak misali düştüysem başaşağı, Ve tutunamadıysam Hatta ağladıysam bir yandan Gücüm yettiğince bir hevesle kaldırdıysam başımı Son seslenişiydi bu nefesimin, Sana dairliğimin son perdesiydi... |
|
..Şiir değil bu..
Yazgı.. Bir isim bulacaksan şayet, Bu ateşin adı.. ... Birazdan, Acı bir çığlık yayılacak kulaklarına İstanbul Boğazı'na dökeceğim gözyaşlarımı.. Bir buse konacak çok uzaklardan, Nisan rüzgarlarıyla..... dudaklarına.. Sensizliği paylaşamadığımı hayrıkaracaklar sana, Sevgi değil bu, ...ateşin adı.. Hiç değilse şimdi ..gözlerin dolmalı!!.. Beni benden aldığından beri Sen'i aşan bir Sen var içimde.. ..bilmiyorsun.. Hangi yıldıza bıraktım gözlerini.. Ve.. Hangi kelimeyi doladım dilime.. ..seninle dolu sensizlikte.. Tutku değil bu ateşin adı Hiç değilse şimdi dilin ..adımı anmalı!!.. Latif bir türkü konduruyorum, Güvercin kanatlarına.. Dillerin dokunamadığı, Ve.. Sesinden yüreğime inen Asil yağmurlar kadar.. .......ulaşamadıkları.. Adını anmanın bedelini ödemeye gidiyorum!.. Aşk değil bu yangının adı, Hiç değilse şimdi ......yüreğin sızlamalı!!.. |
|
http://img160.imageshack.us/img160/964/sadheartxgo1.jpg
Sen bu mektubu aslında sana yazdığımı hiç bilmeden okuyacaksın ve yine dağınık bir masadan yazacağım. Ben senin bunu okurken parmağınla yanağına dokunduğunu, gözlerini hafifçe kıstığını, parmaklarını saçların arasında gezdirdiğini göremeyeceğim. yanlızım... kendimi yanlız hissediyorum ki bu yanlızlıktan da kötü. benim yanlızlığımı ve kendimi yanlız hissetmemin yanlızlıktanda kötü olduğunu anlayacak benden başka kimse yok, ve sende yoksun... Aralarında dolaştığım kalabalıklar içinde benim yanlızlığımı gören ve kendimi yanlız hissetmemin yanlızlıktanda kötü olduğunu bilen bir tek ben varım, bir tek ben... Kırılgan bir köprüden sana doğru yürüyorum. sana ulaşamazsam, sesim ve kelimelerim sana değmezse ve sen bana bir daha bakmazsan, işte o zaman sonsuz, sensiz ve sessiz bir yapayanlızlığa düşeceğim. Beni tut. Beni herşeye rağmen tut. Adı gidiştir çünkü bu mektubun. |
http://img256.imageshack.us/img256/3...ekleyisun2.jpg
Bir gün seni düşünerek son nefesimi verdiğimde, bunu bir üstünde dolaşan bulutlar bir de ayağını bastığın toprak bilecek. Bir tek onlar anlayacak halimden, bir tek onlar bilecek kadri kıymetimi, bir tek onlar dostluk edecek bana uzun uykumda... Hiç iyileşemeyecek kalp yaralarımla sarıldığı m bembeyaz kefenim, benim acılarım içim sargı bezi olurken, ağrılarıma merhem olacak toprağın ve nefessiz kalan bedenime can verecek gökyüzün hep birden şahitlik yapacaklar seni ne kadar çok sevdiğime. Gökyüzü kuşları dolaştıracak, toprak çiçekler bitirecek üzerimizde. Kuşların ve çiçeklerin şarkılarıyla hasretim dile gelecek nice ömürler boyunca. Eğer bir gün gezinirken güzel yüzünle sokaklarda, gelir de tatlı bir rüzgâr, dünyanın en tatlı güzel gözlerine, dünyanın en tatlı yanaklarına bir öpücük kondurursa bil ki bendendir. Sana hasret gitmiş dudaklarımın hüzünlü özlem şarkılarına dayanamamış bulutların ve toprağın ricasına gelmiş bir rüzgârdan en riyasız, en içten, en yalnız ve en ölümlü öpücüğüdür o. Dünyanın tüm âşıklarından neşet etmiş ne kadar öpücük varsa, işte o zaman derin bir ah ederler halime. Tüm âşıklar mezarlarından bir titremeyle sarsılır, tüm kavuşmuş sevenler mutluluklarına pişman olup, en içten dualarla yakarırlar rablerine. Tüm mutluluklarını bağışlamak isterler; senin o güzel dudaklarının bir öpüşüne. Ne çare ki, bedbaht ömrümün son sayfası da karalanmış, acıların alfabesiyle doldurulmuş ömür defterim mahşere kadar açılmamak üzere kapanmıştır. Lakin kapanmadan giden, sana bakmaya doyamadan giden gözlerim, mezarda da olsa hep seni gözler... İmkânsızlığını bile bile bir meleğin elinden tutup gelip, son bir sözünü söylemeni beklemem ne kadar beyhude olsa da, bilsen ne büyük bir hasrettir ki, ölümlü bedenimi son uykusuna bir türlü bırakmaz. Nice ******* gördüm, nice sabahlar; lakin toprağın karanlık bağrında gecemi gündüzümü ayırt edemeden seni beklerken bir bakarsın, sen ellerinde boynu bükük iki çiçekle gelirsin. Adım sanım unutulsun diye ismimi bile yazdırmadığım mezar taşımı öpüp toprağımı okşar, bulutumu gözlersin. iki damla gözyaşı döküp beni ne kadar çok sevdiğini söylersin. Uzun uzun anlatırsın bana; mahcup ve kaçamak bakan gözlerimizle bakarak güç bela can verebildiğimiz üç beş kelimeyi konuşurken ne kadar mutlu olduğunu. Söylediğin her sözün sonunda bağıra bağıra seni seviyorum demek istediğini söylersin. Gelip nefessiz kalana kadar öpmek istediğini. Ve ben de seslenirim sana aşağıdan: Tıpkı benim gibi... Ah sevgili... Gelip geçen ömre kurban edilmiş nice büyük bir sevgiydi bizimkisi. Zorlu dağların zirvelerinde binlerce kilometrelik beyazlığın ortasında açıveren kardelen gibiydi. Ya da milyonlarca kilometrekarelik bir çölün ortasındaki minik bir vaha. Ne karları eritebilirdik, ne de çölü yeşile çevirebilirdik. Olsun. Her şey için müteşekkirim sana. yaratıcının içime gizlediği şifreyi bulduran sevgine, hiç öpemediğim yüzünü, hiç tutamadığım ellerine. Seninle iki yabancı gibi geçen günlerin güzelliğine. Bil ki, şimdi üzerimde uçan bulutlar, altımda uzanmış toprak ve alfabemden sana sunduğum harfler yokluğunu aratmıyor bana. Çünkü neyim varsa, sensin. Neye baksam sensin, neye dokunsam sen... |
Ben Giderken;
Söylenmemiş,söylenememiş tüm o adı saklı sözcüklerimi de bana katarak çıkmıştım yola... Giderken...En derinlerde bir yerden,sana olan elvedalarımın son sesini duyuyordum...Çünkü biliyordum... Yalnız olmayacaktım bu en son elvedamda...Ya ben gidecektim olmayan varlığından...Ya da sen yokluğumun yokluğuna terk edecektin beni... Biliyorsun... Defalarca tekrar yazdık birbirimizin kaderini... Defalarca birbirimizi yürüttük uçurumlarımıza doğru... Hiçbir zaman tek ve karanlık dönmemiştik oradan... Hiçbir zaman bir diğerinin o uçurumdan bir meçhule doğru,ellerimizden kopup gitmesine izin vermemiştik... Hiçbir zaman birbirimizin katili olmamıştık... Her veda'nın ardına,birer ''yeniden'' sıkıştırmayı başarmıştık...Her veda yarası,zaman merhemiyle iyice ovalandıktan sonra,özlemle sarıyordu kendini... Özlem ise her defasında birbirimizi ''yeniden'' kanatmaktan başka hiçbir işe yaramıyordu ki... Her ''yeniden''le birlikte,o kabuk tutmuş eski yaralar,kendini yeni ve eskisinden daha da derinleşmiş yaralarıma ve izlerine bırakıyordu...Ve sen yaramı kanatıp,derinleştirdikçe buz gibi bir rüzgar esiyordu yüreğime doğru...Ayazlar kaplıyordu gittikçe derinleşen yaramı... Ve o ayazlar, Senin bir türlü ısıtıp,çözemediğin o buzdan olma çiğlere dönüşüyordu.... Ben Giderken; Canımın içini ta derinden üşüten o ayazlardan kaçtım... Ben Giderken; Canını benim canımı acıttığı gibi acıtan birisi olarak ''önce'' gitmek istedim... Ben Giderken; Sanma ki sen de terk etmemiştin aslında beni... Ben Giderken; Bir sen yoktun artık bende... Ve o sen eğer yoksa bende... Bil ki;artık bende yoktum sende... Ben Giderken; Katilin olduğumu biliyordum... Tıpkı,senin de benim katilim olduğunu bildiğim gibi... ''Ben Seni Sevdim...Sensizliğini De Severim... Çünkü... Ben ''Sen''Le Başlayan Herşeyi Sevdim...'' Demiştin... Ben sensizliği hiçbir zaman sevmedim...Tıpkı...Sen'Le başlayan hiçbirşeyi artık sevmediğim gibi... Varlığın acıtıyordu...Varlığın tüketiyordu seni ve beni... Yokluğun...Gururlu avuntularımda saklıyor kendini... Yokluğun...Bitmez tükenmez nakaratlarıyla,o kadının şarkılarında ağlıyor içimde şimdi... ''Birbirimizde Son Damlamıza Kadar Bitmeden... Asla...Vazgeçemeyiz...'' Demiştin... ''Birimiz Diğerini Unutmadan.... Asla...Unutamayız...'' Demiştin... Ben senden çoktan vazgeçtim...Ben seni artık hatırlamıyorum... Diyemiyorum... Çünkü,sebebini biliyorum... Ben Giderken; Yokluğunun varlığını getirmişim yanımda...Şimdi o yokluğunun varlığı... Bir türlü, Gerçekten... ''Gitmeme'' Ve ''Bitmene''... İzin vermiyor hala... Ben Giderken; Yokluğunun varlığının gölgesi düşüyor sinsice ruhuma ve sol yanıma... Ben Giderken... Hiçbirşeyi ''sensizlikle'' başlatamıyorum hala... Ben Giderken. |
duruyorum...
gözlerim gömleğimin düğmesine ilişiyor kırık düğme tırnaklarımdan biri yok sol elim kıpkırmızı yanmış üstümden geçiyor sokak geçmişimi satıyorum alan yok mahalle üstüme üstüme geliyor sığınacak yürek kalıyor sokak yanıyor mahalle ağlıyor dü şü yo rum bir avuç umut deyip düşüyorum ayazı bile kızıl ömrümün ellerinde bırakıyorum gözlerimi gözlerim beyaz güneş ü ş ü y o r u m bir avuç sevgi deyip üşüyorum üşüdükçe düşüyorum düştükçe ölüyorum "ölecek biri aranıyorken bütün takvimlerde , ölen ben oluyordum her cümle bitişinde" |
|
Kadrajların dışına çıkmıştım, biraz hava alıp tekrar kadraja gireceğim, şu aralar yana devrilmiş zamana küsüm...
Papatya yığınını ayaklarıma sermedin biliyorum, yıldızlardan taç yapmadın,bir tek gözlerini verdin bana belki de onlarda yalandı. Süprizler yapmıyordun adımımın orta yerine, gökleri bilmiyordun,türküleri seslendirmiyordun sadece bilindik şarkıları hissetiriyordun bana ama ben yine de seviyordum seni... Gece olurdu üstümü örtmüyordun,sabahları uyandırmıyor, ellerime dokunmuyordun, ben yine de seviyordum son sigaram gibi, sen bilmiyordun *******i gündüzlere aşık olduğunu... Kuşlar uçardı ben kuşlara haber salardım,çabuk gelsin bahar diye, sen duymazdın ... Yalnızdım tren raylarında, düşerdim taşlara, ezilecek iken beni kenara iten sen yoktun, ama ben yine de severdim seni. Eski dönemlere inerdi ruhum, çocukluğum sirkelenirdi ayak altlarına düşerdi parçalarım, sen eğilip almazdın benliğimi, yine de severdim tüm varoşların sokaklarında... Melekler ağlardı halime, sen susardın şehrime, çekip giderdin, terkederdin şehrimi,üzülür birşeyler diyemezdim sana. Topraklar ağlardı, ben ağlardım, sen görmezdin gözyaşlarımızı, sırtını dayardın gölgelere, büyük büyük adımlar atar yine giderdin, kalırdım yanlızlıkta... İntihar ederdi bilindik aşk masalları,toz pembe güller sıkılırdı bizden, biz hiç sıkılmazdık yabancılıktan.... Sen olmadık yerlerde, yüzünü çevirirdin yüzüme, ben bahar geldi diye sevinirken, aldatırdın gülüşümü ben ağlar sen gülerdin... Beklerdim seni,sen gelmezdin ben yine de severdim seni Sen severmiydin beni? kocaman sevgisizlik içinde...... |
Forum saati GMT +3 olarak ayarlanmıştır. Şu an saat: 12:59 PM |
Yazılım: vBulletin® - Sürüm: 3.8.11 Copyright ©2000 - 2025, vBulletin Solutions, Inc.